2. Bu çalışma Çevre ve Şehircilik Bakanlığı,
Çevresel Etki Değerlendirmesi, İzin ve Denetim Genel Müdürlüğü,
Çevre Envanteri ve Bilgi Yönetimi Dairesi Başkanlığı
tarafından yayıma hazırlanmıştır.
ANKARA - 2013
ISBN : 978-605-5294-20-5
Yayın No : 18
Adres : Çevre ve Şehircilik Bakanlığı – Çevresel Etki Değerlendirmesi, İzin ve Denetim
Genel Müdürlüğü
Vekâletler Caddesi No:1, Bakanlıklar - Ankara
Tel : 0 312 410 17 50
Faks : 0 312 417 02 57
e-ileti : cebyd@csb.gov.tr
web : www.csb.gov.tr/gm/ced
3. ÖNSÖZ
Anayasamıza göre “Herkes sağlıklı ve dengeli bir çev-
rede yasama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre
sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin
ve vatandaşların ödevidir”. Çevreyle ilişkili bütün faaliyet-
lerde bu ilkeye uyulacaktır. Bakanlık olarak biz de, çevre
sorunlarının çözülmesini, sürdürülebilirlik anlayışı doğrul-
tusunda çevre ve kalkınma politikalarının oluşturulmasını
hedeflemekteyiz.
Yaşanabilir çevre, kentsel dönüşüm ve marka şehirler
için reform hareketini başlattık; başlattığımız plan ve pro-
jeler ile vatandaşlarımızın sağlıklı, güvenli ve hayat kalitesi
yüksek çevrelerde yaşaması için, titiz ve heyecanlı bir ça-
lışma yürütüyoruz. Hayat kalitesi yüksek şehirler ve sür-
dürülebilir çevreyi temin etmek üzere; planlama, yapım,
dönüşüm ve çevre yönetimine ilişkin iş ve işlemleri dü-
zenleyici katılımcı ve çözüm odaklı bir anlayışla yapmayı
amaçlıyoruz.
Sürdürülebilir kalkınmanın en önemli araçlarından biri olan Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED)
ülkemizde 1993’den bu yana uygulanmaktadır. Çevresel Etki Değerlendirmesi; gerçekleştirilmesi
planlanan projelerin çevreye olabilecek olumlu ve olumsuz etkilerinin belirlenmesinde, olumsuz
yöndeki etkilerin önlenmesi ya da çevreye zarar vermeyecek ölçüde en aza indirilmesi için
alınacak önlemlerin, seçilen yer ile teknoloji alternatiflerinin belirlenerek değerlendirilmesinde
ve projelerin uygulanmasının izlenmesi ve kontrolünde sürdürülecek çalışmaları kapsamaktadır.
Bu yıl içerisinde gerçekleştirilen ÇED Yönetmeliği revizyon çalışmaları tamamlanmış olup, ÇED
Yönetmeliği 03 Ekim 2013 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. ÇED Yönet-
meliği kapsamındaki tüm iş ve işlemleri elektronik ortamda gerçekleştirilecek olan Çevrimiçi ÇED
Süreci Yönetimi Sistemi (e-ÇED) uygulaması ise, 2013 yılı Kasım ayında devreye alınacaktır.
Tüm sektörel politikalar ile çevrenin iyileştirilmesi ve korunması politikalarının birbiri ile ilişki-
lendirilmesi için tüm kamu kuruluşlarının, özel sektörün, sivil toplum kuruluşlarının ve akademik
çevrelerin yakın işbirliği içinde olması gerekmektedir.
Çevre kirliliğinin önlenmesi önleyici tedbirlerin alınması ile daha ekonomik şekilde sağlanabilir.
Kirliliğin kaynağında önlenmesi kirlilik oluştuktan sonra giderilmesinden daha ekonomik ve etkin
bir faaliyettir. Bu nedenle faaliyetlerin çevrede en az değişikliğe sebep olacak, insan sağlığına
ve çevreye en az risk oluşturacak, havayı en az kirletecek ve kullanılan ürünleri yeniden
kullanılabilecek şekilde olmasına dikkat edilecektir.
Bu çerçevede çevreyi korumak adına mevzuat kapsamında gerçekleştirilen; çevresel etki
değerlendirmesi, izin/lisanslandırma ve izleme faaliyetlerinin yanı sıra denetim ve yaptırım uygu-
lamaları büyük önem taşımaktadır.
ÇED Yönetmeliğinin yayınlandığı 1993 yılından 2013 yılına kadar geçen 20 yılda Çevresel Etki
Değerlendirmesi İzin ve Denetim Genel Müdürlüğü tarafından gerçekleştirilen; Alt Yapı Yatırımları ve
Endüstriyel Yatırımlar kapsamındaki yapımı planlanan projelerin inceleme ve değerlendirme süreçleri,
verilenÇEDKararlarıayrıca,gerçekleştirilenEğitimveProjeÇalışmalarıbukitabıniçeriğindeyeralmaktadır.
Erdoğan BAYRAKTAR
Çevre ve Şehircilik Bakanı
4. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI
ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ ETKİLER-ÖNLEMLER
4
İÇİNDEKİLER
ÖNSÖZ.................................................................................................................................................3
İÇİNDEKİLER.......................................................................................................................................4
1. GENEL.............................................................................................................................................9
2. ALTYAPI YATIRIMLARI....................................................................................................................13
2.1 ENERJİ YATIRIMLARI..............................................................................................................13
2.1.1. Nükleer Santraller...........................................................................................................13
2.1.2. Termik Santraller.............................................................................................................17
2.1.3. Hidrolik Santraller...........................................................................................................23
2.1.4. Rüzgâr Enerji Santralleri.................................................................................................28
2.1.5. Jeotermal Kaynaklı Enerji Santralleri..............................................................................31
2.1.6. Güneş Enerjisine Dayalı Santraller.................................................................................33
2.1.7. Yeraltı Suyunun Çıkarılması veya Suyu Yeraltında Depolama Projeleri.........................34
2.1.8. Akarsu Yataklarının Düzenlenmesi ile Ilgili Projeler........................................................36
2.1.9. Boru ile İçme Suyu Taşımaları Dışında Kalan Büyük Su Aktarma Projeleri...................37
2.1.10. Su Depolama Tesisleri..................................................................................................38
2.1.11. Elektrik İletim Hatları.....................................................................................................47
2.1.12. Genel Değerlendirme...................................................................................................50
2.2. ULAŞIM VE KIYI PROJELERİ.................................................................................................53
2.2.1. Ulaşım Projeleri...............................................................................................................53
2.2.1.1. Demiryolları.............................................................................................................53
2.2.1.2. Havaalanları............................................................................................................54
2.2.1.3. Karayolları...............................................................................................................56
2.2.2. Kıyı Yapıları......................................................................................................................57
2.2.2.1. Limanlar, İskeleler, Rıhtımlar, Tersaneler, Balıkçı Barınakları:.................................57
2.2.2.2. Dolgu Projeleri........................................................................................................59
2.2.2.3. Dip Taraması Projeleri.............................................................................................60
2.2.2.4. Dalgakıran, Mendirek ve Mahmuz Projeleri............................................................62
2.2.3. Genel Değerlendirme.....................................................................................................63
2.3. TURİZM VE KONUT YATIRIMLARI.........................................................................................67
2.3.1.Turizm Konaklama Tesisleri.............................................................................................67
5. 1993-2013
20. YILI
5
2.3.2. Toplu Konut Projeleri......................................................................................................69
2.3.3. Turizm ve Toplu Konut Projelerinde ÇED Raporları İncelenirken Göz Önünde
Bulundurulan Kanun ve Yönetmelikler.....................................................................................72
2.3.4. Genel Değerlendirme.....................................................................................................73
3. ENDÜSTRİYEL YATIRIMLAR..........................................................................................................77
3.1. PETROL VE MADENCİLİK......................................................................................................77
3.1.1. Maden arama faaliyetleri................................................................................................77
3.1.2. Maden Çıkarma Faaliyetleri............................................................................................79
3.1.3.Cevher Hazırlama Tesisleri..............................................................................................81
3.2.4.Cevher Zenginleştirme Tesisleri......................................................................................82
3.1.5.Petrol ve Doğalgazın Borularla Taşınması.......................................................................86
3.1.6. Atık Barajları ve/veya Atık Havuzları...............................................................................88
3.1.7. Kireç Fabrikaları ve/veya Alçı Fabrikaları........................................................................90
3.1.8. Diğer Tesisler..................................................................................................................91
3.1.10. Genel Değerlendirme...................................................................................................92
3.2. TARIM VE GIDA......................................................................................................................97
3.2.1. Et Ürünleri Üretim Tesisleri (Kesim Tesisleri) .................................................................97
3.2.2. Bitkisel Ürün Üretim Tesisleri..........................................................................................97
3.2.2.1. Yağ Üretim Tesisleri.................................................................................................97
3.2.2.2. Şeker Fabrikaları.....................................................................................................99
3.2.3. Yetiştirme Tesisleri........................................................................................................102
3.2.4. Kültür Balıkçılığı Projeleri..............................................................................................103
3.2.5. Süt ve süt ürünleri üretim tesisleri................................................................................103
3.2.6. Fermantasyon ile Alkollü İçki Üreten Tesisler veya Malt Tesisleri................................104
3.2.7. Rendering Tesisleri.......................................................................................................105
3.2.8. Genel Değerlendirme...................................................................................................106
3.3. ATIK VE KİMYA.....................................................................................................................111
3.3.1. Rafineriler......................................................................................................................111
3.3.2. Radyasyonlu Nükleer Yakıtlar.......................................................................................111
3.3.3. Asbest Çıkartılması ve Asbest İçeren Ürünleri İşleme veya Dönüştürme Projeleri......113
6. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI
ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ ETKİLER-ÖNLEMLER
6
3.3.4. Fonksiyonel Olarak Birbirine Bağlı Çeşitli Birimleri Kullanarak Üretim Yapan Kimya Tesisleri......114
3.3.5. Patlayıcı ve Parlayıcı Maddelerin Üretildiği ve/veya Depolandığı Tesisler...................115
3.3.6. Tehlikeli ve Özel İşleme Tabi Atıkların Geri Kazanımı, Depolanması ve Bertarafı........116
3.3.7. Atıksu Arıtma Tesisleri...................................................................................................117
3.3.8. Atıkların Ara İşleme Tabi Tutulması ve Düzenli Depolanması İçin Kurulacak Tesisler.118
3.3.9. Petrol, Doğalgaz, Petrokimya ve Kimyasal Madde Depolama Tesisleri...........................118
3.3.10. Pil ve Akü Üretim Tesisleri (montaj yapılan tesisler hariç) .........................................119
3.3.11. Tarım İlaçları ve/veya Farmasötik Ürünlerin Etken Maddelerinin Üretildiği Tesisler..120
3.3.12. Sabun ve deterjan üretimi yapan tesisler...................................................................120
3.3.13. Kümes, Ahır Gübrelerinin Geri Kazanılması, Bertaraf Edilmesine Yönelik Tesisler...121
3.3.14. Derin Deniz Deşarj Projeleri.......................................................................................122
3.3.15. Genel Değerlendirme.................................................................................................122
3.4. SANAYİ.................................................................................................................................125
3.4.1. Metal Ergitilmesi ile İlgili Tesisler..................................................................................125
3.4.2. Orman Ürünleri ve Selüloz Tesisleri.............................................................................126
3.4.3. Tekstil Tesisleri..............................................................................................................127
3.4.4. Çimento, Hazır Beton ve Klinker Tesisleri....................................................................130
3.4.5. Ham Deri İşleme Tesisleri (konfeksiyon ürünleri hariç) ...............................................132
3.4.6. Taşıt Üretimi Yapan Tesisler..........................................................................................133
3.4.7. Cam, Cam Elyafı veya Taş Yünü Üretim Tesisleri.........................................................133
3.4.8. Lastik Üretim Tesisleri...................................................................................................134
3.4.9. Seramik, Kiremit, Tuğla veya Porselen Üretimi Yapan Tesisler....................................135
3.4.10. Beyaz Eşya Üretiminin Yapıldığı Tesisler....................................................................136
3.4.11. Genel Değerlendirme.................................................................................................136
4. EĞİTİM VE PROJE ÇALIŞMALARI...............................................................................................141
4.1. ÇED EĞİTİM VE BİLGİ MERKEZİNİN KURULMASI PROJESİ.............................................141
4.2. ULUSAL ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ (ÇED) ÇALIŞTAYI...................................141
4.3. STRATEJİK ÇEVRESEL DEĞERLENDİRME (SÇD) ÇALIŞMALARI.....................................142
4.3.1. Stratejik Çevresel Değerlendirme (SÇD) Nedir?..........................................................142
4.3.2. SÇD Süreci...................................................................................................................143
4.3.3. SÇD kapsamında yapılan çalışmalar...........................................................................144
7. 1993-2013
20. YILI
7
4.3.4. Taslak SÇD Yönetmeliği...............................................................................................145
4.4. KÜMÜLATİF ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ PROJESİ...........................................146
4.5. ÇEVRİMİÇİ ÇED SÜRECİ YÖNETİMİ SİSTEMİ (E-ÇED) .....................................................146
4.5.1. e-ÇED Veri Hazırlama ve Aktarma................................................................................147
4.5.2. e-ÇED Karar Destek Sistemi ve Ek Yazılımları.............................................................148
EK-1 1993-2013 ÇED KARARLARI...................................................................................................148
EK-2 GENEL SEKTÖR İSTATİSTİKLERİ...........................................................................................149
EK-3 ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ YÖNETMELİĞİ..........................................................152
EK-4 ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ EK-1 SÜRECİ............................................................173
EK-5 ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ EK-2 SÜRECİ............................................................174
YAYIN LİSTESİ..................................................................................................................................175
8. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI
ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ ETKİLER-ÖNLEMLER
8
9. 1993-2013
20. YILI
9
1. GENEL
Sürdürülebilir kalkınmanın en önemli araçla-
rından biri olan Çevresel Etki Değerlendirmesi
(ÇED) ülkemizde 1993’den bu yana uygulan-
makta olup, projelerin çevreye olabilecek etkile-
rinin önlenmesinde seçilen yer ile teknolojik al-
ternatiflerinin belirlenmesinde uygulanan önemli
bir araçtır. Mevcut ve planlanan sanayi tesisle-
rinde ve kamuoyunda çevre bilinci ve farkında-
lık yaratılması hedeflenmiş ve bu hedef 20 yılda
önemli ölçüde başarıya ulaşmıştır.
Çevresel Etki Değerlendirmesi; gerçekleşti-
rilmesi planlanan projelerin çevreye olabilecek
olumlu ve olumsuz etkilerinin belirlenmesinde,
olumsuz yöndeki etkilerin önlenmesi ya da çev-
reye zarar vermeyecek ölçüde en aza indirilmesi
için alınacak önlemlerin, seçilen yer ile teknoloji
alternatiflerinin belirlenerek değerlendirilmesin-
de ve projelerin uygulanmasının izlenmesi ve
kontrolünde sürdürülecek çalışmaları kapsa-
maktadır.
Geçmişte, kullanılan teknolojiler, yer seçi-
mi, atık bertaraf yöntemleri ve sürdürülebilirlik
gibi konular önemsenmez iken günümüzde bu
konular birincil önem taşır hale gelmiştir. Proje-
ler faaliyete geçmeden önce ÇED Yönetmeliği
kapsamında ÇED Olumlu/ÇED Gerekli Değildir
Belgesi alınması zorunlu hale gelmiştir. Doğal
kaynak kullanımının minimize edilmesi, atık olu-
şumunun kaynağında azaltılması, atık bertaraf
yöntemlerinin geliştirilmesi ve sürdürülebilir çev-
re hedeflenerek önleyici tedbirlerin alınması he-
deflenmiş ve büyük ölçüde başarı sağlanmıştır.
Bu yıl içerisinde gerçekleştirilen ÇED Yönet-
meliği revizyon çalışmaları tamamlanmış olup,
ÇED Yönetmeliği 03 Ekim 2013 tarihinde Res-
mi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
ÇED Yönetmeliği kapsamındaki tüm iş ve işlem-
leri elektronik ortamda gerçekleştirilecek olan
Çevrimiçi ÇED Süreci Yönetimi Sistemi (e-ÇED)
uygulaması ise, 2013 yılı Kasım ayında devreye
alınacaktır.
ÇED Yönetmeliği çerçevesinde verilen ÇED
kararlarına ilişkin veri ve değerlendirmeler, sek-
törel dağılımlar da bu kitapta yer almaktadır. Ki-
tapta kullanılan ÇED verileri 2013 Temmuz ayı
sonu itibariyledir.
12. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI
ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ ETKİLER-ÖNLEMLER
12
13. 1993-2013
20. YILI
13
2. ALTYAPI YATIRIMLARI
2.1 ENERJİ YATIRIMLARI
Ülkemizdeki enerji talebi artışı ile birlikte dün-
ya enerji talebi de her ülkede farklı oranlarda ol-
makla birlikte küresel ölçekte sürekli artmaktadır.
Bu talebi karşılamak için küresel enerji yatırımları
her yıl artış göstermektedir.
2023 ekonomi hedefini destekleyecek enerji
kaynaklarına bakıldığında %72 oranında enerji
ithalat bağımlılığı ile karşı karşıya kalınmaktadır.
Ülkemizde, doğalgazın %98’i, petrolün %92’si ve
kömürün %30’u ithal edilmektedir. Yerli ve yeni-
lenebilir kaynakların üretimini de dikkate aldığı-
mızda enerji ithal bağımlılığımızın %72 olduğu
görülmektedir. Yenilenebilir enerji kaynakların-
dan elektrik üretimi oranı dünyada %3,7 iken,
ülkemizde %3,1 seviyesindedir. Petrol, doğalgaz
ve kömürdeki yüksek ithalat oranına karşılık, ye-
nilenebilir enerji kaynaklarımızda kurulu güç po-
tansiyelimiz yaklaşık 136.600 MW, kullanmakta
olduğumuz 22.075 MW’dır.
Bakanlığımız bünyesinde enerji yatırımları
aşağıdaki konuları kapsamaktadır:
a) Santraller
Nükleer santraller
Termik santraller
Hidrolik santraller
Rüzgâr santralleri
Jeotermal kaynaklı enerji santralleri
Güneş enerjisine dayalı santraller
b) Su Projeleri
Yeraltı suyunun çıkarılması veya suyu ye-
raltında depolama projeleri
Akarsu yataklarının düzenlenmesi ile ilgili
projeler
Boru ile içme suyu taşımaları dışında kalan
büyük su aktarma projeleri
Su depolama tesisleri (baraj ve göletler)
c) Elektrik İletim Hatları
2.1.1. Nükleer Santraller
Atom çekirdeklerinin parçalanması sonucun-
da büyük bir enerji açığa çıkmaktadır. Ağır atom
çekirdeklerinin nötronlarla bombardımanı so-
nucunda bu çekirdeklerin parçalanması sağla-
nabilir; bu tepkimeye “fisyon” adı verilmektedir.
Her bir parçalanma tepkimesi sonucunda açığa;
fisyon ürünleri, enerji ve 2-3 adet de nötron çık-
maktadır.
Uygun şekilde tasarlanan bir sistemde tepki-
me sonucu açığa çıkan nötronlar da kullanılarak
parçalanma tepkimesinin sürekliliği sağlanabi-
lir (zincirleme tepkime) . Bunun haricinde hafif
atom çekirdeklerinin birleşme tepkimeleri de
büyük bir enerjinin açığa çıkmasına sebep ol-
maktadır. Bu birleşme tepkimesine “füzyon” adı
verilmektedir. Bu tepkimenin sağlanabilmesi için
14. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI
ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ ETKİLER-ÖNLEMLER
14
atom çekirdeğinde bulunan artı yüklerin birbirini
itmesinden kaynaklanan kuvvetin yenilmesi ge-
reklidir. Bu nedenle çok yüksek sıcaklığa çıkılan
sistemler kullanılmaktadır. Çok yüksek sıcaklıkta
yüksek enerjiye ulaşan atom çekirdeklerinin çar-
pışması ile füzyon tepkimesi sağlanabilmektedir.
Fisyon ve füzyon tepkimeleri ile elde edilen ener-
jiye “çekirdek enerjisi” veya “nükleer enerji” adı
verilmektedir.
Nükleer reaktörler nükleer enerjiyi elektrik
enerjisine dönüştüren sistemlerdir. Temel olarak
fisyon sonucu açığa çıkan nükleer enerji nükleer
yakıt ve diğer malzemeler içerisinde ısı enerjisine
dönüşür. Bu ısı enerjisi bir soğutucu vasıtasıyla
çekilerek bazı sistemlerde doğrudan bazı sistem-
lerde ise ısı enerjisini başka bir taşıyıcı ortama ak-
tararak türbin sisteminde kinetik enerjiye ve daha
sonra da jeneratör sisteminde elektrik enerjisine
dönüştürülür. Malzemelerin çok çeşitli fiziksel,
kimyasal ve nükleer özellikleri sebebiyle pek çok
değişik nükleer reaktör tasarımı mevcuttur.
Dünya elektrik ihtiyacının yaklaşık % 13’ünü
nükleer enerjiden karşılamaktadır, 31 ülkede 437
adet nükleer reaktör işletmededir. 2035 yılında
nükleer kaynaklı elektrik üretiminde kurulu güç
olarak %58 oranında artış olacağı öngörülmek-
tedir. Nükleer reaktör sayısı bakımından Ameri-
ka birinci (104 adet reaktör), elektrik üretiminde
nükleerin payı bakımından ise Fransa birinci (%
78) sırada yer almaktadır.
a) Çevresel Etkiler:
Nükleer güç santralleri, yeniden işleme, atık
işleme tesisleri veya kullanılmış yakıt depolama
tesisleri gibi nükleer tesisler, çevreye salınması
durumunda radyoaktif kirlilik oluşturabilecek ve
insan sağlığına ve diğer canlılara zarar verebile-
cek miktarlarda yüksek radyoaktivite içerirler.
Nükleer güç santralleri, fisyon işlemi sonucun-
da büyük miktarlarda radyoaktivite ortaya çıktığı
için, meydana gelebilecek herhangi bir kaza du-
rumunda diğer nükleer tesislerde oluşabilecek
kazalardan daha büyük hasar oluşturacak potan-
siyele sahiptir. Ayrıca reaktörler, büyük miktarda
enerji ve radyoaktiviteyi geniş alanlara yayabile-
cek sıvı ve gaz taşıyıcıları içermektedirler.
Nükleer santrallerin çevre üzerindeki etkile-
ri uranyum ve toryum çıkarma, yakıt hazırlama,
zenginleştirme, üretim, kullanılan yakıtın yeniden
işlenmesi, depolanması ve işletme ömrü bitip
kapatılan reaktörlerin sökülmesi sırasında orta-
ya çıkmaktadır. Nükleer Santrallerde kullanılan
uranyum ve toryum cevherlerinin çıkarılması ve
işlenmesi esnasında düşük ışımalı atıklar yayıl-
maktadır. Bu atıkların bir bölümünün geçmişte
yapı malzemesi olarak kullanılması, bu tür mal-
zemeden yapılmış evlerde barınan insanların,
uranyum madencilerinden daha yüksek dozda
ışımaya maruz kalmalarına yol açmıştır. Nükleer
santrallerden çevreye olabilecek en büyük etki
bir kaza sonucu büyük miktarlarda radyoaktif
maddenin çevreye yayılmasıdır. Nükleer San-
trallerden yayılan gaz ve sıvı radyoaktif atıklar
önemli çevre sorunları yaratmaktadır. Ancak,
olası kaza durumunda radyasyonun çevreye
olan etkileri kazanın şiddetine, reaktörün tipine
ve reaktör dış emniyet sistemine göre değişmek-
tedir. Şayet kaza sonucunda çevreye çeşitli rad-
yoizotoplar yayılmışsa su, toprak ve hava alıcı
ortamına radyasyonun yayılması, çevre ve insan
sağlığını etkilemektedir. Radyasyon gerek ışınla-
ma ile gerekse bitki ve deniz ürünlerinin yenmesi
sonucu insanlara geçmektedir.
Radyoaktif maddelerin (sezyum ve strons-
yum) yarı ömürleri uzun olup (28 yıldan fazla)
vücuttaki tabi elementlerle kimyasal benzerlikleri
bulunduğundan insan vücudunda birikmesi söz
konusudur. Örneğin kalsiyumun kemik oluşu-
munda, potasyumun da çeşitli hücre fonksiyon-
ları ile ilişkisi bulunmaktadır. Kimyasal olarak da
stronsiyum kalsiyum ile sezyum ise potasyum
ile olan benzerliklerinden dolayı bu maddeler
15. 1993-2013
20. YILI
15
alınan besinlerle vücutta birikerek çeşitli kemik
hastalıkları ve kemik kanserine sebep olmakta-
dırlar. Radyoaktif serpintiler sonucu toprağın bu
atıkları absorblaması ve toprakta yetişen bitkile-
rin doğrudan yenilmesi veya bunları yiyen hay-
vanların et ve sütünün besin olarak alınması ile
insan vücudunda radyoaktif maddeler birikmiş
olacaktır. Yine atmosfere yayılan radyoaktif gaz-
lar bulutlardan ışınlama ile veya gıda zinciri ile
insanlara bulaşmakta ve insan sağlığını olumsuz
yönde etkilemektedir.
4800 MWe Kurulu Gücünde Akkuyu Nükleer Güç
Santrali Projesi Arazi Değerlendirme Toplantısından
Görünüm (29.03.2012)
b) Süreçte Alınan Önlemler:
Tesisin yeterince güvenli olmasını temin et-
mek için teknik ve kurumsal önlemler, nükleer
tesisin her aşamasında (yer seçimi, tasarım, ima-
lat, inşaat, işletmeye alma, işletme ve hizmetten
çıkarma) uygulanmalıdır.
Radyasyonun sağlık etkileri radyasyondan
korunma ve nükleer güvenlik (NGS) koşulları
tanıtılmalı, kavram ve ilkeleri ile ilgili genel bilgi
verilmelidir.
Radyolojik izleme alanı ve acil durum planla-
ma bölgesi uygun ölçekli haritalar ile tanıtılmalıdır.
Radyoaktif Etki Alanı,
Doğal radyasyon kaynakları (Kozmik rad-
yasyondan dolayı uçuş personelinin yıl-
lık maruz kaldığı doz ve uzun uçuşlarda
yolcuların alacağı ortalama dozlar, insan
vücudundaki doğal radyasyon nedeniyle
maruz kalınan dozlar, evlerdeki ortalama
radon nedeniyle alınacak ortalama dozlar),
Yapay radyasyon kaynakları (tıbbi ışınlan-
malar nedeniyle maruz kalınan dozlar vb.)
NGS için tanımlanan radyolojik izleme ala-
nı içindeki Art alan radyasyon seviyesi;
Örnek noktaları, örnek alma sıklığı, örnek
tipleri ve örneklere uygulanan analizler,
Radyasyonun insanlara ulaşabileceği ta-
şınım yolları da dikkate alınarak toprak,
sediment, su ve havada bulunan doğal ve
yapay radyasyon seviyeleri,
Evlerdeki ortalama radon aktivite konsan-
trasyonu,
Varsa nükleer tesis kaynaklı olmayan, at-
mosfere ve suya bırakılan yapay ve doğal
radyoaktif maddelerin cinsi, miktarı, rad-
yasyon seviyesi ve bırakılan yerler,
Art alan radyasyon nedeniyle yıllık ortala-
ma halk dozu ve bunun radyasyon kay-
naklarına göre (radon, toprak, su vb.) da-
ğılımı,
Meteorolojik ve İklimsel Özellikler (Meteo-
rolojik verilerin alan özelliklerini karakterize
edecek biçimde IAEA (Uluslararası Atom
Enerjisi Ajansı) güvenlik rehberlerinde yer
alan tüm meteorolojik kriterlerin ve çalış-
malar raporda sunulmalıdır.)
Meteorolojik ve iklimsel özelliklerin saptan-
ması için;
Bölgenin genel ve yerel iklim koşulları,
projenin bulunduğu mevkiinin topografik
yapısı,
Hava sıcaklıklarının günlük, aylık ve mev-
simsel ortalamalarına ait bilgiler, hava sı-
caklığı ve sıcaklığın yükseklik ile değişimi,
Hava akımları (rüzgâr yönleri, hızları ve
esme süreleri, rüzgâr-topoğrafya ilişkisine
ait bilgiler, şiddetli ve sakin rüzgârlara ait
16. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI
ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ ETKİLER-ÖNLEMLER
16
bilgiler, rüzgâr yönlerinin düzensiz deği-
şimleri, mevsimlik rüzgâr gülü, fırtınalı gün-
ler sayısı, vb.),
Karışım yüksekliğinin kalınlığı, günlük ve
mevsimlik olarak değişimi,
Yağış (yağışların saatlik, günlük, aylık,
mevsimsel ve yıllık ortalamalarına ve yağış
cinsine ait bilgiler, dolu, kar ve sis, kar ya-
ğışlı günler ve karın yerde kalma süresi),
Nemlilik ve buharlaşma durumu ve bunla-
rın grafikleri,
Sis, sisin devam etme süresi,
Buzlanma,
Türbülans,
Güneş radyasyonu ve gece olan net rad-
yasyon,
Atmosferik kararlılık sınıfının analizi, enver-
ziyona ait bilgiler, oluşum sıklığı, süresi ve
seviyesi,
Bulutluluk,
Yıldırım ve oraj analizleri yapılmalıdır.
Genel anlamda nükleer tesisin güvenliği; te-
sis sistemlerinin ve tesis personelinin kazaların
oluşmasını önleme, kazanın olması durumunda
ise kaza sonuçlarını en aza indirgeme yeteneği
olarak anlaşılmalıdır. Sonuçta, işletilen nükleer
tesislerin çevre ve halk üzerindeki radyolojik et-
kisi hem normal işletme hem de potansiyel kaza
sırasında mümkün olduğunca en düşük seviye-
de tutulmalıdır.
Nükleer güç santralinin saha seçimi, ulusal
mevzuata göre yapılır ve güvenlikle ilgili düzen-
leyici kuruluşun onayını gerektirir. Güvenlik fak-
törlerinde potansiyel sahanın hidrolojik, jeolojik,
meteorolojik, sismik ve demografik karakteristik-
leri (özellikleri) göz önünde bulundurulur. Amaç,
herhangi bir radyoaktivite salımı durumunda in-
san ve çevrenin radyasyon ile ışınlanmasını en
düşük seviyeye indirmek ve öngörülebilen en
güçlü doğal (deprem gibi) veya insan kaynaklı
olaylara dayanabilecek güvenlikle ilgili yapı ve
sistemleri sağlamaktır. Bu tip nedenlerden dola-
yı, nükleer güç santralleri yüksek nüfuslu büyük
yerleşim merkezlerinden mümkün olduğunca
uzakta kurulur. Doğal ve insan kaynaklı tehlikele-
ri değerlendirme metotları geliştiğinde veya yeni
bilgiler elde edildiğinde sahanın yeniden değer-
lendirilmesi ihtiyacı doğabilir.
Akkuyu Nükleer Santrali Proje Alanından Görünüm
(2012)
17. 1993-2013
20. YILI
17
Önemli olan yakıtın kullanım ömrünün tamam-
lanmasından sonra ortaya çıkan ve çok yüksek
düzeyde ışıma yayan artıkların iyi saklanmaları
ve depolanmalarıdır.
Mersin İli Akkuyu Bölgesinde nükleer güç
santralı kurulmasına yönelik 12 Mayıs 2010 tari-
hinde, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Rusya
Federasyonu Hükümeti Arasında yapılan an-
laşma çerçevesinde projenin yürütülmesi için
13 Aralık 2010 tarihinde Akkuyu Nükleer Güç
Santrali Elektrik Üretim A.Ş. adı ile proje şirketi
kurulmuştur. Projeye ilişkin arazi tahsis işlemleri
tamamlanmıştır. Proje Şirketi, EPDK’ya Elektrik
Üretim Lisansı başvurusu ve Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı’na ÇED Başvurusunu 2012 yılı içerisin-
de yapmıştır. Sadece Akkuyu Nükleer Santrali
bugün devreye alınmış olsa, elektrik tüketimimi-
zin %17’sini karşılayacak düzeydedir.
2.1.2. Termik Santraller
Fosil yakıtların iç enerjilerinden faydalanılarak
elde edilen ısı yardımıyla elektrik enerjisi elde
edilen santrallerdir: Kojenerasyon, katı yakıt ve
doğalgaz çevrim vb.
Katı Yakıtlı Santrallar: Kömür yakıtlı pulveri-
ze santrallar Ülkemizde çıkartılan kömürler, ge-
nellikle kül, nem ve kükürt içeriği yüksek, kalori
değeri ise düşük kömürlerdir. Pulverize sistem
kullanılan santrallar ise özellikle kaliteli kömürü
başarı ile yakabilen santrallardır. Bu sistemde
kömür, termik santrallarda yakılmadan önce de-
ğirmenler yardımıyla öğütülmektedir. Dolayısıy-
la, bu sistemlerde yüksek miktarda enerji elde
edilebilmek için sistemin beslenmesi gereken
kömür miktarı oldukça yüksek olabilmektedir.
Akışkan Yataklı Santrallar: Akışkan yatak teri-
mi, bir hazne içerisinde öbeklenmiş katı parça-
cıkların bir dağıtıcı plaka aracılığıyla homojen bir
şekilde alttan verilen gazla hazne içinde hareket-
lendirilmiş halini tanımlamaktadır. Bu durumdaki
katı parçacıklar bir akışkanın gösterdiği fiziksel
davranışı gösterirler. Akışkan yatakta yanma ise
kömürün eylemsiz parçacıklardan oluşan sıcak
akışkan yatakta yanmasıdır.
Sıvı ve Gaz Yakıtlı Santrallar: Fuel-oil veya
motorin yakılan santrallerdir. Fuel-oil gibi yakıtlar
genellikle buhar santrallarında veya su-buhar te-
sislerindeki brülörlerde direkt olarak yakılmaktadır.
18. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI
ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ ETKİLER-ÖNLEMLER
18
Fuel-oil gibi yakıtların enerji üretiminde kulla-
nılmasına yönelik bir başka alternatif ise gazifi-
kasyon ünitelerine entegre edilen kombine çev-
rim prosesleridir. Bu proseste yüksek kükürtlü
fuel-oil, petrol koku ve ağır atık yağlar gibi her
tip rafineri son ürünü kullanılabilmektedir. Bu sis-
temde fuel-oil bir gazifikasyon ünitesine verilir.
Burada daha yüksek enerjili bir gaz oluşturmak
için buhar ve hava ayrıştırma ünitesinden alınan
oksijen ile yüksek sıcaklık ve basınç altında reak-
siyona girer. Daha sonra ısısı ve kükürtü alınan
gaz, kombine çevrim sistemi içinde bulunan gaz
türbinine verilir. Ancak, doğal gazın dışındaki ya-
kıtların yakılması durumunda santral verimi doğal
gaz baz alındığında, motorin için yaklaşık %3, fu-
el-oil için ise yaklaşık %10 civarında daha düşük
olmaktadır.
Doğal gaz çevrim santralları Doğal gaz, fosil
yakıtlı enerji sistemleri içinde en çok tercih edilen
yakıt durumunda olup, son yıllarda hızlı teknolo-
jik gelişmeler göstermiş olan gaz türbinlerinde
doğrudan yakılmaktadır. Ancak, gaz türbinlerin-
de basit çevrimde elde edilen verimin en fazla
%38 civarında olması nedeniyle, daha yüksek
termik verimlerin elde edildiği Kombine Çevrim
Sistemleri günümüzde doğal gazdan enerji üret-
mek için en çok uygulanan enerji teknolojilerin-
den biri olmuştur. Modern gaz türbin teknolojileri
özetle kompresör, yakma ünitesi, güç türbini ve
jeneratörü kapsayan sistemlerdir.
Buhar çevrimi santrallarının önemi, ısının sü-
reklilik içinde işe dönüştürülmesini sağlayan
proseslerden kaynaklanır. Bu çevrim, elektrik
jeneratörünü çeviren buhar türbinine kazandan
sağlanan buharın beslenmesi üzerine kuruludur.
Türbinden çıkan buhar, kondansöre (yoğuştu-
rucuya) girer ve burada yoğunlaşan buhar su
olarak tekrar kazana beslenir. Pompa tarafından
besi suyuna basınç artışı olarak aktarılan enerji
sayesinde suyun kazana akışı sağlanmakta, ka-
zanda suya aktarılan ısı enerjisi sayesinde buhar
oluşmakta, türbini döndüren buhar sayesinde je-
neratörde elektrik üretilmekte, türbini terk eden
düşük basınçlı buhar yoğuşturucuya ısı vererek
suya dönüşmekte ve bu suyun tekrar pompaya
girişiyle çevrim tamamlanmaktadır.
Kombine çevrim santralları prensip olarak gaz
türbin santralları ile buhar santrallarının birleştirilmiş
şeklidir. Bu sistemde gaz türbininin son kademe-
sinden çıkan yüksek sıcaklıktaki gazlar atmosfere
bırakılmak yerine bir atık ısı kazanından geçiril-
mektedir. Bu işlem sırasında gazlar ısılarını kazan
borularının içinden akmakta olan suya vererek onu
buharlaştırmaktadır. Oluşan buhar, buhar türbinini
çalıştırmakta ve elektrik enerjisi üretilmektedir.
a) Çevresel Etkiler:
Termik Santral projelerinde değerlendirilmesi
gereken başlıca konular aşağıda verilmektedir:
Fiziksel çevre üzerine etkiler
Toprak kalitesi, erozyon ve arazi
kullanımı
Zemin emniyeti
Depremsellik ve sismik risk
İklim ve sera gazı oluşumu
Hava kalitesi
Gürültü
19. 1993-2013
20. YILI
19
Hidroloji ve su kullanımı
Su kalitesi ve sediman
Atıklar
Patlatma
Biyolojik çevre üzerine etkiler
Flora ve vejetasyon
Karasal fauna
Sucul fauna
Sosyoekonomik çevre üzerine etkiler
Kamulaştırma ve yeniden yerleşim
Ekonomi ve demografi
Altyapı ve ulaşım
Sağlık koşulları
Peysaj
Tarihi ve kültürel varlıklar
Çevre üzerine etkileri biraz daha detaylandı-
rılırsa;
a) Atmosfere; baca gazları ve diğer gaz emis-
yonları, partikül maddeler ve tozlar, ısıl etki
(Baca gazı sıcaklığı)
b) Yerüstü ve yer altı sularına; termal deşarj,
atık su deşarjı, yer altına sızan sular,
c) Toprak, orman ve tarım ürünlerine; toprak
asitlenmesi, tarım ürünlerinde verim kaybı,
bitki gelişiminin yavaşlaması-zamanla yok
olması (baca gazları ve toz),
d) İnsan ve diğer canlılara; sağlık üzerine
etkiler, besinlerin kirlenmesi, İçme ve kul-
lanma suyu kaynaklarının kirlenmesi, iklim
değişikliğine olan etkileri bulunmaktadır.
Türkiye’nin sahip olduğu en bol fosil kaynaklı
yakıt, düşük-kaliteli ve yüksek derecede kirlen-
meye yol açan linyittir ve en bol bulunduğundan
ülke enerji üretiminin belkemiğidir. Ancak bu tür
kömürün kullanımı çok yüksek miktarlarda kü-
kürt dioksit (SO2
), azot oksitler (NOx
),karbonmo-
noksit (CO), Ozon (O3
), hidrokarbonlar, partikü-
ler madde (PM) ve kül oluşturmaktadır. Bu atıklar,
çevre sağlığına çok çeşitli biçimlerde etki eder.
Termik santrallerde soğutucu, buhar elde
etme ve temizleme gibi amaçlarla kullanılan su-
lar sıcaklık dereceleri yükselmiş olarak torağa,
yeraltı sularına, akarsulara ve denizlere boşal-
tılmaktadır Suyun sıcaklığı yüksek olduğu için
sularda yaşayan canlıları etkilemektedir Ayrıca
akarsular ağır metallerle kirlenmektedir.
Linyit kullanılan termik santrallerde kömürün
yanmasıyla bol miktarda kül oluşur Bu küllerin
içinde bulunan gazların bir kısmı havada kala-
rak asit yağmurlarına sebep olurlar Yere ulaşan
küller ise toprak yüzeyini ve bitkilerin üzerlerini
kaplarlar Toprak yüzeyine yığılan küller yağışlar-
la yeraltına sızarak toprağın kalitesini belirleyici
özelliklerinde bozulmalar meydana getirirler
SO2
ve NOx
gazları asit yağmurlarının oluşu-
mundan birinci derecede sorumludurlar. Baca-
lardan atılan kükürt ve azot oksitler, hakim rüz-
gârlarla ortalama 2 - 7 gün içerisinde atmosfere
taşınırlar. Bu zaman süresi içinde bu kirleticiler,
atmosferdeki su partikülleri ve diğer bileşenlerle
tepkimeye girerek sülfürik asit ve nitrik asiti oluş-
tururlar. Bunlar da yeryüzüne yağmur ve kar ile
ulaşır. Böylece baca gazları ikinci kez ve daha
geniş bir bölgeye etki etmiş olurlar. Bölgenin
arazi yapısı ve hava koşullarına bağlı olarak, etki
yüzlerce kilometreye kadar yayılabilmektedir.
Asit yağmuru denilen bu olgu yalnızca canlılar
için değil, taş yapıtlar ve eski sanat eserleri için
de önemli bir tehlike oluşturmaktadırlar.
Asit yağmurları, yaprakların stomalarına gi-
rerek yaprağın su dengesini sağlayan stop-
lazmanın asitleşmesine neden olurlar. Bunun
sonucunda sıvı kaybeden yaprak, kısa sürede
ölür. Bu şekilde ağacın hastalıklara dayanıklılığı
azaldığından zararlı böceklerin istilasına uğrar
ve ölümü hızlanır. Ayrıca giderek zayıflayan ve
yaprak kaybeden ağacın tepe çatıları seyrekle-
şerek rüzgâr perdesi görevini yapamaz ve ağaç
rüzgârdan devrilebilir. Asit yağmurunun toprağa
düşmesi sonucu toprağın asiditesi artar ve bu
20. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI
ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ ETKİLER-ÖNLEMLER
20
kuvvetli asidik çözeltiler topraktaki Ca++
, Mg+
,
K+
gibi minerallerin kaybına neden olur. Bu mi-
neraller ağaçların büyümesi ve kendilerini yeni-
lemeleri için yaşamsal öneme sahiptirler. Toprak-
ta pH %5’ in altına düşerse toprak sıvısı içinde
alüminyum ve ağır metallerin konsantrasyonu
artar. Kurak mevsimlerde topraktaki nemin azal-
ması sonucu bu maddeler iyice yoğunlaşır ve
bitki kökleri için öldürücü etki gösterirler. Ayrıca
kloroplastlarda biriken SO2
yaprağın fotosentez
yapmasını engeller ve bu yolla da ağaca zarar
verir. Tüm bunların sonucunda ağaçların yeşil
sürgünleri gelişmeyip kurumakta, yaprakları dö-
külmekte, çiçek ve meyve vermemektedir.
Termik santrallar soğutma, buhar elde etme
ve temizleme gibi çeşitli amaçlarla su kullan-
makta ve tüm bu işlemler sonucunda tonlarca
atık su oluşturmaktadırlar (Su arıtma tesisi atık
suları, su - buhar çevriminden kaynaklanan atık
sular, curuf teknesi taşıntı suları, luvo yıkama ve
temizleme suları, yağlı sular, evsel atık sular ve
yağmur suları, kömür stok sahası drenajları) . Bu
miktar ve özellikteki atıkların ne kadar işlemden
geçirilirse geçirilsin, çevre kirliliğine yol açması
kaçınılmazdır. Çünkü sonuç olarak bu sular ya
toprağa ve yeraltı sularına ya da bir şekilde deni-
ze ulaşacaktır.
Termik santrallerde buhar üretme, soğutma
ve temizleme işlemleri için önemli miktarda su
kullanılmaktadır. Termik santrallerde tüketilen
soğutma sularının santralin makinelerine zarar
vermelerini engellemek amacıyla, kullanılmadan
önce çeşitli kimyasal işlemlerden geçirilmekte-
dir. Ancak bu işlem atık suların Fe2
SO4
bakımın-
dan zenginleşmesine neden olmaktadır.
Termik santrallerde yakma işlemi sonucunda
önemli miktarda yüksek basınca ve sıcaklığa sa-
hip buhar üretilmekte ve elektrik üretiminde bu
buhar kullanılmaktadır. Buharın tribünleri çevir-
mesinden sonraki sıcaklığı da oldukça yüksektir.
Termik santrallerde atık olarak çıkan ısının yak-
laşık %15’i baca gazı içinde, %85’i ise su ile dış
ortama bırakılmaktadır. Atık suların tekrar kayna-
ğa döndürülmesi bu kaynakta kirliliğin artmasına
neden olmaktadır.
Termik santrallerin doğal çevre üzerindeki
olumsuz etkilerinden bir diğeri de yakma sonu-
cunda veya baca gazı desülfürizasyon tesislerin-
den çıkan küllerin su kaynakları üzerinde yarattığı
kirlenmedir. Özellikle baca gazı desülfürizasyon
tesisi olmayan veya arızalanarak devre dışı kal-
mış olan tesislerden, büyük oranlarda kükürt di-
oksit çıkışı olmaktadır. Söz konusu gazın canlılar
üzerinde birçok olumsuz etkisi vardır. Bunlardan
birisi bitkiler üzerindeki etkisidir.
Linyitle çalışan termik santrallerin aktif hale
geçmesiyle ormanlarda kirleticilerin birikimli et-
kisi söz konusu olmaktadır. Bu etki çam gibi iğne
yapraklı ağaçların iğne yapraklarında kükürt bi-
rikimi ve ağaçların yıllık büyüme halkalarında
21. 1993-2013
20. YILI
21
da daralma olarak ortaya çıkmaktadır. Sonuçta
zararlı gaz etkisi hem bitki örtüsünün gelişimini
yavaşlatarak kesintiye uğratmakta hem de odun
üretiminde verim ve hasılat kaybına neden ol-
maktadır.
b) Süreçte Alınan Önlemler:
Emisyonlar (baca, filtre, SO2
, NOX
) ağır
metal, radyoaktif madde NOX
ve CO emis-
yonları,
Kül depolama sahası kapasitesi, uygunlu-
ğu, rehabilitasyonu,
Soğutma suyunun nereden sağlandığı ve
miktarı, nereye deşarj edildiği, termal mo-
dellemesi,
MWt (ısıl güç) etki alanı, baca yüksekliği,
arazinin topografik durumu, rüzgâr hız ve
yönü vb. etkenler,
Hava modelleme çalışmasında kullanıla-
cak model (Air Mod kullanılması teşvik edi-
lebilir)
Teknolojiye göre Baca Gazı Desülfürizas-
yon Sistemi BGD kurulumu, elektro statik
filtre (toz tutucular)
Hangi kireçtaşı kullanılacak (kömürün ve-
rimliliğine göre) ve miktarı?
Atık ısı nasıl değerlendirilecek?
Soğutma suyunun derin deniz deşarjı aşa-
masında termal modellemesi,
Soğutma suyunun (eğer su soğutmalı ise)
deşarjı ve kriterlere uyumunun sağlanması,
Soğutma suyu isale hattının da çevresel
etkileri irdelenmelidir.
Doğalgaz Çevrim Santralleri için yakıt te-
mini, ilgili kurum, ya da BOTAŞ Genel Mü-
dürlüğünün görüşü alınmalıdır.
Meteorolojik ve iklimsel verilere göre yapı-
lacak modelleme çalışması ve etki alanı,
Su kaynağı olarak kullanılan besleme alan-
ları, halkın kullanımında olan baraj gölleri,
Nesli tükenme tehlikesi altında olan türle-
rin yaşam alanları,
Yerleşim merkezlerine yakınlık,
Alanın (veya geçiş yollarının) sağlık ku-
ruluşları, okullar ve konutlar gibi alanlara
uzaklığı,
Deprem ve göçük riski olan alanlar,
Jeolojik açıdan sakıncalı alanlar,
Çeşitli nedenlerle koruma altındaki alanlar
ve askeri bölgeler,
Yakıt seçimi (enerji değeri, kirletici vasfı
-nitrojen ve ağır metal içeriği- gibi özellikler
esas alınarak),
Yakıt kaynağının (yakıtın temin edileceği
kaynak) seçimi (yakıtların taşınma şekli,
yolları ve ilgili tesisler),
Yakıt depolama metodu (açık havada sak-
lanması, baskın rüzgâr yönüne bağlı ola-
rak depo yeri, perdeleme, üzerinin örtül-
mesi, silolarda saklanması),
Kırma/eleme (kömürle çalışan termik san-
trallarda toz kömürün adapte edilen yan-
ma sıcaklığına bağlı olarak tane boyutu-
nun azaltılması için),
Yakma sistemi,
Gaz türbininin enerji verimliliğini arttırmak
ve mümkünse NOx
emisyonunu azaltmak
için yapılabilecek ön ayarlamalar ve işlet-
me yöntemleri,
Baca gazlarının desülfürizasyon sistemi,
Baca gazlarından uçucu küllerin filtrelen-
mesi için kullanılabilecek yöntemler (elek-
trostatik veya torba filtrelerin kullanılması),
Atık su bertarafı,
Katı ve tehlikeli atıkların saklanması/berta-
rafı/yönetimi önemlidir.
22. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI
ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ ETKİLER-ÖNLEMLER
22
Adana İsken Termik Enerji Santralinden Görünüm
Proje alanın özellikleri (orman, tarım, mera
vb.) belirlenmeli, flora-fauna çalışması yapılmalı,
su kullanımı ile ilgili açıklamalar ve diğer ortak
hususlara dikkat edilmelidir. Termik santralların
hizmet verebilecekleri sanayi bölgelerinde ku-
rulması planlandığında, muhtemel bazı çevresel
etkilerin o bölgede yer alan diğer sanayi tesisle-
ri de göz önünde bulundurularak kümülatif bir
şekilde değerlendirilmesi gerekebileceği göz
önünde tutulmalıdır. Örneğin, seçilmesi plan-
lanan proje yeri civarında hava emisyonlarının
yoğun olması, projeden kaynaklanacak hava
emisyonlarının daha önemli etkiler yaratmasına
sebep olabilir.
Desülfürizasyon ünitesi (Flue Gas Desulfuri-
zation-FSD) SO2
gazının % 95’ini tutabilmektedir.
Ancak FSD üniteleri sadece kükürdü tutmakta-
dır. Çevreye zarar veren diğer etkenler bu sis-
temden etkilenmezler. Bu ünite baca gazındaki
SO2
’i bazik karakterli maddeler çözeltisi içinden
geçirerek katı maddelere dönüştürür. Oluşan bu
kükürtlü bileşiklerin bir kısmı kimya ya da güb-
re sanayisinde kullanılabilse de, yine de ortaya
önemli bir katı atık sorunu çıkmaktadır. Düşü-
nülen başka bir yöntem, SO2
’i çeşitli kimyasal
işlemlerle alçı taşına dönüştürmek ve bu taşlar-
dan briket yapımında yararlanmaktır. Ancak alçı
taşı kanserojen bir madde olup özel yöntemlerle
saklanması gerekir.
Adana İsken Termik Santralinden Görünüm
23. 1993-2013
20. YILI
23
Bacadan yayılan diğer maddeler, uçucu kül-
lerdir (partiküler madde - PM) . Bu küller ve filtre-
lerde biriken tozların oluşturduğu yığınlar, termik
santralların yarattığı en önemli sorunlardan biri-
dir. Toz ve kül tutmaya yarayan elektrostatik fil-
treler %95 - 99 oranında işe yarasa da, bir termik
santralin en sık arızalanan üniteleri elektrostatik
filtreler olduğundan ve arıza süresince üretimin
durdurulup durdurulmayacağı belirsiz olduğun-
dan bu ünitelerin işlevselliği kuşkuludur.
Birincil enerji kaynağının depolanması dışın-
da termik santrallerinde çıkan büyük miktardaki
küllerin imhası da her zaman sorun olmaktadır.
Günlük olarak çıkan kül miktarının fazla olması
geniş alanların kül depolama alanı olarak kulla-
nılmasını gerektirmektedir. Küllerin ağır metal ve
radyoaktif elementlerce kirlenmiş olma olasılığı
da vardır. Bu durum, kül depolama alanlarının
özenle seçilmesini, toprak ve su kaynaklarının
kirlenmesini engelleyecek tedbirlerin alınmasını
zorunlu kılmaktadır.
2.1.3. Hidrolik Santraller
Suyun yerçekimine bağlı potansiyel enerjisin-
den yararlanılarak elektrik enerjisinin üretildiği
tesistir.
a) Çevresel Etkiler:
Barajların çevresel etkilerinin temelde üç aşa-
mada değerlendirilmeleri gerekmektedir.
İnşaat aşamasındaki olası etkiler
Su tutulması ve işletme aşamalarındaki
olası etkiler
Kapanış sonrası olası etkiler
Baraj ve hidroelektrik santral projelerin yukarı-
da belirtilen üç aşamasında da değerlendirilmesi
gereken başlıca konular aşağıda verilmektedir:
Fiziksel çevre üzerine etkiler
Toprak kalitesi, erozyon ve arazi kulla-
nımı
Zemin emniyeti
Depremsellik ve sismik risk
İklim ve sera gazı oluşumu
Hava kalitesi
Gürültü
Hidroloji ve su kullanımı
Su kalitesi ve sediman
Atıklar
Patlatma
Malzeme ocakları ve ulaşım yolları
Biyolojik çevre üzerine etkiler
Flora ve vejetasyon
Karasal fauna
Sucul fauna
Sosyoekonomik çevre üzerine etkiler
Kamulaştırma ve yeniden yerleşim
Ekonomi ve demografi
Altyapı ve ulaşım
Sağlık koşulları
Peysaj
Tarihi ve kültürel varlıklar
Uşak, Konak ve Kocabey Barajı Halkın Katılımı
Toplantısından Görünüm (2013)
Hidroelektrik santraller (HES) iklimsel, hid-
rolojik, ekolojik, sosyo-ekonomik ve kültürel
etkilere sahiptir. Üretime geçen bir hidroelek-
trik santralın su toplama kısmı (baraj), çevresel
etki yaratmaktadır. Baraj gölünün yüzey alanı
24. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI
ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ ETKİLER-ÖNLEMLER
24
itibariyle nehre göre daha geniş olması ve bu-
harlaşmanın artmasından dolayı iklimsel etkiler
oluşmaktadır. Bu şekilde havadaki nem oranı art-
makta ve hava hareketleri değişmekte sıcaklık,
yağış, rüzgâr olayları farklılaşmaktadır. Bu du-
rumda yöredeki doğa bitki örtüsü tarım bitkileri
sucul karasal hayvan varlığı ani bir değişim içine
girmekte uyum sağlayabilen türler yaşamlarını
devam ettirmektedirler. Hidrolojik etkiler akarsu-
yun akış rejimi ve fiziko-kimyasal parametrelerin
değişmesi ile ortaya çıkmaktadır. Nehirlerin en-
gellenerek, baraj gölü haline getirilmeleri baraj
gölündeki suyun bir miktarının buharlaşması
ile su içindeki tuz miktarı ve diğer minerallerin
artmasına neden olmaktadır. Akarsudan göle
geçişte su hızı difüzyon ve oksijen alma kapasi-
tesinin düşmesine bağlı olarak doğal temizleme
kapasitesi düşmekte göl, ötrofikasyon sürecine
girmektedir. Göl su kalitesinde meydana gelen
değişimler sucul canlı yaşamını değiştirmektedir.
Projelerde çevresel boyutun yeterince dikkati
alınmaması, öngörülenden fazla ağaç kesilmesi,
doğaya bırakılacak su miktarına gereken öne-
min verilmemesi (miktar,denetim,havza özellikleri
vb.), havzalar arası suyun aktarımı, inşaat atık-
larının yarattığı sorunlar gibi sorunların ortaya
çıktığı görülmüştür. Bu sorunlar daha kapsamlı
olarak aşağıda sıralanmıştır.
HES projelerinin çevresel etki değerlendir-
melerinin bütüncül havza bazında değer-
lendirilmediği, bu kapsamda; örneğin, bir
proje bazında kesilecek ağaç miktarı hav-
za genelinde önemsiz sayılabilecek olsa
da, havzada yer alan diğer projeler kapsa-
mında kesilecek olan toplam ağaç mikta-
rının göz özünde bulundurularak çevresel
etki değerlendirilmesinin yapılmaması,
Doğaya bırakılması gereken ve dere yata-
ğındaki sucul yaşamın idamesini sağlaya-
cak su miktarının hesaplanmasında, o yöre-
de yaşayan ve özellik arz eden canlı ve bitki
türlerinin göz önünde bulundurulmaması,
Proje tanıtım dosyalarında ve fizibilite ra-
porlarında regülatörlerin balık geçişlerinin
hangi kriterlere göre planlandığı ve nasıl
yapılacağı konusuyla ilgili olarak yeterli bil-
gi ve açıklama bulunmaması,
Hafriyatın çevreye zarar vermeyecek şe-
kilde bertaraf edilmemesi konusunda so-
runlar yaşanmaktadır. Genellikle inşaat
malzemesi olarak kullanılmayacak hafriyat
için, “hafriyat depolama alanı” tahsislerine
uyulmamakta ve özellikle hafriyatın şevler-
den aşağıya dökülerek, ağaç ve orman altı
florasının tahrip edilmesi,
Toz emisyon faktörleri için genel değerlen-
dirme yapılmaktadır. Hangi şartlarda hangi
emisyon faktörlerinin hangi kaynaklardan
alınmış olduğunun belirtilmemesi,
25. 1993-2013
20. YILI
25
Proje bazında kesilecek ağaç miktarıyla yö-
rede heyelan oluşumuna yol açıp açmaya-
cağının değerlendirilmesi gerekmektedir.
Barajın fiziksel yapısının su ve kara ortamın-
da göç yollarının kesilmesi, yaşama alanlarının
su altında kalması ve bazı önemli türlerin yok
olması sonucunda ekolojik etkiler ortaya çık-
maktadır. Yüksekten düşen sular nedeniyle hava
azotunun aşırı doygunluk düzeyinde çözülmesi,
balıklar için öldürücü olmaktadır. Diğer taraftan,
sosyo-ekonomik ve kültürel etkiler barajın inşaat
aşamasından itibaren olumlu olumsuz şekilde
hissedilmektedir. Yapım aşamasında sualtın-
da kalan arazinin niteliği ve büyüklüğüne bağlı
olarak yapılan kamulaştırma neticesinde iç-dış
göç olayları yaşanmakta ve arazinin kıymeti de-
ğişmektedir. Ancak yapım aşamasında iş gücü
akımı sebebiyle yöresel ekonomi canlanmakta
alt yapı hizmetleri ile sosyal hizmetler (okul, sağ-
lık tesisi vb.) özellikle entegre projelerde olumlu
etki yapmaktadır. Baraj gölü ayrıca, rekreasyon
ve su ürünleri üretimi için bir kaynaktır. Ancak,
yöredeki tabiat ve tarih varlıklarının korunmama-
sı neticesinde kültürel değerlerin kaybı söz ko-
nusu olmaktadır.
Uşak, Konak ve Kocabey Barajı Halkın Katılımı Top-
lantısından Görünümler (2013)
Nehir tipi hidroelektrik santralleri; temiz ve
yenilenebilir olmaları, işletme ve bakım giderleri-
nin düşük olmaları, fiziki ömürlerinin uzun oluşu
gibi nedenlerle kömür, doğal gaz ve petrol gibi
fosil yakıtlardan üretilen enerjiye göre çevresel
etkilerinin daha az olduğu bilinmektedir. İnşaat
aşamasında; özellikle hafriyatların gelişigüzel
dere yataklarına bırakılması, su kotu altında-
ki çalışmaların uzun süreli bulanıklık yaratması
ve atık suların dinlendirilmeden dere yatağına
verilmesi inşaat aşamasındaki en büyük tehli-
kelerdir. İşletme aşamasında ise dere yatağına
bırakılması gereken can suyu miktarının yeterli
miktarda bırakılmaması ve balık geçitlerinin geli-
şigüzel inşa edilerek işlevlerini tam olarak yerine
getirememesi sürdürülebilir bir sucul ekosistem
açısından önemli bir tehdittir.
26. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI
ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ ETKİLER-ÖNLEMLER
26
b) Süreçte Alınan Önlemler:
Ekosistem Değerlendirme çalışmalarında;
Alandaki faaliyetlerin flora ve faunaya olabilecek
etkileri değerlendirilerek tedbirler ortaya konulur.
Fizibilitesi DSİ tarafından onaylı proje ile
başvuru alınmalı,
Kurulu güç mekanik ve elektrik güç olarak
verilmeli,
Proje kapsamındaki ana ve yardımcı tüm
ünitelerin (varsa malzeme ocağı, hazır be-
ton ve kırma-eleme tesisleri) tüm karakte-
ristikleri ile birlikte tanımı yapılmalı, etkiler
kümülatif olarak değerlendirilmeli,
Proje debisini, alandaki ekosistem çeşitli-
liği ve özellikleri; habitat tipleri, hassaslık,
nadirlik ve koruma önceliği durumları tespit
edilir ve meteorolojik veriler kullanılarak ya-
pılacak faaliyetten ekosistemin ve habitatın
etkilenme durumları tespit edilmelidir. Faali-
yet öncesi ve sonrasında bağlı olarak çeşitli
akademisyenler, uzmanlar tarafından yo-
rum yapılarak arazi çalışmaları ile elde edi-
len bilgiler neticesinde flora ve fauna liste-
leri hazırlanan ve sistematik kurallara göre
sunulan Ekosistem Değerlendirme Raporu
sonuçlarına göre bırakılması gereken can
suyu miktarını ve Su Hakları Raporu sonuç-
larına göre bırakılması gereken kadim su
debi değerlerini ve yatakta olması gereken
toplam su miktarını aylara göre gösteren bir
tablo hazırlanacak raporda yer almalıdır.
Sinop Boyabat Barajı Proje Alanından Görünüm
Bazı projelerde iletim yapısının, tünel yeri-
ne kanal olması nedeniyle patlatma yapıl-
mayacağı belirtilmektedir ancak arazi yapı-
sına bakıldığında gevşetme patlatmasının
gerekli olduğu görüldüğünden bu hususa
dikkat edilerek ÇED sürecinde değerlendi-
rilmeli,
Havza aktarımının olmamasına dikkat edil-
meli,
Proje ünitelerinin özellikle iletim kanalları-
nın mevsimsel akışlı derelerle kesişmesi
durumunda, su geçişinin engellenmemesi
için menfezlerin yapılmasına dikkat edil-
meli,
Proje ünitelerinin topografyayı bölmesi du-
rumunda özellikle iletim kanalları boyunca
insan ve hayvan geçiş sistemlerinin talebi
karşılayabilmesi için yöre halkından böl-
geyi tanıyan insanlardan yardım alınarak
tespit edilmeli,
İletim hattının açık kanal olması durumun-
da, kanalın yerleşime yakın yerlerinde her-
hangi bir tehlikeye mahal vermemek için
üstünün betonla kapatılması sağlanmalı,
Bu tür projelerde, proje alanının maden
ruhsat alanları ile çakışması ihtimali olması
nedeniyle ilgili idaresinden görüş alınmalı,
Proje kapsamında malzeme ocakları varsa
özellikle kaya ocaklarının birden fazla ol-
ması durumunda, hesaplamalarının yapı-
larak ihtiyaca göre fazla olması durumun-
da öncelikle yerleşim yerlerine yakın olan
ocakların projeden çıkarılması sağlanmalı,
Heyelan bölgelerinde ilgili kurumdan gö-
rüş alınmalı,
Hafriyat alanlarının muhtemel atık alanları-
na göre belirlenmesi ve hafriyat yerleri için
uygunluk yazısı koordinatları ile birlikte ra-
pora eklenmeli,
Proje kapsamında hazır beton tesisi ve kır-
ma eleme tesisi olması durumunda müm-
künse yerleşim yerlerinden uzak alanların
seçilmesine dikkat edilmelidir.
27. 1993-2013
20. YILI
27
Kapasite artışı söz konusu olduğunda,
yönetmelik kapsamında değerlendirme
yapılırken; proje debisinde, mevcut kotta,
düşüşünde, kurulu güçte, iletim hattı uzun-
luğunda veya tipinde (tünel/kanal), ünitele-
rin herhangi birinin yerinde değişiklik olup
olmadığı hususları dikkate alınmalıdır.
Sinop, Boyabat Barajı Proje Alanından Görünüm
Proje alanında, peyzaj öğeleri yaratmak veya
diğer amaçlarla yapılacak saha düzenlemelerinin
(ağaçlandırmalar ve/veya yeşil alan düzenleme-
leri vb.) ne kadar alanda, nasıl yapılacağı, bunun
için seçilecek bitki ve ağaç türlerinin belirtilmesi
ve Peyzaj Planının hazırlanması gerekmektedir.
Balık Geçitleri ve Çamlıkaya Regülatöründen Görünüm
Depolamalı ve depolamasız HES tesislerinde,
ÇED ve ÇED ön araştırma raporunda ÇED ön
raporu gerektirmeyen projelerde ise DSİ tara-
fından uygun görülen çevresel akış ile kadim su
hakları ve tahsisli su miktarlarını ve kesintiye uğ-
ratmadan mansaptaki dere yatağına bırakılması
gerekmektedir.
Sinop, Boyabat Barajı Proje Alanından Görünüm
Baraj ve/veya nehir tipi hidroelektrik santralle-
rin sucul ekosistem üzerindeki etkilerinin en aza
indirgenmesi sucul habitat ile bu habitatta yaşa-
yan canlıların devamlılığı açısından önemli olup,
balık geçitleri yapılırken nelere dikkat edileceği
gözönünde bulundurularak uygun balık geçidi-
nin yapılması, balık geçidi yapılamadığı durum-
larda ise alternatif yöntemlerin geliştirilmesi ge-
rekmektedir.
28. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI
ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ ETKİLER-ÖNLEMLER
28
2.1.4. Rüzgâr Enerji Santralleri
Rüzgârın döndürme kuvvetinden yararlanıla-
rak, kinetik enerjinin elektrik enerjisi üretiminde
kullanıldığı tesislerdir. Rüzgâr enerjisi güneşin
doğmasıyla başlar. Gece oluşan soğuk hava ta-
bakasının yere yakın bölümleri, güneşin ışınlarıy-
la hemen ısınmaya başlar. Isınan hava genleşir
ve yükselir. Bu anda atmosferdeki soğuk hava
tabakası yere doğru iner. Sıcak ve soğuk hava-
nın yer değiştirmesiyle de rüzgâr oluşur.
Ülkemiz rüzgâr enerjisi yönünden azımsan-
mayacak bir potansiyele sahiptir. Dünya atlas-
larında Marmara, Ege ve Akdeniz kıyı bölgeleri-
miz, rüzgâr potansiyeli yüksek alanlar olarak yer
almaktadır. Ülkemizin rüzgâr enerjisi bakımından
en elverişli bölgeleri; Çanakkale, Akhisar, Ban-
dırma, Gördes, Bozcaada, Antalya, Sinop, Çor-
lu, Uzunköprü, Bergama, Çiğli, Datça, Bodrum,
Çeşme, Siverek, Cihanbeyli ve Merzifon Bölge-
leridir.
a) Çevresel Etkiler:
Kuş göç yolları
Gürültü
Deniz ekosistemine etkiler
Rüzgâr enerjisi “temiz” ve “yenilenebilir” özel-
liklerdedir olmasıdır. Atmosfere zararlı karbondi-
kosit ve nitrojen gazları salınımı yoktur ve rüzgâ-
rın bitmesi gibi bir durum söz konusu değildir.
Alternatif elektrik üretim yöntemleriyle karşılaş-
tırıldığında rüzgâr enerjisinin en önemli çevresel
yararı hava kirlilikleri ve sera gazları emisyonları
olmamasıdır. Kısaca temiz enerji kaynağı olup
çevre üzerinde olumlu etkileri gözlenmektedir.
Yani 500 kW’lık bir rüzgâr türbini 57.000 ağacın
yapacağı CO2
temizleme işine eşdeğer iş yapar.
Avrupa birliği çalışmalarına göre elektrik ener-
jisinin %10’luk kısmı rüzgâr enerjisinden sağlana-
bildiği takdirde Avrupa kıtası 170 Milyon ton CO2
ve 2 milyon ton da kükürt ve azot oksitlerinin (SOx
,
NOx
) atmosfere atılmasından kurtulabilecektir.
Rüzgâr santrallerinin bu yararlarının yanında
olumsuz yönleri de vardır. Diğer enerji santral-
leri gibi her zaman yüksek verimle çalışamazlar.
Çünkü rüzgâr hızı değişkenlik göstermektedir.
Rüzgâr türbinleri şehirlere yakın bölgelerde oluş-
turdukları ses kirliliği sebebiyle insanlara, hay-
vanlara ve doğal yaşama rahatsızlık vermektedir.
Rüzgâr güvenilir enerji kaynağı değildir. Rüzgâr
29. 1993-2013
20. YILI
29
hızı düştüğünde ya da kesildiğinde geri dönü-
şümü olmayan enerji kaynaklarına ihtiyaç duyul-
maktadır.
Yapılacak olan şantiye binaları, kurulacak
olan kalıcı yapı ve tesisler, türbinlere çarpacak
olan yaban hayvanları (kuşlar, yarasalar vs.),
türbinlerin çıkardığı gürültü, yollar, çıkacak olan
hafriyat, inşaatlar ve trafikten kaynaklanan toz ve
gürültü, katı atıklar, araç ve makinelere ait yağ ve
yakıtlar, atık sular, enerji nakli hatları, radyo ve
televizyon sinyallerine zarar vermesi gibi birçok
unsurun yörede yaşayan insanlar başta olmak
üzere, evcil hayvanlara, tarım alanlarına, doğal
bitki örtüsüne ve yaban hayvanlarına doğrudan
veya dolaylı olarak zarar vermektedir.
Deniz seviyesine yakın yerlerde daha az rüz-
gâr aldığından cihazın verimi düşük olmaktadır.
Ancak tüm gerekli donanımlar yer seviyesinde
olması bir avantaj olsa da, tarım arazileri için
olumsuz etkisi bulunmaktadır.
b) Süreçte Alınan Önlemler:
Yer seçimi
Arazi kullanımı
Türbin sayısı ve diğer tesislerle etkileşim,
herhangi bir çakışma olup olmadığı
Yerleşim yerlerine uzaklık
Korunan alanlara mesafesi
Kuş göç yolları
Radyo ve TV alıcılarına uzaklıkları
RES’lerde de dikkat edilmesi gereken en
önemli konu, bir bölgede nerelere ve toplam kaç
adet RES yapılabileceğine karar verilmesidir.
Türbinler arası mesafeler ve arazideki dağılımları
iyi hesaplanmalıdır.
Rüzgâr türbinlerinde iki çeşit gürültü oluş-
maktadır. Bunlar mekanik gürültü (dişli kutusu,
jeneratör ve yedek motorların yarattığı gürültü)
ve aerodinamik gürültülerdir. Mekanik gürültü;
akustik kılıfların ve özel dişlilerin kullanılması ve
dönen parçaların ses emici malzemeyle kaplan-
ması ile giderilebilmektedir. Aerodinamik gürültü
pervaneler daha ince yapılarak azaltılabilir. Gü-
rültü, radyo ve televizyon sinyalleri ile parazit et-
kisi yoğun pervane kanadı malzemesi seçilerek
ve türbinlerin dikkatli yerleşimi ile engellenebilir.
Rüzgâr türbinlerinde teknolojik gelişmeye bağlı
olarak gürültü sorunu artık ortadan kaldırılabil-
mektedir.
Rüzgâr enerji santrallerinin de korunması
gereken hassas ekosistemler, kuş göç yolları
ve özellikli türler dikkate alınarak planlanması
gereklidir. Burada kuşlar ve yarasalar açısından
riski azaltan en önemli unsurların başında rüzgâr
çiftliklerinin yeri yani konumu ile türbinlerin ara-
zideki konumu yani tek tek yerleri gelmektedir.
Özellikle önemli kuş göç yolu olmamasına rağ-
men, kuş göçlerinde gözle görünür bir yoğunluk
yaşaması durumunda, ilgili kurumların görüşle-
ri de dikkate alınarak, türbinlerin geçici bir süre
durdurulması dahil gerekli önlemler alınmalıdır.
ABD’de, rüzgâr çiftliklerinde kuşlarla ilgili bü-
tün çalışmalara göre kuş ölümlerindeki türbin-
lerin yıllık payı ortalama %2-5 veya daha azdır.
Buna Tennessee’de milyonlarca kuşun göç yolu
üzerinde, türbin başına %8’lik kuş ölüm oranı
dahil değildir. Bazı alanlarda ise hiçbir kuş ölü-
mü kayıt edilmemiştir. (AWEA, 2009) . Yapılan bir
çalışmaya göre rüzgâr türbinlerinin yol açtığı kuş
ve yarasa ölümleriyle ilgili olarak önlem alabil-
mek için türlerin alan kullanımı ve davranışlarıyla
ilgili bilgilerin varlığının hayati önem taşıdığı vur-
gulanmaktadır (Smales, 2006) . Bir diğer çalışma
ise yol ve enerji nakil hatlarının rüzgâr türbinle-
rinden daha zararlı olduğuna dikkat çekmektedir
(Kuvlesky, 2007) . Bu konuda ABD’de yapılan bir
diğer çalışmaya göre, özellikle göçmen ve ağaç-
ta yuva yapan yarasa türleri, rüzgâr türbinlerine
daha çok çarpmakta ve ölmektedir. Bunlara ek
olarak yerdeki hayvanların bir yerden bir yere ra-
hat hareket edebilmesi için gerekli olan yerlerde
30. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI
ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ ETKİLER-ÖNLEMLER
30
ilgili türlere uygun büyüklükte türbinsiz koridor-
lar bırakılmalıdır. Türbinler konusunda, en yeni
teknolojik kapasiteye sahip, yüksek enerji üre-
ten ve daha sessiz çalışan sistemler tercih edil-
melidir. Rüzgâr türbinlerinde sisli havalarda veya
geceleri kuşları kendine çekmeyen, kaçıran ışık-
lar kullanılmalıdır. Genelde bu alanlardaki bütün
ışıklar azaltılmalıdır. Ayrıca bu alanlarda kuşları
kaçırmak için özellikle havalimanlarında kullanı-
lan değişik yöntemler denenebilir (ses veya ışık
dalgaları vb.) Ayrıca türbinlerde kuşların çarpma-
sını önleyecek biçimde dikkat çekici, uyarıcılar
bulunmalıdır.
Hatay, Belen Enerjiye Ait Rüzgâr Santralinden
Görünüm
Rüzgâr türbinlerinde ilgili kurumlarca öngörü-
len, türbinler ve şalt tesisinin etrafında oluşacak
olan manyetik etki alanı ve çevresel gürültüsü
dikkate alınarak her yönden 300 metre sağlık
koruma bandı mesafesi bırakılması uygun gö-
rülmektedir. Bunun yanı sıra, bütün canlıları yük-
sek akım ve diğer bütün tehlikelerden korumak
için türbinlerin çevresindeki 10x10 m’lik kısımlar
ile elektrik tehlikesi içeren bütün yapı ve tesis-
lerin etrafı en az 1,8 m yüksekliğinde kafes tel
ile çevrilmelidir. RES’lerde de HES’lerde olduğu
gibi bitkilendirme, biyorestorasyon, yaban haya-
tı iyileştirme ve onarma çalışmaları yapılmalı, toz,
gürültü ve her türlü atıklarla ilgili gerekli önlemler
alınmalı, proje sahalarında gerekli bilgilendirme
çalışmaları yapılmalı, projede çalışacak olan bü-
tün personel, proje sahasında ve civarında yaşa-
yan önemli türlerin hassasiyetleri ile ilgili olarak
bilgilendirilmesi sağlanmalıdır.
Rüzgâr enerji santrallerinde;
Rüzgâr haritaları, uzun yıllara ait rüzgâr ve-
rileri,
Gürültü ölçümleri ve haritaları (gürültü etki-
si) istenmeli,
Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün görüşü-
ne başvurulmalı,
Deniz üstü (offshore) rüzgâr enerji santral-
lerinde deniz ekosistemine etkiler de araş-
tırılmalı,
Peyzaj onarım raporu (görsel etkiler) istenmeli
Peyzaj değerlendirme raporu (harita üzerin-
de, ne kadar alanda nasıl bir peyzaj uygula-
ması yapacağının gösterilmesi) gerekmek-
tedir.
Bir Rüzgâr Enerji Santralinden Görünüm
31. 1993-2013
20. YILI
31
2.1.5. Jeotermal Kaynaklı Enerji Santralleri
Jeotermal enerji kullanılarak:
Elektrik enerjisi üretimi,
Merkezi ısıtma, merkezi soğutma, sera ısıt-
ması vb. ısıtma/soğutma uygulamaları,
Proses ısısı temini, kurutma işlemleri gibi
endüstriyel amaçlı kullanımlar,
Karbondioksit, gübre, lityum, ağır su, hid-
rojen gibi kimyasal maddelerin ve mineral-
lerin üretimi,
Termal turizmde kaplıca amaçlı kullanım,
Düşük sıcaklıklarda (30 °C’ye kadar) kültür
balıkçılığı,
Mineraller içeren içme suyu üretimi,
sağlanabilmektedir.
DPT ve MTA’nın jeotermal alanıyla ilgili ola-
rak yapılan değerlendirmelerde elektrik üretimi,
şehir ısıtması ve soğutması, sera ısıtması, kurut-
macılık, tekstil endüstrisi, soğuk hava depoları,
termal turizm, termal tesis ısıtılması alanlarında
faydalanılabileceği belirtilmiştir.
Dünya, enerji ihtiyacının büyük bir kısmını fosil
yakıtlardan ve hidrolik kaynaklardan sağlamak-
tadır. Ancak fosil yakıtların giderek tükenmesi
tüm dünyayı alternatif enerji kaynakları arayışına
itmiştir. Jeotermal enerji, fosil yakıtlara alternatif
önemli bir yenilenebilir enerji kaynağıdır. Türkiye
sahip olduğu jeotermal potansiyeli açısından di-
ğer ülkeler arasında ilk sıralarda yer almaktadır.
Jeotermal kaynak kısaca yer ısısı olup yer ka-
buğunun çeşitli derinliklerinde birikmiş ısının oluş-
turduğu, kimyasallar içeren sıcak su, buhar ve
gazlardır. Jeotermal enerji ise jeotermal kaynak-
lardan doğrudan veya dolaylı her türlü faydalan-
mayı kapsamaktadır. Jeotermal enerji yenilene-
bilir, sürdürülebilir, tükenmeyen, ucuz, güvenilir,
çevre dostu, yerli ve yeşil bir enerji türüdür.
Yağmur, kar, deniz ve magmatik suların ye-
raltındaki gözenekli ve çatlaklı kayaç kütlelerini
besleyerek oluşturdukları jeotermal rezervuarlar,
yeraltı ve re-enjeksiyon koşulları devam ettiği
müddetçe yenilenebilir ve sürdürülebilir özellik-
lerini korurlar. Kısa süreli atmosferik koşullardan
etkilenmezler.
a) Çevresel Etkiler:
Jeotermal kaynaklı enerji santrallerinin başlı-
ca çevresel etkileri;
Sondaj süresinde ekosistemin bozulması,
Kuyu sondajları boyunca jeotermal sıvı ile
suyun ve toprağın kirlenme riski,
Tesisin işletilmesi süresince CO2
ve H2
S
emisyonları,
Jeotermal sıvının ekstraksiyonu nedeniy-
le arazinin çökme riski (Üretim boyunca
rezervuardaki basınç ve sıcaklık değişimi
kimyasal dengeyi etkiler. Bu da ek çözün-
me ve çökelmelere neden olabilir) .
Gaz boşalımlarının bileşimi ve etkileri;
Karbondioksit (CO2
, genellikle en önemli
bileşen)
32. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI
ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ ETKİLER-ÖNLEMLER
32
Hidrojen sülfit (H2
S)
Amonyak (NH3
)
Cıva (Hg)
Borik Asit (H3
BO3
) olarak bilinmektedir.
Her geçen gün biraz daha tükenen fosil ener-
ji kaynaklarına alternatif olan yenilenebilir enerji
kaynaklarının önemi giderek artmaktadır. Enerji
politikalarının, artan nüfusun ve gelişen ekono-
minin enerji gereksinimlerini sürekli ve kesintisiz
bir şekilde ve olabilen en az maliyetle karşılanma-
sı üzerine belirlendiği dünyamızda yenilenebilir
enerji kaynaklarından enerji elde etme çalışmaları
hız kazanmış, yenilenebilir kaynaklardan enerji
üretimi artmıştır. Jeotermal enerji özellikle kWh
başına düşük maliyetiyle tüm dünyada benimse-
nen bir alternatif enerji kaynağı haline gelmiştir.
Dünyada jeotermal enerjinin kullanımı aşağı-
da belirtilen sebeplerden dolayı daha fazla ön
plana çıkmaktadır.
Jeotermal enerji maliyetlerinin diğer ener-
jilerin maliyetlerine oranla daha az olması,
Genellikle daha az ve kabul edilebilir sınır-
larda çevre sorunlarına neden olması,
Yerli teknolojinin yeterliliği ve kısa bir süre-
de jeotermal santralin kurulabilmesi,
Jeotermal enerjinin dünya genelinde tek-
nik ve ekonomik açıdan geçerli bir enerji
kaynağı olduğunun benimsenmesi,
Jeotermal projelerin finansmanını sağla-
yan örgütlenmelerin artmasıdır.
b) Süreçte Alınan Önlemler:
Yüzey sularının atık su ya da yoğuşmuş su
ile direkt kirlenmesinin önlenmesi genellikle bu
sıvıların araziye reenjeksiyonu yoluyla olur. Bu
yüzden proje kapsamında yapılacak re-enjeksi-
yon dikkatli araştırılmalıdır.
Bölge Türkiye’deki jeotermal enerji projeleri-
nin ilk örneklerini barındırmakta ve bu konuda
Türkiye’de öncülük etmektedir. Türkiye’nin je-
otermal enerji potansiyelinin büyük bir kısmına
sahip olan bölgenin mevut durumunun iyileştiril-
mesi ve verimliliğin artırılması amacıyla;
Mevcut sahaların özellikleri ve güncel ka-
pasiteleri tam olarak belirlenmelidir.
Jeotermal enerji alanındaki yenilikler takip
edilmeli ve bu yenilikler jeotermal sahalar-
dan en yüksek faydayı sağlamak amacıyla
kullanılmalıdır.
Elektrik üretimine yönelik yatırımlar teşvik
edilmelidir. Doğrudan kullanımda ise bele-
diyeler özendirilmeli ve desteklenmelidir.
Jeotermal enerjinin sürdürülebilirliğini sağ-
lamak için akışkanın kullanım sonrası tekrar
rezervuara basılması (re-enjeksiyon), uzun
dönemli gözlemlerle oluşturulan saha mo-
dellemeleri, kullanımları ve sığ derinlikli ve
düşük entalpili sahalarda ısı pompalarının
kullanılması ile Jeotermal Enerji Politikası
oluşturulmalıdır.
MTA verilerine göre Türkiye’nin teorik jeoter-
mal enerji potansiyeli 31.500 MWt olarak kabul
Gürmat Jeotermal Elektrik Santralinden Görünüm (2013)
33. 1993-2013
20. YILI
33
edilmektedir. Yapılan yeni çalışmalar ışığında gö-
rünür jeotermal potansiyelde artışlar gözlenirken,
olası jeotermal potansiyel için yeni bir sonuç ge-
tirilmemiştir. Ülkemiz bu potansiyeli ile Dünyada
yedinci Avrupa’da ise birinci konumdadır. Türkiye
jeotermal enerjinin doğrudan kullanımı bakımın-
dan 10.247 GWh/yıl ile Dünya’da dördüncü; je-
otermal kaynaklardan elektrik enerjisi üretiminde
490 GWh/yıl ile Dünya’da on ikinci sıradadır.
2.1.6. Güneş Enerjisine Dayalı Santraller
Güneş enerjisinin elektrik enerjisine dönüştü-
rüldüğü tesislerdir. Yoğunlaştırılmış termal güneş
enerjisi santralleri (GES) yenilenebilir ısı enerjisi
ya da elektrik enerjisi kaynağı olarak kullanılır-
lar. GES sistemleri aynalar ve bu aynalara bağ-
lı güneşi izleme sistemleri vasıtasıyla geniş bir
alana düşen güneş ışınlarını tek bir küçük alana
odaklar. Yoğunlaştırılmış gün ışığı daha sonra
klasik enerji santrallerine gereken ısıyı üretmek-
te kullanılmış olur. Bunun yanı sıra, üretilen
ısı enerjisi başka amaçlar için de
kullanılabilir.
Konsantre güneş ener-
jisi teknolojileri geniş bir
alanda, Dish Stirling
motoru, solar enerji
kulesi, CLFR, solar
baca gibi örnek-
lerle hayat bul-
muştur. Her bir
odaklama yön-
temi yüksek
sıcaklıkların elde edilmesini ve buna
paralel olarak yüksek termodinamik ve-
rimliliği sağlamaktadır. Ancak, bu yöntem-
lerin güneşi takip mekanizmaları ve güneş
enerjisinden faydalanma biçimleri birbirin-
den farklıdır. Teknolojide yaşanan ilerleme-
ler sayesinde, bu yoğunlaştırılmış güneş
enerjisi yöntemleri günden güne uygun
maliyetli hale gelmektedir.
Parabolik oluklar, parabolik (çukur şeklinde-
ki) yansıtıcıların, yansıtıcıların odak noktasına
yerleştirilmiş bir alıcıda güneş ışığını toplamaları
ile çalışır. Buradaki alıcı, yansıtıcıların odak nok-
taları doğrultusunda uzanan ve içinde çevrim
akışkanının bulunduğu bir tüpten oluşur. Yansı-
tıcı, gün boyunca güneşi takip mekanizmaları ile
takip eder. Çevrim akışkanı, alıcı içinde ilerletilir-
ken (erimiş tuz vd.) 150-350 °C civarında ısınır.
Ardından, ısı enerjisi kaynağı olarak enerji üretim
tesisinde kullanılır. Parabolik oluk sistemler, GES
teknolojileri arasında en gelişmiş olanıdır.
a) Çevresel Etkiler:
Yer seçimi
Arazi kullanımı
Güneş panellerinin sayısı ve koordinatları
Diğer tesislerle etkileşim,
Yerleşim yerlerine uzaklık
Korunan alanlara mesafesi
Kuş göç yolları
Radyo ve TV alıcılarına uzaklıkları
Güneş enerjisi santralinin hem teknik hem
ekonomik olarak fizibıl olabilmesi için global
radyasyonu 1650 kWh/m2
-yıldan daha büyük
alanlara kurulması gerekmektedir. Güneş enerji
34. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI
ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ ETKİLER-ÖNLEMLER
34
teknolojileri konvansiyonel enerji kaynakları ile
kıyaslandıklarında çevresel avantajlara sahiptir.
Bu avantajlar; hava emisyonlarının yokluğu, iş-
letme sırasında atık ürün yokluğu, düşük sera
gazları emisyonları (CO2
, NOx
), zehirli gaz emis-
yonlarının olmaması, bozulmuş toprak iyileştiril-
mesi, elektrik şebekesi iletim hatlarının azalması,
su kaynaklarının kalitesinin arttırılmasıdır.
Sosyo-ekonomik görüş açısıyla bakıldığında
güneş enerji teknolojilerinin kullanımının yarar-
ları; bölgesel enerji bağımsızlığı artışı, önemli
iş olanakları sağlanması, enerji tedariki, temini,
çeşitliliği ve güvenilirliği, enerji piyasası düzen-
lenmesine destek sağlanması, gelişen ülkelerde
kırsal elektriklendirme ivmesi olarak sıralanabilir.
Güneş enerjisinin kullanım biçimine göre çev-
re etki ve sorunları değişiklik göstermektedir.
Görüntü kirliliği oluşturabilmekte, çevrim verim-
lerinin düşüklüğü nedeniyle büyük alan gerek-
tirmektedirler. Güneş santrallerinin şebekeye
uzaklığı önemlidir. Yüksek sıcaklıklı sistemler
için, işletme ısısını sağlayacak toplayıcıların ih-
tiyaç duyduğu alan kullanımı oldukça büyük bir
sorundur. Büyük ölçekli sistemlerde alan kulla-
nımında dolayı habitat kaybı ve ekosistemin de-
ğişmesi söz konusu olabilir. Bu durumda önemli
ekolojik alanlardan kaçınmak gerekir. Güneş
santralleri barajlı hidroelektrik santrallerinden
daha az yer kapsamaktadır.
b) Süreçte Alınan Önlemler:
Arazi kullanımında oldukça geniş alanlar kul-
lanılmaktadır. İzole ve boş alanların kullanıldığı-
na dikkat edilmelidir. Ekilebilir alanlar azalmak-
ta tarım alanları kullanılamaz hale gelmektedir.
Ekolojik ve arkeolojik olarak hassas alanlardan
kaçınılmalı, geniş ticari alanlara entegrasyon
sağlanmalıdır. Ağır metal içeriklerinden ötürü ba-
taryaların bertarafı kontrol altında tutulmalıdır.
Ayrıca Türkiye’de kurulacak güneş enerjisi
termik santralinin;
Arazi eğimi III. dereceden büyük olan alan-
larda,
Yerleşim bölgeleri ile 500 metre emniyet
şeridi içindeki alanlarda,
Kara ve demir yolları ile 100 metre emniyet
şeridi içindeki alanlarda,
Havaalanları ile 3 km emniyet şeridi içinde-
ki alanlarda,
Çevre Koruma, Milli Parklar ve Tabiat Alan-
ları ile 500 metre emniyet şeridi içindeki
alanlarda,
Göl, nehir, baraj gölü ile sulak alanlarda,
Koru Ormanları, Ağaçlandırma Alanları,
Özel Ormanlar, Fidanlıklar, Sazlık ve Ba-
taklıklar, Muhafaza Ormanları gibi alanlar-
da kurulması uygun değildir.
2.1.7. Yeraltı Suyunun Çıkarılması veya
Suyu Yeraltında Depolama Projeleri
Yeryüzündeki tatlı suların büyük bir bölümü
yer altında kaya çatlakları ve gözeneklerde yer
alır. Yer altındaki suların toplam tatlı su rezervi
içindeki miktarı %98 civarındadır. Yer altındaki
sular özellikle çatlaklar, gözenekler, kılcal da-
marlar ve mağaralarda çeşitli rezervler oluşturur-
lar. Bir yerde yer altı suyunun birikmesi için altta
geçirimsiz bir tabakanın bulunması gereklidir.
Volkanik ve metamorfik kayaçların pek çoğu ge-
çirimsiz özelliktedir.
Geçirimsiz tabakaların üzerindeki biriken su
kütlesine su tablası adı verilir. Geçirimli tabaka-
ların geçirimsiz tabakayla temas ettiği alanlarda
biriken su kütlesine taban suyu denilir. Taban
suları bazen uygun koşullarda kendiliğinden yü-
zeye ulaşır. Genellikle kuyular ve sondajlar yar-
dımıyla yüzeye çıkarılarak içmede ve sulamada
kullanılmaktadırlar.
Ülkemiz su potansiyeli açısından değerlendi-
rildiğinde, su kaynaklarının, dünyanın genel gö-
rünüşünde olduğu gibi, eşit olarak dağılmadığı
ortaya çıkar. Bu bakımdan iç bölgeler, kıyı bölge-
35. 1993-2013
20. YILI
35
lerimize oranla yetersizdir. Su kaynaklarının eşit
olmayan dağılımında iklim koşulları, jeomorfo-
lojik özellikler ve kayaçların cinsinin büyük öne-
mi vardır. Ülkemizde yer alan yer altı sularından
ısıtma, sulama ve endüstriyel alanlarda, turizm
faaliyetlerinde ve dış ticarette yararlanılabilir. Söz
konusu suların kullanım alanları sıcaklığına bağlı
olarak değişiklik gösterir.
a) Çevresel Etkiler:
Türkiye’nin tatlı su potansiyelinin yaklaşık
%10’luk bölümünü yeraltı suları oluşturur. Yeral-
tı suları aynı zamanda sulak alanları besleyen
önemli kaynakların başında gelmektedir. Pek
çok işlevi olmasıyla birlikte, özellikle denizin etki-
sini azaltarak kıyıdaki ve lagünlerdeki tuzlanmayı
önler. Kıyılardaki aşırı yeraltı suyu çekimi bu işle-
vi sona erdirir ve tuzlanma başlar.
Tüm dünyada ve ülkemizde yeraltı suları son
derece bilinçsizce ve hoyratça kullanılmaktadır.
Çoğu kaçak kullanımlar sonucunda, yeraltı suyu
rezervlerimiz gittikçe azalmakta ve kirlenmektedir.
b) Süreçte Alınan Önlemler:
Ülkemiz yeraltı suları bakımından oldukça
zengindir. Ancak bu suların sahalarının, akım de-
ğerlerinin ve kalitelerinin saptanması gereklidir.
Dünyanın kuraklık ve su sorunu ile karşı karşıya
olduğu bu dönemde ülkemizde yer alan sular
çok dikkatli bir biçimde kullanılmalıdır.
Yeni bulunacak suların daha ekonomik koşullar
içinde kullanılması, denize akıtılan sulardan yarar-
lanma olanaklarının bulunması ve israfın önlenme-
si, tarımda bilimsel ve ileri teknolojilerin uygulandı-
ğı yöntemlerin benimsenmesi gerekmektedir.
Kentlerin büyüme oranı ile o sahadaki sana-
yi tesislerinin suya gereksinimleri hesaplanma-
lı, tesislerin atık suları tekrar kullanabilecekleri
sistemler kurulmalıdır. Araziden yararlanma açı-
sından planlamalar yapılmalı ve gelecekteki su
ihtiyacı saptanmalıdır. Ülkemizin bazı bölgeleri
büyük ölçüde susuzluk çekerken, başka saha-
larda su kaynaklarının ziyan olmasına engel
olunmalıdır.
36. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI
ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ ETKİLER-ÖNLEMLER
36
2.1.8. Akarsu Yataklarının Düzenlenmesi
ile Ilgili Projeler
Bir akarsuyun muhtelif sebeplerle yatağından
taşarak çevresindeki arazilere, yerleşim yerleri-
ne, altyapı tesislerine ve canlılara zarar vermek
suretiyle o bölgedeki ekonomik ve sosyal faa-
liyetleri kesintiye uğratacak ölçüde bir akış bü-
yüklüğüne ulaşması şeklinde tarif edilen taşkın
(sel, feyezan, seylap) yaşandığı bölgenin iklim
şartlarına, bitki örtüsüne, jeolojik ve topoğrafik
niteliklerine bağlı olarak gelişen tabii oluşumdur.
Dere ıslahı ve taşkın önleme çalışmaları tasa-
rımında hangi malzemenin ne zaman ve hangi
koşullar altında kullanılacağının analizi doğru bir
tasarım çalışması için en önemli faktörlerden bi-
ridir. Doğal dere yatağının durumu hem plan ve
yüksekliği ile hem de doğal çeşitliliğin korunma-
sı ile karakterize edilmelidir.
a) Çevresel Etkiler:
Taşkın afetlerinin yalnızca meteorolojik olu-
şumlara bağlı olarak ifade edilmesi mümkün
değildir. Sanayileşme ve sektör çeşitliliğinin
beraberinde getirdiği şehirleşme süreci akarsu
havzalarının muhtelif kesimlerindeki insan faali-
yetlerinin çeşitliliğini ve yoğunluğunu da büyük
ölçüde arttırmaktadır. Bu durum ise havza bütü-
nündeki dengeyi bozmakta ve neticede büyük
miktarda can ve mal kaybına yol açan taşkın
afetleri yaşanmakta, elverişsiz tarım yöntemleri
ile topraklar yoğun bir şekilde kullanılmakta ve
taşkın afetleri giderek daha büyük ve sık olarak
görülmektedir.
Yerleşim birimlerinde taşkın zararları;
Yapıların yıkılması,
Yapıların hasar görmesi,
Can ve mal kayıpları, sağlık problemleri,
bulaşıcı hastalıklar,
Tarım alanlarındaki taşkın zararları;
Verim düşüklüğü,
Ekimin yenilenmesi,
Büyüme döneminin kısalması,
Tarım alanlarının elden çıkması,
Tarımsal üretim araçlarının zarar görmesi,
Araç gerecin ortadan kaybolması veya
onarım zararı,
Araç gerecin hizmete gecikmesi,
Ulaşım tesislerinde oluşan zararlar,
Enerji üretim ve dağıtım tesislerindeki taş-
kın zararları oluşmaktadır.
b) Süreçte Alınan Önlemler:
Kısa süreli şiddetli yağmur ve dolu ile havza-
daki kar erimeleri sonucu doğal veya düzenlen-
miş akarsu yataklarının kapasitelerinin üzerinde
meydana gelen akış büyüklükleri dikkate alın-
malıdır.
37. 1993-2013
20. YILI
37
Akarsu yataklarına ilişkin başlıca önlemler;
Dere yatağına tekniğine aykırı ve izinsiz
köprü, menfez vb. enine yapıların yapılma-
ması,
Yerleşim yerleri içinden geçen dere ve çay
yataklarında yapılaşma ile kesitin daraltıl-
maması,
Dere yatağından kanalizasyon şebekesi-
nin geçirilmemesi,
Dere yatağına tekniğine aykırı kabartma
tesisi, bent ve dolgu yapılması,
Dere yataklarında tabii olarak büyüyen
ağaç ve çalıların dere yatak kapasitesini
daraltmaması,
Dere yatağının üzerinin kapatılarak konut,
otopark, pazar yeri yapmak amacıyla kul-
lanılmaması,
Yukarı havzadan çeşitli sebeplerle gelen
rüsubatın dere yatağını daraltmaması hu-
suslarında gerekli önlemler alınarak taşkın-
ların can ve mal kaybına sebep olmaması,
ulaşımı, ekonomik ve sosyal faaliyetleri
kesintiye uğratmaması için taşkın kontrol
tesislerinin iyi bir planlama ve proje ile inşa
edilmesi, Taşkın Kontrol tesislerinin ama-
cına uygun olarak işletilmesi, akarsu ya-
takları ile Taşkın Kontrol Tesislerinin korun-
ması ve müdahale edilmemesi taşkınların
afet haline gelmemesi açısından önem arz
etmektedir.
Bu çalışmalar çerçevesinde taşkınları ön-
lemek maksadıyla DSİ Genel Müdürlüğü tara-
fından barajlar, sel kapanları, tersip bentleri ve
taşkından koruma tesisleri inşa edilmekte, dere
yataklarında makineli tanzim ve ıslah çalışmaları
yapılmaktadır.
2.1.9. Boru ile İçme Suyu Taşımaları Dışın-
da Kalan Büyük Su Aktarma Projeleri
Havzalar arası su transferi; bir boru hattı veya
kanalla herhangi bir havzadan bir başka havzaya
suyun yapay yollarla taşınması/iletilmesi olarak
tanımlanabilir. Bu tanım çerçevesinde gemi ile
bir adaya taşınan veya başka yerlerde satılmak
amacıyla şişelenen su da bir transfer problemi
olarak ele alınabilir. Gereksinim duyulan yerde
ve/veya havza içinde mevcut su kaynaklarının
endüstriyel, tarımsal ve kentsel su ihtiyacını kar-
şılayamaması, su kaynaklarının restorasyonu,
kuraklık, mevcut su temin sisteminin performan-
sını ve esnekliğini artırmak, enerji üretimi vb.
gerekçelerle Türkiye ve daha birçok ülkede su
transfer projeleri hayata geçirilmiştir.
a) Çevresel Etkiler:
Transfer uygulamaları ile ortaya çıkan en
önemli problemlerden biri sucul canlıların ya-
sam alanlarının tahrip olmasıdır. Su transferi
uygulamaları nedeniyle suyun alındığı havza-
da sosyoekonomik sistem de etkilenmektedir.
Transfer uygulamaları ile su genellikle kırsal
alanlardan kentsel alanlara taşınmaktadır. Eko-
nomisi sulu tarıma, balıkçılık ve rekreatif alanla-
rın varlığı nedeniyle turizm gelirlerine dayanan
kırsal alanlarda ürün veriminde azama, balıkçılık
faaliyetlerinin sona ermesi, turizm gelirlerinde
azalma vb. nedenlerle ciddi ekonomik problem-
ler yaşanabilmektedir.
Su transferi uygulamalarının günümüzde ya-
rattığı en önemli sorunlardan birisi de su hakları
dolayısıyla su kaynaklarının paylaşımı sorunudur.
Özellikle transfer uygulamaları ile birlikte suyun
transfer edildiği havzada çeşitli nedenlerle mey-
dana gelen/gelebilecek ekonomik kayıplar bu
konuda tartışmayı/çatışmayı kaçınılmaz kılmak-
tadır. Uluslararası sular söz konusu olduğunda
konu daha da karmaşık bir hal almakta ve her-
kesin üzerinde uzlaşabileceği çözümlerin gelişti-
rilmesi daha da zorlaşmaktadır. Su kaynaklarının
yönetimi ile ilgili açık ve anlaşılır politika ve stra-
tejilerin su transferini de içerecek şekilde gelişti-
rilmemiş olması beraberinde önemli sorunları da
getirmektedir. Bu nedenle su transferine alterna-
tif olabilecek kentsel atık suların geri kazanılarak
38. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI
ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ ETKİLER-ÖNLEMLER
38
yeniden kullanılması, desalinizasyon, yağmur
suyu hasadı ve talep yönetimi gibi çözümler de-
taylı bir şekilde incelenmemektedir. Ayrıca plan-
lama hataları nedeniyle ciddi ekonomik kayıplar
da meydana gelmektedir.
Havzalar arası su transferi nedeniyle meyda-
na gelebilecek en önemli problemlerden birisi
de suyun alındığı akarsuda ekosistemin tama-
men veya kısmen tahrip olmasıdır. Bu nedenle
su transferi nedeniyle ortaya çıkabilecek bu tah-
ribatın önlenebilmesi amacıyla çevresel kriterle-
rin geliştirilmesine ihtiyaç vardır.
b) Süreçte Alınan Önlemler:
Alternatif su kaynaklarının değerlendirilme-
sine ve talebin azaltılması için alınan önlemlere
rağmen bir bölge hala su sıkıntısı çekiyorsa veya
çekecekse su transfer edilmelidir.
Su transferi nedeni ile suyu veren havzada
çevre/ekosistem kalitesinde önemli bir bozulma-
nın/değişimin olmaması sağlanacaktır. Koruma
altında bulunan veya ekonomik değeri olan can-
lıların yasama alanları tahrip edilmemelidir.
Suyun alındığı havzanın ekonomik gelişimi
için su gelecekte önemli bir sıkıntı teşkil etme-
yecekse transfer gerçekleştirilecektir. Bununla
birlikte suyun alındığı havzada gelecekte söz ko-
nusu olacak ekonomik kayıplar karşılanırsa su
transferi gerçekleştirilmelidir.
2.1.10. Su Depolama Tesisleri
Baraj, eski zamanlardan beri insanlığın su
ihtiyacını karşılamak ve tarımsal alanların sulan-
ması amacıyla inşa edilen su yapılarıdır. Günü-
müzün modern barajları stratejik öneme sahip-
lerdir. Çünkü;
Enerji üretiminde gelişmekte olan ülkeler-
de büyük pay sahibidirler.
Ülkenin tarımsal hayatı için büyük önem
taşırlar.
Taşkın önleme amacıyla inşa edildiklerin-
den, yıkılmaları halinde büyük alanlarda su
baskınları yaşanmaktadır.
Bir ülkenin enerji üretiminin en doğal ve en
ucuz yoludur. Hidroelektrik enerji üreten baraj-
lar, diğer enerji üretim türlerine göre daha çevre-
cidirler. Yalnız son zamanlarda büyük barajların
inşaları durdurulmuştur. Alansal olarak çok bü-
yük barajlar, bulunduğu bölgenin iklimini değiş-
tirmekte ve ekolojik dengeyi değiştirmektedirler.
39. 1993-2013
20. YILI
39
Özellikle bol yağış alan yerlerde taşkın ön-
leme amacıyla bağlamalar, barajlar ve göletler
inşa edilmektedir. Tarımsal arazilerin sulanması
için büyük önem taşırlar. Barajlardan arazilere
açılan kanallarla su taşınır.
a) Çevresel Etkiler:
İnşaat aşamasında tesisle ilgili olarak servis ve
bağlantı yolları, baraj temel kazısı ve dolgu gibi
işlemler için büyük miktarlarda bitkisel ve hafriyat
toprağı kazısının yapılması söz konusudur.
İnşaat Aşamasındaki Olası Etkiler
Temel kazılması, çevre yollarının inşaatı, ag-
regaların işlenmesi ve beton işleri gibi inşaat fa-
aliyetleri akarsuyun akış aşağısında bulanıklığa,
sediman artışına ve suyun alkaliliğinin değişme-
sine neden olacaktır. Şantiyelerden kaynaklana-
cak evsel atık sular uygun şekilde arıtılmadıkları
ve akarsuya deşarj edildikleri takdirde su kalite-
sinin bozulmasına sebep olurlar.
Toprak kalitesine etkiler, erozyon ve zemin
emniyeti;
İnşaat faaliyetleri, özellikle kazı ve dolgu ça-
lışmaları, üst toprağın sıyrılması ve kayaç kazısı
arazinin erozyon ve heyelan etkilerine hassasi-
yetini arttırır. Benzer şekilde çıplak ya da bozul-
muş arazilerdeki inşaat trafiği erozyonu ve sedi-
man taşınımını hızlandırmaktadır.
Bunun yanında, inşaat makinelerinden kay-
naklanan sızıntılar, döküntüler, yağ ve varsa
kimyasal maddeler toprak kirliliğine ve dolayı-
sıyla toprak kalitesinin düşmesine neden olabilir.
İnşaat işleri ve özellikle kazı dolgu alanlarında,
yüksek şev eğimleriyle çalışılan alanlarda ve pat-
latma kullanılan durumlarda zemin eğimi ve inşa
edilen ünitelerde yapılardaki duraylılık mevcut
jeolojik özellikler risk sınıfları ve proje tasarım ve
inşaat kriterlerinin uygunluğu açısından incelen-
melidir.
Hava kalitesine etkiler;
İnşaat aşamasında meydana gelen gaz ve
toz emisyonları (kırma-eleme ve beton santralı
dahil olmak üzere) ÇED kapsamında değerlen-
dirilmelidir. İnşaat faaliyetlerinden kaynaklanan
toz ve gaz emisyonlarının tahmin edilmesi için
hava kalitesi modelleme programları kullanılabi-
lir. Oluşan toz, yakın yerleşimlerde yaşayanlar,
civardaki flora ve fauna türleri ve tarımsal faali-
yetler üzerinde olumsuz etki yaratabilir.
Gürültü;
İnşaat trafiği ve faaliyetleri gürültüye sebep
olacak faaliyetler (patlatma ve iş makineleri gü-
rültüsü vb.) çevredeki yerleşimleri rahatsız ede-
bilir. Gürültü seviyelerinin değerlendirilmesi için
inşaat faaliyetlerinin kümülatif gürültü seviyeleri,
gürültü eşik değerleri ile birlikte değerlendirilme-
lidir. Bu bağlamda, inşaat trafiği, inşaat alanında
mobil inşaat makinelerinin (yükleyiciler, kazıcılar,
40. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI
ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ ETKİLER-ÖNLEMLER
40
deliciler, kamyonlar, pompalar, vantilatörler vs.)
kullanımı ve (eğer varsa) boş alanlarda yapılan
kırma, yükleme, eleme, taşıma ve boşaltma gibi
faaliyetler de dahil olmak üzere açık alanda yü-
rütülen inşaat faaliyetlerinden kaynaklanan gü-
rültü seviyeleri hesaplanmalıdır.
Patlatma;
Baraj inşaatı nedeniyle proje ünitelerinin in-
şasında veya malzeme ocaklarının işletilmesin-
de kullanılacak patlayıcı türünün belirlenmesi
gerekir. Buna göre bu patlayıcı maddenin ne-
reden temin edileceği, nasıl taşınacağı, nerede
depolanacağı konularında bir plan ve program
yapılmalıdır. Patlayıcı kullanımı kesinlikle uzman
kişiler tarafından yapılmalıdır. Patlatma esnasına
kullanılacak patlayıcı madde miktarının belirlen-
mesi, uygun patlatma paterni ile yapılır. Patlat-
ma paterni içerisinde, delik boyu, delik çapı, bir
delikte kullanılacak patlayıcı miktarı vb. belirlenir.
Titreşim ve kaya fırlamaları etkileri dikkate alın-
malıdır. Patlatma öncesi can ve mal güvenliği
açısından gerekli önlemler alınmalıdır.
Katı atıklar;
Arazinin hazırlanması sırasında gerçekleştiri-
lecek hafriyat sonucunda meydana gelecek katı
atıklar, inşaat artığı malzemeler ve daha sonraki
aşamalarda baraj ve birimlerinin faaliyete açıl-
masına kadar sürdürülecek işler nedeniyle mey-
dana gelecek evsel katı atıklar olumsuz çevresel
etkilere sebep vermemeleri için uygun şekilde
(düzenli depolama, mevcut bir düzenli depola-
ma tesisine taşınma vb.) bertaraf edilmelidir.
Malzeme Ocakları;
Proje kapsamında açılacak olan malzeme
ocaklarının sayısı, ruhsat hukuku, ocakların alan
büyüklükleri, işletme alan büyüklükleri ve koor-
dinatları, yıllara bağlı planlanan üretim miktar-
ları, uygulanacak üretim yöntemleri, basamak
yüksekliği, genişliği, şev açısı, basamak sayısı,
ocakların başlangıç ve nihai durumlarının imalat
haritaları ve vaziyet planı üzerinde gösterilmeli,
nakliye güzergahları, altyapının inşası ile ilgili iş-
lemler, kullanılacak makine ekipmanlarına da yer
verilmelidir.
Biyolojik Çevre Üzerine Etkiler;
İnşaat alanlarında üst toprak tabakasının sıy-
rılmasından, kazı ve dolgu faaliyetlerinden ve
inşaat trafiğinden dolayı bitki örtüsü ve habitat
kaybolmaktadır. Buna ek olarak, artan insan faa-
liyeti ve özellikle inşaat çalışmalarından kaynak-
lanan gürültü yakın çevredeki vahşi yaşamı ra-
hatsız edecektir. Ayrıca, emisyonlar ve su kirliliği
gibi nedenlerle çevredeki vahşi yaşam ortamları
olumsuz etkilenebilecektir.
Baraj projelerinde biyolojik kaynaklar üzerin-
deki en önemli etki, genelde arazinin su altında
kalmasından kaynaklı olarak alan kullanımındaki
değişiklik sonucu açığa çıkan ve bir kısmı geri-
döndürülemez nitelikteki etkilerdir. Bu etkilerle
ilgili daha ayrıntılı bilgiler barajda su tutulması
safhasının etkileriyle birleştirilerek işletme aşa-
masının etkileri başlığı altında incelenmiştir.
Sosyoekonomik Çevre Üzerine Etkiler;
Proje bölgesindeki yerleşim alanlarının de-
mografik yapısı, projenin gerçekleştirilmesi ile
ortaya çıkabilecek göç hareketlerinden etkile-
nebilir. Proje çalışanları için inşaat şantiyelerinin
kurulması inşaat aşamasından başlayarak böl-
genin demografisinin değişmesine neden olabi-
lir. Projenin boyutuna bağlı olarak bu değişikliğin
önemi artacaktır. Ayrıca, proje ile yöredeki eko-
nomik aktivitenin canlanması söz konusu olacak
ve yöre halkı için proje inşaatı süresince iş im-
kanları ortaya çıkacaktır. Baraj ve hidroelektrik
santral projelerinden kaynaklanacak diğer sos-
yoekonomik etkiler projenin su tutma ve işletme
aşamalarında ortaya çıkabilecek etkiler kısmında
ele alınmıştır.
41. 1993-2013
20. YILI
41
Su Tutulması ve İşletme Aşamalarındaki
Olası Etkiler
Fiziksel Çevre Üzerine Etkiler
Depremsellik;
Proje alanının depremselliği, deprem riski
de dahil olmak üzere baraj güvenlik riskleri ve
baraj inşaatından dolayı deprem riskindeki artış
değerlendirilmelidir. Bölgede meydana gelen
deprem sayısı ve büyüklükleri gerektiğinde belir-
tilmeli ve bunların istatistiksel analizi yapılmalıdır.
Ünitelerin inşası sırasında bu bilgiler göz önünde
bulundurulmalıdır.
Hidroloji ve su kullanımı üzerine etkiler;
Baraj projeleri, akarsu sistemlerinin hidrolik
rejiminde önemli değişikliklere neden olabilir.
Özellikle su tutma ve işletme aşamalarında, akış
aşağısına bırakılan debi, rezervuar işletme tipi-
ne bağlı olarak önemli oranda değişebilir. Akış
aşağısı alana olabilecek etkiler nehir yatağının
derinleşmesi, akış aşağı tatlı su habitatlarının ku-
ruması ya da alterasyonu ve akış aşağıda gelişe-
bilecek taşkın gibi parametreler göz önünde bu-
lundurularak değerlendirilmelidir. Olası çevresel
etkiler, işletme koşulları ve olağanüstü durumlar-
da uygulanacak özel koşullar ve yağışlı, kuru ve
normal yıllar için belirlenmelidir.
Projenin akış aşağısındaki su kullanımları (ev-
sel amaçlı, sulama ve endüstriyel amaçlı) üzeri-
ne etkileri değerlendirilmelidir. Özellikle akarsuya
dayalı olarak kurulan mevcut tesisler (dinlenme
tesisleri, turistik tesisler, spor tesisleri vs.) üzerin-
deki etkiler ile bunların yerel ekonomideki yerleri
göz önüne alınmalıdır. Projenin, akış aşağısında
yer alan tatlı sulardaki suyun kalitesinin ve hid-
rolojisinin değişmesinden dolayı halihazırda uy-
gulanan ya da gelecekte uygulanacak su ürünü
yetiştiriciliği üzerinde oluşabilecek etkileri de ele
alınmalıdır.
Yüzey ve yeraltı sularına etkiler;
Rezervuardaki su kalitesi değerlendirilirken
su altında kalan alanlarda, özellikle yüksek orga-
nik içeriğe sahip arazilerde (sulak alanlar, tarım
alanları, ormanlar, vb.) meydana gelecek biyo-
kütle bozunmasının organik yükün artmasına
neden olacağı göz önünde bulundurulmalıdır.
Ötrofikasyon, artan organik yük (eğer varsa) ve
rezervuara kirlilik kaynaklarının girişi (noktasal
42. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI
ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ ETKİLER-ÖNLEMLER
42
/ dağınık, evsel / endüstriyel kirletici kaynakları
vs.) göz önünde bulundurularak değerlendiril-
melidir.
Projenin tatlı su habitatları üzerindeki etkile-
rinin belirlenmesi için akış aşağısındaki su sı-
caklığındaki değişimler ve rezervuardaki termal
stratifikasyon değerlendirilmelidir. Tuz birikmesi
de akarsu sisteminin özelliklerine bağlı olarak
göz önünde bulundurulabilir. Barajlarda sedi-
man tutulması nedeniyle, barajların akış aşa-
ğısındaki askıdaki katı madde miktarı genellik-
le düşmektedir. Rezervuar ve akış aşağısı su
kalitesinin tahmini için matematiksel modeller
kullanılabilir. Matematiksel modeller rezervuar
içerisindeki hidrodinamik, biyolojik ve ekolojik
koşulları simüle ederek, rezervuar ve akış aşağı-
sı su kalitesindeki ve biyolojik parametrelerdeki
değişiklikleri tespit eder. Bu bağlamda, fiziksel
parametreler (sıcaklık, çözünmüş oksijen, AKM),
biyolojik parametreler (plankton ve bentik orga-
nizmalar), kirlenme parametreleri (BOİ, KOİ, ağır
metaller gibi) ve çözmüş mineraller (TÇK, Ca, Fe
gibi) etki değerlendirmesinde dikkate alınmalıdır.
Rezervuarın işletilmesi genellikle yüzey akış
özelliklerini etkiler ve yüzey ve yeraltı suları ara-
sında besleme-deşarj ilişkisinde değişiklikle-
re neden olur. Bu da su tablası seviyesinde ve
(özellikle) insanlar tarafından kullanım için mev-
cut su miktarında değişikliklere neden olur.
Toprak üzerine etkiler, rezervuarda sedi-
man birikimi;
Su altında kalacak alanlarda üst toprak örtüsü
kaybının üst toprak verimliliği ve kullanımına et-
kisi açısından (özellikle tarım faaliyeti için yeterli
arazisi olmayan bölgeler için önemli tarım arazi-
lerinde) değerlendirilmelidir. Üst toprak tabaka-
sının korunmasına yönelik kullanılabilecek olası
yöntemler araştırılmalıdır.
Erozyon riski, bitki örtüsü oluşumu zor oldu-
ğundan barajın (özellikle değişen su seviyesinde
ile çalışan barajlar) yan şevlerinde daha yüksek
olabilir. Barajdan bırakılan suyun yatağı derinleş-
tirmesi ve akış aşağıdaki su seviyesinin değiş-
ken olabilmesi nedeniyle mansap erozyonu de-
ğerlendirilmelidir.
Barajlar, sediman tutma etkilerinden dolayı
akarsu mansabındaki morfodinamik proseslerin
(örn; akarsu vadisinin derinleşmesi, akarsu ağ-
zının morfolojisinin değişmesi, akarsu ağzının
erozyonu) değişmesine neden olmaktadır. Man-
sap yönünde ve/veya akarsu ağzında hassas bir
alanın (örn; tabiatı koruma alanı, sulak alan) bu-
lunması halinde bu etki özellikle dikkate alınmalı-
dır. Ayrıca sediman tutulması sonucunda barajın
depolama kapasitesinin düşmesi söz konusudur
ve tesisin proje ömrünün belirlenmesinde göz
önüne alınması gereken bir faktördür.
Hava kalitesi ve iklime etkiler;
Büyük kapasiteli barajların çalıştırılması mik-
ro iklim şartlarında değişikliklere (buharlaşma
sonucunda nem oranlarındaki değişim, yerel sis
oluşumu, rüzgâr hızının artması gibi) neden ola-
bilir. Buna ek olarak, su altında kalacak ve yük-
sek organik bozunmanın beklendiği alanlar için
sera gazı emisyonu da göz önünde bulundurul-
malıdır.
Biyolojik Çevre Üzerine Etkiler;
Karasal habitatların su altında kalmaları sonu-
cu habitat kayıpları ve mevcut sucul habitatların
özelliklerindeki değişiklikler baraj projeleri için
kaçınılmazdır. Projenin biyoçeşitlilik ve hassas
habitatlar (özellikle nesli tehlike altında olan hay-
van ve bitki türleri tarafından kullanılan habitat-
lar) üzerindeki etkileri değerlendirilmeli biyoçe-
şitlilik ve biyolojik elemanların özelliklerine bağlı
olarak ekosistem ve doğal kaynaklara etkiler in-
celenmelidir.
Biyolojik çeşitlilik ve biyolojik kaynaklar üzeri-
ne etkiler incelenirken aşağıdaki çalışmalar ger-
çekleştirilmelidir:
43. 1993-2013
20. YILI
43
Proje alanı ve çevresindeki mevcut ekosis-
temlerin sürekliliğinin incelenmesi, tür iliş-
kileri ve etkilerin türlerin ilişkileri açısından
incelenmesi (yırtıcı/avcı–besin ilişkisi, ortak
yaşama ilişkisi, habitat ve doğal kaynakları
ortak kullanım durumu, vb.) .
Ekosistem ve biyolojik elemanların kullan-
dığı habitatlar ve doğal kaynakların belirle-
nerek bunlar üzerine etkilerin incelenmesi.
Benzer habitat ve ekosistemlerle karşılaş-
tırılması.
Mevcut habitat ve doğal kaynaklar üzerine
etkiler sonucunda ortaya çıkacak kullanım
(yaşama alanı, üreme alanı, besin miktarı)
dengelerindeki değişimlerin incelenmesi.
Biyoçeşitlilik üzerine olan etkilerin doğal
kaynaklar ve sosyo-ekonomik çevrede
yaratacağı değişiklikler ve bu kapsamda;
çevrenin kirlilik kaldırma kapasitesi, taşkın
kontrolü, erozyon kontrolü, besin döngü-
sü, iklimsel faktörler gibi etkenlerde olası
değişikliklerin incelenmesi.
Endemik ve nesli tehlike altındaki türlerin
bulunduğu hassas ekosistemlerin mevcut
olduğu alanlarda incelemelerin daha de-
taylı şekilde yapılarak etkilerin ele alınması.
Hassas olarak tanımlanan, biyoçeşitlilik
açısından önem taşıyan alanlar, habitatlar
(endemik, tehlike altında olarak tanımla-
nan türleri içeren, tür çeşitliliğinin yoğun
olduğu, göçmen türler açısından önemli),
erozyon etkisi altındaki alanlar, sulak alan-
lar, yeraltı suyunu besleyen alanlar, yerel
halkın geçim kaynaklarının bağlı olduğu
ya da bölge ve ülke ekonomisi açısından
önemli doğal kaynakların bulunduğu alan-
lar üzerine etkilerin incelenmesidir.
Nesli tehlike altında olan ve/veya endemik
tür taksonlarının hassasiyeti için önemli olan bit-
ki türlerinin projeden dolayı yok olmasının söz
konusu olduğu durumlarda saha dışı çözümler
aranmalıdır. Benzer şekilde, karasal vahşi yaşam
türleri üzerindeki etkiler değerlendirilmeli ve bu
türlerin (özellikle nesli tehlike altındaki türler)
hassasiyet dönemleri (örn; üreme, yavrulama
dönemleri) dikkate alınmalıdır.
Rezervuar alanının üzerine kurulduğu akarsu
habitatının, göl habitatına dönüşmesinin ekolo-
jik karakteristiklerde değişikliklere neden olma-
sı söz konusudur. Özellikle nesli tehlike altında
olan ve endemik sucul fauna üzerine etkilerin
değerlendirilmesi için tür kompozisyonundaki
olası değişiklikler belirlenmelidir. Birincil verim-
lilik sonucunda rezervuarın akış aşağısında or-
taya çıkan besin yükü, projenin besin zinciri ve
balık türleri kompozisyonu üzerindeki etkilerinin
belirlenmesi amacıyla ele alınmalıdır. Suyun ka-
litesindeki (sıcaklık, çözünmüş oksijen, çözünen
mineraller, bulanıklık, tuzluluk vs.) olası değişik-
liklerin, sucul yaşam, özellikle hassas türler (örn;
alabalık), üzerine etkileri değerlendirilmelidir.
Akış aşağı hidrolojisindeki değişikliklerin bu bö-
lümdeki sucul habitatlara etkileri değerlendiril-
melidir.
Baraj gövdesi, akarsu üzerinde bir bariyer
oluşturması nedeniyle, membaya göç eden ba-
lık türleri (örn. yumurtlama amacıyla) göçünü en-
geller. Bu da akarsu sistemindeki balık türlerinde
ve miktarında değişikliklere neden olur. Bu du-
rumda olabilecek balık türlerinin yerel, bölgesel
ve ülke genelinde yayılımı ve koruma statüleri
incelenmelidir.
Sosyoekonomik Çevre Üzerine Etkiler
Ekonomi ve demografi üzerine etkiler;
Genellikle bölgedeki hizmetlerin (örn; yeni
endüstriler, yeni yollar, bölgeye elektrik sağlan-
ması) artmasını sağlayan baraj ve hidroelektrik
santral projelerinin gerçekleştirilmesi ile birlikte
bölgedeki nüfus yapısının değişmesi ekonomiyi
canlandıracaktır. Diğer taraftan; evlerin, gelir ge-
tiren varlıkların (örn; tarım arazileri, meyve bah-
çeleri, dükkanlar) ve kamu varlıklarının (orman
arazileri, kültürel değerler, kamu alt yapısı) su
44. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI
ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ ETKİLER-ÖNLEMLER
44
altında kalması nedeniyle fiziksel kayıplara uğ-
rayan yerel halk üzerindeki etkiler değerlendiril-
melidir.
Projenin ekonomi üzerindeki etkilerine ek
olarak, kamu hizmetlerine ulaşım durumundaki
değişiklikler de yerel ve bölgesel ölçekte de-
ğerlendirilmelidir. Çevresel etkilere bağlı olarak
yaşam kalitesinde meydana gelebilecek deği-
şiklikler değerlendirme kapsamında ele alın-
malıdır. Sosyal bozulmalar ve bölgeye yeniden
yerleşen insanların yaşam standartlarındaki de-
ğişiklikler göz önünde bulundurulmalıdır. Ayrıca
mevcut nüfus üzerindeki sosyo-ekonomik etkiler
de değerlendirme sürecinde dikkate alınmalıdır.
Yeniden yerleşimin etkileri, ekonomik faaliyetler,
yaşam kalitesi ve sosyal bütünleşme açısından
değerlendirilmelidir.
Sağlık koşulları ile ilgili riskler;
Yeniden yerleşen topluluklar ve proje tesisleri
için sağlanması gereken içme suyu ve kanali-
zasyon altyapısı için tesis ihtiyacı belirlenmelidir.
Projenin gerçekleştirilmesinden dolayı oluşabi-
lecek sağlık risklerinin ya da çevresel risklerin
değerlendirilmesi amacıyla mevcut tesisler de
dikkate alınmalıdır. Sudan kaynaklanabilecek
hastalık riskleri ve rezervuar kaynaklı olarak has-
talık taşıyıcı vektörlerin artışına neden olabilecek
koşulların oluşumu da değerlendirilmelidir.
Tarihi ve kültürel varlıklar üzerine etkiler;
Proje yerine bağlı olarak rezervuarda su tutul-
ması bazı kültürel ve tarihi varlıkların sular altın-
da kalmasına neden olabilir. Ayrıca, bu alanlar,
proje inşaat ve işletme aşaması faaliyetlerinden
dolayı hasar görebilir, toprak altında kalabilir ya
da bozulabilir. Buna ek olarak, projenin gerçek-
leştirilmesi ile bu alanlara ulaşım olumsuz yönde
etkilenebilir. Bu nedenle, projenin bu alanlara
ve yapılara etkisi değerlendirilmelidir. Gerekirse
proje alanında kalacak tarihi ve kültürel varlık-
ların taşınabilirliği alternatifi değerlendirilmelidir.
Projenin dinlenme alanlarına ve estetik değerle-
re etkisinin ve görsel değerlerdeki değişikliklerin
de değerlendirme aşamasında göz önünde bu-
lundurulması gerekmektedir.
Bir baraj projesinin kapanış planı barajın kal-
dırılması, barajın devre dışı bırakılması, baraj
değişiklikleri ve su kullanımının planlanması-
nı içerebilir. Barajın kaldırılması akım önündeki
tüm fiziksel bentlerin tamamen kaldırılmasından
oluşmaktadır. Barajın kaldırılması baraj yapısının
değişmesine, akışın tekrar eski haline dönmesi-
ne ve barajın orijinal fonksiyonunun kalıcı bir şe-
kilde değişmesine neden olur. Barajın tamamen
ortadan kaldırılması her zaman akarsu için en iyi
seçenek olmadığından barajın bir kısmı sökül-
meden bırakılabilir. Barajın devreden çıkartılması
için baraj yapısından yararlanılabilir (örn; taşkın
koruması), aynı zamanda balık geçişinin arttırıl-
ması ve akarsuyun daha fazla akış alması gibi
ekolojik hedefler gerçekleştirilebilir. Ancak, ka-
panış faaliyetleri sırasında çevre üzerinde oluşan
olumsuz etkiler geçicidir ve inşaat aşamasında
karşılaşılan etkilere benzerdir. Barajın kapatılma-
sı, gelecekte yürütülecek su havzası yönetimi
kapsamında göz önünde bulundurulması gere-
ken bir konudur.
Hidroloji ve Su Kullanımı Üzerine Etkiler;
Projenin mansabında kalan dere yatağının
kurumasını ve balık habitatlarının olumsuz ola-
rak etkilenmesini önlemek ve akış aşağıdaki kul-
lanıcılara yeterli su sağlamak için rezervuardan
her şartta (örn. hidroelektrik santralda enerji üre-
tilmediği dönemler) bırakılacak minimum debi
belirlenmelidir. Minimum debi, sucul yaşamın
devam ettirilebilmesi (örn; yumurtlama, balık
yavrularının gelişimi) ve mevcut kirlilik asimilas-
yon kapasitesinin sürdürülebilmesi için yeterli
seviyede olmalıdır. Ayrıca, sucul yaşamın göç
edebilmesini sağlayacak uygun yapılar projeye
eklenmelidir. Bu amaçla kullanılabilecek istatis-
tiksel ve hidrolik modeller mevcuttur. Ayrıca, ola-
45. 1993-2013
20. YILI
45
ğan dışı şartlar nedeniyle projenin mansabında
oluşabilecek taşkınların engellenmesi için uygun
kontrol yapıları sağlanmalıdır.
Projenin, akış aşağısındaki insanların kullan-
dığı suyun kalitesinde ve miktarında önemli etki-
lere sahip olması halinde alternatif su kaynakla-
rının bulunması gerekecektir. Projeden kaynaklı
olarak su ürünleri yetiştiriciliğinin ve balıkçılığın
verimliliğinin azalması durumunda, rezervuar
balıkçılığının ve su ürünü yetiştiriciliğinin gelişti-
rilmesi değerlendirilmelidir.
b) Süreçte Alınan Önlemler:
Yüzey Sularının Kalitesi Üzerine Etkiler;
İnşaat aşamasında yüzey suyu kaynaklarının
korunması için uygun bir atık yönetiminin (katı atık
yönetimi, atık su yönetimi, vb.) uygulanması gerek-
mektedir. Bu bağlamda ihtiyaç duyulacak atık su
arıtma ve atık bertarafı sistemleri belirtilmelidir.
Su altında kalan alanlardan kaynaklanan bi-
yokütle bozunması sonucu baraj gölünde ve
projenin mansabında organik yükün artışını en
aza indirmek için su altında kalması planlanan
tarım alanlarındaki ürünlerin toplanması, orman
arazilerindeki ağaçların kesilmesi ve bitki örtü-
sünün temizlenmesi sular altında kalacak alan-
lardaki organik madde miktarını düşürmek için
uygulanabilecek yöntemlerden bazılarıdır.
Rezervuara deşarjı söz konusu olan katı ve
sıvı atıkların toplanarak deşarj öncesi arıtıma
tabi tutulması gerekmektedir. Bu işlem özellikle
rezervuarda yüksek besin yükünün, dolayısıyla
ötrofikasyonun oluşabileceği uygulamalar için
önemlidir. Buna ek olarak, ötrofikasyonun ön-
lenmesi amacıyla rezervuar su tutma süresinin
sınırlandırılması için rezervuar işletim koşulları
ayarlanabilir. Hidroelektrik enerji üretimi projele-
rinde santrala su alma yapısının farklı derinlikler-
de su alımına imkan veren şekilde tasarlanması
rezervuar çıkış suyun kalitesinin düşük olmasını
(özellikle düşük oksijen seviyesini) engellemek
amacıyla kullanılabilir. Rezervuar tahliye kapak-
larından bakım amaçlı veya sediman kontrolü
amaçlı su bırakılmasının gerektiği durumlarda
akış aşağısına etkiler, uygun havalandırma yön-
temlerinin ya da tahliye kapaklarının seviyesinin
ayarlanması ile önlenebilir.
Projenin, akış aşağı kullanıcıların kullandığı
suyun kalitesi ve miktarı üzerinde önemli olum-
suz etkilere sahip olması halinde alternatif su
kaynaklarının bulunması ya da yer altı suyu kul-
lanımı için ünitelerin geliştirilmesi gerekli olabilir.
Projenin herhangi bir aşamasında ortaya çıka-
bilecek atık sular deşarj edilmeden önce uygun
şekilde arıtılmalıdır (örn. inşaat aşamasında be-
ton işlemlerinden kaynaklanan atık sular deşarj
edilmeden önce nötrleştirme ve çökeltme işlem-
lerine tabi tutulmalıdır) .
Yeraltı Suları Üzerine Etkiler;
Oluşacak baraj gölü nedeniyle yeraltı suyu
seviyesindeki dalgalanmalar matematiksel mo-
dellerin kullanılması ile tahmin edilebilir. Yeraltı
su seviyesindeki değişimler ya da dalgalanma-
lar nedeniyle önemli ölçüde etkilenmesi bekle-
nen ve yöre halkı tarafından kullanılan kuyular
iyileştirilmelidir (kuyuların derinleştirilmesi, pom-
pa kullanımı, su çekimi için gerekli ekipmanların
sağlanması vb.) . Taşkın ve kuraklık riskleri kars-
tik alanlarda daha fazla önem taşırlar. Bu neden-
le, karstik alanlarda yüzey suyu ve yer altı suyu
ilişkileri ayrıntılı bir şekilde incelenmelidir.
Hava Kalitesi ve İklim Üzerine Etkiler;
İnşaat sahalarından ve inşaat trafiğinden kay-
naklanan gaz ve toz emisyonlarının azaltılması
ya da önlenmesi için gerekli önlemler (su püs-
kürtme ekipmanlarının, toz bastırıcılarının, toz
toplayıcılarının vb. kullanımı) alınmalıdır. Sular al-
tında kalacak alanlardaki bitki örtüsünün temiz-
lenmesi, rezervuardan kaynaklanacak sera gazı
emisyonunu azaltacaktır.
46. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI
ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ ETKİLER-ÖNLEMLER
46
Toprak Üzerine Etkiler, Erozyon ve Rezer-
vuarda Sediman Birikimi;
Erozyon ya da toprak kayması riski taşıyan
ve düşük duyarlılığa sahip alanlarda erozyon ve
sediman taşınımı kontrolü ve yan şevlerin duyar-
lılığının arttırılması için uygun yapılar inşa edile-
bilir. Ayrıca, toprak kaybının ve sediman taşınımı-
nın önlenmesi için sürdürülebilir bitki örtüsünün
sağlanması ve çıplak alanların ve dik şevlerin
yeniden ağaçlandırılması yöntemleri de faydalı
olacaktır. İnşaat aşamasında yüzeyden alınan
bitkisel toprak peyzaj çalışmalarında kullanılmak
üzere, uygun alanlarda geçici süreli depolana-
rak muhafaza edilmeli ve üzerine çabuk yetişen
bitkiler ekilerek erozyona karşı korunmalıdır.
Morfodinamik proseslerdeki değişikliklerin akış
aşağısındaki hassas alanlar (sulak alanlar, tabiatı
koruma alanları vb.) üzerinde önemli etkilere sa-
hip olması halinde hayvan türlerinin barınması ya
da bitki türlerinin yetişmesi için alternatif alanların
bulunması gibi saha dışı çözümler bulunabilir.
Projenin akış aşağısında tarım arazilerinin bu-
lunması durumunda bu arazilerin verimliliğinin
besince zengin sediman taşınımının önemli öl-
çüde azalmasından dolayı düşmesi, uygun tarım
yöntemleri ve toprak zenginleştirme yöntemleri-
nin kullanılması ile önlenebilir.
Ekoloji ve Habitatlar Üzerine Etkiler;
Bu tip projelerin habitat üzerine en önemli
etkisi su altında kalacak alanlardan kaynaklan-
maktadır. Bu nedenle, su altında kalacak alanın
küçültülmesi ile ilgili alternatifler habitatlara etkiyi
minimize etmek için değerlendirilmelidir. Nesli tü-
kenmekte olan ve/veya tehlike altında olan bitki
türlerinin önemli bir populasyonunun kaybediliyor
olması durumunda, bu türlerin rehabilitasyonu
bitkilerin uygun bir alana taşınması, tohum top-
lanması gibi metotlar uygulanarak gerçekleştirile-
bilir. Sular altında kalacak bölgede önemli yaban
hayatı alanlarının bulunması halinde, sular altın-
da kalacak bölgedeki türlerin yaşamlarını devam
ettirebileceği ve yaban hayatının korunması için
uygun bir alternatif bölge bulunması/hazırlanması
faydalı olacaktır. Ekolojik bileşenlerin korunması
için hazırlanacak bu yeni bölge, proje alanı ile
benzer biyolojik ve fiziksel özelliklere sahip alan-
lar arasından ya da korunacak türler için uygun
habitatların ve yaşam koşullarının sağlanması için
geliştirilebilecek alanlar arasından seçilebilir.
Rezervuar işletim şartlarının akış aşağıdaki
sucul fauna yaşamını destekleyecek şekilde (uy-
gun debide, sıcaklıkta, çözünmüş oksijen değe-
rinde) oluşturulmasına çalışılmalıdır. Değerlen-
dirme çalışmaları neticesinde uygun görülmesi
halinde, oksijen miktarı düşük su bırakılmasının
önlenmesi ve çıkış suyu sıcaklığının kontrol edil-
mesi (özellikle de termal şok olarak adlandırılan
aşırı ve ani sıcaklık değişikliklerinin önlenmesi)
için farklı düzeylerden su çekilmesine olanak
sağlayan bir rezervuar su çıkış yapısı kullanıla-
bilir. Proje alanında önemli koruma statüsüne
sahip olan balık türleri bulunması halinde bunlar
için baraj gövdesinde balık geçit ve merdiven-
leri gibi gerekli yapılar oluşturulabilir. Buna ek
olarak, balık popülasyonunun ve biyoçeşitliliğin
azalmasını engellemek için balıkların yumurtla-
ma habitatları korunmalıdır.
Ekonomi ve Demografi Üzerine Etkiler;
Yöre halkının projenin gerçekleştirilmesi do-
layısıyla uğradığı fiziksel kayıplar (ev, tarla vb.
varlıkların sular altında kalması gibi) tazmin edil-
melidir. Sırasıyla yöre, bölge, il halkı ve istihdam
için istekli olan diğer gruplara coğrafi öncelik
sırasına göre tercihe bağlı istihdam politikaları
uygulanmalıdır. Bölgede yeni ekonomik faaliyet-
lerin geliştirilmesi teşvik edilmelidir.
Hizmetlere Erişim ve Yaşam Kalitesi;
Yeniden yerleşimin söz konusu olması duru-
munda hizmetlere eşit erişimi sağlayacak alt yapı
ve kamu hizmetleri için yeni tesislerin kurulması
gerekmektedir. Bunların yanı sıra mevcut tesisle-
rin kapasitelerinin arttırılması da gerek gösterebilir.
47. 1993-2013
20. YILI
47
Kamulaştırma ve Yeniden Yerleşim;
Su tutulması sonucunda, su altında kalacak
alanlarda yaşayan nüfusun kamulaştırma su tutul-
madan önce çözümlenmelidir. Arazileri su altında
kalacak halkla önceden görüşme yapılarak, taşın-
maz bedellerinin ödenmesi ya da yeniden yerle-
şim taleplerinin belirlenmesi gerekmektedir. Ka-
mulaştırma yapılırken sadece su altında kalacak
taşınmazlar değil arazi bütünlüğü gözetilmelidir.
Yerleşim alanlarının sular altında kalmasından
dolayı yer değiştirmesi gereken insanlara adil ve
yeterli imkanlar sağlanmalıdır. Bu insanlarının
sosyal ilişkilerini, ekonomik faaliyetlerini ve ya-
şam standartlarını devam ettirebilmesi için yeni
yerleşim alanlarının uygun şekilde seçilmesi ge-
rekmektedir. Ayrıca, bu alanlar, mevcut yaşam
standardını düşürmeksizin, yerleşimcilerin yeni
işler kurmasını ve sosyal ilişkilerini güçlendirme-
sini sağlamalıdır.
Yeniden yerleşmek zorunda kalan kişiler ve
yeniden yerleşim için seçilen yerleşim yeri sakin-
leri için bilgilendirici toplantılar ve mesleki eğitim
programları düzenlenebilir. Yeni yerleşim alanı-
nın alt yapısı geliştirilmeli ya da mevcut değilse
inşa edilmelidir.
Sağlık Koşulları ile İlgili Riskler;
Gerekli olması halinde içme suyu ve kanali-
zasyon altyapısı için yeni tesisler kurulmalı ya da
mevcut tesisler geliştirilmeli ve ortaya çıkabile-
cek sağlık problemleri izlenmelidir.
Tarihi ve Kültürel Varlıklar;
Sular altında kalacak bölgede kültürel ve ta-
rihi varlıklar bulunması durumunda bu varlıkla-
rın koruma statüleri ve önemleri belirlenmelidir.
Bu varlıkların taşıyacağı öneme bağlı olarak etki
alanının dışında uygun bir alana taşınması söz
konusu olabilir.
2.1.11. Elektrik İletim Hatları (EİH)
Üretilen elektriği iletmek üzere tesis edilen di-
rek, tel, trafo merkezi (TM) vb. yapılardır. İletim
Sistemi, üretim tesislerinden itibaren gerilim se-
viyesi 36 kV üzerindeki hatlar üzerinden elektrik
enerjisinin iletiminin gerçekleştirildiği tesislerdir.
İletim tesislerinin bileşenleri;
İletim hatları ve kabloları,
İletim Trafo ve Anahtarlama Merkezleri (in-
dirici trafo merkezleri ve transformatör bu-
lunmayan şalt sistemleri)
olarak tanımlanır.
Enerji sektöründe temel amaç, artan nüfusun
ve gelişen ekonominin enerji ihtiyaçlarının sü-
rekli ve kesintisiz bir şekilde ve mümkün olan en
düşük maliyetlerle karşılanabilmesidir.
TM ve EİH için 2’şer alternatif teknoloji bulun-
maktadır. TM’ler Açık ve Gaz İzolasyonlu Sistem
(GIS) şeklinde olabilmektedir. EİH’lerin alterna-
tifleri ise; yeraltı kabloları ve havai hatlardır. GIS
TM’ler, açık TM’lere nazaran daha az yer kapla-
48. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI
ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ ETKİLER-ÖNLEMLER
48
dığından genellikle yerleşim yerlerinin içerisinde
tesis edilmesinin zorunlu olduğu durumlarda
tercih edilmektedir. Özellikle böyle yerlerde imar
planları ve kamulaştırma çalışmalarında zorluk-
lar yaşanmaktadır. Daha az yer kaplamasının ne-
deni de açık şalt merkezlere kullanılan havanın
yerine yalıtkan malzeme olarak SF6 gazı kullanı-
lıp, kullanılacak alan daraltılmaktadır. Bu da GIS
TM’lerin Açık TM’lere göre çok daha fazla mali-
yeti olmasına sebep olmaktadır. Dolayısıyla GIS
TM’ler yerleşim yerleri içerisinde yapılmasının
zorunlu olduğu durumlarda tercih edilmektedir.
a) Çevresel Etkiler:
İletim tesislerinde öncelikli çevresel etki olu-
şan elektromanyetik alanın canlılar üzerinde
oluşturduğu etkidir. Elektrik alanına konulan her-
hangi bir nesne alanı tahrik edecektir. Yeterince
artırılırsa deşarj (hava moleküllerinin iyonlaşma-
sı) oluşabilir. Enerji İletim Hatlarından yayılan
elektromanyetik dalgaların etkilerini, “manyetik”
ve “elektrik” olmak üzere iki ayrı şekilde gör-
mek mümkündür. Manyetik alan kablodan ge-
çen akımla, elektrik alan ise gerilim ile orantılı-
dır. Elektrik alanları, gerilim tarafından üretilirler
ve gerilim arttıkça şiddetlenirler. Elektrik alanın
gücü, Volt/metre olarak ölçülmektedir.
EİH kapsamında yapılan tüm çalışmalar sıra-
sında inşaat çalışmaları, özellikle direklerin kuru-
lacağı alanlarda yoğunlaşacaktır ve direklerin ku-
rulacağı alanlarda arazi kullanım şekli tamamen
değişmektedir. Ayrıca güzergâh boyunca, bu ça-
lışmaların son aşaması olan tel çekme işlemleri
sırasında kısa süreli etkiler söz konusu olmaktadır.
Projeden etkilenen insanlar, enerji iletim hattı
tesisleri güzergâhına isabet eden taşınmazların
sahipleridir. Bu kişiler yatırıma alınan projenin
uygulama ve kamulaştırma planlarının hazırlan-
ması sonucunda belirlenmektedir. Çoğunlukla
dar bir şeritten geçen hatlarda kaybedilen arazi
direk yerleri ile sınırlı kalmakta, yapım süresince
ve sonrasında tel altında tarım sürdürülmekte-
dir. TEİAŞ’ça yapılan/yapılacak olan kamulaş-
tırmalarda hiç kimsenin yer değiştirmesi gerek-
memektedir. Çünkü kamulaştırılan direk yerleri
çok küçük bir sahayı (-ki yaklaşık 150–250 m²)
kaplamakla birlikte tel altı irtifaklarının isabet et-
tiği sahalarda ise kamulaştırma yoluyla mülkiyet
değişimi olmamakta, sadece geçiş hakkı tesis
49. 1993-2013
20. YILI
49
edilmekte olup, bu hak ile yükümlü olunarak ge-
rek yerleşim gerekse tarımsal faaliyetlere devam
edilebilmektedir.
EİH’lerin ise yer altı kabloları da aynı şekilde
yerleşimin yoğun olduğu yerlerde tercih edil-
mekte olup, havai hatlara nazaran çok daha
maliyetli olmaktadır. Çevre koruma konusunda
bazı hususlarda havai hatlara nazaran daha uy-
gun olan yer altı hatları, arazi kullanımı, hafriyat
işlemleri ve elektromanyetik alanın dağılımı gibi
konularda daha problemli olmaktadır.
b) Süreçte Alınan Önlemler:
Yapılan araştırmalar özellikle sivri uçlu yap-
raklı ağaçların elektrik alanı tahrik ettiğini göster-
mektedir. Yaprak ucu hasarlarının iletim hattına
yakın yerlerde yüksek elektrik alan düzeyinde
oluştuğu görülmektedir. Enerji hattına yakın yer-
de büyüyen ağaçların etki alanı yönetimi için
elektrik idaresinin gereksinimlerine göre budan-
ması ve düzeltilmesi gerekmektedir. Etki alanı dı-
şında büyük ağaçların bulunduğu yerlerde elek-
trik alanları yaprak uçlarına zarar vermeyecek
derecede düşük seviyede olmaktadır.
Yine yapılan araştırmalarda elde edilen bul-
gular dikkate alındığında, elektrik kurumlarınca
belirlenen etki alanı yönetimi gereksinimleriyle
uyumlu tipik bir enerji hattı çevresindeki elektrik
ve manyetik alanların bitkilerin büyümesi, çim-
lenmesi ve tahıl üretimi üzerinde etkisi olmadığı
sonucuna varmak mümkündür.
Enerji iletim hatlarının güzergâhlarının se-
çilmesinde; Türkiye Elektrik İletim Anonim Şir-
keti’nce (TEİAŞ) olabildiğince yerleşim alanları
ve meskun mahalden kaçınılmakta ev ve diğer
yapıların üzerinden geçilmemeye çalışılmakla
birlikte, bunun mümkün olmaması halinde ka-
mulaştırma, teknik gereklilikler ölçüsünde mini-
mum düzeyde tutulmakta, çevre, orman, sit, vb.
doğal yapının korunmasında ulusal politikalar ve
iyi uygulanan örneklerin devamına gerekli özen
gösterilmektedir.
Tarım alanlarına dikilen direklerden sonra tel
altlarında Elektrik Kuvvetli Akıl Tesisleri (EKAT)
hükümlerine uyulmak kaydıyla tarım aktivitesinin
sürdürülmesinde bir sakınca olmayacaktır. İşlet-
me döneminde ise arazi kullanımında bir deği-
şiklik olmayacaktır.
Saruhanlı-Gölmarmara Enerji İletim Hattı, Gölmarmara Trafo Merkezinden Görünüm ile Halkın Katılımı Toplantısı
50. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI
ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ ETKİLER-ÖNLEMLER
50
2.1.12. Genel Değerlendirme
Enerji ile ilgili ilk yasa, 1926 yılında çıkarılan
790 sayılı Petrol Yasasıdır. Daha sonraki yıllarda
bu yasa değiştirilmiştir. 1954 ve 1960’lı yıllarda
enerji sektörü ve bu sektörde yer alan kamu ku-
ruluşlarının kuruluş yasaları birbirini izlemiştir.
1954 yılında çıkarılan Maden Yasası sektör açı-
sından önemli yasalardan birisidir. Enerji sektörü
için en önemli yasalardan biri 1983 yılında çıka-
rılan Çevre Kanunu’dur. Sektörden kaynaklanan
çevre sorunlarına çözüm getirmek amacıyla,
Çevre Kanunu gereğince çeşitli yönetmelikler
çıkarılmıştır.
Gelecek 20 yıl içerisinde yaklaşık yüzde 40
oranında artması beklenen dünya enerji tüketi-
minin büyük bir bölümünün içinde bulunduğu-
muz bölgeden karşılanması öngörülmektedir.
Dünya petrol rezervlerinin yüzde 65’i ve doğal
gaz rezervlerinin yüzde 71’i Türkiye’yi çevreleyen
Hazar Havzası ve Ortadoğu ile Rusya Federas-
yonu’nda bulunmaktadır. Orta Asya’daki rezerv-
ler dünya enerji talebini karşılamada önemli bir
alternatif kaynak olarak ortaya çıkmaktadır. Tür-
kiye, gerek coğrafi, gerekse jeopolitik konumu
ile Ortadoğu ve Orta Asya’nın üretiminin dünya
pazarlarına ulaşmasında hem bir köprü hem de
bir terminal olma özelliği taşımaktadır.
Enerjinin, yaşam kalitesinin arttırılmasında ve
ulusların gelişmesinde hayati öneme sahip olma-
sı nedeniyle ve bugün geldiğimiz nokta itibariyle
EnerjiGüvenliği,DünyadaveTürkiye’debirinciön-
celikli gündem maddesi haline gelmiştir. Bu bağ-
lamda, yeterli, güvenilir ve çevreye karşı sorumlu
olarak enerjinin sağlanması ve fiyat istikrarının
sağlanabileceği bir piyasa ortamın oluşturulması
gerekmektedir. Dünyada nüfus artışı, sanayileş-
me ve kentleşme ile birlikte, küreselleşme sonu-
cu artan ticaret ve üretim imkanlarına bağlı olarak,
doğal kaynaklara ve enerjiye olan talep giderek
artmaktadır. Dünyada 2030 yılına kadar nüfusun
2 milyar kişi artması beklenmektedir. Dünyada
2030 yılına kadar enerji talebinin, bugüne göre
%50 daha fazla olacağı öngörülmektedir. Üretim
ve refah seviyesini etkilemeden enerji tüketimi-
nin azaltılması yani enerji tasarrufu, daha güçlü
ve rekabet şansı artmış bir ekonomi ve daha az
kirletilmiş bir çevre için gereklidir.
Ülkemizde rüzgâr, güneş ve hidro gibi yeni-
lenebilir enerji santrallerinin kurulabileceği alan,
mevcut arazi kullanım durumlarından dolayı (ko-
nut, tarım, orman, kültürel ve doğal sit alanları,
yollar vb.) sınırlıdır.
Çizelge 1 1993-2013 yılları arasında enerji yatırımları
projeleri ile ilgili Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönet-
meliği gereğince verilen kararlar.
ENERJİ
ÇED-OK ÇED-GD TOPLAM
1993-1998 14 25 39
1999 13 4 17
2000 23 4 27
2001 23 9 32
2002 17 20 37
2003 14 28 42
2004 18 68 86
2005 17 117 134
2006 17 180 197
2007 41 233 274
2008 59 248 307
2009 58 648 706
2010 87 285 372
2011 80 300 380
2012 125 296 421
2013 85 60 145
TOPLAM 691 2.525 3.216
51. 1993-2013
20. YILI
51
Şekil 1 Yıllara göre enerji yatırımları EK-1, EK-2
Şekil 2 Enerji yatırımları EK-1, EK-2 oranı
53
2009 58 648 706
2010 87 285 372
2011 80 300 380
2012 125 296 421
2013 85 60 145
TOPLAM 691 2.525 3.216
Şekil 1 Yıllara göre enerji yatırımları EK-1, EK-2
-
100
200
300
400
500
600
700
14 13 23 23 17 14 18 17 17
41
59 58
87 80
125
85
25
4 4 9 20 28
68
117
180
233
248
648
285
300 296
60
ÇED-OK ÇED-GD
1993ÇED201
Şekil 2 Enerji yatırımları EK-1, EK-2 oranı
ÇED-OK
21%
ÇED-GD
79%
52. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI
ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ ETKİLER-ÖNLEMLER
52
53. 1993-2013
20. YILI
53
2.2. ULAŞIM VE KIYI PROJELERİ
2.2.1. Ulaşım Projeleri
2.2.1.1. Demiryolları
Sanayi Devrimi sonrası hemen her alanda
dünyanın şekillenmesinde etkin olmuştur. Gerek
milli ölçekte ve gerekse küresel ölçekte demir-
yolu taşımacılığı İkinci Dünya Savaşı sonlarına
kadar dünyada etkinliğinden ve öneminden bir
şey kaybetmemiştir. Demiryolu sektöründeki sıç-
rama noktası, 1964 yılında Japonya’da 210 km/s
hız yapılabilen Tokyo-Osaka hattının işletmeye
açılması olmuştur. Bu önemli gelişme ile Japon-
ya’nın yanı sıra Fransa, Almanya, İtalya, İspanya,
Güney Kore, Türkiye ve Çin gibi ülkelerde yük-
sek hızlı tren hizmetleri yaygınlaşmaya başlamış
ve bu durum demiryollarına önemli bir pazar
imkânı oluşturmuştur. Aynı zamanda, karayolu
ulaştırmasında yaşanan tıkanıklıklar ve çevreyle
ilgili duyarlılıkların artması, demiryolu ulaşımına
daha fazla önem verilmesine sebep olmuş ve bu
alanda yeni teknolojilerin gelişmesine zemin ha-
zırlamıştır.
Ülkemizin ekonomik kalkınmasına, sosyal ve
kültürel gelişimine katkı sağlayarak, halkımızın
yaşam kalitesini arttıracak, çevre dostu demir-
yolu projelerinin hayata geçirilmesi, ülkemizin
sosyal ve ekonomik gelişmesinde önemli araç-
lardan biri olacaktır.
a) Çevresel Etkiler:
İnşaat çalışmalarında büyük miktarda haf-
riyat oluşması.
Arazi kullanımının değişmesi (tarım, mera
ve orman arazilerinde azalma)
Doğal drenaj yapılarının değişmesi.
Doğal peyzajın bozulması ve/veya kültürel
varlıkların zarar görmesi.
Vahşi hayvanların yaşam ortamlarının bo-
zulması ve yoğun faaliyetlerden dolayı ra-
hatsız olmaları.
Yerel halkın inşaat faaliyetleri nedeniyle
olumsuz etkilenmesi.
Gürültünün artması, yol kenarlarına çöp
atılması ve yoldan karşıya geçmek isteyen
hayvanların ve insanların yaralanması ve
ölmesi.
54. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI
ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ ETKİLER-ÖNLEMLER
54
Tehlikeli maddelerin taşınması sırasında
oluşabilecek kazalardan dolayı sağlık ris-
kinin ve çevresel tahribatın meydana gel-
mesi.
Vahşi yaşam alanlarına ve diğer doğal
alanlara daha çok insanın ulaşabilmesi.
b) Süreçte Alınan Önlemler:
Oluşan hafriyatın peyzaj çalışmalarında
kullanımımın sağlanması.
İnşaat ve işletmede oluşan her türlü atığın
geri dönüşebilir olanlarının geri dönüşü-
münün, olmayanların ilgili mevzuatlar çer-
çevesinde bertarafının sağlanması.
Hızlı Tren projelerinde güzergah boyunca
can güvenliğinin sağlanması için gerekli
tedbirleri alınması.
Mimari tasarımlar ve peyzaj uygulamaları.
İnşaat çalışmalarında zaman kısıtlamaları
uygulanması (gece inşaat çalışması yapıl-
maması gibi) .
Kazaların önlenmesi açısından hız sınırla-
ması uygulamalarının geliştirilmesi.
Makine kullanımının ve çalışma saatlerinin
kontrol edilmesi.
Hattın düzenli bakımının sağlanması.
Proje güzergahı üzerinde koruma altında
bulunan flora veya fauna elemanlarının
bulunması durumunda alternatif güzergah
belirlenmesi.
Doğal peyzaja uygun mimari ve peyzaj ça-
lışmalarının yapılmasının sağlanması.
2.2.1.2. Havaalanları
Yolcuların havayolu taşımacılığına olan talebi
artıkça küresel hava taşımacılığı sektörü de ge-
lişimini sürdürmektedir. Bugün, havayolu taşı-
macılığı küresel ekonomiye, bölgelerin sosyal ve
kültürel açıdan gelişimine katkıda bulunmasına
rağmen havaalanları bu gelişimi gölgeleyebile-
cek bazı baskılar ile karşı karşıya kalmaktadır. Gi-
derek artan çevresel kısıtlar havaalanlarının geli-
şiminde olumsuz etkilere neden olabilmektedir.
Çeşitli çevresel etkenler olmasına karşın, uçak
gürültüsü havacılığın ve havaalanı yapısının geli-
şiminde en büyük sorun olarak gösterilmektedir.
Bu nedenle, artan hava taşımacılığı ihtiyacının
karşılanması ile gelişen sağlık ve refah talebi ara-
sında bir denge kurulması gerekmektedir.
55. 1993-2013
20. YILI
55
Günümüzde, havacılığın toplum desteği ol-
madan sürdürülemeyeceği, geleceğin sürekli
kalkınma ve çevresel hedeflerin yer aldığı çevre
kalkınma sistemlerinin gelişimi ile desteklenece-
ği görüşü hâkim olmaktadır.
Havaalanlarında, içinde bulundukları çevreye
karşı sosyal sorumluluk anlayışı içinde çevreyi
koruma ve faaliyetleri sonucu bozulan çevresel
dengenin yeniden sağlanabilmesi için gerekli
çalışmaların sürdürülmesinde Çevresel Etki De-
ğerlendirmesi çalışmaları önemli rol almaktadır.
a) Çevresel Etkiler:
İnşaat ve İşletme aşamasında ortaya çıkan
gürültü,
İnşaat aşamasında meydana gelen hafri-
yat,
İnşaat ve işletme, özellikle uçakların iniş
kalkışları ile yer hizmetlerinde kullanılan
araçlardan kaynaklanan emisyona bağlı
hava kirliliği,
İnşaat ve işletme faaliyetlerinden kaynak-
lanan yeraltı ve yüzeysel su kaynaklarının
kirlenmesi,
İnşaat ve işletme faaliyetlerinden kaynak-
lanan atıklar,
Arazi kullanımından kaynaklı tarım, orman ve
mera arazilerinde meydana gelen kayıplar,
Faaliyet alanının yerine göre kuş göç yolla-
rı üzerine olumsuz etkiler,
Kamulaştırma faaliyetlerinden kaynakla-
nan sosyal sorunlar,
Doğal faunanın havaalanı faaliyetlerinden
dolayı doğal yaşam alanlarını kaybetmesi,
b) Süreçte Alınan Önlemler:
Oluşan hafriyatın peyzaj çalışmalarında
kullanımımın sağlanması.
İnşaat ve işletmede oluşan her türlü atığın
geri dönüşebilir olanlarının geri dönüşü-
münün, olmayanların ilgili mevzuatlar çer-
çevesinde bertarafının sağlanması.
Yerleşim alanlarının uzağında gürültüden az
etkilenecek alanların seçiminin sağlanması,
Mimari tasarımlar ve peyzaj uygulamaları.
Atık su ve yağmur sularının toplanması ve
uygun şekilde arıtılmasının sağlanması.
Araç emisyonlarının kontrolünün düzenli
yapılmasının sağlanması.
Kuş göç yollarının izlenmesi ve kuşların
göç zamanlarında Havaalanının kullanıl-
mamasının sağlanması,
Türkiye Kuş Göç Yolları Haritası
56. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI
ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ ETKİLER-ÖNLEMLER
56
Makine kullanımının ve çalışma saatlerinin
kontrol edilmesi.
Proje sahasında koruma altında bulunan
flora veya fauna elemanlarının bulunması
durumunda alternatif güzergah belirlen-
mesi.
Doğal peyzaja uygun mimari ve peyzaj ça-
lışmalarının yapılmasının sağlanması.
2.2.1.3. Karayolları
Ülkemizin önemli altyapı faaliyetlerinden bir-
çoğu ulaştırma sektörü kapsamında olup, bu
sektör de gelişimini karayolu ağırlıklı olarak sür-
dürmektedir. Karayolunun yük ve yolcu taşımacı-
lığında tercih edilmesinden dolayı ihmali de söz
konusu olmamıştır. İnsan – çevre ilişkilerinde de
en önemli mühendislik yapılarından olan kara-
yolunun gelişmesiyle birlikte araç trafiğinde ya-
şanan yoğunluklar ve bunların doğuracağı çevre
etkileri de ihmal edilmemelidir.
Bir karayolu projesinin uygulanması ve trafik
işletiminin başarısı büyük ölçüde, çevresel etkile-
rin ortaya koyulup, bunlar ile ilgili gerekli önlem-
lerin planlanması ve alınması ile olanaklıdır. Bu
bağlamda, karayolu yapımı ve karayolu trafiğinin
canlılar ve sosyal çevre üzerindeki olumsuz etki-
lerini belirterek, bunlar ile ilgili önlemlerin ortaya
koyulması yapılan Çevresel Etki Değerlendirme-
si çalışmalarının temelini oluşturmaktadır.
a) Çevresel Etkiler:
İnşaat çalışmalarında büyük miktarda haf-
riyat oluşması.
Arazi kullanımının değişmesi ( Tarım, Mera
ve Orman arazilerinde azalma)
Doğal drenaj yapılarının değişmesi.
Toprak kayması ve erozyon nedeniyle yü-
zey sularına ulaşan sediman miktarının art-
ması.
Doğal peyzajın bozulması ve/veya kültürel
varlıkların zarar görmesi.
Vahşi hayvanların yaşam ortamlarının bo-
zulması ve yoğun faaliyetlerden dolayı ra-
hatsız olmaları.
Yerel halkın inşaat faaliyetleri nedeniyle
olumsuz etkilenmesi.
Hava kirliliğinin ve gürültünün artması, yol
kenarlarına çöp atılması ve yoldan karşıya
geçmek isteyen hayvanların ve insanların
yaralanması ve ölmesi.
Tehlikeli maddelerin taşınması sırasında
oluşabilecek kazalardan dolayı sağlık ris-
57. 1993-2013
20. YILI
57
kinin ve çevresel tahribatın meydana gel-
mesi.
Yol yüzeyindeki sızıntılardan ya da biriken
kirleticilerinden kaynaklanan su kirliliği.
Yeni tali yolların inşası.
Vahşi yaşam alanlarına ve diğer doğal
alanlara daha çok insanın ulaşabilmesi.
b) Süreçte Alınan Önlemler:
Karayolu inşaat ve işletilmesinden dolayı kay-
naklanan gürültü, hava emisyonları vb. hususlar-
da ilgili mevzuatta belirtilen standart değerlerin
aşılması durumunda, aşağıda belirtilen, ancak
bu listeyle sınırlı olmayan, çeşitli önlemler kulla-
nılabilir. Çeşitli çevresel etkileri azaltıcı önlemler
birbirleriyle ilgilidir ve mümkün olduğunca birlik-
te değerlendirilmelidir. Bahse konu önlemlerden
bazıları şunlardır:
Oluşan hafriyatın peyzaj çalışmalarında
kullanımımın sağlanması.
Gürültü perdeleri ve ağaçlandırma yapılması.
Mimari tasarımlar ve peyzaj uygulamaları.
İnşaat çalışmalarında zaman kısıtlamaları
uygulanması (gece inşaat çalışması yapıl-
maması gibi) .
Atık su ve yağmur sularının toplanması ve
uygun şekilde arıtılmasının sağlanması.
Araç emisyonlarının kontrolünün düzenli
yapılmasının sağlanması.
Kazaların önlenmesi açısından hız sınırla-
ması uygulamalarının geliştirilmesi.
İnşaat malzemesi olarak alternatif yol ya-
pım malzemelerinin kullanılması.
Makine kullanımının ve çalışma saatlerinin
kontrol edilmesi.
Yolların düzenli bakımının sağlanması.
Proje güzergahı üzerinde koruma altında
bulunan flora veya fauna elemanlarının
bulunması durumunda alternatif güzergah
belirlenmesi.
Doğal peyzaja uygun mimari ve peyzaj ça-
lışmalarının yapılmasının sağlanması.
2.2.2. Kıyı Yapıları
2.2.2.1. Limanlar, İskeleler, Rıhtımlar, Ter-
saneler, Balıkçı Barınakları:
Dış ticaretin en önemli alt yapısını oluşturan
limanlar sağladığı sosyal ve ekonomik katkılar ile
ülkelerin vazgeçilmez yatırımları içerisinde yer al-
maktadır. Gemilerin yükleme, boşaltma yapıp hiz-
met aldıkları limanlar aynı zamanda kara, demir
ve deniz yolu ulaşım ağlarının düğüm noktalarını
oluşturmaktadır. Limanlar birçok sektörün ham-
madde ihtiyacını karşılamak, ürettiği malı dünya
pazarına ulaştırmak görevini üstlenmektedir.
58. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI
ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ ETKİLER-ÖNLEMLER
58
Konteyner Taşımacılığı: Limanlarımızda işlem
gören toplam konteyner miktarında (TEU ba-
zında), 2003 yılına göre 2011 yılında %162 artış
gerçekleşmiş olup, 2012 yılı sonu itibariyle %189
artış beklenmektedir.
Denizyolu Dış Ticaret Taşımaları: Denizyolu
dış ticaret taşımalarında 2003 yılına göre 2011
yılında ithalatta %68, ihracatta %78 artış gerçek-
leşmiş olup, 2012 yılı sonu itibariyle toplam dış
ticaret taşımalarında %90 artış beklenmektedir.
Limanlarımızda Elleçlenen Yük: Limanlarımız-
da elleçlenen yük miktarında 2003 yılına göre
2011 yılında %91 artış gerçekleşmiş olup, 2012
yılı sonu itibariyle %105 artış beklenmektedir
Limanlarımıza Gelen Kruvaziyer Gemi ve Yol-
cu Sayısı: Liman, fener ve tahlisiye ücretlerin-
de yapılan indirimler neticesinde limanlarımıza
büyük tonajlı gemilerin gelmesine bağlı olarak
limanlarımızı ziyaret eden kruvaziyer yolcu sa-
yısında 2003 yılına göre 2011 yılında %277, li-
manlarımıza uğrayan kruvaziyer gemi sayısında
ise %83 artış gerçekleşmiş olup 2012 yılı sonun-
da kruvaziyer yolcu sayısında %271, kruvaziyer
gemi sayısında %85 artış beklenmektedir.
Liman, iskele ve rıhtım projeleri inşa kapasi-
telerine göre ÇED Yönetmeliği kapsamında de-
ğerlendirilmektedir. 1.350 DWT ve üzeri deniz
araçlarının yanaşabileceği ticari amaçlı liman, is-
kele ve rıhtım projeleri ÇED Yönetmeliği’nin ÇED
Uygulanacak Projeler Listesi (EK-1) kapsamında,
daha düşük kapasite ile inşa edilmesi planlanan
iskele, rıhtım ve liman projeleri ise ÇED Yönetme-
liği’nin Seçme, Eleme Kriterleri Uygulanacak Pro-
jeler Listesi (EK-2) kapsamında yer almaktadır.
Tersaneler gemi inşa, bakım ve onarımının
yapılması için gerekli teknik ve lojistik imkanla-
ra sahip tesisler olup bünyesinde kızak, kuru ve
yüzer havuz, vinç vb. altyapı imkanları ile birlikte
bakım-onarım için gelen gemilerin yanaşmasına
imkan sağlayacak iskele ve rıhtım gibi kıyı yapı-
ları da barındırabilmektedir. Yük ve yolcu gemile-
rinin yapım, bakım veya onarımı amaçlı tersane-
ler ile 24 m ve üzerinde yat imalatı yapan tesisler
ÇED Yönetmeliği’nin EK-1 Listesi kapsamında
yer almaktadır.
Balıkçı barınakları her türlü balıkçı gemisine
hizmet vermek maksadı ile mendireklerle ko-
runmuş, yeterli havuz ve geri saha ile barınacak
gemilerin manevra yapabilecekleri su alanı ve
derinliğe sahip, yükleme, boşaltma, bağlama
rıhtımları, çekek yeri bulunan, büyüklüğüne ve
sağladığı imkanlara göre balıkçı limanı, barınma
yeri veya çekek yeri olarak adlandırılan kıyı ya-
pılarıdır. Balıkçı barınakları ÇED Yönetmeliği’nin
Seçme, Eleme Kriterleri Uygulanacak Proje-
ler Listesi (EK-2) kapsamında yer almakta olup
içerdiği kıyı yapılarına, büyüklüğüne ve kullanım
fonksiyonlarına göre ÇED Yönetmeliği’nin ÇED
Uygulanacak Projeler Listesi (EK-1) kapsamında
da değerlendirilebilmektedir.
a) Çevresel Etkiler:
İnşaat ve işletme aşamasında oluşabilecek
katı atıklar
İnşaat ve işletme aşamasında oluşabilecek
sıvı atıklar
İnşaat ve özellikle işletme aşamasında taşı-
nacak yük tiplerine veya tersanelerde ger-
çekleştirilecek raspalama vb. faaliyetlere
bağlı olarak oluşacak emisyon kaynakları,
meteorolojik şartlara bağlı olarak emisyon
kaynaklarının dağılımı
Oluşacak emisyonlar ve dağılımı nedeniy-
le liman veya tersane geri sahasında bulu-
nan tarım alanları üzerindeki riskler
Kullanılacak dolgu malzemesinin özellikle-
ri ve deniz ortamı ile etkileşimi
Dolgu malzemesinin proje alanına taşın-
ması yöntemi, karayolu kullanılacak ise
trafik yükündeki artış, taşıma güzergahı
üzerinde bulunan hassas noktalar
İnşaat ve işletme aşamasında yürütülecek
faaliyetlerden kaynaklanacak gürültü
59. 1993-2013
20. YILI
59
İnşaat ve işletme aşamasında alandaki flo-
ra ve fauna üzerine olabilecek etkiler, Ak-
deniz Foku gibi uluslararası anlaşmalarla
koruma altına türlerin yaşama ve barınama
alanlarına etkiler
Su ürünleri istihsal sahalarında veya yakın-
da gerçekleştirilecek liman veya tersane
faaliyetlerinin su ürünleri istihsal sahaları-
na ve balıkçılık faaliyetlerini olumsuz yön-
de etkilemesi
Proje alanı etrafında başka iskele, rıhtım,
liman tesisi veya tersane bulunması du-
rumunda seyir emniyeti ve gemi manev-
ra güvenliği açısından ortaya çıkabilecek
riskler, kaza riski
Kıyı alanlarının liman veya tersane faali-
yetlerine tahsis edilmesi nedeniyle plaj vb.
kullanımların ortadan kaldırılması, insanla-
rın kıyı alanları ile etkileşiminin kesilmesi
Yapılacak iskele, rıhtım, liman veya tersane
dolgusunun yörenin doğal kıyı yapısını de-
ğiştirmesi, su sirkülasyonunu engellemesi
Deniz ortamında meydana gelebilecek kir-
lenme
b) Süreçte Alınan Önlemler:
İnşaat ve işletme aşamasındaki katı atıkların
uygun yöntemlerle bertarafının sağlanması
İnşaat ve işletme aşamasındaki sıvı atıkla-
rın uygun yöntemlerle bertarafının sağlan-
ması
Liman veya tersaneye gelen gemilerden
kaynaklanacak atıkların bertaraf yöntemi-
nin belirlenmesi, atık kabul tesisi kurulması
veya başka bir limanın atık kabul tesisinin
müştereken kullanılması,
Arka plan gürültü ölçümlerinin yapılması,
inşaat ve işletme aşamasında oluşacak
gürültünün hesaplanması, hesaplanan de-
ğerlerin yönetmelik sınır değerleri ile kar-
şılaştırılması, sınır değerleri aşıyor olması
durumunda çalışma saatlerinin değiştiril-
mesi, gürültü perdesi vb. tedbirlerin alın-
ması
İnşaat ve işletme aşamasında oluşacak
emisyon kaynakları için uygun etki azaltıcı
tedbirlerin alınması, iskeleye gelecek yük
tiplerine bağlı olarak uygun yükleme – bo-
şaltma yöntemlerinin belirlenmesi, gerekir-
se kapalı taşıma sistemlerin kurulmasının
sağlanması,
Tersanelerde raspalama işleminden kay-
naklanacak atıkların dağılımının önlenmesi
için perdeleme sistemi ve benzeri tedbir-
lerin alınması, gerekli görülmesi halinde
raspalama işleminin tamamen kapalı me-
kanlarda yapılması,
Proje alanındaki mevcut kirlilik yükünün
tespiti ile ileride yapılacak izleme çalışma-
larına referans oluşturması amacıyla deniz
suyu analiz çalışmalarının yapılması
Seyir güvenliğinin tespiti için simülasyon
çalışmaları yapılması, yakında bulunan
diğer kıyı yapılarına etkilerin değerlendi-
rilmesi, gerekli görülmesi halinde kıyı ya-
pılarına yaklaşım için römorkör hizmetine
başvurulması
Denizde yaşanabilecek kaza, çarpışma,
sızıntı gibi durumlar için Acil Müdahale
Planı’nın hazırlanması, söz konusu durum-
larda kirletici maddelerin denizde yayılma-
sını önleyici bariyer, köpük vb. sistemlerin
hazır bulundurulması
2.2.2.2. Dolgu Projeleri
Denizden 10.000 m2
ve üzerinde alan kazanıl-
ması projeleri ÇED Yönetmeliği’nin Seçme, Ele-
me Kriterleri Uygulanacak Projeler Listesi (EK-2)
kapsamında yer almaktadır. Rekreasyon vb. ge-
nel amaçlarla yapılan 10.000 m2
ve üzerindeki
dolgu projeleri ÇED Yönetmeliği’nin EK-2 Listesi
kapsamında yer almakla birlikte liman, iskele ve
rıhtım gibi kıyı yapıları için geri saha veya hizmet
sahası elde etmek amacıyla yapılması planlanan
deniz dolguları kıyı yapıları ile birlikte ÇED süre-
ci içerisinde ele alınmaktadır. Dolgu projelerinin
ÇED Yönetmeliği kapsamındaki yeri kullanım/
hizmet amacına göre belirlenmektedir.
60. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI
ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ ETKİLER-ÖNLEMLER
60
a) Çevresel Etkiler:
Dolgu projelerinin çevresel etkileri rekreasyo-
nel alan elde edilmesi, iskele veya rıhtım oluştu-
rulması, liman geri sahası teşkil edilmesine bağlı
olarak değişiklik göstermektedir.
Dolgu için kullanılacak malzemesinin özel-
likleri, kirlilik yükünün tespiti deniz ortamı
ile etkileşimi
Dolguda kullanılacak malzemenin temin
yöntemi, proje alanına taşınması sırasında
kullanılacak karayolları, güzergah üzerinde
bulunan yerleşim yerleri ve hassas noktalar
Dolguda kullanılacak malzemenin taşın-
ması nedeniyle oluşacak trafik yükü
İnşaat ve işletme aşamasında oluşabilecek
katı atıklar
İnşaat ve işletme aşamasında oluşabilecek
sıvı atıklar
İnşaat ve işletme aşamasında oluşabilecek
emisyon kaynakları
İnşaat ve işletme aşamasında oluşabilecek
gürültü kaynakları
Flora-fauna üzerine etkiler
b) Süreçte Alınan Önlemler:
Proje alanındaki mevcut kirlilik yükünün
tespiti ile ileride yapılacak izleme çalışma-
larına referans oluşturması amacıyla deniz
suyu analiz çalışmalarının yapılması
Proje sahasının batimetrik ve oşinografik
özelliklerinin ortaya konulması, yapılacak
dolgu çalışmasının uzun vadede kıyıda
kumlanma vb. bozulmalara denen olup ol-
mayacağının tespit edilmesi, gerekli görül-
mesi halinde projenin oşinografik ve hid-
rografik özellikleri dikkate alınarak projenin
değiştirilmesi
Katı atıkların yönetmeliklere uygun olarak
bertarafının sağlanması
Sıvı atıkların yönetmeliklere uygun olarak
bertarafının sağlanması
Oluşacak emisyonların tespit edilerek yö-
netmelik sınır değerler ile karşılaştırılması,
sınır değerleri aşıyor olması durumunda
uygun tedbirlerin alınması
Arka plan gürültü ölçümlerinin yapılması,
inşaat ve işletme aşamasında oluşacak
gürültünün hesaplanması, hesaplanan de-
ğerlerin yönetmelik sınır değerleri ile kar-
şılaştırılması, sınır değerleri aşıyor olması
durumunda çalışma saatlerinin değiştiril-
mesi, gürültü perdesi vb. tedbirlerin alın-
ması
Alandaki flora-fauna türlerinin belirlenme-
si, hassas veya koruma altında olan türler
olmadığının tespit edilmesi, gerekli ise tes-
pit edilen türlere göre uygun tedbirlerin be-
lirlenmesi veya projenin değiştirilmesi
2.2.2.3. Dip Taraması Projeleri
300.000 m3
ve üzeri malzeme çıkarılması
planlanan dip taraması projeleri ÇED Yönetme-
liği’nin Seçme, Eleme Kriterleri Uygulanacak
Projeler Listesi (EK-2) kapsamında, 3.000.000
m3
ve üzeri malzeme çıkarılması planlanan dip
taraması projeleri ise yönetmeliğin ÇED Uygu-
lanacak Projeler Listesi (EK-1) kapsamında yer
almaktadır.
a) Çevresel Etkiler:
Dip taraması projelerinin çevresel etkileri; tara-
ma prosesinin yarattığı etkiler ile taranan malze-
menin uzaklaştırılması ve bertarafı sırasında olu-
şan etkilerdir. Bu çevresel etkileri belirlemek için;
Tarama malzemesinin özellikleri ve miktarı
Dip taramasında kullanılacak yöntem
Dip taraması sonucu çıkarılacak malzeme-
nin analizi
Tarama malzemesinin belli bir sürede bo-
şaltılacak miktarı, periyodu, koruma ve
saklama yöntemleri
Dip taramasından çıkacak malzemenin
boşaltılacağı alternatif alanların (kara ve
deniz ortamında) belirlenmesi
61. 1993-2013
20. YILI
61
Tarama alanı ile tarama malzemesinin ak-
tarım/kullanım alanları arasındaki mesafe
Tarama malzemesi geri kazanım alanının
koruma amaçlı özel alanlara mesafesi ve
olası etkileşimi
Dip taramasından çıkacak malzemenin
yeniden kullanım seçenekleri (inşaat mal-
zemesi olarak tuğla, seramik üretiminde,
örtü malzemesi olarak kullanımı, tarama
sonucu çıkacak malzeme kum ise kıyı
beslemesinde, arazi ıslahında, habitat iyi-
leştirilmesinde, tarama malzemesi alüvyon
veya kilden oluşuyor ise zirai amaçlarla
kullanımı, rekreasyon amaçlı vb.)
Tarama malzemesinin denize boşaltılması
durumunda:
Boşaltma alanının yeri ve yakın sahada
başka boşaltım alanlarının mevcudiyeti
Boşaltma alanının rekreasyon alanları,
yumurtlama, balık yetiştirme ve avlan-
ma sahası vb. yararlanılabilir kaynakla-
ra uzaklığı ve ilişkisi
Boşaltım sahasında gemi trafiğinin du-
rumu ve batık, arkeolojik kalıntılar, sual-
tı kablo ve boru hatlarının mevcudiyeti
Boşaltma alanındaki dağılma özellikleri
Boşaltma alanındaki deniz suyunun
özellikleri
Boşaltma alanının dip özellikleri
Boşaltım alanının bentik tür çeşitliliğinin
tespiti ve boşaltımın biyolojik yapıya et-
kisi
Boşaltım alanı ve boşaltılacak malze-
menin deniz boşaltımına uygunluğuna
yönelik durum değerlendirme raporu
Denizel flora ve fauna türlerinin belirlenmesi
Proje sahasının hidrografik ve oşinografik
özellikleri
Proje sahasının batimetrik yapısı
Proje sahası ve civarının akıntı, hız
ve yön ölçüm sonuçlan ile grafiksel
değerlendirmeler
Deniz tabanının yatay ve düşey yön-
deki devamlılığının tespitine yönelik
jeolojik ve jeofiziksel çalışma sonuç ve
değerlendirmeler
Deniz tabanının yüzey sediment cinsi
ve dağılımına ilişkin değerlendirmeler
ile sahanın sediment dağılım haritası
62. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI
ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ ETKİLER-ÖNLEMLER
62
Bölgenin deniz suyunun oşinografik
parametrelerine (tuzluluk-sıcaklık-yo-
ğunluk vd.) ilişkin ölçüm sonuçları ve
değerlendirmeleri içeren bilgiler
Bölgede dalga ve akıntı koşulları neti-
cesinde oluşabilecek olası kumlanma
hareketinin incelenmesine ilişkin bilgiler
Gürültü ve titreşimin değerlendirilmesi
b) Süreçte Alınan Önlemler:
Dip taraması çalışmaların deniz ortamına
ve denizdeki ekosisteme olabilecek etkileri
Tarama malzemesinin deniz ortamına bo-
şaltılması durumunda; boşaltımın rekreas-
yon alanları, insan sağlığı, deniz canlıları,
balık ve kabuklu deniz hayvanları üretimi,
balık göç yolları, balık çiftlikleri ve diğer
kullanımlar üzerindeki olası etkileri
Tarama malzemesi geri kazanım alanı/
alanlarında yapılacak her türlü müdahale
öncesinde yapılacak hidrolojik ve hidro-
jeolojik etüt çalışmalarının sistem bütünü
üzerindeki etkileri
Dip taraması yapılacak alanın etrafından
bulunan ve faaliyetine devam etmekte olan
diğer yatırımlara ve diğer kıyı kullanımları-
na olabilecek etkileri
Su sirkülasyonunda ve kıyı formasyonun-
da beklenen değişimler
Dip taraması faaliyetinin su ürünleri ve ba-
lıkçılık faaliyetlerine olabilecek etkileri
Dip taraması faaliyetinin mevcut deniz tra-
fiğine olabilecek etkileri
Dip taraması ve boşaltım faaliyetlerinin de-
niz çevresine ve su kalitesine etkileri
ve alınacak tedbirler belirlenir.
2.2.2.4. Dalgakıran, Mendirek ve Mahmuz
Projeleri
Kıyı alanlarında; dalga hareketleri, med cezir-
ler veya insan faaliyetlerinden kaynaklanan se-
beplerden dolayı kıyı erozyonu yaşanabilmekte
ve kıyının doğal yapısından değişimler meydana
gelebilmektedir. Erozyonla mücadele etmek için
kıyılarda yapılan dalgakıran, mahmuz, mendirek,
set vb. yapılar ÇED Yönetmeliği’nin Seçme, Ele-
me Kriterleri Uygulanacak Projeler Listesi (EK-2)
kapsamında yer almaktadır.
a) Çevresel Etkiler:
Dalgakıran yapımında kullanılacak malze-
menin özellikleri, kirlilik yükünün tespiti de-
niz ortamı ile etkileşimi
Malzemenin temin yöntemi, proje alanına
taşınması sırasında kullanılacak karayol-
ları, güzergah üzerinde bulunan yerleşim
yerleri ve hassas noktalar
Malzemenin taşınması nedeniyle oluşacak
trafik yükü
İnşaat aşamasında oluşabilecek katı atıklar
İnşaat aşamasında oluşabilecek katı atıklar
İnşaat oluşabilecek emisyon kaynakları
İnşaat aşamasında oluşabilecek gürültü
kaynakları
Flora-fauna üzerine etkiler
Deniz ortamına olabilecek etkiler
b) Süreçte Alınan Önlemler:
Projenin tamamlanması sonucunda su sir-
külasyonu doğal akışının nasıl etkileneceği
ve akıntı sirkülasyonu – su kirliliği ilişkisinin
irdelenmesi
63. 1993-2013
20. YILI
63
Katı atıkların yönetmeliklere uygun olarak
bertarafının sağlanması
Sıvı atıkların yönetmeliklere uygun olarak
bertarafının sağlanması
Oluşacak emisyonların tespit edilerek yö-
netmelik sınır değerler ile karşılaştırılması,
sınır değerleri aşıyor olması durumunda
uygun tedbirlerin alınması
Arka plan gürültü ölçümlerinin yapılması,
inşaat ve işletme aşamasında oluşacak
gürültünün hesaplanması, hesaplanan de-
ğerlerin yönetmelik sınır değerleri ile karşı-
laştırılması, sınır değerleri aşıyor olması du-
rumunda çalışma saatlerinin değiştirilmesi,
gürültü perdesi vb. tedbirlerin alınması
Alandaki flora-fauna türlerinin belirlenme-
si, hassas veya koruma altında olan türler
olmadığının tespit edilmesi, gerekli ise tes-
pit edilen türlere göre uygun tedbirlerin be-
lirlenmesi veya projenin değiştirilmesi
2.2.3. Genel Değerlendirme
Sürdürülebilir kalkınma politikaları doğrultu-
sunda doğal çevrenin korunumu ve geliştirilme-
si için 1983 yılında Çevre Kanunu çıkarılmıştır.
2872 sayılı Çevre Kanunu’nda çevre, canlıların
yaşamları boyunca ilişkilerini sürdürdükleri ve
karşılıklı olarak etkileşim içinde bulundukları bi-
yolojik, fiziksel, sosyal, ekonomik ve kültürel or-
tamı olarak tanımlanmaktadır.
Çevresel Etki Değerlendirmesi, çevreye et-
kileri olabilecek projelerin tüm yaşam döngüsü
boyunca oluşturacakları etkilerin ve buna karşılık
alınabilecek önlemlerin değerlendirilmesi ve iz-
lenmesi sürecidir. ÇED sürecinin temel nedenle-
rinden birisi, çevreyi korumanın, kirlenmesini ön-
lemenin bir maliyet gerekmesi, bununla birlikte
zamanında alınmayan önlemlerin ileride yarata-
cağı sorunların giderilmesinin bu çevre koruma
maliyetlerine göre çok daha pahalıya mal olaca-
ğıdır. Bu nedenle kurulması planlanmakta olan
faaliyetlere yönelik olarak ÇED sürecinin uygu-
lanması oldukça yararlı olmaktadır.
Ulaşım ve kıyı yatırım projeleri bazında 1993
yılından günümüze kadar Çevresel Etki De-
ğerlendirmesi uygulamalarında, karşılaşılan
sorunların çözümüne yönelik olarak, ÇED yö-
netmeliğinde çeşitli güncellemeler yapılmış ve
uygulamalar esnasında karşılaşılan sorunlar çö-
zümlenmeye çalışılmıştır. Bu kapsamda 7 Şubat
1993 tarihinde, 21489 sayılı Resmi Gazete’de
yayımlanarak yürürlüğe giren bu ilk ÇED Yö-
netmeliğinde, 1997, 2002, 2003, 2008 ve 2013
yıllarında revizyonlar yapılmıştır. İlk ÇED Yönet-
meliğinden itibaren, Çevresel Etki Değerlendir-
mesi ve Seçme-Eleme kriteri uygulanan ulaşım
ve kıyı projelerinin kapsamı genişletilerek, proje-
lerin daha detaylı olarak incelenmesi ve süreçten
daha etkin verim alınması amaçlanmıştır.
Bu kapsamda,
1993 yılında tüm havaalanları Ek-1 Liste-
sinde yer alırken, 2013 yılında pist uzun-
luğu 2.100 m üzeri olan havaalanları Ek-1
Listesine, diğer havaalanları Ek-2 Listesine
dahil edilmiştir.
1.350 tonun üze-
rindeki gemilerin girişi-
ne izin veren Limanlar
1993 yılında Ek-1 Liste-
sinde iken, 2013 yılında,
64. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI
ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ ETKİLER-ÖNLEMLER
64
1.350 DWT ve üzeri ağırlıktaki deniz araç-
larının yanaşabileceği ticari amaçlı liman,
iskele ve rıhtımlar Ek-1 Listesinde yer al-
mıştır.
1993 yılında Dolgu ve dip taraması proje-
leri Ek-1 Listesinde yer almakta iken, 2013
Yönetmeliğinde 10.000 m2
ve üzeri dolgu
projeleri ile 3.000.000 m3
ve üzeri dip tara-
ması projeleri Ek-1 Listesinde, 300.000 m³
ve üzeri dip taraması projeleri Ek-2 Liste-
sinde yer almıştır.
1993 yılında yat limanları ve Gemi İnşa,
Bakım ve onarım tersaneleri Ek-2 listesin-
de iken, 2013 yılında Ek-1 listesine dahil
edilmiş.
Ayrıca, 1993 yönetmeliğinde yer almayan
24 m ve üzerinde yat imalatı yapan tesis-
ler ile 1.350 DWT ve üzeri ağırlıktaki deniz
araçlarının geçişine izin veren kıta içi su-
yollarının yapımı projeleri 2013 yönetmeliği
ile Ek-1 Listesi kapsamına alınmıştır.
1993-2013 yılları arasında ulaşım kıyı yatırım-
ları projelerinde 256 adet ÇED Olumlu Kararı ve
745 adet ÇED Gerekli Değildir kararı verilmiştir.
Bu kararlara ilişkin veriler aşağıdaki çizelgede
verilmektedir.
Çizelge 2 1993-2013 yılları arasında ulaşım kıyı
yatırımları projeleri ile ilgili Çevresel Etki Değerlen-
dirmesi gereğince verilen kararlar.
ULAŞIM-KIYI
ÇED ÇGD TOPLAM
1993-1998 26 98 124
1999 7 13 20
2000 6 18 24
2001 4 21 25
2002 6 21 27
2003 12 37 49
2004 12 49 61
2005 15 57 72
2006 16 72 88
2007 29 75 104
2008 25 74 99
2009 17 29 46
2010 25 45 70
2011 24 87 111
2012 21 38 59
2013 11 11 22
TOPLAM 256 745 1.001
65. 1993-2013
20. YILI
65
Şekil 3 Yıllara göre ulaşım ve kıyı yatırımları, EK-1, EK-2
Şekil 4 Ulaşım ve kıyı yatırımları, EK-1, EK-2 oranı
1993ÇED2013
Şekil 3 Yıllara göre ulaşım ve kıyı yatırımları, EK-1, EK-2
Şekil 4 Ulaşım ve kıyı yatırımları, EK-1, EK-2 oranı
0
10
20
30
40
50
60
70
80
90
100
26
7 6 4 6
12 12
15 16
29
25
17
25 24
21
11
98
13
18
21 21
37
49
57
72
75 74
29
45
87
38
11
ÇED-OK
ÇED-GD
ÇEK-OK
26%
ÇED-GD
74%
1993ÇED2013
Şekil 3 Yıllara göre ulaşım ve kıyı yatırımları, EK-1, EK-2
Şekil 4 Ulaşım ve kıyı yatırımları, EK-1, EK-2 oranı
0
10
20
30
40
50
60
70
80
90
100
26
7 6 4 6
12 12
15 16
29
25
17
25 24
21
11
98
13
18
21 21
37
49
57
72
75 74
29
45
87
38
11
ÇED-OK
ÇED-GD
ÇEK-OK
26%
ÇED-GD
74%
66. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI
ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ ETKİLER-ÖNLEMLER
66
67. 1993-2013
20. YILI
67
2.3. TURİZM VE KONUT YATIRIMLARI
2.3.1.Turizm Konaklama Tesisleri
Turizm yatırımı kapsamında bulunan veya
turizm işletmesi faaliyetinin yapıldığı tesisler bü-
tününe Turizm Konaklama Tesisleri denilmekte-
dir. Oteller, moteller, tatil köyleri, termal tesisler,
pansiyonlar, apartlar vb. bu tanım kapsamında
değerlendirilmektedir.
a) Çevresel Etkiler:
Turizm Tesislerindeki çevresel etkiler; inşaat
aşaması ve işletme aşamasındaki çevresel etki-
ler olarak değerlendirilmektedir.
İnşaat Aşamasında:
Hafriyat Atıkları: Projenin inşaat aşamasın-
da arazi düzenlemesi ve kazı çalışmaları
yapılmakta ve hafriyat oluşmaktadır. Haf-
riyat malzemesi bazen arazi içinde peyzaj
çalışmalarında değerlendirilmekte bazen
de ilgili belediyenin hafriyat depolama ye-
rine gönderilmektedir.
Katı Atıklar: İnşaat aşamasında çalışacak
personelden kaynaklı evsel nitelikli katı
atık oluşmakta ayrıca inşaatta kullanılan
malzemelerden kaynaklı ambalaj atıkları
oluşmaktadır.
Evsel Nitelikli Atıksu Oluşumu: İnşaat aşa-
masında yine çalışacak personelden kay-
naklı evsel nitelikli atıksu oluşmakta oluşan
atıksu sızdırmaz fosseptikte depolanarak
ilgili belediyenin vidanjörleri ile çekilerek
taşınmaktadır.
Gürültü: İnşaat aşamasında oluşan gürültü
iş makinelerinden kaynaklanmaktadır.
Hava Kirliliği: İnşaat aşamasında iş maki-
nelerinden kaynaklı emisyon ve toz oluşu-
mu olmaktadır.
Atık yağlar: İnşaat aşamasında iş maki-
nelerinin ve nakliye araçlarının bakım,
onarım, yağ değişimleri esnasında atıklar
oluşacaktır. Bu işlemler sahada tabanı sız-
dırmaz betonarme ve üzeri kapalı alanlar-
da yapılmalıdır.
Tehlikeli Atıklar: Projenin inşaat aşama-
sında boya, yalıtım vb. işlemler sonucu,
ortaya çıkacak malzeme kapları (boya,
çözücü, vernik, solvent vb. kutular) bu tür
atıkları oluşturmaktadır.
İşletme Aşamasında:
Evsel Nitelikli Atıksu Oluşumu: İşletme
aşamasında konaklayacak personelden
kaynaklı atıksu oluşumu olmaktadır. Ayrıca
tesiste yer alan havuzlarında temizlenme-
sinden atıksu oluşumu olmaktadır.
68. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI
ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ ETKİLER-ÖNLEMLER
68
Katı Atıklar: İşletme aşamasında tesis içe-
risinde odalardan, restoran vb. kullanım-
larda katı atık oluşmakta, ambalaj atıkları
özellikle turizm tesislerinde çok fazla oluş-
maktadır.
Bitkisel Atık Yağlar: Mutfak, restoran ünite-
lerinden bitkisel atık yağ oluşmaktadır.
Tıbbi Atıklar: Turistik tesislerde yer alan re-
vir ünitesinden tıbbı atık oluşmaktadır.
Hava Kirliliği: Turistik tesislerin işletme
aşamasında ısınmadan kaynaklı emisyon,
otoparklarda yer alan araçlardan kaynaklı
emisyon hava kirliliğine neden olmaktadır.
Tehlikeli Atıklar: İşletme aşamasında oluş-
ması muhtemel tehlikeli atıklar kullanılan
pil ve akü atıklarıdır.
Bu çevresel etkiler dışında incelenen proje öze-
linde bazı hassas durumlar olabilmektedir. Proje-
nin yeraltı ve yüzeysel su kaynaklarına olabilecek
etkileri, proje sahası ve etki alanında çığ, deprem-
sellik, kaya düşmesi, sel ihtimali, proje alanı yakın
çevresinde bulunabilecek orman, tarım alanı, has-
sas ve korunan alanlara etkileri ve sosyo-ekono-
mik etkiler ayrıntılı olarak incelenmelidir.
Turizm tesisleri içinde termal kullanım ve golf
sahası içeren projelerin yukarıdaki hususlara ek
69. 1993-2013
20. YILI
69
olarak incelenmesi gereken diğer bazı etkileri
vardır. Termal turizm tesislerinde termal kayna-
ğın kullanım miktarı ve bu suyun bertaraf yönte-
mi ayrıntılı incelenmelidir. Yine golf turizmi proje-
lerinde çim alanların sulanabilmesi için çok fazla
su kullanımı olacağından, bu suyun sağlanacağı
kaynak iyi değerlendirilmelidir. Ayrıca çim alan-
ların aynı standartta kalması için yabancı otlara
karşı herbisit kullanılmaktadır. Dönem dönem
gübreleme yapılmakta ve bu durum su kaynak-
larını kirletmekte, bu etkilerin en aza indirilmesi
gerekmektedir.
b) Süreçte Alınan Önlemler:
Turizm tesislerinde çevresel etkileri azaltma-
da ilk basamak uygun yer seçimidir. Üst ölçekli
ve alt ölçekli planlarda turizm tesis alanı olarak
belirlenen, duyarlı yörelere ve okul hastane vb.
hassas alanlara yeterli mesafede yer seçimi ya-
pılan tesislerin daha az çevresel etkiye sebep
olacağı olasıdır.
Bununla birlikte önceki bölümle belirtilen çev-
resel etkilerin en aza indirgenmesi için alınma-
sı gereken önlemlere ilgili olarak; tesisin inşaat
aşamasında oluşacak atıksular için sızdırmasız
fosseptik yapılması ve burada toplanan atıksu-
ların vidanjörlerle çekilerek ilgili belediyeye ve-
rilmesi, işletme aşamasında ise kanalizasyona
bağlantı yapma imkânı varsa kanalizasyona
bağlanması yoksa atıksu arıtma tesisi projelen-
dirilmesi uygun olacaktır.
Katı atıklar içerisinde evsel nitelikli olanlar ilgi-
li belediyenin atık alanına gönderilerek, ayrıştırıl-
maya uygun ambalaj atıkları ise ayrı toplanarak,
tehlikeli atıklar lisanslı bir tehlikeli atık taşıma fir-
ması ile tehlikeli atık bertaraf tesisine gönderile-
rek bertaraf edilmelidir.
Turizm tesislerinin peyzaj alanlarında özellikle
bünyesinde golf sahası bulunanlarda, kullanılan
gübrelerin su kaynaklarını kirletmemesi için or-
ganik içerikli gübreler tercih edilmeli, özellikle su
kaynaklarına yakın tesislerde pestisit kullanılma-
ması, yabancı otlarla insan gücü ile mücadele
edilmesi etkileri en aza indirgeyecektir.
2.3.2. Toplu Konut Projeleri1
Toplu konut belli bir arazi parçası üzerinde
çevresiyle, fiziksel ve toplumsal altyapısı ile bir-
likte planlanarak gerçekleştirilen konutlardan
oluşan yerleşim bütünleridir.
Teknolojinin gelişmesi ile birlikte insanoğlu-
nun tüketim hızı artmıştır. Bunun yanında büyük
kentlere göçlerin artması, değişen yaşam stan-
dartları, modern ve planlı kentleşmeye geçiş
gibi faktörlerle birlikte konut sektöründe de hızlı
gelişmeler yaşanmış ve toplu konut projelerinde
artışlar olmuştur.
Çevre kirliliğinin önlenmesi, doğal varlıklar,
biyo-çeşitlilik, su, toprak, hava, ormanlar, tarım
alanları vb. korunması için toplu konut projelerin-
de de “Çevresel Etki Değerlendirilmesi” önemli
bir araç olmaktadır.
Toplu konut projelerinden kaynaklanan çev-
resel etkiler, inşaat ve inşaat sonrası aşamaları
olarak sınıflandırılabilir. Etkilerin büyüklüğü ve
derecesi, projelenin yapılacağı yerdeki çevrenin
70. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI
ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ ETKİLER-ÖNLEMLER
70
hassaslığına, projenin boyutuna ve tipine bağlı-
dır. Toplu konut projelerinde yer seçimi ve plan-
lama faktörleri büyük önem taşımaktadır.
Toplu konut projelerinde yer seçiminde üze-
rinde durulması gereken bazı ana unsular şun-
lardır:
Depremsellik durumu
Topografya (eğim durumu)
Jeolojik yapı ve zemin durumu,
İklim durumu ve yönlenme,
Mevcut ekolojik yapı (orman varlığı veya
vahşi hayat gibi)
Mevcut arazi kullanımı (özellikle gelişme
alanlarındaki tarım topraklarının durumu
önem kazanmaktadır)
Mevcut altyapı sistemleri
Deprem durumu:
Yüksek deprem riski olan alanlarda yerleşim-
ler için özel tedbirler alınması gerekmektedir.
Bina yapım teknolojisinin ve malzemesinin doğ-
ru seçilmesi, rezonans olayına göre kat sayısının
belirlenmesi, özellikle yerleşimler içinde geniş
açık alanların bırakılması bu yönde alınacak ted-
birler arasındadır.
Topografik Yapı:
Yerleşmeler açısından eğim arttıkça tasarım
zorlukları oluşmakta ve maliyetler artmaktadır.
Belli bir eğim oranından sonra (%15 gibi) altyapı
ve yol yapılması, fazladan maliyetleri de berabe-
rinde getirmektedir. Topografik yapı; yapı düzen-
lerinin ve bina tiplerinin seçiminde de önemli bir
rol oynamaktadır. Diğer taraftan tamamen düz
alanlarda ( %2 den az) yerleşmek drenaj prob-
lemleri oluşturmakta ve bu durum da ek bir mali-
yeti beraberinde getirmektedir.
Jeolojik Yapı ve Zemin Durumu:
Yeni yerleşimler için zeminin sert kayalık ol-
ması özel maliyetleri beraberinde getirmekle be-
raber sağlamlık açısından istenen bir durumdur.
Zeminin gevşek veya bataklık olması durumun-
da ise yerleşme için özel maliyetler gerekebilir
(örnek olarak kazık çekme teknolojisi gibi) .
İklim Durumu ve Yönlenme:
Gelişme bölgelerinde bazı alanlar; şiddetli ik-
lim etkilerine maruz kalabileceğinden, yapı dü-
zenlerinin ve bina tasarımlarının buna göre seçil-
mesi gerekmektedir. Çok yağışlı iklimlerde, dere
71. 1993-2013
20. YILI
71
yataklarına yakın kullanımlarda alınması gereken
tedbirler buna bir örnektir.
Mevcut Ekolojik Yapı:
Kentlerin fiziksel olarak gelişmesi yakın çevre-
lerindeki doğal, ekolojik alanların yapılı çevreye
dönüşerek yok olması anlamına gelmektedir. Bu
tür alanların korunamaması, daha sonra geri dö-
nülemeyecek düzeyde sosyal bir maliyet ortaya
çıkartmaktadır. Bu tür maliyetler, doğrudan pa-
rasal değer olarak ekonomik analize katılamasa
bile toplumun geleceği açısından büyük önem
taşımaktadır.
a) Çevresel Etkiler
İnşaat Aşamasındaki Olası Çevresel Etkiler:
Diğer tüm faaliyetlerde olduğu gibi toplu ko-
nut projelerinde de inşaat aşaması faaliyetin
tamamlanması için yapılması gereken iş ve iş-
lemlerden oluşmaktadır. Bu sebeple de gerekli
önlemler alınmazsa çevre üzerine önemli etkiler
oluşturabilirler.
Hafriyat
Hafriyat ve tesviye çalışmaları, toprağın
yağmura, rüzgâra ve diğer etkilere ma-
ruz kalmasına neden olur. Bunun için
hafriyatın çevreye zarar vermeyecek şe-
kilde öncelikle kaynakta azaltılması, top-
lanması, geçici biriktirilmesi, taşınması,
geri kazanılması, değerlendirilmesi ve
bertaraf edilmesi gerekmektedir.
Atıklar:
Katı Atıklar
Sıvı Atıklar
Projelerin inşaat aşamasında çalışan per-
sonel için içme ve kullanma amaçlı su kul-
lanımına ihtiyaç olmaktadır. Bu suların geri
dönüşü evsel nitelikli atık su olarak değer-
lendirilmektedir.
İnşaat Atıkları
Ambalaj Atıkları
Tehlikeli Atıklar
Atık Pil ve Akümülatörler
Tıbbi Atıklar
Ömrünü Tamamlamış Lastikler
Atık Yağlar
Bitkisel Atık Yağlar
Evsel Nitelikli Atıklar
Gürültü ve Toz:
Proje inşaatı aşamasında, kullanılacak
olan inşaat araçları, makine ve ekip-
manlardan kaynaklı gürültü oluşumu
söz konusu olmaktadır.
Toprak ve Bitki Örtüsü:
İnşaat ekipmanları nedeniyle bitki ör-
tüsü, toprağın sıkışarak geçirgenliğinin
azalmasına ve toprak yapısının zarar
görmesine neden olur.
Doğal Alanlar ve Flora ve Fauna:
İnşaat aşamasında olumsuz görsel et-
kilerin oluşması, özellikle proje alanının
yerleşimlere yakın olması durumunda,
kaçınılmazdır. Bu etkiler hem insanları
hem de yöredeki doğal yaşamı olum-
suz etkileyebilir.
Tarım ve Orman Alanları
Trafik Yükü:
İnşaat faaliyetleri nedeniyle mevcut yol-
larda ve erişim noktalarında trafik yü-
künde artış meydana gelebilmektedir.
72. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI
ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ ETKİLER-ÖNLEMLER
72
İşletme Aşamasındaki Olası Çevresel
Etkiler:
Trafik Yükü
Katı Atıklar
Sıvı Atıklar
Ambalaj Atıkları
Bitkisel Atık Yağlar
Hava Kalitesi
2.3.3. Turizm ve Toplu Konut Projelerinde
ÇED Raporları İncelenirken Göz Önünde Bu-
lundurulan Kanun ve Yönetmelikler
Kanunlar
Çevre Kanunu
İş Kanunu
Yeraltı Suları Hakkında Kanun
Milli Parklar Kanunu
Kültürel ve Doğal Varlıkların Korunması
Kanunu
Sit Alanları Kanunu
Karayolları Trafik Kanunu
İmar Kanunu
Orman Kanunu
Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Kanunu
Kıyı Kanunu
Su Ürünleri Kanunu
Mera Kanunu
Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşı-
lattırılması Hakkında Kanun
Belediye Kanunu
Büyükşehir Belediyesi Kanunu
Yönetmelikler
Çevresel Etki Değerlendirilmesi Yönet-
meliği
Çevre Kanununca Alınması Gereken
İzin ve Lisanslar Hakkında Yönetmelik
Çevre Düzeni Planlarına Dair Yönetmelik
Atık Pil ve Akümülatörlerin Kontrolü Yö-
netmeliği
Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği
Atık Yağların Kontrolü Yönetmeliği
Binaların Yangından Korunması Hak-
kında Yönetmelik
Bitkisel Atık Yağların Kontrolü Yönetme-
liği
Sanayi Kaynaklı Hava Kirliliğinin Kon-
trolü Yönetmeliği
Isınmadan Kaynaklı Hava Kirliliğinin
Kontrolü Yönetmeliği
Çevresel Gürültünün Değerlendirilmesi
ve Yönetimi Yönetmeliği
Gürültü Yönetmeliği
Titreşim Yönetmeliği
Çevre Denetimi Yönetmeliği
Hafriyat Toprağı, İnşaat ve Yıkıntı Atıkla-
rının Kontrolü Yönetmeliği
Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği
Sulak Alanların Korunması Yönetmeliği
Katı Atıkların Kontrolü Yönetmeliği
Tehlikeli Atıkların Kontrolü Yönetmeliği
Tıbbi Atıkların Kontrolü Yönetmeliği
Bazı Tehlikeli Maddelerin, Müstahzarla-
rın Ve Eşyaların Üretimine, Piyasaya Ar-
zına Ve Kullanımına İlişkin Kısıtlamalar
Hakkında Yönetmelik
Kimyasalların Envanteri ve Kontrolü
Hakkında Yönetmelik
Ömrünü Tamamlamış Lastiklerin Kon-
trolü Yönetmeliği
Egzoz Gazı Emisyonu Kontrolü Yönet-
meliği
Afet Bölgelerinde Yapılacak Yapılar
Hakkında Yönetmelik
Deprem Bölgelerinde Yapılacak Binalar
Hakkında Yönetmelik ve Deprem Böl-
gelerinde Yapılacak Binalar Hakkında
Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Yönetmelik
Toprak Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliği
73. 1993-2013
20. YILI
73
2.3.4. Genel Değerlendirme
Turizm ve Konut yatırımları hususunda geli-
şen dünya ve ülke şartları dikkate alınarak Yö-
netmelik revizyonu ihtiyacının ortaya çıkması
sonucunda eksik kalan hususlarla ilgili düzen-
lemeler yapılmıştır. Buna göre; mevcut yönet-
melikte alan sınırlaması olmayan eğitim kam-
püsleri, temalı parklar, kayak merkezleri, spor
kompleksleri, golf tesisleri ve alışveriş merkezleri
için belirleyici olması açısından m2
bazında alan
sınırlaması getirilmiştir. Örnek: En az 50.000 m2
ve üzeri alanda yapılacak eğitim tesisleri, en az
50.000 m2
ve üzeri alanda halkın eğlenmek ama-
cı ile para ödeyerek girdiği temalı parklar, olim-
pik ölçülerde 3 farklı lisanslı spor dalı içeren spor
kompleksleri, 50 hektara kadar olan golf tesisleri,
10.000 - 50.000 m2
ve üzeri kapalı inşaat alanına
sahip alışveriş merkezleri gibi. Bu düzenlemeler
03.10.2013 tarih ve 28784 sayılı Resmi Gazete-
de yayımlanan “Çevresel Etki Değerlendirmesi
Yönetmeliği”nde bu şekli ile yer almıştır.
Tıbbi atıkların kontrolünün oldukça önem arz
etmesi nedeniyle Yönetmelik Ek-I listesine 500
yatak ve üzeri kapasiteli hastaneler ile Ek-II listesi-
ne “50-500 yatak kapasiteli hastaneler ile hastane
ve tıp merkezleri bünyesi dışında yer alan diyaliz
merkezleri (15 cihaz ve üzeri) ” eklenmiştir.
Şehirleşme ile çok sayıda alışveriş merkezi
projesinin gündemde olması nedeniyle yine Yö-
netmelik Ek-I listesine 50 000 m2
ve üzeri kapalı
inşaat alanına sahip alışveriş merkezleri ile Ek-II
listesine “10 000 – 50 000 m2
kapalı alana sahip
alışveriş merkezleri’’ eklenmiştir.
Bu tesis veya işletmelerin henüz proje aşa-
masında çevresel etkilerinin değerlendirilmesi
ile alınacak tedbirlerin önceden belirlenmesi ve
işletme aşamasında karşılaşılması muhtemel alt
yapı eksikliklerinin giderilmesi hedeflenmektedir.
Çizelge 3 1993-2013 yılları arasında turizm ve ko-
nut yatırımları projeleri ile ilgili Çevresel Etki Değer-
lendirmesi gereğince verilen kararlar.
TURİZM KONUT
ÇED ÇGD TOPLAM
1993-1998 54 171 225
1999 7 26 33
2000 22 45 67
2001 18 69 87
2002 18 79 97
2003 1 139 140
2004 5 134 139
2005 12 200 212
2006 10 247 257
2007 19 403 422
2008 17 238 255
2009 2 197 199
2010 0 290 290
2011 6 257 263
2012 6 223 229
2013 2 79 81
199 2.797 2.996
1993ÇED2013
Çizelge 3 1993-2013 yılları arasında turizm ve konut yatırımları projeleri ile ilgili ÇEDY
gereğince verilen kararlar.
TURİZM KONUT
ÇED ÇGD TOPLAM
1993-1998 54 171 225
1999 7 26 33
2000 22 45 67
2001 18 69 87
2002 18 79 97
2003 1 139 140
2004 5 134 139
2005 12 200 212
2006 10 247 257
2007 19 403 422
2008 17 238 255
2009 2 197 199
2010 0 290 290
2011 6 257 263
2012 6 223 229
2013 2 79 81
199 2.797 2.996
Şekil 6 Yıllara göre turizm ve konut yatırımları dağılımı EK-1, EK-2
0
50
100
150
200
250
300
350
400
450
54
7
22 18 18
1 5 12 10 19 17
2 0 6 6 2
171
26
45
69
79
139 134
200
247
403
238
197
290
257
223
79
ÇED-OK ÇED-GD
1993ÇED2013
Şekil 7 Turizm ve konut yatırımları EK-1, EK-2 oranı
1
Deprem Sempozyumu 2005 “Kentsel Yerleşimlerde Yeni Gelişen Konut Alanlarının Yer Seçiminde Eşik
Analizinin Uygulanması ve Sonuçları (Asım Mustafa AYTEN, Okan Murat DEDE, Kadir Hakan YAZAR)
ÇED-OK
7%
ÇED-GD
93%
Şekil 6 Yıllara göre turizm ve konut yatırımları dağılımı EK-1, EK-2 Şekil 7 Turizm konut yatırımları EK-1, EK-2 oranı
76. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI
ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ ETKİLER-ÖNLEMLER
76
77. 1993-2013
20. YILI
77
3. ENDÜSTRİYEL YATIRIMLAR
3.1. PETROL VE MADENCİLİK
3.1.1. Maden arama faaliyetleri
Maden arama faaliyetleri; 30/06/2011 tarih
ve 27980 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak
yürürlüğe giren Çevresel Etki Değerlendirmesi
Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yö-
netmelik gereğince maden, jeotermal kaynak,
petrol ve doğalgaz arama faaliyetleri ÇED Yönet-
meliği kapsamında değerlendirilmektedir.
Faaliyet sahibi, arama projeleri için, çevresel
etkilerin araştırılması amacıyla, bir dilekçe ekin-
de bu Yönetmeliğin Ek-VI’sında yer alan formu
Bakanlığa sunar. Bakanlık sunulan formu ince-
leyip değerlendirerek faaliyetin gerçekleştirilip
gerçekleştirilemeyeceği hususunda karar verir.
Gerek görüldüğü takdirde, “Proje Tanıtım Dos-
yasının Hazırlanmasında Esas Alınacak Seçme
Eleme Kriterleri” başlıklı Ek-IV’te yer alan formata
göre Proje Tanıtım Dosyası hazırlanması istenir.
ÇED Yönetmeliği kapsamında Maden arama
faaliyetleri çerçevesinde numune alma, jeofizik
araştırma, sondaj, yarma, galeri gibi üretime yö-
nelik olmayan faaliyetler değerlendirilmektedir.
Maden aramalarında uygulanan jeofizik yön-
temler, diğer jeofizik uygulama alanlarına göre
daha çok çeşitlilik gösterir. Maden aramalarında
en çok kullanılan yöntemler önem ve kullanım
yoğunluğu bakımından sırasıyla elektrik-elek-
tromanyetik yöntemler, manyetik yöntem, gra-
vimetrik yöntem, radyometrik yöntem ve kuyu
ölçmeleridir. Sismik yöntemler genellikle çökel
katmanlar arasında olup katmalara paralel ya-
taklanmış madenlerin; örneğin kömür, aranma-
sında uygulanmaktadır.
Jeofizik Yöntemiyle Arama Örnekleri
Galeri Yöntemiyle Arama ÖrneğiYarma Yöntemiyle Arama Örnekleri
78. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI
ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ ETKİLER-ÖNLEMLER
78
Arama faaliyetlerinde yarma yöntemi, sondaj
yapmaya uygun olmayan, yeryüzüne çok yakın
veya toprak, kum ve döküntü çakıl sahalarının al-
tındaki sağlam zemine, maden aramak amacıyla
ulaşmak için, kazma kürek veya dozer vb. kazıcı
makinelerle açılan prospeksiyon (çukurları) hen-
dekleri içermektedir. Yarmaların eni insanın rahat
çalışacağı kadar olmakla beraber, boyları birkaç
metre, hatta birkaç yüz metre olabilir. Uzun açı-
lan yarmalara kanal da denir. Yeryüzünde kazı
yapmak suretiyle maden arama (prospeksiyon)
şeklidir.
Jeolojik ve jeofizik çalışmalar sonucunda elde
edilmiş bilgilerin ışığında veya mevcut bir işlet-
mede; maden yatağı varlığını tespiti amacıyla
sürülen galeriler de arama faaliyetleri kapsamın-
da değerlendirilmektedir.
Arama faaliyetlerinde sondaj yöntemi, bir de-
lici uç yardımı ile yeryüzünden itibaren içeriye
doğru belirli çap ve derinlikte dönen borular ile
veya darbeli tel, halat ve delici uç ile kuyular açıl-
masıdır. Sondajın amacı ise, karot ve sediman
numune alınarak jeolojik tabakaları saptamak,
kayaçlar ile ilgili bilgi almak, madenlerin veya
malzeme ocaklarının varlığının doğrultusunu, ya-
tımını, derinlik ve miktarını saptamak, petrol ara-
mak ve üretmek, doğal gaz aramak ve üretmek,
jeotermal kaynak aramak ve üretmektir. Sondaj-
lar yapılış amaçlarına, derinliklerine, yapıldıkları
yere, aranan maddelere, uygulanan yöntemlere
göre türlere ayrılmaktadır.
a) Çevresel Etkiler:
Maden arama faaliyetleri kısa sürede gerçek-
leştirilmektedir. Bu nedenle çevresel etkilerinin
kısa zamanlı ve geçici etkileri olduğu unutulma-
malıdır. Ancak planlama aşamasında dikkat edil-
meyen çevresel faktörler ve alınmayan önlemler
sorunlara yol açmaktadır. Dikkat edilmesi gere-
ken hususlar; arama faaliyetinin türü ve etkileri,
arama faaliyetinin gerçekleştirileceği alan, yüzey
toprağının korunması, güvenlik tedbirleri, toz,
gürültü, atıklar olarak sıralayabiliriz.
b) Süreçte Alınan Önlemler:
Maden arama faaliyetleri için hazırlanan ÇED
Yönetmeliği’nin Ek VI Arama Faaliyeti Eleme –
Kontrol Form’larında gerçekleştirilmesi planla-
nan arama faaliyeti türüne göre, arama yapılması
planlanan alanın Yönetmeliğin Ek V Duyarlı Yö-
reler Listesi içerisinde kalıp kalmadığı, çalışma
alanı koordinatları, en yakın yerleşim yeri, ara-
ma alanların mevcut arazi kullanım durumu, fa-
aliyet kapsamında gerçekleştirilmesi planlanan
çalışmalar neticesinde olabilecek etkiler, mik-
tarları, yönetmeliklerle karşılaştırılması ve proje
kapsamında alınacak önlemler, bitkisel toprağın
korunması nerede ve nasıl depolanacağı, içme
Sondaj Yöntemiyle Arama Örnekleri.
79. 1993-2013
20. YILI
79
ve kullanma suyu miktarı nereden ve ne şekil-
de sağlanacağı, kaza riski ve alınacak önlemler,
özellikle sondaj faaliyetlerinde kullanılacak katkı
maddeleri ve miktarları oluşacak sondaj çamuru
ve Bakanlığımız 2012/15 nolu Genelgesi kapsa-
mında yapılacak iş ve işlemler, faaliyet kapsamın-
da atık üretimi ve ilgili mevzuatlar çerçevesinde
bertaraf yöntemleri, doğaya geri kazanım çalış-
maları değerlendirme sürecinde sorgulanmakta
ve gerekli önlemlerin alınması sağlanmaktadır.
3.1.2. Maden Çıkarma Faaliyetleri
Madenler, ülkelerin doğal kaynaklarından bi-
ridir. Ülkelerin, tüketim miktarlarının artmasıyla
birlikte madenlerin işletilmesi de kaçınılmaz ol-
muştur. Bununla beraber, madenler işletilirken,
yoğun olarak arazi bozulmalarına ve doğal çev-
renin tahrip olmasına neden olmaktadırlar. Faa-
liyetlerin yapıldığı alanlarda ve özellikle açık iş-
letme yöntemi ile çalışılan sahalarda, çalışmalar
bittikten sonra topografya, jeolojik yapı, röliyef,
su rejimi, iklim ve peyzaj tamamen değişmekte
ve bitki örtüsünün de tahrip olmasına neden ol-
maktadır.
Çevre kirliliği, eski zamanlardan günümüze
kadar gelmiş ve her dönemde en önemli sorun
olarak kabul edilmiştir. Çevre sorunları evrensel
sorunlar olup, tek başlarına ele alınmamaları ge-
rekmektedir. Bu sorunlara yol açan başlıca se-
bep olumsuz insan davranışlarıdır. Kaynakların
yanlış kullanılması, çarpık kentleşme gibi sorun-
lar, çevrede büyük bir tahribata yol açmaktadır.
Madencilik faaliyetleri sonucu iki tür çevre bo-
zulması söz konusudur. Bunlar doğrudan bozul-
ma ve dolaylı bozulmadır. Doğrudan bozulma,
maden ocakları çalışma sahalarındaki örtü ve
atık yığınları ile madencilik binalarının inşa edil-
diği diğer alanlardaki toprak ve bitki örtüsünün
yok edilmesi sonucu meydana gelirken dolaylı
bozulma, eski maden hafriyat yerleri, örtü ve atık
yığınları, maden binaları ile mineral zenginleştir-
me tesislerinin bulunduğu yerlerde toprak yapı-
sı, su ilişkileri, kimyasal özellikler, toprak ve bitki
örtüsü, yerel iklim, insan ve hayvan sağlığının
değişime uğraması gibi olaylar olarak görülebilir.
Bir ülkenin gelişmesi ve kalkınması, yeraltı ve
yerüstü kaynaklarının doğru bir şekilde değer-
80. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI
ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ ETKİLER-ÖNLEMLER
80
lendirilmesine, bilimsel ve ekonomik yöntemler-
le işletilmesine ve üretilmesine bağlıdır. Çünkü
hayatı aktif ve fonksiyonel hale getiren araç ve
gereçlerin çoğu doğal kaynaklardan, özelikle de
madenlerden sağlanmaktadır.
Maden çıkarma faaliyetlerinde temel 2 yön-
tem kullanılmaktadır. Bunlar yüzey (açık ocak)
madenciliği ve yeraltı madenciliğidir. Her iki yön-
tem arasındaki seçilme nedenlerini etkileyen fak-
törler aşağıda listelenmiştir:
Cevherin jeolojisi,
Cevherin yapısı,
Cevherin yüzeyden derinliği ve tenörü,
Cevherin üzerinde ve çevresinde yer alan
EOK (Ekonomik Değeri Olmayan Kaya) ’ın
jeoteknik özellikleri,
Projenin genel yerleşimi ve
Maden işletmeciliğinin ekonomisi.
Genellikle, yüzeye yakın ve fazla derin olma-
yan rezervler açık ocak teknikleri ile çıkarılmak-
tadır. Yeraltı madenciliği, genellikle yüzeyden
oldukça derinde yer alan yüksek tenörlü rezerv-
lerde ekonomik olabilmektedir.
Yeraltı madenciliği yüzey madenciliği ile kı-
yaslandığında çevresel açıdan önemli avantajlar
sunmaktadır. En büyük ve gözle görünür etkisi,
yüzeysel anlamda çevreye verilen etkinin azaltıl-
masıdır. Buna benzer şekilde, çıkarılan EOK mik-
tarındaki azalma yine, yüzeyde yaratılacak de-
polama alanlarında yüzey alanının azaltılmasına
katkı sağlamaktadır. Bu oranda rehabilitasyon
faaliyetleri daha kısıtlı bir alanda gerçekleşmekte
ve bu bakımdan hem maliyet hem de uzun va-
dede rehabilitasyon çalışmalarının başarısı açı-
sından faydalar sağlamaktadır. Buna ek olarak,
gürültü ve toz gibi faktörlerin de yayılımının civar
yerleşimleri rahatsız etmemesi, yer altı maden-
ciliğinin iş sağlığı ve işçi sağlığı ve güvenliği açı-
sından taşıdığı riskler, yüzey madenciliğine göre
çok daha fazladır.
Ayrıca yeraltı madenciliğinde tasman ve ha-
valandırma direkt işçi sağlığını etkileyen riskli
konu başlıkları olarak görülmektedir.
Yeraltı madenciliğinde öne çıkan bir diğer hu-
sus da işletme zorluğudur. Bu kapsamda, ge-
nellikle kompleks bir ulaşım ve kazı sisteminin
geliştirilmesi gerekmektedir. Cevher kütlesi sü-
rekli ya da süreksiz bir oluşum gösterebilmekte,
bu anlamda yer yer hiç cevherin bulunmadığı kı-
sımlara rastlanılabilmektedir. Madencilik faaliyet-
lerinde temel hedef ve genel teamül, mümkün
Çizelge 4 Madencilik Yöntemlerinin Niteliksel Karşılaştırması
81. 1993-2013
20. YILI
81
olduğunca fazla ekonomik cevherin ocaktan çı-
karılması olduğu için, bahse konu oluşum daha
fazla yeraltı kazısı yapılabilmesi ile sonuçlanabil-
mekte bu da daha etkin bir işletme yöntemi ge-
rektirebilmektedir.
ÇED Yönetmeliği EK-I Listesi Madde 28, a)
25 hektar ve üzeri çalışma alanında (kazı ve
döküm alanı toplamı olarak) açık işletmeler, d)
Kırma-eleme-yıkama tesisleri (3213 sayılı Maden
Kanunu 1. (a) ve 2. (a) grup madenler ile haf-
riyat malzemeleri– 400.000 ton/yıl) kapsamında
değerlendirilmektedir.
a) Çevresel Etkiler:
Maden ocağı çevresel projelerinin yürütülme-
si için öncelikle genel anlamda maden işletme-
lerin doğuracağı çevresel etkileri bastan ortaya
koymak ve ona göre üretim ve sonraki safhalar-
da karşılaşılabilecek koşulları inceleyerek bunla-
ra karşı önceden hazırlıklı olmak gerekmektedir.
Kapsamlı düşünüldüğünde, bir maden ocağı
işletmesinin çevreye vereceği zararlar ana hatla-
rıyla söyle sıralanabilir (Keskin,1996) :
Arazinin orijinal morfolojisinin bozulması
Estetik görüntünün bozulması
Yeraltı ve yerüstü su dengesinin bozulması
Olası tarım ve orman bölgelerinin bozul-
ması
Rekreasyon alanlarının zarar görmesi
Gürültü kirliliği ve toz sorunu
Kamyon nakliyatından ötürü trafik artışı
Toprağın sedimantasyonu ve erozyonu
Patlatma ve hava şoklarından doğan sar-
sıntılar
Katı atıkların oluşması ve bertaraf edilme-
mesi
Hava ve su kirliliği
Faunanın bertaraf edilmesi
b) Süreçte Alınan Önlemler:
Madencilik sektöründe en önemli sorunların
başında toz gelmektedir. Bakanlığımız söz konu-
su tesislerin 31.12.2012 tarihine kadar tüm toz
kaynağına neden olan ünitelerinin kapalı ortam
içerisine alınması ve toz indirgeme sistemleri-
nin kurulması konusunda genelge hazırlanarak
08.07.2009 tarihinde Valiliklere gönderilmiştir.
Çevresel Gürültünün Değerlendirilmesi ve Yö-
netimi (ÇGDYY) Yönetmeliğinde “Maden ve Taş
Ocakları ile Benzeri Alanlarda Patlatma Nede-
niyle Oluşacak Titreşimlerin En Yakın Çok Has-
sas Kullanım Alanının Dışında Yaratacağı Zemin
Titreşimlerinin İzin Verilen En Yüksek Değerleri”
50 mm/sn’dir. Bu değere uyulması için uygun
patlayıcı miktarları kullanılarak en yakın yerleşim
birimlerinin zarar görmesi engellenmiş olur.
ÇED Kapsamında Tozumaya Karşı Tamamı Kapalı
Olan Kırma Eleme Tesisi
3.1.3.Cevher Hazırlama Tesisleri
Söz konusu tesisler kırma, eleme ve yıkama
tesisleridir. Bu tesisler, çıkarılan madeni istenilen
boyutlara kadar küçülterek, aynı zamanda isten-
meyen malzemelerden ayrılmasını sağlarlar.
82. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI
ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ ETKİLER-ÖNLEMLER
82
a) Çevresel Etkiler:
Başlıca çevresel etkileri parçalama sırasında
oluşan gürültü, vibrasyon ve tozdur.
b) Süreçte Alınan Önlemler:
Kırma eleme tesisinde, kırma eleme işlemi-
nin yıkamalı olarak yapıldığı kontrollü sistemler
uygulanmalıdır. Püskürtme başlığında havanın
sıkıştırılması ve aynı zamanda sıkıştırılan bu ha-
vaya belli periyotlarda ve damlacıklar halinde
su verilmesi suretiyle, suyun pulvarize edilmesi
sağlanmalıdır. Böylece 5 mikrona kadar küçüle-
bilen su zerrecikleri, toz zerreciklerinden daha
küçük hale geldiğinden, daha çok toz zerreciğini
çevreleyebilmekte ve toza bir hacim kazandıra-
rak ağırlaşıp, malzemeyi ıslatmadan indirgeye-
bilmektedir. Bu sistemde kullanılacak olan su
miktarı genellikle 1 ton malzeme için 0,5 litre su
olarak düşünülebilir. Bu yöntem ile kırma - eleme
ve stoklama işlemlerinden kaynaklanan tozuma
engellenebilmektedir.
Oluşan gürültü ile ilgili olarak; Çevresel Gürül-
tünün Değerlendirilmesi ve Yönetimi Yönetmeli-
ği hükümleri doğrultusunda belirtilen sınır değeri
aşmayacak şekilde önlemler alınmalıdır.
3.2.4.Cevher Zenginleştirme Tesisleri
17.07.2008 tarih ve 26939 sayılı Resmi Gaze-
te’de yayımlanarak yürürlüğe giren ÇED Yönet-
meliği’nin 28.Maddesi (Değişik: RG-30/6/2011-
27980) madencilik projeleri (c) bendi kapsamına
girmektedir.
Zenginleştirme işlemleri çeşitli gruplara ayır-
mak mümkündür:
1. Boyuta göre sınıflandırma, ayıklama ile
zenginleştirme:
Boyuta göre sınıflandırma: Cevherler boyut
küçültme aşamasında farklı minerallerden oluş-
ması nedeniyle farklı büyüklük ve şekillerde kı-
rılabilmektedir. Farklı minerallerin kırılmaya kar-
şı gösterdikleri farklı direnç, birbirlerinden farklı
şekilde kırılmalarına neden olur ve bu özellik iri
veya ince tanelerin birbirinden ayrılarak önemli
ölçüde zenginleştirmesine neden olur.
Ayıklama ile zenginleştirme: Diğer adıyla triyaj
madenciliğin ilk uygulamalarından olup halen gü-
nümüzde de devam etmektedir. El ile ayırmanın
yanı sıra otomatik ayıklayıcılar da günümüzde uy-
gulanmaktadır. Minerallerin fiziksel özelliklerinden
(şekil, renk, parlaklık, radyo aktivite ve fosfore-
sans özellikleri ve x ışınları) yararlanılarak faydalı
mineral faydasız olandan ayrılabilmektedir.
83. 1993-2013
20. YILI
83
2. Gravite (özgül ağırlık farkı) ile zenginleştirme:
Minerallerin özgül ağırlıklarının fark-
lı olmasından yararlanılarak yapılan bir zen-
ginleştirme yöntemidir. Bu yöntem diğer
yöntemlere göre daha ekonomik olması ne-
deniyle daha çok tercih edilmektedir. Uygu-
lama alanları oldukça geniştir. Krom, kömür,
sahil kumları, manganez, barit gibi mineraller
özgül ağırlık farkı ile zenginleştirilebilmektedir.
Ağır ortam ayırması, jig ile zenginleştirme, tabaka
halinde akan akışkan ortamda zenginleştirme;
eşikli oluk, reichert konisi, spiral oluk (humprey),
sarsıntılı masa, havalı masa ile mineralleri özgül
ağırlık farkına göre zenginleştirmek mümkündür.
3. Manyetik ayırma ile zenginleştirme:
Manyetik ayırma, minerallerin manyetik duyar-
lılığına bağlı olarak yapılan bir zenginleştirme yön-
temidir. Mineralleri manyetik ayırıcılarla zenginleş-
tirebilen (paramanyetik) ve zenginleştirilemeyen
(diamanyetik) mineraller olarak ayırabiliriz. Çok
kuvvetli manyetik özellik gösteren paramanyetik
mineraller ferromanyetik olarak adlandırılırlar.
4. Elektrostatik ayırma ile zenginleştirme:
Minerallerin iletkenlik farkına bağlı olarak uygu-
lanan bir yöntemdir. Bu yöntem minerallerin farklı
şiddette ve çoğunlukla da farklı elektrik yükü ile
yüklendikten sonra, farklı özelliklerdeki elektros-
tatik ayırıcılardan geçirilerek ayrım gerçekleştirilir.
5. Flotasyon yöntemi ile zenginleştirme:
Flotasyon minerallerin yüzey veya arayüzey
özelliklerinden yararlanılarak faydalı mineralleri,
faydasız minerallerden ayırmak amacıyla yaygın
olarak kullanılan bir zenginleştirme yöntemidir.
Mineraller polarlaşma derecelerine göre Wil-
ls’e göre 5 grupta sınıflandırılabilir ve buna bağlı
olarak farklı türdeki kimyasal maddelerle yüzdü-
rülebilirler.
Saf metaller ve metal sülfürler (en düşük
polarlaşma derecesine sahip mineraller);
altın, gümüş, platin gibi saf mineraller, bor-
nit, galen, kalkopirit, sfalerit, zinober gibi
tiyonokarbamat gibi sülfihidril tipi anyonik
toplayıcılar kullanılır.
Sülfat mineralleri; bu grupta anglesit, an-
hidrit, barit gibi mineraller yer alır. Bu mi-
neraller, yağ asitleri, alkil sülfat/sülfonatlar
gibi oksihidril tipi anyonik toplayıcılarla ka-
zanılabilir.
Karbonat mineralleri; azurit, malahit, serü-
zit, dolomit, florit, kalsit, mağnezit, siderit,
şelit gibi minerallerdir. Bunlar, HS-,
S-2
iyon-
84. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI
ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ ETKİLER-ÖNLEMLER
84
ları kullanılarak bu minerallerin yüzeyleri
bir sülfür mineraline benzer hale dönüştü-
rülür ve ksantat gibi sülfihidril tip toplayıcı-
larla yüzdürülür.
Oksit/Hidroksit mineralleri; hematit, kasite-
rit, kromit, rutil, wolframit gibi minerallerdir.
Bu mineraller, yağ asitleri, alkil sülfat/sülfo-
natlar gibi anyonik toplayıcılar ve aminlerle
yüzdürülürler.
Silikat/alümina silikat mineralleri; felspat,
kuvars gibi minerallerdir. Bu mineraller de,
yağ asitleri, alkil sülfat/sülfonatlar gibi an-
yonik toplayıcılar ve aminlerle yüzdürülür-
ler.
6. Kimyasal zenginleştirme:
Cevherin kimyasal işleme maruz bırakılarak
zenginleştirilmesi işlemidir. Bu alanda ilk kimya-
sal zenginleştirme işlemleri altın ve gümüş içeren
cevherlere uygulanmış ve 20. Yüzyılın başlangı-
cından itibaren altın ve gümüş kazanılmasında
siyanür ile çözündürme (siyanürasyon) en çok
başvurulan yöntemlerden biri olmuştur. Özütle-
me (leach); yerinde özütleme, yığın özütleme-
si, süzülme özütlemesi (percolation), karıştırma
özütlemesi gibi farklı çeşitleri vardır.
a) Çevresel Etkiler:
Zenginleştirme tesislerinde genel olarak bir
üretimin yapıldığı işletmelerde görülen toz, vib-
rasyon, gürültü etkilerinin yanında kimyasal atık-
lar ortaya çıkmaktadır.
Yeraltından çeşitli metotlarla çıkarılan ma-
denler, mineral atıklarıyla beraber çıkarıldığı için
mineral dokusuna ulaşıncaya kadar kırma, öğüt-
me ve eleme işlemine tabi tutulurlar. Eleklerden
geçirildikten sonra silolarda depolanır. Buraya
kadar tüm madenlerde aynı işlemler uygulanır.
Bundan sonra zenginleştirme işlemine geçilir.
Cevherin yapısına göre önce sulu sistem
zenginleştirme ile mineral atıkları temizlenir. Her
değişik tür cevheri zenginleştirmek için farklı me-
totlar uygulanır. Örneğin, demir cevherinin zen-
ginleştirilmesi yüksek ısıda olur. Sonuç olarak
zenginleştirme; yeraltından çıkarılan maden cev-
herinin fiziksel, kimyasal ve mineralojik işlemle-
re tabi tutularak cevherin pasadan ayrılmasıdır.
Sulu sistem zenginleştirme sonucu ortaya çıkan
sıvı atıklar ise sedimentasyon havuzlarına ihtiyaç
gösterirler ve bu nedenle pasa barajlarında top-
lanırlar. Sıvı atıkların depolanması çoğu zaman
su ilişkileri ve tuzlanmada etkili olurlar ve tarımsal
zehirli metallerin veya maden cevherini işlemede
kullanılan kimyasal atıkları bulundurabilirler. Aşı-
rı dolu sedimentasyon havuzları oldukça zararlı
ve tehlikelidir. Bunların etkileri ile hidrostatik ba-
sınç artar ve atık baraj duvarlarının çökmesi veya
sızıntı olması durumunda çevrede doğrudan
büyük tehlike oluşturabilirler. Genellikle yüksek
düzeyde tuzun ve bitki örtüsü için zararlı diğer
metallerin bulunması, atık barajındaki drenajla
ilgili güçlükler nedeniyle, sulu pasa çamurunun
iyileştirilmesi işleri oldukça sorunlu bir durum
meydana getirebilir.
Bazı zenginleştirme tesislerinden çıkan
atık çamurlarının, atık barajı kullanılmadan
ve analiz yaptırılmadan düzensiz olarak
gelişigüzel depolanması,
Siklonlardan oluşan çamurların ve mermer
peledyenlerinin düzenli depolama alanla-
rında depolanmaması,
Yığın özütlemesi alanındaki HCN ölçümle-
rinde, cihaz arızalarına tedbir olarak yedek
cihazların bulundurulmaması,
Yığın özütlemesi alanı kuşaklama kanalla-
rının uygun yapılmaması,
Siyanür depolama alanlarının standartlara
uygun yapılmaması,
Endüstriyel atık suyun çökeltme siklonla-
rından geçirilmeden tesis içerisinde devir
daim yaptırılması,
Zenginleştirme tesislerinde kullanılan su-
yun çöktürme havuzlarından geçirilmeden
devir daim yaptırılması,
85. 1993-2013
20. YILI
85
Çevrenin önemini iyi anlayan yatırımcıların
çevreye duyarlı çalışmalar yapmaya çalış-
tığı, çevrenin önemini iyi anlayamayan ya-
tırımcıların ise çevreye duyarlı çalışmalar
yapamaması, görülmektedir.
b) Süreçte Alınan Önlemler:
İşyerlerinde, çalışma ortamı ve şartlarında
veya çevrede mevcut olan tehlikeleri sistematik
yöntemlerle belirleyerek, riskleri ortaya çıkarmak
ve kontrol edebilmek için yapılan çalışmaların
bütünü risk değerlendirmesi olarak tanımlanır.
Proje kapsamında yapılacak faaliyetlerden kay-
naklı olası olumsuz etkiler risk analizi kapsamın-
da irdelenmektedir. Yapılacak olan Risk Analizi
en yaygın olarak kullanılan metot matris yönte-
midir. Bu yöntemde bir tehlikenin doğuracağı
risk, ortaya çıkma olasılığının ne kadar sıklıkla
görülebileceği üzerinden ve şiddetinin doğura-
cağı olumsuz sonucun ne kadar ciddi olabile-
ceği üzerinden analiz edilmektedir. Bulunan risk
düzeyine göre yapılması gereken çalışmanın bo-
yutu belirlenebilir.
Personelden kaynaklanacak evsel nitelikli
katı atıkların görüntü ve koku yönünden çevreye
rahatsız etmeyecek şekilde ağzı kapalı ve sız-
dırmaz özellikteki kaplarda biriktirilmesi ve ilgili
Belediye’nin çöp depolama alanına taşınarak
bertaraf edilmesi bu atıkların değerlendirilebilir
nitelikte olanlarının ayrı toplanması ve Çevre ve
Şehircilik Bakanlığı’ndan konuyla ilgili lisans al-
mış olan firmalara verilmesi,
Evsel nitelikli atık suların fosseptikte toplan-
ması ve fosseptik çukur dolduğunda faali-
yet sahasına en yakın Belediye vidanjörü ya
da ruhsatlı vidanjörlerle ücret mukabilinde
çekilmesinin sağlanması, vidanjörle çekilen
atık suyun Belediyenin atıksu sistemine dâ-
hil edilerek bertarafının sağlanması,
Proses sonucu oluşacak paşanın, pasa
depolama alanında düzenli bir şekilde bi-
riktirilmesinin sağlanması,
Proje alanı ve çevresinde bulunan akar ve
kuru dere yataklarına müdahale edilme-
mesi ve dere yataklarına katı ve sıvı atık
bırakılmaması,
Faaliyet kapsamındaki toz oluşumuna kar-
şı önlemlerin alınması, emisyon ölçümleri-
nin yaptırılması ve çevre izninin alınması,
Krom konsantre tesislerinde zenginleştir-
me işlemi sonrası oluşacak maden zen-
ginleştirme
Atığının tenör oranının %3’den az olması du-
rumunda, pasa 2012/15 sayılı Genelgede belir-
tildiği üzere atıkların depolanmasında analize
gerek görülmeden Atıkların Düzenli Depolanma-
sına Dair Yönetmelik’te depolama kriterleri veri-
len III. Sınıf Düzenli Depolama Tesisi inşa edilir
ve burada bertarafı sağlanır. Yönetmeliğin 16.
Maddesi 5. Fırkasında “III. sınıf düzenli depo-
lama tesislerinde, sahada sel, taşkın gibi yağış
sularından ve yüzeysel sulardan kaynaklı olum-
suzlukları engelleyecek önlemlerin alınması kay-
dıyla bu maddenin dördüncü fıkrası uygulanmaz.
Ancak Bakanlıkça gerekli görülmesi halinde bu
tesislerde, yeraltı suyunun kontrolü ve izlenmesi
için gerekli tedbirler alınır ve bu maddenin dör-
düncü fıkrasına uygun şekilde sistem kurulur”
denilmektedir.
Faaliyet kapsamında yağış sularından ve
yüzeysel sulardan kaynaklanabilecek olumsuz-
lukları önlemek amacıyla maden zenginleştirme
atıkları düzenli depolama alanında yağmur suyu
drenaj kanalları inşa edilir ve bu kanallar dere
yataklarına bağlanır. Böylelikle yağmur sularının
atık havuzlarına ulaşması önlenmiş olacaktır.
Ancak Bakanlıkça gerekli görülmesi halinde;
Atıkların Düzenli Depolanmasına Dair Yönetme-
liğin, 16. Maddenin 4. Fırkasına uygun şekilde,
doğal geçirimsizlik tabakasına (geçirimsiz mine-
ral malzeme-kil) ilave olarak sızıntı suyu toplama
ve drenaj sistemi inşa edilir. Düzenli atık depo-
lama alanının yeraltı suyunu kirletme olasılığını
86. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI
ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ ETKİLER-ÖNLEMLER
86
kontrol edebilmek için saha içerisinde gözlem
kuyusu açılır ve belirlenen periyotlarda numune
alınarak yer altı suyu kontrol edilmesi sağlanır.
Alınan numune raporları, Çevre ve Şehircilik İl
Müdürlükleri tarafından izlenir.
Bu atıklar atık bertarafı yönetmeliklerine uy-
gun olarak bozundurulmakta ve/veya tesisin geri
kullanımı için yeniden ayrıştırma işlemlerinden
sonra deşarj edilmektedir. Son yıllarda bu konu-
da yapılan çalışmalar ve başarılı uygulamalar ile
minimum etki politikası sürdürülmektedir.
3.1.5.Petrol ve Doğalgazın Borularla Taşın-
ması
17.07.2008 tarih ve 26939 sayılı Resmi Gaze-
te’de yayımlanarak yürürlüğe giren ÇED Yönet-
meliği’nin 30.Maddesi “Petrol, Doğalgaz ve kim-
yasalların 40 km’den uzun 600 mm ve üzeri çaplı
borularla taşınması” kapsamına girmektedir.
a) Çevresel Etkiler:
Toprak üzerine olan etkiler:
Proje aktivitelerinde topraklar ile ilgili
önemli olan nokta değerlendirmenin
daimi tesisler (örneğin, kompresör ve
vana istasyonları) ile örtülmeyecek top-
rak alanları ile ilgilidir. Başka bir deyiş-
le tahrip edilecek ve daha sonra eski
haline getirilecek topraklar üzerinde
yoğunlaşmaktadır. Daimi yapılar nede-
niyle kaybedilecek toprak kaynakları
üzerindeki etkiler, özellikle ekoloji ve
arazi kullanımı açısından öneme sahip-
tir.
Estetik etkiler:
Manzara ve görsel etkilerin değerlen-
dirmesi, proje kapsamında kurulacak
istasyonlar ile beraber boru hattı güzer-
gâhına ilişkin manzara ve görsel öğeleri
içermektedir. Söz konusu etkiler, proje
çalışmaları ile beraber yeni ünitelerin
çevreye eklenmesi veya mevcut olan
öğelerin değiştirilmesi ile beraber alan-
da oluşan değişimlerden kaynaklı etki-
lerdir.
Yüzey suyu ve yeraltı suyu kaynaklarına
etkiler
Hava emisyonları ve hava kalitesi
Gürültü ve titreşim
Trafik ve taşımacılık
Kültürel miras
87. 1993-2013
20. YILI
87
b) Süreçte Alınan Önlemler:
Toprak Kalitesinin korunması amacıyla;
“Toprak Kirliliğinin Kontrolü ve Noktasal
Kaynaklı Kirlenmiş Sahalara Dair Yönetmelik”
(08.06.2010, RG No.27605) ve “Evsel ve Kentsel
Arıtma Çamurlarının Toprakta Kullanılmasına Dair
Yönetmelik” (03.08.2010, RG No.27661) ’ler kap-
samında önlemler alınmakta olup projelerin gü-
zergâhı ve çevresinde gerekli durumlarda toprak
kalitesini kirlilik ve verimlilik açısından belirlemek
üzere numuneler alınarak analizler yapılır.
Manzaraların hassaslığı veya bir başka ifa-
deyle peyzaj değerleri yüksek alanların hassasi-
yeti; alanın doğal niteliğine, yapısına ve değişik-
liğe uyum gösterme kabiliyetine bağlıdır. Projeler
kapsamında gerçekleştirilecek inşaat faaliyetleri
çalışma alanı içerisinde manzarada büyük deği-
şiklikler oluşturabilecektir, fakat bu çalışmaların
hepsinin birkaç hafta ya da birkaç ay sürecek
geçici faaliyet olması sebebiyle herhangi bir böl-
gede ortaya çıkacak olası manzara ve görsel et-
kiler, önemsiz etki olarak kabul edilmektedir.
Ayrıca proje sahiplerinin çevreyi eski haline
getirme yükümlülüğü bulunmaktadır. Eski haline
getirme faaliyeti iki farklı durum için gerçekleştiri-
lir. Bunlardan birincisi borunun döşenmesinin ar-
dından gelen borunun üstünün kapatılmasındaki
eski haline getirilmesi, diğeri ise, kamp sahaların-
daki faaliyetler tamamlandıktan sonra kamp saha-
sının kurulduğu arazinin eski haline getirilmesidir.
Yüklenici tarafından yapılacak olan eski haline ge-
tirme çalışmalarında her iki durum için de mevcut
toprak sınıfı veya daha iyi bir toprak sınıfı ile eski
haline getirme zorunluluğu bulunmaktadır.
Yüzey suyu kaynaklarının kalitesi üzerindeki
olası etkilerin öneminin derecelendirilmesinde,
kaynağın mevcut ya da planlanan kullanımına,
ekolojik açıdan önemine ve proje tarafından kay-
nak üzerinde yapılacak değişikliğin özelliğine
bağlıdır.
Yüzeysel sular, “Yüzeysel Su Kalitesi Yönetimi
Yönetmeliği” (30.11.2012, RG No.28483) ve Ye-
raltı Suları, “Yeraltı Sularının Kirlenmeye ve Bozul-
maya Karşı Korunması Hakkındaki Yönetmelik”
kapsamında Orman ve Su İşleri Bakanlığı tara-
fından değerlendirilmektedir.
Hava emisyonlarının izlenmesi ve hava kalite-
sinin korunması amacıyla:
“Sanayi Kaynaklı Hava Kirliliğinin Kontrolü Yö-
netmeliği” (03.07.2009, RG No.27277)
“Büyük Yakma Tesisleri Yönetmeliği”
(08.06.2010, RG No:27605)
“Hava Kalitesi Değerlendirme ve Yönetimi Yö-
netmeliği” (06.06.2008, RG No:26898)
Yukarıdaki yönetmelikler ile projelerin inşaat
ve işletme aşamalarında oluşabilecek emisyon-
lar Bakanlığımız tarafından değerlendirilmekte-
dir.
Gürültü ve titreşim;
Proje kapsamında gerçekleştirilecek faaliyet-
ler kapsamında oluşması muhtemel gürültü ve
titreşim seviyeleri, ulusal mevzuat kapsamında
Çevresel Gürültünün Değerlendirilmesi ve Yö-
netimi Yönetmeliği (ÇGDYY) (04.06.2010, RG
No:27601) hükümleri çerçevesinde değerlendi-
rilmektedir. İnşaat sırasında alıcı noktalarda sağ-
lanması gereken gürültü seviyeleri için ÇGDYY
nin hükümlerine uyulması zorunludur.
Trafik ve taşımacılık;
Projeler kapsamında kullanılacak ulaşım yol-
ları ve taşımacılık hakkında muhtemel olumsuz
etkileri ortadan kaldırmak ya da en düşük se-
viyeye indirmek için Trafik Yönetim Planları ve
Taşıma Yönetim Planları yapılarak ÇED rapo-
runda taşıyıcıların üzerlerinin kapalı olunacağı,
belirlenen tonajın üzerinde yük alınmayacağı,
hız limitlerine uyulacağı konularında taahhütler
alınmakta olup, uymayanlara da yasal işlemler
yapılmaktadır.
88. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI
ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ ETKİLER-ÖNLEMLER
88
Kültürel miras;
Proje güzergâhı ve inceleme alanı boyun-
ca kültürel miras üzerindeki potansiyel etkiler
21.07.1983 tarih ve 18113 sayılı remi gazetede
yayımlanarak yürürlüğe giren 2863 sayılı “Kültür
ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu” hükümleri-
ne uyulmaktadır.
3.1.6. Atık Barajları ve/veya Atık Havuzları
Kıymetli metallerin madenciliğinde, nadir me-
tallerin kimyasal bir işlemle (özütleme-leaching)
eldesinden önce, ince taneciklerini serbestleş-
tirmek için cevherin kırma ve öğütme işlemine
tabi tutulması söz konusudur. Altın ve gümüş
cevherlerinin özütleme işleminde kullanılan bi-
rincil kimyasal NaCN veya KCN’dir. Kullanılan
özütleme teknikleri ise “yığın özütlemesi” (açık
bir alanda kırılmış cevher üzerine uzun sürelerle
siyanür çözeltisi püskürtülerek yığın halinde işle-
me tabi tutulması) veya öğütülmüş cevhere ka-
palı tanklar içinde uygulanan “vat -havuz- veya
tank özütlemesi”dir (kesikli süreç).
Nadir metallerin alınmasından sonra geriye
kalan ana kayacın öğütülmüş taneleri (atıklar)
uygun bir şekilde bertaraf edilmek zorundadır.
Atıklar, maden sahası içinde üretildikçe gelen
atık malzemesi ile inşa edilen veya üretim baş-
lamadan önce gerçekleştirilmiş olan yapılar ar-
dında oluşturulan belirli tahdit alanlarına (atık
havuzu) dökülür.
Atık havuzlarının birincil amaçları:
Katı atık taneciklerinin güvenli bir şekilde
stoklanması,
Atıklar içindeki kimyasalların kontrol altın-
da tutulması ve içindeki suyun prosesde
kullanılmak üzere geri kazanımı
Kimyasalların çevreye (hava, toprak, yüzey
veya yer altı suyu) yayılmasını önlemek.
Atık havuzlarının inşasında yaygın olarak
kullanılan malzemeler şunlardır:
Atık malzemesi - Mansab, Memba ve Orta
Eksen metotları
Toprak veya kaya dolgu - Su tutma yapıla-
rına benzer yapılar atık içindeki kimyasalla-
rın tahdit edilmesi, havuzun tabanına yer-
leştirilen (doğal veya yapay) su geçirimsiz
malzeme tabakaları ve baraj mühendisliği
uygulamalarında kullanılan uygun ilave ya-
pılar ile gerçekleştirilir.
Atık havuzlarının tasarımı aynı zamanda şu
uygun çevre izleme ve acil durum özelliklerini de
içerir:
Yönetime işletmenin çevresel performan-
sı ve ortaya çıkan istenmeyen eğilim veya
problemleri çözebilecek acil durum planla-
rı sunmak,
Yürürlükteki mevzuatın gereklerini yerine
getirmek.
a) Çevresel Etkiler:
Atık barajları ve/veya atık havuzlarının en bü-
yük çevresel etkileri kimyasallardan dolayı çev-
reye (hava, toprak, yüzey veya yer altı suyuna)
olabilecek etkilerdir.
Atık barajı projesinde incelenecek aşamalar;
yer seçimi- projelendirme, inşaat aşaması ve iş-
letme aşaması ve işletme sonunda rehabilitas-
yon aşamasıdır.
Yer Seçimi-Projelendirme;
Atık barajı yapılması planlanan alana etüt pro-
jeleri hazırlanması gereklidir. Atık barajı oluştu-
rulurken toplanılan atığın zemine uygulayacağı
basınç oldukça yüksek olacağından detaylı bir
jeolojik etüt raporu hazırlanması gereklidir. Ki
bu rapor yer seçiminin yapılmasında en önemli
referans kaynak olarak alınacak verilerden biri-
sidir. Jeolojik etüt raporunda zemindeki fay, kı-
rık, çatlak ve deprem riskleri, yer altı su seviyesi,
zemindeki malzemenin dayanaklılığı detaylı ola-
rak işlenmelidir. Buna göre zemin üzerine milyar
m³’lük kurulacak atık barajının uygun olup olma-
yacağı kararı verilebilir.
89. 1993-2013
20. YILI
89
Baraj duvarlarının yapay ya da doğal zemin-
den yapılmasına hangisinin daha elverişli olaca-
ğına bölgenin coğrafi özellikleri yön vermektedir.
Bölgenin coğrafi özellikleri incelenirken eğimi
gösteren topoğrafik haritanın yanı sıra yine jeo-
lojik etüdü raporu ve DSİ verilerini içeren taşkın
sel durumunu gösteren rapor etkili olacaktır. Ay-
rıca meteorolojik verilerde dikkate alınmalıdır.
Baraj yerinin seçiminde öncelik jeolojik etüt
raporu, topografya ve DSİ verileri ile oluşturulan
taşkın raporu dikkate alınır. Bunun yanı sıra ye-
raltı içme suyunun seviyesi ve içme ve sulama
suyuna olan mesafesi, işletmeye ve en yakın
yerleşime olan mesafesi incelenmelidir.
Kapasitesi oldukça yüksek olan bir baraj kuru-
lacağı düşünüldüğünde açılması gereken toprak
zemin ve bu toprak zemindeki doğal bitki örtüsü
ve canlı çeşitliliği flora-fauna olarak incelenmelidir.
Toprak kalite vasfı değerlendirilmelidir. Atık barajının
uzun ömürlü olduğu baraj ve çevresinde ekolojik
dengesinin ne şekilde etkileneceği incelenmelidir.
Atık barajının projelendirilmesinde kapasitesi
yani ömrü kısa vadeli olmamalı işletmenin atık
toplama ihtiyacını uzun süre karşılayabilmeli-
dir. Ayrıca fayda-maliyet analizi yapılarak baraj
üst seviyesinde biriken dinlenmiş suyun tekrar
işletmede değerlendirilmesini içeren projelen-
dirmeler tercih edilmelidir. Atık barajına gelecek
malzemenin kimyasal- fiziksel özellikleri tespit
edilerek baraj tabanında katı birikmesi olması
halinde baraj hacminin olumsuz etkileneceği ve
buna göre alınacak tedbirler ve alternatifleri pro-
jelendirmede dikkate alınmalıdır.
Projelendirilmede asıl kilit noktası sızdırmazlık
ve dayanıklılıktır. Barajdan olası bir sızıntı olması-
nı engellemek adına baraj zeminin sızdırmazlığı
test edilmiş ve barajda toplanacak atığın kimya-
sal özellikleri dikkate alınarak uzmanlarca ilgili
yönetmeliklerin standartlarını sağlayacak şekilde
sızdırmaz zemin oluşturulması sağlanmalıdır.
İnşaat aşamasında;
Baraj zemin ve duvarlarının sızdırmazlık kat
sayısı uzmanlarca belirlenerek baraj yapım aşa-
masında bu katsayının korunup korunmadığının
kontrol edilmesi gerekmektedir. Ayrıca baraj du-
varlarının baraj hacmini dolduran suyun basıncı
taşıyabilecek stabiliteye sahip olarak kontrollü
inşa edilmesi oldukça önemlidir.
Bunun yanında atık barajına atığın ne şekilde
taşınacağı taşıma sırasında atığın çevreye ya-
yılma risklerinin dikkate alınması ve bunun için
gereken tedbirlerin taahhüt olarak raporda yer
alması çevresel etki değerlendirmesi açısından
önemli konulardır.
Atık barajının inşasında da her baraj inşasın-
da irdelenmesi gereken başlıklar gündemdedir.
Çalışanların sosyo-ekonomik ihtiyaçlarının karşı-
lanması, iş makineleri ve ekipmanların kullanımı
sırasında oluşacak çevresel etkiler ve iş makine-
lerinin kullanılacağı yoların tespiti, yakıt ve yağ
ikmali, sağlanmalıdır.
İşletme aşamasında;
Atık barajının sağlıklı ve güvenli işletilmesinin
sağlanması oldukça önemlidir. Doğal afetlere ve
dış kaynaklı risklere karşı alınacak tedbir önlem
çalışmalarının ayrıntılı şekilde incelenmesi ge-
reklidir. Baraj giriş çıkış güvenliği, sabotaj ihtima-
li, doğal afetler halinde yapılacaklar acil eylem
planları halinde Çevresel Etki Değerlendirme Ra-
porlarında yer almadır.
Unutulmamalıdır ki rapor işletme aşaması ve
sonrasında yapılacaklar için taahhüt olarak geç-
mektedir.
Atık barajının ve iletim hattının bakım onarım
çalışmalarının ne şekil gerçekleştirileceği ve ko-
nunun iş sağlığı ve güvenliği açısından ele alın-
ması oldukça önemlidir.
90. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI
ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ ETKİLER-ÖNLEMLER
90
b) Süreçte Alınan Önlemler:
Atık havuzu tasarım kriterleri ve yönetim siste-
mi çevre ortamına “sıfır” su deşarjı esasına göre
yapılmaktadır. İşletmelerin net bir su tüketicisi ol-
ması bunu mümkün kılmaktadır.
Aşırı yağış durumlarında ise su toplama hav-
zasından gelecek su, tesiste oluşturulacak üst
seddenin önünde bulunan yüzey taşkın suları
havuzunda biriktirilir. Biriken su, ya atık havuzu-
na pompalanır, ihtiyaçtan fazla ise, derivasyon
kanalına verilir.
Su yönetimi planı, yeraltı madeninden gelebi-
lecek muhtemel fazla suyun kontrolünü de içer-
mektedir. Tesis-Atık Havuzu Sistemi net bir su
tüketicisidir ve proses suyu ihtiyacı nedeniyle su
ilavesi gerekeceğinden madenden çıkacak su-
lar, zenginleştirme tesisine gönderilecektir. Sis-
temin ihtiyacı ötesinde yeraltı madeni veya açık
işletmeden gelecek fazla su, uygun fiziksel veya
kimyasal arıtma işlemine tabi tutularak Su Kirlili-
ğini Kontrol Yönetmeliğine uygun olarak ortama
deşarj edilecektir.
Söz konusu faaliyetlerde rutin işyeri güvenli-
ği ve sağlığı denetimlerine ilave olarak, maden
işletme ruhsatındaki şartlara uygun olarak, özel
çevresel izleme programı oluşturulur.
Periyodik çevresel izleme için toplanan veriler
şunlardır:
Toz, gürültü ve titreşim,
Detoksifikasyon ünitesinden çıkan atık-
su ile atık havuzundan alınan duru suda
CNWAD miktarı,
Atıksu da ağır metal (As, Sb, Cd, Hg, Cu,
Pb, Zn, Cr) miktarı,
Yeraltı suyu izleme kuyusunda CNWAD
miktarı dahil su kalite göstergesi,
Atık havuzu sahası dahil, madenin çeşitli
yerlerinde HCN ölçümleri yapılmaktadır.
3.1.7. Kireç Fabrikaları ve/veya Alçı Fabri-
kaları
Kireç fabrikaları ve/veya alçı fabrikaları,
17.07.2008 tarih ve 26939 sayılı Resmi Gaze-
te’de yayımlanarak yürürlüğe giren Çevresel Etki
Değerlendirmesi Yönetmeliğinin Ek-1 ve Ek-2 lis-
telerinde yer almaktadır.
a) Çevresel Etkiler:
Sektörün başlıca çevre sorunları; Kireç ima-
latı için enerji kullanımı ve havaya yapılan azot
oksitler (NOX
) kükürt dioksit (SO2
) ve toz emis-
yonlarıdır.
NOX
emisyonlarının kontrolüne yönelik tek-
nikler;
NOX
emisyonları temelde üretilen kirecin ka-
litesine ve üretimde kullanılan fırının tasarımına
bağlıdır. Düşük NOX
brülörleri birkaç döner fırına
bağlanmıştır. Diğer NOX
düşürme teknolojileri ise
uygulanmamaktadır.
SO2
emisyonlarının kontrolüne yönelik teknikler;
Döner fırınlardan yapılan SO2
emisyonları, ya-
kıttaki kükürt muhtevasına, fırının tasarımına ve
üretilen kireç içerisinde bulunması gerekli kükürt
muhtevasına bağlıdır.
b) Süreçte Alınan Önlemler:
Belirlenen başlıca sorunlarla ilgisi bakımın-
dan belirtilmesi gereken tekniklerin araştı-
rılması,
En iyi çevresel verim düzeylerinin, Avrupa
Birliği dahilinde ve dünya çapında mevcut
veriler esas alınarak tespiti,
Bu verim seviyelerinin elde edildiği şart-
ların araştırılması, maliyet, ortamlar üstü
etkiler, bu tekniklerin uygulanmasına dahil
edilen temel güdülendiriciler,
Genel anlamda bu sektöre özel kullanılabi-
lir en müspet tekniklerin (BAT) ve bunlarla
ilgili emisyon ve tüketim seviyelerinin be-
lirlenmesi.
91. 1993-2013
20. YILI
91
Süreç parametresi ayar noktalarına yakın
çalışan bir sorunsuz ve kararlı fırın süreci,
enerji kullanımının yanında tüm fırın emis-
yonları için yararlıdır.
Mevcut fırın tertibat konfigürasyonu dikka-
te alınmalıdır.
Azami ısı kazancı sağlayan modern klinker
soğutucuları kullanılmalı.
Atık gazdan ısı kazanımı yoluyla asgariye
indirilmesi.
Fırına giriş yapan malzemelerin dikkatli se-
çimi ve kontrolü emisyonları azaltılabilir.
Kaçak kaynaklardan toz emisyonlarının
asgari seviyeye çekilmesi/önlenmesi.
CO döngülerinin sayısını asgari seviyeye
çekmek üzere, hızlı ölçüm ve kontrol ekip-
manına sahip elektrostatik çöktürücüler,
Çok bölmeli ve “torba patlatma detektörlü”
kumaş filtreler.
3.1.8. Diğer Tesisler
Kömür İşleme Tesisleri
Havagazı ve kok fabrikaları,
Kömür briketleme tesisleri,
Kömür yıkama tesisleri.
Petrokok, kömür ve diğer katı yakıtların depo-
lama, sınıflama ve ambalajlama, mermer sayala-
ma, tuz işleme tesisleri.
Teknolojinin ilerlemesi, nüfusun artması, insa-
nın dünyaya hâkim olma düşüncesi enerjiye olan
talebin hızını artırmaktadır. Muhakkak her enerji
elde etme türünün çevreye belli oranda negatif
etkisi olmaktadır. Diğer taraftan gelecek nesiller
için fosil yakıt yataklarından, kömürün 250 yıl
petrolün ise 50 yıl sonra tükeneceği düşünüldü-
ğünde bunların yerine yeni enerji kaynaklarının
ikame edilmesinin ne kadar gerekli olduğu orta-
ya çıkmaktadır.
Kömür, değişik oranlarda organik ve inorga-
nik bileşenler içeren tortul bir kayaçtır. Kömü-
rün ana bileşeni hidrokarbonlardır; bu nedenle,
oluşumu karbon çevrimine çok bağlıdır. Kömür-
leşme, bir bitkisel deponun fiziksel, kimyasal ve
biyokimyasal değişimlere uğrayarak karbonca
zengin oksijence fakir hidrokarbonlara dönüş-
mesidir. Turba, bir kömür olmamakla birlikte
kömür oluşumunun ilk evresini oluşturmaktadır.
Kömürleşme süreci ise bunu takip etmektedir.
Kömürleşme sürecinin, yumuşak linyit, sert lin-
yit, taşkömürü ve antrasit kademelerini geçtikten
sonra grafitte sonuçlandığı kabul edilir.
Kömürün kullanılabilir enerjiye dönüştürül-
mesi; üretim, hazırlama, taşıma, depolama ve
yakma gibi çeşitli süreçleri içerir. Bu süreçlerin
hepsinde, çevre, az veya çok, olumsuz yönde
etkilenmektedir. Rezervi en yüksek fosil enerji
kaynağımız olan kömür, günümüz koşullarında
ve kısa vadede vazgeçemeyeceğimiz bir enerji
kaynağı durumundadır. Bu nedenle, enerji üre-
timi amacıyla kömür kullanımı ile ilgili kararlar
alınırken, geniş kapsamlı bir çevre analizinin ya-
pılması gerekmektedir
a) Çevresel Etkiler:
Kömür üretiminin yaygın bir hava kirliliği kay-
nağı da tozdur. Toz oluşumu, genellikle, delik
delme, patlayıcı madde kullanımı, yükleme, taşı-
ma, harmanlama, depolama ve tüketim alanları-
na ulaştırma aşamalarında oluşmaktadır. Ayrıca,
üretim sırasında, kömürün kendiliğinden tutuş-
ması sonucu, çeşitli gazlar atmosfere yayılarak
hava kirliliğine neden olmaktadır.
b) Süreçte Alınan Önlemler:
Açık ocak işletmeciliği yapılarak çıkarılan kö-
mür madenciliğinde en büyük problem kaçak
toz oluşumudur. Bu sorunu en düşük seviyede
tutmak için kullanılan en pratik yöntem, maden
sahasının ve yolların sık sık sulanmasıdır. Üretim
sırasında oluşan tozu bastırmak, basınçlı su kul-
lanarak kazı yapmak ve hidrolik yöntemle kömü-
rün nakli gibi çeşitli amaçlarla, büyük miktarlar-
da su kullanımına ihtiyaç duyulmaktadır.
92. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI
ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ ETKİLER-ÖNLEMLER
92
Doğanın korunması amacı dikkate alınarak,
yeni ve yenilenebilir enerji kaynaklarının geliştiril-
mesi, yaygınlaştırılması ve tüketimde daha büyük
oranlarda yer alması için tedbirler alınacağı Seki-
zinci Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda yer almaktadır.
Fosil yakıtları esas alan enerji kullanımı; yakıt
konusunda kısmen dışa bağımlılık, yüksek, itha-
lat giderleri ve çevre sorunları gibi önemli olum-
suzluklar doğurmaktadır. Bu nedenle yerel doğal
zenginlikler konumunda olan yenilenebilir enerji
kaynaklarının kullanımı önem taşımaktadır.
Ayrıca günümüzün en önemli çevre sorunla-
rı arasında yer alan yanma sonucu ortaya çıkan
CO2
emisyonlarının azaltılması da küresel ısın-
manın kontrol edilmesi açısından büyük önem
taşımaktadır. Yenilenebilir enerji kaynakları kulla-
nımının geliştirilmek istenmesinin bir başka ne-
deni de, dünyada sınırlı olan fosil yakıt rezervleri-
ni tükenmekten olabildiğince korumaktır.
Kömürün üretimi, hazırlanması ve taşınması
sırasında toz oluşumu, özellikle kuru ve rüzgar-
lı havalarda önemli sorunlar yaratmaktadır. Bu,
geçici bir kirliliktir ve oluşumunu engellemek için
aşağıda özetlenen önlemlerin alınması gerek-
mektedir;
Kömürün taşındığı yolları stabilize etmek
Açık yüzeyleri mekanik olarak süpürerek, kü-
çük boyutlu taneciklerin birikimini önlemek
Su kullanarak, birikimleri ve yüzeyleri ıslat-
mak
Toz bastırıcı sprey kullanmak, taşıma ve
transfer noktalarını kapatmak
Maden sahasının etrafını yeşillendirerek
rüzgârı engellemek
Halkın gereksinimlerinin dikkate alınması
Kaynak yönetimi ve arazi kullanımının
planlanması
Madencilik sonrası arazi reklamasyon ve
rehabilitasyon çalışmalarının yapılmasıdır.
3.1.10. Genel Değerlendirme
Çevre, bütün canlıların yaşam boyu ilişki ve
etkileşim içinde bulunduğu sosyal, fiziksel ve
kültürel ortamlar bütünüdür. Ülkemiz önemli do-
ğal kaynaklara sahip olup, dinamik nüfusuyla da
her geçen gün gelişmişlik düzeyini artırmaktadır.
Hem bugünün hem de gelecek kuşakların çevre
koşullarını tehlikeye atmaksızın çevresel değer-
leri güvence altına almak, kalkınmanın bir gere-
ğini oluşturmaktadır.
93. 1993-2013
20. YILI
93
Çevreyi korumak, kirlenmesini önlemek, bü-
yük harcamalar gerekmektedir. Ancak, zama-
nında alınmayan tedbirlerin ileride yaratacağı
sorunların giderilmesi çok daha pahalıya mal
olacaktır.
Çevrenin ve ekosistemin korunması açısın-
dan madencilik faaliyetlerinin çevre üzerindeki
etkilerinin en aza indirgenmesi veya tamamen
ortadan kaldırılması, peyzaj onarım çalışmaları-
nın ilk aşaması olan alan kullanım plânlaması ile
sağlanır ve bu plânlama öncelikle devlet ekono-
misine katkı sağlamakta, bunun yanında çevre
korunmasında da en üst düzey madencilik ça-
lışmasıyla ve ilerde yapılacak çevre düzenlemesi
ve iyileştirmesi çalışmalarına da yardımcı olacak
şekilde yürütülmektedir.
Alan kullanım plânlaması, bir alanın değişik
faktörler yönünden irdelenip önerilen kullanım-
lara uygunluğunun araştırılmasıdır. Her alan için
uygun bir kullanım, her kullanım için uygun bir
alan bulunabileceği ilkesinin çift taraflı işletilip
geliştirilmesine olanak sağlayacak plânlamalar
dizisidir. Bu tip plânlamalar çevre değerlerini ko-
ruyarak ya da zararları en aza indirerek kaynak-
lardan optimum düzeyde yararlanmayı sağlar.
Doğayı ve üzerinde yaşayıp kazanç sağladığı-
mız arazileri koruyabilmek, mevcut potansiyelin-
den en üst düzeyde yararlanabilmek, geliştirerek
ileriki kuşakların yararlanmasına sunabilmek an-
cak birbiri ile çelişmeyen kullanım seçeneklerini
irdeleyip araştırarak, bir plâna dayalı olarak uy-
gulamak sürekli bakım ve denetimi sağlamakla
mümkün olabilir.
Günümüzde çevre bilincinin artması ve ma-
dencilik sektörünün ortaya çıkardığı tahribatın
farkına varılması ve bu hammaddelerin tükenme-
sini önlemek amacıyla yapılan bilinçli toplumsal
hareketlerle, bu problemlere çeşitli çözüm yolları
aranmakta ve tedbirler alınmaktadır. Sürdürüle-
bilir kalkınma politikaları doğrultusunda doğal
çevrenin korunumu için Çevre Kanunu çıkarıl-
mıştır. Türkiye’de madencilik faaliyetleri Çevre
Kanunu ve bu kanuna istinaden çıkarılmış diğer
yönetmeliklere uyularak gerçekleştirilmektedir.
Çevresel Etki Değerlendirmesi, çevreye bü-
yük ölçüde etkileri olabilecek projelerin tüm
uygulama aşamalarında, bu etkilerin ve önlem-
lerinin izlenmesi ve değerlendirilmesi sürecidir
ve bugün bütün dünyada çevre yönetiminin en
üst seviyesi olarak görülmektedir. Ülkemizde de
yasal bir statüye oturtulmuş ve uygulamaya geç-
miştir. Ayrıca ülkemizce taraf olunmuş çok sayı-
da sözleşme, protokol ve anlaşma bulunmak-
tadır. Kyoto Protokolü, ozon tabakasını incelten
maddelere dair Montreal Protokolü, Cartagena
Biyogüvenlik Protokolü bunların bazılarıdır.
Çin’de terkedilmiş bir maden sahası için proje
94. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI
ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ ETKİLER-ÖNLEMLER
94
Çizelge 5 1993-2013 yılları arasında maden faa-
liyeti projeleri ile ilgili Çevresel Etki Değerlendirmesi
gereğince verilen kararlar.
MADEN
ÇED ÇGD TOPLAM
1993-1998 159 1.903 2.062
1999 7 336 343
2000 32 516 548
2001 22 513 535
2002 24 600 624
2003 18 877 895
2004 17 1.155 1.172
2005 14 1.305 1.319
2006 21 1.806 1.827
2007 38 2.068 2.106
2008 46 1.734 1.780
2009 48 1.717 1.765
2010 56 1.754 1.810
2011 74 2.136 2.210
2012 144 1.745 1.889
2013 69 314 383
789 20.479 21.268
Bu bölüme ilişkin kaynaklar:
17.07.2008 tarih ve 26939 sayılı Resmi Gaze-
te’de yayımlanarak yürürlüğe giren ÇED Yö-
netmeliği
Acar, D., Ö., 2007, Türkiye’de Açık Ocak Kö-
mür Madenciliği Sonrası Peyzaj Onarım Çalış-
malarının İrdelenmesi, Ankara Üniversitesi Fen
Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Ankara.
Ocadağıstan, M. E. 1997. Pasinler-Esendere
kum ocakları doğa onarımı ve rekreasyonel
alan kullanımı planlaması. Yüksek lisans tezi,
Atatürk Üniversitesi, Erzurum.
Türkiye Çevre Atlası, 2004, Türkiye Çevre ve
Orman Bakanlığı, sf:172-180.
TBMM Araştırma Komisyonu Raporu, Mayıs
2010, Sayfa 227,228
ErnstYoung Türkiye, Dünyada ve Türkiye’de
Madencilik Sektörü,
http://www.vergidegundem.com/tr/c/docu-
ment_library/get_file?uuid=799f643c-16f0-
427a-b282-b78516feaa1fgroupId=10156,
Erişim Tarih: 04.04.2012
Akpınar, N., Kara, D. ve Ünal, E. 1993. Açık
ocak madenciliği sonrası alan kullanım planla-
ması. Türkiye XIII. Madencilik Kongresi.
Oygür, V., Zanbak, C., Ovacık Altın Madeninde-
ki Atık Depolama Tesislerinin Çevresel Açıdan
Değerlendirilmesi
Yersel, Ş.E., Dokuz Eylül Üniversitesi Fen Bi-
limleri Enstitüsü Maden Mühendisliği Bölümü,
Cevher Hazırlama Anabilim Dalı“Cevher Hazır-
lama ve Zenginleştirme Tesislerinin Simülas-
yon Yöntemiyle Verimliliğinin Artırılması” Dok-
tora Tezi.
Doç. Dr. Deniz ÖZTÜRK’ün ders notları.
Altay, İ., Sakarya Üniversitesi Fen Bilimleri Ens-
titüsü “Maden Ocaklarındaki Tozlanmanın Ön-
lenmesi” Yüksek Lisans Tezi.
IFC,2007 Çevre, Sağlık ve Güvenlik Kılavuzları,
Madencilik Sektörü.
ENCON, “Ağı Dağı Altın ve Gümüş Madeni Ka-
pasite Artışı ve Zenginleştirme Projesi” Nihai
ÇED Raporu.
Golder Associates,”Nabucco Doğal Gaz Boru
Hattı Projesi” ÇED Raporu.
Doç. Dr. Atilla AKKOYUNLU, Türkiye’de Enerji
Kaynakları ve Çevreye Etkileri
Borand, M.N., İstanbul Teknik Üniversitesi -
Fen Bilimleri Enstitüsü “Açık ve kapalı ma-
den işletmeciliğinde çevresel etki” maden-
cilikte özel konular II ders projesi.
Tekindor, G., Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü,
Hava Yönetimi Dairesi Başkanlığı, “Kireç Fabri-
kalarından Kaynaklanan Emisyonların Kontrolü
ve İyileştirme Çalışmaları”, 2011
95. 1993-2013
20. YILI
95
Şekil 8 Yıllara göre maden yatırımları EK-1, EK-2
Şekil 10 Maden yatırımları EK-1, EK-2 oranı
108
2006 21 1.806 1.827
2007 38 2.068 2.106
2008 46 1.734 1.780
2009 48 1.717 1.765
2010 56 1.754 1.810
2011 74 2.136 2.210
2012 144 1.745 1.889
2013 69 314 383
789 20.479 21.268
Şekil 8 Yıllara göre maden yatırımları EK-1, EK-2
-
500
1.000
1.500
2.000
2.500
159
7 32 22 24 18 17 14 21 38 46 48 56 74
144
69
1.903
336
516 513
600
877
1.155
1.305
1.806
2.068
1.734 1.717 1.754
2.136
1.745
314
ÇED-Ok ÇED-GD
1993ÇED2013
Şekil 9 Maden yatırımları EK-1, EK-2 oranı
Bu bölüme ilişkin kaynaklar:
17.07.2008 tarih ve 26939 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren ÇED Yönetmeliği
Acar, D., Ö., 2007, Türkiye’de Açık Ocak Kömür Madenciliği Sonrası Peyzaj Onarım Çalışmalarının İrdelenmesi, Ankara Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü,
Yüksek Lisans Tezi, Ankara.
Ocadağıstan, M. E. 1997. Pasinler-Esendere kum ocakları doğa onarımı ve rekreasyonel alan kullanımı planlaması. Yüksek lisans tezi, Atatürk Üniversitesi,
ÇED-OK
4%
ÇED-GD
96%
96. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI
ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ ETKİLER-ÖNLEMLER
96
97. 1993-2013
20. YILI
97
3.2. TARIM VE GIDA
ÇED Yönetmeliği’nde tarım ve gıda yatırımları
aşağıdaki konuları kapsamaktadır:
Et Ürünleri Üretim Tesisleri (Kesim tesisleri),
Bitkisel ürünlerin üretimi ile ilgili projeler
Yetiştirme tesisleri,
Kültür balıkçılığı projeleri,
Süt ve süt ürünleri üretim tesisleri,
Fermantasyon ile alkollü içki üreten tesis-
ler veya malt tesisleri,
Rendering tesisleri.
3.2.1. Et Ürünleri Üretim Tesisleri (Kesim
Tesisleri)
a) Çevresel Etkiler:
Kesim tesislerinde en önemli sorun koku, kan,
yağ, organik atıklardır. Kesim tesislerinde oluşan
atıksular (yıkama suları) yoğun organik madde
ihtiva eder. Kan, ayrıca bertaraf edilmeli atıksular
ile karışmamalıdır. Oluşan atıksuyun arıtılmadan
alıcı ortama verilmesi halinde yüksek Biyokimya-
sal Oksijen İhtiyacı (BOİ) sebebiyle flora ve fau-
naya zarar verir, özellikle su kaynaklarında ötro-
fikasyona ve asiditenin yükselmesine sebebiyet
verir. Ekolojik dengenin bozulması kaçınılmazdır.
Koku oluşumunun en aza indirgenmesi için
tesis temizliğine, tesisi yerinin seçimine dikkat
edilmesi gerekir. Oluşan yoğun organik madde
içerikli atıksuların ise atıksu arıtma tesislerinde
arıtılması gerekir.
b) Süreçte Alınan Önlemler:
Koku oluşumunu engellemenin en iyi yolu te-
sis temizliği, sterilazyon ve iyi havalandırmadır.
Rendering atıklarının bertaraf edilmesi, oluşan
atıksuların arıtılması, kanın değerlendirilmesi ve
bertaraf edilmesi, sindirim içeriklerinin bertaraf
edilmesi gerekmektedir.
3.2.2. Bitkisel Ürün Üretim Tesisleri
3.2.2.1. Yağ Üretim Tesisleri
a) Çevresel Etkiler:
Yağ üretiminde dört aşamalı bir proses uygu-
lanır;
1. Degumming
2. Nötralizasyon
3. Ağartma
4. Deodorizasyon
Yağ tesislerinde rafinasyon işleminin çevresel
98. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI
ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ ETKİLER-ÖNLEMLER
98
etkileri incelendiğinde oluşan atıkların; katı, sıvı,
emisyon, tehlikeli atıklar olduğu görülmektedir.
Bitkisel yağ sanayi, su tüketimi yüksek endüstri-
lerden biridir. Aynı zamanda, yüksek konsantras-
yonda biyolojik parçalanmaya dirençli bileşenler
içerir.
Bitkisel Yağ Sanayiinde bir diğer çevresel et-
kende atıksularının arıtılmalarından oluşan arıt-
ma çamurlarıdır. Özellikle zeytinyağı üretim te-
sislerinden meydana gelen “karasu” ve “pirina”
yüksek konsantrasyonda kirlilik ihtiva eder. Zey-
tin karasuyunun pH’sı asidik olup organik içeriği
yüksektir. Bu atıkların doğaya bırakılması yoğun
bir koku ve çevre kirliliği oluşturur.
b) Süreçte Alınan Önlemler:
Zeytin karasuyunun arıtılması, işlenmesi veya
bertaraf edilmesi, bitkisel kaynaklı posaların (pi-
rina, ayçiçek posası vs.) bertaraf edilmesi, olu-
şan atıksuların arıtılması gerekmektedir.
Bitkisel yağ sanayi atıksularının arıtılmasında
en yaygın kullanılan proses kombinasyonu, yüz-
dürme veya çöktürme içeren fizikokimyasal öna-
rıtma ve bunu takip eden biyolojik aktif çamur
sistemidir.
Arıtma çamurları için en yaygın bertaraf yön-
temlerinden biri susuzlaştırıldıktan sonra depo-
lanmasıdır.
Atıksular arıtma tesisi vasıtasıyla bertarafı ve
geri kazanımı sağlanabilmektedir. Baca Gazı
Emisyonları için, emisyon kaynaklarına ait olu-
şabilecek emisyon konsantrasyonlarının ve küt-
lesel debileri Sanayi Kaynaklı Hava Kirliliğinin
Kontrolü Yönetmeliği’nde (SKHKKY) verilen sınır
değerleri sağlayacak şekilde tesis edilmesi ge-
reklidir. Buhar kazanları için bacası SKHKKY hü-
kümlerine uygun olacak şekilde tesis edilmelidir.
Tıbbı atıkların Tıbbi Atıkların Kontrolü Yönetmeli-
ği hükümlerine göre bertarafı sağlanmalıdır.
Tehlikeli Atıklar, Tehlikeli Atıkların Kontrolü
Yönetmeliği’nin ilgili hüküm ve esaslarına ve
05/07/2008 tarih ve 26927 sayılı Atık Yönetimi
Genel Esaslarına İlişkin Yönetmelik hüküm ve
esaslarına uygun olarak lisanslı firmalara gönde-
rilmek suretiyle bertaraf edilmelidir.
Ambalaj Atıkları, Ambalaj Atıklarının Kontrolü
Yönetmeliği”nin ilgili hüküm ve esaslarına uygun
olarak lisanslı firmalara gönderilmek suretiyle
bertaraf edilmelidir.
Tesiste çalışacak personelden dolayı oluşa-
cak katı atıklar “Katı Atıkların Kontrolü Yönet-
meliği’ne uygun olarak, Katı Atıkların Kontrolü
Yönetmeliği hükümleri doğrultusunda bertaraf
edilmelidir.
Yağ rafinasyon tesisi
99. 1993-2013
20. YILI
99
3.2.2.2. Şeker Fabrikaları
a) Çevresel Etkiler:
Şeker üretim sanayinin esas faaliyet alanı; şe-
ker kamışı veya şeker pancarından ham şeker,
şeker şerbeti, kristal yahut beyaz şeker üretilmesi
veya ham şekerin rafine edilmesidir. Şeker fab-
rikalarında kristal ve küp şeker ile melaslı kuru
küspe üretilirken, yan ürün olarak da melas ve
yaş pancar küspesi elde edilmektedir.
Bir şeker fabrikasına ait proses akım şeması
şu şekildedir:
Pancardan şekerin alınması için, pancar
önce kesme makinalarında kıyılır.
Pancar kıyımları bir taşıma bandı ile nak-
ledilirken otomatik olarak tartılır ve kantar
pancar miktarını toplayarak kaydeder.
Pancar kıyımlarından şekerin alınması “Di-
füzör” denilen tam otomatik aparatlarda
yapılır. Pancar kıyımı kendi yönüne ters
yönde hareket eden 75o
C sıcak su ile te-
mas ettirilerek içindeki şekerin suya geç-
mesi sağlanır.
Difüzörün kıyım giren ucundan şerbet, di-
ğer ucundan şekeri alınmış kıyımlar yani
küspe alınır.
Küspe preslerde sıkılarak şeker ihtiva
eden suyu difüzöre geri verilir. Sıkılmış yaş
küspenin bir bölümü hayvan yemi olarak
kullanılmak üzere taşıma bandı ile fabrika
dışına, bir bölümü de küspe kurutma tesis-
lerine sevk edilir.
Difüzörden elde edilen şekerin içindeki ya-
bancı maddeler, muayyen reaksiyon şart-
larında Ca(OH)2
ve CO2
ile kireçleme ve
satürasyon kazanlarında çöktürülür. Çö-
ken yabancı maddelerin şerbetten uzak-
laştırılması dekantör, döner filtre ve otoma-
tik filtre üniteleriyle sağlanır.
Şerbetin içindeki boyar maddelerin ayrıl-
ması CO2
gazının verildiği satüratörlerde
yapılır. Bu araçlarda kullanılan CaO ve CO2
Eberhart tipi kireç ocaklarında CaCO3
’ın
kok kömürü ile reaksiyona sokulmasından
elde edilir. CaO bilahare kireç dairesinde
Ca(OH)2
haline getirilir.
Şeker fabrikası
100. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI
ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ ETKİLER-ÖNLEMLER
100
Gerek difüzörden şerbet istihsalinin, gerek-
se şerbet tasfiyesinin teknolojisinin istediği
optimumlarda gerçekleşmesi için otomatik
kontrol ve ayar cihazları kullanılır. Temiz-
lenmiş şerbetten şekerin az enerji sarfı ile
kristalizasyonun ilk basamağı, şerbeti çok
kademeli bir tebhir sisteminde 4-4.5 misli
koyulaştırmaktadır.
Koyulaştırılan şerbet, şekerin karamelize
olmaması için pişirim kazanlarında vakum
altında buharlaştırılıp şekerin kristalleşerek
şerbetten ayrılması sağlanır.
Elde edilen lapanın refrijerantlarda dinlen-
dirilmesi kristalizasyonun tamamlanmasını
sağlar.
Lapadaki şeker kristallerinin, şuruptan ay-
rılıp temizlenmesi santrifüjlerde tamamla-
nır.
Elde edilen ıslak şeker nakil organları ile
kurutucuya taşınır.
Kuruyan kristal şekerin toz ve iri olan şe-
kerlerden ayrılması eleklerde tamamlanır.
Şeker yarı otomatik kantarlarda tartılır, tor-
balanır ve ağırlık kontrolünden sonra ağız-
ları kapatılan torbalar ambara sevk edilir.
Lapadan ayrılan şurupta iki kademe daha
kristallenme yapılarak elde edilen orta ve
son şekerler tekrar eritilip ilk kademede
kristal hale getirilir.
Son şeker kademesinin şurubu melas
adını alır ve ispirto, ilaç ve yem sanayinin
hammaddesi olarak kullanılır.
Şeker Fabrikaları, işletmelerinde çok miktarda su
kullanan bir sanayidir ve kullandıkları suya bağlı
olarak atılan kirli su hacmi de fazladır. Şeker Fab-
rikalarının atık suları başlıca şu şekildedir:
Pancar taşıma suyu, pancarla birlikte gel-
miş bulunan taş, ot ve yaprak gibi çeşitli
kirlilikleri taşır ve bu su kirlerden arıtılarak
tekrar kullanılabilir.
Pancar yıkama suları pancarla gelen inor-
ganik maddeleri içerir ve kirlerinden arındı-
rılarak tekrar kullanılabilir.
Difuzyon ve prese suları şerbet arıtımı sı-
rasında atılan sulardır ve kirlidirler. Bu kirli
sular organik maddeleri içerirler.
Kireç çamuru artıkları, lavör suları (CO2
yıkama suyu) ve bez yıkama suları şerbet
arıtım bölümünden atılan kirli sulardır.
Kondens ve kondense suları şerbetin bu-
harlaştırılması ve vakum kazanlarında kris-
tallendirilmesi sırasında atılan sular olup az
kirli ve geri kazanılan sulardır.
Şeker Fabrikası atıklarında özel madde
olarak saponin ve trietilamin vardır. Her iki-
si de balıkları zehirler. Suyun litresinde 2,5
mg saponin bulunması balıkların ölmesi-
ne neden olur. Saponinin diğer bir özelliği
de atıkların karıştığı çay ve nehirde köpük
yapmasıdır. Köpük balık solungaçlarını ör-
terek parçalar. Saponin güç ve yavaş par-
çalanan bir maddedir. Saponinin öldürücü
etkisini yok etmek için bu tip suların 1/10
oranında ırmak suyu ile karıştırılması gere-
kir. Burada akarsuyun küçük veya büyük
debili olması çok önemlidir. Akarsudaki kir-
lilik, suyun debisi ile ters orantılıdır.
Kirli sularda bulunan organik maddelerin bo-
zularak zararsız hale gelebilmeleri için oksijene
ihtiyaç vardır. Bu oksijen kirli suyun karıştırıldığı
akarsularda bulunan çözünmüş haldeki oksijen-
le karşılanır. Bilindiği gibi kirlenmemiş sular oksi-
jence zengindir. Günde 2000 ton pancar işleyen
bir şeker fabrikasından çıkan kirli sular 200.000-
300.000 nüfuslu bir şehrin atık sularının yapaca-
ğı kirliliğe eşdeğerdir.
Şeker fabrikalarındaki bir diğer atık da şlem-
pedir. Şlempe; ana çözeltiden alkol distile edil-
dikten sonra geriye kalan çözeltiye denir. Bu çö-
zelti, melastan gelen bütün tuzlarla maya üretimi
sırasında katılmış olan mineral tuzların ve maya-
lanmayı yapmış olan maya kütlesini kapsar.
Sonuç olarak şeker fabrikası atıkları; akarsu
ve gölleri kirletmekte ve çevre sağlığı açısından
önemli kirlilik yükü taşımaktadır.
101. 1993-2013
20. YILI
101
b) Süreçte Alınan Önlemler:
Şeker üretiminin çevresel etkileri su kullanımı,
enerji tüketimi ve atık oluşumu başlıkları doğrul-
tusunda temiz üretim yaklaşımıyla alınabilecek
önlemler şu şekilde özetlenebilir.
1. Su Kullanımı: Günümüzde artan global ısınma
ve oluşan su sıkıntısı nedeniyle su kullanımında
tasarruf sağlayacak oluşumlara gidilmektedir.
Şeker üretimi suyu yoğun kullanan bir sektördür.
100 ton pancar için ortalama 1.500-2.000 m3
su
tüketilmektedir. Bu miktarda suyun taze su olarak
karşılanmasındaki güçlük, fabrikalardan çıkan
suların doğrudan akarsulara verilmesinin sakın-
caları ve bu miktarda suyun temizlendikten sonra
akarsuya verilmesinin maliyeti kullanılmış sula-
rın tekrar kullanımını mecburi hale getirmektedir.
Taze suyun kullanımını ve kirlilik yükü fazla olan
suyun oluşumunu minimize etmek için iyi bir su
ekonomisi uygulamak, tekrar fabrikaya alınabile-
cek sular için su döngüleri oluşturmak ve suları
temiz, az kirli ve çok kirli gibi sınıflandırarak kirli
su döngülerinin birbirinden ayrılmasını sağlamak
gerekmektedir. Suların sınıflandırılması temiz su
döngüsünden çıkan suların az kirli su döngüsün-
de; az kirli suların kirli su döngülerinde ve oradan
çıkan suların da çok kirli su döngülerinde kullanıl-
masına böylelikle kullanılan su miktarını azaltma-
da yardımcı olmaktadır. Temiz ve az kirli sular sis-
temdeki döngülere geri alınabilmektedir. Çok kirli
sular ise doğrudan döngülere sokulamaz, ancak
arıtımdan sonra alıcı ortama verilebilir.
2. Atıksu Arıtımı: Atıksuların alıcı ortamlara verile-
bilmesi için yönetmeliklerde belirlenen kriterlere
uygun olmaları gerekmektedir. Yüksek organik
kirliliğe sahip suların arıtımı için biyolojik arıtım
prosesleri uygulanmaktadır. Biyolojik arıtımla,
atıksu içinde çözünmüş veya asılı kalmış orga-
nik maddeler mikroorganizmalar tarafından par-
çalanarak çözünen veya gaz olarak atmosfere
yayılan kararlı inorganik bileşiklere dönüştürülür.
Biyolojik arıtım sistemleri anaerobik ve aerobik
olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Aerobik sistem-
lerde oksijenli ortamda organik maddeler mik-
roorganizmalar tarafından karbondioksit, su ve
basit inorganik tuzlara parçalanırken, anaerobik
arıtımda oksijensiz ortamda karbondioksit ve
metan gazına dönüşmektedir.
3. Enerji Tüketimi: Şeker endüstrisi sürekli sis-
temde çalışan ve ısıl enerjiyi çok yoğun kullanan
bir sektördür. Fakat aynı zamanda, üretim döne-
minde buhar kazanlarından elde edilen buharın
türbinlere verilmesiyle elektrik ihtiyacını da kar-
şılayan bir sektördür. Bu bağlamda zaten üret-
tiği enerjiyi tüketen bir işletmeden elde edilecek
olan çevresel fayda, proses basamaklarındaki
kayıpların önlenebilmesi, üretilenin verimli kulla-
nımının sağlanabilmesi ve hatta yeterli miktarda
elde ediliyorsa ülke enerji ağına üretilen fazla
enerjinin sevkinin sağlanabilmesi olmalıdır.
4. Atık Oluşumu: Şeker fabrikalarında oluşan
atık miktarı hammadde olan pancarın kalitesine
ve arazideki temizliğine bağlıdır. Pancarla birlik-
te işletmeye gelen toprak, çakıl ve taşların fazla
olması işletmede enerji ve su kaynaklarının aşırı
kullanılmasına neden olacağı gibi pancarın ye-
tiştiği verimli toprak tabakasının atık haline dö-
nüşmesine de sebep olacaktır.
102. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI
ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ ETKİLER-ÖNLEMLER
102
3.2.3. Yetiştirme Tesisleri
a) Çevresel Etkiler:
Tavuk ve besi yetiştiriciliğinin ana sorunu ölü
hayvanlar, hayvan dışkıları ve buna bağlı olarak
meydana gelen koku oluşumudur. Hayvan dışkı-
larının kontrolsüz olarak etrafa yayılımı görüntü
kirliliği, koku, enfeksiyon riski, haşere oluşumu,
toprak ve yeraltı su kaynaklarını kirletme riski
gibi pek çok çevresel sorun oluşturur.
Ölü hayvanların oluşumu da yine pek çok
çevresel riski beraberinde getirir. Hayvan ölü-
münün nedeni, hastalık veya salgın belirtileri iyi
araştırılmalı ve ona göre önlemler alınmalı, acil
eylem planları devreye sokulmalıdır.
b) Süreçte Alınan Önlemler:
Tavuk yetiştiriciliğinde koku oluşumunu ve
yayılımını önlemek için kümes altlıklarında güb-
renin nemini alması amacı ile talaş kullanılmalı,
oluşan gübreler dönem sonunda tamamen ka-
palı alanlarda kurutulmalı ve fanlar ile atılacak
hava davlumbazlar ile su yüzeyine çarpıtılmalıdır.
Böylece hava, içindeki tozlar ve oluşan kokuyu
suya bırakarak atmosfere verilmelidir. Oluşan kir-
li su fosseptiğe verilerek bertarafı sağlanır. Tavuk
dışkıları kümes içerisinde koku oluşumunu önle-
mek için bekletilmeden toplanmalı ve konteynır-
larla etrafa bulaşmadan uzaklaştırılmalıdır. Tavuk
dışkılarının değerlendirilmesi ve gübre olarak kul-
lanılması bitkiler ve toprak için önemli bir besin
maddesidir. İçeriğindeki azot ve organik madde
bakımında diğer hayvan gübrelerinden daha de-
ğerlidir. Tavuk dışkıları biyogaz tesislerinde, güb-
re işleme tesislerinde işlenip ekonomik bir değer
sağlayacağı gibi geviş getiren hayvanlarda yem
olarak da kullanılabilmektedir.
Dışkı kurutma sistemi
Ölü tavuklar ise tabanı sızdırmasız ölü çukur-
larında kireç ile örtülerek bertarafı sağlanabilir
veya yakma kazanlarında yakılabilmektedir.
Besi tesislerinde yer seçimi, tesisin izolasyo-
nu, hayvan temizliği ve bakımı, dışkı bertarafı
önem teşkil etmektedir. Hayvan dışkıları biyogaz
tesislerinde enerjiye dönüştürülebileceği gibi
103. 1993-2013
20. YILI
103
gübre işleme tesislerine verilerek de hem çev-
resel bir çözüm olmakta hem de ekonomik bir
değer sağlayabilmektedir.
3.2.4. Kültür Balıkçılığı Projeleri
a) Çevresel Etkiler:
Biyolojik bir üretim faaliyeti olan ağ kafeslerde
balık yetiştiriciliği kendi gelişimi de çevresel kali-
teye bağlı olan ve direk olarak çevresel imkanla-
rından faydalanan bir üretim tarzıdır. Bu anlamda,
üretim faaliyetleri çevre ile etkileşim içerisinde,
çevresel değişimlere neden olabilmektedir. Bu
çevresel değişimler; genel görünüm ve estetiği
bozma, ulaşımı engelleme, doğal hayatın rahat-
sız edilmesi ve interaksiyonlar, su kolonunda
su kalitesi üzerine olumsuz etkiler ve bentosta,
sedimentte organik madde artışı, bentik komu-
nitede önemli modifikasyonlar, balık hastalık
ve zararlılarına karşı kullanılan ilaç ve kimyasal
maddelerin canlılara ve su kalitesine olan etkiler
şeklinde sıralanabilir. (Özfuçucu,2003)
Su ürünleri yetiştiriciliğinin su ortamına etkisi,
yetiştiricilik metodunun çeşidine, üretim kapasi-
tesine, kullanılan yemlerin türüne ve yetiştiricilik
yapılan alanın biyolojik, kimyasal ve fiziksel ka-
rakterine bağlı olarak değişmektedir. (Başaran,
Aksu, Egemen, 2006) Su ürünleri yetiştiriciliğinin
su ortamı üzerine başlıca etkilerini ötrofikasyon,
çökeltide (sediment) organik zenginleşme, ışık
geçirgenliğinin azalması olarak sıralayabiliriz.
b) Süreçte Alınan Önlemler:
Organik ve inorganik atıkların dip sedimente
eklenmesi sığ sularda ve kapalı koylarda yani
akıntının olmadığı ortamlarda görülmektedir.
Tesislerin açık denizde olması ve derinliğin çok
olması böyle bir olumsuz etkiyi oldukça azalt-
maktadır. Derinliğin 15 m’den düşük olduğu ve
akıntının olmadığı yerlerde su ürünleri yetiştirme
tesisi kurulması çevrede biyolojik hareketliliği ve
nutrient etkisini artırır. Bu nedenle kurulacak te-
sis alanlarının açık deniz olması, derinliğin çok
olması ve çevresinde akıntının olması bu riski or-
tadan kaldırmaktadır.
Su kirliliğine sebep olunmaması açısından
yemlemede daha etkili ve daha çevre dostu yem-
ler (yüksek enerji-protein oranları, yüksek sindiri-
lebilir hammaddeler ve düşük fosfor düzeylerine
sahip) kullanılmalıdır. (Güven ve Şener) Yemle-
me durumu, yemleme zamanı ve yem miktarı
önemlidir. Beslenecek balığın günün hangi saa-
tinde daha iyi yem aldığı gözlenmeli ve buna uy-
gun bir programlama yapılmalıdır. Ekstrude yem
kullanılması, yetiştirilen canlının optimum protein
ve yağ oranları belirlenip, yüksek enerjili yemler
kullanılarak fosfor ve azotun alıcı ortama yükü
azaltılması, iyi bir besleme cetveli kullanılması,
stoklama yoğunluğuna dikkat edilmesi yetişti-
riciliğin çevreye olan etkisini azaltmaya yönelik
alınması gereken önlemlerdendir.
3.2.5. Süt ve süt ürünleri üretim tesisleri
Süt ve süt ürünleri üretim tesisleri, pastörize
ve UHT süt, yoğurt, peynir, dondurma, tereyağı
ve krema üretiminin yapıldığı tesislerdir.
a) Çevresel Etkiler:
Süt ve süt ürünleri üretim tesislerinin kirliliğe
neden olan önemli etkileri peynir altı suyundan
kaynaklanmaktadır.
Peynir altı suyu, peynir üretimi esnasında or-
taya çıkan bir yan üründür. 1 litre peynir altı suyu
104. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI
ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ ETKİLER-ÖNLEMLER
104
yaklaşık olarak 50.000 mg/l laktoz, 9.000 mg/l
protein, 150 mg/l fosfor, 1.500 mg/l azot içerir.
Endüstriyel bir ürün olarak işlenmesi halinde çok
kıymetli olan bu sıvının, bir atık olarak düşünül-
düğünde arıtılması çok zordur. Peynir altı suyu-
nun karakteristik özelliklerine bakıldığında, kirlilik
değeri açısından Biyolojik Oksijen İhtiyacı (BOİ)
değeri 32.000 mg O2
/l (Holder and Sewards,
1976) gibi yüksek bir değere ulaşmaktadır. Bu
BOİ değerine sahip 1 litre peyniraltı suyu aynı
zamanda yaklaşık 60.000 mg/l Kimyasal Oksijen
İhtiyacı (KOİ) değerini taşımaktadır. Bu değerler-
le 1 litre peynir altı suyunun yapmış olduğu kir-
lilik yaklaşık 40-45 kişinin yarattığı kirliliğe eşittir.
b) Süreçte Alınan Önlemler:
Peynir üretimi sonucu oluşan peynir altı su-
ları lor peyniri, ve pastacılıkta kullanılan peynir
altı suyu tozu üretiminde kullanılmaktadır. İş-
letmelerde oluşan peynir altı suları mutlaka bu
ürünlere dönüştürülmeli, kesinlikle kanalizasyon
sistemine deşarjı yapılmamalıdır.
Peynir altı suyunun işletme içerisinde krom-
nikel tanklarda depolaması yapılmalıdır.
3.2.6. Fermantasyon ile Alkollü İçki Üreten
Tesisler veya Malt Tesisleri
a) Çevresel Etkiler:
Fermantasyon, mayanın sebep olduğu doğal
bir süreçtir. Mayalar, bağlarda ve şarap üretim
tesislerinde üzümle doğal olarak birlikte yaşa-
yan mikroorganizmalardır. Bu organizmalar ya-
şayabilmek için üzüm şırasında bulunan şekerle
beslenir, fermantasyon yoluyla alkole ve karbon-
dioksit gazına dönüştürür.
Malt yapımıyla arpa ya da buğday tanesinin
içindeki maddelerin, özellikle nişasta ve pro-
teinlerin parçalanması ve enzimlerin oluşması,
mevcut olanların ise artışı sağlanmaktadır. Maltın
öğütülmesi ve su ile karıştırılarak çeşitli sıcaklık-
larda tutulması (mayşeleme) işlemi, hem maltın
içinde bulunan erir hale getirilmiş maddeleri suya
geçirmek hem de erimeyi sürdürerek şırayı kuru
maddelerce daha da zenginleştirmek amacı ile
yapılmaktadır. Süzme işlemlerinden sonra elde
edilen şıra, içerdiği kuru maddeler nedeniyle çok
kıymetli, kolay sindirilebilir bir besin maddesidir.
Malt üretim prosesi başlıca 4 ana bolümden
oluşmaktadır:
Tahılın temizlenmesi ve sınıflandırılması
Yumuşatma
Çimlendirme
Kurutma ve kavurma
Şarap fermantasyon tankları
105. 1993-2013
20. YILI
105
Fermantasyon ile alkollü içki üreten tesisler
veya malt tesislerinde yıkama sularından oluşan
atıksular, meyve posaları ve tahıllar, durultma su-
ları, soğutma suları, tortular oluşmaktadır.
b) Süreçte Alınan Önlemler:
Fermantasyon ile alkollü içki üretimi yapan
tesislerden meydana gelen atıksular (özellikle
fermantasyondan kaynaklanan) organik içeriği
yüksek olduğundan arıtılması şarttır. Havalan-
dırmalı biyolojik arıtma ve anaerobik çürüme
yöntemleri kullanılabilmektedir. Şarap sanayii
ise mevsimsel tesisler olduğundan biyolojik arıt-
madan çok püskürtmeli havalandırma sistemleri
kullanılması daha uygun olabilmektedir.
Malt üretiminde oluşan tohumdan ayrıştırılan
çimler ve yabancı bitki tohumları hayvan yemi
olarak değerlendirilebilmektedir. Islatma havuz-
larında oluşan atıksu ise atıksu arıtma tesislerine
gönderilebilir ve sulama suyu olarak kullanılabilir.
3.2.7. Rendering Tesisleri
a) Çevresel Etkiler:
Kesim sırasında ortaya çıkan bütün atıklar
(kan, tüy, yağ vb.), atıksu arıtma tesisi çamuru
ve arıtma tesisinden çıkan kollodial atıklar ve
yağ (DAF ünitesinden) kirli su, katı atıklar, ko-
kulu gazlar ve sıcak buhar, tehlikeli atıklar (yağ,
tiner vb. tehlikeli kimyasal bulaşmış eldiven, bez
parçaları, kağıt/karton, kimyasalların, yağların
ve tinerlerin boş kutuları kontamine olmuş yağ
emiciler, kostik çuvalları ve tehlikeli kimyasal bu-
laşmış kıyafetler, ampul ve floresan değişimde
çıkan atıklar, ambalaj atıkları, evsel nitelikli katı
atıklar, tıbbi atıklar oluşabilmektedir.
b) Süreçte Alınan Önlemler:
Rendering tesisine gelen bütün atıklar (kan,
tüy, yağ vb.), atıksu arıtma tesisi çamuru ve arıt-
ma tesisinden çıkan yağ (DAF ünitesinden), ren-
dering ünitesinde yem katkı maddesine dönüş-
türülerek geri kazanılabilir. Tesiste kokuya sebep
olan emisyonlar, rendering ünitesinden kaynak-
lanan kokular koku giderici ünitelerde absorbe
edilebilir. Koku giderme ünitelerinde yoğuşturma
yolu ile %60-90 arasında koku giderimi sağlana-
bilmektedir. Koku giderme ünitesindeki, gaz çı-
kışı esnasında koku yapan yabancı maddelerin,
atmosfere yayılmadan önce kimyasal yıkama ile
ortadan kaldırılması sağlanabilmektedir.
Atıksular arıtma tesisi vasıtasıyla bertarafı ve
geri kazanımı sağlanabilmektedir. Baca Gazı
Emisyonları için, emisyon kaynaklarına ait olu-
şabilecek emisyon konsantrasyonlarının ve küt-
lesel debileri SKHKKY’te verilen sınır değerleri
sağlayacak şekilde tesis edilmesi gereklidir. Bu-
har kazanları için bacası SKHKKY hükümlerine
uygun olacak şekilde tesis edilmelidir. Tıbbı atık-
ların Tıbbi Atıkların Kontrolü Yönetmeliği hüküm-
lerine göre bertarafı sağlanmalıdır.
Tehlikeli Atıklar, Tehlikeli Atıkların Kontrolü
Yönetmeliği’nin ilgili hüküm ve esaslarına ve
05/07/2008 tarih ve 26927 sayılı Atık Yönetimi
Genel Esaslarına İlişkin Yönetmelik hüküm ve
esaslarına uygun olarak lisanslı firmalara gönde-
rilmek suretiyle bertaraf edilmelidir.
Ambalaj Atıkları, Ambalaj Atıklarının Kontrolü
Yönetmeliği”nin ilgili hüküm ve esaslarına uygun
olarak lisanslı firmalara gönderilmek suretiyle
bertaraf edilmelidir.
106. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI
ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ ETKİLER-ÖNLEMLER
106
Tesiste çalışacak personelden dolayı oluşa-
cak katı atıklar “Katı Atıkların Kontrolü Yönet-
meliği’ne uygun olarak, Katı Atıkların Kontrolü
Yönetmeliği hükümleri doğrultusunda bertaraf
edilmelidir.
Rendering tesisi koku giderme sistemi
3.2.8. Genel Değerlendirme
07.02.1993 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe
giren ÇED Yönetmeliğinin Tarım ve Gıda Tesis-
lerine ilişkin yönetmelik uygulanmalarında kar-
şılaşılan sorunların giderilmesi amacıyla zaman
içerisinde yönetmelik revizyonları gerçekleştiril-
miştir.
Bunun yanı sıra sektörlerin kuruluş ve işletme
aşamalarında karşılaşılan çevresel sorunların
çözümü için Bakanlığımızca bazı çalışmalar ve
uygulamalar gerçekleştirilmiştir.
Bunlardan; Denizlerde kurulacak su ürünleri
yetiştirme tesislerinin kıyılardan uzak alanlarda
kurulmasının sağlanarak, deniz kirliliğini en aza
indirmek ve sektör sorunlarına sürdürülebilir kal-
kınma anlayışı çerçevesinde çözüm bulunması
için ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının katılımı ile
31.01.2008 tarihinde Bakanlığımızda geniş katı-
lımlı bir toplantı yapılmıştır.
Muğla, Milas, Ziraat Adaları, 08.07.2004
Muğla, Milas, Ziraat Adaları, 10.08.2010
Bu toplantıda Bakanlığımızın koordinatör ol-
ması ve Aydın, İzmir, Muğla, Mersin illerinde su
ürünleri üretim alanları belirlenmesine yönelik ça-
lışma guruplarının oluşturulması kararı alınmıştır.
11-15/02.2008 tarihlerinde Muğla, Aydın, 18-
22/02.2008 tarihleri arasında İzmir, Mersin ille-
rinde alan belirleme çalışmaları neticesinde,
Muğla İlinde, Bodrum ve Milas olmak üzere iki
107. 1993-2013
20. YILI
107
adet alan belirlenmiş olup, seçilen alanlarda yer
alacak 134 tesis toplu ÇED sürecine tabi tutul-
muş ve 05.12.2008 tarihinde ÇED Olumlu Kararı
verilmiştir.
İzmir İlinde 10 adet alan, Aydın İlinde 2 adet
alan ve Mersin İlinde iki adet su ürünleri yetiştir-
me alanları belirlenerek kurulacak balık çiftlikleri
bu alanlara yönlendirilmiştir.
Hayvan Yetiştirme Tesisleri; ilk ÇED Yönet-
meliğinde yer almamaktadaydı, ancak özellikle
kanatlı hayvanların üretiminin artması ve bun-
lardan oluşacak katı atıkların kirlilik açısından
önemli yer teşkil etmesi nedeniyle hayvan ye-
tiştirme tesislerinin kurulumunun planlaması ve
oluşması muhtemel olumsuz çevresel etkilere
karşı önlemler alınarak minimize edilmesi ama-
cıyla 06.06.2002 tarihli ÇED Yönetmeliğinde yer
almıştır. Bu sektörde koku kirliliğinin önlenme-
sinde teknik önlemlerin yetersizliği, yer seçimi
ve üretim teknolojisi konusunda Bakanlığımızı
bu yönde çalışmalara yöneltmiş ve 19.07.2013
tarih ve 28712 sayılı Resmi Gazete’de yayımla-
narak yürürlüğe giren Koku Oluşturan Emisyon-
ların Kontrolü Hakkında Yönetmelik ile yerleşim
yerlerine mesafeleri belirlenmiştir. Ayrıca koku
kaynağı olan katı atıkların (dışkı) bertaraf yön-
temleri ve tesisin emisyon bertarafı konusunda
sektör temsilcileri ile toplantılar yapılmış, ÇED
sürecinde yeni teknolojik yöntemlerin seçilmesi
sağlanmıştır. (gübre kompostlaştırma ve işleme
tesisi, koku fanlarının önüne koku odaları veya
sulu ped sistemleri vb.)
Büyükbaş havyan yetiştirme tesislerinin işlet-
me döneminde olumsuz çevresel etkileri kontrol
etmek ve minimize etmek için sektör temsilcileri
ile görüşmeler sonucu hayvan yetiştirme bölge-
lerinin belirlenmesinin, özellikle atıkların toplu
bertafının önemi vurgulanmıştır.
108. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI
ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ ETKİLER-ÖNLEMLER
108
109. 1993-2013
20. YILI
109
Çizelge 6 1993-2013 yılları arasında tarım ve gıda yatı-
rımları projeleri ile ilgili Çevresel Etki Değerlendirmesi
gereğince verilen kararlar.
TARIM-GIDA
ÇED ÇGD TOPLAM
1993-1998 23 292 315
1999 4 87 91
2000 5 101 106
2001 6 112 118
2002 5 146 151
2003 6 223 229
2004 8 238 246
2005 8 237 245
2006 4 400 404
2007 14 573 587
2008 15 562 577
2009 24 345 369
2010 22 662 684
2011 60 737 797
2012 57 562 619
2013 53 141 194
314 5.418 5.732
Şekil 10 Yıllara göre tarım ve gıda yatırımları, EK-1, EK-2
Şekil 10 Tarım ve gıda yatırımları, EK-1, EK-2 oranı
1993ÇED2013
Çizelge 6 1993-2013 yılları arasında tarım ve gıda yatırımları projeleri ile ilgili ÇEDY gereğince
verilen kararlar.
TARIM-GIDA
ÇED ÇGD TOPLAM
1993-1998 23 292 315
1999 4 87 91
2000 5 101 106
2001 6 112 118
2002 5 146 151
2003 6 223 229
2004 8 238 246
2005 8 237 245
2006 4 400 404
2007 14 573 587
2008 15 562 577
2009 24 345 369
2010 22 662 684
2011 60 737 797
2012 57 562 619
2013 53 141 194
314 5.418 5.732
Şekil 10 Yıllara göre tarım ve gıda yatırımları, EK-1, EK-2
-
100
200
300
400
500
600
700
800
23 4 5 6 5 6 8 8 4 14 15 24 22
60 57 53
292
87 101 112
146
223 238 237
400
573 562
345
662
737
562
141
ÇED-OK
1993ÇED2013
128
Şekil 11 Tarım ve gıda yatırımları, EK-1, EK-2 oranı
ÇED_OK; 5%
ÇED-GD; 95%
110. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI
ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ ETKİLER-ÖNLEMLER
110
111. 1993-2013
20. YILI
111
3.3. ATIK VE KİMYA
3.3.1. Rafineriler
Ham Petrol Rafinerileri ham petrolün temizle-
nip ayrımsal damıtma işleminin yapılarak günlük
yaşamımızda kullandığımız pek çok ara madde
ve akaryakıt ürünlerinin elde edildiği tesislerdir.
Basit bir rafineri, damıtma, dönüştürme ve arıtma
olmak üzere, temelde üç büyük üniteden oluşur.
a) Çevresel Etkiler:
Rafineri tesislerinde toprakta ve deniz suyun-
da oluşacak sızıntı, oluşan atıksular, soğutma
suyunun alımı ve deşarjı sırasında deniz flora fa-
unasına oluşacak etkiler, oluşan kullanılmış kata-
list, kimyasal arıtma çamuru, tank dibi çamurları,
laboratuvar atıkları ve emisyon miktarı, inşaat
aşamasında oluşan hafriyat ve gürültü önemli
çevresel etkileri oluşturmaktadır.
b) Süreçte Alınan Önlemler:
Tesisin inşaat aşamasında hafriyat kaynaklı
tozların asgari düzeyde tutulması amacıyla kul-
lanılan yolların, çalışma sahalarının nemlendi-
rilmesi ve taşıma araçlarının üstünün örtülmesi
gerekmektedir. Tesiste bulunan akaryakıt depo-
lama tanklarının etrafına TS 4943 “Ham Petrol ve
Petrol Ürünlerini Depolamaya Mahsus Tank Çift-
liklerinde Emniyet Kuralları” standardına göre
beton sedde kurulması gerekmektedir. Tanklar
arası mesafe 24.12.1973 tarihli Resmi Gazetede
yayımlanarak yürürlüğe giren Parlayıcı Patlayıcı
Tehlikeli ve Zararlı Maddelerle Çalışan İşyerlerin-
de ve İşlerde Alınacak Tedbirler Hakkındaki Tü-
züğe göre planlanması gerekmektedir. Oluşan
emisyon için filtrelerin kullanılması, hava dağılım
modellemesinin yapılması ve oluşan atıksular
için atıksu arıtma tesislerinin kurulması gerek-
mektedir. Ana Tesis ve yardımcı tesisler (tanklar
gibi) için sıkıştırılmış geçirimsiz zemin üzerine
kurulmalı tankların etrafı beton sedde kurularak
drenaj kanalları yapılması gerekmektedir.
3.3.2. Radyasyonlu Nükleer Yakıtlar
Nükleer Yakıt: Nükleer reaktörde enerji
üretmek için kullanılan füsil nüklid içerikli
madde
Radyoaktif Atık: Radyoaktif atıklar tıp, en-
düstri, araştırma gibi değişik uygulama
alanlarında değişik aktivite, fiziksel ve kim-
yasal durumlarda ortaya çıkmaktadırlar.
a) Çevresel Etkiler:
Radyasyonlu nük-
leer yakıtların kulla-
nıldığı nükleer san-
trallerde uranyum,
plütonyum gibi radyo-
aktif elementler kulla-
nılarak elektrik ener-
ji elde edilir bu olay
gerçekleşirken aynı
zamanda radyoaktif
atıklarda oluşur. Rad-
yoaktif atıklar dışarıya
radyasyon geçirme-
112. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI
ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ ETKİLER-ÖNLEMLER
112
yen özel kasalara konularak yerin derinliklerine
gömülür. Aynı şekilde nükleer güç santralleri de
çevreye zarar vermeyecek özel güvenlik önlem-
leri alınarak yapılır.
Nükleer santrallerin çevre üzerindeki etkile-
ri uranyum ve toryum çıkarma, yakıt hazırlama,
zenginleştirme, üretim, kullanılan yakıtın yeni-
den işlenmesi, depolanması ve işletme ömrü
bitip kapatılan reaktörlerin sökülmesi sırasında
ortaya çıkmaktadır. Nükleer santrallerden çev-
reye olabilecek en büyük etki bir kaza sonucu
büyük miktarlarda radyoaktif maddenin çevreye
yayılmasıdır. Nükleer Santrallerden yayılan gaz
ve sıvı radyoaktif atıklar önemli çevre sorunla-
rı yaratmaktadır. Ancak, olası kaza durumunda
radyasyonun çevreye olan etkileri kazanın şid-
detine, reaktörün tipine ve reaktör dış emniyet
sistemine göre değişmektedir. Şayet kaza sonu-
cunda çevreye çeşitli radyoizotoplar yayılmışsa
su, toprak ve hava alıcı ortamına radyasyonun
yayılması, çevre ve insan sağlığını etkilemekte-
dir. Radyasyon gerek ışınlama ile gerekse bitki
ve deniz ürünlerinin yenmesi sonucu insanlara
geçmektedir. Radyoaktif maddelerin (sezyum ve
stronsyum) yarı ömürleri uzun olup (28 yıldan
fazla) vücuttaki tabi elementlerle kimyasal ben-
zerlikleri bulunduğundan insan vücudunda birik-
mesi söz konusudur. Faaliyetin yüzeysel su kay-
naklarının flora ve faunasına olabilecek etkileri
göz önünde bulundurulmalıdır. Santrallerde kon-
dansörden ısınarak çıkan soğutma suyu, karıştı-
ğı nehir, göl veya deniz suyunda bir sıcaklık artışı
meydana getirir Su sıcaklığındaki artış, ekolojik
dengeyi bozmakta, ekonomik değeri olan balık
türleri ölmekte, zararlı canlı türleri daha fazla üre-
mektedir. Bu nedenle alıcı ortamın su sıcaklığının
2-3°C’den fazla yükseltilmemesi gerekmektedir.
Demineralizör reçineleri, filtreler, buharlaştırıcı
konsantreleri ile iş gömleği, ayakkabı, eldiven
gibi bulaşmış servis atıklarıdır. Bu atıklar radyo-
aktivite durumlarına göre paslanmaz çelikle kap-
lı tanklarda veya beton kaplarda depo edilirler.
b) Süreçte Alınan Önlemler:
Radyoaktif atıklar dışarıya radyasyon geçir-
meyen özel kasalara konularak yerin derinlikleri-
ne gömülür. Burada önemli olan yakıtın kullanım
ömrünün tamamlanmasından sonra ortaya çıkan
ve çok yüksek düzeyde ışıma yayan artıkların iyi
saklanmaları ve depolanmalarıdır.
Nükleer santrallerin en önemli sorunu atık
yakıt sorunudur. Radyoaktif bir maddenin akti-
vitesinin yarıya inmesi için gereken süreye “Yarı
Ömür” denir ve bir maddenin etkisini kaybetmesi
için yaklaşık 10 yarı ömür geçirmesi gerekir. Nük-
leer atıklardan; Stronsiyum-90 ve Sezyum-137
gibi çekirdeklerin sırasıyla yaklaşık yarı ömürleri
28 ve 30 yıl kadardır. Sonuç olarak bu atıkların
300 yıl kadar güvenli bir şekilde saklanması ge-
rekir. Bu atıkların uzun vadeli depolanmak üze-
re camlaştırılıp çelik varillere konularak, yer altı
sularının bulunmadığı, fay hatlarına uzak, yani
depreme dayanıklı yeraltı galerilerinde saklan-
maları düşünülmektedir. Camlaştırmanın amacı,
herhangi bir kırılma durumunda sadece kırılma
yüzeyindeki aktif çekirdeklerin sızabiliyor olma-
sı ve içindekilerin hareketsiz kalmasıdır. Ayrıca
cam yüzeyin dışına, paslanmaz çelikten yapılan
dış bir kap daha konulur. Böylelikle atıklar hem
cam hem de çelik tarafından korunmuş olur.
Cam çok dayanıklı bir maddedir. Bir yılda yak-
laşık 1/100.000.000 oranında çözülüyor. Camın
dışında titanyum alaşımından oluşan iki çeperli
çelik bir zırh bulunur. Bu zırhın yıllık aşınma hızı
0,01 mm olarak tespit edilmiştir. Diğer bir deyim-
le çelik zırh 1 cm genişliğinde olursa bin yıllık
bir koruma süresi olur. Fakat pek çok malzeme
gibi çelik alaşımları da yüksek radyasyon kar-
şısında kırılgan hale gelmektedir. Bu aşamada,
radyoaktif çekirdekleri depolamak için kullanılan
malzemelerin, uzun sürelerle yüksek radyasyon
altındaki davranışının daha detaylı araştırmak ve
öğrenmek gerekir.
113. 1993-2013
20. YILI
113
Bir diğer önemli konu ise nükleer santrallerin
yapılacağı yerin doğru seçilmesidir. En önemlisi
reaktörün yapılacağı bölgenin sismik ve meteo-
rolojik özellikleridir. Sismik; her tür enerjinin; gü-
rültü, darbe, patlama vs. oluşturduğu dalganın
yayınımından hareketle ortaya çıkar. Sismik özel-
lik, meydana gelebilecek bir depremde nükleer
santrale ne kadarlık bir ivmeyle kuvvet uygula-
nacağını belirler. Nükleer santraller, genel olarak
santral sahasından 60 km uzaklıkta 8 büyüklü-
ğünde (Richter ölçeğine uygun) ve 30 km derin-
liğinde 6,5 büyüklüğünde olabilecek depremlere
karşı önlem alınarak tasarlanır.
Meteorolojik olaylarda ise; hortum, tayfun, sel
gibi doğal afetler göz önünde bulundurularak
santrallerin tasarlanması gerekir. Nükleer san-
trallerde bir diğer önemli kriter ise santrallerin
işletme güvenliğinin tehlikeye girmesidir. Altın ‘a
göre işletme sırasında reaktörün kalbine zarar
verebilmek çok zordur. Reaktörün kalbi üzeri-
ne ultra güvenlik sistemleri üzerinde çalışmalar
yapılmaktadır. Amaç, olabilecek her türlü etkiye
karşı, ultra güvenlikli reaktörün soğutucu kaybı-
na uğramamasıdır. Soğutma suyunun kullanıla-
cağı su kaynağının flora ve fauna çalışmalarının
yapılması gerekmektedir.
3.3.3. Asbest Çıkartılması ve Asbest İçeren
Ürünleri İşleme veya Dönüştürme Projeleri
Asbest: Isıya, aşınmaya ve kimyasal madde-
lere çok dayanıklı lifli yapıda kanserojen silikat
bir mineraldir. 3.000’ den fazla kullanım alanı
olan asbestten, özellikle gemi, uçak, otomobil
sanayiinde, makine konstrüksiyonlarında yağla-
yıcı madde ve sızdırmazlık elemanı olarak, inşaat
sektöründe, ısı ve ses izolasyonunda yaygın ola-
rak yararlanılmıştır.
a) Çevresel Etkiler:
Asbestin çıkarılması ve öğütülüp zenginleş-
tirilmesinde çıkan toz insan sağlığı açısından
önemli risk oluşturmaktadır. asbest üreten ülke-
lerde asbestin mesleksel ve çevresel potansiyel
sağlık sorunlarına yol açtığı Asbestin çevresel
veya mesleksel olarak inhale edilmesi, pulmo-
ner fibrosis (asbestosis), akciğer kanseri, plevra
veya peritonda mezotelioma ve plevral değişik-
liklere (kalınlaşma, plak, effüzyon) yol açmak-
tadır (7-10 ). Yapılan eksperimental çalışmalar
sonucu bütün asbest türlerinin akciğer kanseri
ve mezotelioma oluşturabildiği gösterilmiştir.
Asbest mineral tozlarının solunmasına bağlı ak-
ciğer hastalıklarının Türkiye’de önemli bir sağlık
sorunu olduğu İç Anadolu’nun belli yörelerinde
yapılan araştırmalarda ortaya konulmuştur. As-
best liflerinin iç ve dış ortam yoluyla solunması
sonucunda akciğer zarında kireçlenme, akciğer
zarında kalınlaşma, su toplanması, malignme-
sotelyomave karın zarı kanserine neden olduğu
belirtilmektedir. Özellikle amfibol asbest grubu
minerallerden aktinolit, tremolit, antofillitve kro-
koidolitliflerinin sağlık yönünden, krizotilasbest
liflerine göre daha çok kanser nedeni olduğu ya-
pılan çalışmalarda açıklanmıştır.
114. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI
ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ ETKİLER-ÖNLEMLER
114
b) Süreçte Alınan Önlemler:
Asbest içeren ürünler sızdırmaz uygun paket-
ler halinde depolanacak diğer kimyasallardan
ayrı depolanacak, asbestli atıkların uzaklaştırıl-
masında dökülme önlenmeli, üzerleri okunur bir
şeklide etiketlenmeli, taşınma sırasında dökülme
sıçrama gibi durumlar engellenmeli, lisanslı taşı-
ma araçlarıyla taşınmalıdır. Çalışma yerlerinde
gerekli koruma önlemleri alınmalı, havalandırma
ve maske kullanımı sağlanmalı, malzeme güven-
lik bilgi formaları hazırlanmalı ve bu formlarda ve-
rilen talimatlara uyulmalıdır. 25 Ocak 2013 tarihli
ve 28539 sayılı Resmi Gazete’de “Asbestle Çalış-
malarda Sağlık ve Güvenlik Önlemleri Hakkında
Yönetmelik kapsamında ve 6331 Sayılı İş Sağlığı
Ve Güvenliği Kanunu ve İşveren İle İşyerlerinin
Yükümlülükleri kapsamında risk değerlendirme-
si, sağlık taramaları, gözetimi, eğitim programla-
rı, çalışanların bilgilendirilmesi yapılmalıdır.
Asbest toprağı ve malzemesinin sergi ve yalı-
tım malzemesi, çanak çömlek yapımı, yapı mal-
zemesi olarak kullanımı önlenmeli, asbest alan-
ları üzerinde bulunan yerler yeşillendirilmeli, risk
durumuna göre gerekirse risk
faktörü düşük alanlara taşın-
malı, asbestli bölgeler önce-
den belirlenmeli ve bu alanlar
yeni yerleşime açılmamalıdır.
Karayolları, Köy Hizmetle-
ri ve Belediyeler tarafından
asbestli malze-
meler yollara serilmemeli. 11.Temmuz.1993 ta-
rih ve 21634 sayılı resmi gazetede yayınlanan
“Zararlı Kimyasal Madde ve Ürünlerin Kontrolü
Yönetmeliği” ile 01.01.1996 tarihinden itibaren
krosidolit ithalatı yasaklanmıştır. 20/04/2001 ta-
rihinde adı Tehlikeli Kimyasallar Yönetmeliği
olarak değiştirilen Yönetmeliğin 37. Maddesi ile
amfibol grubu asbest liflerinin çıkarılması, üre-
tilmesi, herhangi bir ürün üretiminde ve üretim
dışında herhangi bir amaçla kullanılması, satışı
ve piyasaya arzı yasaklanmıştır. Krosidolit, amo-
sitve diğer amfibol asbest türlerinin çıkarılmaları,
ticareti ve kullanımları 1980’li yılların or-
talarından sonra birçok ülkede ya-
saklanmıştır. Bugün sanayide kul-
lanılan asbestin %90’ını kapsayan
krizotilde Avrupa Birliği’nin tümün-
de ve dünyanın pek çok ülkesinde
yasaklanmıştır. Uluslararası Ça-
lışma Konferansı ve Dünya Sağlık
Örgütü de asbestin tüm türlerinin
kullanımına son verilmesi çağrısın-
da bulunmuşlardır.
3.3.4.Fonksiyonel Olarak Bir-
birine Bağlı Çeşitli Birimleri Kul-
lanarak Üretim Yapan Kimya Te-
sisleri
a) Çevresel Etkiler:
Üretimde kullanılan kimya-
sallar ve maddeler oluşan
ürünlerin depolanması ve
taşınmasında
oluşabilecek
sızıntı, maki-
ne ekipman
115. 1993-2013
20. YILI
115
temizliğinden oluşabilecek atıksular, atıkyağlar,
ambalaj atıkları, emisyon ve gürültü önemli çev-
resel etkilerini oluşturmaktadır.
b) Süreçte Alınan Önlemler:
Depolanan kimyasalların risk durumlarına
göre sınıflandırması yapılmalı, sızdırmaz zemin
üzerinde veya ambalajlarda depolanmalı, tehli-
keli kimyasalların etrafınada emniyet havuzları
yapılmalı, sağlık koruma bandı mesafesi bıra-
kılmalı, acil durum planı hazırlanmalı ve işletme
aşamasında bu hususlara uyulmalı, ürünler risk
durumlarına göre sınıflandırılmalı, uluslararası
kabul görmüş standartlara göre etiketlenmeli,
gerekli ikaz uyarıları üzerinde olmalıdır. Kullanı-
lan sistem, tüm hammadde ve yardımcı madde-
lerin verimli bir şekilde ürüne dönüştürülmesini
sağlamalıdır. Mümkün olduğunca insana ve çev-
reye daha az zararlı hammaddeler kullanılmalı-
dır. Daha az enerji gereksinimi duyan üretim sü-
reçleri tasarlanmalıdır. Üretimde geri kazanılabilir
hammadde ve yenilenebilir enerji kullanılmalıdır.
Üretim mümkün olduğunca az basamakla ger-
çekleştirilmeli ve üretim süreçlerinde güvenli
sistemler kullanılmalıdır. Atıklar kaynağında azal-
tılmalıdır. Tesise ait bir izleme programı oluşturul-
malı ve uygulanmalıdır.
3.3.5. Patlayıcı ve Parlayıcı Maddelerin
Üretildiği ve/veya Depolandığı Tesisler
Patlayıcı Maddeler: Hararet veya şok tesiri ile
kimyasal değişikliğe uğrayan, yüksek derecede
ısı, çok hacimde gaz meydana getiren, katı, sıvı
veya gaz halindeki kimyasal maddelerdir. Kuv-
vetli patlayıcıların pek çoğu kapalı bir sistemde
olmadıkları veya bir şok tesirine maruz kalmaz-
larsa tutuşturuldukları zaman patlamazlar sade-
ce yanarlar.
Söz konusu tesisler ise anfo, dinamit, mermi,
havai fişek, av malzemeleri gibi maddelerin üre-
tildiği ve depolandığı tesislerdir.
a) Çevresel Etkiler:
Parlayıcı ve Patlayıcı Madde üretimin de kulla-
nılan hammadde ve kimyasallar yapılarından do-
layı sürtünme, darbeye, ısıya maruz kaldığında
patlama riski oluşmaktadır. Hammadde ve ürün
depolarında, üretim binalarında, ayrıca ürün ve
hammadde sevkiyat işleminin gerçekleşeceği
alan ve taşıtlarda oluşabilecek sızıntı önemli çev-
resel etkiler oluşturmaktadır.
b) Süreçte Alınan Önlemler:
26.12.2008 Tarihli Resmi Gazetede Yayımla-
nan Tehlikeli Maddeler ve Müstahzarlara İlişkin
Güvenlik Bilgi Formlarının Hazırlanması ve Dağı-
tılması Hakkında Yönetmelik kapsamında tesis-
te kullanılan kimyasal maddelerin güvenlik bilgi
formlarının hazırlatılması ve kimyasal maddelerin
bu formlarda verilen talimatlara göre kullanılması
gerekmektedir. 26.12.2008 Tarihli Resmi Gaze-
tede Yayımlanan Tehlikeli Maddelerin ve Müs-
tahzarların Sınıflandırılması, Ambalajlanması ve
Etiketlenmesi Hakkında Yönetmelik kapsamında
depolama alanlarında gerekli işlemlerin yapılması
ve Kullanılan depolama alanlarının zemininde ve
duvarlarında sızdırmazlık sağlanmalı ve herhangi
bir çarpmaya karşı kıvılcım çıkması önlenmeli, et-
116. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI
ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ ETKİLER-ÖNLEMLER
116
kileşim yapacak ürünler birlikte depolanmamalıdır.
Yeterli havalandırma yapılmalı ve içeriye yabancı
cisimlerin girmesi engellenmeli ve paratoner sis-
temi kurulmalıdır. Taşıma işleminde zemin sızdır-
mazlığı sağlanmalı ve egsozu kıvılcım çıkarmayan
araçların kullanılması, sağlanmalı ve malzeme
araca güvenli bir şekilde yerleştirilmelidir. Binalar
güvenlik mesafelerine uygun olarak inşa edilmeli,
bina yapıları hafif yanmaz ve sızdırmaz olarak in-
şaa edilmeli. Tüm tesiste Tekel Dışı Bırakılan Pat-
layıcı Maddelerle Av Malzemesi Ve Benzerlerinin
Üretimi, İthali, Taşınması, Saklanması, Depolan-
ması, Satışı, Kullanılması, Yok Edilmesi, Denetlen-
mesi Usul Ve Esaslarına İlişkin Tüzük kapsamında
gerekli iş ve işlemlerin yapılması gerekmektedir.
Sağlık koruma bandı mesafelerine uyulmalı ve te-
sis için Acil Durum Planlarının hazırlatılması gerek-
mektedir. İşçi sağlığı ve iş güvenliği hükümlerine
uyulmalıdır.
3.3.6. Tehlikeli ve Özel İşleme Tabi Atıkların
Geri Kazanımı, Depolanması ve Bertarafı
Özel İşleme Tabi Atıklar: Yönetimleri özel
yöntemler gerektiren atık yağ, tıbbi atıklar,
PCB/PCT (poliklorlu bifenil/poliklorlu terfe-
nil) içeren atıklar, atık akü-pil ve elektronik
atıklar gibi tehlikeli atıklar özel atık olarak
tanımlanmakta olup, ayrıca yönetmelikleri
bulunmaktadır.
ÖTL: Faydalı ömrünü tamamladığı belirle-
nerek araçtan sökülen orijinal veya kaplan-
mış, bir daha araç üzerinde lastik olarak
kullanılamayacak durumda olan ve üretim
esnasında ortaya çıkan ıskarta lastikleri,
Pil ve Akümülatörler: Pil ve akümülatörler
elektrik akım şebekesine bağlı olmadan
kimyasal enerjiyi elektrik enerjisine dönüş-
türen ve depolayan sistemlerdir.
Atık Yağ: Kullanılmış benzinli motor, dizel
motor, şanzıman ve diferansiyel, trans-
misyon, gres ve diğer özel taşıt yağları ile
hidrolik sistem, türbin ve kompresör, kızak,
açık-kapalı dişli, sirkülasyon, metal kesme
ve işleme, metal çekme, tekstil, ısıl işlem,
ısı transfer, izolasyon ve koruyucu, izolas-
yon, trafo, kalıp, buhar silindir, pnömatik
sistem koruyucu, gıda ve ilaç endüstrisi,
kağıt makinesi, yatak ve diğer özel endüs-
triyel yağlar ve endüstriyel gresler, kulla-
nılmış kalınlaştırıcı, koruyucu, temizleyici
ve benzeri özel müstahzarlar ve kullanıma
uygun olmayan yağ ürünlerini ifade eder.
a) Çevresel Etkiler:
Tehlikeli ve özel işleme tabi atıkların geri kaza-
nımında oluşan emisyon, depolama ünitelerinde
oluşabilecek sızıntı, atık ve ürün taşınmasında
oluşabilecek sızıntı, işletmeden kaynaklı yağlı
silme bezleri, kontamine ambalaj varil, tank, el-
diven, tank dibi tortuları, filtre killeri, motor yağ-
lama yağı gibi tehlikeli atıklar, oluşan ambalaj
atıkları, işletmelerde kullanılan kimyasallar ve
bunların etkileri, geri kazanım sırasında oluşabi-
lecek koku ve gürültü, inşaat aşamasında oluşan
hafriyat önemli çevresel etkileri oluşturmaktadır.
b) Süreçte Alınan Önlemler:
Atık ve Ürünler için zemin sızdırmazlığı sağ-
lanmış beton üzerinde ve kapalı alanda depo-
lama yapılmalı, tüm kimyasal maddeler için
Malzeme güvenlik formları hazırlanmalı ve bu
formlarda verilen güvenlik önlemlerine uyulmalı,
birbiri ile etkileşime geçecek ürünlerin yan yana
117. 1993-2013
20. YILI
117
depolanmaması sağlanmalı ve Acil Durum Planı
hazırlanmalı, oluşan tehlikeli atıklar için lisans al-
mış kurumlarla anlaşılmalı, işletmede yeterli ha-
valandırma sağlanmalı, oluşan gürültü için per-
deleme, ağaçlandırma yapılmalı, hava dağılım
modellemesi ve filtre sistemi yapılmalı, fizibilite
raporları hazırlanmalı, tesiste mesafelere dikkat
edilerek üniteler konumlandırılmalı ve sağlık ko-
ruma mesafelerine uyulmalıdır.
3.3.7. Atıksu Arıtma Tesisleri
Giderek azalmakta olan su kaynaklarının
kirletilmemesi ve su kaynaklarının daha verim-
li kullanılması için atık suların arıtılması gerek-
mektedir. Atıksu arıtma tesisleri evler ve sanayi
tesislerinden kaynaklanan atıksuların alıcı orta-
ma verilmeden kaybettikleri fiziksel, kimyasal ve
biyolojik özelliklerinin geri kazandırılarak arıtma
işlemine tabi tutulduğu tesislerdir.
Oluşan atıksuyun bileşimi ve deşarj edile-
cek ortamın özelliğine göre; içerisinde bulunan
çözünmüş organik maddelerin bakteriyolojik
faaliyetler sonucu giderilmesi için biyolojik, çö-
zünmüş veya askıda bulunan ve yerçekimi etkisi
ile çökelmeyen maddelerin çökeltilerek sudan
uzaklaştırılması için kimyasal, suyun içerisinde
bulunan ve kendiliğinden çökebilen katı madde-
lerin atıksudan uzaklaştırılması için fiziksel atıksu
arıtma tesisi tercih edilmelidir. Bu prosesler ayrı
ayrı kullanılabileceği gibi birbirini takip edecek
şekilde de kullanılabilir.
a) Çevresel Etkiler:
Önemli çevresel etkiler oluşan arıtma çamur-
ları, arıtılan suyun kalitesi ve deşarj edileceği or-
tam, atıksuyun sızma riski ve oluşan kokudur.
b) Süreçte Alınan Önlemler:
Seçilen arıtma yöntemi önem arz etmektedir.
Gerekli ise ileri arıtma yapılmalı ve dezenfeksi-
yon işlemine tabi tutulmalıdır.
Arıtma çamurları, Katı Atıkların Kontrolü Yönet-
meliği‘nin 28. Maddesinde belirtilen şartları sağ-
laması kaydıyla evsel katı atıklarla birlikte depo-
lanabilir. Ancak diğer çözüm; stabilize çamurun
Evsel ve Kentsel Arıtma Çamurlarının Toprakta
Kullanılmasına Dair Yönetmelikte verilen şartları
sağlaması koşulu ile toprakta kullanılmasıdır. Bu
yöntem ile atık bir madde olan çamurun ekono-
miye geri kazandırılması mümkün olacaktır. Sta-
bilize arıtma çamurunun toprakta kullanılması ha-
linde ise; 03.08.2010 tarih ve 27661 Sayılı Resmi
Gazete ‘de yayınlanarak yürürlüğe giren Evsel ve
Kentsel Arıtma Çamurlarının Toprakta Kullanılma-
sına Dair Yönetmeliğin 6. Maddesinde belirtilen
sınırlama ve yasaklara uyulması gerekmektedir.
Koku oluşturabilecek üniteler kapalı ve uygun
şekilde havalandırılacak bir yapı içine alınmalı, ha-
valandırma havuzunda oksijenin dipten verilen ve
dağıtan difüzör sistemler kullanılarak koku ve bi-
yolojik emisyonların engellenmesi sağlanmalıdır.
118. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI
ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ ETKİLER-ÖNLEMLER
118
3.3.8. Atıkların Ara İşleme Tabi Tutulması ve
Düzenli Depolanması İçin Kurulacak Tesisler
a) Çevresel Etkiler:
Düzenli depolama tesislerinde Sızıntı suyuna
bağlı olarak yeraltı sularının kirlenmesi ve bunu
yüzey suyunun kirlenmesinin izlemesi, tesisin
inşası aşamasında ortaya çıkan hafriyat miktarı,
ortaya çıkacak emisyonlar, koku, toz, özellikle
metan gazının sebep olduğu rahatsızlık önemli
çevresel etkilerdendir.
b) Süreçte Alınan Önlemler:
Sızıntı sularının yeraltı sularına ulaşmasını ve
yüzeysel su kaynaklarının kirlenmesi, düzenli
depolama alanlarının geçirgenliği düşük toprak-
lar üzerine yapılması ile azaltılabilir. Zemin geçi-
rimsizliği sağlanmalı, drenaj sistemleri, gözlem
kuyuları kurulmalıdır.
Sızıntı suyu toplama sistemi yapılırken, arıtma
ve kontrol konuları dikkate alınmalıdır. Geçirim-
siz astar tabaka sistemi üzerinde toplanan sızıntı
suyu, önce atık su arıtma tesisine, oradan alıcı
yüzey suyuna, ya da merkezi kanalizasyon siste-
mine deşarj edilebilir. Arıtılmış sızıntı suyunun atık
depolama sistemine geri döndürülmesi ihtimali
de göz önünde bulundurulmalıdır. Atık depola-
ma alanlarına atık taşınırken ortaya çıkabilecek
toz, depolama alanına giden yolun asfaltlanma-
sı, nakliye için kullanılacak yolun kısa tutulması
suretiyle ve taşıma, boşaltma aşamalarında su-
lama (spreyleme) yapılması ile azaltılabilir.
Hidrojen sülfat gaz çıkışı ve atıkların anae-
robik biyolojik bozunması sonucu ortaya çıkan
diğer gazların (özellikle metan) sebep olduğu
rahatsızlık verici koku, gelen atıkların sıkıştırılma-
sıyla, atıkların üzerlerinin günlük olarak toprakla
kaplanması ve gaz kontrol sisteminin kurulma-
sı ile azaltılabilmektedir. Tesis tabanında biriken
depo gazlarının patlama riskini azaltmak için de
gaz kontrol sistemi uygulanmalı ve ayrıca saha
etrafına gaz denetimi için kontrol kuyuları kurul-
malıdır. Depolama alanlarının peyzaja olumsuz
etkisi de tampon bölgelerin kurulması ve bu
alanların yeşillendirilmesi ile önlenebilir.
3.3.9. Petrol, Doğalgaz, Petrokimya ve
Kimyasal Madde Depolama Tesisleri
Depolama Tesisleri; Dolum ve tahliye ya-
pılan kimyasal, petrol, akaryakıt vb. ürünlerin de-
polandığı tesislerdir.
a) Çevresel Etkiler:
Akaryakıt Depolama Tesislerinde Kara Yoluyla
taşıma esnasında sızıntı, dökülme, Deniz yoluyla
gemilerle getirilecek ürünlerin şamandıradan çe-
kilmesi esnasında ve gemilerden çıkabilecek ola-
sı yakıt, yağ gibi kimyasal kirleticiler, denizde ve
karada oluşabilecek sızıntı, tank dibi çamurları,
oluşan atıksular, Akaryakıtın yüklenmesi, boşal-
tılması aşamalarında oluşabilecek petrol türevli
uçucu organik emisyonların ve tesisin faaliyeti sı-
rasında oluşabilecek gaz, toz vb. emisyonlar ve
patlama önemli çevresel etkileri oluşturmaktadır.
119. 1993-2013
20. YILI
119
b) Süreçte Alınan Önlemler:
Depolama tesisi ve diğer ünitelerde zemin
sızdırmazlığının sağlanması, drenaj sistemlerinin
kurulması, tanklar arası güvenlik mesafelerinin il-
gili tüzüklere göre bırakılması, tankların etrafında
güvenlik havuzlarının oluşturulması gerekmekte-
dir. Oluşan tank dip çamurları ve atık sular için
artıma tesislerinin kurulması, tesis kurulmasın-
dan öncesinde ve sonrasında deniz suyu kalite-
sine ilişkin analizlerin yapılması gerekmektedir.
Proje için önerilen sağlık koruma bandı mesafe-
sinin bırakılması gerekmektedir. Akaryakıtın yük-
lenmesi, boşaltılması aşamalarında oluşabilecek
petrol türevli uçucu organik emisyonların ve te-
sisin faaliyeti sırasında oluşabilecek gaz, toz vb.
emisyonların miktarları hesaplanarak modelleme
yapılması gerekmektedir. Boru hatlarının malze-
mesi, et kalınlığı vb hususlar korozyona maruz
kalmayacak şekilde seçilmelidir.
3.3.10. Pil ve Akü Üretim Tesisleri (montaj
yapılan tesisler hariç)
a) Çevresel Etkiler:
Pil ve Akü üretim tesislerinde akülerin par-
çalanmasından kaynaklı asitli atıksular, arıtma
çamurları üretim sürecinde oluşan emisyonlar,
baca gazı tozları, birincil ve ikincil üretim cüruf-
ları, depolama ünitelerinde oluşabilecek sızıntı,
makine ve ekipmanların bakımı sırsında oluşa-
bilecek atıkyağlar, hammadde ürün ve atık taşı-
mada kullanılan araçlarda oluşabilecek sızıntı,
inşaat aşamasında oluşan hafriyat, kullanılan
kimyasallardan kaynaklanabilecek dökülme, sı-
zıntı gibi durumlar, Üretim aşamasında oluşan
emisyon, baca emisyonu için kullanılan filtre toz-
ları önemli çevresel etkileri oluşturmaktadır.
b) Süreçte Alınan Önlemler:
Pil ve Akü üretim tesislerinde oluşan evsel
ve endüstriyel atıksuların atıksu artıma tesisinde
arıtılmasından sonra, 31.12.2004 tarih ve 25687
sayılı sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Su Kirli-
liği Kontrol Yönetmeliğinde belirtilen deşarj stan-
dartlarının sağlanması gerekmektedir. Yer altı
sularından örnekler alınarak kirlilik takip edilmeli
herhangi bir sızıntı olması durumunda faaliyet so-
run giderilene kadar durdurulmalıdır. Üretim sır-
sında oluşan cürufun belirli kısmı prosesde geri
kazanıldıktan sonra kalan nihai cüruf sızdırmazlı-
ğı sağlanmış beton alanda geçici depolandıktan
sonra lisanlı bertaraf tesislerinde gönderilmelidir.
Oluşan emisyonlar filtre sisteminden geçirildik-
ten sonra atmosfere bırakılmalı filtrede tutulan
tozların ise sürece tekrar dahil edilebileceği tek-
nolojilerin seçilmesi gerekmektedir. Nihai filtre
tozları ise depolama şartları sağlandıktan sonra
geçici depolanmalı ve geri kazanım firmalarına
gönderilmelidir. Artıma çamurları analizi yapıldık-
tan sonra tehlikesiz olması durumunda düzenli
depolanmalıdır, tehlikeli olması durumunda geri
kazanıma yönlendirilmelidir. Üretimde kullanılan
kimyasallar güvenlik bilgi formaları hazırlatılmalı
ve bu formlarda verilen talimatlara göre kullanıl-
ması ve depolanması gerekmektedir. Tehlikeli
atıkların taşınması lisanslı araçlarla yapılması ge-
rekmektedir.
Emisyon değerleri ölçülmeli Sanayi Kaynaklı
Hava Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliğinde belir-
tilen sınır değerleri aşmayacak şekilde mevcut
en iyi teknolojilerin kullanılması gerekmektedir.
120. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI
ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ ETKİLER-ÖNLEMLER
120
Proje için önerilen sağlık koruma bandı mesafe-
sine uyulmalı Acil Durum Planı hazırlanmalı İşçi
Sağlığı ve İş Güvenliği Yönetmeliklerine uyul-
malıdır. Gürültü oluşumu kesecek perdelemeler,
ağaçlandırmalar, gürültü maruziyetinin daha az
olduğu çalışma yöntemleri ve makine ekipman-
lar seçilmelidir.
3.3.11. Tarım İlaçları ve/veya Farmasötik
Ürünlerin Etken Maddelerinin Üretildiği Tesisler
Farmasötik Ürün Etken Maddesi; Bir hastalığı
tedavi etmek ve/veya önlemek, bir teşhis yap-
mak veya bir fizyolojik fonksiyonu düzeltmek,
düzenlemek veya değiştirmek amacıyla, insana
uygulanan doğal ve/veya sentetik kaynaklı etkin
madde veya maddeler kombinasyonu olan far-
masötik ürünlerin terkibinde yer alan ve tedavi
edici etkiyi oluşturan maddeleri oluşturmaktadır.
a) Çevresel Etkiler:
Farmasötik ürünlerin üretiminde kullanılan
kimyasalların taşınmaları, depolanmaları sırasın-
da oluşabilecek sızıntı, risk durumları, oluşacak
atıksular, kullanılacak yakıtların türleri ve tüketim
miktarlarına bağlı olarak oluşacak emisyonlar,
oluşacak katı atık miktarı meydana gelebilecek
çevresel riskler arasındadır.
b) Süreçte Alınan Önlemler:
Güvenlik Bilgi Formlarının Hazırlanması ve Da-
ğıtılması Hakkında Yönetmelik kapsamında tesis-
te kullanılan kimyasal maddelerin güvenlik bilgi
formlarının hazırlatılması ve kimyasal maddelerin
bu formlarda verilen talimatlara göre kullanılma-
sı gerekmektedir. Proje kapsamında işletmede
kullanılacak kimyasalların listesi, risk durumla-
rı, yıllık kullanım miktarları belirlenmeli sızdır-
mazlık sağlanmalı, insan sağlığı ve iş güvenliği
açısından gerekli önlemler alınmalıdır. Hava
dağılım modellemesi yapılmalı Sanayi Kaynaklı
Hava Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliğinde belir-
tilen sınır değerleri aşmayacak şekilde mevcut
en iyi teknolojilerin kullanılması gerekmektedir.
Tesiste oluşan evsel ve endüstriyel atıksuların
31.12.2004 tarih ve 25687 sayılı sayılı Resmi Ga-
zetede yayımlanan Su Kirliliği Kontrol Yönetme-
liği deşarj standartları sağlanarak bertaraf edil-
mesi gerekmektedir. Proje için önerilen sağlık
koruma bandı mesafesine uyulmalı Acil Durum
Planı hazırlanmalı İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Yö-
netmeliklerine uyulmalıdır.
3.3.12. Sabun ve deterjan üretimi yapan tesisler
a) Çevresel Etkiler:
Sabun ve deterjan üretim tesislerinde reak-
törlerin yıkanmasından kaynaklanan yıkama
atıksuları, üretimde kullanılan kimyasalların risk
durumları, ürün ve hammadde depolanmasın-
da oluşabilecek sızıntı, ürün ve hammadde de-
polanmasından kaynaklı ambalaj atıkları önemli
çevresel etkileri oluşturmaktadır.
121. 1993-2013
20. YILI
121
b) Süreçte Alınan Önlemler:
Yıkama suları belirli artıma safhalarından
geçirilerek deşarj edilmeli, ürün ve hammadde
depolanmasından kaynaklı ambalaj atıkları ayrı
toplanmalı ve ilgili lisanslı geri kazanım firmala-
rına gönderilmeli depolama sırasında sızıntı olu-
şumu önlenmelidir.
3.3.13. Kümes ve Ahır Gübrelerinin Geri Ka-
zanılması ve Bertaraf Edilmesine Yönelik Te-
sisler
a) Çevresel Etkiler:
Hayvan barınaklarında üretilen gübre, uygun
bir şekilde depolanmadığı zaman, koku ve gö-
rüntü kirliliğini de kapsayan çevre kirliliği oluş-
turmaktadır. Gübrelerin ve hayvansal atıkların
gelişigüzel depolanması yüzey sularına veya yer
altı sularına ulaşarak su kaynaklarının kalitesini
bozmakta ve kullanılamaz duruma getirmektedir
Özellikle yüzey sularının alıcı ortama drenajı, ta-
rımdan dönen sular ve hayvan atıklarının nihai
depolama alanı olarak kullanılan araziler su kirli-
liğinin başlıca kaynakları olarak ortaya çıkmakta-
dır. Ayrıca hayvansal atıkların rastgele depolan-
ması enfeksiyon riskini arttırmaktadır.
b) Süreçte Alınan Önlemler:
Gübrelerin depolanacağı alan hakim rüzgar-
lar göz önüne alınarak, çevreye pis koku yayma-
yacak şekilde konutlardan uzak ve üstü kapalı
olarak depolanmalı, bu olanaksız ise açıkta de-
polanan gübrenin üzeri örtülmelidir. Gübre de-
poları göl ve benzeri su kaynaklarına, akarsulara
ve yer altı sularına karşı potansiyel kirliliği en aza
indirecek şekilde konumlandırılmalıdır. Gübre
depoları, işletme içerisinde ve çevresinde bulu-
nan kuyu ve benzeri yerlerden en az 30 m, süt
sağım ünitelerinden en az 15 m uzaklıkta yapıl-
malıdır.
Gübre depolarının yerlerinin belirlenmesinde
doldurma ve boşaltma ekipmanlarının yıl boyun-
ca rahat bir şekilde çalışması göz önünde tutul-
malıdır. Ortamdan uzaklaştırılacak sıvı atıkların
işletmelerdeki konutlara, yüzey sularına veya
yer altı sularına karışmamasına dikkat edilmeli,
yer altı tanklarına drene edilerek biriktirilmelidir.
Gübreye uygulanan işlemler ve gübre deposu
uygun şekilde yapılmalıdır.
Gübreliklerin yapısal özelliklerinin belirlenme-
sinde, yer altı ve yer üstü su kaynaklarının kali-
telerinin korunumu ile koku etkisinin azaltılması
amaçlanmalı ve atık değerlendirme tesisi bu et-
menler göz önüne alınarak yapılmalıdır.
Gübre depolarının planlanmasında yapının
zemini sızdırmaz olmalı, sızma oluşursa sıvı atık-
lar depo ortamında potansiyel kirlilik etkisi yarat-
madan boşaltılmalıdır Gübre depolama tesisle-
rinin kapasitesi doğrudan tahliye veya yüzeysel
akıntı ve toprağa karışma yoluyla su kirlenmesini
önleyecek şekilde olmalıdır taban suyu seviyesi-
nin yüksek olduğu bölgelerde yer altı suyunun
kirlenmesini önlemek amacıyla toprak üstü de-
poları tercih edilmelidir. Ayrıca hayvan çiftlikle-
rinde oluşan atıklara havasız çürütme, kompost-
lama ve gazlaştırma prosesleri de uygulanarak
enerji ve kompost geri kazanımı sağlanabilir.
122. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI
ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ ETKİLER-ÖNLEMLER
122
3.3.14. Derin Deniz Deşarj Projeleri
a) Çevresel Etkiler:
Derin Deniz Projelerinde Faaliyetin denizsel
flora ve faunaya olabilecek etkileri ve karada
yapılan ön arıtmadan kaynaklanabilecek koku
önemli çevresel etkilerini oluşturmaktadır.
b) Süreçte Alınan Önlemler:
Deşarj borusu ve difüzörün boyutlarının belir-
tilmesi, boru hattı derinlik ve eğim profilinin, boru
hattı tasarımının, karaya olan mesafesinin, sey-
relme hesaplarının Su Kirliliği Kontrolü Yönetme-
liğine uygun olarak yapılması, karadaki ön arıtma
ünitelerinde koku oluşumunu önlemek amacı ile
havalandırmasının yeterli olması gerekmekte-
dir. Deniz suyunun mevsimsel fiziksel (sıcaklık,
yoğunluk, tuzluluk vb.), kimyasal (inorganik bi-
leşik, çözünmüş oksijen, organik madde, ağır
metal vb.) ve biyolojik (fekal ve total koliform,
T90) özelliklerinin belirtilmesi ve denizsel flora ve
fauna çalışmalarının yapılması gerekmektedir.
3.3.15. Genel Değerlendirme
1993 yılında yayımlanan ÇED Yönetmeli-
ği’nde AB mevzuatı ve ulusal mevzuatımız göz
önüne alınarak sektörel bazda EK-I ve EK-II lis-
teleri oluşturulmuş daha sonraki yıllarda ise edi-
nilen tecrübeler, uygulamanın daha sağlıklı ye-
rine getirilmesi ve ülkemizin kalkınması da göz
önüne alınarak ek listelerde bir takım değişiklik
ihtiyacı doğmuştur.
Kaynakların daha verimli kullanılmasına önem
veren atık ve kimya sektörü teknolojik gelişmele-
re, yerinde yapılan denetim ve incelemelere ve
uluslararası bazı kabullere bağlı olarak atık mini-
mizasyonuna yönelik, sektörel olarak ÇED Yönet-
meliği’nde gerekli düzenlemeler yapılmaktadır.
Çevre yönetiminin en etkin aracı olan Çevre-
sel Etki Değerlendirmesi uygulanırken koruma-
kullanma dengesi esas alınarak yatırımcılar ve
çevre unsurlarının sürdürülebilir kalkınma anlayı-
şı içerisinde dengesi sağlanmaktadır.
Diğer taraftan atık ve kimya sektörü AR-GE
çalışmalarının etkin olduğu ve buna bağlı olarak
çok hızlı gelişen teknolojik ilerlemelerin kayde-
dildiği bir sektördür. Geçmişte atık olarak görü-
len pek çok madde bugün değerlendirilebilmek-
te olup, birçok sektörün hammaddesi olarak
kullanılabilmektedir. Dolayısıyla Çevresel Etki
Değerlendirmesi de aynı dinamikle değişmekte,
gelişmekte ve büyüyen sanayiye uyum sağla-
maktadır.
17.07.2008 tarih ve 26939 sayılı ÇED Yönet-
meliği ile “Kimyasalların üretimi, petrolden yağla-
ma maddesi üretimi veya ara ürünlerin işlenmesi
için projelendirilen tesisler” maddesi kapsamın-
da değişikliğe gidilerek proses kaynaklı atığı ve
yan ürünü olmayan sadece karışım yapan tesis-
ler Yönetmelik kapsamı dışına çıkarılmış ve yatı-
rımcıların önü açılmıştır.
Yine aynı şekilde 17.07.2008 tarihli ve 26939
sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe
giren ÇED Yönetmeliği’nin EK-II Listesi 1 (ç) mad-
desi kapsamında “Tehlikeli ve özel işleme tabi
atıkların fiziksel yöntemlerle geri kazanılması” ve
23. maddesi kapsamında ise “Tehlikeli ve özel iş-
leme tabi atıkların ara depolanması” yer almakta
olup, zaman zaman faaliyet sahipleri tarafından
herhangi bir geri kazanım ya da ara depolama
yapılmaksızın sadece Atık Elektrikli ve Elektronik
Eşyaların tesis bünyesinde parçalanarak, lisanslı
geri kazanım tesislerine verilmesi işlemi için yö-
netmelik hükümleri uygulanmamaktadır.
Sabun veya deterjan üretimi yapan tesisler
ile boya ve cila üretimi yapan tesisler için; Lineer
123. 1993-2013
20. YILI
123
Alkil Benzen Sülfonik Asit (LABSA), Sodyum Do-
desil Benzen Sülfonat (SDBS) ve reçine üreten
tesisleri içerenler dışındakiler ÇED Yönetmeliği
ek listesinden çıkarılmıştır.
Hem evsel ve hem de endüstriyel Atıksu Arıt-
ma Tesisleri çevresel etkilerinin riskli oluşu, tesis-
ten çıkan arıtılmış suyun direk doğaya verileceği
gözönüne alınarak daha detaylı inceleme yapı-
labilmesi için kapasite eşik değerleri artırılarak
2007 yılında ÇED Yönetmeliği EK-I listesine dahil
edilmiştir.
Çizelge 7 1993-2013 yılları arasında atık ve kimya ya-
tırım projeleri ile ilgili Çevresel Etki Değerlendirmesi
gereğince verilen kararlar.
ATIK-KİMYA
ÇED ÇGD TOPLAM
1993-1998 37 188 225
1999 4 26 30
2000 6 38 44
2001 24 77 101
2002 23 136 159
2003 24 196 220
2004 23 230 253
2005 27 338 365
2006 42 526 568
2007 34 436 470
2008 33 347 380
2009 35 200 235
2010 25 241 266
2011 33 305 338
2012 32 326 358
2013 32 60 92
434 3.670 4.104
Şekil 13 Yıllara göre atık ve kimya yatırımları Ek-1, Ek-2
Şekil 14 Atık ve kimya yatırımları Ek-1, Ek-2 oranı
1993ÇED2013
148
Şekil 12 Yıllara göre atık ve kimya yatırımları Ek-1, Ek-2
Şekil 13 Atık ve kimya yatırımları Ek-1, Ek-2 oranı
-
100
200
300
400
500
600
37
4 6
24 23 24 23 27 42 34 33 35 25 33 32 32
188
26 38
77
136
196
230
338
526
436
347
200
241
305
326
60
ÇED-OK
ÇED-GD
ÇED-OK
11%
ÇED-GD
89%
1993ÇED2013
Şekil 12 Yıllara göre atık ve kimya yatırımları Ek-1, Ek-2
-
100
200
300
400
500
600
37
4 6
24 23 24 23 27 42 34 33 35 25 33 32 32
188
26 38
77
136
196
230
338
526
436
347
200
241
305
326
60
ÇED-OK
ÇED-GD
ÇED-OK
11%
124. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI
ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ ETKİLER-ÖNLEMLER
124
125. 1993-2013
20. YILI
125
3.4. SANAYİ
3.4.1. Metal Ergitilmesi ile İlgili Tesisler
a) Çevresel Etkiler:
Cevherden hadde mamulü üreten tesisler:
Demir Filizinin fırınlarda ergitilmesi ve kupol
ocağında dökülmesi ile ham demir elde edilir.
Ham demir sert ve kırılgan olduğu için en-
düstriyel kullanıma uygun değildir. Ham demiri
döküme elverişli hale getirmek için (karbonu-
nu yakmak ve karbon oranını %1,7-3,5 arasına
indirmek) kupol fırınlarında, bir kat kok, bir kat
ham demir ve bir kat da kireçtaşı konulur. Kireç-
taşı ve ham demirdeki yabancı maddeler birleşe-
rek cüruf oluşur.
Hurdaya dayalı çelik üreten tesisler:
Demir-çelik hurdalarının elektrik ark ocağında
ergitilmesi, pota ocağında analiz ve sıcaklığının
ayarlanmasından sonra kontinu (sürekli) döküm
makinesinde dökülmesi ile çelik kütükler elde
edilir.
Haddehaneler:
Çelikhaneden elde edilen demir kütükler tav
fırınında tavlanarak belirli bir sıcaklığa getirilir.
Malzemenin sıcak olarak, belirli açıklıkta ve
birbirinin tersi istikamette dönen merdanelerin
arasından geçerken ezilmesi ile uzun hadde
mamul ya da istenen özellikte nihai ürünler elde
edilir.
Döküm tesisleri:
Pik, çelik ve ferro alyaj elementlerinin, indük-
siyon ocağının içine doldurularak ergitilmesi ile
metal sıvı hale geçer. Ergimiş metal potalara alı-
narak kalıplara dökülür.
Metal tesisleri değerlendirilmesinde:
Metale şekil verme, torna, tesfiye, kesme,
kaynak, polisaj, satinaj ve kumlama vb. işlemler,
yüzey işlemleri sonrasında boyama işlemi ile so-
nuçlanan faaliyetler Yönetmelik kapsamı dışında
değerlendirilmektedir.
Yönetmelik kapsamında Kaplama işleminde;
kaplama ve yüzey temizleme havuz hacimleri
esas alınır.
Metal tesislerinin önemli çevresel etkileri;
İşletme Dönemi Olası Çevresel Etkiler
Atıksular
Kaplama, durulama ve boyama işlemleri son-
rası meydana gelen proses atık suları ve evsel
nitelikli atık sular
Emisyon
Çelikhane toz tutma tesisi bacaları (toz, SO2
,
CO, NOX
HCL, HF, PM, dioksin-furan vb.)
Haddehane bacaları (toz, SO2
, CO, NOX
)
Gürültü
Tesis içi ekipmanlar, malzeme taşıma.
Atıklar
Proses ve evsel kaynaklı, ambalaj, pil, atık yağ,
kimyasal madde ve boya kapları, tufal ve cüruflar
vb.
126. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI
ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ ETKİLER-ÖNLEMLER
126
b) Süreçte Alınan Önlemler:
Atıksu:
Metal Sanayi Atıksularının alıcı ortama
deşarj standartları kapsamında arıtıl-
masının sağlanması,
Çelikhane ve Haddehane kapalı devre
soğutma suları çökeltme ve filtrasyon
işlemi yapıldıktan sonra soğutma kule-
lerinde soğutulur ve tekrar kullanılır. Bu
nedenle soğutma sularından kaynaklı
atıksu oluşumu söz konusu değildir.
Emisyon:
Emisyon noktaları;
Çelikhane Ark Ocağı ve şarj esna-
sında ortam havasını toplama siste-
mi filtre çıkışı,
Pota fırınlarının ortak bacası,
Haddehane tesisi tav fırını bacası
Hurda malzemenin depolanmasın-
dan kaynaklanacak toz emisyonla-
rıdır.
Önlemler;
Toz tutma tesislerinin yapılması
(doğrudan emiş, ard yakıcı, dav-
lumbaz, torba filtre gibi birimleri
içerir),Emiş gücünün artırılması, toz
kaçaklarının önlenmesi, hurda ve
curuf toplama alanlarının üzerinin
kapatılması, filtrelerin düzenli çalıştı-
rılması emisyon açısından alınması
gereken önlemlerdendir. Mevzua-
tın gerektirdiği ölçümlerin yapılarak
izinlerin alınması gerekmektedir.
Gürültü:
Tesiste meydana gelecek gürültüyü ön-
lemek için, gürültü önleme amaçlı pa-
neller kullanılmalı, ekipmanların düzenli
bakımları yapılmalıdır.
Atıklar:
Çelikhane tesisinde cüruf (metal oksit-
ler) ve haddehane tesislerinden tufal
atığı oluşmaktadır.
Dökümhanelerden ise döküm kumu ve
cüruf oluşmaktadır.
Çelikhanelerden kaynaklanacak olan
cürufun ayrıştırma tesisine gönderilerek
içindeki demirin alınması, katı atık de-
polama tesislerinde depolanabilmeleri,
dolgu ve benzeri amaçlı değerlendiril-
meleri ya da atık geri kazanım tesislerine
gönderilebilmeleri için Tehlikeli Atıkların
Kontrolü Yönetmeliğine göre analizi ya-
pılarak değerlendirilmesi. Tufal ise teh-
likeli atık kapsamından çıkarıldığından
katı atık depolama tesislerinde depola-
nabilmeleri, dolgu ve benzeri amaçlı de-
ğerlendirilmeleri yapılabilmektedir.
Sektörle ilgili yapılan başvurularda faa-
liyetlerin bir kısmı kurulu tesisler olma-
sı, yer seçimi ve teknoloji alternatifini
ortadan kaldırmaktadır. Değerlendirme-
ler ancak mevcut durum üzerinden ya-
pılabilmektedir.
Metal tesislerinin kurulma alanlarının
Sanayi Bölgeleri, Ağır Sanayi Bölgeleri,
O.S.B. ve İhtisas O.S.B. de kurulması
kontrol açısından önem arz etmekte-
dir. Bu sektör için ideal olanı ise ihtisas
organize sanayi bölgelerinin kurulması
çevre açısından önem arz etmektedir.
3.4.2. Orman Ürünleri ve Selüloz Tesisleri
Kağıt üretim tesislerinde hammadde olarak
kullanılan selüloz ve atık kağıt bantlar vasıtasıyla
hamur hazırlama makinasına (pulper) gönderile-
rek, öğütme ve temizleme işlemlerine tabi tutul-
makta, pres ve kurutma işlemlerinden geçirilerek
kağıt, tuvalet kağıdı, mendil, peçete ve havlu ka-
ğıdı gibi ürünleri elde edilmektedir.
a) Çevresel Etkiler:
Üretimde evsel ve proses kaynaklı atık sular,
bacalardan kaynaklı emisyonlar, üretim esnasın-
da çalışan makine ve ekipmandan oluşacak iç
mekan gürültüsü ve proses kaynaklı atıklar oluş-
maktadır.
127. 1993-2013
20. YILI
127
b) Süreçte Alınan Önlemler:
Proseste su en fazla, hamur hazırlama ünite-
sinde, eski ve kullanılmış kâğıtların hamur hali-
ne getirilmesi işleminde kullanılmaktadır. Üretim
hattında soğutma sistemi kapalı devre olduğun-
dan soğutma suyu sürekli olarak sirküle edil-
mektedir. Atıksu arıtma tesisinden çıkan suların
bir kısmı tekrar proseste, hamur hazırlama ünite-
sinde kullanılmak üzere sürekli devir-daim yaptı-
rılmaktadır. Oluşan atık suyun kullanılmayan kıs-
mı ise ilgili yönetmeliklere uygun olarak deşarj
edilmektedir. Tesisteki emisyon kaynaklarının
ekipmanlarla donatılması ve olası toz ve buğu
emisyonları tutularak atmosfere temiz hava atıl-
ması sağlanması için gereken tedbirin ilgili yö-
netmelikler kapsamında alınması gerekmektedir.
Gürültü etkisi kağıt fabrikalarında genellikle tüm
işlemlerin kapalı ortam içerisinde gerçekleştiril-
mesi nedeniyle çevreye herhangi bir etkisi olma-
makla birlikte, üretim esnasında çalışan makine
ve ekipmandan oluşacak iç mekan gürültüsü için
makinelerin yüksek ses oluşturan bölümlerine
izolasyon (köpük veya flexi muhafaza) yapılarak
gürültü düzeyinin minimum seviyede tutulması
sağlanmalıdır. Arıtma tesislerinde yer alan filtre-
de selüloz elyafı, talk ve benzeri maddelerden
oluşan ürünler ile hatalı ürünler hammadde ola-
rak tesislerde kullanılarak değerlendirilmektedir.
3.4.3. Tekstil Tesisleri
a) Çevresel Etkiler:
Tekstil endüstrisinde başlıca çevresel etki,
kimyasal yükleri yüksek miktarlarda olan suyun
alıcı ortamlara deşarj edilmesiyle kendini göster-
mektedir. Diğer önemli unsurlar, enerji tüketimi,
hava kirliliği, katı atıklar ve kokudur (arıtma sis-
temleri için önemli bir sorun olabilmektedir) .
Hava Kirliliği;
Tekstil fabrikalarına olduğu kadar, fabrikalar-
dan dışarı yapılan nakliyat faaliyetleri hava emis-
yonlarının oluşumuna neden olacaktır. Isıtma fa-
aliyetleri için gaz ve kömürün birlikte kullanımı;
CO, CO2
, NOx
, O3
, toz ve PM (partikül madde)
emisyonlarının yüksek miktarda oluşmasına ne-
den olmaktadır. Diğer hava kirletici unsurlar, yağ
ve asit buharı, koku ve boyler gazlarıdır. Bunlara
ek olarak, apre ve terbiye işlemleri, kurutma pro-
sesleri ve çözücülerin kullanım uçucu organik
madde (UOM) emisyonlarının oluşmasına ne-
den olmaktadır.
Koku;
Koku; tekstil ürünlerinin kasar, boyama ve
baskı işlemlerinden oluşan ve atık su arıtma te-
sisinden kaynaklı olarak ortaya çıkabilmektedir.
128. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI
ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ ETKİLER-ÖNLEMLER
128
Klor ve kükürt gibi kimyasalların kullanımı koku-
nun artmasına neden olmaktadır.
Gürültü;
Gürültü etkisi tekstil fabrikalarında genellikle
tüm işlemlerin kapalı binalar içerisinde gerçek-
leştirilmesi nedeniyle çevreye herhangi bir etki-
si olmamakla birlikte, üretim esnasında çalışan
makine ve ekipmandan oluşacak iç mekan gü-
rültüsü oluşmakta ancak bu durum çok sıkıntı
yaratan bir husus olmamakla beraber, tesislerde
modern teknolojiler kullanılmadığında istenme-
yen etkilere neden olabilmektedir.
Su Kullanımı;
Tekstil fabrikalarında yüksek miktarlarda su
kullanılmakta, yeraltı ve/veya yüzey su seviye-
lerinin azalmasına neden olmakta, bu durumda
çevreyi olumsuz etkilemektedir.
Su Kirliliği;
Daha önce de bahsedildiği gibi tekstil sanayi-
indeki en önemli çevresel etkilerden biri atık su-
dur. Kimyasal içeriği yüksek bu atık suyun alıcı
ortama deşarj edilmeden önce uygun arıtımdan
geçirilmesi şarttır. Atık su yüksek düzeylerde
biyokimyasal oksijen ihtiyacı (BOİ), askıda katı
madde (AKM) (örn. lif ve yağ), kimyasal oksijen
ihtiyacı (KOİ), TÇK (toplam çözünmüş katılar)
ve organik halojenler gibi kimyasal parametre-
lere sahiptir. Yüksek BOİ ve KOİ alıcı ortamlarda
suyun çözünmüş oksijen seviyesini düşürmekle
birlikte, sucul yaşamı tehdit ettiği gibi estetik de-
ğerin ve mansabın su kullanım kalitesinin azal-
masına neden olmaktadır. Yüksek KOİ, sülfür
ve sülfit nedeniyle rahatsız edici kokuya neden
olmaktadır. Ayrıca, atık su genellikle sıcak, ba-
zik, kötü kokulu ve boyama işleminde kullanılan
kimyasal maddeler sebebiyle renklidir.
Atık suda askıda katı maddeler, alıcı ortama
girdikleri anda bulanıklığı arttırmakta, ışık geçir-
genliğini azaltmakta, bu durum bitkisel üretimi
etkilemektedir. Balık türlerinin yumurtlama yü-
zeylerinin ve balıklara gıda niteliği taşıyan orga-
nizmaların etkilenmesine neden olan askıda katı
maddelerin çökmesi ile oluşan sedimantasyon
tabakası sucul faunayı etkileyen başlıca unsur-
dur. TÇK (inorganik tuzlar ve suda çözünen bi-
leşikler) su sistemlerindeki kimyasal tepkimeleri
hızlandırmakta ve eğer su; tarımsal sulama faa-
liyetleri için kullanılacaksa tohum verimini düşü-
rebilmektedir.
Tekstil üretiminde kullanılan kimyasallar yerle-
şim birimlerinde yaşamlarını sürdüren insanların
yanı sıra yakın çevredeki duyarlı bölgelerde yer
alan flora ve faunayı etkileyebilmektedir.
Katı Atıklar;
Tekstil fabrikalarından kaynaklı katı atıklar ev-
sel ve tehlikeli atıklar olarak sınıflanabilir. Evsel
atıklar içerisinde; proses aşamasında oluşan ha-
talı ürünler ve tekstil atıklarından oluşan katı atık-
lar, giysi üretimi sonucu paketleme atıkları sayı-
labilir. Kimyasal madde ve boya kapları, pil, atık
yağ, arıtma çamuru, akümülatör, plastikler gibi
yan ürünler ise tehlikeli katı atıkları oluşturmak-
tadır. Bu katı atıklar için genellikle tercih edilen
yöntem özellikle kimyasal madde, boya kapları
gibi atıkların üreticiye geri döndürülmesidir.
İlgili Diğer Konular;
Tekstil endüstrileri yüksek miktarlarda kimya-
sal madde ve bileşikleri kullanmaktadır. Her biri
için etkiler önemli nitelik taşıyabilmekte ve karış-
129. 1993-2013
20. YILI
129
maları durumunda etkileri kümülatif olabilmek-
tedir. Proseslerde kullanılan kimyasal maddeler
ve bileşikler; enzimler, asitler, polivinil asetat,
karboksimetil selüloz, reçine, sodyum silikat,
sodyum karbonat, kostik soda, sentetik deter-
janlar, hidrojen peroksit, hidrojen sülfat, amon-
yum ve sodyum fosfatlardır. Kimyasalların bazı-
larının yangın riski bulunmakta, diğer bileşikler
ise aşındırıcı ve aşırı derecede zehirli nitelik taşı-
yabilmektedir. Bununla birlikte çözücülere uzun
süre maruz kalınması durumunda kronik sağlık
riski oluşabilmektedir.
b) Süreçte Alınan Önlemler:
Hava Kirliliği;
Proseslerden kaynaklanan toz, yağ ve asit
buharı ve kazanlardan çıkan gazlar, kullanıla-
cak filtreler yardımıyla azaltılabilmektedir. Pro-
ses aşamasında ortaya çıkarak havaya karışan
pamuk toz; havalandırma sistemleri (makineler
için) yada filtrelerin kullanımı ile azaltılabilmek-
tedir. Mümkün olduğu takdirde, toz oluşumu
kaynağında toz toplayıcı sistemlerin kullanımı ile
engellenebilmektedir.
Koku;
Proseslerden kaynaklanan klor ve kükürt gibi
gazların oluşturduğu koku çıkan havanın ozon
toplayıcılardan ya da filtrelerden geçirilmesi ile
giderilebilir. Koku oluşumunun görüldüğü üretim
prosesleri ile atık su arıtma tesisleri etrafı kapalı
alanlarda işletilmeli, ayrıca koku azaltıcı sistem-
ler kullanmalıdır.
Su kullanımı;
Su kullanımı otomatik kapanan muslukların ve
yüksek basınçlı su sistemlerinin kullanım ile azal-
tılabilmektedir. Fabrika, proses suyu için bir yö-
netim planına sahip olmalıdır ve mümkün olduğu
durumlarda arıtılan ya da içerik bakımından uy-
gun olan atık su tekrar prosese döndürülmelidir.
Teknolojik olarak su tüketimini azaltan tedbirler
alınmalı bu yönde çevresel yatırımlar yapılmalıdır.
Su Kirliliği;
Tekstil endüstrisinde en önemli çevresel etki-
ler oluşan atık su ile ilgilidir. Suyun çevreye ve-
rilmeden önce arıtılması önemli bir husus olarak
dikkat çekmektedir. Büyük miktarlarda kimyasal
madde ve bileşikleri içeren proseslerden kay-
naklanan atık sular, tesiste arıtılarak alıcı ortama
verilmelidir. Tercih edilebilecek arıtma prosedürü
örneğin kaba ızgaradan geçirme, ince elek ile fil-
treleme, ardından kimyasal arıtma ile suyun alıcı
ortam standartlarına uygun hale getirilmesi ola-
bilir. Bununla birlikte atıksu oluşumunu azaltıcı
tedbirler alınmalıdır.
Atık;
Atık miktarları, atık yönetim planlarının uygu-
lanmasıyla azaltılabilmektedir. Malzemelerin ve-
rimli kullanımı kaynakta azaltma gibi işlemlerle
az miktarda atık oluşumuna sebep olacaktır.
İlgili Diğer Konular;
Tekstil tesislerinde münferit arıtma tesislerinin
kurulması yerine ortak arıtma tesislerinin kurul-
ması hem kuruluş hem işletme masraflarını en
aza indirecektir.
Kimyasal ve mineral yağların kullanımı yerine
mümkün olduğu durumlarda çevre dostu olan
ürünler kullanılmalıdır. Kullanılacak ürünler biyo-
lojik olarak bozunabilen ve giderilebilen ürünler
olmalıdır. Sübstratların teknik karakteristikleri,
preparasyon maddeleri ve apreleyicilerin türü
ve miktarı, metaller ve biyositler gibi tekstil ham-
maddeleri hakkında bilgiler ürünlerin üzerinde
yer almalı ve istenildiğinde üretici firma tarafın-
dan ürün bilgileri temin edilebilmelidir. Bilgiler
atık suyun daha verimli arıtılabilmesi amacıyla
da kullanılabilmelidir.
Mümkün olduğu takdirde, kimyasal yönetim
planı uygulanmalı, kullanılan kimyasalların sürekli
olarak, piyasaya girdiği andan itibaren çevre dostu
olan eş değer kimyasallarla değişimi sağlanmalıdır.
130. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI
ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ ETKİLER-ÖNLEMLER
130
3.4.4. Çimento, Hazır Beton ve Klinker Te-
sisleri
a) Çevresel Etkiler:
Çimento fabrikalarının çevreye olumsuz et-
kileri: malzeme bulundurma ve depolama (par-
çacıklar), öğütme (partikül maddelerin), fırın ve
klinker soğutucu dumanı (parçacıklar veya “fırın
tozu”, karbonmonoksit ve karbondioksit içeren
yanma gazları, hidrokarbonlar, aldehitler, ke-
tonlar, ve sülfür ve nitrojen oksitler) işlemlerinde
oluşmaktadır. Su kirliliği ise yaş sistemlerde fırın
çıkışındaki sızıntılardan (yüksek pH, çökelmiş
katılar, çözünmüş katılar) veya makine-ekipman-
ların soğutulmasından kaynaklanmaktadır.
Özetle çimento tesislerinin en önemli çevre-
sel etkileri baca çıkışı gaz ve toz emisyonları,
malzeme depolanması, malzeme ocakları, fab-
rika içi yollar ve nakliyeden kaynaklanan partikül
madde ve toz emisyonları sonucu hava kalite-
sinin düşmesi, yaş sistemlerden atık su üretimi
ve özellikle malzeme çıkarma, kırma-eleme ve
kırıcılardan kaynaklanan gürültü oluşumudur.
Çimento tesislerinden kaynaklanan potansiyel
olumsuz etkiler aşağıda sunulmaktadır:
Tüm tesis işlemlerinden, kırıcı (konkasör
ünitesi), ön homojenizasyon ve hammad-
de stoklama ünitesi, hammadde değirmen
(farin) ünitesi, farin stok ve homojenizas-
yon ünitesi, kalsinatörlü ön ısıtıcılı – döner
fırın ve klinker soğutma ünitesi, kömür
öğütme ünitesi, çimento öğütme ve kurut-
ma üniteleri, malzeme depolama ve yük-
leme, taşıt trafiğinden kaynaklı atmosfere
partikül madde yayılımı;
Yakıt yakılmasından kaynaklanan fırın gazı
(SOx
ve NOx
) yayılımı;
Elektrostatik filtrelerin çalışmaması sonucu
oluşabilecek hava kirliliği (elektrik kesinti-
si, dalgalanmaları karbonmonoksit yüksel-
mesi gibi);
Sıvı atıklardan veya atık yığınlarından olu-
şan sızıntılardan kaynaklanan su kirliliği;
Fırının ilk çalışmaya başlatılması sırasında
hava kirliliği (elektrostatik toplayıcı yoksa);
Tehlikeli atıkların yakılmasından veya atık
yağların yakıt yerine kullanılmasından kay-
naklanan toksik hava kirleticilerinin (eksik
yanma ürünün ya da kurşun gibi metalle-
rin) atmosfere yayılımı;
Tehlikeli atıkların bulundurulması ve depo-
lanmasının çevreye oluşturacağı risk;
Transit yapıların bozulması, fabrikaya ham
madde, yakıt ya da çimento taşıyan ağır
kamyonların oluşturduğu tehlikeler;
Hammadde çıkarılmasından ve nakliye-
sinden kaynaklı yüzey sularında erozyon/
tortulaşma riski,
Özellikle malzeme çıkarma (taş ocağı) faa-
liyetlerinden kaynaklı gürültü oluşumu.
b) Süreçte Alınan Önlemler:
Çimento üretimi, hammaddenin ocaktan çı-
kartılıp, işleme tabi tutularak yarı mamul klinkerin
üretilmesi ve nihai ürün olan çimentonun paket-
lenmesine kadar tüm işlemleri kapsamaktadır.
Bu aşamalarda en önemli çevresel olumsuz etki
partikül emisyonudur. Elektrostatik veya torba
131. 1993-2013
20. YILI
131
filtreler, tesiste oluşan fırın tozunun ve diğer par-
tikül maddenin kontrolü için en çok kullanılan
yöntemlerdir. Malzemelerin taşınmasından kay-
naklanan tozun kontrolü ise daha zordur. Ham-
madde depolama yığınları, taşımada kullanılan
konveyörler ve fabrika yolları hava kalitesinin
düşmesinde daha fazla olumsuz etkiye sahiptir-
ler. Mekanik toz toplayıcılar, kırıcılar, konveyörler
ve yükleme tesisleri gibi yerlerde etkin kontrol
sağlayabilmektedir. Ayrıca, toplanan tozun geri
dönüşümünün sağlanması ile harcamalar azal-
tılmakta ve katı atık üretimi en aza indirilmek-
tedir. Fabrika yolları, vakumlu süpürücüler ve/
veya arozözler (trafik ve rüzgârdan uçuşan toz-
ları engellemek için) kullanılarak temizlenmelidir.
Depolama yığınlarının üstü mümkün olduğunca
kapatılmalıdır. Fabrikaya malzeme getirip götü-
ren kamyonlar branda ile örtülmelidir ve araçlara
hız sınırlaması getirilmelidir.
Azaltıcı önlemler ve potansiyel olumsuz etki-
ler aşağıdaki gibi eşleştirilebilir (azaltıcı önlemler
italik yazılmıştır):
Tüm fabrika işlemlerinden, kırma-eleme,
öğütme, fırınlar ve klinker soğutucula-
rı, malzeme depolama ve paketlemeden
kaynaklı atmosfere partikül yayılımı: parti-
küllerin torbalı filtreler ve elektrostatik çök-
türücüler ile kontrolü, kuru proses operas-
yonları için nemlendirilerek, fırın partikülü
yayılımının kontrolü;
Elektrostatik ve torbalı filtrelerin çalışmama-
sı durumunda oluşabilecek hava kirliliği:
elektrostatik filtrenin bağlı olduğu ünitenin
çalıştırılmaması, otomasyonun sağlanması,
paralel bölmeli toplayıcı tasarlayarak, topla-
yıcının bir parçası bozukken diğer parçası-
nın kullanılabilmesinin sağlanması;
Toz yayan ekipmanlardan kaynaklanan toz
emisyonları: konveyörlerin, kırıcıların, mal-
zemenin, transfer noktalarının, depolama
alanlarının kaplanması veya kapatılması;
gerekli yerlerde mekanik toz toplayıcıları-
nın veya torba filtrelerin kurulması; yolların
asfaltlanması; fabrika yollarının vakumla
süpürülmesi; fabrika yolları ve depolama
yığınlarında için spreyleme yapılması;
Yakıt yakılmasından kaynaklı atmosfere SOx
ve NOx
fırın gazı yayılımı: kömür kullanımı ve
ön ısıtıcı/ ön kasinatörlü kısa döner fırınların
kullanılmasıyla bu emisyonların azaltılması
yakma sisteminin modifikasyonu;
Tehlikeli atıkların yakılmasından veya atık
yağların yakıt yerine kullanılmasından kay-
naklanan toksik hava kirleticilerinin (eksik
yanma ürünün ya da kurşun gibi metalle-
rin) atmosfere yayılımı: tehlikeli atık ve atık
yağların yakılmadan önce analiz edilmesi,
fırın işletim etkinliğinin sağlanması. (atığın
fırının “sıcak” ucuna atılması);
Tehlikeli atıkların bulundurulması ve depo-
lanmasının çevreye oluşturacağı risk: Teh-
likeli atık depolama prosedürlerine uyulma-
sı ve olası durum planlarının geliştirilmesi;
Yollardan, yığınlardan partikül/toz yayılımı:
yol iyileştirme, yığınların üzerine su püskür-
tülmesi, taşıtlara hız sınırlaması getirilmesi;
Fırın tozundan, ham madde, klinker, kömür
ve yığın halinde depolanan diğer madde-
lerin üzerine düşen yağışla kontamine su
oluşması ve bunların yeraltına sızarak ye-
raltı ve yüzey sularını kirletmesi: yığınların
örtülerek ve/veya çevreleyerek yeraltı ve
yerüstü sularına sızması ve kaçağın önlen-
mesi (ör: kuşaklama kanalları ortalama 24
saatlik bir yağmur suyunu içerebilecek ye-
terli büyüklükte olmalıdır);
Yığın malzemeler için sabitleştirici spreyler.
Sıvı atıklardan ve proses soğutma suyu-
nun salınmasından kaynaklanan su kirliliği
veya atık yığınlarından sızıntılar: yığınlara
sızabilecek yağmur miktarının ve kontrol-
süz kaçakların en aza indirilmesi;
Toz ve depolanan/taşınan malzemelerin iş-
çiler üzerinde sağlık etkileri; tesiste bir Gü-
venlik ve Sağlık Programı’nın yürütülmesi;
132. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI
ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ ETKİLER-ÖNLEMLER
132
Yetersiz depolama alanı nedeniyle oluşan
bölgesel katı atık problemi; atık miktarına
yetecek atık depolama alanlarının planlan-
ması, fırın tozu ya da diğer yan ürünlerin
uygun olan yerlerde dolgu maddesi olarak
kullanılması (ör: fırın tozunun toprak kireç-
lemede, asit nötralizasyonunda, ve tehlikeli
atık dengelemede kullanılması);
Malzeme ocaklarından hammadde çıkarıl-
ması ve fabrikaya ham madde, yakıt ya da
çimento taşıyan ağır kamyonların oluştur-
duğu tehlikeler ve gürültü oluşumu; yer ve
nakliye güzergahının uygun seçilmesi, rüz-
gar kesici ağaçlandırma yapılması, üniteler
için kapalı alan oluşturulması.
3.4.5. Ham Deri İşleme Tesisleri (konfeksi-
yon ürünleri hariç)
Ham deri bir dizi kimyasal ve mekanik işlem-
lerden geçirildikten sonra, kullanmakta olduğu-
muz derinin fiziksel özelliklerine ulaşır. Deri işle-
me prosesi Islatma, Kıl giderme ve kireçlik, Kireç
giderme ve sama, Yağ giderme, Piklaj, Tabakla-
ma, Retenaj ve Boyama/ Finisaj aşamalarından
oluşmaktadır.
a) Çevresel Etkiler:
Ham deri işlenirken uygulanan kimyasal ve
mekanik işlemler sırasında önlem alınmadığın-
da, hava, toprak, yer üstü ve yer altı sularının kir-
lenmesine yol açabilir. Deri işlemesinde ortaya
çıkan en önemli atık proses kaynaklı atık sulardır.
Derinin inceltilmesi yapılırken oluşan kireçleme
atıkları, sıyırma ve kireçleme ile deriden et sıyır-
ma işleminden kaynaklanan atıklar, tabaklama
atıkları, krom içeren sepi şerbeti, krom içerme-
yen sepi şerbeti, saha içi atıksu arıtımından kay-
naklanan krom içeren çamurlar, saha içi atıksu
arıtımından kaynaklanan krom içermeyen ça-
murlar, krom içeren tabaklanmış atık deri (çivitli
parçalar, tıraşlamalar, kesmeler, parlatma tozu)
b) Süreçte Alınan Önlemler:
Ham deri budama atıkları (kulak, kuyruk gibi)
ve ön etleme işleminde ortaya çıkan leşlerden
doğal yağ kazanılabilir ve bu leşler ayrıca hay-
van yemi üretiminde kullanılabilir. Bu amaçla
kullanılacak leşler mutlak suretle temiz olmalı ve
içerisinde minimum miktarda mineral ihtiva et-
melidir. En önemlisi bu leşler yüksek kalitede iç
yağ için değerli bir kaynaktır.
Kireçlik işlemi sonunda yapılan etlemede or-
taya çıkan leşlerin aksine, ön etleme leşleri enzi-
matik proses için pH ayarlamasına çok az ihtiyaç
duymaktadır. Bu tip leşlerden elde edilen verim
daha yüksek ve yağ kalitesi daha fazladır. Çünkü
bunlar etleme öncesinde kireçlik leşlerinin aksine
uzun alkali muamelesine tabi tutulmamışlardır.
Kıl giderme ve kireçlik işleminden sonra deri-
lere etleme (kavaleto) denilen mekanik işlem ya-
pılarak derinin et yüzündeki yağ ve et fazlalıkları
alınır veya fabrikanın tercihine bağlı olarak de-
rinin bir miktar inceltilmesi yapılır. Bu aşamada
çıkan deri atıklarına kireçleme atıkları denir ve bu
atıklar yan ürün olarak değerlendirilmelidir.
133. 1993-2013
20. YILI
133
Ayrıca oluşan atıksuların arıtılmasında mali-
yetlerin de daha düşük tutulabilmesi amacıyla
deri sanayicilerinin toplu arıtma tesislerine sahip
organize deri sanayi alanlarında üretimlerini ger-
çekleştirmesi sağlanmalıdır.
3.4.6. Taşıt Üretimi Yapan Tesisler
Genel hatlarıyla tedarikçilerden temin edilen
malzemelerin pres, kaynak, boya ve montaj iş-
lemlerinden geçirilmesi sonucu taşıt üretimi ger-
çekleştirilmektedir.
a) Çevresel Etkiler:
Üretim prosesinde boyama öncesi aşamada
gerçekleştirilen yüzey hazırlama havuzlarından
kaynaklı atıksu, yıkama ve durulama sonucu
oluşan atıksu, boyama ünitesinden kaynaklanan
emisyon, kurutma fırınlarından kaynaklı emis-
yon, sac işleme ve montaj bölümlerinde oluşan
gürültü, yüzey hazırlama havuzlarından kaynaklı
fosfatlama çamurları tesiste oluşan çevresel et-
kilerdir.
b) Süreçte Alınan Önlemler:
Oluşan atıksuların alıcı ortama deşarj stan-
dartları kapsamında arıtılmasının sağlanması
bu amaçla atıksu arıtma tesislerinin kurulması,
üretimde boyama işlemlerinin kapalı ortamlarda
gerçekleştirilmesi, ortama herhangi bir gaz veya
toz girişinin engellenmesi amacıyla havalandır-
ma sistemleri kurulması ve bu aşamada toz tu-
tucu filtrelerin kullanılması, tesiste proses amaçlı
yakıt olarak doğal gaz kullanılması, kullanılacak
fırınlarda solvent emisyonları yakma sistemle-
ri kurulması, tesiste yer alan emisyon kaynağı
bacaların ilgili mevzuat gereğince dizaynının
yapılması, oluşan çamurlar için Atık Yönetimi
Genel Esaslarına İlişkin Yönetmelik gereğince
analiz yaptırılması ve bertaraf edilmek veya geri
kazanılmak üzere lisanslı firmalara verilerek te-
sisten uzaklaştırılması, oluşacak gürültü kirliliği
için üretimin kapalı ortamda gerçekleştirilmesi,
işçilerin ortamda oluşacak gürültüden etkilen-
memesi amacıyla koruyucu ekipmanların kulla-
nılması sağlanmalıdır.
3.4.7. Cam, Cam Elyafı veya Taş Yünü Üre-
tim Tesisleri
Hammadde olarak silis esaslı olan maddeler
olan kum, kalker, dolomit, soda, sodyum sülfat,
cam kırığı gibi malzemeler kullanılarak harman
hazırlama, eritme, şekillendirme (kalay banyo-
su), soğutma işlemleri yapılarak cam üretilir.
134. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI
ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ ETKİLER-ÖNLEMLER
134
a) Çevresel Etkiler:
Cam üretiminde doğrudan su kullanımı olma-
maktadır, cam yüzeyinde oluşacak tozun temiz-
lenmesinde oluşacak atıksu, proses bacalarından
emisyon, makinaların çalışması sırasında, kesme
hattında kullanılan kırıcılarda, cam kırığı konveyör
galerisi kısımlarında gürültü oluşmaktadır.
b) Süreçte Alınan Önlemler:
Üretilen cam yüzeyinde oluşabilecek tozun
temizlenmesi gerektiğinde su ile yıkanması söz
konusu olmaktadır. Bu amaçla kullanılacak su-
yun, kullanım sonrasında toplanıp, filtrelenip,
yeniden kullanılmasının sağlanması gerekmek-
tedir. Soğuma amaçlı kullanılan soğutma suyu
ise kapalı devre kullanılacak olması sebebiyle
proses atık suyu oluşmamaktadır, Soğutma iş-
lemleri esnasında ısınan su toplanacak ve soğu-
tularak tekrar kullanılmaktadır. Buharlaşmadan
dolayı eksilen su ilave edilmektedir.
Hammadde hazırlama aşamasında, yükleme,
besleme ve karıştırma işlemleri sırasında toz emis-
yonu oluşması söz konusu olabilecektir. İşlemler
kapalı bir alanlarda (harman dairesi) yapılması ve
işlemler sırasında oluşacak tozun tutulması ama-
cıyla torbalı filtrelerin kullanılması gerekmektedir.
Cam fırınından çıkan baca gazı atmosfere ve-
rilmeden önce atık ısı kazanlarından geçirilerek
enerjisinin bir kısmı geri kazanılmasının sağlan-
ması ile önemli oranda enerji tasarrufu sağlan-
maktadır. Atık ısı kazanında herhangi bir yakıt
kullanılmadığından ilave bir emisyon söz konu-
su olmamaktadır. Tesislerde yakıt olarak doğal
gaz kullanılacak olması, low NOx burner siste-
minin kullanılarak NOx miktarlarının azaltılması,
toz toplama sistemlerinin kullanılması sayesinde
partikül madde emisyonlarının minimum düzey-
de tutulması ve kurulacak tesisin topoğrafik ya-
pısının ve seçilen baca yüksekliklerinin emisyon
dağılımlarını iyi yapılmasını sağlayacak şekilde
oldukça yüksek olması ve çevresinde dağılımı
etkileyecek herhangi bir yükselti bulunmaması
durumlarında, tesislerin hava kalitesine katkı de-
ğerlerinin az olmasını sağlamaktadır.
Cam üretimi sırasında oluşan hatalı ürünler ve
üretim dışı kalan cam atıkları, cam kırığı olarak
tekrar cam harmanına geri döndürülerek kulla-
nılması, cam hammaddelerinin boşaltım, tartım,
taşınma, vb. işlemleri sırasındaki açığa çıkan toz
malzemenin tutulduğu filtrelerde toplanan toz
da hammadde silolarına geri dökülerek üretim-
de yeniden kullanılmasının sağlanması, Tesis
içindeki gürültüyü önlemek amacı ile kesme hat-
tında kullanılan kırıcılar ses yalıtımı sağlanan ka-
palı kabinler içerisine alınmalı, kabinler sandviç
panel ile yapılarak yeterli izalasyon sağlanması,
cam kırığının nakledildiği konveyör sisteminin
de kapalı tip konveyör yapılması gerekmektedir.
3.4.8. Lastik Üretim Tesisleri
Lastik üretiminde ilk aşama kauçuk hamu-
runun hazırlanmasıdır. Hammadde olarak kul-
lanılan kauçuğa karbon siyahı, aromatik yağlar,
kükürt ve özel formülasyonlara göre belirlen-
mis miktarlarda kimyasal katkılar ilave edilerek
banbury mikserlerde homejen kauçuk hamuru
elde edilir. Daha sonra kauçuk hamuruna ka-
lenderleme, ekstrüzyon,
topuk çemberi
hazırlama,
konfeksi-
yon, lastik
pişirme,
k o n t r o l
ve son iş-
lemlerin ar-
dından lastik
üretimi ta-
mamlanır.
135. 1993-2013
20. YILI
135
a) Çevresel Etkiler:
Lastik fabrikalarında üretim proseslerinden
karıştırma, kalenderleme, ekstrüzyon ve vulka-
nizasyon proseslerinden uçucu organik bilesik
(VOC), organik buhar ve gaz emisyonları; karış-
tırma, ekstrüzyon proseslerinde partikül madde
oluşumu söz konusudur. Kullanılan makine ve
ekipmanlar tesisin gürültü kaynaklarını oluştur-
maktadır. Prosese bağlı olarak atık karbon ka-
rası, metalik kumaşlar, tekstil kumaşlar, atık po-
lietilen ve hatalı ürünler oluşmaktadır. Soğutma
işlemi sonucunda proses atıksuyu oluşmaktadır
b) Süreçte Alınan Önlemler:
Proseste toz oluşumuna neden olan mik-
ser bölümü ve ekstrüzyon bölümü bacalarında
torbalı jet filtre, Uçucu Organik Bilesiklerin olu-
şumuna neden olan diğer üretim üniteleri ba-
calarında ise karbon filtre sistemi kullanılarak,
emisyon miktarının azaltılması sağlanmaktadır.
Kauçuk karışımın elde edildiği banbury ünite-
sinde kurulan filtre sistemleri ile dışarı atılacak
karbon karası tozlarının toplanmasını sağlan-
maktadır. Gürültü miktarını minimumda tutmak
ve personelin etkilenmemesi için makinaların
devamlı bakımı yapılarak personel için İş Kanu-
nunda belirtilen tedbirlerin alınması, pişirme hat-
tında kullanılan makinelerin çıkardığı gürültünün
azaltılması amacıyla susturucu kullanılmaktadır.
Kauçuk hamuru hazırlanması sırasında karı-
şım ünitesinden çıkan hatalı karışımların üretime
tekrar kazandırılması, metalik kumaşlar, tekstil
kumaşlar, karton, hatalı yardımcı ürünler ve atık
polietilen geri dönüşüm firmalarına verilmekte-
dir. Prosesten kaynaklı atık suların atıksuyun ni-
teliğine uygun atıksu arıtma tesisinde arıtılması
sağlanmaktadır.
3.4.9. Seramik, Kiremit, Tuğla veya Porse-
len Üretimi Yapan Tesisler
Genel olarak üretim prosesinde çamur hazır-
lama, şekillendirme, kurutma, sırlama ve pişirme
üniteleri mevcuttur.
a) Çevresel Etkiler:
Seramik, kiremit, tuğla veya porselen üretimi
yapan tesislerde hammaddenin depolanması ve
malzemenin kırıcılarda işleme tabii tutulması sı-
rasında toz oluşumu, tesiste sprey dryer, fırınlar
ve kurutma ünitelerinin bacalarından emisyon
çıkışı, çamur hazırlama ve sır hazırlama ünite-
lerinde temizlik sonrası, sırlama bantlarında ka-
yışların yıkanması sırasında, parlatma işlemleri
sırasında atıksu oluşabilmektedir.
136. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI
ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ ETKİLER-ÖNLEMLER
136
b) Süreçte Alınan Önlemler:
Hammadde Hazırlama, Değirmen Besleme,
Spray Drayer, Çamur Hazırlama Ünitesi, Presler
ve Pres Yükleme, Sırlama Bandlarında oluşan toz
emisyonları için torba filtre ve sulu toz emme sis-
temleri kurulmalı, proseste oluşacak atıksuların bir
kısmı işletme içerisinde yapılacak çöktürme ha-
vuzlarında çöktürülerek değirmen suyu besleme,
sır hazırlama işlemlerinde tekrar kullanılabilmeli,
diğer atıksular arıtma tesisinde arıtıldıktan sonra
deşarj standartlarına uygun hale getirilmesi ge-
rekmektedir. Prosesten kaynaklanan katı atıkların,
kullanılabilir olanları üretimde tekrar kullanılmak-
ta, kullanılamayacak olanlarda ilgili Belediyelerin
katı atık bertaraf alanlarında depolanmaktadır.
3.4.10. Beyaz Eşya Üretiminin Yapıldığı Tesisler
Beyaz eşyaların üretimi malzemelerin fizik-
sel olarak şekil verme, boyama öncesi işlemler,
boya ve montaj işlemlerinden geçirilmesi sonu-
cu gerçekleştirilmektedir.
a) Çevresel Etkiler:
Üretim prosesinde malzemelere uygulanan
yüzey temizleme, kaplama vb işlemlerden kay-
naklanan atıksu, boyama ve kurutma fırınların-
dan kaynaklı emisyon, sac işleme ve montaj
bölümlerinde oluşan gürültü, kaplama işlemle-
rinden kaynaklanan fosfatlama çamurları tesiste
oluşan çevresel etkilerdir.
b) Süreçte Alınan Önlemler:
Atıksuların alıcı ortama deşarj standartları
kapsamında arıtılmasının sağlanması bu amaç-
la atıksu arıtma tesislerinin kurulması, üretimde
boyama işlemlerinin kapalı ortamlarda gerçek-
leştirilmesi, ortama herhangi bir gaz veya toz
girişinin engellenmesi amacıyla havalandırma
sistemleri kurulması ve bu aşamada toz tutucu
filtrelerin kullanılması, tesiste proses amaçlı yakıt
olarak doğal gaz kullanılması, kullanılacak fırın-
larda solvent emisyonları yakma sistemleri kurul-
ması, tesiste yer alan emisyon kaynağı bacaların
ilgili mevzuat gereğince dizaynının yapılması,
oluşan çamurlar için Atık Yönetimi Genel Esas-
larına İlişkin Yönetmelik gereğince analiz yaptı-
rılması ve bertaraf edilmek veya geri kazanılmak
üzere lisanslı firmalara verilerek tesisten uzaklaş-
tırılması, oluşacak gürültü kirliliği için üretimin ka-
palı ortamda gerçekleştirilmesi, işçilerin ortamda
oluşacak gürültüden etkilenmemesi amacıyla ko-
ruyucu ekipmanların kullanılması sağlanmalıdır.
3.4.11. Genel Değerlendirme
Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeli-
ği’nin yayımlanması ve uygulamaya başlaması ile
birlikte mevcut ve planlanan sanayi tesislerinde
ve kamuoyunda çevre bilinci ve farkındalık yara-
tılması hedeflenmiş ve bu hedef 20 yılda önemli
ölçüde başarıya ulaşmıştır. Geçmişte, kullanılan
teknolojiler, yer seçimi, atık bertaraf yöntemleri
ve sürdürülebilirlik gibi konular önemsenmez
iken günümüzde bu konular birincil önem taşır
hale gelmiştir.
ÇED Yönetmeliği öncesi ruhsat, izin, onay,
teşvik alınması aşamasında çevresel değerlen-
dirme eksik kalırken, Yönetmeliğin yayımlan-
ması ile birlikte bu aşamalar öncesi ÇED Yönet-
meliği kapsamında ÇED Olumlu/ÇED Gerekli
Değildir Belgesi alınması zorunlu hale gelmiştir.
Sanayi tesisleri açısından ele alınacak olursa
örneğin çimento fabrikalarından kaynaklanan
emisyonların azaltılması amacıyla faaliyete geç-
meden önce ÇED aşamasında filtre sistemleri
kullanılması, öngörülen çevresel etkilere karşı
alınacak önlemlerin planlanması sağlanmıştır.
Su kullanımı ve atıksu oluşumunun fazla oldu-
ğu sektörlerde su kullanımın azaltılması (örneğin
tekstil sektöründe boyama aşamasında flotte
oranlarının düşürülmesini sağlayan tekniklerin
ve makine-ekipmanın kullanılması), ileri arıtma
teknolojileri ile atıksuyun geri dönüşümlü kulla-
nılmasının sağlanması, mevcut en iyi tekniklerin
kullanılması konusunda diğer birimlerimizle yü-
rütülen ortak çalışmalar sonucu ilerlemeler kay-
dedilmiştir. Doğal kaynak kullanımının minimize
edilmesi, atık oluşumunun kaynağında azaltıl-
ması, atık bertaraf yöntemlerinin geliştirilmesi ve
137. 1993-2013
20. YILI
137
sürdürülebilir çevre hedeflenerek önleyici tedbir-
lerin alınması hedeflenmiş ve büyük ölçüde ba-
şarı sağlanmıştır.
Ayrıca Bakanlığımızın çevre konusunda has-
sasiyeti sayesinde çevre mevzuatının her aşa-
mada etkin bir şekilde kullanılması sağlanmış,
çevre yatırımları hız kazanmış, izleme ve denetim
çalışmaları ile de kontrol edilebilir hale gelmiştir.
Çizelge 8 1993-2013 yılları arasında ulaşım sanayi ya-
tırımları projeleri ile ilgili Çevresel Etki Değerlendirme-
si gereğince verilen kararlar.
SANAYİ YATIRIMLARI
ÇED ÇGD TOPLAM
1993-1998 69 312 381
1999 15 32 47
2000 13 42 55
2001 22 58 80
2002 24 66 90
2003 5 215 220
2004 3 248 251
2005 9 204 213
2006 13 210 223
2007 34 426 460
2008 22 454 476
2009 17 413 430
2010 39 655 694
2011 31 770 801
2012 40 569 609
2013 27 139 166
TOPLAM 383 4.813 5.196
Şekil 14 Yıllara göre sanayi yatırımları EK-1, EK-2
1993ÇED2013
Şekil 14 Yıllara göre sanayi yatırımları EK-1, EK-2
0
100
200
300
400
500
600
700
800
69
15 13 22 24 5 3 9 13
34 22 17
39 31 40 27
312
32 42
58 66
215
248
204 210
426
454
413
655
770
569
139
ÇED-OK ÇED-GD
ÇED-OK
7%
1993ÇED2013
169
Şekil 14 Yıllara göre sanayi yatırımları EK-1, EK-2
Şekil 15 Sanayi yatırımları EK-1, EK-2 oranı
0
100
200
300
400
500
600
700
800
69
15 13 22 24 5 3 9 13
34 22 17
39 31 40 27
312
32 42
58 66
215
248
204 210
426
454
413
655
770
569
139
ÇED-OK ÇED-GD
ÇED-OK
7%
ÇED-GD
93%
Şekil 15 Sanayi yatırımları
EK-1, EK-2 oranı
138. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI
ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ ETKİLER-ÖNLEMLER
138
140. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI
ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ ETKİLER-ÖNLEMLER
140
141. 1993-2013
20. YILI
141
4. EĞİTİM VE PROJE ÇALIŞMALARI
4.1. ÇED EĞİTİM VE BİLGİ MERKEZİNİN
KURULMASI PROJESİ
Hollanda Hükümetinin MATRA Programı kap-
samında yürütülen ÇED Eğitim ve Bilgi Merke-
zinin kurulması Projesi çerçevesinde Bakanlık
Makamından alınan 30 Aralık 2005 tarih ve 914
sayılı oluru ile Mülga Çevre ve Orman Bakanlığı
(ÇOB), ÇED ve Planlama Genel Müdürlüğü bün-
yesinde ÇED Eğitim ve Bilgi Merkezi kurulmuş-
tur.
ÇED Eğitim ve Bilgi Merkezi tarafından;
2006 yılında ÇED El Kitabı hazırlanmış ve
2009 yılında revize edilmiştir.
2006 yılında 12 adet ÇED Sektörel Rehberi
hazırlanmış ve 2009 yılında revize edilmiş-
tir.
Hizmet İçi Eğitim Programları gerçekleşti-
rilmiştir.
ÇED Sektörel Rehberleri Konuları:
Termik enerji santralleri
Nükleer enerji santralleri:
Barajlar ve Hidroelektrik Santrallar
Atık bertaraf tesisleri
Kıyı yapıları
Otoyollar
Açık ocak madenciliği ve cevher hazırla-
ma-zenginleştirme tesisleri
Çimento fabrikaları
Tekstil fabrikaları
Balık çiftlikleri
Entegre et tesisleri
Toplu konut ve turizm konaklama tesisleri
4.2. ULUSAL ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLEN-
DİRMESİ (ÇED) ÇALIŞTAYI
Çevresel Etki Değerlendirmesi uygulamala-
rının güçlendirilmesi, geliştirilmesi, ilgili paydaş
gruplarla bilgi alışverişinde bulunulması, ÇED
raporlarının kalitesinin arttırılması ve ÇED uygu-
lamaları konusundaki teknolojik yeniliklerin de-
ğerlendirilmesi amacı ile 25–27 Şubat 2009 tarih-
lerinde, 1. Ulusal Çevresel Etki Değerlendirmesi
Çalıştayı yapılmıştır.
Çalıştaya;
Mülga Çevre ve Orman Bakanlığı
Akademisyenler
Türkiye Çevre Koruma Vakfı (TÜÇEV)
Çevre Danışmanlık ve Mühendislik Birliği
Derneği (ÇEV-BİR)
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB)
Türkiye Çimento Müstahsilleri Birliği
(TÇMB)
Demir Çelik Üreticileri Derneği (DÇÜD)
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İSTAÇ Ge-
nel Müdürlüğü)
Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Merkez ve
Taşra Teşkilatı Temsilcileri
Türkiye Mühendis ve Mimarlar Odaları Bir-
liği (TMMOB)
ÇED Yeterlik Belgesi Almış Danışmanlık
Şirketleri
Yarı Resmi Oda, Birlik ve Enstitüler
Sivil Toplum Kuruluşlarından yaklaşık 550
kişi,
katılım sağlamıştır.
Çalıştayda 6 tematik grupta katılımcılar tara-
fından çalışılmış olup; çalıştayın son gününde
her tematik grup ile ilgili elde edilen sonuçlar
tüm katılımcılara sunularak görüş ve önerileri
alınmıştır.
Çalıştay tematik grupları:
TEMA 1. ÇED Raporunun Hazırlanması ve
Değerlendirilmesi
TEMA 2: İzleme – Eğitim ve Bilgi Paylaşımı
TEMA 3: Halkın Katılımı ve Halkın Görüşleri-
nin ÇED Sürecine Etkin Olarak Yansıtılması
142. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI
ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ ETKİLER-ÖNLEMLER
142
TEMA 4: Küresel Eğilimler
TEMA 5: Mevzuat
TEMA 6: Planlama – ÇED İlişkisi
Çalıştay çıktılarını içeren bir kitapçık basılmış
ve dağıtımı yapılmıştır.
4.3. STRATEJİK ÇEVRESEL DEĞERLEN-
DİRME (SÇD) ÇALIŞMALARI
Avrupa Birliği’nin sürdürülebilir kalkınmayı uy-
gulamaya geçirme süreci ile birlikte “Bazı Plan-
lar ve Programların Çevre Üzerindeki Etkilerinin
Değerlendirilmesine İlişkin 27 Haziran 2001 tarih
ve 2001/42/EC sayılı Avrupa Parlamentosu ve
Konseyi Direktifi (SÇD Direktifi) ’ni yayımlanmış
ve üye ülkelerin 21 Temmuz 2004 tarihine kadar
bu direktif doğrultusunda kendi yönetmeliklerini
çıkartmasını istemiştir.
AB SÇD Direktifi’nde “kapsam” başlıklı 3.
madde’de “....tarım, ormancılık, balıkçılık, enerji,
endüstri, taşımacılık, atık yönetimi, su yönetimi,
telekomünikasyon, turizm, kent ve kırsal plan-
laması ya da arazi kullanımı için hazırlanan ve
85/337/EEC sayılı Direktifin Ek I ve II’sinde sayı-
lan projelerin daha ileri gelişmesinin onaylanma-
sı için çerçeve belirleyen plan ve programların
SÇD sürecine tabi tutulacakları belirtilmektedir.
4.3.1. Stratejik Çevresel Değerlendirme
(SÇD) Nedir?
Sürdürülebilir kalkınmanın uygulamaya dö-
nük bir aracı olan Stratejik Çevresel Değerlendir-
me (SÇD), plan, program ve politikaların çevre
üzerindeki olası olumsuz etkilerinin değerlendi-
rilmesi ve bu etkilerin en aza indirgenmesi süreci
şeklinde tanımlanmaktadır.
Stratejik Çevresel Değerlendirme, çevresel
değerlerin plan ve programlara entegre edildi-
ği, karar vericilere yardımcı olan bir araçtır. SÇD,
Çevresel Etki Değerlendirme ile (ÇED) benzer
özellikler göstermektedir, ancak daha stratejik
kararlara uygulanmaktadır (Şekil 1) . SÇD, daha
az detaylı değerlendirmeler gerektirmektedir.
Şekil 16 Karar verme hiyerarşisine göre uygu-
lanan çevresel değerlendirme araçları
1993ÇED2013
172
4.3. STRATEJİK ÇEVRESEL DEĞERLENDİRME (SÇD) ÇALIŞMALARI
Avrupa Birliği’nin sürdürülebilir kalkınmayı uygulamaya geçirme süreci ile birlikte “Bazı
Planlar ve Programların Çevre Üzerindeki Etkilerinin Değerlendirilmesine İlişkin 27 Haziran
2001 tarih ve 2001/42/EC sayılı Avrupa Parlamentosu ve Konseyi Direktifi (SÇD Direktifi)’ni
yayımlanmış ve üye ülkelerin 21 Temmuz 2004 tarihine kadar bu direktif doğrultusunda
kendi yönetmeliklerini çıkartmasını istemiştir.
AB SÇD Direktifi’nde “kapsam” başlıklı 3. madde’de “....tarım, ormancılık, balıkçılık, enerji,
endüstri, taşımacılık, atık yönetimi, su yönetimi, telekomünikasyon, turizm, kent ve kırsal
planlaması ya da arazi kullanımı için hazırlanan ve 85/337/EEC sayılı Direktifin Ek I ve II’sinde
sayılan projelerin daha ileri gelişmesinin onaylanması için çerçeve belirleyen plan ve
programların SÇD sürecine tabi tutulacakları belirtilmektedir.
4.3.1. Stratejik Çevresel Değerlendirme (SÇD) Nedir?
Sürdürülebilir kalkınmanın uygulamaya dönük bir aracı olan Stratejik Çevresel Değerlendirme
(SÇD), plan, program ve politikaların çevre üzerindeki olası olumsuz etkilerinin
değerlendirilmesi ve bu etkilerin en aza indirgenmesi süreci şeklinde tanımlanmaktadır.
Stratejik Çevresel Değerlendirme, çevresel değerlerin plan ve programlara entegre edildiği,
karar vericilere yardımcı olan bir araçtır. SÇD, Çevresel Etki Değerlendirme ile (ÇED) benzer
özellikler göstermektedir, ancak daha stratejik kararlara uygulanmaktadır (Şekil 1). SÇD, daha
az detaylı değerlendirmeler gerektirmektedir.
Şekil 16 Karar verme hiyerarşisine göre uygulanan çevresel değerlendirme araçları
Politika
Plan
Program
Stratejik Çevresel
Değerlendirme
Çevresel Etki
DeğerlendirmesiProjeler
143. 1993-2013
20. YILI
143
4.3.2. SÇD Süreci
SÇD süreci aşağıdaki aşamalardan oluşmak-
tadır:
Eleme: Eleme işleminde temel alarak, bir
plan veya programın SÇD işlemine tabii olup ol-
madığı belirlenir. Bu karardan, Çevre ve Şehirci-
lik Bakanlığı sorumludur.
Kapsam belirleme: Şayet bir plan veya prog-
ram SÇD’ye tabii ise, bu plan veya programı
uygulayacak sorumlu kurum tarafından, planın
tanımı, göz önünde bulundurulacak olan alterna-
tifleri ve araştırılacak ilgili çevresel etkileri içeren
bir kapsam belirleme dokümanı hazırlanacaktır.
Kapsam belirleme dokümanı, asıl araştırma aşa-
ması için bir “yapılacaklar” listesidir. Kapsam be-
lirleme dokümanı bir halk oturumunda tartışılır.
Araştırma ve Raporlama: Çevrenin mevcut
durumu (ekolojik, sosyal, kültürel ve diğer ilgili
konular) değerlendirilir. Plan veya programa ve
alternatiflere ait beklenen çevresel etkiler de de-
ğerlendirilir. Sonuçlar bir SÇD raporunda sunu-
lur. Bu işi planı başlatan yetkili kurum uygular.
Şekil 17 Stratejik Çevresel Değerlendirme Süreci
KAPSAM BELİRLEME
ELEME
SÇD
KALİTE KONTROL
KARAR VERME
İZLEME
Yetkili Kurum
Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı
STÖ, Halk
İlgili Kurumlar /
Kuruluşlar
Danışma
(Kapsam Belirleme
Toplantısı)
Halkın Katılımı
Toplantısında
Gözlemci
Karar
(Ek I ve Ek II)
Nihai Kapsam
Belirleme Dokümanı
SÇD Raporunun
Hazırlanması
• Hiçbirşey yapılmaması
• Çevresel etkiler
Plan veya Program
Hakkında Nihai Karar
Taslak Kapsam
Belirleme Dokümanı
(Ek-III)
Danışma
(Kapsam Belirleme
Toplantısı)
Danışma
(Kapsam Belirleme
İçin Halkın Katılımı
Toplantısı)
Danışma
(Halkın Katılımı
Toplantısı)
Taslak SÇD Raporu
Halkın Katılımı
Toplantısında
Gözlemci
Nihai SÇD Raporunun
Hazırlanması ve
Bakanlığa Sunumu
Kalite Kontrol
Bilgilendirme BilgilendirmeBilgilendirme
İzlemeİzleme
BilgilendirmeBilgilendirme
144. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI
ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ ETKİLER-ÖNLEMLER
144
Gözden geçirme: Halka danışma esnasında,
SÇD raporu gözden geçirilir. Danışma sonuç-
larına bu raporda yer verilir. Daha sonra Çevre
ve Şehircilik Bakanlığı raporun kalitesini gözden
geçirir. Bu gözden geçirme işlemine dayanarak,
plan uygulayıcısının raporu düzeltmesi gereke-
bilir. Ancak bu, plan uygulayıcısının sorumlulu-
ğundadır.
Karar: SÇD Raporundaki ve plandaki bilgi te-
melinde, plan uygulayıcısı sağlam bir karar verir.
İzleme: SÇD raporu, beklenmedik olumsuz
etkilerin işaret edilmesini sağlamak için, plan uy-
gulamasının nasıl izlenmesi gerektiğine dair bir
taslak içermelidir.
4.3.3. SÇD kapsamında yapılan çalışmalar
Ülkemiz AB Helsinki Zirvesi ile AB aday ül-
kesi ilan edilmiş ve bu bağlamda yürütülecek
AB Müktesebatının Üstlenilmesine İlişkin Ulusal
Uyum Programı 24 Mart 2001 tarih ve 24352 sa-
yılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Programın
“Çevre” başlığı altında Stratejik Çevresel Değer-
lendirme ile ilgili mevzuata da uyum sağlanacağı
taahhüt edilmiştir.
Bu doğrultuda, MATRA Programı kapsamında
2003-2005 yılları arasında Bakanlığımızca “Türki-
ye İçin Taslak bir SÇD Yönetmeliğinin Uyumlaş-
tırılması ve Uygulanması Projesi” yürütülmüştür.
Proje ile AB SÇD Direktifinde belirtilen tüm sek-
törlerin temsilcileri ve etkilenen tüm tarafların ka-
tılımı ile taslak bir SÇD yönetmeliği hazırlanmış
ve bu yönetmeliğin işlerliği turizm sektöründeki
bir pilot proje ile test edilmiştir (Şekil 18) . Taslak
Yönetmeliğin hazırlanmasının yanı sıra proje ile
SÇD konusunda Türkiye’deki kurumsal altyapıyı
geliştirme ve ülkemizi ileride uygulamaya geçe-
cek bu sürece hazırlama amaçlı çalışmalar ger-
çekleştirilmiştir. Bu doğrultuda, projede birlikte
çalışılan başlıca kurum ve kuruluşlar şunlardır:
Kültür ve Turizm Bakanlığı (Yatırım ve İşlet-
meler Genel Müdürlüğü, Kültürel ve Doğal
Varlıkları Koruma Genel Müdürlüğü)
Milli Savunma Bakanlığı
Bayındırlık ve İskân Bakanlığı (TAU Genel
Müdürlüğü)
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı (Maden
İşleri Genel Müdürlüğü)
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı (Tarımsal Üre-
tim ve Geliştirme Genel Müdürlüğü)
Karayolları Genel Müdürlüğü
Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü
Kültür ve Turizm
Orman Genel Müdürlüğü
Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı
Elektrik Araştırma ve İnceleme İdaresi Ge-
nel Müdürlüğü
BOTAŞ
POAŞ
EÜAŞ Genel Müdürlüğü
Manavgat Kaymakamlığı
Oymapınar Belediye Başkanlığı
145. 1993-2013
20. YILI
145
Proje kapsamında tüm proje ortaklarına SÇD
eğitimi verilmiş ve SÇD uygulamalarında başvu-
rulabilecek bir rehber oluşturulmuştur.
Stratejik Çevresel Değerlendirme konusun-
daki çalışmalar, 1 Ocak 2008 yılında başlayan
MATRA programı destekli “Türkiye’nin Stratejik
Çevresel Değerlendirme Uygulama Kapasite-
sinin Arttırılması Projesi” ile devam etmiştir. Bu
projenin amacı, Genel Müdürlüğümüz içinde
SÇD Direktifinin ve SÇD Yönetmeliğinin uygu-
lanması için kapasitenin, farkındalığın arttırılması
ve SÇD konusunda eğitim verme kapasitesine
sahip olacak bir SÇD takımının kurulması, SÇD
için kaynak ve eğitim materyallerinin hazırlanma-
sı hedeflenmektedir.
Kayseri İli 1/50.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı,
SÇD uygulanacak pilot proje olarak belirlenmiş-
tir. Taslak SÇD Yönetmeliği’nde belirtilen süreç-
ten farklı olarak, kapsamlaştırma toplantısından
önce yörede iki ön toplantı gerçekleştirilerek
yöredeki sorunların, güçlü yönlerin öğrenilmesi
ve yörede stratejik çevresel değerlendirme ko-
nusunda farkındalığın arttırılması hedeflenmiştir.
Proje Nisan 2009’da tamamlanmıştır.
Kayseri İli 1/50.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı’na
SÇD uygulanması Pilot Projesi Halkın Katılımı
”Kapsamlaştırma Toplantısı”
4.3.4. Taslak SÇD Yönetmeliği
2001/42/EC sayılı Avrupa Birliği Stratejik Çev-
resel Değerlendirme (SÇD) Direktifi uyumlaştırı-
larak ülkemiz için tüm kurum ve kuruluşların ka-
tılımıyla Taslak SÇD Yönetmeliği hazırlanmıştır.
Taslak SÇD Yönetmeliği, ülkemizde üst ölçekte
uygulanacak ilk çevresel değerlendirme aracı ol-
ması ve ÇED’den önceki aşamada yer seçiminin
Şekil 18 Oymapınar Turizm Gelişim Projesi’nden örnek
146. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI
ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ ETKİLER-ÖNLEMLER
146
yapılabilmesi yönüyle önem arz etmektedir. SÇD
Yönetmeliği ile şeffaf ve uzlaşıya dayalı bir plan-
lama süreci ve daha kaliteli plan ve programların
hazırlanması hedeflenmektedir.
Taslak SÇD Yönetmeliği kapsamında tarım,
ormancılık, balıkçılık, enerji, sanayi, taşımacılık,
atık yönetimi, su yönetimi, telekomünikasyon,
turizm, kent ve kırsal planlaması ya da arazi
kullanımı sektörleri yer almaktadır. Taslak SÇD
Yönetmeliği’ne ilişkin tüm kamu kurum ve ku-
ruluş görüşleri alınmıştır. Kurum görüşlerinde;
SÇD’nin uygulanması için gereken kurumsal ka-
pasite, uzmanlık ve deneyimin hâlihazırda yeter-
siz olduğu, SÇD uygulaması için gereken idari
yapılanmanın oluşturulmasına ve bu konuda ka-
pasite geliştirme çalışmalarının yapılmasına ihti-
yaç duyulduğu hususları belirtilmiştir.
Bu doğrultuda, “Stratejik Çevresel Değerlen-
dirme Yönetmeliği’nin Uygulanmasının Destek-
lenmesi Projesi” IPA 2010 Yılı Programlaması 1.
Bileşeni kapsamında önerilmiştir. Gerek kurum-
sal kapasitenin geliştirilmesi gerekse SÇD Yö-
netmeliğinin etkin uygulanmasının sağlanması
amacıyla sunulan 1 milyon Avroluk AB projesi
kabul görmüştür. Projenin uygulanmasına 2014
yılında başlanması öngörülmektedir. Proje çer-
çevesinde SÇD konusunda kurumsal kapasite-
nin geliştirilmesine yönelik çalışmaların yanısıra
2014-2015 yılları arasında yürütülecek “Stratejik
Çevresel Değerlendirme Yönetmeliği’nin Uygu-
lanmasının Desteklenmesi Projesi” (IPA) ile diğer
sektörlerde de uygulamaya yönelik pilot proje-
lerin yapılması, sektörel rehberler hazırlanması
ve Bakanlığımıza, yetkili kurumlara, üniversitele-
re ve halka yönelik eğitim, seminer ve çalıştay
programların düzenlenmesi hedeflenmektedir.
4.4. KÜMÜLATİF ÇEVRESEL ETKİ DEĞER-
LENDİRMESİ PROJESİ
Ocak-Haziran 2012 tarihleri arasında Bakanlı-
ğımız koordinatörlüğünde Dünya Bankası destekli
kısa dönemli “Kümülatif Çevresel Etki Değerlen-
dirmesi” Projesi yürütülmüştür. Bu proje, ülkemiz-
deki ÇED ve Stratejik Çevresel Değerlendirme
(SÇD) süreçlerinde göz önünde bulundurulabi-
lecek kümülatif ÇED araçlarının ve yöntemlerinin
belirlenmesi için yol göstermeyi amaçlamaktadır.
Proje kapsamında faaliyetlerin ÇED sürecin-
de bütüncül değerlendirilmesini sağlamak üzere
uluslararası iyi örneklerin incelenerek deneyim
kazanılması, metodoloji geliştirilmesi, uygula-
maya yönelik bir kılavuz hazırlanması ve ilgili
kurumlarla çalıştayların düzenlenmesi faaliyetle-
ri bulunmaktadır. Proje ile faaliyetlerin özellikle
HES projelerinin ÇED sürecinde bütüncül de-
ğerlendirilmesini sağlamak üzere Yukarı Cey-
han havzasında kümülatif ÇED çalışması yürü-
tülmüştür. Bu amaca yönelik olarak Kümülatif
ÇED çalışmaları için yol gösterici nitelikte olan
“Taslak Kümülatif ÇED Rehberi” ve “Taslak Tav-
siye Notu” hazırlanmıştır.
Ocak-Mayıs 2013 tarihleri arasında ise söz ko-
nusu projenin devamı niteliğinde olan “Kümülatif
ÇED Projesi II”, Bakanlığımız koordinatörlüğünde
ve Dünya Bankası desteğiyle yürütülmüştür. Proje
çerçevesinde, Taslak Kümülatif ÇED Kılavuzu ve
Taslak Tavsiye Raporlarının nihai hale getirilmesi-
ne yönelik bir değerlendirme Çalıştayı düzenlen-
miş, Pilot proje çerçevesinde uygulamalı çalışma
ve saha ziyareti yapılmış, HES ve Kömürlü Termik
Santrallerin sektörel ÇED Rehberleri güncellen-
miş, eğitimler gerçekleştirilmiştir.
4.5. Çevrimiçi ÇED Süreci Yönetimi
Sistemi (e-ÇED)
2012 yılı Yatırım Programında yer alan pro-
je tamamlanmıştır. Sistemin test çalışmala-
rı ve kullanıcı eğitimleri gerçekleştirilmiştir.
03.10.2013 tarihinde ÇED Yönetmeliğinin
yayımlanmasının ardından 01.11.2013 tari-
hinde sistem devreye alınmıştır.
Oluşturulan sistemde;
ÇED süreci Bakanlıkça yetkilendirilmiş ku-
rum ve kuruluşlar (müşavir firmalar) üze-
rinden yürütülecektir.
147. 1993-2013
20. YILI
147
Müşavir firmalar bu modül üzerinden sis-
teme tanımlanarak, onay aşamasından
sonra kendilerine verilecek kullanıcı adı
ve şifreleriyle e-imzalarını kullanarak ÇED
başvurusu yapabileceklerdir.
Sistemin devreye alınması ile;
ÇED sürecindeki tüm iş ve işlemler elektro-
nik ortamda gerçekleştirilmektedir.
ÇED Süreci içerisinde evrak akışı elektro-
nik ortamda gerçekleşeceği için evrak ha-
valeleri ve postada yaşanan zaman kayıp-
ları da ortadan kaldırılmıştır.
17.07.2008 tarihli ÇED Yönetmeliğinin uy-
gulamasında 180 iş günü olan ÇED Süreci
60 iş gününe düşecektir.
Sistem ile; ÇED Yönetmeliği kapsamında
verilentümkararlarahızlıerişimsağlanacak
ve kapsamlı bir veri tabanı oluşturulmuştur.
Veri tabanı çıktıları ÇED Süreçlerinde karar
verme aşamasında kullanılmaktadır.
ÇED sürecinin her aşamasında Proje sa-
hibi (yatırımcılar) kısa mesaj (SMS) ve e-
posta yoluyla bilgilendirilmektedir.
Proje ile halkın ÇED Sürecine katılımının
etkin ve verimli bir hale getirilmesi ve şeffaf
bir ortamda süreçlerin işletilerek halkın bil-
gilendirilmesi sağlanmaktadır.
Çevrimiçi ÇED Süreci Yönetimi Sistemi ile
IOS ve Android uygulaması da yapılarak
akıllı telefon ve tabletlerden harita üzerinde
«ÇED Olumlu» ve «ÇED Gerekli Değildir»
kararı alan faaliyetler izlenebilmektedir.
ÇED başvurularının e-imza kullanarak gü-
venli ve kolay bir şekilde yapılması sağ-
lanarak, ülke genelinde faaliyetlerin ÇED
Olumlu/ÇED Gerekli Değildir kararı alıp
almadığı kolaylıkla izlenebilmektedir.
Böylece Bakanlığımız, ÇED kapsamında
bulunan ve muaf olan faaliyetlerin çalışma-
larını yakından takip edebilecek, ihtiyaçları
ve sektördeki açığı daha net görebilecek
ve kirlilik yüklerini belirleyerek daha etkin
bir yönetim sergilenmektedir.
Çevrimiçi ÇED Süreci Yönetimi Sistemi
devreye alındığında ÇED Raporu ve Pro-
je Tanıtım Dosyalarının kağıda basılı do-
küman olarak hazırlanmasına gerek ol-
mayacaktır. Böylece, yıllık olarak yaklaşık
61.500.000 adet A4 kağıdından tasarruf
edilecektir.
Çevrimiçi ÇED Süreci Yönetimi Sistemi ile
yıllık olarak yaklaşık 1.000 ton CO2 eşde-
ğerinde emisyon salınımı engellenmiş ola-
caktır. Bu değer, yaklaşık olarak 350 hektar
ağaçlandırmadan elde edilen yutak alan
kapasitesine eşdeğerdir.
Elde edilecek 300 ton kâğıt tasarrufu ile
yıllık olarak; 5.100 adet ağaç kesilmemiş
olacak, 132.000 ton temiz su israf edilme-
yecek, 2.280.000 kWh enerji tasarrufu sağ-
lanacaktır.
4.5.1. e-ÇED Veri Hazırlama ve Aktarma
2013 yılı Yatırım Programında yer alan pro-
je çalışmaları sürdürülmektedir.
Veri hazırlama, aktarım, veri girişi, kontrol
ve eşleştirme hizmeti kapsamında;
20 yılda toplam sayısı yaklaşık 44.000
olan ÇED proje dosyalarının (ÇED olumlu/
olumsuz – ÇED gerekli değildir/gereklidir –
ÇED önemli/önemsiz kararı verilen) verileri
temel olmak üzere;
ÇED kararlarına ait dosyaların (Nihai ÇED
Raporu, Proje Tanıtım Dosyası) sayısal or-
tama aktarılarak, pdf formatında merkezi
veri tabanına aktarılması sağlanacaktır.
148. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI
ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ ETKİLER-ÖNLEMLER
148
Arşivde kağıt ortamındaki (CD ve pdf dos-
yası olmayan) dokümanların ise taranarak
önce pdf formatına dönüştürülüp künye ve
koordinat bilgileri ile aynı şekilde sisteme
aktarılacaktır.
Bakanlığımız Merkez ve Taşra Teşkilatında
doküman ve/veya CD olarak pdf forma-
tında bulunan verilerin, oluşturulacak veri
giriş formu çerçevesinde künye bilgilerinin
ve koordinat bilgilerinin doldurularak sis-
teme aktarılması sağlanacaktır. Bunun için
bir uygulama hazırlanacak ve merkezi veri
tabanına aktarım sağlanacaktır.
Veri giriş ekranları ve diğer ara yüzlerin, ta-
sarımı yapılacaktır.
Sistem benzer sistemlerle veri alışverişin-
de bulunabilecektir.
Aktarılan verilerin merkezi veri tabanında
mükerrer kayıt oluşturmaması sağlanacak-
tır. Varsa mükerrer veriler tespit edilerek
doğru anahtar kayıtlar oluşturularak eşleş-
tirilecektir ve tekil hale getirilecektir.
4.5.2. e-ÇED Karar Destek Sistemi ve Ek
Yazılımları
2013 yılı Yatırım Programında yer alan pro-
je çalışmaları sürdürülmektedir.
Geliştirilmekte olan yazılımla;
e-ÇED ve e-Yeterlik yazılımları için vekalet
verme fonksiyonları geliştirilecektir.
Bakanlık bünyesinde halen kullanılmakta
olan doküman yönetim sisteminin, e-ÇED
ile entegrasyonu yapılacaktır.
e-ÇED içerisinde, ÇED Yönetmeliği kapsa-
mında İçtihat Bilgilendirme Havuzu oluştu-
rulacaktır.
Çevre Düzeni Planları e-ÇED yazılımına
entegre edilecektir.
Karar Destek Sistemi oluşturulacaktır.
(hava, su, emisyon, vibrasyon, gürültü vb.
gerekli olan hesaplamaları yapacaktır.)
e-ÇED içerisinde Anket Modülü oluşturu-
lacaktır.
e-ÇED içerisinde Yeterlik Modülüne eklen-
tiler gerçekleştirilecektir.
e-ÇED içerisinde Performans Yönetim Mo-
dülü oluşturulacaktır.
Sistem faaliyet bazında çevresel etkileşi-
min izlenmesine imkân sağlayacaktır.
e-ÇED ve ilgili sistemlerle servisler aracılığı
ile veri alışverişinde bulunabilecektir.EK-1 1993-2013 ÇED KARARLARI
YIL
SEKTÖRLER
SANAYİİ ENERJİ MADEN ATIK-KİMYA TARIM GIDA ULAŞIM KIYI TURİZM KONUT TOPLAM
ÇED ÇGD ÇED ÇGD ÇED ÇGD ÇED ÇGD ÇED ÇGD ÇED ÇGD ÇED ÇGD ÇED1
ÇGD2
ÇG3
1993-1998 69 312 14 25 159 1.903 37 188 23 292 26 98 54 171 382 2.989 153
1999 15 32 13 4 7 336 4 26 4 87 7 13 7 26 57 524 11
2000 13 42 23 4 32 516 6 38 5 101 6 18 22 45 107 764 15
2001 22 58 23 9 22 513 24 77 6 112 4 21 18 69 119 859 12
2002 24 66 17 20 24 600 23 136 5 146 6 21 18 79 117 1.068 6
2003 5 215 14 28 18 877 24 196 6 223 12 37 1 139 80 1.715 3
2004 3 248 18 68 17 1.155 23 230 8 238 12 49 5 134 86 2.122 7
2005 9 204 17 117 14 1.305 27 338 8 237 15 57 12 200 102 2.458 10
2006 13 210 17 180 21 1.806 42 526 4 400 16 72 10 247 123 3.441 28
2007 34 426 41 233 38 2.068 34 436 14 573 29 75 19 403 209 4.214 82
2008 22 454 59 248 46 1.734 33 347 15 562 25 74 17 238 217 3.657 32
2009 17 413 58 648 48 1.717 35 200 24 345 17 29 2 197 201 3.549 51
2010 39 655 87 285 56 1.754 25 241 22 662 25 45 0 290 254 3.932 42
2011 31 770 80 300 74 2.136 33 305 60 737 24 87 6 257 308 4.592 21
2012 40 569 125 296 144 1.745 32 326 57 562 21 38 6 223 425 3.759 42
2013 27 139 85 60 69 314 32 60 53 141 11 11 2 79 279 804 0
TOPLAM 383 4.813 691 2.525 789 20.479 434 3.670 314 5.418 256 745 199 2.797 3.066 40.447 515
152. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI
ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ ETKİLER-ÖNLEMLER
152
Amaç, Kapsam, Dayanak, Tanımlar ve Kısalt-
malar
Amaç
MADDE 1 – (1) Bu Yönetmeliğin amacı, Çev-
resel Etki Değerlendirmesi sürecinde uyulacak
idari ve teknik usul ve esasları düzenlemektir.
Kapsam
MADDE 2 – (1) Bu Yönetmelik;
a) Çevresel Etki Değerlendirmesi Başvuru
Dosyası, Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu
ile Proje Tanıtım Dosyasının hangi tür projeler
için isteneceği ve içereceği konuları,
b) Çevresel Etki Değerlendirmesi sürecinde
uyulacak idari ve teknik usul ve esasları,
c) Çevresel Etki Değerlendirmesi kapsamına
giren projelerin izlenmesi ve denetlenmesini,
ç) Çevresel Etki Değerlendirmesi sisteminin,
çevre yönetiminde etkin ve yaygın biçimde uy-
gulanabilmesi ve kurumsal yapısının güçlendiril-
mesi için gerekli eğitim çalışmalarını,
kapsar.
Dayanak
MADDE 3 – (1) Bu Yönetmelik, 9/8/1983 ta-
rihli ve 2872 sayılı Çevre Kanununun 10 uncu
maddesine dayanılarak hazırlanmıştır.
Tanımlar ve kısaltmalar
MADDE 4 – (1) Bu Yönetmelikte geçen;
a) Bakanlık: Çevre ve Şehircilik Bakanlığını,
b) Bakanlıkça yetkilendirilmiş kurum ve kuru-
luşlar: Çevresel Etki Değerlendirmesi Başvuru
Dosyası, Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu,
Proje Tanıtım Dosyası hazırlamak ve sunmak,
ÇED Olumlu Kararı alan projelerin inşaat döne-
mine ilişkin izleme ve kontrolü raporlama çalış-
malarını yapabilmek için gerekli şartları taşıyan
kurum/kuruluşları,
c) Çevresel etki değerlendirmesi (ÇED) : Ger-
çekleştirilmesi planlanan projelerin çevreye ola-
bilecek olumlu ve olumsuz etkilerinin belirlenme-
sinde, olumsuz yöndeki etkilerin önlenmesi ya
da çevreye zarar vermeyecek ölçüde en aza in-
dirilmesi için alınacak önlemlerin, seçilen yer ile
teknoloji alternatiflerinin belirlenerek değerlen-
dirilmesinde ve projelerin uygulanmasının izlen-
mesi ve kontrolünde sürdürülecek çalışmaları,
ç) Çevresel etki değerlendirmesi başvuru
dosyası: EK-3’te yer alan Genel Formatı esas alı-
narak hazırlanan dosyayı,
d) Çevresel etki değerlendirmesi genel forma-
tı: Gerçekleştirilmesi planlanan, EK-1’de yer alan
projelerin özelliklerini, yerini, olası etkilerini ve
öngörülen önlemleri içeren, projeyi genel boyut-
ları ile tanıtan ÇED başvuru dosyası hazırlanması
sırasında esas alınacak EK-3’teki genel formatı,
e) Çevresel etki değerlendirmesi raporu: EK-
1’de yer alan veya Bakanlıkça “Çevresel Etki De-
ğerlendirmesi Gereklidir” kararı verilen bir proje
için belirlenen özel formata göre hazırlanacak
raporu,
f) Çevresel etki değerlendirmesi raporu özel
formatı: Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu-
nun hazırlanmasında esas alınmak üzere; Ko-
misyon tarafından projenin önemli çevresel bo-
yutları ile Halkın Katılımı toplantısındaki görüş ve
öneriler göz önüne alınmak suretiyle EK-3’teki
Çevresel Etki Değerlendirmesi genel formatında
belirtilen ana başlıklar altında ele alınması gere-
ken konuları tanımlayan formatı,
EK-3 ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ YÖNETMELİĞİ
ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ YÖNETMELİĞİ
BİRİNCİ BÖLÜM
153. 1993-2013
20. YILI
153
g) Çevresel etki değerlendirmesi gerekli de-
ğildir kararı: Seçme Eleme Kriterlerine tabi pro-
jelerin çevresel etkilerinin incelenerek, önemli
çevresel etkilerinin olmadığı ve Çevresel Etki
Değerlendirmesi Raporu hazırlanmasına gerek
bulunmadığını belirten Bakanlık kararını,
ğ) Çevresel etki değerlendirmesi gereklidir
kararı: Seçme Eleme Kriterlerine tabi projelerin
çevresel etkilerinin incelenerek, çevresel etkileri-
nin daha detaylı incelenmesi amacıyla Çevresel
Etki Değerlendirmesi Raporu hazırlanmasının
gerektiğini belirten Bakanlık kararını,
h) Çevresel etki değerlendirmesi olumlu ka-
rarı: Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu hak-
kında Komisyon tarafından yapılan değerlendir-
meler dikkate alınarak, projenin çevre üzerindeki
muhtemel olumsuz etkilerinin, alınacak önlemler
sonucu ilgili mevzuat ve bilimsel esaslara göre
kabul edilebilir düzeylerde olduğunun saptan-
ması üzerine projenin gerçekleşmesinde çevre
açısından sakınca görülmediğini belirten Bakan-
lık kararını,
ı) Çevresel etki değerlendirmesi olumsuz
kararı: Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu
hakkında Komisyonca yapılan değerlendirmeler
dikkate alınarak, projenin çevre üzerindeki muh-
temel olumsuz etkileri nedeniyle gerçekleştiril-
mesinde çevre açısından sakınca görüldüğünü
belirten Bakanlık kararını,
i) Çevresel etki değerlendirmesi süreci: Ger-
çekleştirilmesi planlanan projenin çevresel etki
değerlendirmesinin yapılması için başvuru ile
başlayan ve Bakanlık tarafından kararın verilme-
si ile sona eren süreci,
j) Çevrimiçi ÇED süreci yönetim sistemi: ÇED
sürecindeki iş ve işlemlerin elektronik ortamda
gerçekleştirileceği sistemi,
k) Duyarlı yöreler: Çevresel etkilere karşı biyo-
lojik, fiziksel, ekonomik, sosyal ve kültürel nitelikli
özellikleri ile duyarlı olan veya mevcut kirlilik yükü
çevre ve halk sağlığını bozucu düzeylere ulaştı-
ğı belirlenen yörelerle, ülkemiz mevzuatı ve taraf
olunan uluslararası sözleşmeler uyarınca korun-
ması gerekli görülen ve EK-5’te yer alan alanları,
l) Etki: Gerçekleştirilmesi planlanan bir proje-
nin hazırlık, inşaat ve işletme sırasında ya da iş-
letme sonrasında, çevre unsurlarında doğrudan
ya da dolaylı olarak, kısa veya uzun dönemde,
geçici ya da kalıcı, olumlu ya da olumsuz yönde
ortaya çıkması olası değişiklikleri,
m) Etki alanı: Gerçekleştirilmesi planlanan bir
projenin işletme öncesi, işletilmesi ve işletme
sonrasında etkilediği alanı,
n) Halk: Türkiye Cumhuriyeti vatandaşla-
rı, Türkiye’de ikamet eden yabancılar ile ulusal
mevzuat çerçevesinde bir veya daha fazla tüzel
kişi veya bu tüzel kişilerin birlik, organizasyon
veya grupları,
o) Halkın katılımı toplantısı: Kapsam ve özel
format belirlenmesinden önce halkı proje hak-
kında bilgilendirmek, projeye ilişkin görüş ve
önerilerini almak üzere yapılan toplantıyı,
ö) İlgili halk: Gerçekleştirilmesi planlanan pro-
jeden etkilenen veya etkilenmesi muhtemel olan
halkı,
p) İzleme ve kontrol: Gerçekleştirilmesi plan-
lanan projeye dair “Çevresel Etki Değerlendir-
mesi Gerekli Değildir” veya “Çevresel Etki De-
ğerlendirmesi Olumlu” kararı alındıktan sonra,
başlangıç ve inşaat dönemine ilişkin kararın ve-
rilmesine esas teşkil eden şartlar doğrultusunda
yürütülmesinin sağlanması için yapılan çalışma-
ların bütününü,
r) Kapsam ve özel format belirleme: ÇED sü-
recine tabi projeler için Halkın Katılımı Toplan-
tısından sonra format verme aşamasına kadar
yapılacak iş ve işlemleri,
s) Komisyon: Proje için verilecek özel forma-
tın kapsamını belirlemek ve hazırlanan ÇED Ra-
154. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI
ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ ETKİLER-ÖNLEMLER
154
porunu inceleyip değerlendirmek üzere Bakanlık
tarafından kurulan Komisyonu,
ş) Proje: Gerçekleştirilmesi planlanan yatırımı,
t) Proje tanıtım dosyası: Seçme Eleme Kriter-
lerine tabi projelere ÇED uygulanmasının gerekli
olup olmadığının belirlenmesi amacıyla hazırla-
nan dosyayı,
u) Proje sahibi: Projeyi gerçekleştirecek ger-
çek veya tüzel kişiyi,
ü) Seçme eleme kriterleri: Proje Tanıtım Dos-
yasının hazırlanmasında esas alınacak EK-4’teki
formatı,
ifade eder.
İKİNCİ BÖLÜM
Genel Hükümler
Yetki
MADDE 5 – (1) Bu Yönetmeliğe tabi projeler
hakkında “ÇED Olumlu”, “ÇED Olumsuz”, “ÇED
Gereklidir” veya “ÇED Gerekli Değildir” kararları-
nı verme yetkisi Bakanlığa aittir. Ancak Bakanlık
gerekli gördüğü durumlarda “ÇED Gereklidir”
veya “ÇED Gerekli Değildir” kararının verilmesi
konusundaki yetkisini, sınırlarını belirleyerek yet-
ki genişliği esasına göre Valiliklere devredebilir.
Çevresel etki değerlendirmesi başvuru dos-
yası, çevresel etki değerlendirmesi raporu veya
proje tanıtım dosyası hazırlama yükümlülüğü
MADDE 6 – (1) Bu Yönetmelik kapsamında-
ki bir projeyi gerçekleştirmeyi planlayan gerçek
veya tüzel kişiler; Çevresel Etki Değerlendirme-
sine tabi projeleri için; ÇED Başvuru Dosyasını,
ÇED Raporunu, Seçme Eleme Kriterleri uygula-
nacak projeler için ise Proje Tanıtım Dosyasını
Bakanlıkça yetkilendirilmiş kurum ve kuruluşlara
hazırlatmak, ilgili makama sunulmasını sağla-
mak ve proje kapsamında verdikleri taahhütlere
uymakla yükümlüdürler.
(2) Kamu kurum ve kuruluşları, bu Yönetme-
lik hükümlerinin yerine getirilmesi sürecinde pro-
je sahiplerinin veya Bakanlıkça yetkilendirilmiş
kurum ve kuruluşların isteyeceği konuya ilişkin
her türlü bilgi, doküman ve görüşü vermekle yü-
kümlüdürler.
(3) Bu Yönetmeliğe tabi projeler için “Çev-
resel Etki Değerlendirmesi Olumlu” kararı veya
“Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir”
kararı alınmadıkça bu projelere hiç bir teşvik,
onay, izin, yapı ve kullanım ruhsatı verilemez,
proje için yatırıma başlanamaz ve ihale edilemez.
(4) Bu Yönetmelik hükümlerine göre karar
tesis edilmeden önce, projenin gerçekleştirilme-
sinin mevzuat bakımından uygun olmadığının
tespiti halinde, aşamasına bakılmaksızın süreç
sonlandırılarak dosya iade edilir.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Çevresel Etki Değerlendirmesi Yöntemi
Çevresel etki değerlendirmesine tabi projeler
MADDE 7 – (1) Bu Yönetmeliğin;
a) EK-1’de yer alan projelere,
b) “ÇED Gereklidir” kararı verilen projelere,
c) EK-2’de yer alan projelere ilişkin kapasite
artırımı ve/veya genişletilmesi halinde, mevcut
projenin kapasitesi ile kapasite artışı toplamı EK-
1’de belirtilen eşik değer veya üzerinde olan pro-
jelere,
ç) ÇED Olumlu kararı verilmiş projelerde ya-
pılacak kapasite artışı veya kapasite artışları top-
lamı EK-1’de yer alan eşik değerler ve üzerinde
olan projelere,
d) Bu Yönetmelik kapsamında yer alan ve
eşik değeri olan fakat eşik değer altında kaldığın-
dan Yönetmelik kapsamı dışında kalan projelere
ilişkin kapasite artırımı ve/veya genişletilmesinin
planlanması halinde, mevcut proje kapasitesi ve
kapasite artışı toplamı ile birlikte projenin yeni
155. 1993-2013
20. YILI
155
kapasitesi EK-1’de belirtilen eşik değer veya
üzerinde olan projelere,
ÇED Raporu hazırlanması zorunludur.
Çevresel etki değerlendirmesi sürecinin baş-
latılması ve komisyonun kuruluşu
MADDE 8 – (1) Bakanlıkça yetkilendirilmiş
kurum ve kuruluşlar EK-3’te yer alan ÇED Genel
Formatı esas alınarak hazırlanan ÇED Başvuru
Dosyasını ve proje sahibi tarafından yetkilendi-
rildiğine dair vekâletname ve imza sirkülerini Ba-
kanlığa sunar.
(2) “ÇED Gereklidir” kararı verilen projeler için,
bu karar ve ÇED Başvuru Dosyası ve proje sahibi
tarafından yetkilendirildiğine dair vekâletname ve
imza sirküleri Bakanlıkça yetkilendirilmiş kurum
ve kuruluşlar tarafından Bakanlığa sunulur.
(3) Bakanlık, başvuru dosyasındaki bilgi ve
belgeleri uygunluk bakımından inceler. Bu işlem-
ler beş iş günü içinde tamamlanır. Uygun hazır-
lanmadığı anlaşılan dosya tamamlanmak üzere
iade edilir. Bakanlıkça yetkilendirilmiş kurum ve
kuruluşlar eksikliklerini tamamlayıp dosyayı ye-
niden Bakanlığa sunar.
(4) İnceleme sonucunda dosyanın uygun
hazırlandığına karar verilmesi halinde Bakanlık
tarafından başvuru dosyasındaki bilgiler dikkate
alınarak, ilgili kamu kurum ve kuruluş temsilcile-
ri, Bakanlık yetkilileri, proje sahibi ve Bakanlıkça
yetkilendirilmiş kurum ve kuruluşlardan oluşan
bir komisyon kurulur.
(5) Bakanlık, proje ile ilgili olarak başvurunun
yapıldığını, ÇED sürecinin başladığını ve ÇED
süreci tamamlanana kadar projeye ilişkin görüş,
soru ve önerilerin değerlendirilmek üzere Valili-
ğe veya Bakanlığa verilebileceğini anons, askıda
ilan, internet gibi uygun araçlarla halka duyurur
ve ÇED Başvuru Dosyasını yayınlar.
(6) Bakanlık halkın katılımı toplantısı ve kap-
sam belirleme için görüş verme tarihini belirten
bir yazıyı ve EK-3’te yer alan genel format doğ-
rultusunda hazırlanmış ÇED Başvuru Dosyasını
komisyon üyelerine gönderir.
(7) Bakanlık, gerekli gördüğü hallerde, pro-
jenin konusu, türü ve proje için belirlenen yerin
özelliklerini de dikkate alarak, üniversiteler, ens-
titüler, araştırma ve uzman kuruluşları, meslek
odaları, sendikalar, birlikler, sivil toplum örgüt-
lerinden temsilcileri de komisyon toplantılarına
üye olarak çağırabilir.
(8) Komisyonda kurum ve kuruluş temsilcisi
olarak görev yapan üyelerin, yeterli mesleki bil-
gi ve deneyime sahip olmaları ve temsil ettikleri
kurum ve kuruluşların görev alanlarıyla sınırlı ol-
mak üzere görüş vermeye yetkili kılınmış olma-
ları esastır.
Halkın katılımı toplantısı
MADDE 9 – (1) Halkı yatırım hakkında bilgi-
lendirmek, projeye ilişkin görüş ve önerilerini
almak üzere Komisyonun kapsamı belirlemesin-
den önce, Bakanlıkça yetkilendirilmiş kurum ve
kuruluşlar tarafından proje sahibinin katılımı ile
Bakanlıkça belirlenen tarihte ve Valilikçe belirle-
nen yer ve saatte halkın katılımı toplantısı düzen-
lenir.
a) Bakanlıkça yetkilendirilmiş kurum ve kuru-
luşlar toplantı tarihini, saatini, yerini ve konusunu
belirten bir ilanı; projenin gerçekleştirileceği yö-
rede yerel süreli yayınlanan bir gazete ile birlik-
te o yörede yaygın süreli yayınlanan ulusal bir
gazetede toplantı tarihinden en az on gün önce
yayınlatır.
b) Toplantı, Çevre ve Şehircilik İl Müdürünün
veya görevlendireceği bir yetkilinin başkanlı-
ğında yapılır. Toplantıda; halkın, proje hakkında
bilgilendirilmesi, görüş, soru ve önerilerinin alın-
ması sağlanır. Başkan katılımcılardan görüşlerini
yazılı olarak vermelerini isteyebilir. Toplantı tuta-
nağı, bir sureti Valilikte kalmak üzere Bakanlığa
gönderilir.
156. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI
ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ ETKİLER-ÖNLEMLER
156
(2) Valilik, halkın katılımı toplantısı ile halkın
görüş ve önerilerini bildirebileceği süreç ile ilgili
zamanlama takvimini ve iletişim bilgilerini halka
duyurur. Halkın görüş ve önerileri zamanlama
takvimi içerisinde komisyona sunulur.
(3) Komisyon üyeleri, kapsam belirlemesi
öncesinde proje uygulama yerini inceleyebi-
lir; kendilerine iletilen tarihe göre halkın katılımı
toplantısına katılabilirler. Halkın katılımı toplantısı
çalışmaları ile ilgili sekretarya hizmeti, Valilik ta-
rafından yürütülür.
(4) Bakanlıkça yetkilendirilmiş kurum ve ku-
ruluşlar tarafından halkı bilgilendirmek amacıyla
broşür dağıtmak, anket, seminer gibi çalışma-
lar halkın katılımı toplantısından önce yapılabilir
veya internet sitesinden yayınlanabilir.
Komisyonun, kapsam ve özel format belir-
lemesi
MADDE 10 – (1) Komisyon tarafından; ÇED
Raporu Özel Formatı ve ÇED Raporunu hazırla-
yacak çalışma grubu Bakanlığa önerilir.
(2) Komisyon tarafından belirlenen Özel For-
mat, Bakanlık tarafından belirlenen Özel Format
bedelinin bu maddede belirlenen süre içerisin-
de ödenmesi mukabilinde verilir. Halkın Katılımı
Toplantısı/Toplantılarının tamamlanmasından iti-
baren Format bedeli üç ay içerisinde yatırılmaz
ise başvuru geçersiz sayılır.
(3) Kapsam belirleme ve Özel Format verme
işlemleri, Format Bedeli yatırılmasından sonra
yedi iş günü içerisinde Bakanlıkça tamamlanır.
(4) Bakanlıkça yetkilendirilmiş kurum ve ku-
ruluşlar Özel Formatın veriliş tarihinden itibaren
onsekiz ay içinde ÇED Raporunu Bakanlığa sun-
makla yükümlüdür. Bu süre içinde ÇED Raporu
sunulmaz ise başvuru geçersiz sayılır.
Çevresel etki değerlendirmesi raporunun ba-
kanlığa sunulması
MADDE 11 – (1) Bakanlıkça yetkilendirilmiş
kurum ve kuruluşlar tarafından hazırlanan ÇED
Raporu Bakanlığa sunulur. ÇED Raporunun
Özel Formata uygunluğu ve belirlenen çalışma
grubunda yer alması gereken meslek uzman-
larınca hazırlanıp hazırlanmadığı hakkındaki in-
celeme Bakanlık tarafından beş iş günü içinde
sonuçlandırılır. ÇED Raporunun Özel Formata
uygun olmadığı ve/veya belirlenen çalışma gru-
bunca hazırlanmadığının anlaşılması halinde, bu
hususların yerine getirilmesi için ÇED Raporu
Bakanlıkça yetkilendirilmiş kurum ve kuruluşla-
ra iade edilir, söz konusu raporun altı ay içinde
Bakanlığa sunulmaması durumunda başvuru
geçersiz sayılır.
(2) Özel Formata uygun olduğu tespit edilen
ÇED Raporu, incelemek ve değerlendirmek üze-
re yapılacak toplantının tarihi ve yerini belirten bir
yazı ekinde Bakanlık tarafından Komisyon üyele-
rine gönderilir.
(3) Proje ile ilgili inceleme değerlendirme
sürecinin başladığı ve ÇED Raporunun halkın
görüşüne açıldığı Bakanlık ve Valilik tarafından
anons, askıda ilan, internet gibi uygun araçlarla
halka duyurulur.
(4) ÇED Raporunu incelemek isteyenler,
duyuru tarihinden itibaren rapor nihai edilene
kadar raporu inceleyerek proje hakkında Ba-
kanlığa veya Valiliğe görüş bildirebilirler. Valiliğe
bildirilen görüşler Bakanlığa iletilir. Bu görüşler
komisyon tarafından dikkate alınır ve Bakanlıkça
yetkilendirilmiş kurum/kuruluşlar tarafından ÇED
Raporuna yansıtılır.
Komisyonun çalışma usulü ve çevresel
etki değerlendirmesi raporunun incelenmesi
MADDE 12 – (1) Komisyon ÇED Raporunu,
ilk inceleme değerlendirme toplantısından itiba-
ren on iş günü içinde inceler ve değerlendirir.
(2) Komisyon üye sayısının salt çoğunluğu ile
toplanır. Komisyon üyeleri, temsil ettikleri merke-
zi ve yerel kurum ve kuruluşları ilgilendiren konu-
lardaki yetki, görev ve sorumlulukları çerçevesin-
157. 1993-2013
20. YILI
157
de görevlendirilirler; kurum ve kuruluşları adına
görüş bildirirler. Komisyon başkanı, üyelerden
görüşlerini yazılı olarak vermelerini isteyebilir.
Yazılı görüş veren kurum temsilcilerinin sonraki
toplantılara katılmamaya ilişkin istemleri komis-
yon başkanınca değerlendirilir.
(3) Komisyon, Bakanlıkça yetkilendirilmiş
kurum ve kuruluşlardan proje ile ilgili geniş kap-
samlı bilgi vermesini, araç gereç sağlamasını,
konusu itibariyle Bakanlıkça ya da Bakanlıkça
yetkilendirilmiş özel veya kamuya ait kurum ve
kuruluşların laboratuvarlarınca analiz, deney ve
ölçümler yapmasını veya yaptırmasını isteyebilir.
(4) Su, toprak ve benzeri analizlerde, tartış-
malı durum olması halinde şahit numuneye baş-
vurulabilir. Bu işlemlerin sonuçlarını Bakanlıkça
yetkilendirilmiş kurum ve kuruluşlar Bakanlığa
sunmakla yükümlüdürler.
(5) Komisyon gerekli görürse, görevlendire-
ceği üyeleri aracılığı ile projenin gerçekleştirilme-
si planlanan yerde ve benzer tesislerde incele-
me yapabilir.
(6) ÇED Raporunda önemli eksiklik ve yanlış-
ların görülmesi durumunda komisyon, bunların
giderilmesini Bakanlıkça yetkilendirilmiş kurum
ve kuruluşlardan veya ilgili kurumlardan ister. Bu
durumda, inceleme değerlendirme süreci dur-
durulur. Eksiklikler tamamlanmadan veya gerekli
düzeltmeler yapılmadan komisyon çalışmalarına
devam edilmez.
(7) Bakanlıkça yetkilendirilmiş kurum ve kuru-
luşların ÇED Raporunda gerekli görülen düzelt-
meleri yapıp yeniden Bakanlığa sunmasından
sonra, komisyon Bakanlıkça toplantıya çağrılır.
Toplantının yapılması ile birlikte inceleme değer-
lendirme süreci kaldığı yerden işlemeye başlar.
(8) Bakanlıkça yetkilendirilmiş kurum ve kuru-
luşlardan ÇED Raporunda değişiklik yapması en
çok iki kez istenebilir. Yapılan düzeltme komis-
yonca yeterli görülmez ise durum bir tutanakla
saptanır ve başvuru Bakanlıkça geçersiz sayılır.
(9) Komisyon tarafından, inceleme değerlen-
dirme toplantıları sırasında;
a) ÇED Raporu ve eklerinin yeterli ve uygun
olup olmadığı,
b) Yapılan incelemelerin, hesaplamaların ve
değerlendirmelerin yeterli düzeyde veri, bilgi ve
belgeye dayandırılıp dayandırılmadığı,
c) Projenin çevreye olabilecek etkilerinin kap-
samlı bir şekilde incelenip incelenmediği,
ç) Çevreye olabilecek olumsuz etkilerin gide-
rilmesi için gerekli önlemlerin yer alıp almadığı,
d) Halkın katılımı toplantısı ve süreç içerisinde
gelen görüş ve önerilere çözüm getirilip getiril-
mediğine ilişkin inceleme ve değerlendirmeler
yapılır.
(10) Komisyon çalışmalarını ve değerlendir-
melerini tutanak altına alır ve sonuçlandırır.
Komisyon tarafından incelenerek son şekli
verilen çevresel etki değerlendirmesi raporu
ve ilgili dokümanların bakanlığa sunulması
MADDE 13 – (1) Komisyon tarafından incele-
nerek son şekli verilen ÇED Raporu, Bakanlıkça
yetkilendirilmiş kurum ve kuruluşlar tarafından
inceleme değerlendirme toplantılarının sona er-
dirilmesinden sonraki on iş günü içinde Bakan-
lığa sunulur.
Çevresel etki değerlendirmesi olumlu veya
çevresel etki değerlendirmesi olumsuz kararı
MADDE 14 – (1) Komisyon tarafından incele-
nerek son şekli verilen ÇED Raporu halkın görüş
ve önerilerini almak üzere uygun araçlarla on gün
görüşe açılır. Bakanlıkça projeyle ilgili karar alma
sürecinde bu görüşler de değerlendirilir. Bakan-
lık halktan gelen görüşler doğrultusunda rapor
içeriğinde gerekli eksikliklerin tamamlanmasını,
ek çalışmalar yapılmasını ya da Komisyonunun
yeniden toplanmasını isteyebilir. Gerekli çalış-
maların yapılmasını müteakip Bakanlıkça nihai
158. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI
ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ ETKİLER-ÖNLEMLER
158
ÇED Raporunun Bakanlığa sunulması istenir.
Nihai ÇED Raporu, Nihai ÇED Raporu ve ekle-
rinin taahhüdü altında olduğunu belirten taahhüt
yazısı ve noter onaylı imza sirküleri beş iş günü
içerisinde Bakanlığa sunulur. Kamu kurum ve
kuruluşlarından imza sirküleri istenmez.
(2) Birinci fıkrada belirtilen belgeler öngörü-
len süre içinde gerekçesi belirtilmeden sunul-
maz ise nihai ÇED Raporu ve başvuru geçersiz
sayılır.
(3) Bakanlık tarafından; sunulan nihai ÇED
Raporlarının komisyon üye sayısı kadar çoğaltıl-
ması istenir. Çoğaltılan nihai ÇED Raporları on iş
günü içerisinde Bakanlığa sunulur. Bakanlık, Ko-
misyonun rapor hakkındaki çalışmaları ve halkın
görüşlerini dikkate alarak proje için “ÇED Olum-
lu” ya da “ÇED Olumsuz” kararını on iş günü
içinde verir, bu kararı komisyon üyelerine bildirir.
Bakanlık ve Valilik, alınan kararı uygun araçlarla
halka duyurur.
(4) “ÇED Olumlu” kararı verilen proje için
yedi yıl içinde mücbir bir sebep bulunmaksızın
yatırıma başlanmaması durumunda “ÇED Olum-
lu” kararı geçersiz sayılır.
(5) “ÇED Olumsuz” kararı verilen projeler için
“ÇED Olumsuz” kararı verilmesine neden olan
şartlarda değişiklik olması durumunda yeniden
başvuruda bulunulabilir.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Seçme, Eleme Kriterleri Uygulama Yönte-
mi
Seçme, eleme kriterlerine tabi projeler
MADDE 15 – (1) Bu Yönetmeliğin;
a) EK-2’de yer alan projeler,
b) Bu Yönetmelik kapsamında yer alan ve eşik
değeri olan fakat eşik değer altında kaldığından
yönetmelik kapsamı dışında kalan projelere iliş-
kin kapasite artırımı ve/veya genişletilmesi plan-
lanması halinde, mevcut projenin kapasitesi ve
kapasite artışı toplamı ile birlikte projenin yeni
kapasitesi EK-2’de belirtilen eşik değer veya
üzerinde olan projeler,
c) ÇED Olumlu Kararı verilmiş projelerde ya-
pılacak kapasite artışı veya artışları toplamı EK-
2’de yer alan eşik değerler ve üzerinde olan pro-
jeler,
ç) ÇED Gerekli Değildir kararı verilmiş pro-
jelerde, mevcut proje ile kapasite artışı toplamı
EK-2’de yer alan eşik değerler ve üzerinde olan
projeler,
seçme, eleme kriterlerine tabidir.
Başvuru ve inceleme
MADDE 16 – (1) Çevresel Etki Değerlendir-
mesinin gerekli olup olmadığının araştırılması
amacıyla Bakanlıkça yetkilendirilmiş kurum ve
kuruluşlar tarafından; Ek-4’e göre hazırlanan
Proje Tanıtım Dosyası, proje sahibince Proje Ta-
nıtım Dosyasında ve eklerinde yer alan bilgi ve
belgelerin doğru olduğunu belirtir taahhüt yazısı
ve imza sirküleri ile Bakanlık tarafından belirle-
nen başvuru bedelinin ödendiğine dair belge
Bakanlığa sunulur.
(2) Bakanlık, proje için hazırlanan Proje Ta-
nıtım Dosyasını Ek-4’te yer alan kriterler çer-
çevesinde beş iş günü içinde inceler. Dosya
kapsamındaki bilgi ve belgelerde eksikliklerin
bulunması halinde bunların tamamlanması Ba-
kanlıkça yetkilendirilmiş kurum ve kuruluşlardan
istenir.
(3) Eksiklikleri altı ay içerisinde Bakanlığa
sunulmayan Proje Tanıtım Dosyaları iade edilir,
başvuru geçersiz sayılır.
(4) Bakanlık gerekli gördüğü hallerde proje
alanını yerinde inceleyebilir veya inceletebilir.
Çevresel etki değerlendirmesi gereklidir veya
çevresel etki değerlendirmesi gerekli değildir ka-
rarı
159. 1993-2013
20. YILI
159
MADDE 17 – (1) Bakanlık Proje Tanıtım Dos-
yalarını EK-4’te yer alan kriterler çerçevesinde
inceler ve değerlendirir. Bakanlık, bu aşamada
gerekli görülmesi halinde Bakanlıkça yetkilendi-
rilmiş kurum ve kuruluşlardan proje ile ilgili geniş
kapsamlı bilgi vermesini, araç gereç sağlaması-
nı, yeterliği kabul edilebilir kuruluşlarca analiz,
deney ve ölçümler yapmasını veya yaptırmasını
isteyebilir.
(2) Bakanlık onbeş iş günü içinde inceleme
ve değerlendirmelerini tamamlar. Proje hakkında
«ÇED Gereklidir» veya «ÇED Gerekli Değildir»
kararını beş iş günü içinde verir, kararı Valiliğe,
proje sahibine ve Bakanlıkça yetkilendirilmiş ku-
rum ve kuruluşlara bildirir. Valilik bu kararı uygun
araçlarla halka duyurur.
(3) ÇED Gerekli Değildir kararı verilen proje
için beş yıl içinde mücbir bir sebep bulunmak-
sızın yatırıma başlanmaması durumunda ÇED
Gerekli Değildir kararı geçersiz sayılır.
(4) “ÇED Gereklidir” kararı verilen projeler
için bir yıl içerisinde Bakanlığa başvuru yapılma-
ması durumunda karar geçersiz sayılır.
BEŞİNCİ BÖLÜM
İzleme ve Kontrol
Yatırımın izlenmesi ve kontrol edilmesi
MADDE 18 – (1) Bakanlık, “ÇED Olumlu” ka-
rarı veya “ÇED Gerekli Değildir” kararı verilen
projelerle ilgili olarak, ÇED Raporu veya Ek-4’e
göre hazırlanan Proje Tanıtım Dosyasında öngö-
rülen ve proje sahibi tarafından taahhüt edilen
hususların yerine getirilip getirilmediğini izler ve
kontrol eder.
(2) Bakanlık bu görevi yerine getirirken ge-
rekli görmesi durumunda ilgili kurum ve kuruluş-
larla işbirliği yapar.
(3) Proje sahibi, “ÇED Olumlu” kararını aldık-
tan sonra yatırımın başlangıç, inşaat dönemine
ilişkin izleme raporlarını Bakanlıkça yetkilendi-
rilmiş kurum ve kuruluşlara yaptırmakla, Bakan-
lıkça yetkilendirilmiş kurum ve kuruluşlar da bu
raporları Bakanlığa sunmakla yükümlüdür.
(4) Proje sahibi “ÇED Olumlu” veya “ÇED
Gerekli Değildir” kararını aldıktan sonra projede
yapılacak bu Yönetmeliğe tabi değişiklikleri Ba-
kanlığa veya Valiliğe iletmekle yükümlüdür.
Yönetmeliğe aykırı uygulamaların durdu-
rulması
MADDE 19 – (1) Bu Yönetmelik kapsamında-
ki projelerde;
a) “ÇED Olumlu” kararı alınmaksızın başlanan
faaliyetler Bakanlıkça, “ÇED Gerekli Değildir”
kararı alınmaksızın başlanan faaliyetler ise ma-
hallin en büyük mülki amiri tarafından süre veril-
meksizin durdurulur. “ÇED Olumlu” ya da “ÇED
Gerekli Değildir” kararı alınmadıkça yatırıma iliş-
kin durdurma kararı kaldırılmaz. “ÇED Olumlu”
ya da “ÇED Gerekli Değildir” kararı alınmaz ise,
yatırımcı faaliyet alanını eski haline getirmekle
yükümlüdür. 2872 sayılı Çevre Kanununun ilgili
hükümlerine göre işlem tesis edilir.
b) “ÇED Olumlu” kararı ya da “ÇED Gerekli
Değildir” kararı verildikten sonra, proje sahibi tara-
fından nihai ÇED Raporu veya Proje Tanıtım Dos-
yasında taahhüt edilen hususlara uyulmadığının
tespit edilmesi durumunda söz konusu taahhütle-
re uyulması için projeyle ilgili Bakanlıkça/Valilikçe
bir defaya mahsus olmak üzere en fazla doksan
gün süre verilebilir. Bu süre sonunda taahhüt edi-
len hususlara uyulmaz ise yatırım durdurulur. Yü-
kümlülükler yerine getirilmedikçe durdurma kararı
kaldırılmaz. 2872 sayılı Çevre Kanununun ilgili hü-
kümlerine göre işlem tesis edilir.
ALTINCI BÖLÜM
Çeşitli ve Son Hükümler
Sürelerin uzatılması ve durdurulması
MADDE 20 – (1) Bu Yönetmelikte belirtilen
süreler, Bakanlıkça yetkilendirilmiş kurum ve ku-
160. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI
ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ ETKİLER-ÖNLEMLER
160
ruluşların istemi ve Bakanlıkça uygun görülmesi
halinde veya Bakanlığın doğrudan gerekli gördü-
ğü hallerde, gerekçesi belirtilerek Bakanlık tara-
fından uzatılabilir veya durdurulabilir. Bakanlıkça
yetkilendirilmiş kurum ve kuruluşlara raporlarla il-
gili eksiklikleri gidermesi ve ilave işlemler yapması
için verilen süreler ÇED sürecine dâhil değildir.
Proje sahibinin değişmesi
MADDE 21 – (1) Proje sahibinin herhangi bir
nedenle değişmesi durumunda; projenin yeni
sahibi, devirle ilgili bilgi ve belgelerin tasdikli
suretini, taahhütnamesini ve imza sirkülerini Ba-
kanlığa/Valiliğe sunmakla yükümlü olup, proje-
nin önceki sahibinin taahhüt ve yükümlülüklerini,
devir tarihinden itibaren, başka bir işleme gerek
kalmaksızın üstlenmiş sayılır.
Çevresel etki değerlendirmesi uygulamaları-
nın güçlendirilmesi
MADDE 22 – (1) Bakanlık, ÇED uygulamaları-
na ilişkin olarak, gerektiğinde yerli ve yabancı ku-
rum ve kuruluşlar ile işbirliği halinde her türlü eği-
tim, plan, program ve proje çalışmaları yapabilir;
kitap, kitapçık, rehber ve her çeşit doküman hazır-
layabilir; seminer ve toplantılar düzenleyebilir.
Askeri projeler
MADDE 23 – (1) Askeri projelerle ilgili ÇED
uygulamaları ilgili kurumun görüşü alınarak Ba-
kanlık tarafından belirlenir.
Olağan üstü durumlar ve özel hükümler
MADDE 24 – (1) Aşağıdaki projeler için uygu-
lanacak yöntem Bakanlıkça belirlenir:
a) Afet riski altındaki alanların dönüştürülmesi
işlemleri, doğal afetler sonucu yıkılan, bozulan,
tahrip olan veya hasar gören herhangi bir yatırı-
mın bulunduğu yerde kısmen veya tümü ile yeni-
den gerçekleştirilmesi planlanan projeler,
b) ÇED Yönetmeliğine tabi olmayan veya
Seçme Eleme Kriterlerine tabi olduğu halde
proje sahibinin ÇED Raporu hazırlanması talebi
üzerine Bakanlıkça uygun görülen projeler,
c) Organize Sanayi Bölgeleri, İhtisas Organi-
ze Sanayi Bölgeleri, Endüstri Bölgeleri, Serbest
Bölgeler ile Teknoloji Geliştirme Bölgelerinde ku-
rulması planlanan projeler,
ç) Stratejik Çevresel Değerlendirme yapılan
alanlarda kurulması planlanan projeler,
d) Teknoloji değişikliği uygulamak suretiyle,
verim artırımına, doğal kaynak kullanımını azalt-
maya ve/veya çevre kirliliğini azaltmaya yönelik
yapılmak istenilen değişiklikler veya prototip üre-
tim yapan projeler,
e) EK-1 veya EK-2’de bulunup da eşik değeri
olmayan projelerde yapılacak her türlü değişikli-
ği içeren projeler.
Entegre projeler
MADDE 25 – (1) Bu Yönetmeliğe tabi birden
fazla projeyi kapsayan entegre bir projenin plan-
lanması halinde, Bakanlıkça entegre proje için
tek bir ÇED Başvuru Dosyası/Proje Tanıtım Dos-
yası hazırlanması istenebilir.
Arama projeleri
MADDE 26 – (1) Maden, petrol, doğalgaz,
kaya gazı veya jeotermal kaynak arama proje-
leri için EK-4’te yer alan ‘proje tanıtım dosyası-
nın hazırlanmasında esas alınacak seçme eleme
kriterleri’ doğrultusunda hazırlanan Proje Tanıtım
Dosyası ile Bakanlığa müracaatta bulunulur.
(2) Proje sahibi, arama projeleri için, çevresel
etkilerin araştırılması amacıyla, bir dilekçe ekin-
de EK-4’e göre hazırlanan 3 adet Proje Tanıtım
Dosyasını Bakanlığa sunar. Bakanlık sunulan
Proje Dosyasını inceleyip değerlendirerek, proje
hakkında ‘ÇED Gerekli Değildir veya ÇED Ge-
reklidir Kararı’ verir. ÇED Gereklidir Kararı veril-
diği takdirde, Ek-3’te yer alan formata göre ÇED
Başvuru Dosyası hazırlanması istenir.
161. 1993-2013
20. YILI
161
(3) Arama projelerine ilişkin Proje Tanıtım
Dosyası hazırlayanlarla ilgili hususlar tebliğ ile
belirlenir.
Yeterlik belgesi
MADDE 27 – (1) ÇED Başvuru Dosyası, ÇED
Raporu veya Proje Tanıtım Dosyası hazırlayacak
kurum ve kuruluşlar Bakanlıktan Yeterlik Belgesi
almakla yükümlüdürler. Yeterlik Belgesinin veril-
mesi, Yeterlik Belgesi verilen kurum ve kuruluş-
ların denetimi ve belgenin iptal edilmesi ile ilgili
usul ve esaslar Bakanlıkça yayımlanacak bir teb-
liğ ile düzenlenir.
Tebliğler
MADDE 28 – (1) Bakanlık, gerekli gördüğü
hallerde bu Yönetmeliğin uygulanmasına ilişkin
olarak tebliğler çıkarabilir.
Yürürlükten kaldırılan yönetmelik
MADDE 29 – (1) 17/7/2008 tarihli ve 26939
sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Çevresel Etki
Değerlendirmesi Yönetmeliği yürürlükten kaldı-
rılmıştır.
Geçiş süreci
GEÇİCİ MADDE 1 – (1) Bu Yönetmeliğin yü-
rürlük tarihinden önce, ÇED Başvuru Dosyası/
Proje Tanıtım Dosyası Valiliğe ya da Bakanlığa
sunulmuş projelere başvuru tarihinde yürürlükte
olan Yönetmelik hükümleri uygulanır.
Kanuni kapsam dışı projeler
GEÇİCİ MADDE 2 – (1) 23/6/1997 tarihinden
önce kamu yatırım programına alınmış olup;
29/5/2013 tarihi itibariyle planlama aşaması geç-
miş ve ihale süreci başlamış olan veya üretim
veya işletmeye başlamış olan projeler ile bun-
ların gerçekleştirilmesi için zorunlu olan yapı ve
tesisler Çevresel Etki Değerlendirmesi kapsamı
dışındadır.
Diğer kapsam dışı projeler
GEÇİCİ MADDE 3 – (1) Çevresel Etki Değer-
lendirmesi Yönetmeliğinin ilk yayım tarihi olan
7/2/1993 tarihinden önce üretime ve/veya işlet-
meye başladığı belgelenen projeler Çevresel
Etki Değerlendirmesi kapsamı dışındadır.
Çevrimiçi ÇED süreci yönetim sistemi
GEÇİCİ MADDE 4 – (1) Çevrimiçi ÇED Süre-
ci Yönetim Sisteminin yürütülmesine ilişkin iş ve
işlemler Bakanlık tarafından belirlenir ve Bakanlı-
ğın internet sayfasında ilan edilir.
Yürürlük
MADDE 30 – (1) Bu Yönetmelik yayımı tari-
hinde yürürlüğe girer.
Yürütme
MADDE 31 – (1) Bu Yönetmelik hükümlerini
Çevre ve Şehircilik Bakanı yürütür.
EK– 1
ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ UY-
GULANACAK PROJELER LİSTESİ
1- Rafineriler:
a) Ham petrol rafinerileri,
b) 500 ton/gün üzeri taşkömürü ve bitümlü
maddelerin gazlaştırılması ve sıvılaştırılması pro-
jeleri,
c) Doğalgaz sıvılaştırma ve gazlaştırma tesis-
leri.
2- Termik güç santralleri:
a) Toplam ısıl gücü 300 MWt (Megawatt ter-
mal) ve daha fazla olan termik güç santralleri ile
diğer yakma sistemleri,
b) Nükleer güç santralleri veya diğer nükleer
reaktörlerin kurulması veya sökümü (maksimum
gücü sürekli termik yük bakımından 1 kilovatı aş-
mayan, atom çekirdeği parçalanabilen ve çoğa-
lan maddelerin dönüşümü, üretimi amaçlı araş-
tırma projeleri hariç)
3- Nükleer yakıt tesisleri:
a) Nükleer yakıtların yeniden işlenmesi,
b) Nükleer yakıtların üretimi veya zenginleş-
tirilmesi,
162. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI
ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ ETKİLER-ÖNLEMLER
162
c) Radyasyondan arınmış nükleer yakıtların
veya sınır değerin üzerinde radyasyon içeren
atıkların işlenmesi,
ç) Radyasyonlu nükleer yakıtların nihai berta-
rafı işlemi,
d) Yalnız radyoaktif atıkların nihai bertarafı iş-
lemi,
e) Yalnızca radyasyonlu nükleer yakıtların (10
yıldan uzun süre için planlanmış) veya nükleer
atıkların üretim alanından farklı bir alanda depo-
lanması,
f) Radyasyondan arınmış nükleer yakıtların
nihai bertarafı.
4- Metal endüstri tesisleri:
a) Cevherden demir ve çelik üreten tesisler
(250.000 ton/yıl ve üzeri),
b) Demir çelikten çelik üreten tesisler (hurda
dahil) (250.000 ton/yıl ve üzeri),
c) Demir çeliğin ergitildiği ve dökümünün ya-
pıldığı tesisler (hurda dahil) (250.000 ton/yıl ve
üzeri),
ç) Demir dışı metallerin ergitildiği ve dökümü-
nün yapıldığı tesisler (250.000 ton/yıl ve üzeri),
d) Sıcak haddeleme tesisleri,
1) Demir veya çeliğin haddelendiği tesisler
(250.000 ton/yıl ve üzeri),
2) Demir dışı metallerin haddelendiği tesisler
(250.000 ton/yıl ve üzeri) .
5- Tank hacminin 100 m³ ve üzeri olduğu,
elektrolitik veya kimyasal bir proses kullanılarak
metal veya plastik maddelerin yüzeylerinin me-
talle kaplandığı tesisler veya yüzey temizleme
işleminin yapıldığı tesisler.
6- Asbest çıkartılması ve asbest içeren ürünle-
ri işleme veya dönüştürme tesisleri:
a) Asbest madeni işletmeleri ve zenginleştir-
me tesisleri,
b) Son ürün olarak friksiyon (sürtünme) mad-
desi üreten 50 ton/yıl ve üzeri kapasiteli tesisler,
c) 200 ton/yıl ve üzeri asbest kullanan diğer
tesisler,
ç) 10.000 ton/yıl ve üzeri kapasiteli, son ürünü
asbestli beton olan tesisler.
7- Fonksiyonel olarak birbirine bağlı çeşitli bi-
rimleri kullanarak endüstriyel ölçekte üretim ya-
pan kimya tesisleri:
a) Organik kimyasalların üretimi,
b) İnorganik kimyasalların üretimi,
c) Yıllık 20.000 ton ve üzeri fosfor, azot ve po-
tasyum bazlı basit veya bileşik gübrelerin üreti-
mi.
8- Patlayıcı ve parlayıcı maddelerin üretildiği
tesisler.
9- Şehirlerarası yollar ve havaalanları:
a) Şehirlerarası demiryolu hatları,
b) Pist uzunluğu 2.100 m ve üzeri olan hava-
alanları,
c) Otoyollar ve devlet karayolları,
ç) Şehirlerarası dört ve üzeri şeritli karayolları-
nın yapımı, iki ya da daha az trafik şeridi bulunan
şehirlerarası mevcut karayollarının dört ya da
daha fazla şeritli olacak şekilde yenilenmesi ya
da genişletilmesi, yeniden yapılan ya da genişle-
tilen bölümün sürekli uzunluğunun 10 km ya da
daha uzun olacak şekilde uzatılması.
10- Su yolları, limanlar ve tersaneler:
a) 1.350 DWT ve üzeri ağırlıktaki deniz araçla-
rının geçişine izin veren kıta içi suyollarının yapı-
mı ve kıta içi su trafiği için yapılacak olan liman-
lar,
b) 1.350 DWT ve üzeri ağırlıktaki deniz araç-
larının yanaşabileceği ticari amaçlı liman, iskele
ve rıhtımlar,
163. 1993-2013
20. YILI
163
c) Yük ve yolcu gemilerinin yapım, bakım
veya onarımı amaçlı tersaneler ile 24 m ve üze-
rinde yat imalatı yapan tesisler,
ç) Gemi söküm yerleri,
d) Yat limanları veya yat yanaşma yerleri.
11- 3.000.000 m3
ve üzeri malzeme çıkarılma-
sı planlanan dip taraması projeleri.
12- Tehlikeli ve özel işleme tabi atıklar:
a) Tehlikeli ve özel işleme tabi atıkların geri
kazanılması yakılması (oksitlenme yoluyla yak-
ma, piroliz, gazlaştırma veya plazma ve benzeri
termal bertaraf işlemleri) ve/veya nihai bertarafını
yapacak tesisler,
b) Yakma kapasitesi 1 ton/gün ve üzerinde
olan tıbbi atıklar için projelendirilen yakma tesis-
leri,
c) Yıllık işleme kapasitesi 2000 ton ve üzeri
olan atık yağ geri kazanımı için projelendirilen
tesisler.
13- Günlük kapasitesi 100 ton ve üzeri atık-
ların yakılması (oksitlenme yoluyla yakma, piro-
liz, gazlaştırma veya plazma ve benzeri termal
bertaraf işlemleri), belediye atıkları hariç olmak
üzere alanı 10 hektardan büyük ve/veya hedef
yılı da dahil günlük 100 ton ve üzeri olan atıkların
ara işleme tabi tutulması ve/veya düzenli depo-
lanması için kurulacak tesisler.
14- 10 milyon m3
/yıl ve üzeri yeraltı suyu çı-
karma veya suyu yeraltında depolama projeleri.
15- Boru ile içme suyu taşımaları dışında ka-
lan ve akarsu havzaları arasında, 10 milyon m3
/
yıl ve üzeri su aktarma projeleri.
16- Elektrik enerjisi üretimi amacıyla kurulan
su depolama tesisleri (Göl hacmi 10 milyon m3
ve üzeri olan baraj veya göletler) .
17- Kurulu gücü 25 MWm
ve üzeri olan hidro-
elektrik santralleri.
18- Kapasitesi 150.000 eşdeğer kişi ve/veya
30.000 m3
/gün üzeri kapasiteli atık su arıtma te-
sisleri.
19- Günlük kapasitesi 100 ton ve üzeri kümes
ve ahır gübrelerinin geri kazanılmasına ve/veya
bertaraf edilmesine yönelik tesisler.
20- Hayvan kesim tesisleri:
a) Büyükbaş ve/veya küçükbaş hayvan kesi-
minin yapıldığı tesisler [ (100 kesim ünitesi/gün
ve üzeri), (Her bir kesim ünitesi eşdeğerleri: 1
baş sığır, 2 baş deve kuşu, 4 baş domuz, 8 baş
koyun, 10 baş keçi, 130 baş tavşan) ],
b) Kanatlı hayvanların kesiminin yapıldığı te-
sisler [ (60.000 adet/gün ve üzeri tavuk ve eşde-
ğeri diğer kanatlılar) (1 adet hindi = 7 adet tavuk
esas alınmalıdır) ].
21- Hayvan yetiştirme tesisleri:
a) 5.000 baş ve üzeri büyükbaş yetiştirme te-
sisleri,
b) 25.000 baş ve üzeri küçükbaş yetiştirme
tesisleri,
c) Büyükbaş ve küçükbaş hayvanların birlikte
yetiştirilmesi [ (5.000 büyükbaş ve üzeri,1 büyük-
baş=5 küçükbaş eşdeğeri esas alınmalıdır) ],
ç) 900 baş ve üzeri domuz besi tesisleri,
d) Kanatlı yetiştirme tesisleri [ (Bir üretim pe-
riyodunda 60.000 adet ve üzeri tavuk (civciv, da-
mızlık, piliç, vb.) veya eşdeğer diğer kanatlılar)
(1 adet hindi = 7 adet tavuk esas alınmalıdır) ].
22- Kültür balıkçılığı projeleri (1.000 ton/yıl ve
üzeri üretim) .
23- Bitkisel ürünlerden hamyağ üretimi veya
rafinasyon işleminin yapıldığı tesisler [200 ton/
gün yağ ve üzeri. (kekik, papatya ve benzeri
esansiyel yağlar hariç) ].
24- Süt işleme tesisleri (çiğ süt işleme kapasi-
tesi 100.000 litre /gün ve üzeri) .
164. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI
ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ ETKİLER-ÖNLEMLER
164
25- Maya fabrikaları (25.000 ton/yıl ve üzeri) .
26- Şeker fabrikaları.
27- Orman ürünleri ve selüloz tesisleri:
a) Selüloz üretim tesisleri,
b) Kereste veya benzeri lifli maddelerden kâ-
ğıt hamuru üretim tesisleri,
c) Her çeşit kâğıt üretim tesisleri (100.000 ton/
yıl ve üzeri kapasiteli) .
28- Yıllık kapasitesi 3.000 ton ve üzeri olan ka-
sar (haşıl sökme, ağartma, merserizasyon, kos-
tikleme ve benzeri.) veya yıllık kapasitesi 3.000
ton ve üzeri olan boyama birimlerini içeren iplik,
kumaş veya halı fabrikaları.
29- Madencilik projeleri:
a) 25 hektar ve üzeri çalışma alanında (kazı ve
döküm alanı toplamı olarak) açık işletmeler,
b) 150 hektarı aşan (kazı ve döküm alanı top-
lamı olarak) çalışma alanında açık işletme yönte-
mi ile kömür çıkarma,
c) Biyolojik, kimyasal, elektrolitik ya da ısıl iş-
lem yöntemleri uygulanan cevher zenginleştirme
tesisleri ve/veya bu zenginleştirme tesislerine
ilişkin atık tesisleri.
ç) Kırma-eleme-yıkama tesisleri (1a ve 2a
grup madenler 400.000 ton/yıl ve üzeri)
30- 500 ton/gün ham petrol, 500.000 m3
/gün
doğal gaz veya kaya gazının çıkarılması.
31- Petrol, doğalgaz ve kimyasalların 40
km’den uzun 600 mm ve üzeri çaplı borularla ta-
şınması.
32- Çimento fabrikaları.
33- 50.000 m3
ve üzeri kapasitede olan petrol,
doğalgaz, petrokimya ve kimyasal madde do-
lum ve tahliye yapılan depolama tesisleri.
34- Ham deri işleme tesisleri (konfeksiyon
ürünleri hariç) (2.000 ton/yıl ve üzeri) .
35- İhtisas Organize Sanayi Bölgeleri (EK-1 ve
EK-2’de yer alan projeler) .
36- Pil ve akü üretim tesisleri (montaj yapılan
tesisler hariç) .
37- Tarım ilaçları ve/veya farmasötik ürünlerin
etken maddelerinin üretildiği tesisler.
38- Motorlu taşıtların üretimi [Kara taşıtları
(otomobil, otobüs ve benzeri); tarım makinala-
rı (traktör, biçerdöver ve benzeri); iş makinaları
(dozer, ekskavatör ve benzeri); savunma sanayi
taşıtları (tank, zırhlı araç ve benzeri) ] (Çatı hazır-
lama ve boyahane bölümlerini içermeyen, tüm
parçaların sadece montajının yapıldığı tesisler
hariç) (10.000 adet/yıl ve üzeri) ].
39- Demiryolu taşıtlarının üretiminin yapıldığı
tesisler (Tüm parçaların sadece montajının yapıl-
dığı tesisler hariç) (1.000 adet/yıl ve üzeri) .
40- Motorlu hava taşıtlarının üretimi.
41- Cam, cam elyafı, taş yünü, ve benzeri üre-
tim tesisleri (100.000 ton/yıl ve üzeri) .
42- Lastik üretim tesisleri.
43- Seramik veya porselen üretimi yapan te-
sisler (hammadde kapasitesi 100.000 ton/yıl ve
üzerinde olanlar) .
44- Turizm konaklama tesisleri (500 oda ve
üzeri oteller, tatil köyleri ve/veya turizm komp-
leksleri ve benzeri) .
45- Toplu konut projeleri (2.000 konut ve üze-
ri) .
46- 500 yatak ve üzeri kapasiteli hastaneler.
47- Golf tesisleri (50 hektar ve üzeri) .
48- Alışveriş merkezleri (50.000 m2
ve üzeri
kapalı inşaat alanı) .
49- Türbin sayısı 20 ve üzeri olan rüzgar enerji
santralleri.
50- Jeotermal enerji santralleri:
165. 1993-2013
20. YILI
165
a) Elektrik enerjisi üretilmesi amacıyla jeoter-
mal kaynağın çıkartılması (Isıl kapasitesi 25 MWe
ve üzeri) .
b) Elektrik enerjisi üretilmesi amacı dışında je-
otermal kaynağın çıkartılması veya kullanılması
(Isıl kapasitesi 25 MWt
ve üzeri) .
51- Güneş enerjisi santralleri (kapladığı alan
20 hektar ve üzeri) .
52- 154 kV (kilovolt) ve üzeri gerilimde 15
km’den uzun enerji iletim hatları.
EK-2
SEÇME-ELEME KRİTERLERİ UYGULANA-
CAK PROJELER LİSTESİ
(Ek–1’de Yer Alan Alt Sınırlar Bu Listede
Üst Sınır Olarak Alınır)
1- 50-500 ton/gün taş kömürü ve bitümlü
maddelerin gazlaştırılması ve sıvılaştırılması pro-
jeleri.
2- a) Kimyasalların üretimi, petrolden yağla-
ma maddesi üretimi veya ara ürünlerin işlenmesi
için projelendirilen tesisler (proses kaynaklı atığı
ve yan ürünü olmayan sadece karışım yapan te-
sisler bu kapsamın dışındadır.),
b) Atık yağ geri kazanımı için projelendirilen
tesisler (Yıllık işleme kapasitesi 2000 ton’dan az
olanlar),
c) Yakma kapasitesi 200-1000 kg/gün arasın-
da olan tıbbi atık yakma tesisleri ve tıbbi atıkların
fiziksel ve kimyasal olarak ara işleme tabi tutul-
ması amacıyla kurulan tesisler,
ç) Tehlikeli ve özel işleme tabi atıkların fiziksel
yöntemlerle geri kazanılması (Ömrünü tamam-
lamış lastiklerin, kabloların kırma ve parçalama
işlemi hariç olmak üzere) .
3- Toplam depolama kapasitesi 500-50000 m3
arası olan doğalgaz, petrokimya, petrol ve kim-
yasal madde dolum ve tahliye yapılan depolama
tesisleri (Perakende satış istasyonları bu kapsa-
mın dışındadır) .
4- Tarım ilaçları ve farmasotik ürünlerin (aşı
ve serum üretimi hariç), boya ve cilaların (reçine
ünitesini ihtiva eden tesisler), elastomer esaslı
ürünlerin (vulkanizasyon ünitesi içeren) işleme
tabi tutulduğu tesisler, peroksitlerin üretildiği te-
sisler ve bitki gelişim düzenleyiciler.
5- Belediye atıkları dahil olmak üzere atıkların
kompost ve diğer tekniklerle ara işleme tabi tu-
tulması, düzenli depolanması ve bertaraf edilme-
si için kurulan tesisleri.
(Belediye atıklarının düzenli depolama tesis-
leri ve inşaat/yıkıntı ve hafriyat atıklarının depo-
lanmasına ilişkin kapasite artışları ve genişleme-
lere bu Yönetmelik hükümleri uygulanmaz.)
6- Hammadde üretim ünitesini içeren sabun
ve/veya deterjan üretimi yapan tesisler.
7- Toplam depolama kapasitesi 500 ton ve
üzeri olan patlayıcı ve parlayıcı madde depoları.
8- Metal endüstrisi (1.000 ton/yıl ve üzeri) :
a) Cevherden demir ve çelik üreten tesisler,
b) Hurda demir çelikten çelik üreten tesisler,
c) Demir çeliğin ergitildiği ve dökümünün ya-
pıldığı tesisler (hurda dahil),
ç) Demir dışı metallerin ergitildiği ve dökümü-
nün yapıldığı tesisler,
d) Sıcak haddeleme tesisleri,
1) Demir veya çeliğin haddelendiği tesisler
2) Demir dışı metallerin haddelendiği tesisler
e) Soğuk haddeleme tesisleri (tel çekme te-
sisleri hariç),
1) Demir veya çeliğin haddelendiği tesisler
2) Demir dışı metallerin haddelendiği tesisler
9- Tank hacminin 5 m³ ve üzeri olduğu, elek-
trolitik veya kimyasal bir proses kullanılarak me-
166. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI
ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ ETKİLER-ÖNLEMLER
166
tal ve plastik maddelerin yüzeylerinin metalle
kaplandığı tesisler veya yüzey temizleme işlemi-
nin yapıldığı tesisler.
10- Tekstil tesisleri:
a) Boyama (kimyasal veya kök boya kullanı-
larak) veya kasar işlemi yapan iplik, kumaş veya
halı fabrikaları,
b) Yün veya tiftiğin ovalanması, yağının alın-
ması veya ağartmasının yapıldığı endüstriyel tip
tesisler,
c) Denim (Kot) veya konfeksiyon ürünleri yı-
kama tesisleri (yumuşaklık ve çekmezlik özelliği
kazandırmak için sadece yumuşatıcılarla yapılan
normal yıkama hariç),
ç) Baskı işlemi yapan tesisler (Baskı sonrası
kumaşın yıkama işlemine tabi tutulduğu tesisler)
.
11- Cam, cam elyafı, taş yünü, ve benzeri üre-
tim tesisleri.
12- Her çeşit kâğıt üretim tesisleri.
13- Lastik kaplama tesisleri (soğuk lastik kap-
lama hariç) .
14- Ham deri işleme tesisleri (konfeksiyon
ürünleri hariç) .
15- Motorlu taşıtların üretimi [Kara taşıtları
(otomobil, otobüs ve benzeri); tarım makinala-
rı (traktör, biçerdöver ve benzeri); iş makinaları
(dozer, ekskavatör ve benzeri); savunma sanayi
taşıtları (tank, zırhlı araç ve benzeri) ] (Çatı hazır-
lama ve boyahane bölümlerini içermeyen, tüm
parçaların sadece montajının yapıldığı tesisler
hariç) ].
16- İçten yanmalı motor üretimi.
17-Demiryolu taşıtlarının üretiminin yapıldığı
tesisler (Tüm parçaların sadece montajının ya-
pıldığı tesisler hariç) .
18- Beyaz eşyaların boyanarak üretiminin ya-
pıldığı tesisler.
19- Hazır beton tesisleri, çimento veya diğer
bağlayıcı maddeler kullanılarak şekillendirilmiş
malzeme üreten tesisler, ön gerilimli beton ele-
manı, gaz beton, betopan ve benzeri üretim ya-
pan tesisler (Üretim kapasitesi 100 m3
/saat ve
üzeri) .
20- Tuğla veya kiremit üretimi yapan tesisler
(Hammadde kapasitesi 1.000 ton/yıl ve üzeri) .
21- Seramik veya porselen üretimi yapan te-
sisler (Hammadde kapasitesi 1.000 ton/yıl ve
üzeri) .
22- Klinker öğütme tesisleri.
23- Asfalt plent tesisleri.
24- Tehlikeli ve özel işleme tabi atıkların ara
depolanması.
25- Anfo ve/veya havai fişek üretimi.
26- Tuz işleme tesisleri (eleme, paketleme ha-
riç ) .
27- Yıllık 1000 ton ve üzeri fosfor, azot ve po-
tasyum bazlı basit veya bileşik gübrelerin üreti-
mi.
28- Bitkisel ürünlerin üretimi ile ilgili projeler:
a) Bitkisel ham yağ veya rafine yağ üreten te-
sisler, (kekik, papatya ve benzeri esansiyel yağ-
ların üretimi hariç),
b) Nişasta üretimi veya nişasta türevlerinin
üretildiği tesisler,
c) Fermantasyon ile alkolleştirme sürecinin
gerçekleştiği üretim tesisleri, (5.000 litre/yıl ve
üzeri),
ç) Suma üretim tesisi (5.000 litre/yıl ve üzeri),
d) Malt üretim tesisi (5.000 ton/yıl ve üzeri),
e) Zeytin işleme tesisi (5 ton/gün ve üzeri),
f) Sigara fabrikaları (1000 ton/yıl ve üzeri),
g) Maya fabrikaları,
167. 1993-2013
20. YILI
167
ğ) Meyve türevli içecekler, meşrubat veya al-
kollü içecek üretilen tesisler ( 5.000 lt/yıl ve üzeri)
29- Hayvansal ürünlerin üretimi ile ilgili pro-
jeler:
a) Hayvansal yağların eritildiği tesisler,
b) Su ürünleri işleme tesisleri,
c) Süt işleme tesisleri ( çiğ süt işleme kapasi-
tesi 10.000 litre /gün ve üzeri),
ç) Kültür balıkçılığı projeleri (30 ton/yıl ve üzeri
üretim),
d) Balık kuluçkahaneleri (40 milyon adet/yıl
ve üzeri yavru üretimi),
e) Büyükbaş ve/veya küçükbaş hayvan kesi-
minin yapıldığı tesisler [ ( 20 kesim ünitesi/gün
ve üzeri), (Her bir kesim ünitesi eşdeğerleri: 1
baş sığır, 2 baş deve kuşu, 4 baş domuz, 8 baş
koyun, 10 baş keçi, 130 baş tavşan) ],
f) Kanatlı hayvanların kesiminin yapıldığı te-
sisler [ (1.000 adet/gün ve üzeri tavuk ve eşde-
ğeri diğer kanatlılar) (1 adet hindi = 7 adet tavuk
esas alınmalıdır) ],
g) Likit yumurta üretim tesisi (10 ton/gün ve
üzeri ),
ğ) Rendering tesisleri.
30- Kümes ve ahır gübrelerinin geri kazanıl-
masına ve/veya bertaraf edilmesine yönelik te-
sisler (1-100 ton/gün) .
31- Arazi kullanım vasfını değiştirmeyi amaç-
layan projeler:
a) Kullanım amacı değiştirilmeksizin tarım
arazilerinin yeniden yapılandırılması ile ilgili pro-
jeler (1.000 hektar ve üzeri),
b) İşlenmemiş veya yarı işlenmiş alanların,
tarım ve orman amacı ile kullanımını amaçlayan
projeler (1.000 hektar ve üzeri),
c) Orman alanlarının başka amaçla kullanıma
dönüştürülmesi projeleri (1.000 hektar ve üzeri),
ç) Tarımsal amaçlı su yönetimi projeleri (1.000
hektar ve üzeri) .
32- Hayvan yetiştirme tesisleri:
a) 500 baş ve üzeri büyükbaş yetiştirme te-
sisleri,
b) 2500 baş ve üzeri küçükbaş yetiştirme te-
sisleri,
c) Büyükbaş ve küçükbaş hayvanların birlikte
yetiştirilmesi (500 büyükbaş ve üzeri, 1 büyük-
baş=5 küçükbaş eşdeğeri esas alınmalıdır),
ç) Kanatlı yetiştirme tesisleri [ (Bir üretim pe-
riyodunda 20.000 adet ve üzeri tavuk (civciv, pi-
liç, ve benzeri) veya eşdeğer diğer kanatlılar) (1
adet hindi = 7 adet tavuk) ],
d) Kürk hayvanı yetiştiriciliği yapan tesisler
(5000 adet ve üzeri),
e) 300 baş ve üzeri domuz besi tesisleri.
33- Altyapı tesisleri:
a) Kıta içi suyollarının yapımı (EK-1’de yer al-
mayanlar),
b) Ticari amaçlı limanlar, iskeleler, rıhtımlar
(EK-1’de yer almayanlar),
c) Feribot iskeleleri,
ç) Balıkçı barınakları, römorkör barınakları,
d) Denizden 10.000 m2
ve üzerinde alan kaza-
nılması projeleri,
e) Erozyonla mücadele etmek için kıyılarda
yapılan çalışmalar ve kıyının değişimine neden
olabilecek deniz kenarında yapılan çalışmalar;
dalgakıran, mahmuz, mendirek, set ve benzeri
(bunların bakımı onarımı hariç),
f) EK-1’de yer almayan demiryolu hatları
(Bağlantı hatları hariç),
g) Demiryolu güzergah değişikliği, güzergah-
tan ayrılan kısımların toplam uzunluğu 30 km. ve
üzerinde olması,
168. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI
ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ ETKİLER-ÖNLEMLER
168
ğ) Mevcut demiryolu hatlarının yanına yapıla-
cak ikinci demiryolu hatları,
h) Demiryolu taşımacılığında kullanılan ak-
tarma amaçlı tesisler, demiryolu terminallerinin
yapımı,
ı) Tramvaylar, yükseltilmiş ve yeraltından ge-
çen demiryolu hatları, yolcu taşıma için kullanı-
lan benzer hatlar (metrolar, hafif raylı taşıma sis-
temleri ve benzeri.),
i) Havaalanları (Ek-1’de yer almayanlar),
j) 20 km ve üzeri çevre yolları,
k) İl yolları (köy yolları hariç),
l) EK-1 ve EK-2’de yer alan karayolu projeleri-
nin, 20 km ve üzerinde sürekli uzunlukta güzer-
gahının değiştirilmesi,
m) İki veya daha az trafik şeridi bulunan mev-
cut il yollarının dört veya daha fazla şeritli olacak
şekilde en az 20 km sürekli uzunlukta genişletil-
mesi,
n) Ulaştırma amacı ile kullanılan 10 km. ve
üzeri tünel projeleri,
o) 300.000 m3
ve üzeri malzeme çıkarılması
planlanan dip taraması projeleri,
ö) Çekek yerleri (Yat ve teknelere karaya çek-
me, bakım, onarım, konaklama, denize indirme
hizmetleri sunan tesisler),
p) Tekne veya 24 m uzunluğa kadar yat ima-
latı yapan tesisler,
r) Derin deniz deşarjı projeleri.
34- Turizm konaklama tesisleri (100 oda ve
üzeri oteller, tatil köyleri, turizm kompleksleri, ve
benzeri.) .
35- Toplu konut projeleri (200 konut ve üzeri) .
36- Eğitim kampüsleri (kapladığı alan 50.000
m2
ve üzeri eğitim tesisleri.) .
37- 50-500 yatak kapasiteli hastaneler ve has-
tane ve tıp merkezleri bünyesi dışında yer alan
diyaliz merkezleri (15 cihaz ve üzeri) .
38- Kapladığı alan 50.000 m2
ve üzeri olan da-
imi kamp ve karavan alanları.
39- Temalı parklar (kapladığı alan 50.000 m2
ve üzeri) halkın eğlenmek amacı ile para ödeye-
rek girdiği parklar) .
40- Kayak merkezleri (1000 m ve üzeri meka-
nik tesisleri olan) .
41- Arabalar ve motosikletler için kalıcı yarış
ve test parkurları.
42- Spor kompleksleri (olimpik ölçülerde 3
farklı lisanslı spor dalı içeren kompleksler) veya
hipodromlar.
43- Golf tesisleri (50 hektara kadar) .
44- Alışveriş merkezleri (10.000 – 50.000 m2
ve üzeri kapalı inşaat alanı) .
45- 154 kV ve üzeri gerilimde 5 km ve üzeri
enerji iletim hatları.
46- Kurulu gücü 1-25 MWm
arasında olan hid-
roelektrik enerji santralleri.
47- Elektrik enerjisi üretimi amacıyla kurulan
su depolama tesisleri (Göl hacmi 5 milyon m3
ve
üzeri olan barajlar veya göletler) .
48- Türbin sayısı 5-20 arası olan rüzgâr enerji
santralleri.
49- Jeotermal enerji:
a) Elektrik enerjisi üretilmesi amacıyla jeoter-
mal kaynağın çıkartılması (Isıl gücü 5 MWe ve
üzeri),
b) Elektrik enerjisi üretilmesi amacı dışında
jeotermal kaynağın çıkartılması çıkartılması (Isıl
gücü 5 MWt
ve üzeri) .
50- Elektrik, gaz, buhar ve sıcak su elde edil-
mesi için kurulan endüstriyel tesisler (geri kaza-
nım, atık bertarafı ve biyogaz enerji üretim te-
sisleri dahil, toplam ısıl gücü 20 MWt
– 300 MWt
arası olanlar) .
169. 1993-2013
20. YILI
169
51- Güneş enerjisi santralleri (kapladığı alan 2
hektar ve üzeri) .
52- Enerji üretimi amacı dışında kurulan su
depolama tesisleri (Göl hacmi 5 milyon m3
ve
üzeri olan baraj ve göletler) .
53- 300.000m3
/yıl ve üzeri yeraltı suyu çıkar-
ma veya yeraltında depolama projeleri.
54- Akarsu yatakları ile ilgili projeler:
a) Akarsu havzaları arasında su aktarma pro-
jeleri (EK-1’de yer almayanlar),
b) 5 km uzunluğundan fazla sürekli akış gös-
teren akarsu yataklarının düzenlenmesi.
55- Madencilik projeleri:
a) Madenlerin çıkarılması (Ek-1’de yer alma-
yanlar),
b) 10 hektar ve 5.000 m3
/yıl ve üzeri kapasiteli
blok ve parça mermer, dekoratif amaçlı taşların
çıkartılması, işlenmesi ve/veya yıllık 250.000 m2
ve üzeri kapasiteli mermer kesme, işleme ve sa-
yalama tesisleri,
c) 1.000.000 m3
/yıl ve üzerinde metan gazının
çıkartılması ve depolanması,
ç) Karbondioksit, kaya gazı ve diğer gazların
çıkartıldığı, depolandığı veya işlendiği tesisler,
d) Kırma-eleme-yıkama tesisleri (Ek-1’de yer
almayanlar),
e) Cevher hazırlama tesisleri,
f) Cevher zenginleştirme tesisleri ve/veya bu
zenginleştirme tesislerine ilişkin atık tesisleri (Ek-
1’de yer almayanlar) .
56- Tuzun çıkarılması.
57- Kömür işleme tesisleri:
a) Havagazı ve kok fabrikaları,
b) Kömür briketleme tesisleri,
c) Lavvar tesisleri.
58- Petrokok, kömür ve diğer katı yakıtların
depolama, sınıflama ve ambalajlama tesisleri
(perakende satış birimleri hariç) .
59- Kireç fabrikaları ve/veya alçı fabrikaları,
60- Manyezit işleme tesisleri,
61- Perlit ve benzeri maden genleştirme tesis-
leri.
62- Bu Yönetmeliğin EK-1’inde yer alan sana-
yi ve enerji tesislerinin sökümü.
EK- 3
ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ GE-
NEL FORMATI
Başlık Sayfası:
Proje Sahibinin Adı:
Adresi:
Telefon, GSM ve Faks Numarası:
e-posta:
Projenin Adı:
Proje Bedeli:
Proje İçin Seçilen Yerin Açık Adresi (İli, İlçesi,
Mevkii) :
Projenin ÇED Yönetmeliği Kapsamındaki Yeri
(Sektör, Alt Sektör) :
Projenin NACE Kodu:
Raporu Hazırlayan Çalışma Grubunun / Kuru-
luşun Adı:
Adresi:
Telefon ve Faks Numaraları:
Başvuru Dosyasının Sunum Tarihi:
İçindekiler Listesi:
Projenin Teknik Olmayan Özeti:
Bölüm I: Projenin Tanımı ve Özelikleri
a) Proje konusu yatırımın tanımı, özellikleri,
ömrü, hizmet maksatları, önem ve gerekliliği
b) Projenin yer ve teknoloji alternatifleri, proje
için seçilen yerin koordinatları
170. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI
ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ ETKİLER-ÖNLEMLER
170
Bölüm II: Proje Yeri ve Etki Alanının Mevcut
Çevresel Özellikleri
Proje alanının ve önerilen proje nedeniyle et-
kilenmesi muhtemel olan çevrenin; nüfus, fauna,
flora, jeolojik ve hidrojeolojik özellikler, doğal
afet durumu, toprak, su, hava, atmosferik koşul-
lar, iklimsel faktörler, mülkiyet durumu, mimari ve
arkeolojik miras, peyzaj özellikleri, arazi kullanım
durumu, hassasiyet derecesi (EK-5’deki Duyarlı
Yöreler Listesi de dikkate alınarak) benzeri özel-
likleri
Bölüm III: Projenin İnşaat ve İşletme Aşama-
sında Çevresel Etkileri ve Alınacak Önlemler
Projenin;
a) Çevreyi etkileyebilecek olası sorunların be-
lirlenmesi, kirleticilerin miktarı, alıcı ortamla etki-
leşimi, kümülatif etkilerin belirlenmesi
b) Sera gazı emisyonların belirlenmesi ve ik-
lim değişikliğine etkileri
c) Projenin çevreye olabilecek olumsuz etki-
lerinin azaltılması için alınacak önlemler
ç) İzleme Planı (inşaat dönemi)
Bölüm IV: Halkın Katılımı
a) Projeden etkilenmesi muhtemel ilgili halkın
belirlenmesi ve halkın görüşlerinin çevresel etki
değerlendirmesi çalışmasına yansıtılması için
önerilen yöntemler
b) Görüşlerine başvurulması öngörülen diğer
taraflar
Notlar ve Kaynaklar
EKLER: Çevresel Etki Değerlendirmesi Baş-
vuru Dosyası hazırlanmasında kullanılan bilgi ve
belgeler ile raporda kullanılan tekniklerden rapor
metninde sunulamayan belgeler.
1- Proje için seçilen yerin koordinatları
2- Proje için belirlenen yer ve alternatifleri-
nin varsa; çevre düzeni, nazım, uygulama imar
planı, vaziyet planı veya plan değişikliği teklifleri
3- Proje ile ilgili olarak daha önceden ilgili
kurumlardan alınmış belgeler
EK- 4
PROJE TANITIM DOSYASININ HAZIRLAN-
MASINDA ESAS ALINACAK SEÇME ELEME
KRİTERLERİ
Başlık Sayfası:
Proje Sahibinin Adı:
Adresi:
Telefon, GSM ve Faks Numarası:
e-posta:
Projenin Adı:
Proje Bedeli:
Proje İçin Seçilen Yerin Açık Adresi (İli, İlçesi,
Mevkii) :
Projenin ÇED Yönetmeliği Kapsamındaki Yeri
(Sektör, Alt Sektör) :
Projenin NACE Kodu:
Raporu Hazırlayan Çalışma Grubunun /Kuru-
luşun Adı:
Adresi:
Telefon ve Faks Numaraları:
Proje Tanıtım Dosyasının Sunum Tarihi:
İçindekiler listesi:
Projenin Teknik Olmayan Özeti:
1.Projenin Özellikleri:
a) Projenin ve yerin alternatifleri (proje tekno-
lojisinin ve proje alanının seçilme nedenleri),
b) Projenin iş akım şeması, kapasitesi, kapla-
dığı alan, teknolojisi, çalışacak personel sayısı,
c) Doğal kaynakların kullanımı (arazi kullanı-
mı, su kullanımı, kullanılan enerji türü vb.),
ç) Atık miktarı (katı, sıvı, gaz ve benzeri) ve
atıkların kimyasal, fiziksel ve biyolojik özellikleri,
d) Kullanılan teknoloji ve malzemelerden kay-
naklanabilecek kaza riski.
2.Proje Yeri ve Etki Alanın Mevcut Çevresel
Özellikleri:
171. 1993-2013
20. YILI
171
a) Mevcut arazi kullanımı ve kalitesi (tarım ala-
nı, orman alanı, planlı alan, su yüzeyi ve benzeri),
b) EK-5’deki Duyarlı Yöreler Listesi dikkate alı-
narak korunması gereken alanlar.
3. Projenin İnşaat ve İşletme Aşamasında
Çevresel Etkileri ve Alınacak Önlemler
Notlar ve Kaynaklar:
Ekler:
1- Proje için seçilen yerin koordinatları
2-Proje alanı ve yakın çevresinin mevcut arazi
kullanımını değerlendirmek için; yerleşim alan-
larının, ulaşım ağlarının, enerji nakil hatlarının,
mevcut tesislerin ve Ek-5’de yer alan Duyarlı
Yöreler Listesinde belirtilen diğer alanların (pro-
je alanı ve yakın çevresinde bulunması halinde)
yerlerine ilişkin verileri gösterir bilgiler 1/25000
ölçekli hâlihazır harita (çevre düzeni planı, na-
zım, uygulama imar planı, vaziyet planı veya
plan değişikliği teklifleri, topografik harita) üze-
rine işlenerek kısaca açıklanması, jeoloji haritası
ve depremsellik
EK- 5
DUYARLI YÖRELER
Bu Yönetmelik kapsamında bulunan projele-
re ilişkin yapılacak çalışmalar sırasında başvu-
rulması gereken mevzuatın dökümü aşağıda yer
almaktadır. Mevzuatta olabilecek değişiklikler bu
bölümün ayrılmaz bir parçasıdır.
1. Ülkemiz mevzuatı uyarınca korunması
gerekli alanlar
a) 9/8/1983 tarihli ve 2873 sayılı Milli Parklar
Kanunu’nun 2 nci maddesinde tanımlanan ve bu
Kanunun 3 üncü maddesi uyarınca belirlenen
“Milli Parklar”, “Tabiat Parkları”, “Tabiat Anıtları”
ve “Tabiat Koruma Alanları”,
b) 1/7/2003 tarihli ve 4915 sayılı Kara Avcılığı
Kanunu uyarınca belirlenen “Yaban Hayatı Koru-
ma Sahaları ve Yaban Hayvanı Yerleştirme Alan-
ları”,
c) 21/7/1983 tarihli ve 2863 sayılı Kültür ve
Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun 3 üncü
maddesinin birinci fıkrasının “Tanımlar” başlıklı
(a) bendinin 1, 2, 3 ve 5 inci alt bentlerinde “Kül-
tür Varlıkları”, “Tabiat Varlıkları”, “Sit” ve “Koru-
ma Alanı” olarak tanımlanan ve aynı Kanun ile
17/6/1987 tarihli ve 3386 sayılı Kanunun (2863
sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanu-
nu’nun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi ve Bu
Kanuna Bazı Maddelerin Eklenmesi Hakkında
Kanun) ilgili maddeleri uyarınca tespiti ve tescili
yapılan alanlar,
ç) 22/3/1971 tarihli ve 1380 sayılı Su Ürünleri
Kanunu kapsamında olan Su Ürünleri İstihsal ve
Üreme Sahaları,
d) 31/12/2004 tarihli ve 25687 sayılı Resmî
Gazete’de yayımlanan Su Kirliliği Kontrol Yönet-
meliği’nin 17, 18, 19 ve 20 nci maddelerinde ta-
nımlanan alanlar,
e) 2/11/1986 tarihli ve 19269 sayılı Resmî Ga-
zete’de yayımlanan Hava Kalitesinin Korunması
Yönetmeliği’nin 49 uncu maddesinde tanımla-
nan “Hassas Kirlenme Bölgeleri”,
f) 9/8/1983 tarihli ve 2872 sayılı Çevre Kanu-
nu’nun 9 uncu maddesi uyarınca Bakanlar Ku-
rulu tarafından “Özel Çevre Koruma Bölgeleri”
olarak tespit ve ilan edilen alanlar,
g) 18/11/1983 tarihli ve 2960 sayılı Boğaziçi
Kanunu’na göre koruma altına alınan alanlar,
ğ) 31/8/1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Ka-
nunu uyarınca orman alanı sayılan yerler,
h) 4/4/1990 tarihli ve 3621 sayılı Kıyı Kanunu
gereğince yapı yasağı getirilen alanlar,
ı) 26/1/1939 tarihli ve 3573 sayılı Zeytinciliğin
Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında
Kanunda belirtilen alanlar,
i) 25/2/1998 tarihli ve 4342 sayılı Mera Kanu-
nunda belirtilen alanlar,
j) 17/5/2005 tarihli ve 25818 sayılı Resmî
Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Sulak
172. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI
ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ ETKİLER-ÖNLEMLER
172
Alanların Korunması Yönetmeliği’nde belirtilen
alanlar.
2. Ülkemizin taraf olduğu uluslararası söz-
leşmeler uyarınca korunması gerekli alanlar
a) 20/2/1984 tarihli ve 18318 sayılı Resmî
Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Avru-
pa’nın Yaban Hayatı ve Yaşama Ortamlarını Ko-
ruma Sözleşmesi” (BERN Sözleşmesi) uyarınca
koruma altına alınmış alanlardan “Önemli Deniz
Kaplumbağası Üreme Alanları”nda belirtilen I. ve
II. Koruma Bölgeleri, “Akdeniz Foku Yaşama ve
Üreme Alanları”,
b) 12/6/1981 tarihli ve 17368 sayılı Resmî
Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Akde-
niz’in Kirlenmeye Karşı Korunması Sözleşmesi”
(Barcelona Sözleşmesi) uyarınca korumaya alı-
nan alanlar,
1) 23/10/1988 tarihli ve 19968 sayılı Resmî
Gazete’de yayımlanan “Akdeniz’de Özel Koruma
Alanlarının Korunmasına Ait Protokol” gereği ül-
kemizde “Özel Koruma Alanı” olarak belirlenmiş
alanlar,
2) 13/9/1985 tarihli Cenova Bildirgesi gereği
seçilmiş Birleşmiş Milletler Çevre Programı tara-
fından yayımlanmış olan “Akdeniz’de Ortak Öne-
me Sahip 100 Kıyısal Tarihi Sit” listesinde yer
alan alanlar,
3) Cenova Deklerasyonu’nun 17inci madde-
sinde yer alan “Akdeniz’e Has Nesli Tehlikede
Olan Deniz Türlerinin” yaşama ve beslenme or-
tamı olan kıyısal alanlar,
c) 14/2/1983 tarihli ve 17959 sayılı Res-
mî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren
“Dünya Kültür ve Tabiat Mirasının Korunması
Sözleşmesi”nin 1inci ve 2inci maddeleri gere-
ğince Kültür Bakanlığı tarafından koruma altına
alınan “Kültürel Miras” ve “Doğal Miras” statüsü
verilen kültürel, tarihi ve doğal alanlar,
ç) 17/5/1994 tarihli ve 21937 sayılı Resmî Ga-
zete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Özellikle
Su Kuşları Yaşama Ortamı Olarak Uluslararası
Öneme Sahip Sulak Alanların Korunması Söz-
leşmesi” (RAMSAR Sözleşmesi) uyarınca koru-
ma altına alınmış alanlar,
d) 27/7/2003 tarihli ve 25181 sayılı Resmî Ga-
zete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Avrupa
Peyzaj Sözleşmesi.
3. Korunması gereken alanlar
a) Onaylı Çevre Düzeni Planlarında, mevcut
özellikleri korunacak alan olarak tespit edilen ve
yapılaşma yasağı getirilen alanlar (Tabii karakteri
korunacak alan, biogenetik rezerv alanları, jeo-
termal alanlar ve benzeri),
b) Tarım Alanları: Tarımsal kalkınma alanları,
sulanan, sulanması mümkün ve arazi kullanma
kabiliyet sınıfları I, II, III ve IV olan alanlar, yağışa
bağlı tarımda kullanılan I. ve II. sınıf ile, özel mah-
sul plantasyon alanlarının tamamı,
c) Sulak Alanlar: Doğal veya yapay, devamlı
veya geçici, suların durgun veya akıntılı, tatlı, acı
veya tuzlu, denizlerin gel-git hareketinin çekilme
devresinde 6 metreyi geçmeyen derinlikleri kap-
sayan, başta su kuşları olmak üzere canlıların
yaşama ortamı olarak önem taşıyan bütün sular,
bataklık sazlık ve turbiyeler ile bu alanların kıyı
kenar çizgisinden itibaren kara tarafına doğru
ekolojik açıdan sulak alan kalan yerler,
ç) Göller, akarsular, yeraltı suyu işletme saha-
ları,
d) Bilimsel araştırmalar için önem arzeden ve/
veya nesli tehlikeye düşmüş veya düşebilir tür-
ler ve ülkemiz için endemik olan türlerin yaşama
ortamı olan alanlar, biyosfer rezervi, biyotoplar,
biyogenetik rezerv alanları, benzersiz özellikler-
deki jeolojik ve jeomorfolojik oluşumların bulun-
duğu alanlar.
174. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI
ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ ETKİLER-ÖNLEMLER
174
EK-5 ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ EK-2 SÜRECİ
175. 1993-2013
20. YILI
175
YAYIN LİSTESİ
Yayın No 1 : Ankara İli Çevre Durum Raporu, 1994
Yayın No 2 : İl Çevre Sorunları ve Öncelikleri Envanteri Değerlendirme Raporu, 1996
Yayın No 3 : Çevreyi Öncelikle Etkileyen Bazı Sanayiler ve Temel Sektör Faaliyetleri, 1996
Yayın No 4 : Türkiye Çevre Atlası 96, 1997
Yayın No 5 : Türkiye Çevre Durum Raporu, 2007
Yayın No 6 : Türkiye Çevre Sorunları ve Öncelikleri Envanteri Değerlendirme Raporu (2005- 2006), 2008
Yayın No 7 : Çevresel Göstergeler Kitapçığı 2008, 2009
Yayın No 7 : Environmental Indicators 2008, 2009
Yayın No 8 : Çevresel Göstergeler Kitapçığı 2009, 2010
Yayın No 8 : Environmental Indicators 2009, 2010
Yayın No 9 : Türkiye Çevre Sorunları ve Öncelikleri Envanteri Değerlendirme Raporu 2007-2008, 2010
Yayın No 10 : Çevresel Göstergeler Kitapçığı 2010, 2011
Yayın No 10 : Environmental Indicators 2010, 2011
Yayın No 11 : 2011 Türkiye Çevre Durum Raporu, 2012
Yayın No 12 : Çevresel Göstergeler Kitapçığı 2011, 2012
Yayın No 12 : Environmental Indicators 2011, 2012
Yayın No 13-1 : 2011 Çevre Denetimi Raporu, 2012
Yayın No 13-2 : Environmental Inspection Report of Turkiye in 2011, 2012
Yayın No 14 : Türkiye Çevre Sorunları ve Öncelikleri Envanteri Değerlendirme Raporu, 2012
Yayın No 15 : Çevre Durum Raporu – 2012 Yılı Özeti – İller
Yayın No 16 : 2012 Çevre Denetim Raporu, 2013
Yayın No 17 : Çevresel Göstergeler Kitapçığı 2012, 2013
Yayın No 18 : Çevresel Etki Değerlendirmesi, Etkiler-Önlemler, 2013
Yayın No 19 : Çevre İzin ve Lisansları, 2013
Yayın No 20 : Çevre Denetiminin Temelleri ve Türkiye’de Çevre Denetimi, 2013
www.csb.gov.tr/gm/ced/
1. ÇED Olumlu Kararı
2. ÇED Gerekli Değildir Kararı
3. ÇED Gereklidir Kararı
1 Deprem Sempozyumu 2005 “Kentsel Yerleşimlerde Yeni Gelişen Konut Alanlarının Yer Seçiminde Eşik Analizinin Uygulanması ve
Sonuçları (Asım Mustafa AYTEN, Okan Murat DEDE, Kadir Hakan YAZAR)
176. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI
ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ ETKİLER-ÖNLEMLER
176