3. 1. ZEYTİNYAĞI ÜRETİCİLERİNİN
ORGANİK YAĞ ÜRETİMİ VE
SERTİFİKALANDIRILMASINA İLİŞKİN
HARMANLANMIŞ ÖĞRENME
MATERYALİ
The European Commission support for the production of this publication does
not constitute an endorsement of the contents which reflects the views only of
the authors, and the Commission cannot be held responsible for any use which
may be made of the information contained therein.
4. 2
Görsel 1 1 Sicilya Organik Zeytin Bahçesi
1 GİRİŞ
1.1 GENEL BİLGİLER VE ÇEVRE KOŞULLARI
Zeytin ağacı (Olea europaea L.), Akdeniz bölgesindeki en seçkin
bitkilerden biridir ve Olea türüne ait 30 cinsin arasından yenilebilir
meyvelere sahip tek bitkidir. Başlangıçta Kafkasya'dan (İran),
Mezopotamya'dan ve Filistin'den gelen zeytin ağaçları yüzyıllar boyu
Fenikeliler,
Kartacalılar,
Rumlar ve
Romalıların
ticaret ve
egemenliğin
in
genişlemesi
sayesinde
Akdeniz
çevresine
giderek
yaygınlaştı.
Günümüzde
dünya çapında en
eski ağaçsı türlerden biridir ve ekili alanların %95’ini oluşturduğu
Akdeniz’de en önemlisidir.
O zamandan beri zeytin, gezegenin diğer kısımlarına da yayıldı.
Neredeyse iklimle uyumlu tüm ülkelerde, Amerika kıtası (Amerika,
Meksika
Peru, Şili, Arjantin), Okyanusya (Güney Avustralya), Güney Afrika, Asya
(Hindistan) ve doğuda Çin, Japonya gibi kuzey ve güney kıtada belirli
5. 3
enlemler arasında, uzun ve kuru yaz mevsimleri ile karakterize edilen
ılıman-sıcak iklimlerde yetiştirilmeye başlandı.
Zeytin, triploid veya tetraploid bitkilere rastlansa da diploid (2n)
(2x = 46 kromozomlu) bir türdür. Zeytin ağacı, diğer meyve ağaçları
türlerine kıyasla, kuraklık ve tuzluluğa karşı yüksek toleransa sahip olan,
çoğunlukla melezlemeyle veya vegetatif çoğaltılan, her-dem yeşil bir
bitkidir. Zeytin ağacı, üretilen zeytinyağının %70'inin tüketildiği
Akdeniz'de yoğunlaşmış, on milyon hektarlık ekili yüzeye sahip, palmiye
yağından sonra dünyadaki en önemli ikinci yağ bitkisidir.
Zeytin ağaçları yetiştiriciliğinin eski kökenleri ve çoğaltılmasının kolaylığı,
dünya çapında pek çok çeşidin varlığına yol açmıştır. Zeytinde
bulunabilecek geniş genetik değişkenlik allogami ve kendi kendine
uyuşmazlık gibi biyolojik karakteristiklerden kaynaklanır ve yüksek
düzeyde tozlanma sonucu heterozigotiye neden olur. Zeytin ağacı,
yüzlerce yılda gerçekleşen farklı gen mutasyonları ve melezlemelerin
sonucunda çok büyük bir gen havuzuna sahiptir.
OLEA Veri tabanından gelen raporlara göre (http://www.oleadb.it), 54
ülkede 1,250 çeşit yetişmektedir ve bu çeşitler zeytin gen kaynakları veri
tabanında FAO (Gıda ve Tarım Örgütü) dahil olmak üzere 100’den fazla
koleksiyonda korunmaktadır. Yerel çeşitlere dair eksik bilgiler ve
bilinmeyen ekotipler nedeniyle bu sayı gerçekte daha yüksek olabilir. Bu
çeşitler genellikle Güney Avrupa’da bulunmaktadır: Örneğin 600’den
fazla çeşitle İtalya en yüksek zeytin biyo-çeşitliliğine sahiptir. Bunu 183
çeşit ile İspanya takip eder. Türkiye 89 çeşitle üçüncü, Fransa 88 çeşitle
dördüncü ve Yunanistan 52 çeşit ile beşinci sıradadır. İtalyan üretimi
temel olarak 148 çeşidin varlığıyla nitelendirilir fakat yukarıda belirtildiği
gibi coğrafi dağılımı sınırlı olan 600’den fazla farklı genotip
bulunmaktadır. İtalyan topraklarının genişlemesi ile zeytin yetiştiriciliği,
sadece eski gelenekler ve toprak koşulları tarafından belirlenmekle
kalmadı, 19. Yüzyılın ikinci yarısından itibaren ülke pek çok devlete
ayrıldı. Üstelik farklı çeşitler arasında, gen kaynaklarının moleküler
karakterizasyonu ile ilgili çalışmalarla tamamen aydınlatılamayan az
6. 4
sayıda sinonimler ve homonimler bulunmaktadır. Türkiye ulusal zeytin
gen bankasında 89 genotip bulunmaktadır ve hepsi moleküler tekniklerle
değerlendirilmekte ve tanımlanmaktadır. 2012 yılında Uluslararası
Zeytinyağı Konseyi gen bankasının İspanya ve Fas'tan sonra üçüncü
örneği İzmir'de tesis edilmektedir.
Zeytin ağacının ekonomik ve ticari önemi, talebi hızlı bir şekilde yükselen
zeytinyağı ve sofra zeytinleri nedeniyle sürekli artmaktadır. Aynı
zamanda zeytin ve zeytinyağının besleyici ve faydalı olması, bu ürünlerin
gittikçe daha çok değer kazanmasına neden olmaktadır. Sızma zeytinyağı,
organoleptik özellikleri ve sağlıklı beslenmeye katkısı sayesinde Akdeniz
beslenme tarzının önemli bir unsurunu oluşturmaktadır.
7. 5
1.2 ZEYTİNYAĞININ EKONOMİK ÖNEMİ
Zeytin yetiştiriciliği ve natürel sızma zeytinyağı üretimi hem kırsal
ekonomi hem de çevre için büyük önem taşımaktadır. Uluslararası
Zeytinyağı Konseyi (IOC) raporuna göre, Akdeniz ülkelerinde dünya
çapında yetişen zeytinlerin %95'i, yaklaşık 10 milyon hektarlık bir alanı
kapsamaktadır. Dünya genelinde zeytin ağaçlarının sayısı 800 milyona
yükselmiştir; çoğunlukla yağ üretimi için (yaklaşık %90), geri kalanı ise
sofralık zeytinler için kullanılmaktadır. Her yıl 2.500.000 tondan fazla
zeytinyağı üretildiği tahmin edilmektedir.
Avrupa Birliği, hem %32’ye ulaşan sofralık zeytin üretimi hem de 2,1
milyon ton zeytinyağı üretimi ve tüketimi ile dünya rekorunu elinde
tutmaktadır. İspanya, zeytinyağı sektöründe ortalama 1,3 milyon ton
zeytinyağı üretimiyle (2008-2014) dünya lideridir. Bunu 450,000 tonla
İtalya ve 285,000 tonla Yunanistan takip eder. Portekiz, Kıbrıs ve Fransa
gibi diğer Avrupa ülkeleri 67,500, 5,200 ve 5,300 tonla AB üretimine
katkıda bulunur. Birlik üyesi olmayan ülkelerden Suriye, Tunus, Türkiye,
Fas, Cezayir ve Filistin, üretim miktarı ve kalitesiyle tanınan ülkelerdir.
Bununla birlikte, Avustralya ve ABD gibi yeni ekim alanlarında zeytin
sektörünün son zamanlarda yaygınlaşması, sızma zeytinyağında piyasa
istikrarına katkıda bulunmaktadır.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, Türkiye’de
toplam zeytin üretimi, 2014/2015 sezonunda 1 milyon 768 bin ton
seviyesinde gerçekleşmiş olup, 2015/2016 sezonunda üretiminin, bir
önceki sezona göre %3,8’lik düşüşle 1 milyon 700 bin ton olarak
gerçekleşmesi beklenmektedir. Zeytin ağacı varlığı 2002-2015
döneminde %71 oranında artış göstererek 101 milyondan 172 milyona
ulaşmıştır. Bununla birlikte, Uluslararası Zeytinyağı Konseyi (IOC)
verilerine göre, 2012/2013 sezonunda 195 bin tona kadar ulaşan
zeytinyağı üretiminin 2015/2016 sezonunda 143 bin tona kadar
gerileyeceğinin tahmin edilmektedir. Sağlıklı beslenme bilincinin
artması ve doğal yollarla üretilmiş gıdalara artan taleple doğru orantılı
8. 6
olarak, zeytin ve zeytinyağının tüketiminin her geçen gün artmakta
olduğu görülmektedir. UZK verilerine göre, ülkemizde 2002 yılında 50
bin ton olan zeytinyağı tüketiminin 2014 yılında 146,5 bin tona ulaştığı,
bu doğrultuda kişi başına tüketimin 2 kg’a yaklaştığı görülmektedir.
Ülke 2002-03 ile
2007-08 arası
ortalama
% 2008-09 ile
2013-14 arası
ortalama
% %
Artış
İspanya 1072.9 47.5 1305.4 57.3% 17.81
İtalya 639.1 16.3 447.7 19.6% -42.75
Yunanistan 379.7 16.8 285.1 12.5% -33.18
Türkiye 118.8 5.2 159.7 7% 34.6
Portekiz 35.1 1.5 67.6 2.9% 48.08
Kıbrıs 6.8 0.3 5.2 0.2% -30.77
Fransa 4.4 0.2 5.3 0.2% 16.98
Diğer AB 0.3 0.0 0.5 0.0% 40.00
Toplam 2257.1 100.0% 2276.5 100.0 2.31
AB, zeytin sektörünün gittikçe artan önemine istinaden üretim
maliyetlerinin düşük olduğu AB üyesi olmayan ülkelerle rekabetçi
üretimin sürdürülebilmesindeki güçlüklerle bağlantılı olarak, zeytinyağını
korumak amacıyla çeşitli önlemler ve düzenlemeleri yürürlüğe
koymuştur. Bu düzenlemeler, zeytinyağının sınıflandırılması (Avrupa
Komisyonu Düzenleme (EC Regulation) No:1989/03), pazarlama ve
etiketleme (1019/2002), coğrafi özelliklerin korunmasına yönelik menşei
ve mahreç (PDO: Protected Designation of Origin ve PGI: Protected
Geographical Indication) ile geleneksel özelliklerin korunması (TSG:
Tablo 1 1 Ülke başına üretilen natürel sızma zeytinyağı üretimi
(Kaynak: IOC)
9. 7
Traditional Speciality Guaranteed) (2081/92 and 2082/92) ve
yetiştiricilere hibe ve destekler sağlanması şeklindedir.
İtalya, dünya zeytin gen kaynağının %25'ini oluşturan çeşitliliğe sahiptir.
Ülke, yaklaşık 600 çeşitle paha biçilmez bir zeytin mirasına sahiptir. Bu
çeşitlilik, türün antik kültürel geleneği ve türün yetiştiriciliği ile de
birleşerek kaliteli İtalyan zeytininin önemli değerlerini oluşturur; belirli
bir bölgeye ayrılmaz bir biçimde bağlı olan her çeşit, yerel mutfak
geleneklerinin bir unsuru haline gelerek, duyusal özellikleri ve
organoleptik çeşitlenmeyi ifade eder. Bu üretim özellikleri, 37 adet
menşei ve mahreç coğrafi işaretleri başvuru yapmasına olanak sağlayarak
İtalya’nın aldığı ödüllerle AB’nin en prestijli ülkesi olmasına olanak
sağlamıştır.
10. 8
1.3 TARIMSAL ÖZELLİKLERİ
Zeytin, uzun ömürlü, her-dem yeşil ve rustik bir ağaçtır, kuraklığa karşı
çok dirençlidir ve marjinal topraklarda yaşayabilir. Yine de tüm ağaçsı
meyve türlerde olduğu gibi üretim potansiyeli, iklim, toprak, su ve besin
maddeleri ile bitki sağlığı koşulları gibi çevresel uyum ve fizyolojik
ihtiyaçların karşılanmasına bağlıdır. Gelişim ve çevresel sürdürülebilirlik
açısından en iyi sonuçları elde etmek için bu faktörlerin tümü, modern
zeytin yetiştiriciliğinde dikkate alınmalı ve uygun hale getirilmelidir.
1.3.1 Sıcaklık Gereksinimleri
Yüksek sıcaklıklar aşırı su kaybı olmaması koşuluyla, bitkinin canlılığını
etkilemez. Ancak zeytin donmaya karşı daha duyarlıdır: dinlenme
süresince, ağaç -5 ° C'ye kadar sıcaklıklara tolerans gösterebilirken, -5 ve -
10 ° C arasında değişen sıcaklıklar, sürgünlerde ve genç ağaçlarda büyük
hasarlara, böylece bitkinin ölümüne neden olabilir.
-10 °C’nin altındaki sıcaklıklar, geniş dalların ve hatta gövdenin bile
ölümüne sebep olabilir. Daha yüksek don, yumrunun canlılığını genellikle
riske atmaz çünkü bitki, gözlerden sürgün oluşarak yeniden canlanabilir.
Yıllık biyolojik döngünün farklı fenolojik evrelerindeki sıcaklık istekleri
aşağıdaki tabloda verilmiştir.
Tablo 1 2 Biyolojik döngünün farklı fenolojik evrelerindeki sıcaklık isteği
(Olea europaea L.)
11. 9
Vegetatif gelişme başlamasından çiçek
tomurcuklarının oluşmasına kadar
10 °C
Çiçek tomurcuklarının gözlenmesinden
çiçeklenmeye kadar
15 °C
Çiçeklenmeden meyve tutumuna kadar 18 °C
Meyve tutumundan renk dönüşümüne 20 °C
Renk dönüşümünden olgunlaşmaya 15 °C
Hasattan dinlenme başlangıcına 5 °C
Dinlenme döneminden vegetatif gelişme
başlangıcına dek
- 5 °C
1.3.2 Su Gereksinimleri
Zeytin, su kaybını azaltmak ve dehidrasyonu tolere etmek için fizyolojik,
biyokimyasal ve morfo-anatomik tepkiler geliştirerek yaz aylarındaki
uzun süreli su eksikliğinde de büyüyüp verim sağlayabilen kuraklık
toleransı yüksek bir türdür. Bununla birlikte, şiddetli ve uzun süreli
kuraklık dönemlerine dayanma kapasitesi, fotosentezin azalmasına
neden olur ve zeytinin büyümesi ve verimliliğini olumsuz etkiler.
Zeytin ağacının su ihtiyacı, toprak tipi, iklim, bitki yoğunluğu, ağaçların
yaşı, bakım işlemleri (yani gübreleme, budama) ve sulama sistemi gibi
faktörlere bağlıdır. Yine de, zeytinin yaşam döngüsü boyunca bitkinin
suya daha fazla ihtiyacı olduğu bazı kritik dönemler vardır. Bunlardan ilki
tomurcuk farklılaşmasından çiçeklenmeye, dolayısıyla meyve vermeye
kadar devam eder; bu safhalarda su eksikliği, çiçek gelişimi açısından
salkımda az sayıda çiçek açma, artan dişi organ dökülmesi ve dolayısıyla
az miktarda meyve tutumu gibi sorunlar yaratabilir. Çiçeklenme
12. 10
dönemindeki yağış, meyvelerde belirgin bir azalmaya neden olabilir.
Zeytin, meyve büyümesinin ilk aşamasında kuraklığa karşı çok duyarlı
olurken, çekirdeğin sertleşme döneminde su eksikliğine daha dirençli
olur. Meyve büyümesinin ikinci aşamasında ve yağ birikimi döneminde
zeytin, daha fazla suya ihtiyaç duyar.
1.3.3 Toprak Gereksinimleri
Toprak, hayvan ve bitki türlerinin yaşamını destekleyen ve koşullandıran,
yenilenemez bir kaynaktır. Farklı boyutlarda katı mineral parçacıklar ve
farklı toprak tipleri oluşturacak şekilde agregatlaşarak bağlandığı
değişken yüzdelerdeki organik maddeden oluşur. Toprak ayrıca
elementlerin deposu gibi davranır ve yapısı doğrudan besinlerin ve suyun
mevcudiyeti; dolayısıyla bitkilerin gelişimi ve verimi ile ilişkilidir.
Toprak tekstürü, toprak özelliklerini tanımlayan ilk parametredir ve
sınıflar, kil, mil ve kum olmak üzere üç ana toprak mineral bileşenin
göreceli yüzdesi ile belirlenir. Killi topraklar, 0,002 mm'den daha düşük
çapa sahip parçacıklar ile karakterize edilir; bu topraklar, kuru haldeyken
yüksek mukavemet ve çatlaklar oluşturma eğilimi gösterirken ıslak
koşullarda köklerin boğulmasına neden olabilen düşük gözenekli ve su
geçirgenliği az olarak tanımlanır.
Milli topraklarda parçacıkların boyutu 0.02 ile 0.002 mm arasında
değişmektedir; bu topraklar düşük yapısal stabiliteye sahip olup, ıslak
koşullarda çamur oluşumuna ve kuru halde toz haline gelmeye neden
olan yüksek kütle yoğunluğuna sahiptir.
Kumlu topraklar, yüksek gözenekli, yüksek su geçirgenliği ve havalanma
kapasitesine sahip olup 2 ila 0.02 mm arasında değişen çapta
parçacıklara sahiptir; dolayısıyla, bu durum düşük su tutma kapasitesine
ve organik maddelerin hızlı mineralizasyonuna neden olur.
13. 11
Yeterli miktarda organik maddenin varlığında, kil, silt ve kumun dengeli
oranları, gözeneklilik ve su ve besin maddelerinin yarayışlılığı açısından
daha iyi bir yapısal bileşim teşkil eder; bu parametreler tarım
topraklarının doğrudan "fiziksel", "kimyasal" ve "biyolojik" verimliliği ile
bağlantılıdır.
Zeytin ağacı, derin ve iyi drene edilen toprakları tercih etmekle birlikte,
uygun tekniklerle alüvyonlu ovalar, teraslar, yamaçlar, sığ ve marjinal
topraklar, kurak ve yarı kurak alanlar gibi farklı toprak tiplerinde
büyüyebilir. Değişen çevre faktörlerine ve uygulanan teknoloji seviyesine
bağlı olarak farklı zeytin yetiştirme yöntemleri geliştirilmiştir. Görsel 1-
2’de görüldüğü gibi hektarda 100 veya daha az ağaçtan oluşan ekstansif
zeytin bahçesi veya Görsel 1-3’te görüldüğü gibi hektarda 1200 ile 1600
arasında ağaçtan oluşan süper yoğun sistemler bu duruma örnek
verilebilir. İtalya’daki en yaygın zeytin bahçeleri 6x4 (416 ağaç/ha) ve 6x6
(277 ağaç/ha) arasında ölçeklendirilmektedir.
Görsel 1 2 Yüksek yoğunluklu zeytin bahçesi (süper-yoğun sistem)
14. 12
1.3.4 Bitki Besin Gereksinimleri
Kârlı bir zeytin yetiştiriciliğinde, bitki besin gereksinimleri farklı fenolojik
aşamalar, iklim, bahçe tipi, ağaçların üretim potansiyeli, toprağın örtülü
bırakılması ve sulama gibi birçok bakım işlemine bağlı olarak değişiklik
göstermektedir. Bu nedenle gübrelemenin planlanması standart bir
prosedüre bağlanamaz. Her yetiştiricilikte amaç, ağaçların vegetatif ve
generatif gelişmesi arasında doğru dengeyi sağlamaktır.
Bitkiler %96 karbon, hidrojen, oksijen ve azottan; daha az miktarda,
potasyum, fosfor, kalsiyum ve magnezyum ile; en az miktarda demir,
manganez, bor, bakır, çinko ve klordan oluşur. Makro ve mikro
elementler olarak farklılaşan bu elementler, toprak eriyiğinde iyonik veya
kompleks formda bulunurlar ve bitkiler tarafından alınır, taşınır ve
metabolize edilirler.
Görsel 1 3 Geleneksel zeytin bahçesi
15. 13
1.3.5 Terbiye Sistemleri
Terbiye sistemi, yeni bir zeytin bahçesi kurarken çeşit seçimi, aralık-
mesafenin belirlenmesinden sonraki üçüncü önemli parametredir ve
bakım işlemleri ve çevresel kısıtlılıklara bağlı olarak kararlaştırılır. Modern
Akdeniz zeytin bahçelerinde en yaygın görülen şekiller:
• Vazo (Goble)- Koni, silindir, çoklu koni gibi farklı özelliklerde de
olabilen vazo şekli, entansif zeytin yetiştiriciliğinde en yaygın şekildir. Taç,
genellikle 80 ila 100 cm yüksekliğinde bir ana gövde, eşit aralıklarla ve 45
ila 50 derece eğimle seçilen ve üzerinde 2 ila 4 adet birincil dallar ve
bunlar üzerinde sürgün ve dalları oluşturan ikincil dallardan
oluşmaktadır.
• Çalı Biçimli Vazo- Düzgün bir gövde olmamakla beraber vazoya
benzer. Ana dallar kökten çıkar ve ikincil dallar vazoya benzer şekilde
uzar.
• Küre- Tek gövdeli ve taç küresel bir şekildedir; merkezin
vejetasyonla kaplı olması nedeniyle vazodan farklıdır.
• Tek Gövdeli Serbest Taç- Çok az budama gerektiren veya hiç
budama gerektirmeyen tüm sistemler, bu şekle dahil edilmiş ve tek bir
gövdenin özelliklerini minimum budamanın düşük maliyet ve esnekliği ile
birleştirmiştir.
• Çalı- Büyüme aşamasında olduğu kadar olgun ağaçlarda da
minimum budama ile elde edilen ve son şekli doğal olarak yetişen
bitkilere benzeyen, tacın mümkün olduğu kadar serbestçe büyümesine
izin veren bir budama sistemidir.
• Tek Koni- Bu şekilde ana dallar gövdenin etrafında spiral bir
şekilde uzar ve bu da ağacın merkez eksenini oluşturur. Tabandan yukarı
doğru uzunluk azalır, meyve veren sürgünler tacın dış kısımlarında
düzgün bir şekilde dağılır. Koni biçimli bir ağaç şekli oluşturan bu sistem,
16. 14
yüksek yoğunluklu meyve bahçelerinde tam mekanizasyon uygulamaları
için uygundur.
• Çalı çit (Duvar)- Ağacın serbestçe uzadığı bir terbiye sistemidir.
Genellikle tek gövdeli bir vazo-çalı veya koniye benzeyen ağaçların
yanyana dizili bir şekilde verimli bir duvar oluşturmasını sağlayan
sistemdir. Bu şekil, tam mekanizasyonlu entansif sistemler için uygundur
(6x4; 6x6 aralık ve mesafelerde). Mekanik budayıcı ve özel hasat
makinaları kullanılır.
17. 15
2 ORGANİK TARIM TEKNİKLERİ VE BAHÇE YÖNETİMİ
Organik zeytin bahçesi yönetiminde kültürel teknikler ve bunların doğru
uygulanması, bitkilerin verimlilik potansiyellerini yükseltmek, çevreyi
korumak ve kârı en üst düzeye çıkarmak için gereklidir. Bu teknikler,
toprak verimliliğini ve ağaçları korumak ile bitki gelişimi ve verim için
farklılık gösterebilir.
Farklı zeytin bahçelerinde organik zeytin üretimi mümkündür:
a) Organik tarım yapılan zeytinlik – ilk hasat sertifikalandırılabilir.
b) Organik tarıma geçiş yapan konvansiyonel veya entegre zeytinlik
– üç yıllık bir geçiş süreci gereklidir.
Geçiş sürecinde tüm organik tarım kuralları yerine getirilmelidir, aksi
taktirde son ürün (zeytin veya zeytinyağı) pazara sunulamaz. Hem teknik
hem de finansal destek gerektiren bu süreç, üreticiler için en zor olanıdır.
Yoğun dikim sistemlerine, hidroponik yetiştirme tekniği olmayıp toprak
üzerinde yetiştiricilik yapıldığından organik tarımda izin verilmektedir.
Ancak yüksek yoğunluklu sistemler uygulaması zor olduğundan bazı
organik tarım prensiplerine uymamaktadır; çiftlik kaynaklarının öncelikli
kullanımı, toprak verimliliğinin sürdürülebilirliği ve geliştirilmesi; bitkilerin
ilaçlı mücadelesi yerine doğal zararlılarla korunması; ağaç yoğunluğunun
fazla gölgelenmeye sebep olmaması gibi profilaktik önlemlerle
hastalıkların önlenmesi. Bu nedenle organik zeytin bahçesinde hektar
başına maksimum 300 ağaç yoğunluğu uygun olarak kabul edilmektedir
(Görsel 2-1).
18. 16
2.1 TOPRAK HAZIRLIĞI VE YÖNETİMİ
İzin verilmeyen gübre veya pestisit kullanımından kaçınmak, organik
tarım için yeterli değildir. Bunu başarmak için çiftçi, toprak verimliliğini
korumak ve geliştirmek için uygulamalar ve teknikler kullanmalıdır. Bu,
her zaman geçerli olmamakla beraber PCB tarafından da
değerlendirilmesi gereken temel bir ilkedir.
Yeni bir zeytinlik kurulumu ve bakımı için aşağıdaki prensipler ve
uygulamalar gereklidir:
Görsel 2 1 Yarı-yoğun zeytin bahçesi, hektar başına 300 ağaç ve
erozyonu önleme amaçlı toprak örtülü bırakılmış.
19. 17
• Toprak özelliklerinin gözlemlenmesi ve örneklerin alınması için
profillerin açılması gerekir böylece temel verimlilik özellikleri en azından
1 metre derinliğe kadar analiz edilebilir.
• Toprak, farklı katmanlar alt üst edilmeden yaklaşık 1 metre
derinlikte yarılarak sürülmeli ve daha önce yapılan gözlemlere uygun
olarak, çizel veya kazayağı ile veya yaylı kazayaklı kombine makine ile
üzerinden geçilmelidir.
• Zeytin ağaçlarının dikiminden önce, toprak, herbisit
kullanılmaksızın mücadelesi zor olan yabani otlardan, özellikle de
bermuda çimi (Cynodon dactylon (L.) Pers.), torpido çimi (kara darı)
(Panicum repensL.) gibi rizomlu bitkiler veya hasırotu (Cyperus
rotundusL.) gibi diğer uzun ömürlü yabancı otlardantemizlenmelidir.
Görsel 2 2 Daha az yakıt ve enerji tüketimiyle toprağı
hazırlamak için kullanılan kombine makine
20. 18
• Toprak verimliliği optimum değerlerin dışında ise, dikimin ilk
yılından itibaren, organik ve mineral madde ilaveleri ile iyileştirilmelidir
(Tablo 2-1). Bu işlem, izin verilen bir toprak iyileştirici örneğin komposta
magnezyum-kireç taşı (dolomit) veya deniz kaynaklı kireç taşı gibi
ilavelerle yapılabilir.
Parametre Uygun
değer
Uygun koşullar
Toprak derinliği >0,8m 1,20 metreden fazla
derinliğe sahip tarım
toprakları uygundur
Doku Tınlı, Milli-tınlı, killi-tıınlı,
tınlı-killi-milli topraklar
Drenaj Durağan su birikimi olmayan
iyi drenajlı
PH 5,5-8,5 En uygun pH: 6,0-7,5
Tuzluluk/ iletkenlik <2,7 dS/m 4dS/m de yaklaşık %10
oranında bir verim azalması;
5dS/m de %25 ve 8dS/m de
%50 verim azalması
Organik madde >1,5% %1,5’in altındaki değerler,
eksikliklere neden olur ve
verim düşüşlerini artırır
Fosfor oksit (P2O5) >25mg/Kg
Tablo 2 1 Toprak kimyası ve fiziğinin analizi – zeytin için uygun değerler
ve koşullar
21. 19
Potasyum oksit
(K2O)
>50mg/Kg
Kalsiyum oksit
(CAO)
>100mg/Kg
Magnezyum oksit
(MgO)
>20mg/Kg
Aktif kireç <10%
•Yeşil gübreleme, toprağın iyileştirilmesi için temel bir uygulamadır. İlk
yılda toprak tipine ve iklime bağlı olarak en az bir baklagil ve bir
buğdaygil türü olmak üzere yıllık yeşil gübreleme yapılmalıdır (Tablo 2-2).
Türler Tohum
(Kg/ha)
Toprak özellikleri
yulaf + adi fiğ 100+50 Hafif asitten hafif alkali
pH a sahip topraklar
Avena sativa + Vicia sativa 100+50 Nötrden alkaliye; milliden
killiye kadar
arpa + adi fiğ 100+50 Nötrden alkaliye; milliden
killiye kadar
Hordeum vulgare + Vicia
sativa
50+40+10 Nötrden alkaliye; ağır,
işlenmesi zor
Tablo 2 2 Yeşil gübre – Farklı toprak türlerinde zeytinlikler için
sonbahar/kış uygulamaları
22. 20
arpa + bakla 50+50+25+25 Hafif asitten hafif alkali
pH a sahip topraklar;
milliden killiye dek
Hordeum vulgare + Vicia
faba var. minor
100+50 loamy to clay
arpa + adi fiğ + yonca 100+80 Asit, kumlu, tınlı, iyi drene
olan topraklar
Hordeum vulgare + Vicia
sativa + Trifolium
resupinatum
100+50 Asit, kumlu, tınlı, iyi drene
olan topraklar
yulaf + arpa + adi fiğ +
bakla
100+80 Asit, kumlu, tınlı, iyi drene
olan topraklar
Avena sativa + Hordeum
vulgare + Vicia sativa +
Vicia faba var. minor
Tohum
(Kg/ha)
Asitten nötre, kumludan
tınlıya dek, iyi drene olan
toprakl neutral, sandy to
loamy, well-drained
• Organik tarımda, her türlü erozyondan, özellikle su
erozyonundan kaçınarak toprağı korumak büyük önem taşımaktadır.
Bunu gerçekleştirmenin en iyi yolu çeşitli bitkiler (Görsel 2-3) veya toprak
ve iklim koşullarına uyumlu örtü bitkileriyle (Tablo 2-3) toprağı örtülü
tutmaktır.
23. 21
Nötr ve killi toprak Tohum
(Kg/ha)
Asitli toprak Tohum(Kg/ha)
Medicago
polymorpha
3 Trifolium
subterraneum
5
Medicago rugosa 3 Trifolium
vesiculosum
2
Medicago scutellata 3 Trifolium
incarnatum
2
Görsel 2 3 Yonca ağırlıklı çeşitli bitki karışımı ile
doğal örtülü toprak (Medicago polimorph L.)
Tablo 2 3 Kil, Nötr veya asitli pH’a sahip topraklara uyumlu örtü bitkileri
24. 22
Medicago truncatula 2 Trifolium balansae 3
Trifolium hirtum 2 Ornithopus sativus 3
Trifolium
resupinatum
2 Ornithopus
compressus
3
Trifolium
subterraneum
5 Biserrula pelenicus 2
Dactylis glomerata 3 Lolium multiflorum 10
Lolium perenne 7
Toplam tohum 30 Asitli toprak 30
• Zeytin ağaçlarında yüksek verim ve gelir elde edilebilmesi, zeytin
ağaçlarının ilk yıllarında çok iyi bakımı ve gelişmesi ile mümkündür. Sıra
üzerinde ağacın her iki yanındaki yabancı otların sürülerek ortadan
kaldırılması bu amaca önemli katkıda bulunabilir (Görsel 2-4 ve2-5);
25. 23
• Tam verim çağındaki bir zeytin bahçesi için toprağın tamamını
örtülü bırakmak en iyi çözüm olacaktır. Zeminin örtülüolduğu bahçelerde
bakım, çekiç tipi ot biçme makinesi (Görsel 2-6) veya zincir veya bıçaklı
dikey eksenli sap parçalama makinesi ile bahar ve yaz başı arasındaki
dönemde periyodik olarak biçim yapmak şeklinde sağlanabilir.
Görsel 2 4 Sıra üzerinde toprak işleme: bir taraf henüz
tamamlanmamış
Sandviç sistem olarak adlandırılan bu toprak işleme sistemi ilk
olarak organik elma bahçelerinde uygulanmıştı
Görsel 2 5 Nakliye pozisyonunda diskli tırmık makinesi, sandviç
metodu ile sıra üzerinde toprak işleme amacıyla kullanılı
26. 24
Zeytinliklerde ve özellikle eğimli arazilerde (Portekiz ve dünyadaki zeytin
bahçelerinin çoğunda olduğu gibi) tüm tarımsal uygulamalarda toprak
koruma önlemleri, her zaman öncelkli konu olmalıdır. Toprak erozyonu
konusunda çalışan araştırıcıların çoğu, bu sorunun çözümünde ortak
görüşe varmıştır. Buradaki hedef, toprağın otsu bir vejetasyonla örtülü
tutulmasıdır. Bu örtünün üç temel işlevi vardır:
1) Yağmur damlalarının toprak üzerindeki etki sayısını ve şiddetini
azaltmak,
2) Suyun toprağa süzülme hızını arttırmak,
3) Fotosentez yoluyla ve sonrasında humus ya da kararlı organik
madde oluşumuyla toprakta karbon tutunumunu arttırmak.
Görsel 2 6 Çekiç tipi ot biçme makinesi ile çim biçme, öğütme ve
yaprak budama
27. 25
Tablo 2-4, erozyonu önleyen tek uygulamanın, sonbaharın başında ekilen
otsu bitkiler ile örtülü bir zeytinlikte üç farklı toprak tipinde yağış
simülatörüyle yapılan bir deneyin sonuçlarını göstermektedir.
Toprak örtüsü ve uygulamaları Yapay yüzeysel
akış (l/m2)
Erozyonla
kaybedilen
toprak (g/m2)
Sonbaharda arpa (Hordeum
vulgare) ekilen toprak
3 10
Mekanize toprak işleme
olmadan total herbisit
uygulaması
25 485
Herbisit uygulanmaksızın
mekanizasyonlu toprak işleme
24 1300
Tablo 2 4 Yağış simülatörü ile üç toprak yönetim sisteminde 15
dakika test sonucu yapay yüzeysel akış ve toprak kaybının
ölçülmesi
28. 26
2.2 ORGANİK GÜBRELEME
2.2.1 Toprak uygulamaları
Daha önce bahsedilen toprakta örtü bitkisi kullanımı ve yeşil gübreler de
aynı zamanda gübreleme yöntemleridir. Zeytinliğin besin ihtiyacının
karşılanması konusunda yeterli olunmadığı taktirde aşağıdaki seçenekler
uygulanabilir:
1) Zeytinyağı işliği katı atıkları (solid olive mill waste: SOMW) ve
karasuyu (olive oil mill waste water: OOMWW) gibi organik atıkların
toprağa gübre olarak uygulanması öncelikli teknik olarak düşünülmelidir.
2) Buna ek olarak, düzeltici maddeler ve organik / mineral
gübreler, organik üretimden değilse de kullanılabilir.
Zeytinyağ fabrikalarından alınan katı atıklar üç çeşit olabilir: üç fazlı
sistemlerden elde edilen, iki fazlı sistemlerden elde edilen ve kontinü
olmayan geleneksel tip değirmenlerden elde edilenler. Bunlardan
birincisi ile üçüncüsünün yağın ayrıştırılmasından sonra yakıt olarak ticari
değeri vardır. İki fazlı sistemlerden alınan katı atıklarda daha fazla su
bulunmaktadır ve bu nedenle yakıt amaçlı kullanmak gelirden çok yüksek
maliyeti ifade eder.
29. 27
İki fazlı fabrikalardan alınan katı atıklar, kompostlaştırıldıktan sonra
toprak iyileştirici ve bitki besin maddesi takviyesi için kullanılabilir (Görsel
2-8, Tablo 2-5).
Görsel 2 7 İki fazlı zeytinyağ fabrikasından elde edilen atıklar ve
zeytin yaprakları
(Arka planda). Tabakhane atıkları ve su geçirmez kaplarda
kompostlaştırmak üzere saklanan hayvan gübresi.
30. 28
Gübre Nem
Oran
ı (%)
Organi
k
Madde
(%)(1)
N-
topla
m (%)
(1)
N-
NH4+
C/N pH Elektrik
geçirgenli
k (dm/cm)
Kompos 26,2 odm odm(1 (mg/Kg 25, 7,4 0,77
t 7 (1) ) ) (1) 8 6
Görsel 2 8 Zeytinliği gübrelemek için kompostlaştırılmış
zeytinyağ fabrikası katı atığı, üzüm sapları ve tabakhane atıkları
Tablo 2 5 İki fazlı fabrikadan elde edilen katı atık (SOMW) (%64),
üzüm sapları (%33), ve zeytin yaprakları (%3) ile yapılan
kompostun bileşimi- Not: (1) kuru maddedeki miktarlar
31. 29
Tablo 5’te bileşimi verilen kompost, yüksek miktarda organik madde ve
düşük miktarda azot içermektedir. Kompostun 10 ton/ha düzeyinde
uygulanması, zeytinlik için yaklaşık 100 kg / ha azot sağlamaktadır ve bu
azotun önemli bir kısmı, iki yıl içinde kullanılabilir olacaktır.
Daha kısa sürede birörnek bir kompost elde edebilmek için kompost
yığınının uygun ekipmanlarla düzenli olarak döndürülmesi gerekir (Görsel
2-9). Daha da önemlisi ise, komposta istenilen ıslak ve porozitesi olmayan
zeytinyağ fabrikası katı atığına yapılandırıcı maddelerin eklenmesidir
(Cegarra et al., 2004). Farklı malzemelerin eklenebilmesi başarılı bir
kompost elde etmede önemli bir avantajdır. Bu özellik olmadan kompost
yerine silaj elde etme olasılğı da vardır.
Görsel 2 9 Kompost yığınını döndürme ve havalandırma için
kullanılan makina
32. 30
Örneğin tabakhane atığı (kromsuz tabakhane atıkları) gibi daha yüksek
azot içeren organik atıkların eklenmesiyle azot içeriği yüksek (kuru
maddede %3 kadar) kompost elde etmek mümkündür. Bu değerin
üzerindeki azot uygulamaları organik iyileştirici, gübre sınıfına dahil
edilmektedir. Kompost yığını, hava alabilen fakat su geçirmeyen ve güneş
ışınlarından koruyan uygun bir jeotekstil örtü ile kapatılmalıdır (Görsel 2-
10).
Bu işlemle, besin maddelerinin ve organik maddelerin yıkanmasını ve
böylece akifer ve/veya su yollarının kirlenmesini ve kompostun besin
maddesi kaybını önler. Aynı zamanda komposttaki milyonlarca yararlı
mikroorganizmanın kuruması ve yok olmasını engellenir. Birkaç aylık
kompostlaşma sürecinden sonra kaliteli kompost elde edilebilir (Görsel
2-11).
Görsel 2 10 Kompost yığını üzerindeki yağmur ve güneş
ışınlarına karşı koruyan jeotekstil örtü
33. 31
Kullanılacak yere göre üç fazlı fabrikalardan elde edilen karasu kirletici
veya besleyici bir ürün olarak düşünülebilir. Bir su kanalında karasuyun
organik bileşenleri suda oksijen eksikliğine neden olur ve bu durum
balıkların ve sudaki diğer hayvanların ölümüyle sonuçlanabilir. Tarımsal
topraklarda, belirli seviyeler aşılmıyorsa, bu organik maddeler bitki besini
olarak düşünülebilir. Karasu içerisindeki yüksek miktarda organik madde,
potasyum, azot ve fosfor bu atığı ucuz bir besin kaynağı haline
getirmektedir (Garcia-Ortiz, A. et al., 1995). M.Ö. 160 yılında Marcus
Porcius Cato "De agricultura" isimli kitabında bu atıkların gübreleme
değerini belirtmektedir. Avrupa’daki tarım kuruluşları, çok sayıda
fabrikayı karasuya çözüm bulamadıkları için kapattıktan sonra değerini
algılamıştır oysa başta İtalya olmak üzere diğer ülkelerde birçok
Görsel 2 11 Zeytinyağ fabrikası katı atıkları ve üzüm sapından elde
edilen uygulanmaya hazır organik kompost
34. 32
araştırma yapılmış ve İtalya’da 574/96 sayılı yasa ile bu atığın toprakta
uygulanmasına izin verilmiştir (Tamburinoet al., 1999).
Parametreler Pres Değirmen Üç fazlı kontinü
sistem
Organik madde (%) 10,5 2,60
Azot (%) 0,20 0,06
Fosfor (%) 0,05 0,01
Potasyum (%) 0,36 0,12
Magnezyum (%) 0,02 0,004
pH 4,5-5,0 4,7-5,2
Günümüzde, sulu zeytinyağ fabrikası atıkları toprağa tercihen mart ve
kasım ayları arasında uygulanmaktadır. Yukarıdaki içerikler temel
alındığında yaklaşık 8,4 t/ha/yıl (hidrolik pres) veya 2 t/ha/yıl (kontinü
sistem) uygulanabilir. İtalya’da araştırmacılar tarafından daha yüksek
dozda uygulamalar önerilmektedir; önerilen maksimum miktar kontinü
olmayan sistemde 50m3/ha/yıl ile kontinü sistemdeki 80 m3/ha/yıl
arasında değişmektedir (Tamburinoet al., 1999).
Budanan dalların (çapı 40 mm'den az olan) atıklarının yakılmak yerine
toprağa geri verilmesi göz önüne alınması gereken değerli bir
hammaddedir. Bu dallar, çekiç tipi bıçaklı makineyle ezilerek
gömülmeden toprak üzerinde bırakılmalıdır. Yavaşça toprağa karışarak
Tablo 2 6 Zeytinyağı fabrikalarından iki tip sulu atığın organik
madde ve makrobesin maddesi içerikleri
35. 33
humusu meydana getiren organik maddenin yanı sıra bitki besin
maddeleri de toprağa salınmış olur. %50 nem içeren dalların her bir tonu
ile; 4 kg azot, 0,5 kg fosfor, 4 kg potasyum, 5 kg kalsiyum ve 1 kg
magnezyum salınır. Bu yolla, bağlanan organik madde ve karbon miktarı
çok yüksek olacağından CO2 ve diğer sera gazlarının üretimi düşecektir.
Hasat edilen her 100 kg zeytin için 65 kg sap ve yaprak ile 15 kg odun
(çapı 40 mm'nin üzerinde) elde edildiği tahmin edilmektedir.
Bu atıkların gübre olarak uygulanması ile besin maddesi ihtiyacı tam
karşılanamazsa ek gübreleme yapılması önerilir. Makro besin maddesi
ihtiyaçları içerisinde azot ve potasyum, zeytin ağaçlarının en çok ihtiyaç
duyduğu maddelerdir. Zeytinliklerden dışarı atılan besin maddesi miktarı
üretilen zeytin miktarına bağlıdır. 3,5 ton / ha civarında verim alınması
durumunda ortaya çıkan besin maddesi gereksinimleri Tablo 7'de
gösterilmiştir.
Verim (t/ha) Azot – N
(kg/ha)
Fosfor – P
(kg/ha)
Potasyum – K
(kg/ha)
3,5 100 50 150-200
Gübreleme, organik ve mineral olmak üzere ikiye ayrılır. İlki olan organik
gübreleme, yeşil gübreler, hayvan gübreleri, toprak iyileştiriciler ve
kompost kullanılarak yapı, gözeneklilik, su geçirgenliği, yapışkanlık,
yoğunluk, su tutma ve pH gibi toprağın fiziksel özelliklerini geliştirmeyi
amaçlar. İkincisi ise, topraktan ya da sulama sistemleri ile veya yaprağa
kimyasal gübreleri uygulayarak bitkileri beslemeyi hedefler.
Makro elementler olarak adlandırılan başlıca bitki besin elementleri azot,
fosfor ve potasyumdur.
Tablo 2 7 3,5 ton/ha verim durumunda zeytin ağacının azot, fosfor
ve potasyum ihtiyacı
36. 34
Azot, bitki büyümesinin temelini oluşturur: amino asitler ve proteinlerin
sentezine, çiçeklerin oluşumuna, meyve tutumu ve meyve gelişmesine
katkıda bulunur. Azot eksikliği büyümenin yavaşlamasına, çiçeklerde
deformasyona, düşük verim ve periyodisiteye neden olur.
Fosfor, hücre bölünmesinde ve meristematik dokuların gelişiminde,
meyve tutumu, meyve gelişmesi ve olgunlaşmasında ve sürgünlerin
odunlaşmasında etkili bir büyüme düzenleyicidir. Fosfat gübrelemesinin
etkileri, zeytinin nispeten düşük talepleri ve fosforun toprakta hareketsiz
oluşu nedeniyle oldukça yavaş gözlenir. Az görülse de fosfor eksikliği
yapraklarda kırmızımsı veya morumsu bir renk değişikliği ile ve
büyümeyi, dolayısıyla meyve verimini etkileyen metabolik sorunlara
neden olur.
Potasyum, nişasta gibi karbonhidratların birikimini teşvik eder böylece
metabolik süreçler için enerji rezervini artırır; dokuların su tutma
kapasitesini arttırarak bitkinin su dengesini ve su kaybını düzenler; aynı
zamanda enzimatik bir aktivatördür ve aşırı sıcaklıklara ve bazı mantari
hastalıklara karşı direnci arttırır. Potasyum, zeytin tarafından nispeten
yüksek bir miktarda emilir, ancak tarım arazileri genelde özellikle de killi
topraklar potasyumca zengindir. Fosfor gibi potasyumun çözünürlüğü de
azdır ve toprakta stabil haldedir. Potasyum eksikliği çok nadir olmakla
birlikte görüldüğünde yaşlı yapraklarda renk kaybı ve yaşlı yaprakların
uçlarında nekrotik alanlarla kendini gösterir.
Zeytin için önemli diğer bitki besin maddeleri magnezyum, kalsiyum ve
bordur. Magnezyum, klorofilin önemli bir bileşenidir ancak pek çok
gübrede bulunduğu için gübreleme planlarında genellikle dikkate
alınmaz.
Kalsiyum, dokuların mekanik direncine katkıda bulunan ve bazı enzimleri
aktive edici işlev gören, hücre duvarlarının bir bileşeni ve büyüme için
gerekli olan başka bir elementtir. Kalsiyum eksikliği toprak asiditesinden
kaynaklanabilir ve yeterli bir kalsiyum kaynağı olan karbonat ile
düzeltilebilir.
37. 35
Bor, çiçek tozunun çimlenmesi, meyve tutumu ve bitki verimliliğinde rol
oynar. Bor eksikliği yaprakların ucunda sararmayla ortaya çıkar, bunu
nekrotik alanların oluşması ve yaprak dökümü izler. Hafif bor eksikliği,
çiçeklerde verimliliğin azalmasına ve dişi organ aborsiyonuna neden olur.
Bor eksikliği, çiçeklenme öncesi dönemde yapraktan uygulamalarla
kolayca önlenebilir.
Entansif ve uzmanlaşmış zeytin bahçelerinde gübreleme, ürünün
durumuna ve uygulamanın amacına göre farklı şekillerde yapılabilir.
Gübreler normal olarak toprağa yayılarak uygulanır, çünkü ağaçlar
fizyolojik olarak kökleri yoluyla bitki besin elementlerini alırlar.
38. 36
2.2.2 Sulama Sistemi ile Gübreleme (Fertigasyon)
Bu sistemde ağaçlar sulama sistemi vasıtasıyla gübrelenmektedir. Makro
elementler (Azot, Fosfor, Potasyum) genellikle sulama sistemiyle
uygulanır, mikro elementler ise gerekli olduğunda (Magnezyum,
Kalsiyum, Bor) yapraklar vasıtasıyla uygulanır.
Bu sistemin avantajları, uygulama kolaylığı ve gübreleme verimliliğinin
artmasıdır; topraktan uygulamalardaki toprak yapısının bozulmasına
karşılık gübre gereksinimini %30'a kadar azaltır, gübrelerin satın alma,
nakliye ve dağıtım bakımından yönetim maliyetlerini önemli ölçüde
düşürür ve besin maddelerinin ağaçlarca alınımında etkinliği arttırarak
karlılık, yağ üretimi ve verimliliği artışı sağlar.
Uygulamada; suda çözünür veya sıvı formdaki azot, fosfor ve yüksek
güçlü potasyum, tek tek veya karışım olarak farklı oranlarda; ayrıca diğer
makro elementler (Mg, Fe) veya mikro elementler (B, Zn) ihtiyaçlar
doğrultusunda kullanılabilir. Gübreleme planları ile tanımlanan bu gibi
çözümlerdeki besinler, Venturi prensibi ile su akışını aspire eden gübre
enjektörleri vasıtasıyla besin çözeltisi seyreltilir ve taşınarak sulama
sistemine aktarılır.
39. 37
2.2.3 Yapraktan Gübreleme
Zeytin ağacı, köklerin yanı sıra yapraklardan da bitki besinlerini emebilir;
bu da bitkilerde, özellikle verim yılında meyveleri desteklemek ve mikro
element eksikliklerini gidermek için hızlı ve etkili biçimde kullanma
imkânı tanır. Toprağa gübre uygulamasının mümkün olmadığı sıra dışı
durumlarda da bu yöntem oldukça etkilidir.
Bu tekniğin avantajları çok yönlüdür: zamanında müdahale sağlar, besin
maddeleri en çok ihtiyaç duyulan anda sağlanır ve kısa sürede etkili
olunur, besin maddelerinin entegre kullanılması toprak uygulamalarında
gerekli olan gübre miktarında azalmaya yol açar. Yaprak gübrelemesi,
kökler yoluyla beslenmenin yerini tümüyle alamamış olmasına rağmen,
tek veya farklı ticari gübrelerin karışımları ve İsrail’de zeytine özgü
geliştirilmiş ticari ürünleriyle farklı koşullarda ve zeytin bahçelerinde
yapılan birçok araştırma sonucu, bu beslenme uygulamasının
sürdürülebilir zeytin yetiştirme stratejileri arasında yer almasını
sağlamıştır.
40. 38
3 ORGANİK NATÜREL SIZMA ZEYTİNYAĞI ÜRETİMİ
Bir zeytin bahçesinde mevcut olan çeşitlerin tanımlanması, yüksek
kalitede sızma zeytinyağı üretimi için ilk gerekliliktir. Bu adım, her çeşit
için tipik olan en uygun hasat zamanının tanımlanması, zeytinin kimyasal
ve fiziksel özelliklerine uygun işleme hedefinin belirlenmesi ve böylece
zeytin işleme sürecini optimize etmeyi sağlar.
3.1 ZEYTİNLERİN HASAT EDİLMESİ VE TAŞIMA İŞLEMLERİ
Hasat farklı sistemlerle yapılabilir: yerden toplama, ağaçtan elle toplama,
sırıkla sarsma sarsıcı makineler ile mekanik hasat yöntemleri mevcuttur.
Kullanılan en yaygın teknik elle hasat olmasına rağmen yüksek işgücü
maliyetleri sebebiyle son zamanlarda mekanik hasat yöntemleri de
giderek daha fazla rağbet görmektedir. Toprakta doğal olarak bulunan
bazı maddeler, örneğin mikroorganizmalar, meyvelerin küf etmenleri ile
bulaşmasını kolaylaştırmakta hatta demir veya bakır gibi metaller
oksitlenme sürecini hızlandırarak yağın depolanabilirliğini olumsuz
etkilemektedir. Bu nedenle zeytinlerin topraktan toplanarak hasattan
vazgeçilmesi gerekir.
Hasat ve nakliyede aşağıdaki önemli uyarıların dikkate alınması
gereklidir:
• Gelecek yıllarda verim verecek dalları kırmayın,
• İleride zeytin dal kanseri etmeninin girişine olanak
sağlayacağından dallarda yara yeri açmayın,
• Zeytinyağı kalitesi, sağlıklı zeytin meyvelerine bağlı olduğundan
zeytinlere zarar vermeyin,
• Zeytinleri en uygun olgunlaşma döneminde hasat edin; ne çok
yeşil nede aşırı olgun,
• Taşıma koşulları, zeytin meyvelerinin ezilmesini ve
fermantasyonuna engel olmalıdır.
41. 39
Yukarıdaki uyarıları yerine getirmek zeytin hasadının geleneksel yöntemi
olan tahta sopalarla ağacın silkelenmemesi gerekir. Alternatif olarak
aşağıdaki yöntemler önerilmektedir:
• Küçük zeytin bahçelerinde elle hasat,
• Meyvelerin titreşimle yere düşmediği çeşitlerde ve orta ölçekli
zeytin bahçelerinde elektrikle (pilli) veya yakıtla çalışan hasat aletleri ile
mekanik hasat,
• Yukarıdaki teknikler mümkün olmadığında veya ağaç sarsıcılar
önerilmediğinde (yaşlı ağaçlarda veya traktörlerin erişemediği dallarda)
orta ölçekli zeytinliklerde zeytin ağaçları dal sarsıcılar ile hasatedilir,
• Büyük bahçeler için traktöre bağlı veya kendinden çalışan bir
gövde sarsıcılar kullanılabilir.
Hasat edilen zeytinlerin aynı gün içerisinde veya ertesi gün işlenebilmesi
için hasat edilen zeytinlerin hemen işletmeye taşınması gerekir. Nakliye
esnasında kapalı çuvallar yerine sert ve üstü açık kasalar veya yüksek
miktarlarda ürün içinse dökme şekilde taşıma önerilir. Zeytinyağ
işletmesinde, yapraklar ayıklanmalı ve meyveler temizlenmelidir.
Zeytinyağı üretim süreci hasattan sonra 24 saat içerisinde başlamalıdır.
Zeytin meyvelerinin depolanma süresi uzadıkça fermantasyon artar. Bu
durum, yağ asitleri ile gliserol arasındaki bağların kopmasına ve böylece
serbest yağ asitlerinin artmasına, yani asitliğin artmasına yol açar.
Herhangi bir zeytinyağı yarışmasında diskalifiye olmaya yol açabilecek ve
tadımda kolayca anlaşılan diğer tat ve koku bozuklukları da ortaya
çıkabilir (küf kokusu, şarabımsı tat, küf tadı gibi).
Hasat zamanının belirlenmesinde geçici meyvelerin mor renk alıp daha
önceki meyvelerin renginin ise siyaha döndüğü dönem kriter olarak ele
alınır. Tüketiciler acımsı bir tat talep ediyorsa hasat daha erken bir
dönemde; yani meyvelerin daha az olgunlaştığı, renginin yeşilden
eflatuna döndüğü zaman yapılabilir.
42. 40
Zeytin sineği zararı meydana gelmişse, oksidasyonun daha fazla
ilerlemesini ve zeytin antraknozu oluşumunu önlemek için zeytin
meyveleri hasat edilmelidir. Yalnızca zeytin sineği zararı olan zeytin
meyvelerinden %1'den daha düşük asitli zeytinyağı elde etmek
mümkündür. Ancak antraknoz meydana geldiğinde bu imkân tamamen
ortadan kalkar çünkü bu durum, zeytinyağının kalitesini büyük oranda
düşürür. Böyle bir durumda yerde kalan ve halen kullanılabilecek
zeytinler ayrılarak ekstraksiyon süreci ayrı tutulmalıdır.
Yağmurların erken başlaması durumunda bahçede iyi bir sanitasyon
sağlamak üzere bakır ile hastalıkları önleyici bir uygulama yapılması
önerilir. Bu işlem, meyvelerin mantar sporlarının çimlenmesinin neden
olduğu enfeksiyonlardan özellikle zeytin antraknozundan korunmayı
sağlar (Görsel 3-1).
Görsel 3 1 Temel hastalık etmenlerine (antraknoz, halkalı
leke, zeytin dal kanseri) karşı koruma amaçlı fungisit ile
muamele edilmiş sağlıklı durumda zeytin meyveleri
43. 41
3.2 ÜRETİM TEKNİKLERİ
Sızma zeytinyağı üretiminde kimyasal çözgenler kullanılmaz. Zeytinyağı,
daha yüksek kalite sağlayan sadece fiziksel süreçler kullanılarak elde
edilir. En yüksek kalitede ürün elde etmek için ilk önce meyvelerin
sağlıklı koşullarda olması sağlanmalıdır. Bunun yanı sıra meyvenin
içerisindeki yağ, oksidasyona maruz kalmadan veya uçucu bileşiklerini
kaybetmeden kendi özelliklerini korumalıdır. Bu koşullar, zeytinyağ
işletmelerinde birbirini takip eden süreçlerde teknik prosedürlerin
dikkatle takip edilerek sağlanabilir.
3.2.1 Zeytin Depolama ve Taşıma
Hasattan sonra zeytinlerin maksimum 25 kg kapasiteli delikli plastik
kasalarla nakil edilmesi tavsiye edilmektedir. Bu basit bir işlem olmasına
rağmen eğer yanlış yapılırsa yağın nihai kalitesine olumsuz etki etme riski
bulunmaktadır. Zeytinler fabrikaya ulaştıktan sonra birkaç saat içerisinde
(yaklaşık 8 saat) işleme alınmalı, depolama alanı dış etkenlere karşı
korunmalı, soğuk ve havalandırılmış olmalı (14-18 °C arasında), ayrıca
ortam temiz ve kokusuz olmalıdır.
Zeytinler, tercihen ışık ve sıcaklıktan korunan serin ve havalanan yerlerde
tutulmalıdır. Meyvelerin uzun süre havasız kalması veya topraktan
toplanması nedeniyle, kızışma, mantar gelişimi veya fermantasyon gibi
olası problemlerden kaçınmak için bu aşamaya özellikle dikkat
edilmelidir. Bu nedenle sağlam zeytinler, aşırı olgunlaşmış zeytinlerle
veya yerden toplanmış, yüzeyi hasarlı ve belirgin yüzey bozuklukları olan
zeytinlerle birlikte depolanmamaları gerekir. Bu koşullar sağlandığında
zeytinler, uzun süreyle sağlıklı kalıp yağ asitliğinde artıştan sorumlu içsel
enzimler veya yağın şarabımsı veya kokulu olması gibi zeytinyağı
bozukluklarına neden olan fermantasyon gibi bozulma süreçlerinden
sorumlu dışsal mikrobiyal bulaşmaların olumsuz etkileri engellenir.
44. 42
3.2.2 Yaprakların Ayıklanması
Genellikle aspiratörle birlikte sarsılıcı elekler kullanılarak büyük
miktarlarda yaprakların veya diğer bitkisel atıklar üretim sürecinde
ayıklanır, aynı zamanda toprak, taş, odun artıkları, vb. yabancı maddeler
de ayıklanmış olur.
Nihai yağ rengini etkilemek bazı yaprakları işleme sürecinde bırakmak,
yaygın inancın aksine, mevcut toplam klorofil değerini ve bunun
sonucunda yağın yeşil renginin yoğunluğunu önemli ölçüde değiştirmez.
Bu değerler, tamamen meyvelerin olgunluk düzeyine bağlıdır.
3.2.3 Zeytinlerin Yıkanması
Öğütmeden önce zeytinlerin kaliteli bir içme suyunda yıkanması
gereklidir. Yıkama, taşların ve dalların ayıklanmasını sağlayarak baskı
sistemine zarar vermelerini önler. Ayrıca zararlı eksojen
mikroorganizmaları ve/veya bitki koruma ajanlarının kalıntılarını
temizler. Bu sayede zeytinler kaliteli yağ elde edebilmek için uygun hale
gelir.
3.2.4 Zeytinlerin Ezilmesi
Zeytin malaksasyonu, zeytinlerin olgunluk derecesine ve kalitesine bağlı
olarak homojen bir hamur elde etmeyi amaçlar. Bu işlem yaklaşık 20
dakika boyunca tipik bir “molazze” (zeytin ezme makinası) veya diskli/
çekiçli değirmenler vasıtasıyla gerçekleştirilmektedir.
Geleneksel olarak yüzyıllardır kullanılan yöntem, taş değirmeni idi. Taş
değirmen, bir hazne ve değirmendeki ezme işleminin sonunda zeytin
ezmesinin boşaltılması için bir açıklığın olduğu paslanmaz çelik bir
kenardan oluşur. İki veya dört adet granit tekerlek, tankın merkezinden
farklı mesafelerde kaba granit bir zemin üzerinde döner. Dönüş hızı
normalde dakikada 12-15 devir şeklindedir. Güç kullanarak yapılan taş
45. 43
değirmeni ile yağ ekstraksiyonu popülerliğini giderek kaybetmektedir.
Zeytinyağı kalitesi kontinü sistemle çalışan sistemlere göre kıyasla daha
düşük olmaktadır. Özellikle, ezilmekte olan zeytinler işleme sırasında
hava ile uzun süre temasta olduğu için yağın fenolik konsantrasyonunu
düşürür. Hava ile temas polifenol oksidaz ve peroksidazı uyararak fenolik
bileşiklerin yüksek miktarda oksidasyonuna neden olur. Ayrıca zeytinin
posaya baskı yapmasıyla taşın aniden çatlayarak zeytinleri parçalama
riski de bulunmaktadır. Santrifüjle yağ ekstraksiyonunda ezme işlemi,
genellikle kontinü sistemlerin kullanılmasıyla giderek önemini
kaybetmiştir.
Hızlı olması sayesinde kontinü sistemler kısa sürede çok miktarda ürün
işleme ihtiyacı duyan tüm kooperatifler için önerilmektedir. Yağın acı ve
yakıcı tadı bu yöntemin kullanılmasından kaynaklanmaktadır. Sonuç
olarak, antioksidan maddelerin belirli bir grubunun (polifenoller) öne
çıkması ve korunması sağlanır. Meyvenin olgunlaşma seviyesi açısından
da bu sistem avantaj sağlar çünkü zeytinler tamamen olgunlaşmadan
önce toplandığında sistem daha etkin olmaktadır.
3.2.5 Malaksasyon Süreci
Malaksasyon sürecinde zeytin ezmesinin karıştırılarak ısıtılması (25-35
°C), su-yağ emülsiyonunun bozulmasına ve yağ damlacıklarının daha
büyük damlalar oluşturarak katı-sıvı fazda sulu fazdan kolayca
ayrılmasına yol açar.
Presleme ile elde edilen zeytin ezmesinin yapısında çok sayıda enzim
bulunmaktadır. Yağın kalitesini etkileyen enzimlerden bazıları: polifenol
oksidaz; peroksidaz, lipoksigenaz ve glükosidazdır. Bu enzimler bütün
zeytinlerde içsel olup belirli kısımlarda lokalize olur, ancak glikosidazda
olduğu gibi, ezmenin mikroorganizmalarca kirletilmesinden dolayı
dışarıdan da gelebilir. Polifenol oksidaz ve peroksidaz, zeytin ezmesinin
fenolik bileşikleri üzerinde bozucu bir etkiye sahiptir ve antioksidan
kapasitesini azaltır. Lipoksigenaz, meyve tadı gibi yağın tipik aromasından
46. 44
sorumlu olan aldehitler, alkoller ve esterleri oluşturmak için serbest yağ
asitleri, lineolik asit ve lineolenik asitlerin bozulmasında etkin enzimatik
reaksiyonları aktive eden enzimdir. α-Glükosidaz, zeytinlerin ana fenolik
bileşikleri olan oleuropein ve ligostriti hidrolize eden enzimdir ve böylece
yağda çözünürlükleri daha da artar.
Bu gibi enzimlerin aktiviteleri zamana, sıcaklığa, su aktivitesine ve
polifenol oksidaz, peroksidaz ve lipoksigenaz için yoğurma esnasındaki
atmosferik oksijen seviyesine bağlıdır. Zeytin meyvesinde (Olea europaea
L.), lipoksigenaz (LOX) yolu, sızma zeytinyağını diğer bitkisel yağlardan
ayıran organoleptik özelliklerin üretiminden sorumludur. Hexanal (E)-2-
hexenal, (E)-2-hexen-1-ol, 1- hexanol ve (Z)-3-hexen-1-yl asetat, doku
bozulmalarını takiben ortaya çıkan yağdaki bozulmayı gösteren beş biyo-
işarettir ve zeytinyağı aromasında en önemli uçucu bileşikler
arasındadırlar. Zeytin meyvesinde büyüme ve gelişme, çeşide ve hava
koşullarına bağlı olarak çiçeklenmeyi takip eden beş ay kadar devam eder
ve hücre bölünmesi, hücre genişlemesi ve metabolitlerin depolanması
gibi aşamaları içerir. Zeytinyağının kalitesi, genetik ve çevresel
faktörlerden etkilendiği gibi meyvenin olgunluğuna da bağlıdır. Ancak
malaksasyon gibi teknolojik uygulamalar da kaliteyi yüksek oranda etkiler.
20 ila 40 dakika arasında süren malaksasyon işlemi, küçük yağ
damlacıklarının birleşerek büyümesini sağlar ve santrifüjleme işlemiyle
bu damlalar ayrıştırılabilir. Santrifüjleme işlemi, yağın ayrıştırılabilmesi
için kesinlikle gerekli bir aşamadır. Daha uzun karıştırma, yağ verimini
arttırır ve lezzeti arttıran küçük bileşenlerin oluşumuna izin verir, ancak
yağda asitliği ve peroksit değerlerini yükselten daha fazla oksidasyon
ürünü meydana gelir ve yağın raf ömrü kısalır. Zeytin meyvelerinde
genetik olarak belirlenen, açilhidrolaz (AH), lipoksigenaz (LOX), yağ asidi
hidroperoksidaz (FAHL), alkol dehidrogenaz (ADH) ve alkol açiltransferaz
(AAT) içeren bir enzim sisteminin var olduğu anlaşılmıştır. Bu sistem,
hücre bozulması ile hızla etkin hale gelir ve tatlı-meyvemsi-yeşil ile yakıcı-
47. 45
güçlü-yeşil arasında değişen duyusal özelliklerin oluşmasında rol alır.
Böylece, zeytinyağı elde etme süreci, ikincil yeşil uçucu maddeler üreten
sistemin iyi bir örneği olarak düşünülebilir.
3.2.6 Zeytinyağı Ekstraksiyon Sistemleri
Basınç, santrifüjleme veya selektif filtrasyon (yani, "yüzey gerilimi" veya
"süzülme" gibi), gibi yağlı kısmın zeytin ezmesinden ayrılmasını sağlayan
farklı ekstraksiyon teknolojileri kullanılabilir. Akdeniz ülkelerinde
genellikle santrfüjleme yöntemi kullanılmaktadır.
Durultma tankı, yatay bir ekseni olan silindirik ve konik bir kısmı içeren
bir tanktan oluşur ve bunun içinde bir vidalı konveyör görevi gören ek bir
silindir dişlisi yerleştirilir. Katı parçaların boşaltılabilmesi için içerideki
parçanın diferansiyel hızı, dıştaki silindirin hızından daha yavaştır. Son
yıllarda, bu ekstraksiyon sistemi, işlem sırasında kullanılan su miktarını
azaltmak için önemli derecede geliştirilmiştir. Durultma tankları,
aşağıdaki gibi sınıflandırılabilir:
1. Geleneksel üç aşamalı tanklar
2. İki aşamalı tanklar
Zeytin ezmesinden yağın ayrıştırılmasını arttırmak ve vizkoziteyi azaltmak
için yüksek miktarlarda su eklemeyi gerektiren (0.5 ile 1 m3/ton)
geleneksel üç aşamalı tanklarda yalnızca sulu kısımla kaybolan
hidrofilikler dışında fenolik bileşiklerin dağılımında da değişiklik olur. İki
aşamalı tanklar su eklemeyi gerektirmez ve böylece negatif etkilerin
sınırlandırılmasına olanak verir.
Yıllar içerisinde iki aşamalı tankların kullanımı ile ilgili birçok gelişmeler
kaydedilmiştir. Bu gelişmeler, zeytin ezmesinin su olmadan
santrifüjlenmesine izin veren değişikliklerdir. Bu yolla tank, sadece iki faz
48. 46
oluşur; yağ ve zeytin tortusu, meyvenin suyu salınmadığından deşarjın
kirletici etkisi de tamamen ortadan kalkmış olur.
3.2.7 Yağın Meyve Suyundan Ayrıştırılması
Yapılan çalışmalar, filtrelemenin sızma zeytinyağı kalitesinde önemli
etkileri olduğunu göstermiştir. Ekstraksiyon işleminden sonra yağ, kısmen
kararlı olmakla birlikte sadece yağın yapısından değil aynı zamanda iz
miktarda bulunan su ve katı maddeler nedeniyle bulanık olur. Bu durum
ürünün kimyasal ve enzimatik bozunmasına neden olabilir. Daha da
önemlisi trigliserid ve fenolik bileşenleri etkiler. Dolayısıyla yağın stabilite
kazanması için filtreleme yapılması şarttır.
Depolama esnasında sızma zeytinyağının fenolik bileşimi, yağın bulanık
fazındaki içsel enzimlerin aktiviteleri nedeniyle de değişir. Bu enzimler,
büyük oranda aglikon yapıdaki sekoiridoid içeriğine bağlı olarak yağdaki
acı ve keskin tadı azaltır, aynı zamanda koku ve tat kusurlarına neden
olur.
3.2.8 Zeytinyağının Depolanması
Yağın filtrelenmesi, sızma zeytinyağında su ve enzimleri kısmen ortadan
kaldırır ve saklama aşamasında fenolik içeriğin stabil hale gelmesini
sağlar. Sızma zeytinyağının filtreleme süreci iki aşamada gerçekleştirilen
bir süreçtir: ilk olarak yağın içinde asılı kalan katı parçacıklar filtrelenir,
ikici olarak ta nemin yok edilmesi yağa parlak bir görünüm kazandırır.
Normalde çeşitli filtreleme ekipmanlarıyla birlikte organik veya inorganik
malzemeler de katı maddelerin ve suyun ayrıştırılması aşamasını
hızlandırmak için kullanılır.
İyi koşullarda muhafaza edildikten sonra, zeytinyağı farklı boyutlardaki
kaplarda satılabilir: genellikle 3 veya 5 litrelik teneke kutular kullanılır,
ancak zeytinyağı ışığa duyarlı olduğu için koyu renkli cam şişelerde
saklanması tercih edilir.
49. 47
Depolama esnasında zeytinyağı kalitesi oksijen, ışık ve sıcaklıktan yüksek
oranda etkilenir. Zeytinyağı hava ile temas ettiğinde renk, tat, koku ve
oksidasyona bağlı vitaminler olmak üzere birçok kalite özelliğini
kaybeder. Oksijene maruz kalmak, ekstraksiyonun ve depolamanın tüm
aşamalarında bozulmayı hızlandırır. Bozulma, kapalı bir kutunun
kapağında ufak bir boşluk kalsa bile gerçekleşebilir. Lipit oksidasyonu
doymamış moleküllerde oluşur, bu nedenle yağdaki doymamışlık
seviyesi, bozulma oranını etkiler. Mükemmel bir yağ asidi bileşimi ile
ilişkili doğal antioksidan içeriği sağlandığında zeytinyağının bozulmaya
karşı direnci de artar. Ancak oksijenin varlığında antioksidan moleküller
azalır.
Doğrudan veya dolaylı olarak, UV aralığında ışığa maruz kalan
zeytinyağının kalitesi düşer. Elektromanyetik radyasyonlar, nitel
bozulmadan sorumlu bazı kimyasal ve biyokimyasal reaksiyonları tetikler.
Yağın oksitlenmesi karanlıkta daha yavaş iler, aydınlıkta ise hızlı ve güneş
ışığı altında daha hızlıdır.
Koku, lezzet, renk ve besin kompozisyonu gibi sızma zeytinyağının
duyusal öznitelikleri, zeytin çeşidi, yeri, yönetim uygulamaları ve işleme,
depolama, ambalajlama ve pazarlama koşulları gibi değer zinciri boyunca
geçerli olan pek çok faktöre bağlıdır. Depolama koşulları ve süresi
özellikle asidite, peroksit değeri ve UV soğurumu gibi pek çok kalite
unsurunu etkiler. Hem karanlıkta saklanan hem de ışığa maruz kalan
yağlarda zamanla asidite artar. En uygun koşullarda, üretimden 3-8 ay
sonra zeytinyağının parlaklık ve saydamlığı artar, mükemmellik kazanır.
Eğer zeytinyağı iyi kapatılmış paketlerde uygun bir şekilde depolanırsa
tüm özelliklerini koruyarak iki yıl saklanabilir.
Sıcaklık birçok enzimatik reaksiyonu kontrol eder. Düşük sıcaklıklarda
enzim-substrat kompleksinin ve ürünlerinin oluşması için gereken kinetik
enerji daha azdır. Yüksek depolama sıcaklıkları, ışıktan daha az olmakla
birlikte zeytinyağı kalitesini olumsuz yönde etkiler.
50. 48
Sızma zeytinyağı kalitesinin korunması için, üretim aşamasında olduğu
gibi depolama sürecinde de sıcaklıkların kontrolü gerekmektedir.
Önerilen saklama sıcaklıkları, 10°C ile 18°C arasında değişmekle beraber
en uygun olanı 14-15°C’ dir. Daha yüksek sıcaklıklar, kimyasal
reaksiyonları arttırır ve oksidasyonu hızlandırarak akışkanlığı etkiler. 8-
9°C altında saklandığında trigliserid kristalleşmesine bağlı olarak yağda
beyaz çökeltiler meydana gelir.
Zeytinyağı depolama ve paketleme alanı temizlenmiş, havalandırılmış,
aydınlatılmış olmalı ve tüm ünite işlemleri, 852/2004 / CE Yönetmeliği
(Resmî Gazete Avrupa Birliği, 2004) 'ne göre istenen tüm hijyen ve sağlık
kurallarına uymalıdır. Depolama ve ambalajlama tesislerinde sağlık ve
hijyen standartları en önemli kurallardır. Havada bulunan polisiklik
aromatik hidrokarbonlar ve benzen, zeytinyağı tarafından kolayca
emilebilir.
Konteynırlar farklı malzemelerden olup kapasiteleri yürürlükteki
mevzuata ve tüketici tercihlerine göre değişebilir. Uzun dönemli
depolama için durultma amacıyla da kullanılan inoks çelik tanklar
önerilmektedir. Büyük tanklarda depolama yapılması durumunda kapak
ile yağ arasında hava boşluğu kalmamalıdır veya aradaki boşluk azot ile
doldurulmalıdır. Zeytinyağının stabilitesi üzerinde etkili olan
ambalajlama, işleme sürecinde son aşamadır. Ürün, nihai tüketiciye
ulaşana kadar değer katmak önem taşımaktadır. Ambalajlamada ışık ve
oksitlenmeyi önlemek en önemli iki kuraldır. Lipit oksidasyonunu
önlemek için yağ ile kapak arasında mümkün olduğunca az boşluk
bırakılmalıdır. 1019/2002/CE (Resmî Gazete Avrupa Birliği, 2002)
Yönetmeliği, ürün kalitesini arttırmak ve daha iyi izlenebilirlik ve üretici
kimliğini tanımak için zeytinyağlarının musluklu ambalaj ile tüketiciye
satışını yasaklamıştır.
52. 50
Bu modülde zeytin ağaçlarının önemli hastalık ve zararlıları ile besin
maddesi eksikliklerinin neler olduğu ve organik tarım sistemi içinde hangi
araçlar ve hangi girdiler kullanılarak çözüme ulaştırıldığıdır.
Öncelikle ‘zararlılar veya hastalıklar ’ dediğimizde hangi kapsamda ele
aldığımızı açıklamamız gerekir. Üreticiler, çoğunlukla ‘hastalık’ olarak,
zeytin ağaçlarına zarar verip verimlerini azaltan tüm faktörleri birlikte
ifade etmektedir. Ancak sorunları daha iyi anlayabilmek ve hangi yöntem
ve yollarla çözüm üretilebileceğini belirlemek üzere bu bölüm, farklı
başlıklar altında ele alınmıştır. Mödülde ele alınan sorunlar, 3 grupta
incelenmiştir:
• Funguslar (küfler) vebakteriler,
• Zararlılar (çoğunluklaböcekler),
• Bitki besin maddesi eksiklikleri.
Sonuç olarak modülde, zeytin ağaçlarında zararlanmalara neden olan ve
üretimi olumsuz etkileyen bir veya beraberce etkili olan birden çok etken
ele alınarak organik tarımda belirtilen zararlardan korunmak amacıyla
hangi yöntemlerin ve girdilerin kullanılabileceği irdelenmiştir.
2.1 GENEL BİLGİ
Avrupa Birliği (AB) yönetmeliğine göre organik tarım, sentetik gübre,
tarım ilacı ve antibiyotikler yerine daha ılımlı tarımsal uygulamalar ile
çevre için önemli düzeyde tehdit oluşturmayan bileşiklerin (gübre ve
tarım ilacı) kullanılarak modern bilimsel bilgi ve sürdürülebilir geleneksel
tekniklerden de yararlanılarak yapılan bitkisel ve hayvansal üretimdir.
Organik tarımda hastalık ve zararlı kontrolü
Hastalık ve zararlıların kontrolünde, kimyasal kullanımına dayalı olmayan
ekolojik yaklaşımda, sorunun tek bir nedenden (örneğin belirli bir bakteri
veya böcek) kaynaklanmadığını anlayabilmek gerekir. Organik tarımın
arka planındaki felsefesi ise zeytin bahçesinde ekolojik dengenin
kurulmasıdır.
53. 51
Organik zeytin üretiminde modern anlayış şunu gerekir:
• Çevreye saygı,
• Yenilenebilir kaynakların kullanımı,
• Enerji (fosil yakıtlar, elektrik vb.) ihtiyaçlarının azaltılması,
• Geri dönüşüm (özellikle biyokütlenin geri dönüşümü) ve
• Doğal dengenin korunması (faydalı böcekler gibi)
Organik tarım, kimyasal böcek öldürücülerin yerine organik
biyopestisitlerin uygulanması değildir. Hatta organik tarımda biyositlerin
kullanımı, diğer tüm seçeneklerin sonuçsuz olması durumunda en son
çözüm olarak düşünülmelidir.
Zeytin üretiminde organik tarımda hedefimiz, zararlı ve hastalıkların
etkisinin minimum veya sıfır olduğu doğal koşulları sağlamak olmalıdır.
Bu hedefe ulaşmak için gerekken aşamalar ise:
1. Doğru zeytin çeşitlerinin seçimi, özellikle yerel iklim koşullarına
ve yaygın hastalık ve zararlılara dayanıklı yerel çeşitlerin seçilmesi,
2. İyi tarım uygulamaları,
3. Zararlı, hastalık ve yabancı otlarla mekanik mücadele,
4. Zararlı, hastalık ve yabancı otların organik yöntemlerle yönetimi
ve
5. Doğal düşmanlar için uygun çevre koşullarının sağlanması.
Organik zeytin tarımında izin verilen girdiler
Önemli: Sentetik kimyasalların kullanımı yasaktır. Organik tarımda izin
verilen birçok yöntem ve girdi mevcuttur ancak bu kısımda sadece
önemli zeytin hastalık ve zararlıları ile etkili olacak izinli maddeler
verilmiştir.
55. 53
Zeytin kara
koşnili
(Saissetia
oleae)
Eğer
küflenme
varsa
engellenm
esi amacı
ile yaprak
aksamına
uygulama
Yaprakla
ra
uygulam
a
Yukarıdaki çizelgede hastalık ve zararlılarla mücadeleye ilişkin bazı
‘silah’ların var olduğu görülmektedir. Ancak akıldan çıkarılmaması
gereken önemli konular ise şunlardır:
• Herhangi bir bileşiğin organik tarımda izinli olması, insanlara ve
çevreye toksik olmadıkları anlamına gelmemektedir. Önerilere dikkat
ediniz.
• Yukarıda yer alan uygulamalar, eğer diğer tüm yöntemler
başarılı olmazsa son çözüm olarak düşünülmelidir.
• Zeytin hastalık ve zararlılarına yönelik bilgiler, aşağıda da devam
etmektedir.
56. 54
2.2. FUNGAL VE BAKTERİYEL HASTALIKLAR
2.2.1 BAKTERİYEL KANSER (ZEYTİN DAL KANSERİ): Pseudomonas
Syringae Pv. Savastanoi
Ele alınacak ilk hastalık, Zeytin (bakteriyel) dal kanseri olup belirtileri ve
mücadele yöntemleri açıklanmaktadır.
İlk belirtiler, genç dallarda veya genç ağaçların gövdelerindeki kırmızı-
kahverengi, mercek şekilli az veya çok çıkıntılardır. Bunlar daha çok dallar
üzerindeki yaralarda, galeriler açan Prays fraxinella’nın beslenme yaraları
üzerinde veya lentisellerde oluşur. Erken dönemde enfeksiyon ancak
yakından yapılacak incelemelerle görülebilir. İleri dönemde ise daha
kolayca göze çarpar. Çıkıntıların yüzeyi en sonunda dikey ve yanlamasına
çatlayarak kahverengi-siyah, hızla bölünmüş, nekrotik kabuk dokusu
açığa çıkar. Hastalığın ikincil yayılımı ise muhtemelen don zararı ile
tetiklenerek ortaya çıkar, gövdede bazen boyu 1 m yi geçen uzundikey
Görsel: Zeytin dal (bakteriyel) kanseri. Bacterial canker
(Pseudomonas syringae)
57. 55
çatlaklar oluşur. Enfeksiyon, ağaçların kabukta zarar yapan böceklerin
veya bazı fungal hastalıklara karşı daha açık olmasına neden olur.
Koruma yöntemleri
GÖRSEL: Bakteriyel kanser, aşırı zarar görmüş dallar.
Bacterial canker, seriously affected branches
58. 56
Eğer zeytin ağaçları, odun olarak değerlendirilmiyor veya süs bitkisi
olarak kullanılmıyorlarsa tümden kontrol gerekli olmayabilir. Tümden
kontrol, enfekte olan ağaçların tamamen yok edilmesi anlamına gelir.
Hastalık, çoğunlukla çok şiddetli olmadığından aşırı zarar görmüş dalların
budanarak uzaklaştırılması yeterli olur. Ayrıca, kimyasal olarak izinli
bakırlı preparatlarla (bakır oksiklorür, bakır hidroksit) izin verilen
miktarları geçmeyecek şekilde uygulama yapılabilir. Hastalığın
yayılmasını sınırlamak amacıyla iyi tarım uygulamaları önerilmektedir. Bu
uygulamalar:
• Ağaçların budanması ve zeytin hasadının hava koşullarının kuru (veya
olabildiğince kuru) olduğu dönemde yapılması,
• Şiddetli hastalık belirtisi gösteren dalların kesilerek yakılması,
• Kullanılan araç-gereçlerin (budama testeresi, budama makası vb.) ve
hasatta kullanılan tüm malzemelerin alkol (etanol veya isopropil alkol ~%
70 lik) ile olabildiğince sık sık dezenfeksiyonu.
2.2.2 ZEYTİN HALKALI LEKE HASTALIĞI (Spilocaea oleagina)
59. 57
Belirtileri
Zeytin Halkalı Leke hastalığı, Spilocaea oleagina isimli bir mantari
etmenin zeytin ağaçlarının yapraklarında lekelenmeye neden olduğu bir
hastalıktır. Yaprakların alt yüzeyinde tozlu-küflü görünümlü belirtiler
oluşturur, yaprakları sararmasına neden olur ve yapraklar leke
oluşmadan dökülür. Mantari etmen, özellikle yüksek sıcaklık ve yüksek
nemli koşullarda gelişir.
Koruma yöntemleri
Zeytin ağaçlarını en iyi koruma yöntemi, organik tarımda izinli bakırlı
(bakır oksiklorür ve bakır hidroksit gibi) preparatların uygulanmasıdır.
UYARI: Zeytinliklerde kullanılabilecek bakır miktarı yasal düzenlemelerle
sınırlandırılmıştır.
GÖRSEL: Zeytin Halkalı Leke Hastalığı (Olive Leaf Spot)
60. 58
2.2.3 PHYTOPHTORA (FİTOFTORA) ÇÜRÜKLÜĞÜ
Belirtiler
Zeytin ağaçlarında taç ve kök boğazı çürüklüğü, çok yaygın değildir ancak
aşırı nemli ve iyi drene edilmeyen topraklarda ağaçları öldürebilir veya
zayıf düşürebilir. Bu etkiler, Fitoftora gibi toprak kökenli birçok mantari
etmen tarafından meydana getirilir. Zeytin ağaçları nemli, ıslak toprakları
sevmez ve hastalık belirtilerinin birçoğu, yeterli olmayan drenaj veya
topraktaki kötü havalanma sonucu oluşan belirtilere benzer ancak
fitoftora mevcudiyetinde sorun daha hızlanır. Enfekte olan ağaçlarda
gelişme yavaşlar, taç gelişimi zayıflar ve sonuçta ölürler. İlk belirtiler
çoğunlukla ilkbaharda taban arazilerde veya ağır topraklardaki
GÖRSEL: Zeytin ağaçlarında yaprakların
dökümü (Defoliation of olive trees)
61. 59
GÖRSEL: Kök boğazında Phytophtora zararı (Phyotphtora damage but has
no title)
bahçelerde görülür. Ancak daha az da olsa ağaçların teksel olarak enfekte
olduğu, hastalığın 1-2 yıl içinde hızla ilerlemesi durumunda da ölüme
neden olduğu görülebilir. Enfekte ağaçların köklerinde renk değişimi
görülebildiği halde fitoftora miselleri çıplak gözle görülmeyebilir. Eğer
enfeksiyon taca kadar ilerlemiş ise sağlıklı beyaz ağaç kabuğu ile hastalıklı
koyu renkli olan kısım, kolayca ayırt edilebilir. Diğer türlü, hastalığın
belirlenebilmesi için kökün üst kısmı ile tacın alt kısmını kabuğun bir
kısmını soyun. Hastalıklı doku koyu kahverengi veya siyah olarak ortaya
çıkacaktır.
Koruma Yöntemleri
Mantari etmen, toprakta bağımsız olarak yaşar ve uzun kurak koşulları
oospor olarak geçirir. Kontrol etmede ilk adım, suyun iyi yönetimidir. İlk
olarak iyi drene edilmeyen alanlarda zeytinlik tesis edilmemelidir. Dere
veya kanal boyu gibi yerlere dikimden kaçınarak veya sulama aralığının
GÖRSEL: Kök boğazında Phytophtora zararı (Phyotphtora damage
but has no title)
62. 60
kısaltılarak toprağın, uzun süre su ile doygun halde kalması
engellenmelidir, suyun iyi süzülmesi kök çürüklüğünü azaltıcı etki
yapacaktır.
2.2.4 VERTICILLIUM SOLGUNLUĞU (Verticillium dahliae)
Belirtiler
GÖRSEL: Verticillium solgunluğu (verticillium affected olive tree,
not title)
63. 61
Verticillium dahliae etmeninin neden olduğu bir hastalıktır. Tüm dünyada
görülmektedir. Ağaç üzerinde gelişme mevsiminin başlarında bir veya
birden çok dal üzerinde yaprakların aniden solması ve yaprakların ölü dal
üzerinde tutulu kalması şeklinde ortaya çıkar. Atakların tekrarlanması
durumunda ağaç birkaç yıl içinde ölür. Kök sistemi geliştikçe
enfeksiyonlar artar ve daha geniş bir alanda toprağın bulaşmasına neden
olur.
Koruma Yöntemleri
Verticillium solgunluğu, zeytin ağaçları için çok ciddi bir hastalıktır zira
özellikle ağaçların dikilmesinden sonraki aşamada güvenilir bir mücadele
yöntemi yoktur. Toprak solarizasyonunun dikili zeytin bahçelerindeki
etkisi değişken olmuştur.
2.2.5.XYLELLA YAPRAK YANIKLIĞI (Xyllela fastidiosa)
GÖRSEL: Xyllela yanıklığından etkilenmiş zeytin ağacı. Olive
tree affected by Xyllela (not title for the Picture)
64. 62
Belirtiler
Xyllella Yaprak yanıklığı (=OQDS (Olive Quick Decline Syndrome, Zeytin
hızlı göçme sendromu) güney-doğu Italya’da Salento Bölgesindeki Lecce
kentinde birkaç yıl önce ortaya çıkmış bakteriyel bir hastalıktır. Bakteri,
Amerikan orijinli olup Avrupa’ya Atlantik Okyanusu üzerinden süs
bitkileri yoluyla geldiği düşünülmektedir. İlk belirtileri, yanmış
görünümdeki yapraklar, önce üst kısımlardaki ince dalların kuruması ve
daha sonra bu görünümün tacın diğer kısımlarına da taşınarak ağacın
bütünüyle yanmış olduğu bir görüntünün ortaya çıkmasıdır.
Bakteri, çok sayıdaki (> 300) farklı ağaç ve çalı türünü etkilemektedir ve
bitkiden bitkiye geçişi sadece böcekler aracılığı ile olmaktadır. Etkilenen
türler ve çalılar arasında badem, kiraz, kuşdili (biberiye), zakkum ve
akasya (Acacia saligna) sayılabilir. Hastalığın yayılmasına neden olan
böcek Hemiptera’lardan olan Şeytantükürüğü (=salyalıbit) (Cercopoidea),
Salento bölgesinde ana vektörün, Şeytantükürüğü olarak ta bilinen
Philaneus spumarius olduğu belirlenmiştir. Yakalanan böceklerin büyük
kısmının (> % 80) Xyllela bakterisini taşıdığı ve yaymada (bulaştırmada)
etkili olduğu bulunmuştur.
Kontrol Yöntemi
Xyllela gibi ağaçların ksilem borusunu tıkayan tüm mantari ve bakteriyel
hastalıklarda olduğu gibi hastalıktan etkilenen ağaçları iyileştirici bir
yöntem mevcut değildir. Mevcut bilgiler, hastalığın yok edilmesi ve
Xyllela ile bulaşık ağaçların sanitasyonunun, uygulanabilir olmadığını
ortaya koymaktadır. Alınan önlemler, hastalığın bulaşık olduğu bölgelerin
dışındaki bakteriden temiz alanlarda yayılmasının önlenmesine yöneliktir.
Zeytin üreticilerinin alabileceği ilk önlem, halen Xyllela ile bulaşık
bölgelerden veya kaynağı bilinmeyen alanlardan zeytin, diğer meyve
türleri, çalı ve süs bitkileri fide ve fidanlarını almamak olmalıdır.
65. 63
2.3 ZEYTİN ZARARLILARI
Bu modülde ele alınacak diğer bir başlık ise zararlılardır. Zararlılar
arasında zeytinde zararlı böcekler ele alınarak analiz edilecek bunların
engellenmesi için yöntemler veya yollar açıklanacaktır.
2.3.1. ZEYTİN SİNEĞİ (Bactrocera oleae veya Dacus oleae)
Zeytin sineği sadece yabani veya kültüre alınmış zeytin çeşitlerinde zarar
yapan çok yaygın monofag bir zararlıdır. Yapılan genetik çalışmalar,
zararlının anavatanının Afrika olduğunu ve kültürü yapılan zeytinin
öncülü yabani türlerin konukçuluk yaptığını ortaya koymuştur. Zararlının
çok yaygın olmasının muhtemelen nedeni zeytin yetiştiriciliğinin
genişlemesidir.
Yaşam Döngüsü ve Biyolojisi
Görsel: Olive fruit fly adult insect (Dacus oleae)
66. 64
İlk olarak temel bazı olaylar ele alınırsa, önce dişi zeytin sineği, çiftleşerek
yumurtalarını zeytin meyvesine bırakır. Açılan yumurta, küçük larva
haline gelir ve zeytin meyvesi ile beslenerek en dıştaki meyve zarı altında
boşlukta pupa haline geçer. Daha sonra ise pupadan ergin hale geçerek
uçar. Böylece yaşam döngüsü başlar. Zeytin sineği, yerel iklim koşullarına
bağlı olarak yılda 3, hatta 6 ya kadar döl verir.
Biraz daha ayrıntı vermek gerekirse, zeytin sineği kışı ergin halde geçirir.
Bazen de kışı pupa olarak toprakta veya yere düşmüş meyvelerde
geçirebilir. Kışı geçiren ergin popülasyonları, Şubat veya Mart gibi en
düşük seviyelere iner. Erginler, ilk olarak kışı geçiren pupalardan, ilkbahar
başında çıkmaya başlar. İlk çıkan dişiler, ağaç üzerinde bir önceki yıldan
hasat edilmemiş meyvelere yumurta bırakabilir; daha sonra çıkan zeytin
sinekleri ise, doğrudan yeni meyvelere yumurta bırakır. Zeytin sineğine
karşı en hassas dönem, çekirdek sertleşmesi dönemi olan temmuz veya
iklim koşullarına bağlı olarak daha da erken dönemdir.
İkinci döl ise, kışı ergin veya pupa olarak geçiren zeytin sineğinin yörenin
sıcaklık koşullarına bağlı olarak Haziran ve Ağustos ayları arasındaki
dönemde ortaya çıkar. Ergin hale geçen zeytin sinekleri, çiftleşerek yeni
ürün üzerinde yumurtalarını bırakır. Yaz aylarında optimum sıcaklıklarda,
zeytin sineği, yaşamını 30-35 günde tamamlar. Yazın yumurtalar 2-3
günde açılır, larva 20 günde, pupa aşaması ise 8-10 günde tamamlanır.
Ergin sinekler, sıcaklık ve besin (tatlı salgılar, meyve suyu, kuşların dışkısı
vb.) durumuna göre 2-6 ay kadar yaşar. Dişi birey, yaşamı boyunca 50-
400 arasında yumurta bırakabilir. Yaz sonu ve sonbahara doğru, Aralık
ayına kadar olan dönemde zeytin sinekleri, meyve bulabilirlerse daha da
fazla döl verebilir. Sonbaharda son dölün larvası meyveyi terk ederek
ağaç altında toprakta birkaç ay boyunca pupa olarak kalabilir. Erginler,
özellikle ılıman iklimlerde korunaklı alanlarda kışı geçirebilir. Zeytin
meyvelerinin hasattan sonra ağaç üzerinde bırakılması, sonbahar
sonundan ilkbahar başına kadar zeytin sineği popülasyonlarının yüksek
seviyelere çıkmasına neden olur.
67. 65
Görüldüğü gibi, dişi bir ergin, her meyvede bir olmak üzere 50-400
yumurta bırakır. Zeytin sineği yumurtaları küçük olup görülmesi oldukça
zordur ve meyve yüzeyine gömülü halde bulunur. Küçük boyuttaki
larvalar da beslenip büyüdükten sonra gözle kolayca görülebilir hale gelir.
Ortaya çıkan ilk zarar, meyve yüzeyindeki izdir. Bu hasar, meyve
yüzeyinde küçük bir girinti veya kabarıklık olarak görülür. Bazen de renk
bozukluğu biçiminde ortaya çıkar. Larva beslenirken meyve etinde bir
tünel kazar ve böylece meyve etini zararlandırır. Böylece meyvede
çürümeye neden olarak yağ kalitesini düşüren bakteri ve mantari hastalık
etmenlerinin sekonder bulaşmalarına da yol açar. Elde edilen yağın
serbest yağ asidi düzeyi (“asitlik”) önemli düzeyde artar. Zararı çok
yaygınsa, erken meyve dökümlerine de neden olur.
GÖRSEL: Zarar videosu
68. 66
Dünyada zeytin sineği zararının olduğu ve kontrol edilmediği bölgelerde,
yağ değerindeki kaybın hem yağın kalitesi hem de nicelik kaybı sonucu %
80 düzeyine kadar çıktığı bilinmektedir; bazı sofralık çeşitlerde ise zarar
oranı % 100 e çıkabilmektedir. Avrupa’da bazı bölgelerde zeytin sineği
kontrolünün ekonomik olmaması nedeni ile sofralık amaçlı zeytin
yetiştiriciliği yapılamamaktadır.
Asıl sorun, larvanın beslenirken olağan dışı kokulara neden olan çürüme
etmenlerini bulaştırmasıdır. Bu aşama, larvanın oldukça iri olduğu
beslenme döneminin sonuna doğru olmaktadır. Bu nedenle erken hasat,
bu problemi ortadan kaldırmada yardımcı olabilir.
Zeytin meyveleri, zeytin sineği zararına uğrarsa, meyve oksidatif ve
mikrobiyal parçalanmalara daha duyarlı hale gelir bu nedenle hasattan
sonra sıkıma kadar olan sürenin olabildiğince kısa tutulması ve sinek
zararının sınırlanması için her türlü çabanın gösterilmesi gerekir.
Kontrolü
Kitlesel tuzaklama amaçlı besin tuzakları ve/veya feromon tuzakları, ergin
zeytin sineği yoğunluğunu düşürebilir.
food and pheromone
trap for olive fruit flies
69. 67
Zeytin sineğinin McPhail-tip tuzaklar kullanılarak kitlesel tuzaklama
yoluyla kontrolü mümkündür. Bu amaçla kullanılan tuzakların yaz
boyunca her hafta kontrol edilerek hazırlanan besin ortamının suyunun
uçup uçmadığı kontrol edilmelidir. Maksimum yakalamayı sağlamak
üzere tuzaktaki karışımın düzenli değiştirilmesi gerekir. Birçok firma
McPhail-tip tuzaklar satmaktadır. GÖRSEL: DIY trap video
Bu tuzaklar ve diğer kitlesel tuzaklama araçları, zeytin sineği zararını % 30
ile % 100 arasında kontrol edebilir. Kitlesel tuzakların etkinliği oldukça
değişkendir ve kontrolde tek yöntem olarak kullanıldığında yeterli
olmayabilir.
Birçok alanda popülasyon yoğunluğuna bağlı olarak (çoğunlukla yerel
tarım dairesince yürütülen) merkezi bir tuzak ilaçlamaları kampanyası
yürütülmektedir. Ancak bu uygulamalarda her zaman organik sertifikalı
GÖRSEL: A typical McPhail trap
70. 68
ürünler kullanılmayabilir. Ancak aynı yaklaşımla pretrinler kullanılarak
organik zeytinliklerde uygulamalar yapılabilir.
Yere dökülen zeytin sayısının azaltılması da zeytin sineği popülasyonunun
kontrolünde diğer bir yöntemdir. Bu amaçla, en etkili yol hayvanların
(çoğunlukla koyun) hasat öncesi ve sonrasında zeytinlikte otlatılması ve
otlarla birlikte dökülen bulaşık zeytinleri yemelerinin sağlanmasıdır.
Organik sertifikalı zeytinliklerde diğer bir kontrol yolu ise GF-120, kaolin
uygulamasıdır ve kitlesel tuzaklama yöntemleri de kabul edilir
yöntemlerdir.
2.3.2 ZEYTİN GÜVESİ (Prays oleae)
Yaşam Döngüsü ve Biyolojisi
Prays oleae veya zeytin güvesi bitki yiyen bir böcektir ve konukçu
adaptasyonu için iyi bir örnektir. Yıl içinde ortaya çıkan 3 dölün her biri
bitkinin, belirli bir kısmında zarar yapar. Besin olarak tüketilen bu
organlar, ağacın fenolojisi ile uyumlu olabilecek şekilde zararlının yavaş
veya hızlı gelişmesini sağlar. Mayıs ayından Haziran’a dek çıkan erginler,
küçük meyvelerin üzerinde özellikle kalikste yumurta bırakır. Yumurtalar
açıldıktan sonra larva, meyveye doğru galeri açarak ilerler ve çekirdek
GÖRSEL: Olive moth
71. 69
sertleşmeden önce meyveye girer. Eylül ayı ortasına kadar meyve
üzerinde beslenir ve daha sonra meyveyi terk ederek toprakta Ekim
sonuna kadar krizalid haline geçer. Çıkan yeni erginler, yaprak üzerine
yumurta bırakarak yeniden bitki yiyen döl aşamasına geçer.
Zararı
Zararı, güvenin hangi organı hedeflediğine göre değişir. Yaprak veya kış
dölü, çok ciddi olmayan yaprak dökümlerine yol açar. Buna karşılık çiçek
dölü, çok fazla zararlı olabilir. Bu larvalar doğrudan çiçeklere zarar verip
bir tomurcuktan diğerine geçerken çiçek salkımlarını ipeksi ipliklerle sarar
ve dökümlerine yol açar.
Meyve dölünde larva, zeytin meyvesinin çekirdeğinin içinde gelişme
aşamasında veya pupa haline geçmek üzere meyveyi terk ederken erken
meyve dökümlerine neden olur.
GÖRSEL: flower (anthophagous) generation damage from Olive
Moth
72. 70
Kontrolü
Popülasyonun kontrolü, stratejik planlama ve bu planın uygulanmasını
gerektirir. Organik tarımda, zeytin güvesine (ve diğer Lepidopteralara)
karşı esas silah, Bacillus thuringiensis (BT toksini) dir. Burada yapılması
gereken uyarı ise piyasada birçok BT bileşiğinin bulunduğu ve bunların
bazılarının Bacillus’tan genetik mühendislik (GDO) yoluyla elde edilmesi
ve bunların organik tarımda kullanımına AB (ve Türkiye’de) izin
verilmemesidir.
Zeytin güvesinin ilk dölü için çiçeklenme öncesi uygulama yapılmalıdır.
İkinci döl içinse meyve tutumundan hemen sonra, yaprak veya kış dölü
içinse sürgün gelişmesi başlamadan önce ilaçlama yapılmalıdır.
BT uygulaması doğru zamanda yapılabilmesi için popülasyon
yoğunluğunun özellikle ilk ve ikinci döllerde izlenmesi ve
değerlendirmenin tarım uzmanının yardımı ile yapılması gerekir.
GÖRSEL: Fruit generation (carpophagus) damage of Olive Moth
73. 71
2.3.3. ZEYTİN KARA KOŞNİLİ (Saissetia oleae)
Yaşam Döngüsü ve Biyolojisi
Zeytin Kara Koşnili (Saissetia oleae, süperfamilya Coccoidea) zeytin ve
turunçgil ağaçlarının önemli bir zararlısıdır. Kökeni, güney Afrika olup
halen tüm dünyaya yayılmıştır. Kara Koşnil, turunçgiller (Citrus spp.),
zeytinin kültür çeşitleri (Olea europaea L.), avokado (Persea americana
Mill.), ve popüler birçok süs bitkisinde zarara yol açar. Zararlı Akdeniz
Bölgesi’ne diğer birçok yayılıcı tür gibi muhtemelen enfekte olmuş
fidanlarla taşınmıştır. Boyutlarının küçük ve yaşam süreçleri nedeni ile
koşnillerin tespiti ve kontrolü oldukça zordur.
GÖRSEL: Black scale
74. 72
Dişi Kara Koşniller yumurtalarını Nisan’dan Eylül’e dek yumurta bırakırlar
ve Saissetia cinsindeki diğerleri gibi açılana kadar yumurtaları vücutları
altında korurlar. Her bir dişi, birkaç yüzden 2500 e dek değişen sayıda
yumurta bırakabilir. Kuluçka dönemi, sıcaklığa göre değişir; yumurtaların
açılması, yazın 16 gün iken kışın bu süre 6 haftaya kadar uzayabilir. Kara
Koşnil, tipik olarak yılda 1 veya 2 döl verir, ancak bazı bölgelerde 3 döl
verdiği de gözlenmektedir. Üremesi genellikle partenogenetiktir (eşeysiz
çoğalmanın bir tipi olup yumurtalar, döllenmeden gelişir); Akdeniz
bölgesinde erkek bireylere ait bildirim yoktur.
Zararı
Genç Kara Koşniller, enfekte ettikleri ağaçların yapraklarında yapışkan,
parlak ve tatlı bir özsu salgılar. Bulaşık ağaçlar ve yapraklar başlangıç
aşamasında parlar ancak daha sonra tatlı özsu salgısı üzerinde gelişen
mantarlar nedeni ile isli ve siyah bir görünüm alır. Enfekte olmuş
ağaçlarda gelişme, zayıflar ve verim düşer. Koşniller beslenmeye devam
ederse yapraklar dökülerek ertesi yılın çiçek oluşumunun azalmasına yol
açar. Hasat sırasında da tatlı salgıyla kaplı küflü zeytinleri üreticiler
toplamaktan imtina eder.
75. 73
Kontrolü
Kara Koşnil, yüksek nemli koşullarda yaşamını sürdürür o nedenle
zararlının kontrolünde ilk adımlar, tacın budanarak havalanmanın
sağlanması ve sulamada aşırıya kaçılmamasıdır. Zararlının çoğu parazit
niteliğinde ve koşnil popülasyonunu kontrol altına tutan çok sayıda doğal
düşmanı bulunmaktadır. Ancak koşnillerden tatlı sıvının salgılanması,
karıncaları da çeker ve karıncalar koşnilleri doğal düşmanlarından korur.
Bu nedenle karınca popülasyonunun da izlenmesi gerekir.
Eğer zarar çok ciddi boyutta ise bazı mineral yağ preparatları (parafin)
organik tarımda kullanılabilir. Mineral yağ uygulaması, Temmuz sonunda,
gerekli hallerde de Ağustos ortasında yapılmalıdır.
GÖRSEL: Sooty mold on olive leafs
76. 74
2.4. ZEYTİN AĞAÇLARINDA BESİN MADDESİ EKSİKLİKLERİ
Zeytin ağaçları, diğer tüm bitkiler gibi gelişmek ve meyve vermek üzere
kimyasal elementlere ihtiyaç duyar. Karbon (C) ve Oksijen (O2) bitkilerin
atmosferden alabildiği elementlerdir. Kökler vasıtası ile aldıkları çok
sayıda besin elementi bulunmaktadır. Bitki tarafından ihtiyaç duyulan
besin maddeleri, bitkinin ihtiyaç duyduğu miktarlara bağlı olarak iki
kategoride incelenir:
• Makro Besin Maddeleri: Zeytin ağacının daha yüksek miktarlarda
ihtiyaç duyduğu ve bitki biyokütlesinde (yapraklarda) kuru maddede %
düzeyinde bulunan bitki besin maddeleridir. Bu maddelerin optimum
düzeyleri ile eksiklik veya toksik belirtilerinin başladığı aşamalar,
aşağıdaki çizelgede yer almaktadır.
Bitki Besin
Maddesi
Eksik (%) Optimum (%) Toksik (%)
Azot (N) <1.4 1.5-2.0 >2.55
Fosfor (P) <0.05 0.1-0.3 <0.34
Potasyum (K) <0.4 0.8-1.0 >1.65
Kalsiyum (Ca) <0.6 1.00-1.43 >3.15
Magnezyum
(Mg)
<0.08 0.10-0.16 >0.69
Kükürt (S) <0.02 0.08-0.16 >0.32
• Mikro Besin Maddeleri
77. 75
Bitkilerin çok daha düşük miktarlarda ihtiyaç duydukları bitki besin
maddeleridir ve genelde bitki biyokütlesinde (yapraklar) kuru maddede
ppm (parts per million/milyonda kısım) düzeyinde bulunur. Bazı mikro
besin maddeleri ile bunların optimum düzeyleri ile eksiklik veya toksik
etkinin başladığı düzeyler, aşağıdaki çizelgede yer almaktadır.
Mikro besin
maddesi
Eksik (ppm) Optimum
(ppm)
Toksik (ppm)
Demir (Fe) <40 90-124 >460
Çinko (Zn) <8 10-24 >84
Bor (B) <14 19-150 >185
Manganez (Mn) < 5 20-36 >164
Zeytin ağacı, oldukça güçlü ve hemen hemen her yerde hatta yabani
olarak, fazla bakıma gerek duyulmadan yetişebilen bir ağaç olarak kabul
edilmesine rağmen optimal gelişme ve yeterli verim alabilmek için
toprağa veya sulama suyuna besin maddesi ilavesi gerekmediği anlamı
da çıkmamalıdır.
Bu bölüm, bazı bitki besin maddelerinin (makro ve mikro) eksikliğinde
ortaya çıkan belirtileri, üreticilerin zeytin ağaçlarını basitçe inceleyerek
teşhis etmelerini sağlamayı amaçlamaktadır. Aynı zamanda uzman
önerisi almak önemlidir.
Organik üreticinin ayrıca:
• Zeytin bahçesi tesis edilmeden toprak analizi yaptırması ve
• Eksiklik belirtileri ortaya çıktığında yaprak analizlerinin yapılması
gereklidir.
Organik zeytin yetiştiriciliğinde gübreleme uygulamaları hakkında ayrıntılı
bilgi için ilgili modüle bakınız (link?)
78. 76
2.4.1. AZOT (N) EKSİKLİĞİ
Azot, diğer bütün bitkilerde olduğu gibi zeytin ağaçlarında, ağaç gelişimi
ve meyve verimi için en gerekli besin maddesidir. Yıllık verilecek azot (N)
miktarı, ağaç başına 0.5-1.5 kg veya hektar başına 50-150 kg olarak
hesaplanır. Azot ihtiyacının en yüksek olduğu dönemler, meyve tutumu
(Nisan sonu ile Mayıs ortasına kadar), sürgün gelişme dönemi olan erken
ilkbahar ve meyve gelişme dönemidir. Azot uygulaması ile birlikte
mutlaka sulama yapılmalıdır aksi takdirde yaprak ve sürgünlere gerekli
olan azotun köklerden alınımı yeterli olmayacaktır.
Azot eksikliği, yeni dal ve sürgünlerin büyüme hızı ve aşağıdaki resimde
görüldüğü gibi yapraklardaki renk değişimleri ile teşhis edilebilir.
GÖRSEL: Nitrogen deficiency leaf decoloration
79. 77
Daha doğru tanımlayabilmek için yetkili laboratuvarlarda toprak ve
yaprak analizleri yapılarak da topraktaki ve yaprak kuru maddesinde
yarayışlı azot düzeyi belirlenebilir.
2.4.2. POTASYUM (K) EKSİKLİĞİ
Zeytin ağaçlarının sağlıklı olabilmesi için çok önemli bir diğer makro besin
elementi de potasyumdur. Özellikle yüksek verimin olduğu yıllarda, hasat
sırasında ve budama ile çok yüksek miktarda potasyum ağaçtan
uzaklaştırılmaktadır. Ana kural olarak, zeytin ağacının gübrelenmesinde
temel ilke, potasyumun özellikle yüksek verimli yılın ardından azotlu
gübreleme ile 2:1 oranında uygulanmasıdır.
GÖRSEL: A. Potassium (K) deficiency
80. 78
Potasyum eksikliği yapraklarda belirgin renk değişikliğine neden olur.
Bronzlaşma şeklindeki renk değişimi, özellikle yaprak uçlarından
başlayarak sonrasında tüm yaprağı kaplar (Görsel A). Diğer belirtiler ise
kısa dal uzunlukları, dallarda geriye ölüm, küçük yaprak boyutu ve yaprak
dökümüdür (Görsel B). Bazen de bahçedeki kurak koşullar, toprakta
zaten sınırlı olan potasyumun kökler tarafından alınımını engeller. Böyle
durumlarda kurak geçen dönemde yapılacak sulama, sorunu çözebilir
veya potasyum eksikliği etkilerini minimize eder. Sorunun daha kesin
olarak ortaya konabilmesi, toprak ve yaprak kuru maddesi içindeki
potasyum düzeyinin, yetkili laboratuvarlarca toprak ve yaprak analizleri
yoluyla mümkündür.
GÖRSEL: B. Severe Potassium (K) deficiency including
twig die back
81. 79
2.4.3 BOR (B) EKSİKLİĞİ
Bor (B), zeytin ağacı için önem taşıyan mikro elementlerdendir. Bor
eksikliği, yaşlı ve genç ağaçlarda oldukça sık görülür ve ciddi sorun
yaratabilir.
Eksiklikte özellikle genç dalların uç kısmındaki yapraklardan başlayan
belirgin renk değişimi görülür (Yukarıdaki görsele bakınız). Bu renk
değişimi, başlangıç aşamasında sarı-yeşil iken sarı-turuncu renge doğru
ilerler. Belirtiler daha sonra alt kısımlardaki dallara doğru da ilerler. Orta
düzeydeki bor eksikliğinde yaprak boyutu küçülür, yaprak asimetrik hale
gelir ve yaprak dökümü görülür. Daha şiddetli bor eksikliğinde ve yaz
aylarında, yoğun meyve dökümü ortaya çıkar. Ancak meyve dökümleri,
GÖRSEL: Boron (B) deficiency
82. 80
diğer faktörlere (Verticillium solgunluğu, kabukta zarar yapan böcekler
veya çoklu besin maddesi eksiklikleri gibi) bağlı olarak ta ortaya çıkabilir.
Tam verim çağındaki ağaçlarda her 4 yılda bir ağaç başına 100-150 gr
Boraks [Na2B2O4(OH)4] verilmesi yeterlidir. Daha genç ağaçlarda
verilecek miktar, daha düşüktür. Ağacın her bir yaşı için 10 gram
verilecek şekilde hesap yapılır. Örneğin 5 yaşlı bir bahçe için ağaç başına
10x5 = 50 gram Boraks verilmelidir.
UYARI: Bor (B) çok düşük dozlarda dahi zeytin ağaçları için toksik olabilir.
Bu nedenle uzman görüşü alınmalıdır. Yetkili laboratuvarlarca yapılacak
toprak ve yaprak analizleri teşhiste gerekli olabilir.
2.4.4.KALSİYUM (Ca) EKSİKLİĞİ
Kalsiyum, zeytin ağacı için gerekli bir makro besin elementidir. Kalsiyum
eksikliği, çok sık görülmez ve ağaç başına 5-10 kg mermer tozunun
(kalsiyum oksit) ağaç altlarına uygulanması ile kolayca çözülür. Bu
bölümde kalsiyum eksikliğinin konu edilmesinin ana nedeni,
semptomlarının (yaprakta renk değişimi) bor eksikliğine çok benzemesi
nedeniyledir. Borun çok toksik olduğu düşünüldüğünde, gereksiz
uygulanmasının önüne geçilmesi zorunludur. Böylece bor toksisitesi
sorunu ortadan kaldırılmış olur.
GÖRSEL: Calcium deficiency : Notice the white veins
in the discolored areas of the leaf.
80
83. 81
Belirtildiği gibi, yaprakta meydana gelen renk değişimleri, bor eksikliğine
benzer ancak iki belirti arasında önemli bir fark bulunmaktadır. Kalsiyum
eksikliğinde, yapraklarda damarlar beyaz renk alır. Kalsiyum eksikliği,
seyrek görülür ancak iyi uygulamalarda zeytin bahçesi tesisinden önce
gerekli adımların atılması önerilir. Bu amaçla, toprak analizi ve toprak pH
ı saptanarak mermer tozu ilave edilmesi veya ne kadar eklenmesi
gerektiği belirlenmelidir.
2.4.5 FOSFOR (P) EKSİKLİĞİ
Fosfor, fotosentez ve karbonhidrat metabolizması gibi birçok hayati olay
için gerekli makro besin elementidir. Bitkilerde, olgunlaşmanın ilerlemesi
ve hastalık-kurağa dayanıklılık gibi görevler üstlenir. Ayrıca çiçeklenme ve
genel olarak vegetatif gelişmeyi de etkiler. Fosfor eksikliğinin bazı
belirtileri, azot eksikliğini çağrıştırır örneğin küçük yaprak boyutu. Ancak
fosfor eksikliğinde yaprak şeklinde deformasyon, kırmızılaşan yapraklar,
yaprak ucunda yeşil rengin açılması veya koyu yeşil renk gibi belirtiler
yoktur.
84. 82
Fosfor eksikliğinin genel belirtisi, yapraklardaki yaygın klorozdur. Ancak
sadece bu belirtiye dayalı yorum yapmak yeterli değildir. Diğer
nedenlerden dolayı ortaya çıkan belirtilerle, örneğin azot eksikliği ile
karıştırılabilir. En güvenilir teşhis, yaprak analizleri ile yapılabilir. Fosfor
gübrelemesine özellikle asitli ve yüksek kireçli topraklarda ihtiyaç
duyulabilir. Benzer şekilde derin olmayan, verimliliği düşük topraklardaki
veya her yıl azot ilavesi yapılan sulanan koşullarda yeni kurulan (1-10
yaşlı) zeytinliklerde fosfor ilavesi gerekebilir.
GÖRSEL: Gradual Phosphorus deficiency
GÖRSEL: Severe Phosphorus deficiency
85. 83
2.4.6. DEMİR (Fe) EKSİKLİĞİ
Demir, fotosentezde yer alan bir mikro besin elementidir. Toprakta bol
miktarda demir bulunsa dahi toprağın veya sulama suyunun yüksek pH
değeri nedeni ile demir eksikliği ortaya çıkabilir. Mangan, çinko ve
potasyum gibi diğer besin elementlerinin rekabeti, toprakta şelatlanmış
demirin serbest kalmasına yol açarak eksiklik belirtilerine neden olur.
Demir eksikliği, henüz tam olgunlaşmamış genç yapraklarda sararma ve
ana damar ile damarların damar aralarına göre daha yeşil kalması
şeklinde belirtiler verir. Meyvelerin rengi de yeşil-sarı yerine daha soluk
sarı olur.
87. 85
3. GİRİŞ
İhracat Stratejisi, Pazarlama ve Fiyatlandırma konulu bu eğitim
modülünün amacı uluslararası ticaret üzerine yeterli tecrübesi
bulunmayan işletmelere yardımcı olmak, organik ürünler ve sızma
zeytinyağı üzerine yoğunlaşarak ihracata başlamanın temel öğelerini
anlamalarını sağlamaktır.
Bu modülün sonunda katılımcılardan beklenen:
İhracat yapmak ve yapmamak için nedenlerini değerlendirmek
İhracat için akıllıca hedefler belirlemek
İhracat için bireysel çalışma stratejileri belirlemek
İşletmenin ihracata hazır olup olmadığını değerlendirmek
Uygun pazarlama hedefleri belirlemek
İhracat için uygun fiyatlandırma stratejisi belirlemek
İhracat yapılacak en uygun ülkenin seçimi için metotlar
belirlemek
Hedef pazardaki müşterilerin memnuniyeti için promosyon
taktikleri belirlemek
Ana pazar araştırması araçlarını anlamak
Eğitim modülü 10 bölüme ayrılmıştır. 1. Bölümde ihracat çalışmalarına
başlamak veya başlamamak için ana nedenler açıklanmakta ve organik
ürün ihracatına başlamadan önce göz önüne alınacak konular
değerlendirilmektedir. 2. Bölüm işletme ihracat hedeflerinin belirlenmesi
üzerinde durmaktadır. 3. Bölümde ihracata hazırlık aşamasında sorulması
gereken temel sorular açıklanmaktadır. 4. Bölüm bir işletmede ihracat
stratejisinin bireysel süreç bazında geliştirilmesiyle ilgili detaylı bilgi
vermektedir. 5. Bölüm pazar veya ürün odaklı stratejiler geliştirilmesi
konusuna odaklanmaktadır. 6. Bölüm pazarlama araçlarının
belirlenmesinde kullanılan metotları açıklamaktadır. 7. Bölüm ülke seçimi
hakkında olup sızma zeytinyağı pazarlarını incelemektedir. 8. Bölüm
temel pazarlama taktikleri hakkında detaylı bilgi vermektedir. 9. Bölüm
pazar araştırma araçlarını açıklamaktadır. Modül, uluslararası
fiyatlandırma ve prensipleri ile devam etmektedir.
88. 86
Modülü tamamlamak ortalama 2 saat sürmektedir. Modül
tamamlandıktan sonra katılımcılar çoktan seçmeli ve doğru/yanlış
sorularını yanıtlayacaklardır. Sürecin başarıyla tamamlanabilmesi için
katılımcılardan 25 sorudan 20’sine doğru yanıt vermeleri
beklenmektedir.
3.2. İHRACATA BAŞLAMAK
3.2.1. Neden İhracat Yapmalı?
Son teknolojik gelişmeler bireylerin daha hızlı ve daha düşük maliyetlerle,
hatta maliyetsiz bir şekilde, hareket etmesini ve iletişim kurmasını
kolaylaştırmıştır. Bu fırsatlar iş dünyasını da oldukça etkilemekte ve yeni
dönem iş adamlarına yabancı pazarların kapılarını açmaktadır. Yabancı
piyasalara girmenin pek çok riskleri olsa da ihracat genellikle aşağıdaki
avantajları sağlar:
Satışlarda ve kar oranlarında artış: Eğer işletme satış bakımından
ulusal pazarda başarılıysa yapacağı ihracat büyük olasılıkla pazar
tabanını denizaşırı ülkelere doğru genişleterek talebi ve böylece
işletme karlılığını arttırır.
Hızlı büyüme: Denizaşırı ülkelerde satış yapmak, işletmenin ve
faaliyet alanlarının daha hızlı bir şekilde büyümesine yardımcı
olur.
Yerel pazara bağımlılığın azaltılması ve yerel pazar
dalgalanmalarının ve kırılganlıklarının aşılması: Eğer işletme
satışlarını uluslararası pazarda çeşitlendirirse tek bir pazara
bağımlı olmaktan çıkmış olur. Böyle bir durumda eğer denizaşırı
pazarlardaki talep yüksek olursa, yerel pazarda yaşanacak bir
ekonomik gerilemeden daha az etkilenilir.
Ölçek ekonomileri: Daha geniş bir pazar tabanıyla işletme
kaynakların daha iyi kullanılabildiği bir ölçekte üretim yaparak
maliyetleri azaltabilir, maksimum üretim kapasitesinden
faydalanarak israfı azaltabilir ve böylece etkinliğiarttırabilir.
Küresel pazardaki yeni bilgi ve deneyimle gelen yenilikçilik: Yeni
fikirler, yaklaşımlar, pazarlama teknikleri, teknoloji ve süreçlerle
karşılaşmak firmanın yaratıcı ürün ve hizmetler geliştirmesine
yardımcı olur.
89. 87
Ulusal ve küresel rekabet gücü: Küresel pazarda ticaret yapmak
uluslararası alandaki en iyi uygulamalar, fikirler ve iş yapmanın
alternatif yolları ile tanışma şansını artırır ve ulusal ve denizaşırı
pazarlarda rekabet etme fırsatını geliştirir.
Kalite, ürünlerin fiyat kombinasyonu ve ürün ömrünün
geliştirilmesi
Firma imajının geliştirilmesi
Ulusal ekonomi açısından faydaları: Üretim kapasitesinin
artması ile istihdam ihtiyacı ve fırsatı doğacaktır. Bunun yanı
sıra, ihracat yapan bir işletme haline gelmek ve ithalattan fazla
ihracat yapıyor olmak ulusal ekonominin (eğer varsa) dış ticaret
açığının azaltılmasına yardımcı olabilir.
3.2.2. Neden İhracat Yapmamalı?
İhracat ayrıca kendi zorluklarını ve risklerini de beraberinde getirecektir.
Bunlar aşağıdaki unsurları kapsar:
Maliyetlerin artması ve düşük kar marjları riski: İhracat
çoğunlukla pazar payı alma isteğinden kaynaklanan maliyetler
anlamına gelmektedir. Bu maliyetler genellikle ekstra seyahat,
yeni pazarlama materyalleri ve belki de ilave personel şeklinde
gerçekleşmektedir.
Beklenenden düşük satışlar: Başlangıçta satışlar düşük
olabilmekte ve ihracat yatırımının ciddi getirilerini kazanmak
zaman alabilmektedir.
Yoğun rekabet: Yabancı pazarlardaki rekabet beklenilenden
fazla olabilir.
Geç ödeme ya da ödememe riski: Ödememe riskinin
engellenmesi ya da en aza indirilmesi için işletmeler hedef
ülkedeki pazar koşullarını ve olası müşterilerin güvenilirliğini
ihracata başlamadan önce araştırmalıdır.
Yasal ve mevzuata ilişkin konular: Gümrük tipleri, yolsuzluk
durumunda yasal prosedürler, internet güvenliği ve rüşvet gibi
ulusal pazardakinden farklı yasal ve mevzuata ilişkin konular
olabilir.
90. 88
Yoğun evrak işleri: Seçilen pazarlardaki yetkililer ihracatçılardan
çok fazla belge isteyebilir.
Kültürel farklılıklar ve dil engelleri: İşletme yeni bir pazara girerek
yeni bir kültür ile meşgul olacaktır. İş kültürü aynı ülkenin farklı
bölgeleri arasında bile çeşitlilik gösterebilmektedir. Bu yüzden
yerelin bilgisi değerli yabancı iş ilişkileri kurmak açısından
elzemdir.
Ekonomik ve politik riskler: Ekonomik ve politik sistemle ilgili
beklenmedik riskler işletmeyi yeni bir pazara açılmaktan
vazgeçirebilir. Hedef pazarda neler olduğu hakkında bilgi sahibi
olmak işletmenin bu gibi konulardan kaçınmasına yardımcı
olabilir.
Eğer yeni bir pazara girmeden önce yukarıdaki avantaj ve dezavantajlar
işletme tarafından dikkatlice değerlendirilir ve gerekli önlemler alınırsa,
ihracat girişimine başlamanın pek çok risklerine rağmen işletmeye fayda
sağlayacağı genel olarak kabul edilmektedir. İhracat faaliyeti işlerin
yürütülüş şeklinde değişiklere neden olacak ve işletmeyi daha yaratıcı ve
pazardaki değişimlere daha duyarlı kılarak işletmenin kendi alanındaki
farkındalığını arttıracaktır.
3.2.3. İhracata Başlamanın Firmaya Özel Nedenleri
İhracat girişimine başlamadan önce firma kendine pek çok soru
yöneltmeli ve ihracat faaliyetleri için firmaya özel sebeplere ve
avantajlara ulaşmalıdır. Bu kısa ilk kendini tanıma faaliyeti firmanın
ihracattan nasıl bir rol oynamasını beklediği üzerine temellenmelidir.
Firmaya özel nedenler şu sorulara verilen yanıtlardan çıkarılmalıdır:
Firma karlılığı mı yoksa satış hacmini mi arttırmak istiyor; firma daha
geniş bir müşteri tabanı geliştirmek, denizaşırı firmalardan daha fazla
öğrenmek, ulusal pazarda daha rekabetçi olmak, daha fazla üretim
kapasitesinden faydalanmak istiyor mu; firma ihracat faaliyetlerinden
belirli bir seviyede yatırım karlılığı bekliyor mu ve ihracat faaliyetlerinin
(bir yıl, iki yıl, vb.) kendini idame ettirmesini bekliyor mu?
91. 89
Ağır basan nedenler üzerine düşündükten sonra firma bu nedenlere
uygun olarak ihracat stratejisini oluşturabilir. Bu şekilde strateji genel ve
faydasız olmaktan çıkıp daha gerçekçi ve daha doğru olacaktır.
3.2.4. Organik Ürün İhracatı ile Başlamak
Dünyada organik ürün tüketimindeki ani artışı takiben birçok organik
ürün üreticisi özellikle gelişmiş ülkelerde organik ürünler pazarına
yönelmiştir. Ancak organik üretime geçiş süreci ve tüketicilerin güvenini
kazanmanın önemi uzun dönemli yatırımları ve dikkatle hazırlanan bir
planı gerektirmektedir.
Organik ürün ihracatı yaparken işletmenin ekonomik hedefleri (kar,
yatırımlar, satış hacmi vs.) kadar çevresel faktörler de göz önüne
alınmalıdır. İhracat pazarlarında rekabet edebilmenin önemli faktörü
alıcıları ürünün organik olduğuna ikna etmektir. Bu nedenle ürün
belgelendirme ve belgelendirme şartlarını yerine getirmek büyük önem
taşımaktadır.
Organik ürün seçimini etkileyen başka bir önemli faktör ise işletmenin
sosyal sorumluluk anlayışıdır (çevresel farkındalık, işçi haklarının takibi,
sosyal problemlere bakış açısı vs.). Organik ürün tüketicileri işletmenin bu
konudaki tutumunu uzun dönemli karşılıklı güven oluşturulmasında ilk
adım olarak düşünmektedirler.
Özetle, organik ürün ihracatına başlamadan önce firmanın ekonomik
hedeflerle birlikte aşağıda belirtilen konuları da göz önünde
bulundurması gerekmektedir.
• Standartları yerine getirirken sosyal ve ekolojik hedeflerin
belirlenmesi,
• Niş pazarları ve bu pazarların firma için potansiyelini belirlemek,
• Uzun vadede müşterilerin kazanılması ve kazanılan müşterilerin
korunması.
92. 90
İhracat hedeflerinin oluşturulması için genel bir metodoloji bir sonraki
bölümde anlatılmaktadır.
3.3. İHRACAT HEDEFLERİNİN OLUŞTURULMASI
İhracat hedeflerinin oluşturulması strateji aşamasının başladığını gösterir.
Bu aşama firmanın bir eğilime sahip olması anlamına gelir. Bu eğilim,
gelecek işletme faaliyetlerinin net bir şekilde kavranması, endişe ve
tereddütlerin yok edilmesi ve firmanın önündeki görev ve zorlukların net
bir şekilde anlaşılmasını kapsar.
Pazar koşulları, daha önce analiz edilen gelişmeler ve firmanın ihracat
hazırlığına (daha fazla bilgi için lütfen “İhracat Planlaması ve Uluslararası
Fiyatlandırma” modülüne bakınız) dayanarak firmanın gerçekten ne elde
etmek istediği ve bunu nerede, ne zaman ve nasıl yapacağının net bir
şekilde belirlenmesinin zamanı gelmiştir. Yani şimdi firma mantıklı
hedefler oluşturmalıdır. Bu hedefler firma hedeflerinin yapı taşlarını
oluşturmalıdır. Bu yüzden hedefler Belirli, Ölçülebilir, Ulaşılabilir,
Gerçekçi ve Zaman odaklı (SMART) olmalıdır.
• Belirli: Hedefler net bir şekilde tanımlanmalı ve belirsiz
olmamalıdır. Hedefler belirli olduğunda size neyi, ne zaman ve nasıl elde
etmeniz gerektiğini ve size ne kadara mal olacağını söyler.
• Ölçülebilir: Hedefler satış değeri, satış büyüklüğü, pazar payı,
müşteri sayısı vb. bakımından ifade edilebilir, nicel olmalıdır.
• Ulaşılabilir: Hedefler mümkün olduğu kadar ulaşılabilir şekilde
oluşturulmalıdır. Elde edilmesi imkânsız hedefler koymanın hiçbir anlamı
yoktur. Hedefler firmanın güçlü yönlerine, önemli başarı unsurlarına
(içsel) ve pazar fırsatlarına (dışsal) dayanmalıdır.
• Gerçekçi: Gerçekçi hedefler aynı zamanda ulaşılabilir olan
hedefleridir. Bir kimse gerçekçi olmak için temel hedefler doğrultusunda
çalışmaya istekli ve yetenekli olmalıdır ve gerekli tüm kaynaklar hazır
olmalıdır.
93. 91
• Zaman Odaklı: Hedefler belirli bir zaman aralığında ulaşılabilecek
şekilde belirlenmelidir.
Belirli hedefler ve içerikleri aşağıdakiler gibi değerlendirilebilir:
• Finansal Hedefler: Ulaşılmak istenen kar oranı ve yatırım karlılığı,
• Satış Hedefleri: İhracat yapılmak istenen yabancı pazar sayısı ve
zamanlama; belirli bir zaman aralığında elde edilmesi hedeflenen yurtdışı
satış düzeyi.
• Eğitim Hedefleri: Elde edilmesi hedeflenen yeni vasıf ve bilgiler,
• Üretim Hedefleri: Ulaşılmak istenen üretim kapasitesi düzeyi.
3.4. İHRACATA HAZIR OLMAK
Bir işletmenin ihracat potansiyelinin belirlenmesi iki aşamada
gerçekleştirilebilir:
1. İşletme potansiyelinin değerlendirilmesi (Güçlü/zayıf yönler,
organizasyon yapısı vs.)
2. Hedef pazar potansiyelinin belirlenmesi ve işletme hedeflerine
uygunluğunun değerlendirilmesi.
3.4.1. İşletme Potansiyelinin Değerlendirilmesi
İşletme, ihracat potansiyelini ve güçlü/zayıf yönlerini belirlemek için
aşağıdaki soruları cevaplamalıdır:
• Yöneticiler ve çalışanlar ihracat konusunda eğitimli mi?
• Gerekli eğitimler nerede ve nasıl sağlanabilir? İhtiyaç duyulan
teknik bilgiler nasıl edinilir?
• Çalışanlar yeterli yabancı dil bilgisine sahip mi?
• İşletme kurumsal imaj oluşturabilmek için gerekli materyallere
sahip mi (logo, antetli kâğıt vs.)?
94. 92
• İşletmenin yabancı dilde iyi tasarlanmış promosyon dosyaları ve
fiyat listeleri mevcut mu?
Üretim kapasitesi hakkında sorular:
• Üretim süreçleri tüketicilerin talebini karşılayacak düzeyde mi
(kalite, ürün özellikleri vs.)?
• Üretim bölgesi iyi durumda mı?
• İşletme artan talebi karşılayacak kapasitede mi?
Finansal kapasite hakkında sorular:
• Gerekli yatırımlar için ne kadar sermayeye ihtiyaç duyulmakta?
• Gerekli sermayenin ne kadarı işletme kaynaklarından
karşılanacak?
• Gerekli sermayenin kalanı nereden karşılanacak?
• Borçlanmanın maliyeti nedir? Bu konuda hangi prosedürler
uygulanacak?
3.4.2. Hedef Pazar Potansiyelinin Değerlendirilmesi
Hedef pazarın işletme çıkarlarına uygunluğunu anlamak için iki tip
değerlendirme gerekmektedir.
1. Hedef ülkenin değerlendirilmesi
2. Hedef ülkedeki pazarın değerlendirilmesi (potansiyel pazarların
değerlendirilmesi hakkında daha detaylı bilgi 8. Bölüm: Ülke Seçiminde
açıklanmaktadır.)
Hedef Ülkenin Değerlendirilmesi
Hedef ülkelerle ilgili yapılacak basit sosyo-ekonomik analizler önemli
ipuçları sağlayacaktır.
Genel Ekonomik Bilgiler
95. 93
• Gayri safi yurtiçi hasılanın büyüklüğü
• İşsizlik Oranları
• Enflasyon vs.
Demografik Bilgiler
• Nüfus
• Kentleşme oranı (Kentsel alanlarda yaşayan tüketiciler organik
ürünlere karşı daha ilgili olurlar.)
• Aile eve konut rakamları
• Altı yaş altı çocukları olan ailelerin sayısı ve hangi bölgelerde
yaşadıkları
• 35 yaş altı nüfusun yüzdesi
• Sağlıklı olan yaşlı nüfusun yüzdesi
• Sosyal sağlık durumu (obezite, kalp hastalıkları vs.)
• Kişi başına gelir
• Gelir dağılımının yapısı
Ek olarak, tüketici eğilimleri hakkında bilgi edinmek ülke profiliyle ilgili
önemli ipuçları sağlar.
Pazara Giriş Bilgileri
• Gümrük vergi ve tarifeleri
• İthalat lisansuygulamaları
• Gıda ithalatı genel prosedürleri
• Organik ürün ithalatına ilişkin şartlar (belgeleme vs.)
96. 94
3.5. İHRACAT STRATEJİSİ
Strateji, işletmenin yön bulma duygusunu geliştirmekle ilgili her şeydir.
Seçilen strateji, ürün veya hizmetin yapısına ve potansiyel pazarlardaki
koşullara göre belirlenecektir. İhracat stratejisi geliştirmek aynı zamanda
pazar giriş, ürün, iş süreçleri, operasyonlar ve finansal stratejiler
geliştirilmesi demektir. Önceki bölümlerde belirtildiği üzere, organik ürün
ihracı için strateji geliştirirken firma kalite, hedef pazarın gereksinimleri
ve standartları, sertifikasyon ve alıcılarla ilişki kurmak gibi birçok faktörü
göz önünde bulundurmalıdır.
İhracattan sorumlu yönetim ekibi, konu üzerinde çalışmak için yeteri
kadar zaman ayırmalı ve aşağıdaki konuları doğru bir şekilde ele
almalıdır. Ekip, firmanın kararlılık düzeyi ve üzerine almaya hazır olduğu
sorumluluk düzeyini belirleyerek hedeflenen ihracat fırsatlarını
geliştirmelidir.
5.1. Pazara Giriş Stratejisi
Bu aşama; hedef pazar segmentlerinin belirlenmesi, pazara giriş
yönteminin ve doğru ticaret ortaklarının seçilmesini kapsamaktadır.
Hedef pazarların seçilmesinden sonra denizaşırı pazarlarda uygulanacak
satış yöntemine karar verilmelidir. İhracata başlamanın pek çok yolu
vardır. Hangi yolun seçileceği işletmenin genel stratejisine, ihracat
konusundaki kararlılığına ve zorluklarla başa çıkabilme kapasitesine
bağlıdır.
Pazara Giriş Yöntemleri
Ürüne göre değişmekle beraber temel olarak üç adet pazara giriş
yöntemi bulunmaktadır; ihracat, lisans verme, ortak girişimler ve
doğrudan yatırım. Bu modül, ihracat ve organik ürünlerin ihracı, özellikle
97. 95
organik zeytinyağı üzerinde durduğundan tek yöntem ihracat olacaktır.
İhracat, dış pazarlara ulaşmanın en iyi ve geleneksel yoludur.
İhracat; ihracatçı, ithalatçı, nakliye firması ve devlet arasında
koordinasyon gerektirir. İhracatın üç farklı yöntemi arasından (doğrudan,
dolaylı ve karşılıklı ticaret) organik ürünlerin ihracı için en uygun olan
yöntem yerel satış temsilcileri veya distribütörleri ile doğrudan ihracattır.
Dağıtım kanalları seçimi hakkında detaylı bilgi “Bağlantılar” başlıklı 7.2.
Bölümdedir.
3.5.2. Ürün Stratejisi
İhracat için ürün seçme ve hazırlama sadece ürün bilgisini değil aynı
zamanda her hedef pazara özgü özelliklerin bilgisini de gerektirir. Firma
ihracata başlamadan önce seçilen üründe ulusal pazar dışında satışa
yönelik bazı uyarlamalar yapma ihtiyacı duyabilir. Ayrıca firma ürünlerin
denizaşırı pazarlarda satışına yönelik en iyi stratejiyi belirlemek için olası
müşteriler, toptancılar, acenteler ve diğer kurumlara danışma ihtiyacı da
hissedebilir.
Ürünün yabancı ihtiyaçları karşılama yeteneğini, yabancı pazar için
ürünün değiştirilmesi ya da yeni bir versiyonunu geliştirilmesi ihtiyacı,
ürünün sahip olması gereken tasarım, renk, büyüklük, paketleme, marka,
etiketler ve garanti gibi belirli özellikler, satış öncesi ve sonrası hizmet
gereklilikleri vb. konularda firma dikkatlice inceleme yapmalıdır.
Hedef pazarın hükümet düzenlemeleri, coğrafi ve iklimsel özellikleri, alıcı
tercihleri ya da yaşam standartlarına göre ürünün düzenlenmesi
gerekebilir. Ürün uyumunun en önemli yanı yabancı hükümetin ürün
düzenlemelerine uyum sağlamaktır. Bu düzenlemeler ulusal endüstrileri
yabancı rekabetten korumak, tüketici haklarını korumak vb. amacıyla
hükümetler tarafından yapılmaktadır.
Ürün adaptasyonu aşamasında cevaplanması gereken temel sorular:
• Ürünün güçlü ve zayıf yönleri nelerdir?
• Ürünü kimler almak ister?
98. 96
• Ürünle ilgili ithalatçıların ve tüketicilerin gereksinimleri nelerdir?
• Ürünün adaptasyonu için nelergerekmektedir?
• Ürünün adaptasyonunun maliyeti neolacaktır?
• İlk aşamada ürün adaptasyonu gerçekleşmezse girilecek
alternatif pazarlar nelerdir?
Etiketleme ve Paketleme
Ürünü ihracata hazırlarken hedef ülkenin dili ve kültürü önemli
unsurlardır. Ürün paketi kültürel farklar hesaba katıldığında ürünün
kendisi kadar önemlidir. Çünkü tüketicilerin ilk göreceği şey ürünün
paketidir ve her zaman kendi dillerinde etiketlendirilmiş olan ürünü
tercih ederler. Etiketleme ve paketleme hakkında daha fazla bilgi
“Organik Zeytinyağının Etiketleme, Paketleme, Depolama ve Taşınması”
modülünde bulunmaktadır.
Fiyatlandırma
Ürünün yabancı pazarlara hazırlanmasına dair sonuncu ama son derece
önemli olan bir konu da fiyatlandırma stratejisidir. Fiyat önemlidir çünkü
pazarlama bileşiminin gelir üreten tek unsurudur, diğer tüm unsurlar
maliyet oluştururlar. Tam da bu yüzden fiyatlandırma stratejisinin tüm
unsurları dikkatli bir şekilde incelenmelidir. Bu unsurlar şu şekilde
özetlenebilir: fiyatların belirlenmesini etkileyen faktörler, fiyat
değişimlerine karşı ürün duyarlılığı, uygulanacak olan fiyatlandırma
politikası (yüksek kar/düşük satış cirosu ve(ya) düşük kar/yüksek satış
cirosu), indirim politikaları vb. Detaylı bilgi” Uluslararası Fiyatlandırma”
başlıklı 11.Bölümde bulunmaktadır.
3.5.3. İş Süreci Stratejisi
İhracat sürecinin; sevkiyat, sigorta, alıcılarla görüşme, fikri mülkiyet
hakları, örgütsel ve personel ile ilgili gereklilikler gibi başka unsurları da
vardır.
99. 97
• Sevkiyat: Firma yükleyicilere danışarak zamanında ve düşük
maliyetli dağıtım için doğru sevkiyat yöntemini bulmalıdır. Seçenekler şu
şekildedir: kamyonla taşımacılık (hala popülerdir ancak azalmaktadır),
tren yolu taşımacılığı (yurtdışı taşımacılıkta limanlara yapılacak sevkiyat
için iyi bir seçenektir), hava yolu taşımacılığı (daha hızlı ve güvenlidir ama
pahalıdır ve tüm istikametler için geçerli değildir), okyanus taşımacılığı
(en yaygın yöntemdir, ekonomiktir ama yavaş dağıtım sağlar).
• Sigorta: Firma sevkiyat sırasında oluşan kayıplar ya da hasarlar
için ve(ya) tüketici kaynaklı kusurlar için sigorta yapıp yapmayacağına
karar vermelidir.
• Görüşmeler: Alıcılarla yapılan görüşmeler yoluyla firma satışı
yönlendirecek ticaret şartlarını belirlemelidir. Detaylı bilgi “İhracat
Planlama ve Uluslararası Fiyatlandırma” modülünde bulanabilir.
• Örgütsel Yapı: Firma ihracat işlevinin nasıl örgütleneceğini,
örgütsel şemada bu işlevin yerini, rolleri ve sorumlulukları ve de ek
personel ve uzman ihtiyacın olup olmadığını belirlemelidir.
3.5.4. Üretim ve Operasyon Stratejisi
Üretim kapasitesinin kapsamlı bir değerlendirmesinden sonra firma şu
hususları belirlemelidir: mevcut üretim kapasitesinin pazar genişlemesine
izin verip vermeyeceği ve böylece pazar talebini ve ek maliyetleri
karşılamak üzere ürün kapasitesinin genişletilmesi için daha fazla üretime
ihtiyaç olup olmayacağı; ürün talebinde mevsimsel dalgalanmalar olup
olmadığı; firma karlılığını sağlamak için uygun sipariş miktarına ulaşılıp
ulaşılamayacağı; ürün paketleme ve etiketleme bakımından değişiklik
gerekip gerekmediği.
3.5.5. Finansal Strateji
İhracat stratejisine dair son olarak önemli noktalardan birisi de ihracatın
finansmanıdır. Firma ihracat pazarlarına girmek için gereken ek sermaye
taahhüdüne ihtiyaç olup olmadığına karar vermelidir. Ek üretim
100. 98
kapasitesi, sevk öncesi finansman, döner sermaye ve sevk sonrası
finansman konularına dair finansal ihtiyaçlar listesine gereksinim vardır.
Yüksek ihracat potansiyelinin güvenilir bir nakit akışından gelen finansal
istikrar ve güç gerektirdiği bir gerçektir. Bu yüzden firmanın finansal
gücünü yansıtan kapsamlı bir finansal plan ihracat girişimi açısından
faydalı olacaktır. Planın en önemli hedefi firmaya her daim yeterli nakit
veya faal kredi kanalları sağlamaktır.
3.6. İHRACAT PAZAR ARAŞTIRMASINA GİRİŞ
İhracatta başarı sağlamak için, yurt dışı pazarlarda talebi olan bir ürün
veya hizmet sunmanız gerektiği bilinen bir husustur. Daha az bilinen bir
başka husus ise, uzun vadede ihracat faaliyetinin sürdürülebilmesi için
beceri, maddi kaynaklar, kararlılık ve ticari bilgiye ihtiyaç olduğudur.
Bunların eksikliği, küçük ve orta büyüklükteki işletmeler için belirleyici
önemde bir ihracat engeli olabilir. Konuya iş ve ihracat planlaması
açısından bakarsak bunların ihracatta başarıyı doğrudan etkilediklerini
görürüz; ancak küçük firmaların genelde iş planı geliştirme süreçlerini
doğru olarak yürütmemek gibi zayıflıkları bulunmaktadır.
Her ne kadar ihracat pazar araştırması, ihracat sürecinin sadece bir kısmı
ise de başlangıç aşamalarında ihracat pazarlarınızın potansiyel olarak
nerelerde olabileceğinin anlaşılması üzerinde önemle durulması gereken
en kayda değer hususlardan birisidir.
Firmalar pazara mı odaklanmalıdır, ürüne mi?
Pazar araştırması yapacak işletmelerin yukarıdaki soruyu tam olarak
anlaması büyük önem taşımaktadır. Soruyu cevaplamaya çalışmadan
önce lütfen aşağıdaki iki senaryoyu okuyarak aradaki farkı belirleyin.
a. Deniz kıyısına 100 km mesafede olan bir bölgede çok sayıda spor
yapan kişi vardır. Birçok kişi futbol, tenis ve basketbol oynamaktadır. Bu
kişilerin bazılarına eğer imkân olsa idi su sporları yapıp yapmayacaklarını
sordum ve çoğu soruma olumlu yanıt verdi. Bu nedenle bana aitolan
101. 99
ama kullanmadığım bir arazi parçasına büyükçe bir göl kazdırmayı ve
rüzgâr sörfü, jet ski ve balık tutma olanakları sağlamayı düşünüyorum.
b. Güzel Sanatlar Okulunu bitirdikten sonra orada kazandığım
bütün becerileri kullanmadım. Yapmaktan çok zevk aldığım bir iş, seramik
nesneleri boyamaktır. Sanırım el boyama seramik satışı konusunda bir iş
kuracağım.
Buradaki senaryolardan biri, pazar diğeri ise ürün odaklıdır. Özellikle
küçük işletmelerin düştüğü tuzak, ürün için bir ihtiyaç olup olmadığı
sorusunu sormayı unutmalarıdır; bu sorunun sorulması pazara yönelik
yaklaşımdır. Bu soruyu sormayınca, küçük işletmeler, kaçınılmaz olarak,
talebi olduğuna dair hiçbir kanıt bulunmayan bir iş fikri üretmektedirler;
bu ise ürüne yönelik yaklaşımdır ve sık olarak da maliyeti yüksek olan bir
hatadır çünkü başarı şansı çok azdır. Bütün ürün fikirleri pazara yönelik
olmalıdır; ürüne yönelik olmamalıdır.
3.7. PAZARLAMA HEDEFLERİ
Herhangi bir pazar araştırması yapılmadan önce pazarlamanın
amaçlarının belirlenmesi gereklidir. Örneğin; yeni pazarlarda satış
gelirinin bir yıl içinde %5 arttırılması bir hedef olarak belirlenebilir.
İhracat pazarlamasında diğer tipik amaçlar şunlar olabilir:
Avrupa’ya ihracatın iki yıl içerisinde %5 arttırılması.
Üç yıl içerisinde toplam ihracat satışlarının %10’nun iki yeni
ihraç ülkesine yapılıyor olması.
İhracat faaliyeti kârının toplam kâr içerisinde halen %10 olan
payının iki yıl içerisinde %20’ye çıkarılması
102. 100
Bu gibi hedefleri belirlemeden önce, firmanın mevcut durumunu analiz
etmek için aşağıdaki sorulara cevap vermek, pazarlama hedeflerinin
belirlemesinde yardımcı olacaktır:
• Tam olarak hangi ürün / hizmet pazarındayım?
• Benim mevcut pazarım neresidir?
• Benim mevcut müşterilerim kimlerdir?
• Mevcut rakiplerim kimlerdir?
3.7.1. Ansoff Matrisi
Pazarlama departmanları, Ansoff ürün/pazar matrisinin çıktılarını
kullanarak büyüme stratejisi önerileri geliştirirler ve bu önerilerle ihracat
faaliyetinin stratejik hedefleri belirlenebilir.
İhracat konusunda başkaca bir adım atmadan önce firma, bir Ansoff
Matrisinin her bir segmenti içerisinde kendi verisini uygulamalıdır.
Mevcut Ürünler Yeni Ürünler
Mevcut
Pazarlar Pazara Nüfus Etme
İşletmenin mevcut ürünlerini mevcut pazarlara satmaya yoğunlaştığı bir
büyüme stratejisidir Ürün Geliştirme
İşletmenin yeni veya değiştirilmiş ürünleri mevcut pazarlara sunmaya
yoğunlaştığı bir büyüme stratejisidir
103. 101
7.2. İhracatın Beş C’si
Bölüm 1.1’de verilen sorular ile mevcut durumun analizini takiben, ikinci
önemli adım aşağıdaki sorulara cevap verilerek pazarlama hedeflerinin
belirlenmesidir:
• Araştırma kapsamında hedef ülkeler hangileridir?
• Müşterilerin ihtiyaç ve beklentileri nelerdir?
• Ürünlerimin dış pazarlarda dağıtımı nasıl sağlanacaktır?
• Ürünlerimin rakip ürünlere nazaran avantajları nelerdir?
İhracat amaçlarının tam olarak neler olacağını tanımlamak için, işletme
yönetimi ‘İhracatın 5’li (5C) Analizini kullanmalıdır.
Mevcut
Ürünler
Yeni Ürünler
Mevcut
Pazarlar
Yeni
Pazarlar
Pazara Nüfus Etme
İşletmenin mevcut
ürünlerini mevcut
pazarlara satmaya
yoğunlaştığı bir
büyüme stratejisidir
Ürün Geliştirme
İşletmenin yeni veya değiştirilmiş ürünleri
pazarlara sunmaya yoğunlaştığı bir büyüm
stratejisidir
Pazar Geliştirme
• Yeni coğrafi pazarlar
• Yeni ürün
• Yeni dağıtım
kanalları
• Farklı fiyatlandırma
politikaları
Çeşitlendirme
İşletmenin yeni ürünleri yeni pazarlara sun
büyüme stratejisidir
104. 102
İhracatın Beş C’si:
• İşletme (Company)
• Ülke (Country)
• Müşteri (Customer)
• Bağlantı (Contacts)
• Rekabet (Competition)
İşletme
Firmanın, ihracat yapmak istediği ülke hakkında bütünlüklü bilgi veren bir
doküman üretmesi gerekir. Bu dokümanda, firmanın o ülkede sunmayı
düşündüğü ürünlerin veya hizmetlerin özellikleri ve avantajları hakkında
kapsamlı bir genel bakış sağlanmalıdır. Firmanın kendisi ile ilgili detaylı
bağlantı bilgileri; firma geçmişi ve firmanın kendisini hedef ülkede nasıl
pazarlamayı planladığına dair yaklaşım da bu dokümanda yer almalıdır.
Ülke
İhracatta yatırımın getirisini azamiye çıkarabilmek için, hedeflenebilecek
ülke veya ülkelerin belirlenmesi önemlidir. Firmanın ilk etapta en büyük
potansiyeli barındıran ve buna karşılık en düşük risk ve göreceli kolay
pazar girişi sağlayan ülke veya ülkeleri tercih etmesi gerekir. Konuyla ilgili
detaylı bilgi” Ülke Seçimi” başlıklı 7. Bölümde bulunmaktadır.
Müşteri
Hangi ülkeye veya ülkelere ihracat yapılacağına karar verilmeden önce
işletmelerin hedeflediği müşteri kitlesini ve bu müşteri kitlesinin
ihtiyaçlarını belirlemesi gerekmektedir. Hedef pazardaki müşteri
kitlesinin detaylı analizini yapabilmek için aşağıdaki sorular
cevaplanabilir:
• Bireyler mi yoksa kurumlar mı?
• Nerede bulunmaktadırlar?
105. 103
• Gelir seviyeleri nedir?
• Yaş grupları nedir?
• Cinsiyet dağılımı nedir?
• Hayat tarzları nasıldır?
• Satın alma davranışları nasıldır?
Bağlantılar
Bir işletmenin yabancı bir ülkede yerel pazardaki bağlantılarının yardımı
olmaksızın bir ürünün satışını gerçekleştirebilmesi imkansızdır. Doğru
dağıtımcı seçimi çok önemlidir. İhracat yapılması hedeflenen ülkede her
kim seçilirse seçilsin bu kurum veya kişiler pazarlama ve dağıtım
faaliyetlerini ihracatçının kendi ülkesinden yapabileceğinden daha kolay
ve düşük maliyetli yürütebilirler.
Organik ürün ihracı uzun dönemli stratejiler gerektirdiğinden
dağıtımcılarla uzun dönemli iş birliği kurmak gerekmektedir. Doğru
ortaklık seçiminde sorulacak sorular:
• Dağıtımcı işletmelerin büyüklüğü nedir? (Müşteri sayısı, karlılığı
vs.)
• Ne tür ürünler satmaktadır?
• Ürünleri nasıl satmaktadır? Hangi dağıtım kanallarını
kullanıyorlar?
• Dağıtımcı firmanın imajı nasıl?
• Dağıtımcı firma müşterilerine ne tür hizmetler vermekte?
• Dağıtımcı firma reklam yapıyor mu?
• Dağıtımcı firmanın depolama, lojistik ve sözleşmelerinin yapısı
nedir?
• İhracatçı firmaya önerdikleri fiyatlar nedir?
106. 104
• Dağıtımcı firma ödemelerini hangi yöntemlerle yapmaktadır?
• Dağıtımcı firma güvenilir midir? İş çevresinde firma hakkındaki
söylemler nelerdir?
• Dağıtımcı firma müşterilere ihracatçı firma hakkında
bilgilendirme yapacak mı? İhracatçı firmanın konuyla ilgili çalışması
gerekecek midir?
Rekabet
Bir işletmenin yalnızca kendi güçlü ve zayıf yönlerini analiz etmekle
kalmaması, aynı zamanda rakiplerinin de güçlü ve zayıf yönlerini analiz
etmesi gerekir. Rekabet araştırması kapsamında SWOT analizi
yapılmadan önce farklı pazarlardaki rakiplerin tam olarak kimler olduğu
belirlenmelidir. Rakip, yerel bir firma veya başka bir ihracatçı olabilir. Bu
noktada yerel bir acente veya pazar araştırması yapan bir danışmanlık
kurumu hedef ülkede faal olan rakip firmalar hakkında gerekli bilgileri
sağlayabilir.
Detaylı bir araştırma ile aşağıdaki hususların belirlenmesi gerekir:
• Her bir pazarda aktif olan rakiplerin sayısı nedir?
• Her bir pazarda önde gelen rakipler kimlerdir?
• Her bir rakibin büyüklüğü ne kadardır?
• Rakiplerin işletmenize nazaran avantaj ve dezavantajları
nelerdir?
• İşletmeniz rakiplerin avantajlarına karşı nasıl bir rekabet
sürdürecektir?
• Pazarda nasıl rekabet edeceksiniz?
• Fiyat
107. 105
• Dağıtım
• Ticari itibar ve imaj
• Kalite
• Hangi müşterilerin size yönelme ihtimali vardır?
• Başlıca rakiplerinizin başlıca müşterileri kimlerdir?
• Hangi müşterileri kazanmak istersiniz?
• Rakipleriniz tarafından veya onlar hakkında yayınlanan ticari
bilgileri analiz ediniz, bilgi kaynakları örneğin:
• Web siteleri
• Basın
• Broşürler ve diğer yazılı materyaller
• Sanayi raporları olabilir.
• Ayrıca rakip işletmelerin promosyon ve basınla / halkla ilişkiler
ve benzeri faaliyetini izleyiniz, örneğin:
• Reklâmları
• Fiyat promosyonları
• Yeni ürün sunumları
• Gelişim faaliyetleri
• Yeni şube açılışları veya yeni acente vb. görevlendirmeleri
108. 106
8. ÜLKE SEÇİMİ
Daha önce ihracat yapmamış olan bir işletmenin, öncelikle, mümkün
olduğu kadar çalışması kolay, kârlı ve düşük risk içeren ülke veya ülkeleri
seçmesi önemlidir.
Bir ülkenin istatistiksel verilerini görüntülemek için temel adres Dünya
Bankasıdır: www.worldbank.org/en/country. Hemen hemen tüm ülkeler
(Afrika, Doğu Asya ve Pasifik, Avrupa ve Orta Asya, Latin Amerika ve
Karayipler, Orta Doğu ve Kuzey Afrika, Güney Asya ülkeleri) bu linkte,
potansiyel ihracatçıların ihtiyaçları olan tüm bilgiler ile listelenmiştir.
Buna ek olarak yararlı ihracat ve ithalat bilgilerinin sağlandığı küresel
boyutta web siteleri de mevcuttur. Bunlar:
• www.macmap.org – Market Access Map (Pazara Erişim Haritası)
– Macmap, 187 ithalat ülkesi tarafından 239 ülke ve bölge ürünlerine
uygulanan gümrük tarifeleri ve diğer uygulamalar hakkında bilgiler
sunmaktadır. İsteğe bağlı olarak ürünlere uygulanan ithalat tarifesi
oranları, fazlasıyla detaylı ülkesel tarife seviyeleriyle sunulmuştur.
• http://www.intracen.org – – International Trade Centre
(Uluslararası Ticaret Merkezi) – Ticaret Merkezi’nin ana hedefi, ihracat
firmalarının özel ihtiyaçlarına cevap veren ürün ve hizmetler sağlayarak,
firma düzeyinde girişimcilik ve rekabetçiliği artırmaktır. ITC, ürün, pazar
gelişimi ve pazar analizi konularında uzmanlık desteği sunmaktadır.
Aşağıdaki tablolar, potansiyel ihracatçıya en uygun ülke seçiminde
yardımcı olacaktır.
1.İhracat yapmak isteyeceğiniz bütün ülkeleri ve her biri için neden o
ülkeye ihracat yapmak istediğinizi yazınız:
Ülke Bu ülkeyi ihracat yapılacak
muhtemel ülkeler listesine
almanızın nedenleri
109. 107
2.Yukarıdaki 1 numaralı listeden, en yüksek kâr potansiyeli sunan beş
ülkeyi seçiniz:
Ülke Kâr Potansiyeli
110. 108
3. Yukarıdaki 1 numaralı listeden, ürünleriniz için en uygun pazar
koşulları olan beş ülkeyi seçiniz:
Ülke Uygun Pazarlar
4. Yukarıdaki 2 ve 3 numaralı listelerden, aşağıdaki hususlar
bakımından firmanıza en uygun gelen beş ülkeyi, tercih derecesine göre
numaralayarak sıralayınız:
• En düşük risk faktörleri
• En kolay ticaret yapılabilecek yer
• En düşük büyüme /gelişmemaliyeti
• Bağlantılar bakımından en kolayyer
Ülke Uygunluk Derecesi
111. 109
* Not: Ticaret için en uygun ülke 1 numara olarak öncelik sırasına konur.
8.1. Organik Zeytinyağı İhracı İçin En Elverişli Ülkeleri Seçmek
Organik ürün ihracında özellikle organik veya sızma zeytinyağında, bir
önceki bölümde verilen öncelikler değişiklik gösterebilir. Çünkü bu
pazarların iki temel özelliği vardır:
• Organik zeytinyağı talep görür fakat talebi karşılayacak kadar
üretim gerçekleşmez
• Tüketiciler, zeytinyağını gerçek değerinden satın almak için
yeterli likiditeye sahiptir
Dünyadaki sızma zeytinyağı ithalat istatistikleri incelenerek bu pazar
hakkında daha gerçekçi tahminler yapılabilir.
112. 110
İthalatçılar
2012
yılında
ithal edilen
değer
2013 yılında
ithal edilen
değer
2014
yılında
ithal edilen
değer
2015
yılında
ithal edilen
değer
2016
yılında
ithal
edilen
değer
Dünya 4.579.246 5.613.619 5.739.083 6.314.275 6.199.094
İtalya 1.331.267 1.475.200 1.792.785 1.876.033 1.779.863
Amerika
Birleşik
Devletleri 701.759 798.337 803.665 925.918 1.011.712
Fransa 354.678 442.199 388.270 447.729 479.614
İspanya 127.026 334.838 152.698 602.996 314.015
Almanya 222.085 272.206 279.671 278.183 283.389
Brezilya 245.763 296.707 291.782 223.944 241.218
Portekiz 173.213 249.574 218.235 245.187 240.214
Japonya 162.163 212.478 219140 235.530 221.498
Birleşik Krallık 136.514 160.125 161.072 181.326 180.694
Kanada 117.543 133.795 142.340 132.652 161.717
Kaynak: Uluslararası Ticaret merkezi, Trademap İstatistikleri (Ürün kodu:
150910 –Yağın bozulmasına yol açmayan koşullarda sadece mekanik
veya başka fiziksel yollarla üretilen, rafine edilmiş olsun veya olmasın
ancak kimyasal olarak değiştirilmemiş sızma zeytinyağı ve zeytin ağacının
meyvesinden elde edilen diğer yağlar.
Sızma zeytinyağı ihracında İtalya birinci sıradadır. İtalya aynı zamanda
ulusal pazardaki talebi karşılayacak kadar üretim yapamadığı için ihracat
ve tüketimde de ilk sıradadır. Yukarıdaki listeden uygun bir pazar ararken
odak İtalya dahil olmak üzere Avrupa Ülkelerinden ihracat yapıldığı için
Tablo: Dünyadaki Sızma Zeytinyağının İlk On İthalatçı
Listesi (Bin ABD Doları)
113. 111
bu pazarı hariç tutmalıyız. Bu durumda organik zeytinyağı ihracatına
başlamak için en uygun ülke ABD olarak görünmektedir.
ABD Tarım Bakanlığı’na göre yabancı organik ürünlerin Amerika Birleşik
Devletleri’nde organik olarak satılmasının iki yolu vardır. İthal organik
ürünler aşağıdakilerden birine göre sertifikalandırılmış olmalıdır:
1) USDA (ABD Tarım Bakanlığı) organikdüzenlemeleri
Tüm dünyada USDA yetkilileri çiftlik ve işletmeleri USDA organik
düzenlemelerine göre sertifikalandırmaktadır. Sertifikasyon sürecini
öğrenmek ve isim veya ülkeye göre sertifika listelerini görüntülemek için:
www.ams.usda.gov/NOPFAQsHowCertified
2) Yetkili bir uluslararası standart
ABD, uluslararası ticari ortaklıklar hakkında daha fazla bilgi için:
www.ams.usda.gov/NOPInternationalAgreements.
Avrupa Birliği’nden ABD’ye İhracat
AB organik standartlarına göre sertifikalandırılan ürünler ABD’de organik
ürün olarak satılabilmektedir. (1 Haziran 2012). Ürünler, AB sınırları
içerisinde üretilmiş veya son işleme tabi tutulmuş veya paketlenmiş
olmalıdır.
Düzenlemenin Koşulları: Ortaklık kapsamında ürünlerin ticaretini
yapabilmek için AB onaylı bir belgelendirme kuruluşu tarafından
tanımlanan Ulusal Organik Program ithalat sertifikasıyla işlemler
gerçekleştirilmelidir.
Etiketleme Koşulları: Paketlenmiş perakende ürünler için etiketlerde AB
sertifika kurumu adı belirtilmeli ve USDA organik mührü veya AB organik
logosu kullanılmalıdır.
AB’den ABD’ye ihracat koşulları Avrupa Komisyonu web sitesi Organik
Ürün Ticareti bölümünden de kontrol edilebilir:
114. 112
https://ec.europa.eu/agriculture/organic/eu-policy/eu-rules-on-
trade/import-export_en.
3.9. İHRACAT PİYASALARINDA PROMOSYON
Bir ürün veya hizmet için tanıtım (promosyon) ihtiyacı, ihraç pazarında
işletmenin kendi ülkesindeki yerel pazarına kıyasla çok daha büyüktür. Bir
ürünün veya hizmetin pazar payının yükseltilmesine yararı olabilecek çok
sayıda tanıtım aracı mevcuttur; bunların çoğu da ihracatçı işletmenin
kendi ülkesinde zaten kullandığı araçların benzerleri olacaktır.
Yabancı pazarlarda yürütülecek tanıtım faaliyetinin düzeyi veya hacmine
dair herhangi genel bir kural mevcut değildir. Bunun yanında, bir tanıtım
faaliyeti yönteminin bir ülkede başarılı olmasının, aynı yöntemin başka
bir ülkede başarı getireceği anlamına gelmediği anlaşılmalıdır. O halde,
belli bir ülke hakkında pazar araştırması yapılırken, orada genel kabul
görecek tanıtım faaliyeti şekillerinin hangileri olduğunun belirlenmesi
önemlidir.
3.9.1. Sergiler, Organik Gıda Fuarları ve Organik Zeytinyağı Yarışmaları
Bir firmanın pazarlama karması içerisinde, önem bakımından kişisel satış
faaliyetinden hemen sonra ikinci sırada ve reklamdan hemen önce gelen
bir öğe, sergi ve fuarlara katılımdır. Araştırmalar uluslararası firmaların
yıllık toplam satışlarının %70’e kadar ki bölümlerini ticaret fuarları kanalı
ile yapabildiklerini göstermektedir .
Reklâm, doğrudan posta ile tanıtım, halkla ilişkiler (PR), doğrudan satış
faaliyetleri, sergi ve fuarlar, herhangi bir firma için stratejik satış ve
pazarlama araçları arasındadırlar. Bunların, kendi başlarına izole edilmiş
şekilde değil, bir toplam pazarlama stratejisinin parçaları olarak
kullanılmaları gerekir.
115. 113
Eğer yeni bir ülkeye ihracat yapmayı planlıyor iseniz, o ülkede organize
edilen sergi ve fuarlar hakkında bilgi edinilmesi zorunludur. Bir serginin
sadece ziyaret edilmesi bile, o ülke için bir ürün stratejisi belirlenmesine
yardımcı olmakla kalmayacaktır, aynı zamanda o ülkede potansiyel iş
ortakları, acenteler ve distribütörlerle temas sağlamaya da yardımcı
olacaktır.
Bir fuara ürünlerinizle fiilen katılmadan önce, fuara katılımın firmanıza
getireceği toplam maliyet ve fayda dikkatle analiz edilmelidir.
Dünyanın her tarafında organize edilmekte olan ticari ürünler / hizmetler
sergi ve fuarları hakkında detaylı bilgi sağlayan bazı web siteleri
mevcuttur:
• Bu web sitelerinin en büyüklerinden biri, Biz Tradeshows web
sitesidir. Bu web sitesi dünyanın her yerinde organize edilen her türden
ticari sergi ve fuarları listelemektedir:http://www.biztradeshows.com/
• Bu konuda başka bir kapsamlı web sitesi ise The Trade Show
News Network(TSNN) tarafından işletilmektedir. Bu web sitesi ticari sergi
ve fuarlar konusunda dünyanın bir numaralı çevrimiçi kaynağı olarak ün
kazanmıştır: http://www.tssn.com
En önemli organik gıda fuarları aşağıda listelenmiştir:
• SANA – Uluslararası doğal ürünler fuarı; yılda bir defa
Bologna’da düzenlenen, İtalya’nın en büyük organik gıda fuarıdır. Bilgi
için: www.sana.it
• BIOCULTURA MADRID – Organik ürünler ve sorumlu tüketim
fuarı; İspanya’nın en büyük organik gıda fuarıdır. Yılda bir defa Madrid’de
düzenlenir. Bilgi için: www.biocultura.org
• BIOFACH – Dünyanın önde gelen organik gıda fuarlarındandır.
Nuremberg’de yılda bir defa düzenlenir. Bilgi için: www.biofach.de
• BIOFACH INDIA – Uluslararası organik gıda fuarı; Hintli organik
üreticiler ve dünya genelinden katılımcılarla organik ürünlerin kaliteli bir
116. 114
platformda tanıtımını sağlar. Yılda bir defa Noida’da düzenlenir. Bilgi için:
www.biofach-india.com
• MENOPE – ORTADOĞU DOĞAL VE ORGANİK ÜRÜNLER FUARI –
Dubai’de yılda bir defa düzenlenir. Bilgi için: www.naturalproductme.com
Uluslararası organik fuarlara ek olarak organik zeytinyağını
yaygınlaştırma amacıyla ulusal ve uluslararası düzenlenen zeytinyağı
yarışmaları da bulunmaktadır. Bu yarışmalardan en önemli olanlar
aşağıda listelenmiştir:
• BIOL Organik Zeytinyağı Yarışması – BIOL Ödülü, dünya
genelinde en iyi natürel sızma zeytinyağına verilen bir ödüldür. Bilgi için:
www.premiobiol.it
• D-IOOC Domina Uluslararası Zeytniyağı Yarışması – Etkinlik,
katılımcılarına zeytinyağı ürünlerini tanıtma fırsatı sunar. Tadım
testlerinin yapıldığı, tematik yemeklerin düzenlendiği, inovatif
girişimlerin paylaşıldığı, seminerlerin verildiği ve yarışmaların
düzenlendiği kapsamlı bir etkinliktir. Bilgi için: www.d-iooc.com
• NYIOOC – New York Uluslararası Zeytinyağı Yarışması –
Dünyanın en büyük zeytinyağı yarışmasıdır. Bilgi için:
www.nyoliveoil.com
Son olarak, bazı ECOLIVE ortak ülkelerinde düzenlenen ulusal yarışmalar
bulunmaktadır:
ERCOLE OLIVARIO – Italy – Perugia Ticaret Odası'nın iş birliğiyle ve Ulusal
Oda Sisteminin desteğiyle İtalyan Ticaret, Sanayi, Zanaat ve Ziraat Odaları
Birliği (Unioncamere) tarafından organize edilmiştir. Yarışmanın amacı,
menşe adın ve coğrafi işaretlerin korunmasına odaklanarak İtalya
bölgesinde üretilen sızma zeytinyağı kalitesinin tanıtımının yapılması,
kalitenin geliştirilmesine katkıda bulunan uzmanların desteklenmesi ve
natürel sızma zeytinyağının tanıtımı için yetenekli tadım uzmanlarının
öneminin anlaşılmasını sağlamaktır. Bilgi için: www.ercoleolivario.it
117. 115
MARIO SOLINAS Uluslararası Zeytinyağı Konseyi Ödülü – Türkiye – IOC
Mario Solinas Türkiye Kalite Ödülü Sızma Zeytinyağı Yarışması,
Uluslararası Zeytin Konseyi (IOC) himayesinde 2017 yılında Türkiye'de ilk
kez Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi (UZZK) tarafından düzenlendi.
Yarışmanın amacı, kamu ve sivil toplum örgütleri, üniversiteler ve özel
sektörle iş birliğini artırırken, altyapı ve nihayetinde yağ kalitesiyle ilgili
olarak Türkiye'deki çıtayı yükseltmektir.
3.9.2. Web Sitesi
İhracat promosyon faaliyetinin çok önemli başka bir parçası ise, ihracatçı
firmanın web sitesidir. Potansiyel müşteriler, özellikle resmî kurumlar,
herhangi mal veya hizmet satın almayı düşündükleri zaman, tedarikçi /
hizmet sağlayıcı firmaların web sitelerini yakından incelemektedirler.
Firmanın web sitesi, potansiyel müşteriye firma ve sunduğu
ürünler/hizmetler hakkında daha fazla bilgi sağlayacaktır. Daha sonraki
aşamalarda ise, bir müşteri bir firmadan satın almaya başladığı zaman,
firmanın web sitesi sipariş portalı olarak kullanılabilmektedir.
Internet’in en iyi taraflarından birisi, küçük firmaların büyük firmalara
karşı rekabet koşullarının eşitlenmesine hizmet etmesidir. Web sitesinin
iyi tasarlanmış olması ve olumlu izlenim bırakması önemlidir. Oldukça
küçük bir firma, web sitesi ile çok daha büyük bir firmadan beklenecek
imaj ve profesyonellik atmosferini yansıtabilir. Bu durumun tam tersi de
geçerlidir. Bazı büyük firmaların web siteleri öylesine yetersiz şekilde
tasarlanmış ve kullanması öylesine zordur ki, hiçbir profesyonellik veya
inanılırlık öğesi yansıtmazlar. Bu durum elbette küçük firma lehine ve
büyük firma aleyhine işleyen bir durumdur.
3.9.3. Dil
Kullanılacak herhangi basılı tanıtım materyalinin yerel dilde olması ideal
durumdur. Bu öneri basılı materyal kadar web siteleri için de geçerlidir.
118. 116
Web sitelerinin yabancı ülkelerden de izlenebilmesi bakımından, yerel
dilden başka, birisi İngilizce ve diğeri belki Almanca, İspanyolca veya
Fransızca olmak üzere, en az iki başka dilde yayınlanması önemlidir.
3.10. PAZAR ARAŞTIRMASI ARAÇLARI
3.10.1. Birincil Araştırma
Birincil pazar araştırmasını uygularken işletme yabancı pazarlardan
potansiyel alıcılarla mülakatlar, anketler, geribildirim ve diğer direk
iletişim yöntemleriyle verileri toplamaktadır. Birincil pazar araştırması
işletme ihtiyaçlarına göre uyarlanabilir ve belirli sorulara cevaplar sağlar
ancak zaman alıcı ve çok pahalıdır.
Birincil araştırma aşağıda belirtilen yollarla yapılabilmektedir:
• Mülakat (Yüz yüze veya telefonla)
• Posta veya E-posta anketleri
• Gizemli müşteri araştırması (müşteri görünümlü araştırmacılar)
• Grup tartışmaları veya odak grupları
• Yansıtıcı (müşterilerin bilinçaltını ve temel isteklerini ortaya
çıkaran) teknikler
• Ürün testleri
• Teknoloji – internet ile geri bildirim
En yaygın olan yukarıdaki maddelerden ilk ikisi aşağıda ele alınmaktadır.
Telefon Araştırması
Telefon mülakatları, çok sayıda kişi ile hızlı bir şekilde görüşme
yapılmasını sağlar; ancak kapsam bakımından sınırlıdır çünkü fazlaca
karmaşık kavramların telefon yolu ile anlatılması zor olabilir. Telefon
mülakatı yaparken akılda tutulacak hususlar şunlardır;
Hedef kitleyi belirleyiniz,
119. 117
Anket sorularının net ifadeler içeren bir metnini üretiniz ve
deneyiniz,
Telefonla kişileri uygun zamanda arayınız; uygun zaman
rastlamaz ise tekrar aramak için uygun zamanın ne olacağını
sorup not alınız,
Görüşme yapılacak kişiye mülakat amacını ve tahmini süresini
bildiriniz,
Mülakat yapılan kişilere daha fazla bilgi göndermek için faks
veya e-posta kullanınız.
Posta veya E-posta Anketleri
Bazı pazar araştırması firmaları, pazar araştırması için kullanılmak üzere
(potansiyel) müşteri isim ve adreslerinden ibaret büyük veri tabanlarına
sahiptirler. Böyle bir kaynaktan potansiyel müşteri listesi edinmek pahalı
olabilir; ayrıca anket formunun postalanması maliyeti de olacaktır. Bu tür
anketlere tipik olarak yanıt oranı %20’nin oldukça aşağısındadır. Çoğu
durumda bu oran %5 civarındadır.
Posta yolu ile yapılan ankete yanıt oranının yükseltilmesi için;
• Teşvik sununuz veya bir yarışma organize ediniz,
• Yerel dile çeviri yaptırınız,
• Anket formunu kullanıcı-dostu kılınız,
• Anket formunu bir kapak yazısı ile birlikte gönderiniz,
• Örnekleme büyüklüğünü arttırınız.
Bazı durumlarda e-posta anketi normal posta anketinden daha iyi bir
çözüm olabilir. Bazı araştırmalara göre e-posta anketlerinin maliyeti
normal posta anketlerinin maliyetinin %5 ila %20’si kadar olmaktadır . Bu
çözüm yolu posta masraflarından tasarruf sağlamaktadır.
E-posta anketlerinin diğer bir avantajı ise, bu anketlerde yanıt oranının
normal posta anketlerine nazaran, bazı hallerde, %30’a kadar daha
120. 118
yüksek çıktığının kanıtlanmış olmasıdır. Normal posta veya e-posta anketi
göndermeden önce, anketi meslektaş veya dostlarınıza uygulamanız ve
böylece anketin aradığınız yanıtı verip vermediğini sınamanız önemlidir.
Saha Araştırması Kapsamında Karar Verme
Daha önce de bahsedildiği üzere, herhangi bir saha araştırması
yapmadan önce aşağıdaki konulara karar vermek oldukça önemlidir:
• Uygulanacak anket sayısı
• Kimlere uygulanacağı
• Uygulanacak bölge
Bu üç konu, örneklem çerçevesini belirler.
Eğer firma kısıtlı bir pazara fazla özelleştirilmiş bir ürün (örneğin organik
veya sızma zeytinyağı) sunmak istiyorsa, az sayıda ancak derinlemesine
bilgi toplamayı amaçlayan anketler uygulamalıdır.
3.10.2. İkincil Araştırma
İkincil pazar araştırması (veya masa başı araştırma), ticaret istatistikleri
gibi istatistiksel verilerin analizine dayanır. Bu araştırmanın etkili olması
için, verinin güvenilir olması ve belirli bir tarihsel dönemi kapsaması
gerekir. Birincil araştırmadan daha az maliyetli olmasına rağmen bazı
kısıtlamalarının olduğu göz önünde bulundurulmalıdır. Örneğin, bazı
ülkeler için yayınlanan en güncel istatistiksel veriler iki yıldan daha eski
olabilmektedir. Buna ek olarak, elde edilen veriler bir firmanın analiz
edebileceğinden daha geniş olabilir ve eksik veri toplama yöntemlerinin
kullanılması nedeniyle gerçeği yansıtmayabilir. Son olarak, hizmetler
konusundaki veriler genellikle bulunamayabilir.
Çeşitli kısıtlara rağmen, ikincil araştırma, bir firma için ilk adım olarak
daha kolay bir yöntemdir. Birincil araştırma daha üst düzey araştırma
kapasitesi gerektirdiğinden, ikincil araştırma yöntemi, bir aracı kullanımı
ile dolaylı yollardan ihracat yapmayı planlayan firmalar için kullanılması
önerilen tek yöntem olabilir.
121. 119
Birçok veri ücretsiz olarak temin edilebilmektedir, ancak detaylı raporlar
elde etmek için pazar araştırması sağlayan firmalara belirli bir ücret
ödenmesi gerekebilir. Internet, günümüzde pazar araştırması için temel
kaynaktır ve ihracat yapmak isteyen firmalar için başlangıç noktası
olmalıdır. Masa başı araştırmasında elde edilmesi beklenen tipik bilgiler
aşağıdaki sıralanabilir:
Pazar Hakkında Bilgi
• Ölçek
• Yapı
• Eğilimler – geçmiş ve öngörülen
• Bölgeler
Müşteri Hakkında Bilgi
• Müşteri grupları, işletmeler/bireyler, yaş, cinsiyet, yaşam tarzı,
gelir, meslek
• Satın alma biçimleri
• Tercihler
Rakipler Hakkında Bilgi
• Ana rakiplerin kimler olduğu
• Bölgesel ve ulusal boyutta kaç tane oldukları
• Satış hâsılatları/karlarının ne kadar olduğu
• Hangi ürün veya hizmetleri sağladıkları
İkincil Araştırma için temel bilgi kaynakları aşağıdaki sıralanabilir:
Ticareti destekleme kuruluşları /Meslek /Ticaret Odaları
Ulusal / yerel basın, meslek / sektör yayınları / dergileri
Ulusal / uluslararası kurumlar ve devletlerin ilgili ticari bilgi
siteleri
Web siteleri
122. 120
Resmi olmayan kişisel bağlantılar
Sanayi / ticaret rehberleri
Yayınlanmış şirket bilânçoları / muhasebe hesapları
Ticaret / Sanayi bilgi kaynakları ve kütüphaneleri
Meslek kuruluşları /enstitüler
Omnibüs anketler (çok değişik alanlardaki verilerin bir hedef
gruptan alınması)
Önceden derlenmiş pazar araştırma çalışmaları ve verileri
Nüfus sayım verileri
Resmi kayıtlar, siciller vb.
3.11. ULUSLARARASI FİYATLANDIRMA
Eğer bir firmanın ürünü ulusal pazarda başarılıysa o firmanın etkin
fiyatlandırma stratejisi bakımından iyi olduğu söylenebilir. Fakat
uluslararası fiyatlandırma stratejisi ulusal fiyatlandırmadan tamamen
bağımsız bir şekilde yapılmalıdır. Ürünün yabancı pazarlarda da başarılı
olması için hedef pazarın koşullarına göre yeniden düzenlenmesi
gerekebilir ve bu durum nihayetinde maliyet yapısını ve böylece de
fiyatları değiştirecektir.
Aşağıdaki unsurlar uygun bir fiyatlandırma stratejisinin oluşturulmasına
yardımcı olacaktır:
1. Fiyatı etkileyecek unsurların belirlenmesi
2. Kısa ve uzun vadeli hedeflerin belirlenmesi
3. Uygun fiyatlandırma modelinin seçilmesi
3.11.1. Fiyatı Etkileyen Unsurlar
İhraç edilecek ürün(ler) açısından aşağıdaki maliyet ve harcamaların
ihracat fiyatının belirlenmesinde dikkate alınması gerekmektedir:
Dolaysız (direkt) materyaller ve işgücü maliyetleri
İşletme sabit giderleri
Ürün kataloglarından vergilere kadar tüm işletme giderleri
123. 121
Öngörülemeyen maliyetler, işletme giderleri, kaçınılmaz riskler
ve basit hatalar için gerçekçi bir fiyat marjı bırakmakönemlidir.
Fiyatı etkileyen diğer unsurlar aşağıda incelenmektedir:
Gelir Hedefi
Firmalar ne kadar kar elde etmek istediklerine dair bir gelir
hedefine sahip olmalıdır. Bu gelir hedefine ek olarak üretim,
pazarlama ve satış maliyetleri ürün başına nihai fiyatı belirler.
Bir firma bir sonraki yıl kaç birim ürün satmayı planladığını
hesaplamalıdır. Daha sonra gelir hedefi satılması planlanan
birim sayısına bölünür ve böylece firma gelir ve kar hedeflerine
ulaşabilmek için ürününü satması gereken fiyatı bulmuşolur.
Rekabet
Firmanın, rakiplerinin benzer ürün sunup sunamayacağını
bilmesi ve fiyatlandırmalarından haberdar olması her zaman
faydalıdır. Fakat eğer firma rakiplerine kıyasla ürüne ek değer
katarsa yüksek fiyatlandırma ile yüz yüze kalabilir. Bu anlamda
aşağıdakiler oldukça önemlidir:
• Ek hizmet sunulması
• Daha yüksek kalite sunulması
• Bölgesel farklılıkların hesaba katılması
• Maliyetlerin hesaba katılması
Pazar Eğilimleri
Her firma gelecekte ürün talebini etkileyecek dışsal faktörlerin
bilgisini sürekli güncellemelidir. Bu faktörler çevre ve iklim
koşullarından yasal düzenlemelere, ekonomik ve finansal
krizlere kadar çeşitlilik gösterebilir.
Pazardaki gelişmelere ve yeni yönelimlere cevap verebilmek
açısından firmalar esnek ve uyumlu olmalıdır. Yeni teklifler, yeni
fiyatları, yeni kombinasyonları vb. denemeye devam
etmelidirler. Eğer firmalar başarılı bir yönetimin parçası olarak
zaman zaman fiyatlarını yükseltmezlerse, bu firmaların piyasada
çok uzun süre kalamayacakları iş hayatının bir gerçeğidir.
Fiyatlar ve maliyetler sürekli denetlenmelidir ki firma hem
124. 122
pazarda rekabet edebilsin hem de hedefleri doğrultusunda kar
elde edebilsin. Bir firmanın ürünlerinin doğru
fiyatlandırıldığından emin olmasının en iyi yolu belirli bir değişik
yaptıktan sonra satış hacimlerine bakmaktır. Örneğin
değişiklikten sonra birkaç haftanın nakit tahsilâtlarına dikkatli bir
şekilde bakılabilir. Eğer bir fiyat artışı çok fazlaysa müşteriler
anında tepki verecektir. Öte yandan bu her zaman rakiplerin
tepkileri izlemeye de yardımcı olur. Örneğin eğer fiyatlardaki
değişikliklerin olumlu olduğu görülürse rakipler de büyük
ihtimalle aynısını yapacaktır.
3.11.2. Kısa ve Uzun Vadeli Hedefler
Uygun bir fiyatlandırma modeli seçmeden önce firma işletmenin kısa ve
uzun vadeli hedeflerini belirlemelidir. Firmanın gidişatına uymayan bir
model seçmek ihracatta başarısızlığa sebep olacaktır. Örneğin, eğer bir
firmanın uzun vadede piyasanın mümkün olduğu kadar fazlasına sahip
olması gerekiyorsa ürünü bir lüks mal olarak fiyatlandırmak kötü bir karar
olacaktır. Aynı şekilde, önde gelen bir lüks marka ile rekabet eden bir
firma ürünlerini indirimli fiyatlandırırsa fırsatları kaçırabilir.
Gözden geçirilebilecek bazı olası amaçlar:
Bir lüks markası olarak görülmek
Yüksek kaliteli bir marka olarak görülmek
Yatırımcıları çekmek için kısa vadeli karların maksimizasyonu
Yeni yatırımcıları memnun etmek için kısa vadeli gelirlerin
maksimizasyonu
Kar maksimizasyonu
3.11.3. Fiyatlandırma Modelinin Seçilmesi
Fiyatı etkileyen olası tüm unsurların yanı sıra fiyatlandırmaya dair kısa ve
uzun vadeli amaçlar dikkate alındıktan sonra uygun bir fiyatlandırma
modeli seçilebilir. Bir ürünü fiyatlandırmanın çeşitli yolları vardır.
Aşağıdakiler fiyatlandırma stratejisi oluştururken farklı durumlara uyacak
kapsayıcılıkta olan birkaç yoldur:
Yüksek Fiyatlandırma
125. 123
Bu prensip ürün emsalsiz olduğunda yüksek fiyat
uygulanmasıdır. Bu yöntem büyük bir rekabet avantajı
olduğunda ve ürün lüks olarak sınıflandırılabildiğinde kullanılır.
Pazara Giriş Amaçlı Fiyatlandırma
Bu prensip pazar payı alabilmek için fiyatların suni olarak düşük
tutulmasıdır. Bu amaca ulaşıldığında fiyat yükseltilir.
Ekonomik Fiyatlandırma
Bu prensip pazarlama ve imalat maliyetlerinin minimumda tutulduğunda
uygulanan basit fiyatlandırmadır. Ekonomik fiyatlandırma ile
fiyatlandırılmış ürünler genellikle süpermarketlerde bulunurlar.
Fiyatlandırma yapılmadan önce ürünü ihraç etmenin toplam maliyetini
hesaplamak önemlidir. Nihai satış fiyatını belirlemeden önce üretim
maliyetlerinin veya fabrika çıkış fiyatının yanı sıra diğer fiyatlandırma
faktörleri de göz önüne alınmalıdır. Hepsi gerekli olmasa bile tüm ek
maliyetler pazar araştırması aşamasında araştırılmalıdır.
Pazar araştırması esnasında netleştirilmesi gereken faktörler:
• Incoterms düzenlemelerinden; FOB (Free–On-Board –
güvertede teslim), FCA (Free Carrier – Belirlenen yerde taşımacıya
teslim), CIP (Carriage & Insurance Paid – nakliye ve sigorta dahil), veya
CIF (Cost, insurance Freight) – Mal bedeli, navlun ve sigorta dahil, deniz
nakliyat için) şeklinde olabilir.
FOB – Gemi Bordosunda Teslim: FOB teslimde malın sevkiyat limanına
nakliye masrafları ihracatçıya ait ve dolayısı ile fiyata dahildir.
FCA -. Belirlenen Yerde Taşıyıcıya Teslim: FCA teslimatta, ihracatçı malı
gemi güvertesinde teslim yerine, ‘alıcı tarafından belirlenen taşıyıcıya ….
Belirtilen yerde teslimat’ ile yükümlüdür. Bu teslim yeri daima karada bir
yerdedir; ya bir depodur (konteyner üssü, karayolu deposu, demiryolu
deposu veya havalimanı olabilir) ve burada LCL (Parsiyel Konteyner Yükü)
sevkiyat için boşaltma yapılmaz veya malların FCL (Komple Konteyner
Yükü) sevkiyat için alıcının şehir içi nakliye aracına yüklendiği hallerde, bu
teslim yeri satıcının tesisleridir.
126. 124
CIP – Mal Bedeli Nakliye ve Sigorta dahil: CIP teslimde ihracatçı alıcı
tarafından belirlenen bir noktada teslim için gerekli navlun / nakliye ve
sigorta masraflarını öder ve o noktadan sonra malların sigortalanması
alıcının sorumluluğundadır.
CIF –Mal bedeli, Nakliye ve sigorta dahil: CIF teslimde ihracatçı, alıcı
ülkenin giriş limanında teslim için gerekli nakliye / navlun ve sigorta
masraflarını öder. Nakliyatın deniz yolu ile yapılması halinde normal
olarak bu teslimat koşulu geçerlidir.
İthalat Gümrük Tarifesi: Alıcı ve satıcı, ithalat gümrük vergisini kimin
ödeyeceğine karar vermelidir. Gümrük vergileri aşağıdaki gibidir:
• Ad valorem: İthal edilen ürünün fiyatının belirli bir yüzdesi
• Spesifik: Ürünün fiyatına göre değişkenlik göstermeyen belirli bir
miktar. Bu vergi türü, pazarda ve enflasyondaki değişikliklere göre
periyodik olarak güncellenmezse sorun yaratabilir.
• Gelir kaynağı: Bu vergi türü devlete para kazandırma amaçlı
olarak tasarlanır.
• Koruma: ithalat fiyatlarını yapay olarak düşürmeyi ve yerli
üreticileri dış rekabetten korumayı amaçlar.
• Engelleyici: Kimsenin ihracat yapmayı istemeyeceği oranda
yüksek olarak tasarlanır.
• İhracat (Özel) Ambalaj Maliyetleri
• Diğer Gümrük Masrafları
• Karayolu/Demiryolu Nakliyat – Fabrikadan (ex works)
İskele/Havalimanına
• Gümrükleme İşlem Maliyetleri
127. 125
• Dokümantasyon Maliyetleri ECN (İhracat Sınıflandırma
Numarası) / Nakliyat Acente Masrafları
• İthalatçı / Distribütör Kâr Marjları
• Tali Distribütör Kâr Marjı
• Sigorta Masrafları
• Deniz/Hava Nakliyat Sigorta Masrafları
• İade (Rejection)- Gıda maddeleri ihracatında söz konusu
olabilmektedir
• İthalatçı ile mutabık kalınan vadeli satış koşulları
• Döviz kurları
• İhracat ülkesinin dilinde materyal üretim ve baskı masrafları
3.12. DESTEKLEYİCİ KAYNAKLAR VE BAĞLANTILAR
Kazanan Bir Pazar Giriş Stratejisi Nasıl Kurulur: Giriş (How to Craft a
Winning Market Entry Strategy: İntro)
http://www.youtube.com/watch?v=iDNpNP4IUKk
Pazar araştırması makaleleri ve kaynakları için yararlı bir site:
http://www.inc.com/guides/marketing/24018.html
Fiyatlandırma stratejileri hakkında:
http://www.youtube.com/watch?v=XBmWEduod5k
Zeytinyağı sektörü hakkında dünyadaki güncel haberle ve gelişmeler için
yararlı bir site:
www.oliveoiltimes.com
128. 126
3.13. TERİMLER SÖZLÜĞÜ
TΕRΙΜ TANIM
Ansoff Matrisi
Var olan ürünler veya yeni ürünler ile ve var
olan pazarlarlar veya yeni pazarlar yoluyla
büyüme yollarını analiz etmeye yarayan
ürün/pazar matrisidir. Dört farklı büyüme
stratejisi öneren, dört ürün-pazar
kombinasyonu sunar: Pazara Giriş, Pazar
Geliştirme, Ürün Geliştirme, Çeşitlendirme.
Ölçek
Ekonomisi
Daha geniş üretim ölçeği ile birim başına
daha düşük ortalama maliyet elde
edilmesidir. Ölçek ekonomileri, üretim
artarken her ek birimin üretim maliyetinin
düşmesi ile elde edilir. Denizaşırı pazarlara
girmeyi planlayan firmalar daha geniş pazar
tabanına sahip olacaktır ve kaynakların daha
verimli kullanıldığı bir ölçekte bir üretim
yaparak maliyetleri düşürecektir.
Çevre Bilinci
İnsan faaliyetlerinin zararlarından korumak
için çevreyle ilgili olmak veya bu konuda
endişe etmek.
Incoterms
Incoterms kuralları veya uluslararası ticari
terimleri, uluslararası ticari işlemlerde yaygın
olarak kullanılan Uluslararası Ticaret Odası
(ICC) tarafından yayınlanan ticari terimler
dizisidir. Yaygın satış uygulamalarına ilişkin
üç harfli ticaret terimleri serisi olan Incoterms
kuralları özellikle malların taşınması ve
teslimatı ile ilgili görevleri, maliyetleri ve
riskleri açık bir şekilde belirlemek için
tasarlanmıştır.
Fikri Mülkiyet
Ticari değeri olan ve telif hakkı, patent, ticari
marka gibi yollarla taklitten korunabilen bilgi,
yaratıcı fikirler veya ifadelerdir.
Ortak Girişim
İki ya da daha fazla tüzel kişinin bir araya
gelerek, kararlaştırdıkları belirli bir yatırım
129. 127
projesi için birlikte hareket etmek için
oluşturdukları ortak işletme yapısıdır.
Pazar
Liderliğindeki
Strateji
Pazar liderliğindeki pazarlama stratejisinde,
bir işletme önce tüketicilerin hangi ürünleri
isteyebileceğini belirlemeyi, sonra da bu
ürünleri üretmeyi amaçlar. Tüketiciler ne
ister? Biz bu talebi nasıl karşılayabiliriz?
Sorularını sorarak ağırlıklı olarak pazar
araştırmasına dayanır.
Pazar Segmenti
İhtiyaçları, yaşları, eğitimi vs. benzerlik
gösteren bir grup potansiyel müşteri.
Niş Pazar
Ekonomi dahilinde genellikle özellikli ürünleri
kapsayan bölümlenmiş pazarlardır.
Ödememe Riski
Uluslararası iş dünyasında işletmelerin
maruz kaldığı başlıca risklerden biri, kendileri
yerine getirirken ortaklarının yükümlülüklerini
kısmen veya tamamen yerine
getirmemesidir.
Ürün
Liderliğindeki
Strateji
Ürün liderliğindeki pazarlama stratejisi önce
ürünü geliştirmeyi, sonra o ürün için pazarları
veya uygulamaları belirlemeyi içerir.
Üretim
Kapasitesi
Bir üretim ünitesi tarafından birim zamanda
(genellikle bir yıl) üretilebilecek maksimum
çıktı. Mevcut üretim kapasitesinin yeni
pazarlara açılmak için yeterli olup olmadığı
ve pazardaki talebi maliyetleri
karşılayabilmek için genişletilebilir olup
olmadığını belirlemek için ihracat kararı
verilmeden önce mevcut üretim kapasitesi
değerlendirilmelidir.
SWOT Analizi
Ticari girişimin hedefini belirlemeyi ve bu
hedefin gerçekleştirilmesinde karşılaşılan
olumlu ve olumsuz iç ve dış faktörlerin
analizini içerir. Değerlendirmede dört ana
unsur öne çıkar: Güçlü yönler (rakiplerden
daha üstün olan yönler), Zayıf Yönler
(rakiplerden daha zayıf olan yönler), Fırsatlar
(Performansı arttıran dış kaynaklı fırsatlar),
Tehditler (Dış çevreden kaynaklanan ve
130. 128
firma için sıkıntı oluşturabilecek faktörler).
Kırılganlık
Ticari kurumların, çeşitli işlem ve faaliyetlerin
dış çevre ve uluslararası pazarlardaki belirsiz
koşullardan zarar görmeye ne derece duyarlı
olduğudur.
132. 130
4.1. Giriş
ETİKETLEME, PAKETLEME, DEPOLAMA VE TAŞIMA konularında detaylı ve
faydalı bilgiler sunmayı amaçlayan bu eğitim modülün sonunda
katılımcılardan öğrenmesi beklenen konular:
1. Organik ürünlerin sertifikasyonu ve etikette kullanılacak
terimler,
2. Etikette bulunması gereken zorunlu işaretler,
3. Organik ürünlerin toptancılar ve perakendeciler de dahil olmak
üzere diğer birimlere uygun ambalaj, kap veya araçlarla hasar görmeden
nakledilmesinin sağlanması,
4. Ürünlerin depolanmasında tanımlamanın iyi yapılabilmesi için
depo alanlarının ürünlerde bozulma ve karışmayı önleyecek şekilde
organik üretim kurallarına göre düzenlenmesi. Organik ürünler, her
zaman tanımlanabilir olmalıdır,
5. Hem organik hem de organik olmayan konvansiyonel ürünlerin
depolanmasının ve sonrasında diğer tarımsal ürünler veya gıda
maddelerinin saklanabilmesinin organize edilmesi.
Bu modülün içeriğine bağlı olarak organik zeytinyağı üretimine ilişkin
terimlerin kullanımı, organik zeytinyağının etiketlenmesi, ambalajlanması
ve depolamanın yönetimi konuları ele alınacaktır.
4.2. Organik Üretime İlişkin Terimlerin Kullanılması
4.2.1. AB Organik Logosu
Avrupa Birliği tarafından kullanılan organik üretim logosu (AB organik
logosu) “Euro-leaf” olarak da adlandırılmaktadır. Avrupa Birliği’nin
organik üretim logosu olarak 2007 yılındaki Komisyon Tüzüğünün
uygulamaya ilişkin 834 No’lu düzenlemesine dayanan, 2008’deki 889
133. 131
No’lu düzenlemeyi takiben 24 Mart 2010 tarihli 271 No’lu Komisyon
Tüzüğü’nün yürürlüğe girmesiyle kullanılmaya başlamıştır. Renk, arka
plan, minimum boyut, şekil vs. kuralları No:889/2008 düzenlemenin Ek XI
A bölümünde bulunmaktadır. Aynı zamanda Avrupa Komisyonu yeni AB
organik logosu kullanımı ile ilgili birçok kılavuz yayınlamıştır. AB organik
logosu kullanım şartları, AB organik logosu kullanımı ve telif hakları
hakkında daha fazla bilgi sağlamaktadır.
Logo ve etiketleme kuralları, organik düzenlemelerin önemli bir
bölümünü kapsamaktadır. Bu çerçevede Avrupa Birliği, organik
sektörünün üretim ve pazardaki yeniliklerle doğru orantılı olarak
gelişebilmesi ve böylece AB organik tarım standartlarının geliştirilmesi,
güçlendirilmesi ve gerekliliklerin saptanabilmesi için gerekli koşulları
sağlamaktadır.
Avrupa logosunun temel amacı, organik ürünlerin tüketiciler tarafından
daha kolay ayırt edilebilmesidir. Ayrıca, organik tarım sektörüne görsel
bir kimlik kazandırarak bu pazarda genel bir tutarlılığın ve düzgün
işleyişin sağlanmasına katkıda bulunur.
Etiketleme kuralları, organik gıda ve tarım konusundaki AB düzenlemeleri
uyarınca belirli makamlar tarafından kontrolü de kolaylaştırır. Aynı
zamanda üreticilerin ürettikleri organik ürünlerin işaretlemesindeki
yükümlülüklerini netleştirir. Yaygın olarak kullanılan organik logo, AB’de
organik olmayan ürünlerin kullanılmasına karşı koruma sağlamaktadır. Bu
da pazarda adil olmayan rekabeti önler ve tüketicileri de korur.
Avrupa Birliği sınırları içerisinde logo ve doğru etiket kullanımı, önceden
paketlenmiş tüm organik ürünler için geçerlidir. Bazı durumlarda,
bunların gönüllü olarak kullanılması da söz konusu olabilir. Avrupa Birliği
sınırları içerisinde üretilmiş veya diğer ülkelerden ithal edilmiş önceden
paketlenmemiş organik ürünler de AB logosunu kullanabilir. Yeni AB
organik logosunun yanında, tüketicilere ürünün üretim yeri hakkında bilgi
verilmekte ve yetkili merciler tarafından tahsis edilen bir kod numarası
da belirtilmektedir.
135. 133
4.2.2. Grafik: AB Organik Tarım (D)Evrimi
Yukarıdaki görselde sol üst köşede verilen AB organik logosudur. En üstte
yer alan bilgilere göre, organik tarım için kullanılan alanlar 2002 yılında
5,6 milyon hektar iken, 2014 yılında 10,3 milyon hektar olarak
gerçekleşmiştir.
Geçtiğimiz on yılda organik alanların genişlemesi yıllık 400,000 hektar,
Avrupa’da kullanılan tarım alanlarının yüzdesi olarak organik tarım
arazilerinin alanı 2014 yılında %5,9 olarak belirlenmiştir.
Organik tarımda AB ülkeleri arasında ilk beş ülke arasında; %19,3 ile
Avusturya, %16,5 İsveç, %16,3 Estonya, %13,5 Çek Cumhuriyeti ve %11,5
ile İtalya yer almaktadır.
Bunu biliyor muydunuz?
2014 yılında AB’de 3,6 milyon baş sertifikalı organik sığır vardı.
Organik tarımda en geniş alana sahip ilk beş ülke (2014 yılına göre):1,71
milyon hektar İspanya, 1,38 milyon hektar İtalya, 1,12 milyon hektar
Fransa, 1,03 milyon hektar Almanya, 0,66 milyon hektar Polonya. Bu
ülkeler birlikte AB’deki toplam organik tarım yapılan alanların %57’sini
kapsamaktadır.
Organik çiftçilerin hangi ürünleri yetiştirdiğine AB genelinde bakıldığında
oranlar; %35 zeytin, %21 üzüm, %13 sert kabuklu meyveler, %3
turunçgiller, %10 diğer meyveler ve %18 diğer çok yıllık türlerdir.
Organik tarımın sosyo-ekonomisine bakıldığında 2014 yılında
255,000’den fazla organik üreticinin AB’de kayıt olduğu görülmektedir.
Organik çiftlik yöneticilerinin %22’si kadın olup bazı ülkelerde (%41
Letonya, %33 Litvanya, %31 Avusturya) bu oran daha yüksektir. 55 yaşın
altındaki çiftçilere bakıldığında organik tarım sektöründe faaliyet
gösterenlerin oranı %66 iken konvansiyonel tarımda faaliyet
gösterenlerin oranı %44’tür. AB pazarının organik gıda ürünleri için
perakende satış değeri 2014 yılında 24 Milyar Avro, 2013-2014 yılları
arasında büyüme hızı ise %7,4 olarak saptanmıştır.
136. 134
4.3 Etiketleme, Ambalajlama, Depolama
Aşağıdakiler, AB'ye göre organik ürünlerin etiketlenmesi, ambalajlanması
ve depolanmasına ilişkin ilgili yasalardan alınmıştır:
5.2 Taşıma ambalajlarının etiketlenmesi: Organik ürünlerin taşıma
ambalajları veya dökümanları ister dökme (yığın) ürün olsun ister nihai
tüketici dışında başka bir yere tedarik edilsin yeni AB organik logosuyla
etiketlenebilir (Not: Taşıma ambalajı üzerindeki etiketleme, esasen,
889/2008 Sayılı Tüzüğün 31. Maddesinde belirtildiği üzere, paketleme ve
ürünlerin diğer operatöre veya birimlerdeki taşıması ile ilgili genel
hükümlere uygun olmalıdır).
5.3 Sunum ve Reklam: Yeni AB organik logosu, sunum ve reklam amaçlı
materyallerde 6. Maddede verilen zorunlu işaretler olmaksızın
kullanılabilmektedir. (834/2007 Sayılı Tüzüğün 1. Maddesi ve 889/2008
Sayılı Tüzüğün 57. maddesinin 2. paragrafı uyarınca. "Reklamcılık" tanımı
için 834/2007 (EC) sayılı Yönetmeliğin 2 (m) maddesine bakınız.)
6. Yeni AB organik logosu taşıyan organik ürünlerin etiketlenmesine
ilişkin ek zorunlu işaretler
6.1 Kontrol birimi kod numarası: Yetkili kurumlar tarafından verilen kod
numarasının logoyla aynı alanda bulunması gerekir. (889/2008 sayılı
tüzüğün 58. Maddesi 1.bölümüne göre) Ürün, ürünün hazırlanması,
işlenmesi, paketlenmesi ve / veya etiketlenmesi için en son olan şirketi
kontrol eden kontrol yetkilisinin veya kontrol biriminin kod numarasını
gösterir (834/2007 (EC) sayılı Yönetmeliğin 1 (a) Maddesi ve 834/2007
(EC) sayılı Yönetmeliğin 2 (i), (k), (m) Maddeleri uyarınca).
6.1.1 Perakendeciler ve marka sahiplerinin özel durumu: Farklı AB üye
ülkelerinde (son işlemi gerçekleştiren) üretici firma, kontrol edilirken
hangi kodun kullanılacağına ilişkin uygulamalar, distribütör, perakendeci
veya marka sahibi (son işlemi gerçekleştirmeyen) kontrol edilirken
yapılan uygulamalardan farklıdır. • Birçok ülkede bu kural doğrudan
137. 135
uygulanmaktadır. Son işlemi gerçekleştiren üreticiyi kontrol eden yetkili
merciin kod numarası kullanılır. Son işlemi gerçekleştirmeyen distribütör,
perakendeci veya marka sahibini kontrol eden kurumun kod numarası
isteğe bağlı olarak buna eklenir. • Alternatif olarak bazı ülkelerde
distribütörü, perakendeciyi veya marka sahibini kontrol eden kontrol
yetkilisinin veya kontrol organının kod numarası ürünün piyasaya
sürülmesinden sorumlu olarak kullanılmaktadır.
6.1.2 Taşıma ambalajları: Organik ürünler bir yerden diğerine
nakledilirken (toptancılar ve perakendeciler dahil olmak üzere) taşıma
ambalajları ve/veya tamamlayıcı belgeler isim ve/veya kod numarası ile
etiketlenmelidir (889/2008 Sayılı Tüzüğün 1. maddesinin 31 inci
maddesine göre).
6.1.3 Sunum ve reklam: Genel olarak, ürün yelpazesi ve çeşidine, şirket
ortamına veya şirketin organik yönelimine ilişkin genel bilgi olması
durumunda, reklam materyalleri için kontrol yetkilisinin veya kontrol
biriminin kod numarası gerekli değildir (834/2007 Sayılı Tüzüğün 2 (k)
maddesinin "reklamcılık" tanımına göre).
7. Etikete AB organik logosu ve zorunlu işaretlerin yerleştirilmesi
AB organik logosu, kod numarası ve üretim yeri her zaman ambalajın ön
yüzünde bulunmak zorunda değildir. Göze çarpan bir yerde kolaylıkla
görülebilecek, okunaklı ve silinmeyecek şekilde yerleştirilebilir (834/2007
Sayılı Tüzüğün (EC) 2. Maddesinin 2. Fıkrasına göre). Eğer AB logosu
ambalajın üzerine iki kez yerleştirilirse, kod numarası ve üretim yeri
yalnızca bir kez konulabilir.
8. Organik ürünlerin etiketlenmesi ve tanıtımında ulusal ve özel logoların
kullanımı:
Ulusal ve özel logolar AB organik logosunun yanında kullanılabilmektedir.
(834/2007 (EC) sayılı Yönetmeliğin 2. Maddesi uyarınca). Özel veya ulusal
logoların kullanımı bireysel özel / ulusal kurallar tarafından düzenlenir.
138. 136
Diğer ülkelere ihracat yaparken organik ürünlerin etiketlenmesi ve
etiketlerde logo kullanımı: Logo kullanımı ve etiketleme her ülkenin
standartlarına göre yapılmalıdır. Daha fazla bilgi için Ulusal Organik
Programı (NOP Yönetmeliği-ABD), JAS Yönetmeliği (Japonya) ve Türkiye
yönetmeliği incelenebilir.
Japonya Yönetmeliği-JAS:
https://www.youtube.com/watch?v=JNo0Kx3DW44&index=12&list=PL
9CyUgkEnVPz4OlxtOvG7ee6Kq9-h9GCN
ABD Yönetmeliği –NOP:
https://www.ams.usda.gov/about-ams/programs-offices/national-
organic-program
Türkiye Yönetmeliği:
http://mevzuat.basbakanlik.gov.tr/Metin.Aspx?MevzuatKod=7.5.1421
7&MevzuatIliski=0&sourceXmlSearch=tar%C4%B1m
4.4. AB Logosu Kullanıldığında Zorunlu İşaretler
139. 137
Madde 25 Organik Üretim Logoları
AB organik üretim logosu, bu Yönetmelikte öngörülen gereklilikleri yerine
getiren ürünlerin etiketlenmesi, sunumu ve reklamında kullanılabilir.
Birliğin logosu, Madde 23 (4) (b) ve (c)’de belirtilen geçiş sürecindeki gıda
ve tarım ürünlerinde kullanılamaz. Ulusal ve özel logolar bu
düzenlemedeki gereklilikleri yerine getiriyorsa ürünlerin etiketlenmesi,
sunumu ve reklam faaliyetlerinde kullanılabilir. Komisyon, Madde 37 (2)
'de belirtilen prosedüre uygun olarak, Birlik logosunun sunumu,
kompozisyonu, boyutu ve tasarımı ile ilgili kriterleri belirleyecektir.
Anahtar Sorular
Yeni AB organik logosunun kullanılması zorunlu mudur?
834/2007 sayılı yönetmeliğin 23 (1) maddesinde belirtilen terimlerin (ör:
organik, biyolojik, eko vs.) kullanılması durumunda AB organik logosu
yönetmeliğe uygun olarak organik önceden paketlenmiş gıda ürünlerinin
etiketlenmesi ve reklamı için zorunludur. Logonun kullanımı, 834/2007 /
EC sayılı Yönetmeliğin 23 (1) Maddesinde atıf yapılan terimlerin
kullanıldığı hallerde zorunlu olmasına rağmen, organik logo ambalaj için
özel değildir: AB mevzuatına göre, ulusal ve özel etiketler kullanılabilir ve
organik ürünlerde Euro yaprağının yanında görüntülenebilir.
Yeni AB organik logosu hangi ürün kategorileri için zorunludur?
AB organik logosu organik üretime tekabül eden tüm organik önceden
paketlenmiş ve Avrupa Birliği sınırları içerisinde üretilmiş tüm ürünler için
zorunludur (834/2007 sayılı yönetmeliğin 24 (1)(b) maddesi gereğince).
Yeni AB organik logosu hangi ürün kategorileri için opsiyoneldir?
834/2007 sayılı kanun uyarınca birlik sınırları içerisinde üretilmiş,
önceden paketlenmemiş organik ürünler veya organik ürünün şartlarını
yerine getiren üçüncü bir ülke menşeli ürünler için logonun kullanımı
opsiyoneldir. Ürünler, üçüncü ülkelerin pazarlarına gönderildiğinde
logonun kullanılması zorunlu değildir. Bununla birlikte, logonun
kullanıldığı durumlarda, AB yasal hükümlerine uyulması gerekir.
140. 138
AB organik logosu hangi ürünler için kullanılamaz?
AB organik logosu, 834/2007 Sayılı Yönetmeliğin şartlarını karşılamayan
bir ürün için kullanılamaz. AB organik logosu, 834/2007 sayılı
Yönetmeliğin 23 (4) (b) ve (c) Maddelerinde atıfta bulunulan geçiş
dönemindeki gıda ve ürünlerde ve %95'den az organik içeriği olan
ürünlerde kullanılamaz. Vahşi hayvanların avlanmasıyla elde edilen
ürünler, organik kapsamı dışındadır ve dolayısı ile AB logosu kullanılamaz.
Kullanım örnekleri: Aşağıdaki ürünlerin ambalajında logo kullanılabilir
mi?
(834/2007 sayılı yönetmelik kapsamında belirlenen şartları yerine getiren
ürünler dahilinde)
Organik zeytinyağında sardalya: HAYIR – Organik somon: EVET – Organik
şarap: EVET – Organik sebzelerden yapılan çorba: EVET – Organik
koyundan yün: HAYIR – Geçiş sürecindeki bir çiftlikten elde edilen süt:
HAYIR
Logo kullanıldığında, hangi ek bilgiler zorunludur?
AB organik logosu, bir ürün üzerinde kullanıldığında, her zaman kontrol
merciinin kod numarası ve tarımsal hammaddelerinin yetiştirildiği alan
eklenmelidir. Kod numarası, AB organik logosu ile aynı alanda
bulunmalıdır. Tarım alanının belirtilmesi, doğrudan kodun altında
görülmelidir.
Kod numarası ne şekilde belirtilmelidir?
Kod numarası örnekteki gibi görünecektir: AB-CDE-999 burada "AB",
kontrollerin yapıldığı ülke için ISO kodu, "CDE", "biyo" veya "eko" gibi
organik üretimle bağlantı kuran bir terimdir ve "999" 1 ila 3 basamaktan
oluşan referans numarasıdır.
Tarımın yapıldığı yerin gösterilmesi ne şekilde olmalıdır?
Ürünün tarımsal hammaddelerinin yetiştirildiği bölge örneklerdeki gibi
görünmelidir: • ‘AB Tarım Ürünü’ tarımsal hammadde AB’de
141. 139
yetiştirildiyse, • ‘AB Tarım Ürünü Değildir’ tarımsal hammadde AB
düzenlemelerine göre üçüncü ülkelerde yetiştirildiyse, • ‘AB/AB Tarım
Ürünü Değildir’ tarımsal hammaddelerin bir kısmı AB’de, bir kısmı ise
üçüncü ülkelerde yetiştirildiyse. ‘AB Ürünü’ veya ‘AB Ürünü Değildir’
göstergeleri bir ülke tarafından ürünü oluşturan tarımsal hammaddelerin
o ülkede yetiştirilmesi durumunda değiştirilebilir veya ilave edilebilir.
Yukarıda belirtilen ‘AB’ veya ‘AB Ürünü Değildir’ göstergeleri, bileşenlerin
ağırlığına göre küçük miktarlarda göz ardı edilebilir çünkü ihmal edilen
içeriklerin toplam miktarı, tarımsal kaynaklı hammadde ağırlıklarının
toplamının %2'sini geçmez.
AB organik logosunun kullanılmadığı veya kullanılamadığı ürünlerin kod
numaralarını ve tarım alanının yerini belirtmesi zorunlu mu?
142. 140
Evet. Logo kullanımına bakılmaksızın, kontrol organlarının kod numarası,
organik olduğunu iddia eden tüm ürünler üzerinde görünmelidir. Üretim
yerinin belirtilmesi yalnızca logo kullanıldığında zorunludur.
Aynı ambalaj üzerinde eski ve yeni AB organik logosu kullanılabilir mi?
Hayır. Eski logo yenisiyle değiştirilmiştir ve artık kullanılmamaktadır (24
Mart 2010 tarih ve 271/2010 (EU) sayılı Komisyon Tüzüğü ile değiştirilen
889/2008 (EC) sayılı Komisyon Tüzüğü). Eski logonun kullanımı şu anda
sona ermiştir zira öngülen geçiş süreci sona ermiştir. Bununla birlikte, söz
konusu ürünler, 889/2008 sayılı Tüzüğün 95 (9) Maddesi kapsamındaysa,
yani AB organik mevzuatına uygun olarak 1 Temmuz 2010'dan önce
üretilmiş, ambalajlanmış ve etiketlenmişse; yürüklükteki mevzuata
uygunsa, (yetkililerce talep edilmesi durumunda uzun raf ömrü olan
ürünlerde etiket olarak yeni logo da eklenerek) eski logoyu taşıyabilirler.
Web sitesinde AB organik tarım logosunu kullanabilen herhangi bir veri
tabanı veya şirket / ürün kataloğu var mı?
Hayır. Bununla birlikte, onaylanmış kontrol organlarının bir listesini ve
AB'deki organik sektördeki kontrollerden sorumlu yetki mercilerini
bulabilirsiniz:
http://ec.europa.eu/agriculture/organic/consumer-trust/certification-
andconfidence/controls-and-inspections/control-system/index_en.htm
Bu kontrol organları, AB organik logosu altında görünen kod numarası ile
ayırt edilebilir. Yetkilendirilmiş kontrol organlarının ve kontrol
yetkililerinin web sitelerini ziyaret ederek, organik olarak
sertifikalandırılmış operatörlerin ve ürünlerin bir listesine erişebilirsiniz.
Logonun ambalaj üzerine yerleştirilmesinin teknik yönleri nelerdir?
Teknik detaylar için AB organik logosu kullanım kılavuzu incelenebilir:
http://ec.europa.eu/agriculture/organic/documents/logo/user_manua
l_logo_en.pdf
143. 141
4.5. Organik Ürünlerin Etiketlenmesi
Organik ürün etiketleri, bileşenlerin ve besin değerlerinin standart
listesinin yanı sıra ürünü son işleme koyan üretici, işlemci veya
distribütörün adını taşımalıdır. Ulusal sertifikasyon kuruluşunun kod
numarası da etikette bulunmalıdır. Gıdaların tüketicilere sunulmasına
ilişkin 1169/2011 Sayılı Tüzük, beslenme ile ilgili asgari gereklilikleri
açıklar.
Organik logo aşağıdaki bilgilerin garantisidir:
• Üretim, doğaya saygılıdır.
• Ürünler, sürdürülebilir bir şekilde üretilmektedir.
• Organik üretim birimleri, tüm organik kurallara ve sağlık ve
tüketicinin korunmasına ilişkin tüm kurallara saygı gösterilmesini
sağlamak için yetkilendirilmiş kontrol organları veya kontrol
otoritelerince yılda bir kez kontrol edilmektedir.
• Çiftlik hayvanları açık havada serbestçe otlatılmaktadır ve ileri
hayvan refahı koşullarında muamele edilmektedir.
• Organik tarımda genetiği değiştirilmiş organizmalara izin
verilmez.
• Gıdalar için, kimyasal zirai ilaçlar ve gübreler, büyüme
düzenleyicileri ve antibiyotiklerin kullanımında sıkı sınırlamalar vardır.
• Organik tarım, gıda katkı maddeleri ve işlemede yardımcı
maddelerin ve diğer girdilerin kullanımını kesinlikle kısıtlamaktadır.
• Çiftlik üretimi için girdilerin çoğu, yerel kaynaklar ve yerel bilgi
kullanılarak elde edilmektedir.
• Süpermarketinizden bir organik ürün satın aldığınızda veya en
sevdiğiniz restoranda bir organik şarap seçtiğinizde, çevreye ve
hayvanlara saygılı sıkı kurallara uygun olarak üretildiklerindenemin
144. 142
olursunuz. Bu ürünler, bağımsız kontrolörler tarafından denetlenir ve
uygunluk durumunda sertifikalandırılır.
4.6. Grafik: AB Organik Logosu
AB organik logosu, meyve, sebze, et, süt, şarap, peynir, yumurta, tahıl,
kahve, çikolata, balık ve deniz ürünleri gibi her çeşit tarım ve gıda
145. 143
ürününü içerir. Organik üretim, çevreye saygı gösteren ürünler
üretmenin bir yoludur. Logo; sürdürülebilir üretim, kalite, çevresel
koruma ve hayvan refahı standartlarının korunmasını garanti eder.
Çiftçiler, üreticiler, distribütörler, perakendeciler ve ithalatçılar AB
organik logosu kullanabilmek için sıkı AB kurallarına uymak
zorundadırlar. İşletmeciler, üye ülkelerdeki sorumlu kontrol mercilerine
faaliyetlerini bildirmeli ve tanımlamalıdır. Kamusal veya özel bir
mekanizma tarafından denetlenen işletmeler, sonuç olumlu ise
sertifikalandırılır ve ürünlerini organik olarak piyasaya sürebilirler. Bu
işletmeler aynı zamanda yılda en az bir defa kontrol edilirler.
Organik sertifikalı ürün satın aldığınız zaman, sıkı AB çevresel ve hayvan
refahı kurallarına göre üretildiğinden ve düzenli olarak kontrol
edildiğinden emin olabilirsiniz.
4.7. Organik Zeytinyağının Ambalajlanması
Organik zeytinyağının ambalajlanmasına ilişkin AB kurallarına göre:
Zeytinyağı pazarlama standartları hakkında 13 Ocak 2012 tarih ve
29/2012 sayılı Komisyon Uygulama Yönetmeliği, aşağıdaki kuralları
öngörür:
Satılan zeytinyağlarının güvenilirliğini garanti etmek için
perakende satış ambalajı küçük olmalı ve uygun bir kapatma sistemi
olmalıdır. Bununla birlikte, Üye Devletler, toplu işyerleri için daha büyük
ambalajlama yetkisi vermeye izinlidir.
Tarımsal geleneklerin ve yerel ayrıştırma ve harmanlama
uygulamalarının sonucu olarak doğrudan pazarlanabilir sızma zeytinyağı,
coğrafi kökenlerine bağlı olarak tamamen farklı tat ve kaliteye sahip
olabilir. Bu durum, aynı kategoride fiyat farklılıklarına nedenolabilir.
Yemeklik zeytinyağının diğer kategorilerinde menşe ile ilgili önemli bir
146. 144
farklılık yoktur ve dolayısıyla ambalajın üzerinde menşeinin belirtilmesi,
tüketicilerin kalite farklılıklarının var olduğuna inanmasına yol açabilir.
Yemeklik zeytinyağındaki pazarı korumak için kesin şartları sağlayan
ekstra sızma ve sızma zeytinyağlarıyla sınırlandırılacak menşe isimleri için
zorunlu bir Birlik rejimi oluşturulmalıdır. 2009'a kadar uygulanan
opsiyonel düzenlemeler, tüketicileri sızma yağların, gerçek özelliklerine
yönelik yanıltmada korumak için yeterli olmadığını ortaya koymuştur. Ek
olarak, gıda yasasının genel ilke ve gerekliliklerini belirleyen, Avrupa Gıda
Güvenliği Otoritesi'ni kuran ve gıda güvenliği konularında prosedürler
belirleyen 28 Ocak 2002 tarihli ve 178/2002 (EC) Avrupa Parlamentosu ve
Konseyi Yönetmeliği (5) 1 Ocak 2005 tarihinden itibaren uygulamaya
konulmuştur. Bu konuda işletmeler ve otoriteler tarafından kazanılan
tecrübe, menşei etiketlenmesini ekstra sızma ve sızma zeytinyağı için
zorunlu hale getirmiştir.
-Sızma zeytinyağının menşe adı, Birliğe veya bir Üye Ülkeye işaret
ediyorsa, sadece kullanılan zeytinlerin değil aynı zamanda ekstraksiyon
tekniklerinin ve uygulamalarının yağın kalitesini ve tadını etkilediğini
akılda tutmak gerekir. Menşei adı, zeytinyağının elde edildiği coğrafi
bölgeye, yani genellikle yağın zeytinlerden çıkarıldığı bölgeye işaret
etmelidir. Bununla birlikte, bazı durumlarda yağ, zeytinlerin toplandığı
yerden farklı olan bir yerde işlem görür ve bu bilgiler hem tüketicileri
hem de pazarı yanıltmamak için ambalaj veya etikette belirtilmelidir.
Madde 1 (1) 'de belirtildiği gibi yağlar, son tüketiciye maksimum 5 litreye
kadar kapasitede ambalajlanarak sunulacaktır. Bu ambalajlar, ilk kez
açıldıktan sonra artık mühürlenemeyen ve Madde 3 ila 6'ya uygun olarak
etiketlenecek bir açma sistemi ile donatılmalıdır.
-Ancak, lokantalarda, hastanelerde, kantinlerde ve benzeri diğer toplu
işletmelerde tüketilecek yağlar söz konusu olduğunda; Üye Ülkeler ilgili
tesisin türüne bağlı olarak ambalaj için 5 litreden fazla maksimum
kapasite de belirleyebilir.
-Bu Tüzüğün amaçları doğrultusunda, 'menşei ismi', ambalajın üzerine
veya ambalaja yapıştırılmış olan bir coğrafi alana atıf anlamına gelir.
147. 145
Zeytinyağını diğer üretim veya hazırlama ünitelerine veya depolama
alanlarına taşımak için özel kurallar
Operatörler, zeytinyağını diğer üretim veya hazırlama ünitelerine veya
depolama tesislerine naklederken aşağıdaki şartların sağlandığından
emin olmalıdırlar:
(a) Taşıma esnasında organik olarak üretilen zeytinyağı, geçiş sürecindeki
zeytinyağı ve organik olmayan zeytinyağı fiziksel olarak ayrılmalıdır;
(b) Organik olmayan ürünlerin nakledilmesinde kullanılmış araçlar veya
konteynırlar organik ürünlerin nakledilmesinde yalnızca:
(i) Etkinliği önceden belirlenen izinli temizlik yöntemleri ve maddeleri ile,
organik ürünler taşınmadan önce yapılmalı ve bu işlemler kayda
alınmalıdır;
(ii) Düzenlemelere göre, belirlenen riskler değerlendirilerek uygun
önlemler alınmalı ve gerektiğinde operatörler tarafından organik
olmayan ürünlerin organik üretime atıfta bulunan bir göstergeyle
piyasaya sürülemeyeceği garanti edilmelidir;
(iii) Operatör, bu tür taşıma operasyonlarının belge kayıtlarını, kontrol
otoritesi veya kontrol kuruluşu için bulundurmalıdır;
(c) İşlenmiş organik zeytinyağının taşınması, fiziksel olarak ya da zaman
olarak işlenmesi tamamlanmış diğer (konvansiyonel) ürünlerden
ayrılmalıdır;
(d) Taşıma esnasında başlangıçtaki ürün miktarı ve teslim edilen her
parti kayıt edilmelidir.
Ürünlerin Depolanması
1. Ürünlerin depolanması için alanlar, partilerin belirlenmesini
sağlamak ve organik üretim kurallarına uymayan ürünler veya
maddelerle karıştırılmasını veya kirlenmesini önleyecek şekilde
148. 146
yönetilmelidir. Organik ürünler, her zaman açıkça tanımlanabilir
olmalıdır.
2. Organik bitki ve hayvancılık üretiminde, 19 uncu maddeyeuygun
olarak organik üretime yetkili olanlar dışındaki girdi veya ürünlerin üretim
biriminde depolanması yasaktır.
3. Hem organik hem de organik olmayan ürünler taşındığında ve
sonrasında diğer tarımsal ürünler veya gıda maddeleri ile birlikte
depolandığında:
• Organik ürünler diğer tarımsal ürünler veya gıda maddelerinden
ayrı tutulmalıdır;
• Sevkiyatların tanımlanmasını sağlamak ve organik olmayan
ürünlerle karışım veya değişimden kaçınmak için her türlü önlem
alınmalıdır;
• Etkinliği kontrol edilen uygun temizlik önlemleri organik
ürünlerin depolanmasından önce gerçekleştirilmeli ve operatörler, bu
işlemleri kayıt altına almalıdır.
4.8. Vaka Çalışması: Strakka Ltd. Şti.
Strakka Firması, 2003 yılından bu yana organik zeytin yetiştiriciliği
yapmaktadır.
Firma, 290 ton zeytin, 20 ton narenciye ve 10 ton fındık olmak üzere
yaklaşık 320 ton organik zeytinyağı yetiştirir.
Koroneiki, Kalamon, Cypriots ve Amfissos zeytin çeşitlerini
yetiştirmektedir. Yılda yaklaşık 15-20 ton organik zeytinyağı üretir. Aynı
zamanda farklı çeşitlerde zeytinleri de işleyip paketleyerek tüketime
sunmaktadır.
149. 147
Zeytin meyvesi, makinelerle hasat edilir. Zeytinler, genellikle, yağ
üretimine yönelik olarak, aynı gün ya da en geç ertesi gün yağ sıkım
tesisine taşınır.
Yağ ekstraksiyonunu, soğuk presleme yöntemi takip eder ve sızma
zeytinyağı üretilir.
Yağ separatöründen gelen zeytinyağı, paslanmaz bir tanka yerleştirilir ve
ünitenin deposuna aktarılır. Her biri 5 tonluk 5 tank bulunmaktadır. Yağın
oksitlenmesini önlemek için tepe boşluğuna azot gazı uygulanır.
Sonrasında yağ, ambalajlama için ambalajlama ünitesine aktarılır.
Taşıma, paslanmaz çelik tanklarla gerçekleştirilir. Ambalajlama işlemi için
0,5 litrelik cam şişeler kullanılır. Geçerli yasaya uygun etiketler şişelerin
üzerine yerleştirilir. Turistlerin bagajlarında taşıyabilmeleri için 0,5 litrelik
teneke kutular da kullanılabilir.
Tesisin, zeytinlerin hazırlanması ve paketlenmesi için kendi ambalajlama
ünitesi bulunmaktadır.
Tüm ürünler, ünitelerden gerekli etiketler eklenmiş olarak çıkarılır.
Firmanın etiketleri aşağıda verilmektedir.
151. 149
Modül tamamlandıktan sonra önerilen faaliyetler:
-Organik zeytinyağının etiketlenmesi, paketlenmesi, depolanması ve
taşınmasını yapan üretim birimi (Novel Agro). - bu birimin avantajları:
tüm süreçler bu birim tarafından kontrol edilir. Ürünlerin izlenebilirliği
doğrudan sağlanmakta ve bir hata olması durumunda hemen harekete
geçilebilmektedir.
-Organik zeytinyağı üretmek, etiketlemek ve pazarlamakla birlikte,
şişeleme ve ambalajlama için taşeron kullanan STRAKKA LTD gibi bazı
faaliyetleri için taşeron kullanan üretim birimi. Dezavantajı: Ürünlerde bir
problem oluşması durumunda doğrudan müdahale edemez.
153. 151
5.4.1.Giriş
Zeytin, Yakın Doğu ve Akdeniz'in en eski meyve ağaç türlerinden biridir. Son buzullar
sırasında (30 000-10 000 yıl öncesinde) Doğu'da İsrail, Suriye ve Türkiye'yi kapsayan en az
iki Akdeniz refujyon bölgesinin var olduğu varsayılmaktadır. Yakın Doğu'da kutsal bir ağaç
olarak kabul edilen zeytinin kutsal kitapların tümünde, Eski ve Yeni Ahit ve Kuran'da
alıntıları vardır. Mısırlılar, Fenikeliler, Yunan, Etrüsk, Roma ve Arap uygarlıkları boyunca
Akdeniz Havzası çevresinde yaygın olarak kullanılan bir simge olmuştur (Rugini ve ark.,
2011). Uygarlıkların kesişim yollarında olan Anadolu, ilk evcilleştirilmesinden bu yana
zeytin ağaçlarının anavatanıdır. Birçok yerde olduğu gibi, çiftçiler mevcut zeytin
popülasyonu arasından halkın taleplerini karşılayan zeytin tiplerini seçerek daha sonra
bunları vegetatif çoğaltmışlardır. Akdeniz Havzası üzerinden zeytin dağılımı konusunda
farklı görüşler olsa bile, kanıtlar etkinin doğudan Anadolu'ya geldiğini göstermektedir.
Owen ve ark. (2005), doğu Akdeniz Havzasında ekonomik açıdan önemli 65 adet zeytin
gen kaynağını değerlendirmiş ve Türk genotiplerinin Suriye ve Lübnan'dan gelenlere
yakın olduğunu belirlemiştir. Genetik olarak uzak olan bir ikinci grup ise Yunan ve batı
Akdeniz zeytin genotipleri tarafından oluşturulmuştur. Sadece bir Türk çeşidi, bir Yunan
zeytin çeşidi ile sinonim olarak saptanmıştır.
Batıda, İzmir'in Urla ilçesinde yapılan kazılarda M.Ö. 4. ve 3. bin yıllara ait zeytin üretimi
izlerine rastlanmıştır. Anadolu'da işletilen en eski zeytin işliğinin 2600 yıl önce işlev gören
bir zeytin işletmesi olduğu bilinmektedir. Bu işlik depolama tesislerine ve bugün
kullanılan teknolojiye benzer iki kuyuya sahiptir. Klazomenai şehrinde (Clazomenae)
yaşayan İyonlar zeytin işliğini yapmış ve yağ elde etmişlerdir (Koparal ve İplikci, 2001).
Uluburun (Antalya Kaş) yakınında batan Geç Bronz Çağı gemisinde, zeytin de dahil olmak
üzere çeşitli meyve kalıntılarına rastlanmıştır. Anadolu'da bulunan Hitit tabletleri (M.Ö.
200-1300), güney Kilikya (Doğu Akdeniz) Bölgesi'nde "gis agis Zeytin Ağacı"
yetiştiriciliğine değinmektedir (Ünsal, 2003).
MS 1000 yıllarında Türk kavimleri Orta Asya'dan Anadolu'ya yerleşince, hali hazırda var
olan zeytin ve zeytinyağı kültürünü devralmıştır. Zeytin ve zeytinyağı ile hazırlanan sebze
yemekleri ve mezeler Osmanlı döneminde imparatorluk mutfağının yanı sıra özellikle kıyı
bölgelerde yaşayan fakir kesimlerin mutfağının da bir parçasıydı. Türkiye Cumhuriyeti'nin
kuruluşundan sonra, geliştirilen tarım politikası çerçevesinde zeytin ve zeytinyağı üretimi
teşvik edilmiştir. İkinci bir hareket, 1990'ların ortalarında zeytinyağı üretiminde
gelenekselden moderne geçişle gerçekleşmiştir. Son on yıllarda, zeytin
154. 152
ağaçlarının sayısında ve zeytinyağı fabrikalarının yenilenmesinde önemli bir gelişme
gözlenmektedir.
Türkiye, Anadolu'nun en büyük kısmı Asya'da, Trakya kısmı ise Avrupa'da olmak üzere,
Asya ile Avrupa kıtaları arasında yer almaktadır. Türkiye, 36 ° -42 ° güney-kuzey enlemleri
ile 26 ° -45 ° batı-doğu boylamları arasında uzanmaktadır. Zeytin özellikle kıyı şeridinde
ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde yetiştirilmektedir. Zeytin ağacı sayısı bakımından Ege
Bölgesi en üst sırada yer alırken bunu Akdeniz ve Marmara Bölgesi izler. Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı’na bağlı Zeytincilik Araştırma Enstitüsü
(http://arastirma.tarim.gov.tr/izmirzae), Bornova-İzmir'deki ulusal zeytin gen bankasına
ev sahipliği yapmaktadır. Zeytin gen kaynaklarında, yanlış etiketleme, sinonimler ve
homonim gibi sorunların üstesinden gelmek için Türk zeytin genotipleri üzerinde birçok
moleküler tanımlamalara yönelik araştırma bulunmaktadır. Kaya ve ark. (2013), ulusal
gen bankasında bulunan genotipleri analiz ederek genetik akrabalık ilişkilerini
değerlendirmiş ve geniş bir varyasyon ile az sayıda sinonim belirlemiştir. Çalışmalardan
bazıları yerel olarak uyarlanmış genotipleri hedef alırken bazıları çok sayıda iyi bilinen
genotipleri de analiz etmektedir. 66 zeytin çeşidinde yapılan bir araştırmada, Güneydoğu
Anadolu ve Marmara çeşitleri ile Ege, Akdeniz ve Karadeniz bölgelerindeki çeşitler
arasında önemli genetik farklılıklar olduğu tespit edilmiştir (Işık ve ark., 2011). Zeytin
çeşitlerinin çoğu, bölgelerdeki yerel koşullara adapte olmuştur. Son yirmi yılda, Marmara
Bölgesi orijinli Gemlik çeşidi tüm bölgelerde yaygınlaşmaktadır.
Türk yerel zeytin çeşitleri üzerine olan bu bölüm, sinonimler, ağaç ve meyve özellikleri ile
bölgesel düzeyde kullanımları gibi temel özellikleri tanıtmaktadır. Daha az öneme sahip
olan bazı yerel çeşitlerin sadece isimleri verilmiştir. Yerel isimlerden bazıları, aşağıdaki
örneklerde olduğu gibi çeşidin spesifik özelliğine göre verilmektedir: 'Yağlık' yağ
ekstraksiyonu için kullanıldığı anlamına gelir, 'Yuvarlak' yuvarlak şekilli anlamına gelir,
'Erkence' erken anlamına gelir, 'Çilli' üzerinde noktacıkların (lentiseller) olduğu anlamına
gelir. 'Salamuralık' ise sofralık olarak zeytinin işlendiği anlamına gelir. Çeşitlerin çoğu,
yerel olarak sofralık zeytin tüketimi ve yağ ekstraksiyonu için birlikte kullanılmaktadır.
155. 153
Görsel 1. Türkiye'deki başlıca zeytin üreten bölge ve iller (Can ve Isfendiyaroğlu, 2006) 1:
Ege; 2: Akdeniz; 3: Marmara; ve 4: Karadeniz Bölgeleri
156. 154
5.4.2.Bölgelerdeki Zeytin Çeşitleri
EGE BÖLGESİ
63 milyon ağaçlla Ege Bölgesi, Türk zeytin ağaç varlığının % 67.7'sini oluşturmaktadır.
Zeytin meyvesi, yağ ekstraksiyonu ve yeşil ve/veya siyah işleme sofra tüketimi için
kullanılır. Kuzey Ege sahillerinde (Balıkesir ili) 'Ayvalık' egemen olan çeşit iken, güney
kesiminde (İzmir, Aydın ve Muğla illeri) ana çeşit, 'Memecik'tir. Diğer çeşitler ise Ak
zeytin, Aşı yeli, Çakır Çilli, Dilmit, Erkence, Eşek zeytini, Girit zeytini, Hurma kaba, Hurma
karaca, İzmir sofralık, Karayaprak, Kiraz, Memeli, Taş arası, Tavşan yüreği, Yağ zeytini ve
Yerli yağlıktır. Eski zeytin bahçelerinin çoğu, pek çok çeşitle kurulmuştur.
AYVALIK
157. 155
Sinonimleri: Edremit Yağlık, Midilli, ve Şakran. Yunan zeytin çeşidi Mitilini'nin sinonimi
olduğu belirlenmiştir (Owen et al., 2005).
Dağılım: Kuzeybatı Ege Bölgesi'nin başlıca çeşididir ve Bölge'nin toplam zeytin ağaçlarının
% 25'ini oluşturmaktadır.
Ağaç gelişmesi, döllenme gereksinimi ve meyve özellikleri: Olumlu koşullar altında
ağaçlar orta derecede gelişme gösterir, dik büyüme alışkanlığı vardır. Meyvesi orta irilikte
(kg başına 247 adet) ve küresel şekillidir. Olgunlaşmada renk koyu şarap rengini alır. Yağ
içeriği % 24,7'dir. Ayvalık ağaçları orta dereceli alternatif meyve verme eğilimi gösterirler.
Ağaçların kuraklık toleransı düşüktür ve soğuk direnci orta derecededir. Kısmen kendine
verimlidir. Tozayıcıları Gemlik, Memecik ve Erkence çeşitleridir.
Kullanım alanları ve zeytinyağı kalitesi: Meyveler, yağ üretimine ve salamura olarak
sofralık yeşil zeytin tüketimine uygundur. Yağ kalitesi yüksektir. Pembe veya siyah sofra
zeytini olarak işlenir.
Coğrafi işaretler: Türkiye için zeytinyağı ve yeşil sofra zeytini olarak coğrafi işareti vardır.
'Ayvalık' zeytinyağı Türkiye'de coğrafi işareti bulunmaktadır.
'Edremit Körfez Zeytinyağı' ve 'Edremit yeşil kesilmiş zeytin' isimleri altında coğrafi işaret
alınmıştır.
158. 156
MEMECİK
Sinonimleri: Taş arası, Aşı yeli, Tekir, Gülümbe, Şehir yağlık.
Dağılım: Menşei Türkiye'nin güneybatısındaki Muğla ilidir. Ege Bölgesi'ndeki zeytin
ağaçlarının % 50'den fazlası bu çeşide aittir.
Ağaç gelişmesi, tozlanma gereksinimi ve meyve özellikleri: Büyük taç ve sarkık yapıda
159. 157
gelişen güçlü yanal dallara sahiptir. Meyvesi iridir (kg başına 209) ve ovaldir. Çekirdeği
büyüktür, meyve rengi olgunlaşmada koyu şarap siyahıdır. Yağ içeriği % 24,5-28,6'dır.
Ciddi periyodisite eğilimindedir. Kısmen kendine fertildir ve tozlayıcı çeşitleri: Ayvalık,
Gemlik ve Memeli'dir.
Kullanım alanları ve zeytinyağı kalitesi: Yeşil sofra zeytini olarak tüketim için erken hasat
edilebilir, daha sonra siyah sofra zeytini veya yağ ekstraksiyonu için hasat edilip işleme
tabi tutulabilir. Toplam fenolik ve antioksidan içeriği nispeten yüksektir ve bu nedenle
Memecik yağı daha güçlü bir tada sahiptir. Yağ rengi, koyu yeşil-sarıdır.
Coğrafi işaretler: Memecik çeşidine dayalı 'Milas Zeytinyağı' ve 'Güney Ege Zeytinyağı'
coğrafi işaret bulunmaktadır.
DOMAT
Sinonimleri: Akhisar
Dağılım: Türkiye'nin batısında Manisa'nın Akhisar, Turgutlu ve Saruhanlı ilçelerinde
yaygın olmakla beraber İzmir'in Kemalpaşa, Bornova ve Selçuk ilçeleri ile Aydın'ın
batısında bulunan Söke ve Karacasu ilçelerinde yetişir.
Ağaç gelişmesi, tozlanma gereksinimi ve meyve özellikleri: Ağaçlar güçlü ve sarkık gelişir.
Erken meyveye yatar ve periyodisite eğilimi düşüktür. Çelikler yoluyla kolayca
160. 158
çoğaltılamaz, bu nedenle ağırlıklı olarak aşıyla çoğaltılır. Kısmen kendine verimlidir.
Tozlayıcı çeşitleri, Ayvalık, Gemlik, Memecik ve Memeli'dir. Meyveler büyük (kg başına
189) ve uzundur, çekirdekler orta irilikte olup etten kolayca ayrılırlar. Yağ içeriği yaklaşık
% 20,6'dır.
Kullanım alanları: Yeşil salamura için başlıca zeytin çeşididir. Meyveler yeşil iken hasat
edilir, çekirdekler çıkarılır ve biber, badem içi veya havuç ile doldurulur ve 'doldurulmuş
zeytin' olarak pazarlanır.
ERKENCE
Sinonimleri: İzmir yağlık, Yerli yağlık, hurma
Dağılım: Menşei Karaburun yarımadası olup halen İzmir ilinin Karaburun, Çeşme, Urla ve
Foça ilçelerinde yetiştirilmektedir.
Ağaç gelişmesi, tozlanma gereksinimi ve meyve özellikleri: İyi bakım altında çok güçlü
gelişir. Meyvesi orta irilikte (kg başına 329) ve ovaldir. Olgunlaşma zamanı Ege
bölgesinde en erken olan çeşittir, olgunlaşmada koyu şarap siyahı rengindedir. Yağ
içeriği% 25,5'tir. Ciddi periyodisite eğilimindedir. Araziye özgü koşullara bağlı olarak, bazı
meyveler ağaçta olgunlaşarak acılığını kaybeder, böylece hasattan sonra doğrudan
161. 159
tüketilebilir. Rengi, olgunlaşmış ve kurutulmuş hurma meyvesini andırdığı için yerel
olarak 'hurma' zeytin olarak adlandırılır. Kısmen kendine verimli olup tozlayıcıları, Ayvalık
ve Çakır zeytin çeşitleridir.
Kullanım alanları: Sofralık zeytin tüketimi için hazır yemelik olarak siyah hasat edilir. Yağ
üretimi için de uygundur.
EŞEK ZEYTİNİ
Sinonimleri: Palamut
Dağılım: Türkiye'nin batısında İzmir ili Ödemiş ve civarında, Balıkesir, Aydın ve Muğla
illerinde yetişir.
Ağaç gelişmesi, tozlanma gereksinimi ve meyve özellikleri: En büyük meyve boyutuna
sahip çeşittir. Çekirdekleri de büyüktür. Meyveler sağlamdır ve depolamaya oldukça
dirençlidir. Yağ içeriği% 21,8'dir. Kendine uyumsuzdur, tozlayıcı çeşitleri Ayvalık ve
Memeli'dir. Meyveleri çok büyüktür, dolayısıyla talebi artmaktadır.
163. 161
Sinonimleri: Kırma, Memeli.
Dağılım: İzmir (Ödemiş, Kiraz ve Torbalı) ve Aydın (Nazilli, Sultanhisar ve Yenipazar
Kasabaları)'da yaygın olarak yetişir.
Ağaç gelişmesi, tozlanma gereksinimi ve meyve özellikleri: Ağaçları güçlü ve verimlidir,
aşı yoluyla ve çeliklerle çoğaltılabilir. Meyveleri iri, çekirdekleri orta boydadır. Yağ içeriği
% 26,9'dur. Kısmen kendine kısırdır. Tozlayıcı çeşitleri Ayvalık, Memecik, Gemlik ve
Erkence'dir.
Kullanım alanları: 'Çekişte' zeytin elde etmek üzere meyve kırılarak olgunlaştırılır ve yeşil
sofra zeytini olarak kullanılırlar.
USLU
Sinonimleri: Akhisar
Dağılım: Genellikle Manisa ilinin Akhisar ve Turgutlu ilçelerinde, İzmir ilinin Kemalpaşa ve
Selçuk ilçelerinde, Muğla il merkez ve Yatağan ilçelerinde yetişmektedir.
Ağaç gelişmesi, tozlanma gereksinimi ve meyve özellikleri: Meyve ve çekirdekleri orta
büyüklüktedir ve yağ içeriği % 21,5'tir. Meyve düşük sıcaklıklara karşı duyarlıdır. Meyve
164. 162
eti yumuşaktır ve hasat ve saklama sırasında özen gerektirir. Kendine verimlidir,
tozlayıcıları Erkence, Gemlik, Erkence ve Ayvalık'tır.
Kullanım alanları: Çekici ve parlak siyah rengi ve tadı nedeniyle esas olarak işlenmiş siyah
zeytin üretimi için kullanılır.
165. 163
5.4.3AKDENİZ BÖLGESİ
Türkiye'nin güney sahili boyunca Akdeniz'de zeytin ağaçları görülür. Ilıman iklim koşulları,
çeşitli subtropikal türlerin üretimine ve erken yetişmesine imkan verdiği için, zeytin ile
diğer türler arasında büyük bir rekabet vardır. Büyük Topak Ulak, Çelebi (Silifke), Elmacık,
Halhalı (Hatay), Karamani, Sarı Habeşi, Sarıulak, Saurani, Sayfi ve Küçük Topak Ulak yerel
çeşitlerdir, ancak Ege ve Marmara bölgelerinden gelen, iyi bilinen zeytin çeşitleri de
yetişmektedir.
BÜYÜK TOPAK ULAK
Sinonimleri: Topak aşı
Dağılım: Adana'nın Tarsus ve Seyhan ilçelerinde, Hatay'da İskenderun'da, İçel'de Anamur
ve Erdemli'de ve Isparta'nın Sütçüler kasabasında yetiştirilmektedir.
Ağaç gelişmesi, tozlanma gereksinimi ve meyve özellikleri: Ağaçlar iyi bakım altında
güçlüdür. Aşılama yolu ile çoğaltılır. Periyodisite eğilimi gösterir, meyveleri iri,
çekirdekleri nispeten küçüktür ve % 20,2 yağ içerir. Meyve eti yumuşak olduğundan,
hasat ve nakliye sırasında özen gerektirir.
Kullanım alanları: Etli ve lezzetli meyve özelliği ile sofralık yeşil zeytin olarak kullanılır.
SARIULAK
166. 164
Sinonimleri: Tarsus
Dağılım: İçel’de Merkez, Erdemli, Gülnar ve Tarsus ilçelerinde, Adana İlinde ise Seyhan,
Kozan ve Yumurtalık ilçelerinde yetiştirilmektedir.
Ağaç gelişmesi, tozlanma gereksinimi ve meyve özellikleri: Ağaçları kuvvetli gelişir.
Meyveler orta irilikte, çekirdekleri büyüktür ve meyveleri % 18,8 oranında yağ içerir.
Ağaçlar soğuğa oldukça duyarlıdır ve genç dallarda terminal çatlaklar oluşmaktadır.
Meyveler soğuk koşullar altında ağaç üzerinde olgunlaşabilir. Kısmen kendine verimlidir,
tozlayıcıları Eğriburun, Saurani, Çilli, Gemlik, Ayvalık, Memecik'tir.
Kullanım alanları: Yerelde yeşil ve siyah sofralık zeytin olarak işlenir.
167. 165
5.4.4.MARMARA BÖLGESİ
Zeytin üretimi, Bursa'nın Gemlik, Mudanya ve İznik ilçelerinde aile gelirinin% 90'ını
sağlayarak önemli bir rol oynamaktadır. Yerel çeşitler Gemlik (başlıca çeşit) ve Edincik su,
Beyaz yağlık, Çelebi, Tekirdağ, Erdek yağlık, Eşek zeytini (Tekirdağ), Samanlı, Şam,
Karamürsel su ve Siyah salamuralık'tır.
GEMLİK
Sinonimleri: Trilye, Kıvırcık, Kaplık, Kara
Dağılım: Marmara bölgesi orijinli en önemli zeytin çeşididir. Bugün Bursa, Tekirdağ,
Kocaeli, Kastamonu, İzmir, Manisa, Aydın, İçel, Adana, Antalya ve Adıyaman illerinde
yaygın olarak yetiştirilmektedir.
Ağaç gelişmesi, tozlanma gereksinimi ve meyve özellikleri: Çelikle kolaylıkla
çoğaltılabildiği için resmi veya özel fidanlıklarda fidanların % 80'i Gemlik çeşidine aittir.
168. 166
Ağaçlar orta derecede kuvvetli gelişir ve küresel bir taç oluşturur. Meyvesi orta irilikte (kg
başına 268) ve olgunlaştıkça küresel silindirik bir şekil ve parlak koyu siyah renk alır.
Kısmen kendine verimlidir, tozlayıcı çeşitleri Ayvalık, Samanlı, Çakır, Erkence'dir. Yağ
içeriği % 29,9'dur. İyi bakıldığında düzenli verim verir. Soğuğa kısmen dirençlidir.
Çeliklerin köklendirilmesi ile çoğaltılabilir.
Kullanım alanları: Siyah zeytin salamuralık başlıca çeşittir. Temel kullanımı siyah salamura
içindir ancak iri meyveler sofralık zeytin işleme endüstrisi için olup küçük meyveliler yağ
ekstraksiyonunda kullanılır.
Coğrafi işaretler: Siyah sofralık zeytin için Gemlik zeytinleri coğrafi işaret almıştır.
SAMANLI
Sinonimleri: Tatlı, diğer çeşitlerle karşılaştırıldığında daha düşük acılığı nedeniyle tatlı
olarak ta anılır.
Dağılım: Çoğunlukla Karamürsel ve İznik'te yetişir.
Ağaç gelişmesi, tozlanma gereksinimi ve meyve özellikleri: Meyve ve çekirdek
büyüklüklüğü ortadır, meyvesi % 20,8 yağ içerir.
Kullanım alanları: Sofralık yeşil zeytin olarak yerelde tüketilir.
ÇELEBİ
Sinonimleri: İznik Çelebi
Dağılım: Bursa'nın İznik, Orhangazi ve Gemlik ilçeleri ile Kocaeli'nin Gölcük ilçesinde
yaygın olarak görülür.
Ağaç gelişmesi, tozlanma gereksinimi ve meyve özellikleri: Ağaçlar orta boydur ve tacı ise
küçük ve sarkık özellik gösterir. Meyveler büyük ve silindir şeklindedir, verimliliği ortadır
ve orta derecede periyodisite gösterir, meyveleri % 21 oranında yağ içerir.
Kullanım alanları: Esas olarak yeşil sofralık zeytin tüketimi için kullanılır.
EDİNCİK SU
169. 167
Sinonimleri: Erdek su, Su zeytini
Dağılım: Balıkesir İli; Edincik, Bandırma ve Erdek ilçeleri.
Ağaç gelişmesi, tozlanma gereksinimi ve meyve özellikleri: Ağaçlar orta boydur,
meyveleri büyüktür ve hasatta mekanik yaralanmaya karşı oldukça hassastır, orta
düzeyde verimli olup periyodisite gösterir, çelik ve aşı ile çoğaltılabilir. Meyve suyu içeriği
yüksek ve yağ içeriği nispeten düşüktür. Meyve, zararlılara karşı son derece duyarlıdır.
Kendine verimlidir. Erkence, Uslu, Memecik ve Gemlik gibi çeşitler tozlayıcı olarak
kullanılabilir.
Kullanım alanları: Siyah sofralık olarak değerlendirilir.
170. 168
5.4.5.GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ
Bölgedeki başlıca çeşitler Kilis Yağlık, Nizip Yağlık, Halhalı (Derik), Eğriburun (Nizip), Kan
ve Çelebi'dir. Bölge genetik kaynaklar bakımından zengindir ve Belluti, Eğriburun
(Tateyn), Halhalı, Çelebi, Hamza Çelebi, Hırhalı Çelebi, Hursuki, İri Yuvarlak, Kalem bezi,
Mavi, Melkabazı, Tespih Çelebi, Yağ Çelebi, Yağış Çelebi, Yağlık Sarı Zeytin, Yuvarlak
Çelebi, Yuvarlak Halhalı ve Yün Çelebi Zoncuk Bölgede görülen diğer çeşitlerdir.
KİLİS YAĞLIK
Sinonimleri: Kilis
Dağılım: Bu çeşit, Kilis ilinde doğmuş olup, Türkiye'nin güneydoğusundaki en yaygın
görülen zeytin çeşididir. Güneydoğu Anadolu'daki zeytin varlığının % 52'sini oluşturmakta
olup Kilis, Gaziantep, Şanlıurfa, Kahramanmaraş ve Mardin illerinde yaygındır.
Ağaç gelişmesi, tozlanma gereksinimi ve meyve özellikleri: Orta derecede gelişme
gösterir ve dalları sarkık gelişir. Şiddetli periyodisite gösterir. Meyveleri çok küçük
171. 169
boydadır (kg başına 566) ve olgunlaştıkça küresel, parlak siyah koyu renk alır.
Çekirdekleri nispeten büyüktür. Meyveler yüksek yağ içeriğine (% 27-35) ve yüksek yağ
kalitesine sahiptir. Yüksek verimlidir ancak çok küçük meyvelerin salkım halinde
bulunması nedeni ile hasadı oldukça zordur. Kendine verimlidir. Tozlayıcı çeşitler:
Ayvalık, Girit, Nizip Yağlık, Edincik Su ve Memecik’tir. Döllenmemiş saçma tane oluşturma
oranı yüksektir.
Kullanım alanları: Yüksek organoleptik özelliklere sahiptir ve yağ üretimi için uygundur.
NİZİP YAĞLIK
Sinonimleri: Nizip
Dağılım: Gaziantep (Nizip), Kahramanmaraş (Merkez) ve Mardin (Cizre) ilçelerindeki
başlıca çeşittir. Kilis Yağlık'ın ardından en yaygın olan ikinci çeşittir ve Türkiye'nin
güneydoğusundaki zeytin varlığının % 38'ini oluşturur.
Ağaç gelişmesi, tozlanma gereksinimi ve meyve özellikleri: Ağaçlar yüksek verimlidir
ancak şiddetli periyodisite gösterir. Yüksek sıcaklığa ve kuraklığa toleranslıdırlar.
172. 170
Meyveler yağ içeriği (% 25-33) bakımından zengindir ancak meyvelar küçük boyda
olurlar. Kg başına meyve sayısı 530'dur. Kendine kısmen verimsizdir. Tozlayıcı çeşitler:
Kilis Yağlık ve Memecik'tir.
Kullanım alanları: Yağ eldesi ve siyah sofralık olarak kullanılır. Nizip Zeytinyağı olarak
menşe işareti almıştır. Geç yetişen bir çeşittir ve ağaç üzerinde olgunlaşabilir.
Coğrafi işaretler: 'Nizip Zeytinyağı'
HALHALI
Sinonimleri: Derik
Dağılım: Güneydoğu bölgesinin önemli zeytin çeşitlerinden biridir. Bu çeşidin ağaçlarına
Mardin, Hatay, Gaziantep ve Kahramanmaraş illerinde rastlanabilir.
Ağaç gelişmesi, tozlanma gereksinimi ve meyve özellikleri: Ağaçların gelişme kuvveti
ortadır, verimliliği de orta düzeydedir. Çelik veya aşı ile çoğaltılabilir, şiddetli periyodisite
gösterir, meyveler orta boyda ve çekirdeği büyüktür. Yağ içeriği% 21,9 olarak belirtilir.
Kullanım alanları: Yeşil iken hasat edilen meyveler, kırma zeytin 'çekişte'nin
hazırlanmasında kullanılır ve sofralık tüketilir.
173. 171
5.4.6.KARADENİZ BÖLGESİ
Zeytin genellikle Artvin, Trabzon, Samsun ve Sinop illerinde bulunan korumalı
mikroklimalarda yetişir. Meyveler yerel olarak işlenir ve tüketilir. Karadeniz Bölgesi'nde
bulunan çeşitler: Butko, Görvele, Marantelli, Patos, Otur, Sati, Samsun Salamuralık,
Samsun Tuzlamalık, Samsun Kırmızı Tuzlamalık, Samsun Yağlık, Sinop ve Trabzon Yağlık.
5.4.7.YARARLANILAN KAYNAKLAR
Can, H. Z. and M. Isfendiyaroğlu, 2006. Olive Oil Sector in Turkey, Second International
Olive Bioteq. Seminar, 5-10 November, Marsala-Manzara del Vallo, Italy.
Işk, N., S. Doğanlar, and A. Frary. 2011. Genetic Diversity of Turkish Olive Varieties
Assessed by Simple Sequence Repeat and Sequence-Related Amplified Polymorphism
Markers. Crop Sci. 51:1646-1654. doi:10.2135/cropsci2010.11.0625.
Kaya HB, O. Cetin, H. Kaya, M. Sahin, F. Sefer, A. Kahraman, et al., 2013. SNP Discovery
by Illumina-Based Transcriptome Sequencing of the Olive and the Genetic
Characterization of Turkish Olive Genotypes Revealed by AFLP, SSR and SNP Markers.
PLoS ONE 8(9): e73674. https://doi.org/10.1371/journal.pone.0073674.
Koparal, E. and E. İplikçi, 2001. “Archaic Olive Oil Extraction Plant in Klazomenai” in A.
Moustaka, E. Skarlatidou, M.-C. Tzannes and Y. E. Ersoy (eds), Klazomenai, Teos and
Abdera: Metropoleis and Colony Proceedings of the International Symposium held at the
Archaeological Museum of Abdera, 20-21 October, Thessaloniki 2004, 221-234.
Mete, N., Zeytinde Biyoçeşitlilik, Ege Üniversitesi Bahçe Bitkileri Anabilim Dalı Seminer
Notları.
Mete, N., Zeytinde Döllenme Biyolojisi,
http://www.tarim.gov.tr/BUGEM/kumelenme/Belgeler/Budama/ZeytininDöllenme
Biyolojisi.pdf.
Owen C, E.C. Bita, G. Banilas, S.E. Hajjar, V. Sellinakis, U. Aksoy, S. Hepaksoy, R.
Chamoun, S.N. Talhook, I. Metzidakis, P. Hatzopoulos, and P. Kalaitzis, (2005) AFLP
reveals structural details of genetic diversity within cultivated olive germplasm from the
eastern Mediterranean. Theor. Appl. Genetics 110:1169–1176
Rugini, E., C. de Pace, P. Gutierrez-Pesce, and R. Muleo, 2011. Olea. In Wild Crop
Relatives: Genomic and Breeding Resources, Temperate Fruits, C. Kole (ed.). Springer
Verlag Berlin, Heidelberg.
Ünsal, A. 2003. Zeytin ve Zeytinyağının Anayurdu (Homeland of Olives and Olive Oil),
176. 174
6.1. ORGANİK YÖNETİM SİSTEMİNİN SAĞLIK ETKİLERİ
Tarımın yakın geçmişi incelendiğinde tarımsal sanayideki gelişmelere
paralel olarak yoğun girdi kullanımı dikkati çekmektedir. Monokültür
ekim alanları ile sonuçlanan yüksek verimli çeşitler, mekanizasyon ve
ot öldürücülerin kullanımını da yaygınlaştırarak daha ucuza gıda
eldesini sağlayarak küresel ticareti tetiklemiştir. Ancak
monokültürler, hastalık ve zararlılar için sürekli besin kaynağı
yaratarak tarım ilaçlarının yoğun kullanımına yol açmış, dayanıklılık
gelişmiş, çevre üzerinde olumsuz etkiler ve gıda güvenilirliği
sorunları, yeni tarım ilaçlarının ve bu problemleri ortadan
kaldırılacağı düşüncesi ile genetiği değiştirilmiş çeşitlerin
geliştirilmesine yol açarak kısır bir döngü yaratmıştır. Organik tarım,
20. Yüzyıl başlarında entansif üretim sistemlerine yönelen batı
dünyasında bir kısım öncüler tarafından tabandan yükselen bir akım
olarak başlatılmıştır. Son zamanlarda üreticilerle aralarındaki
mesafenin açılması ve gıda skandallarının ortaya çıkışı ile
tüketicilerin, gıda kalitesi ve güvenilirliğine olan güveni azalmaya
başlamıştır. Güvenin yeniden tesisi amacıyla firmalar veya sivil
toplum kuruluşları bazı parametreler belirleyip denetim sistemleri
oluşturmuşlar ve sonrasında ise bu sistemler sertifikalı üretime
dönüşmüştür. Daha sonraki yıllarda ise hükümetler benzer sistemler
için yasal çerçeve oluşturup tarım-gıda ticaretinde daha katı kurallar
uygulamaya koyulmuştur. Günümüzde ister doğru isterse asılsız
olsun kalite ve güvenilirlik konusundaki bilgiler, dünya üzerinde hızla
yayılarak tüketicileri daha da şaşırtmaktadır. Bu nedenle mevcut
durumun açıkça ortaya konabilmesi için güvenilir bilgi kaynaklarına
ihtiyaç duyulmaktadır.
Organik yönetim sistemleri, sadece yüksek gıda kalitesi veya gıda
güvenilirliği için çözüm yaratmak amacıyla değil tarım-gıda
178. 152
sistemlerinde ekolojik, ekonomik ve etik konuları ele almak üzere
geliştirilmiştir. Bu nedenle, organik yönetim sisteminin faydaları
konusunu sorgulayan herkes bütün bu yönleriyle irdelemek
zorundadır. Ayrıca karşılaşılan zorlukların da birbiri ile ilişkili olduğu
ve az çok mevcut duruma özgü geliştiği de unutulmamalıdır. Örneğin
organik tarıma geçişte genel olarak sürdürülebilirlik veya özel bazı
kriterlere göre değerlendirme yapıldığında durum, yoğun girdi
kullanılan bir sistemden mi yoksa düşük girdili sistemden mi geçiş
yapılmakta, buna göre farklılık gösterecektir. Organik tarım, kısa
pazarlama kanallarını tercih etmektedir veya düzenli organik ürün
tüketen alıcılar daha fazla yerel ürün tüketmekte böylece sera gazı
emisyonlarını azaltıcı yönde dolaylı etki sağlamaktadır. Bu
yaklaşımlar aynı zamanda kırsal kalkınma üzerinde de olumlu etki
yaratmaktadır. Birçok ülkede yapılan anket çalışmaları, toplumda
organik ürün satın almada etkili nedenlerin birbirinden farklı
olabildiğini göstermektedir. Ancak sağlıklı ürün tüketme talebi tüm
toplumlarda ortak çıkış noktasıdır. Çevresel sürdürülebilirlik,
biyoçeşitliliğin korunması, hayvan refahı veya genetik yapısı
değiştirilmiş organizmaların yasaklanmış olması diğer faktörlerle
birlikte organik gıda tercihinde etkili olmaktadır.
Tüketiciler artık neyi yedikleri veya gıdanın nasıl üretilip işlendiği gibi
konulara daha fazla ilgi duymaktadır. Yapılan birçok çalışma ile
gıdaların sağladığı yararlar fitokimyasal içeriğine bağlı sağlık yönüyle
ortaya konmaktadır. Bazı çalışmalarda ele alınan konular antioksidan
özelliği bilinen bir veya iki bileşenle sınırlı iken diğerleri antioksidan
özelliği taşıyan farklı grupları birlikte içermektedir. Bu nedenle
tüketicilere gıdanın bileşenlerinden birini ön plana çıkararak sağlıklı
ve mutlu yaşam için tüketmelerini teşvik etmek mümkün
görülmemektedir. Her bir gıda veya bileşen için her zaman önerilen
günlük doz (miktar) bulunmakta ve yetersiz veya aşırı tüketimler de
sağlık sorunlarına yol açabilmektedir. Günümüzde, Akdeniz diyetinde
olduğu gibi genel beslenme şekli ve bununla birlikte yaşam tarzı
önem kazanmıştır. Zeytinyağı, sebzelerle birlikte Akdeniz tarzı
179. 153
beslenmenin ana öğesidir. Ulusal ve uluslararası yasal düzenlemeler
ve standartlar, tüketici sağlığını garanti etmeyi amaçlar ancak bazı
sınır değerler, ülkenin üretici mi ithalatçı mı olduğuna da bağlı olarak
ülkeler arasında farklılık gösterebilmektedir. Pestisitler, büyüme
hormonları, ağır metaller veya mikotoksinler gibi bulaşanların bir
kısmı pestisit kalıntıları gibi bakım işlemlerinde yapılan hatalardan
veya çevreden bulaşmalardan kaynaklanırken mikotoksinler
örneğindeki gibi bazıları da doğal olarak oluşabilmektedir.
Organik tarım, toprak ve ekosistem sağlığını korumak ve tüm canlılar
için eşit yaşam fırsatı tanımak üzere ekosistemde doğal döngülerin
canlandırıldığı bir yönetim sistemidir. Bu nedenle üretim ve işleme
aşamalarında izin verilen girdiler ve/veya yöntemlere ilişkin olarak
standartlar ve yasal düzenlemeler, bilimsel bulgulara dayalı olarak ön
tedbirci bir yaklaşımla hazırlanır. Organik tarımda geçerli standartlar
arasında farklılıklar olsa da organik sistemde insan ve hayvan sağlığı
üzerinde olumlu etkileri olan ortak yaklaşımlar şunlardır:
(1) Girdi ve yöntemlerin çevre ve ürün güvenilirliğini sağlamak üzere
değerlendirilmesi;
(2) Geçiş sürecine başlamadan önce üretim alanının herhangi bir
çevresel kirlenme riski taşıyıp taşımadığının incelenmesi;
(3) Tüm üretim zincirinin geçerli standartlara uygunluğunun
denetlenmesi ve
(4) Yapılan değerlendirme sonucunda referans alınan standarda
uygun olması durumunda organik olarak sertifikalandırılması.
‘Organik’ sertifikası tüketicinin üreticiden çok uzak dahi olsa gıdanın
nasıl üretildiği konusunda bilgi almasını sağlayarak güven tesis eder.
180. 154
Son zamanlarda organik gıdaların kalitesi ve sağlık özellikleri
konusunda yapılan bir çok çalışma veya meta-analizde organik
ürünler konvansiyonel üretilenlerle karşılaştırılmaktadır. Bu
karşılaştırmaların doğru olabilmesi ancak toprak yapısı ve kimyasal
bileşimi, üretim alanına özgü faktörler (denizden yükseklik, yöney
vd.), bitkiye özel etkenler (anaç, çeşit, yaş, ekim veya dikim sıklığı,
alternans ve ürün yükü vb.), iklim koşulları, su miktar ve niteliği,
çeşit, bakım işlemleri (budama, gübreleme gibi), hasat olgunluğu,
zararlı, hastalık ve yabancı ot yönetimi gibi çok sayıda faktörün
benzer veya eşdeğer olması gerekir. Buna bağlı olarak, pazardan
alınan organik ve konvansiyonel zeytinyağının kalite analizinin
yapılması, organik ürünün kalite ve güvenilirliği hakkında doğru
bilimsel sonuçlar ortaya koymada yeterli değildir. İster organik
isterse konvansiyonel sistemde üretim yapılsın, yukarıda belirtilen
çok sayıda faktör, zeytinyağı kalitesini etkileyecektir. Sistemin
gerçek etkisinin bilimsel olarak ortaya konabilmesi için ya uzun
dönemli araştırmalar yürütülmekte veya sistematik değerlendirme
çalışmaları yapılmaktadır.
Organik gıdaların konvansiyonel ürünlerle kalite ve sağlık özellikleri
açısından karşılaştırılmasında farklı yönlerin ele alınması gerekir.
Cevaplanması gereken ilk soru şudur:
Sentetik girdi, ışınlama (radyasyon) uygulamaları ve GDO kullanımının
yasaklanması ürün güvenilirliği veya kalıntı düzeylerini etkiler mi?
Organik tarımda zararlı, hastalık ve yabancı ot yönetimi, rotasyon
(ekim nöbeti), dayanıklı çeşit seçimi, örtü bitkisi ekimi, tuzak
kullanımı vb. biyolojik yöntemlere dayalıdır. Kimyasal kullanımının
zorunlu olduğu durumlarda güvenilirlik sağlamak üzere ancak izin
verilenler kullanılabilir. Bakır çok yaygın kullanılan bir fungisit
olmasına rağmen kullanım miktarı sınırlanmıştır zira toprakta
birikebilir veya uzun süreli alımlarda toksik etki yaratabilir. Organik
sistem, hızla çözünebilir sentetik gübrelerle bitkinin beslenmesi
181. 155
yerine toprak verimliliğinin uzun süreli olarak korunmasını amaçlar.
Pestisitler, büyüme düzenleyiciler veya gübreler gibi sentetik
kimyasalların yasaklanması veya kısıtlanması, bulaşan düzeylerini
minimize etmektedir. Organik ve konvansiyonel üretilmiş gıdalarda
yapılan çalışmalarda konvansiyonel ürünlerde, sentetik gübre
kaynaklı toksik metal kadmiyumun daha yüksek, tespit edilebilir
pestisitlerin de dört kat fazla olduğu belirlenmiştir (Baranski et al.,
2017). Avrupa Birliği’nde ruhsatlı 389 pestisit bulunmakla birlikte
bunlardan sadece 35 tanesine organik tarımda kullanım için izin
verilmiştir. İzin verilenler tüketici açısından değerlendirildiğinde ya
düşük toksisiteye sahiptir (pretrin ve bakır hariç) veya ürünle
doğrudan teması olmayıp sadece tuzaklarda kullanım için izinlidir
(Axel et al., 2016). Organik sistemin uygulandığı tarımsal
ekosistemler özellikle çeşitliliğin arttırılması ile pestisit kullanımını
azaltmaya yardımcı olmaktadır. Organik ürünlerde daha düşük nitrat
kalıntıları saptanmaktadır çünkü organik üretimde azot kaynağı,
konvansiyoneldeki gibi hızla eriyebilir sentetik azotlu gübreler değil
daha yavaş çözünen organik materyallerdir. Diğer yandan organik
ürünlerin tümüyle bulaşanlardan ari olduğunu düşünmek de, doğal
nedenlerden veya çevresel kaynaklı bulaşmalar olabileceği için,
yanlıştır. Genetiği değiştirilmiş organizmalar sadece transgenik
çeşitlerin (tohumların) kullanılması olarak değil, bitki koruma
ajanları, mikroorganizmalar veya gıda işlemede kullanılan yardımcı
ajanlar gibi tüm girdilerde yasaklanmıştır. Benzer şekilde ışınlama
(radyasyon), birçok gıda katkı maddesi veya temizlik ürünlerinin
yasaklanmış olması, katkı maddeleri veya radyasyon konularında
gıdalara şüpheyle yaklaşan tüketicileri memnun etmektedir.
Girdilere getirilen yasaklamalar veya kısıtlamalar çevresel kirliliği
engeller ve sonuçta temiz bir üretim alanı yaratarak gelecekteki
üretimlerin de temiz olmasını sağlamaktadır.
182. 156
Cevap aranan ikinci soru ise, organik ve konvansiyonel üretilmiş
ürünlerin bileşimlerinde farklılık var mıdır? Gıda maddeleri binlerce
primer (proteinler, karbonhidratlar, yağlar vd.) ve sekonder
(vitaminler, fenolik maddeler vd.) metabolizma ürünlerinden
oluşmaktadır. Araştırmaların birçoğu az sayıda veya belirli bir bileşik
üzerinde yürütülmektedir. Genel olarak organik ürünler daha yüksek
kuru madde, fenolik maddeler, vitamin, vücudun sentezleyemediği
esansiyel amino asitler ve şeker içeriğine sahiptir (Rembialkowska ve
Srednicka, 2009). Zeytinyağı (cv. Koroneiki) kalitesi üzerinde
yürütülen bir çalışmada hasat olum zamanı, ürün yılı ve yönetim
sistemi (organik veya konvansiyonel) gibi faktörlerin etkisi
araştırılmıştır. Toplam doymamış ve doymuş yağ asitlerinin, üretim
sistemi, ürün yılı ve olgunluk düzeyine bağlı olarak değiştiği
saptanmıştır. Oleik ve palmitoleik asit düzeyleri ise üretim sistemi ve
olgunluk düzeyinden etkilenmiştir. Bütünüyle değerlendirildiğinde,
organik üretilen zeytinyağının kalitesi konvansiyonelden daha yüksek
bulunmuştur. Ayrıca hasattaki olgunluk düzeyi ve ürün yılı da
zeytinyağı kalitesini önemli düzeyde etkilemiştir (Anastasopoulos et
al., 2011). İspanya’da organik ve konvansiyonel üretilen ‘Picual’ ve
‘Hojiblanca’ zeytin çeşidi meyveleri farklı olgunluk aşamalarında
hasat edilerek zeytinyağı kaliteleri karşılaştırılmıştır. Elde edilen
bulgular, asitlik, oksidatif stabilite, tokoferol içeriği, yağ asidi bileşimi
ve fenolik madde içerikleri bakımından organik ve konvansiyonel
zeytinyağları arasında önemli farklılıkların olduğunu ortaya
koymaktadır. Bununla birlikte, çeşit ve hasattaki olgunluk düzeyinin
fiziko-kimyasal ve besin öğeleri üzerindeki etkisinin daha önemli
düzeyde olduğu belirtilmektedir (Jimenez et al., 2014).
Organik ve konvansiyonel ürünler arasında farklılıkların belirlendiği
birçok çalışmada belirtilmektedir ancak tüketicilerin cevap aradıkları
soru şudur: Organik ürünlerin besleyici değeri daha yüksek midir
veya sağlık açısından daha mı yararlıdırlar? Pestisitler, büyüme
183. 157
düzenleyiciler (hormonlar) veya gıda katkı maddelerinin
yasaklanması veya sınırlanması, ilk sorunun altında irdelendiği için
üçüncü sorunun cevabı olarak yeniden ele alınmamıştır. Baranski et
al. (2017) organik ürünlerin daha yüksek antioksidan kapasitesine
sahip olduklarını, her bir antioksidan maddenin konvansiyonel
ürünlerdeki düzeylerine göre % 18 ile 69 arasında daha yüksek
bulunduğunu bildirmektedir. Vitaminler açısından organik ürünler,
konvansiyonellerdeki düzeylerle aynı veya daha zengin içeriğe sahip
olmuştur. Organik ürünlerde C vitamini % 6 fazla; β-karoten/Vitamin
A düzeyi aynı veya daha yüksek; Α-tokoferol/Vitamin E ise aynı veya
hafifçe düşük bulunmuştur (Mie et al., 2016). Vitamin ve fenolik
maddelerin de içinde bulunduğu antioksidan etkili maddelerin kalp
krizi, inme veya kanser gibi bulaşıcı olmayan hastalıklara yakalanma
riskini azalttığı bilinmektedir.
Organik gıda tüketimin yarattığı faydaları ortaya koyan birçok
çalışma bulunmaktadır. Ancak beslenme şekli, ilaç ve sağlık
takviyeleri kullanımı, fiziksel aktivite, sigara içme gibi özellikleri de
barındıran yaşam tarzı, insanlar üzerinde yürütülen ‘kohort’
çalışmalarda en önemli etken olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu
bölümde verilen bilgiler, genel olarak bitkisel gıda ürünleri üzerinde
elde edilen bulguları içermektedir ancak organik üretilen et ve süt
gibi hayvansal gıdalarda da benzer olumlu sonuçlar elde edilmiştir.
Akdeniz havzasında, zeytin ve zeytinyağı üretimi değerlendirildiğinde
çoğu zeytinliklerin geleneksel olarak düşük girdili üretim sisteminde
yönetildiği görülmektedir. Üretim sisteminin yanı sıra çok sayıda
faktörün zeytinyağı kalitesinde etkili olduğu da bilinmektedir. Bu
açıdan organik üretim sisteminin belirleyici etkisi, hasat ve
sonrasında yağ elde edilmesi aşamalarında ortaya çıkmaktadır
(Lütfen daha fazla bilgi için ilgili modülü inceleyiniz). Daha yüksek
zeytinyağı kalitesi elde edebilmek için organik tarım kuralları,
hasattan sonra sıkım için uzun süreli bekletmeyi ve yağın elde
184. 158
edilmesi sırasında sıcaklığın yükselerek kaliteyi olumsuz etkilemesini
önleyici kurallar bulunmaktadır. Ayrıca işlem görmüş rafine veya
prina yağları organik olarak sertifikalanamaz. Organik zeytinyağı, her
zaman daha yüksek besleyici değere sahip sızma zeytinyağı
kalitesinde olmak zorundadır.
6.2. YARARLANILAN VEYA ÖNERİLEN KAYNAKLAR
Anastasopoulos, E., N. Kalogeropoulos, A.C. Kaliora, A. Kountouri,
and N.K. Andrikopoulos (2011) The influence of ripening and crop
year on quality indices, polyphenols, terpenic acids, squalene, fatty
acid profile, and sterols in virgin olive oil (Koroneiki cv.) produced by
organic versus non-organic cultivation method, International Journal
of Food Science and Technology, Volume 46, Issue 1, p. 170–178DOI:
10.1111/j.1365-2621.2010.02485.
Anonim, 2017. Organic food and its effects on health, Organic Food,
Sustainable and Healthy Food Production,
www.eostreorganics.co.uk
Axel, M., E. Kesse-Guyot, J. Kahl, E. Rembiałkowska, H.R. Andersen,
P. Grandjean and S. Gunnarsson (2016) Human health implications
of organic food and organic agriculture, European Parliament,
http://ep.europa.eu/stoa.doi.10.2861/12348.
Baranski, M., L. Rempelos, P.O. Iversen and C. Leifert (2017). Effects
of organic food consumption on human health; the jury is still out!,
Food Nutr Res., 61 (1):
1287333.doi.10.1080/16546628.2017.1287333.
Barański M., D. Srednicka-Tober, N. Volakakis, C. Seal, R. Sanderson,
G.B. Stewart, C. Benbrook, B. Biavati, E. Markellou, C. Giotis, J.
Gromadzka-Ostrowska, E. Rembiałkowska, K. Skwarło-Sońta, R.
Tahvonen, D. Janovská, U. Niggli, P. Nicot, and C. Leifert (2014).
185. 159
Higher antioxidant and lower cadmium concentrations and lower
incidence of pesticide residues in organically grown crops: a
systematic literature review and meta-analyses, Br J Nutr. 2014,
112(5):794-811. doi: 10.1017/S0007114514001366.
Garcia,-Ruiz, R., V. Ochoa, B. Vinegla, M.B. Hinojosa, R. Pena-
santiago, G. Liebanas (2009). Soil enzymes, nematode community
and selected physico-chemical properties as soil quality indicators in
organic and conventional olive oil farming: Influence of seasonality
and site features, Applied Soil Ecology, 41: 305-314. Doi
10.1016/j.apsoil.2008.12.004.
Huber, M. E. Rembiałkowska, D. Średnicka, S. Bügel, and L.P.L. van
de Vijvera, (2011) Organic food and impact on human health:
Assessing the status quo and prospects of research, NJAS -
Wageningen Journal of Life Sciences, Volume 58, Issues 3–4,
December 2011, Pages 103–109,
https://doi.org/10.1016/j.njas.2011.01.004.
Jimenez, B., A. Sánchez-Ortiz, M.L. Lorenzo, and A. Rivas (2014)
Effect of organic cultivation of Picual and Hojiblanca olive varieties
on the quality of virgin olive oil at four ripening stages. European
Journal of Lipid Science, Volume 116, Issue 12, p. 1634–1646. DOI:
10.1002/ejlt.201400010
Rembialkowska, E and D. Srednicka (2009) Organic food quality and
impact on human health, Agronomy Research, 7 (Special Issue II),
719-727.
Smith-Spangler C., M.L. Brandeau ML, G.E. Hunter, J.C. Bavinger, M.
Pearson, P.J. Eschbach, V. Sundaram, H. Liu, P. Schirmer, C. Stave, I.
Olkin, and D.M. Bravata (2012). Are organic foods safer or healthier
than conventional alternatives?: a systematic review, Ann Intern
Med. 157(5):348-66. doi: 10.7326/0003-4819-157-5-201209040-
00007. Review. Erratum in: Ann Intern Med. 2012 Oct 2;157(7):532.
Ann Intern Med. 2012 Nov 6;157(9):680.
186. 160
6.3. TANIMLAR
Antioksidan: Diğer moleküllerin oksidasyonunu engelleyen
moleküllerdir. Oksidasyon ise serbest radikallerin oluşarak hücrelerin
zarar görmesinde etkili olabilen zincirleme kimyasal reaksiyonlardır.
Antioksidan özelliği olan tioller, askorbik asit (vitamin C) veya
vitamin E, bu zincirleme reaksiyonlarını sonlandırır.
Bulaşanlar (Kontaminantlar): Gıda, hava veya suda bulunabilen,
zararlı her türlü fiziksel, kimyasal, biyolojik radyolojik maddeler olup
gıdalara doğal kaynaklardan (ağır metaller vd.), yanlış
uygulamalardan (pestisitler vd.) veya çevreden (pestisitler vd.)
bulaşabilir veya işleme sırasında oluşurlar.
Fitokimyasallar: Antioksidanlar örneğindeki gibi primer veya
sekonder metabolizma sonunda bitkilerce üretilen ve insan sağlığına
faydalı kabul edilen bioaktif bileşiklerdir.
Genetiği değiştirilmiş: Topluca rekombinant DNA (rDNA) veya
genetik mühendisliği olarak bilinen farklı biyoteknolojik yöntemler
kullanılarak yapay olarak bir veya birçok genin aktarıldığı genetik
yapısı değiştirilmiş çeşit. Genetiği Değiştirilmiş Organizma (GDO)
olarak ta bilinmektedir.
Gıda güvenilirliği: Gıdalara bağlı hastalıkların önlenmesine yönelik
olarak elleçleme, hazırlık, depolama gibi üretim sürecindeki tüm
işlemleri kapsayan ve tanımlayan bilim dalıdır.
Kalite: talebin karşılanmasını sağlamaya yardımcı olan gerekli veya
belirleyici karakteristik, özellik veya nitelik.
‘Kohort’ çalışmalar: hastalıkların nedenlerini incelemeye yönelik, risk
faktörleri ile sağlık üzerindeki etkileri arasında bağlantılar kurmaya
çalışan tıbbi bir araştırma şeklidir. Kohort çalışmalar, çoğunlukla
ileriye dönüktür ve bu amaçla çok önceden planlanıp gelecekteki
uzun bir dönemi kapsayan çalışmalardır.
187. 161
Mikotoksin: Küfler (funguslar) tarafından uygun ortam ve koşullarda
oluşturulan toksik, insan ve hayvanlarda hastalık veya ölümlere
neden olabilen bir grup sekonder metabolizma ürünleridir.
Önerilen Günlük Doz: Tüm sağlıklı insanların hemen hemen bütün
(%97-98 oranında) beslenme ihtiyaçlarının karşılanması için gerekli
günlük ortalama doz.
Pestisitler: Zararlıların mücadelesinde kullanılan ve böceklere yönelik
olan insektisitler, küflere yönelik fungusitleri, kemiricilere yönelik
rodentisitleri, kırmızı örümceklere (akarlara) karşı akarisitleri veya
yabancı otlara karşı kullanılan herbisitleri de içeren kimyasal
bileşiklere verilen genel terimdir.