KURAMLAR
HAZIRLAYAN: GAMZE BAYRAKTAR- SINIF ÖĞRETMENLİĞİ
DANIŞMAN DOÇ. DR. AGAH TUĞRUL KORUCU
KASIM, 2020
İNDEX
 GAGNÉ
 GAGNÉ’NİN ÖĞRETİM MODELİ
 İKİLİ KODLAMA KURAMI
 FLİPPED LEARNİNG (TERS-YÜZ ÖĞRENME)
 ROGERS’IN YENİLİĞİN YAYILMASI KURAMI
 BİLGİYİ İŞLEME KURAMI
Gagné 1960’lı yıllarda yeni
davranışçı akımın temsicilerinden
biri olarak kabul edilmekle
birlikte, sonraki yıllarda bilgiyi
işleme kuramcılarının
öncülerinden biri olmuş,
davranışçı yaklaşımın ilkeleri ile
bilgi işlem süreci yaklaşımının
ilkelerini birleştirmiştir. Gagné
öğrenmeyi hem ürün hem de
süreç olarak ele almıştır.
Gagné’ye göre öğrenme,
gözlenebilir davranışlardan
dolaylı olarak anlaşılır ve
öğrenme beyinde gerçekleşir.
Gagné bilgi işlem süreci modeline paralel
olarak bir öğretme modeli geliştirmiştir.
Modele göre öğretimin düzenlenmesinde
sırasıyla şu adımlar atılmalıdır:
1- Dikkati sağlama ve güdüyü harekete
geçirme,
2- Öğrenciye dersin ya da ünitenin sonunda
ulaşılması istenen amaçları (hedefleri)
bildirme,
3- Yeni öğrenmeler (yeni öğrenilecekler) ile
ilgili daha önce öğrenilmiş bilgi ve becerilerin
hatırlatma,
4- Uyarıcı materyelleri sunma,
5- Öğrenciye yol gösterme, rehberlik etme
6- Davranışı ortaya çıkarma,
7- Dönüt sağlama,
8- Öğrenilenleri değerlendirme,
9- Öğrenilenlerin kalıcılığını ve transferini
sağlama.
Dikkat Sağlama:
İnsanlar, bir anda tek bir şeye dikkat edebilmektedirler. Öğretimin
hedefler doğrultusunda gerçekleşmesi için, öncellikle öğrencinin
dikkatinin öğretilecek materyele çekilmesi gerekir. Öğretmen bu
amaçla birçok görsel (resim, film, tablo, harita vb.) ve sözel (fıkra,
günlük yaşantıdan seçilecek bir örnek) uyarıcıdan yararlanabilir.
Öğrenciye dersin hedeflerini bildirme:
Amacın önceden duyulması, yönetim mekanizmasını harekete geçirir
ve beklentilerin oluşmasına yardımcı olur. Öğrenciyi konu dışına
çıkmaktan kurtarır. Dersin başında ne öğreneceğini ya da kendisinden
ne beklendiğini bilen öğrenci, ders sırasında verilen uyarıcılardan
hangilerinin önemli olduğunu daha kolay kavrar. Bu nedenle
öğretmenin dersin başında öğrenciyi dersin hedeflerinden
bahsetmelidir.
Ön bilgilerin hatırlatılması:
Kazandırılacak davranış, daha önceden kazanılmış davranışlara
bağlıdır. Bu nedenden dolayı, ilgili ön öğrenmelerin öğrenciye
hatırlatılması gerekir. Bunlardaki eksiklikler, yeni öğrenilecek davranışı
olumsuz yönde etkiler. Öğretmen, öğrencilerin daha önce kazanmış
oldukları yeterlilikleri soru sorarak, açıklama yaptırarak, tartışarak
ortaya çıkarabilir.
Uyarıcı materyellerin sunulması:
Davranışı her bir öğrenciye kazandırmak için gerekli araç-gerecin ilgili
tekniklerle sunulması gerekir. Uyarıcıların verilmesinde çeşitli
örneklerin yer alması ayrı bir önem taşır. Örneklerin, hem öğrencilerin
geçmiş bilgi ve yaşantılarına uygun, hem de öğrencilerin alacağı
formlarda olması beklenir. Uyarıcı durumun düzenlenmesinde öğrenci
grubunun gelişim özellikleri ve okul-sınıf düzeyleri çok etkili bir rol
oynar.
Öğrenciye rehberlik etme:
Öğrencilerin yanlış davranışlar kazanmaması ve başarılı olmalarının
sağlanması için onlara rehberlik edilmesi gerekir. Öğretmen örnek
vererek, ipucu sağlayarak, ön bilgisini hatırlatarak, açıklama yaparak
öğrencilere rehberlik edebilir.
Davranışı ortaya çıkarma:
Her yeni davranış öğretildikten sonra, öğrencilerin bu davranışı ne
derecede kazandıklarının yoklanması gerekir. Öğretmen öğrencilere
yazılı ve sözsel sorular sorarak davranışı ortaya çıkarmaya çalışmalıdır.
Öğrencilerde kazandırılmak istenen davranış gözlemlenmezse, öğretim
ortamı zenginleştirilmeli, öğrenciye yeni ipuçları verilmelidir.
Dönüt verme:
Öğrenci gösterdiği davranışın doğruluğu hakkında bilgi almak ister.
Öğrenci gösterdiği davranışın doğru olduğunu bilirse, davranışı pekişir
ve öğrenmeye karşı güdüsü artar. Dönüt verilmesinde standart bir biçim
yoktur. Dönüt baş sallama, mimik hareketleri, gülümseme, kabul
anlamına söz söyleme, gibi değişik şekillerde verilebilir.
Değerlendirme:
Öğretme durumunun sonunda her bir öğrencinin istendik davranışı ne
derecede kazandığının belirlenmesi gerekir. Öğretmen informal yollarla
birkaç davranışı gözledikten sonra öğrenmenin gerçekleştiğine kanaat
getirebilir. Değerlendirme formal olarak izleme testleriyle daha sistemli
olarak gerçekleşebilir
Öğrenilenlerin kalıcılığını ve transferi sağlama:
Öğrenilenlerin aralıklı olarak değişik durumlar içinde tekrar edilmesi
kalıcılığı arttırır. Yapılan araştırmalar öğrenmeden bir süre sonra yapılan
aralıklı tekrarların, öğrenmenin hemen ardından yapılanlardan daha etkili
olduğunu göstermektedir. Öğretmenin farklı problem durumları sunması
da öğrencilerin öğrenilenleri başka alanlara transfer edebilmelerini sağlar.
Bilgi-işleme sürecine ilişkin araştırmalarda, sözel
bilişsel süreçlere ağırlık verilmesi, sözel olmayan
bilişsel süreçlerin ihmaliyle sonuçlanmıştır. Geçen
yüzyılın ilk yarısında nadiren yürütülen imgelem∗
(imagery) çalışmaları, araştırma yöntemlerinin öznelliği
nedeniyle eleştiriler almış ve davranışçı akımın
gölgesinde kalmaktan kurtulamamıştır (Paivio, 1986).
1960’lı yılların sonlarında davranışçılığın etkilerinden
sıyrılmaya çalışan psikoloji araştırmaları, bilişsel
süreçlerin araştırılması üzerinde yoğunlaşmıştır.
Paivio’nun 1960’lı yıllarda başlattığı çalışmalar, otuz
yıllık bir çalışma süreci sonunda, sözel ve sözel
olmayan bilişsel süreçlere eşit ağırlık veren İkili
Kodlama Kuramı’nın (İKK) geliştirilmesiyle
sonuçlanmıştır. Kuram, görsel bilişsel süreçlere ilişkin
sorulara verdiği tutarlı yanıtlarla, önerilen diğer bellek
sistemlerinden ayrılmaktadır. İKK, bellek
destekleyiciler, problem çözme, kavram öğrenme ve dil
öğrenimi gibi birçok bilişsel olguya uygulanmıştır.
Özellikle 1980’li yıllardan sonra çoklu ortam
araştırmalarının artması, kurama verilen önemi de
paralel olarak artırmıştır.
ÇOKLU ORTAM TASARIM İLKELERİ
Modelin rehberlik ettiği, çoklu ortamın doğası ve öğrenmeye etkilerini
inceleyen bir dizi araştırma sonunda, çoklu ortamda öğrenmeyi destekleyecek
önemli ilkeler önerilmiştir.
1. Çoklu temsil ilkesi: Bir ifadeyi hem sözcüklerle hem de resimlerle
açıklamak yalnızca sözcüklerle açıklamaktan iyidir.
2. Özlülük/tutarlılık ilkesi: Konu dışı sözcükler, resimler, sesler dahil
edilmediğinde öğrenci daha iyi öğrenmektedir.
3. Kanal ilkesi: Canlandırmanın sözlü anlatımla desteklendiği durumlar,
canlandırmanın yazılı metinle desteklendiği durumlardan daha etkilidir.
4. Aşırılık ilkesi: Canlandırmanın sadece sözlü anlatımla desteklendiği
durumlar, canlandırmanın aynı anda, sözlü anlatım ve yazılı metinle
desteklendiği durumlardan daha etkilidir.
5. Birliktelik ilkesi: Bu ilke uzaysal birliktelik ilkesi ve zamansal birliktelik
ilkesi olarak ikiye ayrılmıştır.
a) Uzaysal/konumsal birliktelik ilkesi, birbiriyle ilgili veya birbirine karşılık
gelen sözcük ve resimlerin ekranda veya sayfada yakın sunulduğunda
öğrenmenin daha etkili olacağına işaret eder.
b) Zamansal birliktelik ilkesi ise, birbiriyle ilgili veya birbirine karşılık gelen
sözcük ve resimlerin ardışık olarak değil, eşzamanlı olarak sunulduğunda
öğrenmenin olumlu olarak etkileneceğine işaret etmektedir.
6. Bireysel farklılıklar ilkesi :Yukarıda sözü edilen ilkeler, konuyu daha az
bilenler ve uzaysal yetenekleri daha yüksek olanlar için daha önemli
gözükmektedir.
Geleceğin eğitim modeli olarak kabul edilen Flipped
Learning, geleneksel öğrenmeyi tam tersine
çevirmektedir. Geleneksel eğitim sisteminde bilgi,
eğitimci tarafından sınıfta öğrenciye aktarılır, bilginin
özümsenmesi aşamasında ise öğrenci ödevlerle,
projelerle baş başa bırakılmaktadır. Flipped Learning
modelinde ise, öğrenciye bilgi aktarımı ders gününden
önce akademisyen tarafından hazırlanan ders videoları
ile gerçekleşiyor. Öğrenciler derse gelmeden önce,
istediği bir zamanda ve yerde ders videosunu izlerler,
notlar alırlar ve anlamadıkları yerlerle ilgili sorular
hazırlarlar. Sınıfta ise, bilginin özümsenmesi ve yeni
bilgilerin çıkarımına yönelik grup çalışmaları,
tartışmalar, problem çözme etkinlikleri, soru-cevap
aktiviteleri gibi öğrencinin aktif katılımını gerektiren
aktiviteler gerçekleştirilir.
Yeniliğin Yayılması Teorisi, yeniliğe uyum
süreciyle ilgili bilgi toplamaya ve belirsizliği
azaltmaya odaklı karmaşık bir teoridir . Bu teori,
diğer uyum teorileri gibi, uyum davranışının
yordayıcı değişkenleri olan yeniliğin algılanan
özelliklerini işaret ederek, yeniliğin belli bir
topluluk tarafından kabul veya reddedilmesi
sürecine açıklama getirir (Park, 2004, Berger,
2005). Bu yönüyle teori sürekli değişen gelişen
teknolojiye uyum sağlama ve kullanma hakkında
yararlı bir perspektif sağlar.
Rogers (1995) teorisinde yeniliği “birey ya da örgüt tarafından yeni
olarak algılanan bir fikir, uygulama ya da nesne” olarak tanımlamıştır.
Yeniliğin, önceden kesinlikle bilinmeyen, tanınmayan bir kavram ya da
dizayn olması gerekmez. Bireyin veya örgütün onu daha önce
kullanmamış olması da yeterlidir . Bunun yanında yenilik, bireyler veya
örgütlerin gereksinimlerini karşılamak için problemlere alternatif
çözümler geliştirmek olabileceği gibi problem ya da gereksinimi
algılamada yeni yollar da olabilir (Rogers, 1995). Bu açıdan ele
alındığında yenilik, bireyler ya da örgütler için yeni bir ürün, teknoloji,
bakış açısı veya çözüm yolu olarak tanımlanabilir.
Yayılma ise “yeniliğin bir sosyal sistemin üyeleri arasında belli kanallar
yoluyla zaman içinde iletilmesi sürecidir”. Rogers (1995) yayılmanın dört ana
öğesini; yenileşme, iletişim kanalları, zaman ve sosyal sistem olarak tanımlar.
Yenileşme. Yenileşme bilginin algılanması ile başlar, yeniliğe uyum ya da ret
kararı ile sonlanır (Rogers, 1995). Sosyal sistemlerde uyum sağlayanlar
arasında yenileşmenin varoluşuna ilişkin bir bilgi akışı vardır. Bu süreçte
potansiyel uyum sağlayıcılar yeniliği kullanmanın sonuçlarını öğrenebilmeyi
amaçlayan bilgi izleme davranışları sergilerler.
İletişim Kanalları. Yayılma sürecinin ikinci temel öğesi olan iletişim kanalları
yoluyla yenileşme mesajları bir bireyden diğerine geçer (Rogers, 1995).
Bireylerarası iletişim kanalları, yeniliğe tutumu biçimlendirme ve
değiştirmede, dolayısıyla yeniliğin kabul ya da reddedilmesinde formal iletişim
kanallarına göre daha etkilidir.
Zaman. Zaman öğesi yeniliğe uyum süreci ve uyum oranını ifade eder.
Rogers’a göre bireylerin yeniliğe uyum oranlarında farklılıklar söz
konusudur. Bu farklılık yeniliği kabul zamanından kaynaklanmaktadır.
Kabul zamanı kullanıcının yeniliğin ilk farkına varmasıyla, onu kabul ya
da reddetmesi noktası arasındaki zamanın uzunluğudur.
Sosyal Sistem. Dördüncü öğe ortak bir amacı gerçekleştirmek için bir
araya gelmiş bir dizi ilişkisiz birim olan sosyal sistemdir. Yapılandırılmış
bütün sosyal sistemlerin normları vardır. Bu normlar sosyal sistemin
üyeleri için davranış modelleri oluşturur. Normlar sosyal sistemin
üyelerine nasıl davranmaları gerektiğini gösterir. Genellikle normlar
yeniliğin yayılması önünde bir engel gibi işler
Davranışçı öğrenme kuramları gözlenebilen
davranışlar üzerine odaklanmışlardır. Ancak bazı
durumlar davranışçı ilkelerle açıklanamamıştır.
Böylece bilişsel öğrenme kuramları ağırlık
kazanmaya başlamıştır. Bilişsel kuramlar
gözlenebilen davranışlara ek olarak öğrenenin
kafasının içinde olup bitenlerle de yani içsel
süreçlerle de ilgilenmişlerdir. Bilgiyi işleme
kuramında 4 soruya cevap aramışlardır.
 Yeni bilgi dışarıdan nasıl alınmaktadır?
 Alınan yeni bilgi nasıl işlenmektedir?
 Bilgi uzun süreli olarak nasıl depolanmaktadır?
 Depolanan bilgi nasıl geriye getirilip
hatırlanmaktadır?
BELLEK TÜRLERİ
 DUYUSAL BELLEK
Duyusal kayıtta bilgi orijinal uyarıcıyı temsil eden bir kopyadır. Burada
bilginin kalış süresi kimi yazarlara göre yarım saniyeden azdır kimi
yazarlara göre 1 ile 4 saniye arasındadır. Görsel bilgi 1 saniye işitsel bilgi
4 saniye kalabilir kalış süresi kısadır. Ancak duyusal bellek kapasitesi
sınırsızdır. Duyusal kayıta gelen sınırsız uyarıcıdan sadece dikkat edilen
sınırlı sayıdaki bilgi kısa süreli belleğe aktarılabilir diğerleri duyusal
bellekte kaybolur.
 KISA SÜRELİ BELLEK
Dikkat edilen ve algılanan bilgi duyusal kayıttan kısa süreli belleğe
geçirilir. Sınırlı bilgiyi sınırlı süre için depolar yetişkinlerde 5 ile 9
birimlik kapasitededir (miller 1956) fakat daha sonra(broadbent 1975)
buna karşı çıkıp kapasitenin 3 birim olduğunu savunmuştur. Burada
tartışılması gereken önemli bir nokta bu birimlerin uzunluğudur. Kısa
süreli bellekte depolama süresi 20 saniye civarındadır.
 UZUN SÜRELİ BELLEK
yi öğrendiğimiz bilgiyi sürekli depoladığımız bellek türüdür.
1- anısal bellek : kişisel yaşantılarımızı depoladığımız bölmedir. Adeta
otobiyografik bellek olarak iş görür. Bu bellekte olağan ve sürekli olayları
hatırlamak oldukça güçtür. Ancak önemli sözel ,olağandışı olaylar kolayca
hatırlanır.
2-Anlamsal bellek : Uzun süreli belleğin bu bölümünde konu alanlarının
kavramları ,olguları , genellemeleri ,kuralları depolanır.
 İŞLEMSEL BELLEK
Herhangi bir şeyin nasıl yapılacağı ile ilgili bilgileri işlemsel bellekte
depolanır. Oluşması uzun zaman alır ancak öğrenildiğinde kalıcı olur.
Örneğin : Yüzmek ,Araba kullanmak
KAYNAKÇA
 Aldağ ,H. Sezgin M, E. ‘Çok Ortamlı Öğrenmede İkili Kodlama Kuramı Ve
Bilişsel Model’. Ç.Ü. Eğitim Fakültesi.
 Demir, K. ‘Rogers’ın Yeniliğin Yayılması Teorisi ve İnternetten Ders Kaydı’.
Kuram ve Uygulamada Eğitim Yönetimi. Yaz 2006, Sayı 47, ss: 367-392
 Tekinarslan, E. Gürer, M, D (2019). Açık ve Uzaktan Öğrenme (pegem
akademi).
 Demirel, Ö. (2002). Kuramdan Uygulamaya Eğitimde Program Geliştirme.
Ankara: Pegem Yayıncılık.
 Erden, M., Akman, Y. (1997). Eğitim Psikolojisi, 4.baskı, Ankara: Arkadaş
Yayıncılık.
 Fidan, N. (1986). Okulda Öğrenme ve Öğretme, Ankara: Kadıoğlu Matbaası.
 Senemoğlu, N.(2003). Gelişim Öğrenme ve Öğretim, Ankara: Gazi Kitabevi.
 https://kisi.deu.edu.tr/eli.israel/gagne.html

More Related Content

PPTX
İletişim Kuramları - Samet Akıllı
PPT
Yapılandırmacı Eğitim
PPTX
1 - Öğrenme ve Öğretim Kuramları - Meryem Gürbüz
PPTX
Yapilandirmacilik ve öğrenme halkasi
PPT
Yapilandirmacilik
PPT
Yapilandirmacilik
PPTX
Öğretim Durumları Modeli-R. Gagne
PPTX
Yapılandırmacılık
İletişim Kuramları - Samet Akıllı
Yapılandırmacı Eğitim
1 - Öğrenme ve Öğretim Kuramları - Meryem Gürbüz
Yapilandirmacilik ve öğrenme halkasi
Yapilandirmacilik
Yapilandirmacilik
Öğretim Durumları Modeli-R. Gagne
Yapılandırmacılık

What's hot (20)

PPTX
Açık ve Uzaktan Öğrenme Kuramlar
PPT
Yapilandirmaci yaklasim22222
PPTX
MUSTAFA BALİ
PPT
Ozelogretim
PPT
öZel öğreti̇m yöntemleri̇
PPTX
Yapılandıenme
PPTX
1)kuramlar
PPTX
Yansıtıcı öğretim
PPTX
Uzaktan ogrenme odev
PPTX
Bilişsel Strateji Öğretimi
PPTX
UZAKTAN EĞİTİM
PDF
Öğrenme ve Öğretim Kuramları
PPTX
Yapisalci öğrenme kurami enes türk o.
PPTX
Yansitici öğrenme
PPTX
Bagli ogrenme
PPT
HüSamettin Zeynepli
PPT
Ausubel gagne
DOC
öğRetme öğRenme Yaklasimlari
PDF
Kuramsal dayanaklar2
PPTX
5E Öğretim Modeli
Açık ve Uzaktan Öğrenme Kuramlar
Yapilandirmaci yaklasim22222
MUSTAFA BALİ
Ozelogretim
öZel öğreti̇m yöntemleri̇
Yapılandıenme
1)kuramlar
Yansıtıcı öğretim
Uzaktan ogrenme odev
Bilişsel Strateji Öğretimi
UZAKTAN EĞİTİM
Öğrenme ve Öğretim Kuramları
Yapisalci öğrenme kurami enes türk o.
Yansitici öğrenme
Bagli ogrenme
HüSamettin Zeynepli
Ausubel gagne
öğRetme öğRenme Yaklasimlari
Kuramsal dayanaklar2
5E Öğretim Modeli
Ad

Similar to Kuramlar (20)

PPTX
Öğrenme ve Öğretmede Kullanılan Bazı Kuramlar
PPTX
Öğretim Teknolojileri 1.pptx
PPT
Bloom taksonomi
PPT
Içerik birmler
PPTX
Yeni microsoft power point
PDF
öğretim teknolojileri, GAGNENİN 9 ADIMLI KURAMI.pdf
PPTX
ZEHRA ERTAŞ ÖĞRETİM TEKNOLOJİLERİ ÖDEVİ.5 pptx.pptx
PPTX
Kuramlar
PPTX
Kuramlar
PPTX
Öğrenme ve Öğretim Kuramları
PPT
GAGNENİN 9 KURAMI.ppt
PPTX
Kuramlar
PDF
GAGNENİN 9 ADIMLI KURAMI.pdf
PPTX
Öğrenme ve Öğretim Kuramları
PPTX
gagne 9 adım kuramı.pptx
PPTX
Öğrenme Ve Öğretme Kuramları
PPTX
Garge 9 Adım Kuramı.pptx
PPTX
GAGNE 9 ADIM KURAMI NURCAN YALÇIN TUNCER DOÇ.DR.AGAH TUĞRUL KORUCU.pptx
PPTX
Kuramlar slayt
Öğrenme ve Öğretmede Kullanılan Bazı Kuramlar
Öğretim Teknolojileri 1.pptx
Bloom taksonomi
Içerik birmler
Yeni microsoft power point
öğretim teknolojileri, GAGNENİN 9 ADIMLI KURAMI.pdf
ZEHRA ERTAŞ ÖĞRETİM TEKNOLOJİLERİ ÖDEVİ.5 pptx.pptx
Kuramlar
Kuramlar
Öğrenme ve Öğretim Kuramları
GAGNENİN 9 KURAMI.ppt
Kuramlar
GAGNENİN 9 ADIMLI KURAMI.pdf
Öğrenme ve Öğretim Kuramları
gagne 9 adım kuramı.pptx
Öğrenme Ve Öğretme Kuramları
Garge 9 Adım Kuramı.pptx
GAGNE 9 ADIM KURAMI NURCAN YALÇIN TUNCER DOÇ.DR.AGAH TUĞRUL KORUCU.pptx
Kuramlar slayt
Ad

Kuramlar

  • 1. KURAMLAR HAZIRLAYAN: GAMZE BAYRAKTAR- SINIF ÖĞRETMENLİĞİ DANIŞMAN DOÇ. DR. AGAH TUĞRUL KORUCU KASIM, 2020
  • 2. İNDEX  GAGNÉ  GAGNÉ’NİN ÖĞRETİM MODELİ  İKİLİ KODLAMA KURAMI  FLİPPED LEARNİNG (TERS-YÜZ ÖĞRENME)  ROGERS’IN YENİLİĞİN YAYILMASI KURAMI  BİLGİYİ İŞLEME KURAMI
  • 3. Gagné 1960’lı yıllarda yeni davranışçı akımın temsicilerinden biri olarak kabul edilmekle birlikte, sonraki yıllarda bilgiyi işleme kuramcılarının öncülerinden biri olmuş, davranışçı yaklaşımın ilkeleri ile bilgi işlem süreci yaklaşımının ilkelerini birleştirmiştir. Gagné öğrenmeyi hem ürün hem de süreç olarak ele almıştır. Gagné’ye göre öğrenme, gözlenebilir davranışlardan dolaylı olarak anlaşılır ve öğrenme beyinde gerçekleşir.
  • 4. Gagné bilgi işlem süreci modeline paralel olarak bir öğretme modeli geliştirmiştir. Modele göre öğretimin düzenlenmesinde sırasıyla şu adımlar atılmalıdır: 1- Dikkati sağlama ve güdüyü harekete geçirme, 2- Öğrenciye dersin ya da ünitenin sonunda ulaşılması istenen amaçları (hedefleri) bildirme, 3- Yeni öğrenmeler (yeni öğrenilecekler) ile ilgili daha önce öğrenilmiş bilgi ve becerilerin hatırlatma, 4- Uyarıcı materyelleri sunma, 5- Öğrenciye yol gösterme, rehberlik etme 6- Davranışı ortaya çıkarma, 7- Dönüt sağlama, 8- Öğrenilenleri değerlendirme, 9- Öğrenilenlerin kalıcılığını ve transferini sağlama.
  • 5. Dikkat Sağlama: İnsanlar, bir anda tek bir şeye dikkat edebilmektedirler. Öğretimin hedefler doğrultusunda gerçekleşmesi için, öncellikle öğrencinin dikkatinin öğretilecek materyele çekilmesi gerekir. Öğretmen bu amaçla birçok görsel (resim, film, tablo, harita vb.) ve sözel (fıkra, günlük yaşantıdan seçilecek bir örnek) uyarıcıdan yararlanabilir. Öğrenciye dersin hedeflerini bildirme: Amacın önceden duyulması, yönetim mekanizmasını harekete geçirir ve beklentilerin oluşmasına yardımcı olur. Öğrenciyi konu dışına çıkmaktan kurtarır. Dersin başında ne öğreneceğini ya da kendisinden ne beklendiğini bilen öğrenci, ders sırasında verilen uyarıcılardan hangilerinin önemli olduğunu daha kolay kavrar. Bu nedenle öğretmenin dersin başında öğrenciyi dersin hedeflerinden bahsetmelidir.
  • 6. Ön bilgilerin hatırlatılması: Kazandırılacak davranış, daha önceden kazanılmış davranışlara bağlıdır. Bu nedenden dolayı, ilgili ön öğrenmelerin öğrenciye hatırlatılması gerekir. Bunlardaki eksiklikler, yeni öğrenilecek davranışı olumsuz yönde etkiler. Öğretmen, öğrencilerin daha önce kazanmış oldukları yeterlilikleri soru sorarak, açıklama yaptırarak, tartışarak ortaya çıkarabilir. Uyarıcı materyellerin sunulması: Davranışı her bir öğrenciye kazandırmak için gerekli araç-gerecin ilgili tekniklerle sunulması gerekir. Uyarıcıların verilmesinde çeşitli örneklerin yer alması ayrı bir önem taşır. Örneklerin, hem öğrencilerin geçmiş bilgi ve yaşantılarına uygun, hem de öğrencilerin alacağı formlarda olması beklenir. Uyarıcı durumun düzenlenmesinde öğrenci grubunun gelişim özellikleri ve okul-sınıf düzeyleri çok etkili bir rol oynar.
  • 7. Öğrenciye rehberlik etme: Öğrencilerin yanlış davranışlar kazanmaması ve başarılı olmalarının sağlanması için onlara rehberlik edilmesi gerekir. Öğretmen örnek vererek, ipucu sağlayarak, ön bilgisini hatırlatarak, açıklama yaparak öğrencilere rehberlik edebilir. Davranışı ortaya çıkarma: Her yeni davranış öğretildikten sonra, öğrencilerin bu davranışı ne derecede kazandıklarının yoklanması gerekir. Öğretmen öğrencilere yazılı ve sözsel sorular sorarak davranışı ortaya çıkarmaya çalışmalıdır. Öğrencilerde kazandırılmak istenen davranış gözlemlenmezse, öğretim ortamı zenginleştirilmeli, öğrenciye yeni ipuçları verilmelidir.
  • 8. Dönüt verme: Öğrenci gösterdiği davranışın doğruluğu hakkında bilgi almak ister. Öğrenci gösterdiği davranışın doğru olduğunu bilirse, davranışı pekişir ve öğrenmeye karşı güdüsü artar. Dönüt verilmesinde standart bir biçim yoktur. Dönüt baş sallama, mimik hareketleri, gülümseme, kabul anlamına söz söyleme, gibi değişik şekillerde verilebilir. Değerlendirme: Öğretme durumunun sonunda her bir öğrencinin istendik davranışı ne derecede kazandığının belirlenmesi gerekir. Öğretmen informal yollarla birkaç davranışı gözledikten sonra öğrenmenin gerçekleştiğine kanaat getirebilir. Değerlendirme formal olarak izleme testleriyle daha sistemli olarak gerçekleşebilir
  • 9. Öğrenilenlerin kalıcılığını ve transferi sağlama: Öğrenilenlerin aralıklı olarak değişik durumlar içinde tekrar edilmesi kalıcılığı arttırır. Yapılan araştırmalar öğrenmeden bir süre sonra yapılan aralıklı tekrarların, öğrenmenin hemen ardından yapılanlardan daha etkili olduğunu göstermektedir. Öğretmenin farklı problem durumları sunması da öğrencilerin öğrenilenleri başka alanlara transfer edebilmelerini sağlar.
  • 10. Bilgi-işleme sürecine ilişkin araştırmalarda, sözel bilişsel süreçlere ağırlık verilmesi, sözel olmayan bilişsel süreçlerin ihmaliyle sonuçlanmıştır. Geçen yüzyılın ilk yarısında nadiren yürütülen imgelem∗ (imagery) çalışmaları, araştırma yöntemlerinin öznelliği nedeniyle eleştiriler almış ve davranışçı akımın gölgesinde kalmaktan kurtulamamıştır (Paivio, 1986). 1960’lı yılların sonlarında davranışçılığın etkilerinden sıyrılmaya çalışan psikoloji araştırmaları, bilişsel süreçlerin araştırılması üzerinde yoğunlaşmıştır. Paivio’nun 1960’lı yıllarda başlattığı çalışmalar, otuz yıllık bir çalışma süreci sonunda, sözel ve sözel olmayan bilişsel süreçlere eşit ağırlık veren İkili Kodlama Kuramı’nın (İKK) geliştirilmesiyle sonuçlanmıştır. Kuram, görsel bilişsel süreçlere ilişkin sorulara verdiği tutarlı yanıtlarla, önerilen diğer bellek sistemlerinden ayrılmaktadır. İKK, bellek destekleyiciler, problem çözme, kavram öğrenme ve dil öğrenimi gibi birçok bilişsel olguya uygulanmıştır. Özellikle 1980’li yıllardan sonra çoklu ortam araştırmalarının artması, kurama verilen önemi de paralel olarak artırmıştır.
  • 11. ÇOKLU ORTAM TASARIM İLKELERİ Modelin rehberlik ettiği, çoklu ortamın doğası ve öğrenmeye etkilerini inceleyen bir dizi araştırma sonunda, çoklu ortamda öğrenmeyi destekleyecek önemli ilkeler önerilmiştir. 1. Çoklu temsil ilkesi: Bir ifadeyi hem sözcüklerle hem de resimlerle açıklamak yalnızca sözcüklerle açıklamaktan iyidir. 2. Özlülük/tutarlılık ilkesi: Konu dışı sözcükler, resimler, sesler dahil edilmediğinde öğrenci daha iyi öğrenmektedir. 3. Kanal ilkesi: Canlandırmanın sözlü anlatımla desteklendiği durumlar, canlandırmanın yazılı metinle desteklendiği durumlardan daha etkilidir. 4. Aşırılık ilkesi: Canlandırmanın sadece sözlü anlatımla desteklendiği durumlar, canlandırmanın aynı anda, sözlü anlatım ve yazılı metinle desteklendiği durumlardan daha etkilidir.
  • 12. 5. Birliktelik ilkesi: Bu ilke uzaysal birliktelik ilkesi ve zamansal birliktelik ilkesi olarak ikiye ayrılmıştır. a) Uzaysal/konumsal birliktelik ilkesi, birbiriyle ilgili veya birbirine karşılık gelen sözcük ve resimlerin ekranda veya sayfada yakın sunulduğunda öğrenmenin daha etkili olacağına işaret eder. b) Zamansal birliktelik ilkesi ise, birbiriyle ilgili veya birbirine karşılık gelen sözcük ve resimlerin ardışık olarak değil, eşzamanlı olarak sunulduğunda öğrenmenin olumlu olarak etkileneceğine işaret etmektedir. 6. Bireysel farklılıklar ilkesi :Yukarıda sözü edilen ilkeler, konuyu daha az bilenler ve uzaysal yetenekleri daha yüksek olanlar için daha önemli gözükmektedir.
  • 13. Geleceğin eğitim modeli olarak kabul edilen Flipped Learning, geleneksel öğrenmeyi tam tersine çevirmektedir. Geleneksel eğitim sisteminde bilgi, eğitimci tarafından sınıfta öğrenciye aktarılır, bilginin özümsenmesi aşamasında ise öğrenci ödevlerle, projelerle baş başa bırakılmaktadır. Flipped Learning modelinde ise, öğrenciye bilgi aktarımı ders gününden önce akademisyen tarafından hazırlanan ders videoları ile gerçekleşiyor. Öğrenciler derse gelmeden önce, istediği bir zamanda ve yerde ders videosunu izlerler, notlar alırlar ve anlamadıkları yerlerle ilgili sorular hazırlarlar. Sınıfta ise, bilginin özümsenmesi ve yeni bilgilerin çıkarımına yönelik grup çalışmaları, tartışmalar, problem çözme etkinlikleri, soru-cevap aktiviteleri gibi öğrencinin aktif katılımını gerektiren aktiviteler gerçekleştirilir.
  • 14. Yeniliğin Yayılması Teorisi, yeniliğe uyum süreciyle ilgili bilgi toplamaya ve belirsizliği azaltmaya odaklı karmaşık bir teoridir . Bu teori, diğer uyum teorileri gibi, uyum davranışının yordayıcı değişkenleri olan yeniliğin algılanan özelliklerini işaret ederek, yeniliğin belli bir topluluk tarafından kabul veya reddedilmesi sürecine açıklama getirir (Park, 2004, Berger, 2005). Bu yönüyle teori sürekli değişen gelişen teknolojiye uyum sağlama ve kullanma hakkında yararlı bir perspektif sağlar.
  • 15. Rogers (1995) teorisinde yeniliği “birey ya da örgüt tarafından yeni olarak algılanan bir fikir, uygulama ya da nesne” olarak tanımlamıştır. Yeniliğin, önceden kesinlikle bilinmeyen, tanınmayan bir kavram ya da dizayn olması gerekmez. Bireyin veya örgütün onu daha önce kullanmamış olması da yeterlidir . Bunun yanında yenilik, bireyler veya örgütlerin gereksinimlerini karşılamak için problemlere alternatif çözümler geliştirmek olabileceği gibi problem ya da gereksinimi algılamada yeni yollar da olabilir (Rogers, 1995). Bu açıdan ele alındığında yenilik, bireyler ya da örgütler için yeni bir ürün, teknoloji, bakış açısı veya çözüm yolu olarak tanımlanabilir.
  • 16. Yayılma ise “yeniliğin bir sosyal sistemin üyeleri arasında belli kanallar yoluyla zaman içinde iletilmesi sürecidir”. Rogers (1995) yayılmanın dört ana öğesini; yenileşme, iletişim kanalları, zaman ve sosyal sistem olarak tanımlar. Yenileşme. Yenileşme bilginin algılanması ile başlar, yeniliğe uyum ya da ret kararı ile sonlanır (Rogers, 1995). Sosyal sistemlerde uyum sağlayanlar arasında yenileşmenin varoluşuna ilişkin bir bilgi akışı vardır. Bu süreçte potansiyel uyum sağlayıcılar yeniliği kullanmanın sonuçlarını öğrenebilmeyi amaçlayan bilgi izleme davranışları sergilerler. İletişim Kanalları. Yayılma sürecinin ikinci temel öğesi olan iletişim kanalları yoluyla yenileşme mesajları bir bireyden diğerine geçer (Rogers, 1995). Bireylerarası iletişim kanalları, yeniliğe tutumu biçimlendirme ve değiştirmede, dolayısıyla yeniliğin kabul ya da reddedilmesinde formal iletişim kanallarına göre daha etkilidir.
  • 17. Zaman. Zaman öğesi yeniliğe uyum süreci ve uyum oranını ifade eder. Rogers’a göre bireylerin yeniliğe uyum oranlarında farklılıklar söz konusudur. Bu farklılık yeniliği kabul zamanından kaynaklanmaktadır. Kabul zamanı kullanıcının yeniliğin ilk farkına varmasıyla, onu kabul ya da reddetmesi noktası arasındaki zamanın uzunluğudur. Sosyal Sistem. Dördüncü öğe ortak bir amacı gerçekleştirmek için bir araya gelmiş bir dizi ilişkisiz birim olan sosyal sistemdir. Yapılandırılmış bütün sosyal sistemlerin normları vardır. Bu normlar sosyal sistemin üyeleri için davranış modelleri oluşturur. Normlar sosyal sistemin üyelerine nasıl davranmaları gerektiğini gösterir. Genellikle normlar yeniliğin yayılması önünde bir engel gibi işler
  • 18. Davranışçı öğrenme kuramları gözlenebilen davranışlar üzerine odaklanmışlardır. Ancak bazı durumlar davranışçı ilkelerle açıklanamamıştır. Böylece bilişsel öğrenme kuramları ağırlık kazanmaya başlamıştır. Bilişsel kuramlar gözlenebilen davranışlara ek olarak öğrenenin kafasının içinde olup bitenlerle de yani içsel süreçlerle de ilgilenmişlerdir. Bilgiyi işleme kuramında 4 soruya cevap aramışlardır.  Yeni bilgi dışarıdan nasıl alınmaktadır?  Alınan yeni bilgi nasıl işlenmektedir?  Bilgi uzun süreli olarak nasıl depolanmaktadır?  Depolanan bilgi nasıl geriye getirilip hatırlanmaktadır?
  • 19. BELLEK TÜRLERİ  DUYUSAL BELLEK Duyusal kayıtta bilgi orijinal uyarıcıyı temsil eden bir kopyadır. Burada bilginin kalış süresi kimi yazarlara göre yarım saniyeden azdır kimi yazarlara göre 1 ile 4 saniye arasındadır. Görsel bilgi 1 saniye işitsel bilgi 4 saniye kalabilir kalış süresi kısadır. Ancak duyusal bellek kapasitesi sınırsızdır. Duyusal kayıta gelen sınırsız uyarıcıdan sadece dikkat edilen sınırlı sayıdaki bilgi kısa süreli belleğe aktarılabilir diğerleri duyusal bellekte kaybolur.  KISA SÜRELİ BELLEK Dikkat edilen ve algılanan bilgi duyusal kayıttan kısa süreli belleğe geçirilir. Sınırlı bilgiyi sınırlı süre için depolar yetişkinlerde 5 ile 9 birimlik kapasitededir (miller 1956) fakat daha sonra(broadbent 1975) buna karşı çıkıp kapasitenin 3 birim olduğunu savunmuştur. Burada tartışılması gereken önemli bir nokta bu birimlerin uzunluğudur. Kısa süreli bellekte depolama süresi 20 saniye civarındadır.
  • 20.  UZUN SÜRELİ BELLEK yi öğrendiğimiz bilgiyi sürekli depoladığımız bellek türüdür. 1- anısal bellek : kişisel yaşantılarımızı depoladığımız bölmedir. Adeta otobiyografik bellek olarak iş görür. Bu bellekte olağan ve sürekli olayları hatırlamak oldukça güçtür. Ancak önemli sözel ,olağandışı olaylar kolayca hatırlanır. 2-Anlamsal bellek : Uzun süreli belleğin bu bölümünde konu alanlarının kavramları ,olguları , genellemeleri ,kuralları depolanır.  İŞLEMSEL BELLEK Herhangi bir şeyin nasıl yapılacağı ile ilgili bilgileri işlemsel bellekte depolanır. Oluşması uzun zaman alır ancak öğrenildiğinde kalıcı olur. Örneğin : Yüzmek ,Araba kullanmak
  • 21. KAYNAKÇA  Aldağ ,H. Sezgin M, E. ‘Çok Ortamlı Öğrenmede İkili Kodlama Kuramı Ve Bilişsel Model’. Ç.Ü. Eğitim Fakültesi.  Demir, K. ‘Rogers’ın Yeniliğin Yayılması Teorisi ve İnternetten Ders Kaydı’. Kuram ve Uygulamada Eğitim Yönetimi. Yaz 2006, Sayı 47, ss: 367-392  Tekinarslan, E. Gürer, M, D (2019). Açık ve Uzaktan Öğrenme (pegem akademi).  Demirel, Ö. (2002). Kuramdan Uygulamaya Eğitimde Program Geliştirme. Ankara: Pegem Yayıncılık.  Erden, M., Akman, Y. (1997). Eğitim Psikolojisi, 4.baskı, Ankara: Arkadaş Yayıncılık.  Fidan, N. (1986). Okulda Öğrenme ve Öğretme, Ankara: Kadıoğlu Matbaası.  Senemoğlu, N.(2003). Gelişim Öğrenme ve Öğretim, Ankara: Gazi Kitabevi.  https://kisi.deu.edu.tr/eli.israel/gagne.html