1. Ders:Açık Ve Uzaktan Öğrenme
Hazırlayan:Eren CEŞEN
KONU:KURAMLAR
DANIŞMAN:DOÇ. DR. AGAH TUĞRUL
KORUCU
2. A. PAIVO’NUN İKİLİ KODLAMA
KURAMI
Allan Paivio (1971) tarafından geliştirilen İkili Kodlama
Kuramı, birbirinde yapısal ve işlevsel yönden farklı iki
bilişsel alt-sistemle ilgilidir. İmgelem sistemi sözel olmayan
nesnelerin, sözel sistem ise dile ilişkin olguların bellekte
temsili ve işlenilmesi ile ilgilenirler. Paivio öğrenmede
somut kelimelerin hem sözel hem de imgelem sisteminde
temsil edilebilmesi olasılıkları nedeniyle, soyut kelimelere
kıyasla daha avantajlı durumda olduklarını savunmuştur.
Destekleyici kanıtlar, kurama karşı sunulan eleştirilerle
birlikte sunulmaktadır
3. • Bilgi-işleme sürecine ilişkin araştırmalarda, sözel bilişsel
süreçlere ağırlık verilmesi, sözel olmayan bilişsel süreçlerin
ihmaliyle sonuçlanmıştır. Geçen yüzyılın ilk yarısında nadiren
yürütülen imgelem (imagery) çalışmaları, araştırma
yöntemlerinin öznelliği nedeniyle eleştiriler almış ve
davranışçı akımın gölgesinde kalmaktan kurtulamamıştır
(Paivio, 1986). 1960’lı yılların sonlarında davranışçılığın
etkilerinden sıyrılmaya başlayan psikoloji araştırmaları, bilişsel
süreçlerin araştırılması üzerinde yoğunlaşmıştır. Paivio’nun
1960’lı yıllarda başlattığı çalışmalar, otuz yıllık bir çalışma
süreci sonunda, sözel ve sözel olmayan bilişsel süreçlere eşit
ağırlık veren İkili Kodlama Kuramı’nın (İKK) geliştirilmesiyle
sonuçlanmıştır. İkili Kodlama Kuramı (İKK) belleğin biri dili
diğeri ise sözel olmayan algıları temsil eden ve işleyen, iki alt
bilişsel sistemden oluştuğunu varsaymaktadır. Bilgisayarla
öğretim olanaklarının artması ve bilgisayarın yaygın
kullanılmaya başlaması, çok ortamlı öğrenmeyle birlikte
4. • yeniden gündeme getirmiştir. İKK veya bu kurama dayanan
kuramlar çerçevesinde çok ortamlı öğrenme konusunda pek
çok araştırma yapılmıştır. Bellek destekleyiciler, problem-
çözme, kavram öğrenme, dil öğrenme ve çok ortamlı öğrenme
gibi alanlarda yapılan çalışma sonuçları kuramın varsayımlarını
destekler niteliktedir. Son yıllarda nörofizyoloji alanındaki
araştırmalardan elde edilen bulgular da İKK’nda öngörülen
bilişsel yapıyı doğrular niteliktedir. Kuramı destekleyen
araştırma sonuçları, kurama verilen önemi artırmıştır.
5. KURAMIN GELİŞİMİ
Lisansüstü çalışmalarına 1954’de McGill Üniversitesi’nde
danışmanı Dr. Wallace Lambert ile başlayan Paivio’nun ilk
araştırmaları ikidillilikte bilişsel işlemlerle (bilingual processing)
ilgilidir. Dil öğrenmede çağrışım (associative habit view of
language behaviour) varsayımına göre sıfatların isimlerden önce
yer alması öğrenmeyi olumlu etkilemektedir. Çağrışım çiftlerini
öğrenmede sıfat-isim sıralamasının etkili olduğu varsayımına
şüpheyle bakan Lambert ve Paivio, sıfat-isim ve isim-sıfat
dizilerinin hatırlama açısından farklarını incelemişlerdir (1956).
Araştırma sonuçlarına göre çağrışım çiftlerini öğrenmede isim-
sıfat sıralaması, sıfat-isim sıralamasından daha etkilidir. Paivio
isimlerin sıfatlardan daha somut olduğunu, bu nedenle isimlerin
bellekteki ilgili sıfatların hatırlanmasında destekleyici birim
(memory pegs) olarak kullanılabileceğini ileri sürmüştür.
6. KURAMDA ÖNGÖRÜLEN BİLİŞSEL YAPI VE SÜREÇLER
• İkili Kodlama kuramında bilişsel yapı kavramı, sözel ve sözel
olmayan çevresel nesne ve olayları temsil eden bilişsel bilgi
birimleri bütününü ifade etmektedir. Bilişsel işlemler, bilişsel
yapı içinde yer alan etkinleştirme, kodlama, geri çağırma,
ayrıntılama, düzenleme/örgütleme, kontrol etme gibi işlevleri
ifade etmektedir. Bilişsel süreç bütün oluşturabilecek bilişsel
işlemler dizisi veya işlemler bütünü olarak tanımlanabilir. Birim
ise bilişsel yapı içindeki en küçük bilgi taşıdır. Birim algılandığı
duyu kanalına veya içinde yer aldığı alt-sisteme göre farklı
(sözel ve imgesel birim) adlar alabilir. İmgesel ve sözel temsiller
birbirini tamamlayan ve birbirini destekleyen birimlerdir.
Kuram her ne kadar insanın biyolojik-evrimsel gelişiminin bir
ürünü olarak genel bilişsel yapı ve süreçlere ilişkin olsa da,
kuramın odak noktası bireysel deneyimler olarak belirlenmiştir.
İnsan beyni biyolojik evrimin bir ürünü olarak kendi türüne ait
yapısal ve işlevsel özellikleri taşımaktadır.
7. GAGNENİN 9 ADIMLI KURAMI
• Robert Gagne en çok kendisine ait olan öğretimin dokuz
durumu ile tanınır. 1916 yılında doğdu. 1940 da Brows
Üniversitesi Psikoloji bölümünden Profesör Dr. Ünvanını
aldıktan sonra Persilvanya Devlet Üniversitesinin Connecticut
kız kolejinde öğretim görevlisi olarak çalıştı.
Gagne 1960’lı yıllarda yeni davranışçı akımın temsilcilerinden
biri olarak kabul edilmekle birlikte, sonraki yıllarda bilgiyi
işleme kuramcılarının öncülerinden biri olmuş, davranışçı
yaklaşımın ilkeleri ile bilgi işlem süreci yaklaşımının ilkelerini
birleştirmiştir. Gagne öğrenmeyi hem ürün hem de süreç
olarak ele almıştır. Gagne’ye göre öğrenme, gözlenebilir
davranışlardan dolaylı olarak anlaşılır ve öğrenme beyinde
gerçekleşir.
8. Gagne’nin Öğretim Modeli
• 1- Dikkati çekme
2- Öğrenciyi dersin hedeflerinden haberdar
etme
3- Ön bilgilerin hatırlatılması
4- Uyarıcı materyalin sunulması
5- Öğrenciye yol gösterme(rehberlik etme)
6- Davranışı ortaya çıkarma
7- Dönüt-Düzeltme verme
8- Değerlendirme
9- Öğrenilenlerin kalıcılığının ve transferinin
sağlanması
9. 1.Dikkati Çekme
• Öğrenmenin en iyi şekilde gerçekleşmesi için öğrencinin
dikkatini çekecek materyaller tasarlanmalıdır. Öğretmen bu
hedef doğrultusunda görsel(resim, film vb) ve sözel(fıkra
vb) unsurlardan yararlanabilir. İnsanların çoğu biranda tek
bir konuya odaklanabilmektedir. Bundan dolayı öğrencinin
tüm dikkati öğretilecek konu üzerine yoğunlaştırılmalıdır.
Bunuda öğrencinin dikkatini çekecek yeni materyaller
kullanarak yapabilir. Öğrenciler hakkında bilgiler edinip
onların dikkatinin dağılmaması için onların ilgisini çekecek
sorular yöneltilmeli ve onlarında konuya ortak edip soru ve
görüşlerini dile getirmesi sağlanmalıdır. Böylece öğrenme
en iyi şekilde gerçekleşecektir.
10. 2.Öğrenciyi Dersin Hedeflerinden
Haberdar Etme
• Öğretmenin öğretime başlamadan önce öğrencilere
dersin içeriği hakkında genel bir bilgi verilmelidir.
Böylece öğrenci ne öğrenmesi gerektiği hakkında
güdülenmiş olur ve konu dışına çıkmaktan
kurtulur. Derste neyin öğrenilmesi gerektiği hakkında
az çok bilgi edinmiş olur ve ona göre kendini odaklar.
Böylece dersi kavram çatışmasına düşmeden daha kısa
zamanda öğrenir. Hedefin önceden duyulması, yönetim
mekanizmasını harekete geçirir ve beklentilerin
oluşmasına yardımcı olur. Öğrencinin derste ulaşacağı
hedefleri bilmesi bu hedeflere ulaşmak için hangi
yöntem ve teknikleri uygulayacağını kafasında tasarlar.
11. 3. Ön Bilgilerin Hatırlatılması
• Öğretilen konuların kısa süreli bellekteki bilgilerin
uzun süreli belleğe anlamlı bir şekilde
kodlanabilmesi için önbilgilerle anlamlandırılması
gerekir. Bunun için öğrenciye bilgi verilmeden
önce ön bilgilerin ortaya çıkarılması sağlanmalıdır.
Böylece öğrenci daha kolay neden sonuç ilişkisi
kurabilir. Öğretmen, öğrencilerin daha önce
kazanmış oldukları bilgileri soru sorarak,
açıklama yaptırarak, tartışarak ortaya çıkarabilir.
Bu yöntemle öğrenme daha hızlı ve kolay
gerçekleşir.
12. 4. Uyarıcı Materyalin Sunulması
• Dersin içeriğini sunarken daha etkili ve daha verimli
bir öğretim sağlamak için stratejilerin kullanılması
gerekir. Öğrenciyi hedefe ulaştıracak materyaller doğru
seçilmelidir. Bu materyaller öğrenmeyi kolaylaştıracak
cinste olmalıdır.
Öğrenci böylelikle sunulan önbilgilerle karşılaştırır,
anlamlandırır ve uzun süreli belleğe kodlamaya çalışır.
Materyalin düzenlenmesinde öğrenci grubunun gelişim
özellikleri ve sınıf düzeyleri çok etkili bir rol oynar. “sınıf
düzeyi” denilen kavram uyarıcı durumlarının
düzenlenmesinde dikkate alınması gereken ölçütlerden
biridir.
13. 5. Öğrenciye Yol Gösterme(Rehberlik
Etme)
• Öğrenciye yol gösterme öğrenme açısından oldukça
önemlidir. Öğrenme ortamında öğrencilerin yanlış
davranışlar kazanmaması ve başarılı olmalarının sağlanması
için onlara rehberlik edilmesi gerekir.
Bunun için öğrenciye neyi nerede ne zaman ne şekilde
yapılacağı nasıl kodlama yapılması gerektiği yeni bilgilerin
hangi ön öğrenmelere birleştirileceği konularında ipuçları
verilmelidir.
En iyi yol gösterme stratejisi, her adımda biraz yardım
vererek ilerlemedir. Bu suretle, her öğrenci ihtiyacı kadar
destek alma imkanına sahip olur. Hızlı öğrenene bir tek,
yavaş öğrenene ise birkaç örnek yeterli olabilir. Öğrenciye
ipuçları verilerek öğrencinin bilgiyi kendisinin bulması
sağlanmalıdır. Böylece öğrenme kalıcı olacaktır.
14. 6. Davranışı Ortaya Çıkarma
• Öğrenciye yeni davranışlar öğretildikten sonra bu
davranışın ne derece kazandıklarının yoklanması
gerekmektedir. Öğrenciye yazılı sözlü sorular
sorarak davranışı test edilmelidir. Konuyu
kavradığı hissedilen öğrenciye yap, çiz, söyle gibi
ifadelerle öğrendiği davranışa dönüştürülmesi
istenir. Böylece öğrencinin kendisini de görmesi
sağlanmış olur.Öğrencilerde kazandırılmak
istenen davranış gözlenmese öğretim ortamı
zenginleştirilmeli öğrenciye yeni ipuçları
verilmelidir.
15. 7. Dönüt-Düzeltme Verme
• Bu aşamada öğrencinin kazanması gereken davranış ne ise onu
yapması beklenir. Öğrenci gösterdiği davranışın doğruluğu hakkında
bilgi almak ister. Öğrenci gösterdiği davranışın doğru olduğunu
öğrenirse davranışı pekiştirir ve öğrenmeye karşı güdüsü artar.
Davranışın yanlış olduğunu öğrenirse hatasını düzeltir ve o davranışı
bir daha tekrarlamamaya özen gösterir. Öğrencinin kazanması
gereken davranış ne ise onu yapması beklenir.
Örneğin " 250 kg. kivi 500 TL. ise bir kg. kivi ne kadardır ?” diye bir
soru sorulduğunda; verilecek cevapla hem kesirlerle ilgili bilgi
(davranışlar) hem de kilogramın alt birimleri ile ilgili bilgi ortaya
çıkarılmış olur. Geribildirim verilmesinde standart yoktur.
Geribildirim baş sallama, mimik hareketleri, gülümseme, kabul
anlamında söz söyleme gibi değişik şekillerde verilebilir.
16. 8. Değerlendirme
• Öğrenmenin sonunda her bir öğrencinin istendik
davranışı ne derecede kazandığının belirlenmesi
gerekir. Öğretimsel olayların verimliliğini
değerlendirmek için beklenen hedeflerin gerçekleşip
gerçekleşmediği sınanmalıdır.
Yapılan değerlendirmeler sonucunda öğrenmenin ne
derece gerçekleştiği gözlenir ve öğrenciler sonuçlar
hakkında bilgi verilerek gerekirse tamamlama eğitimi
yapılır. Değerlendirme öğrencilerin düşünme, anlama,
sorgulama, ilişki kurma, analiz-sentez yapma be-
cerilerini geliştirme düzeyini ölçmek için yapılmaktadır.
Değerlendirme sonunda öğrenciler arasında
karşılaştırma yapılmamalıdır.
17. 9. Öğrenilenlerin Kalıcılığının ve
Transferinin Sağlanması
• Bir konuda uzmanlığı geliştirmek için yeni
bilgilerin başka alanlara da uygulanması gerekir.
Öğrenmenin ilk oluşumundan hemen sonra,
öğrenciye öğrenmeyi güçleştirici
nitelikte alıştırma, örneklendirme, proje vb.
ödevler verilmelidir. Öğrenilen davranışların
aralıklı olarak tekrar edilmesi kalıcılığı büyük
oranda etkiler. Öğrenilenlerin başka alanlara
geçişini sağlamak için öğrenilenlerin yeni
durumlarda kullanılması, öğrencilerin
problemlerle karşı karşıya bırakılması yararlı olur.
18. SONUÇ
• Gagne’ye göre öğretim basitten karmaşığa doğru aşamalı bir sırada
yapılmalıdır. Burada önemli olan öğretim sonunda ulaşılması gereken
hedefi belirlemek ve öğretim etkinliklerini ona göre düzenlemektir. Bu
görüşe göre en sonunda ulaşılması istenen amacı en başa ve ona ulaşmak
için diğer alt amaçları hiyerarşik bir şekilde basitten karmaşığa doğru
sıralamak en önemli noktadır.
Gagne’ye göre okul öğrenmelerinde en çok kullanılan öğrenme türleri ayırt
ederek
öğrenme, kavram öğrenme, kural öğrenme ve problem çözmedir.
Öğretmenler ders içi etkinliklerini planlarken önce konu ile ilgili temel
amacı belirlemeli, konuyu alt amaçlara ayırmalı ve öğrencilerin bu sekizli
hiyerarşideki yerini belirleyerek öğretimi buna göre planlamalıdır.
Gagne’ye göre öğretimin amacı, öğrencilerin problem çözme becerilerinin
üst seviyeye çıkartılmasıdır.
Gagne’ye göre öğrenme, dışsal uyaranların bilişsel süreçlerle
yapılandırılmasına bağlı bir işlemdir.
19. Bellek Destekleyici Stratejileri
• 1.Loci yöntemi
• Romalılar devrinde, rhetorik(etkili konuşma)
öğretimi sırasında bellek destekleyici
yöntemlerinden biri olan loci yöntemi öğretilir.
Bu yöntemle konuşmanın belli bölümlerini
kafasında odasındaki belli yerlere yerleştirir.
Konuşma sırasında da o yerleri hatırlayıp
konuşmaya sorunsuz devam edilir.
20. 2.Kodlama ve Örgütleme
• Bu yöntem Blezza tarafından ortaya
çıkarılmıştır. Blezza’ya göre çok tekrar edilse
bile bazı bilgiler unutulur, kolay hatırlamak için
ise kodlama yapmak gerekir. Kodlama, bilginin
belleğe yerleştirilme süreci örgütleme ise,
bilginin başka bilgiler ile işlenerek anlamlı hale
getirilmesidir.
21. 3.Bağlantı(Zincirleme) Yöntemi
• Bu yöntemde kalıcı olması istenilen bilgiler,
birbiriyle bağlantılı olacak şekilde bir öyküye
dönüştürülür.
• Örneğin yüzey alanı daraldıkça basınç artar
bilgisini öyküleştirelim.
• “Öğretmenin ince topuklu ayakkabı giymişti
yanlışlıkla ayağıma bastı ve basıncı çok fazla
hissettim. Arkadaşım spor ayakkabısıyla bastı
çok fazla basınç hissetmemiştim”
22. 4.Askı Sözcük Yöntemi
• Bu yöntem yeni bilgiyle iyi bilenen kolay bilgiyi
ilişkilendirmektir. Özellikle sıralı öğrenilmesi
gereken bilgilerde oldukça işe yarar yöntem
olduğu söylenir.
• Örneğin sayıları öğrenme de “mini mini birler
çalışkan ikiler tembel üçler…”
• 5.Anahtar Sözcük
• Bu yöntem bilinmeyen kelimeleri bilinen
kelimelere benzetilmesiyle oluşuyor. Yabancı dil
öğrenirken daha etkili oluyor.
• Örneğin “ Sivilceni scar (yara izi) san iz kalır.”
23. 5.Anahtar Sözcük
• Bu yöntem bilinmeyen kelimeleri bilinen
kelimelere benzetilmesiyle oluşuyor. Yabancı
dil öğrenirken daha etkili oluyor.
• Örneğin “ Sivilceni scar (yara izi) san iz kalır.”
24. 6.Akronim
• Sıralama gerekmeyen öğrenmelerde baş
harflerden faydalanarak bir kelime üretmektir.
• Örneğin; Doğalgaz termik santraller “OHA”
• Ovaakça
• Hamitabat
• Ambarlı
25. 7.Kafiye Oluşturma
• Birbiriyle uyumlu kelimelerle oluşturulan bir
yöntemdir.
• Örneğin; “İsveç Norveç Danimarka
• Türkiye’nin başkent Ankara”